Kapadokya çok özel ve değerli bir yer. Neredeyse dünyada bir eşi yok çünkü. 60 milyon yıldır yumuşak tabakaların yağmur ve rüzgâr tarafından aşındırılmasıyla, dünyada başka hiçbir yerde görülemeyecek ilginçlikte ve güzellikte enfes bir coğrafya ortaya çıktı. Burası bugün Kapadokya olarak adlandırılıyor. Yeraltı şehirleri, ilginç peri bacaları, kaya otelleri, etkileyici vadileri ve biri birinden şaşırtıcı aktiviteleriyle yeryüzünün en özel yerlerinden biri.

Bu güzel ülke, dünyada daha önce gördüğünüz hiçbir yere benzemeyen sihirli gibi duran bir coğrafyaya sahip. İnsanda zaman ve mekân duygusunun kaybolmasına yol açacak sıra dışı bir bölge. Kırşehir, Aksaray, Kırşehir, Niğde ve Kayseri‘ye kadar uzayan Kapadokya coğrafyasının büyük bir bölümü Nevşehir sınırları içerisinde kalıyor.

Kapadokya-Gezilecek-Gorulecek-Yerler

Kapadokya isminin antik Pers dilindeki ‘katpatu- ka’ kelimesinden türediği düşünülüyor, ancak farklı görüşler de var. Bölgede Perslerden önce hüküm sürmüş Talba Krallığının hükümdarı Wasusarma’ya ait bir yazıtta yörede yetiştirilen atların gücü ve saflığından söz ediliyor. Bu yüzden günümüzde kabul edildiği üzere katpatuka kelimesinin ‘güzel atlar diyarı’ anlamını gelmesi gayet olası.

Bölgenin MÖ 2 bin yılının başlarına kadar uzanan tarihinde Hitit İmparatorluğu, Pers İmparatorluğu, Kapadokya Krallığı, Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu izlerine rastlamak mümkün. Yüzyıllardır sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış bu topraklar, zengin tarihi ve kültürel özellikleri harmanlayarak eşsiz bir zenginlik sunuyor. Bu yüzdendir ki bölgeye ilk kez gelenler, sadece coğrafyanın değil, tarihin de gizemli kapılarını aralıyor.

Malta

Göreme Açıkhava Müzesi, Ihlara Vadisi, Paşabağları, Güllüdere Vadisi, Derinkuyu Yeraltı Şehri gezileri; çanak, çömlek, deri, bez bebek ve bakır eşyaların satıldığı tezgâhlardan alışveriş yapmak, Avanos’u at üzerinde gezmek ve atölyelerdeki tezgâhların başına geçerek seramik yapmak, Aşk Vadisi’nde yürümek, Balonla coğrafyanın üzerinde süzülmek Kapadokya’ya gidildiğinde yapılacaklar listesinde olmalı.

Kapadokya’da 10 değişik uygarlığa ait 429 tescilli yapı ve 64 sit alanı bulunuyor. Kültürel ve tarihsel zenginlikleri sebebiyle UNESCO tarafından korunması gereken bölgeler arasına alınmış. Kayalara oyulmuş geleneksel Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgün mimari yapıları.

KAPADOKYA’DA NEREDE KALINIR
Ürgüp’te kalacaksanız Fresco Cave Suit Suites şahane ✔︎ Ürgüp’ün eski şehir merkezinde yer alan otel, üç tarihi konak ile mağaraların bir getirilmesiyle oluşturulmuş kendine münhasır çekici bir karakteri olan bir Ürgüp oteli. İster mağara odalarda kalın, ister ferah konak odalarda kalın. Ayrıca, her gittiğimde güzelleşmiş gördüğüm harika bir terası, restoranı, huzurlu şömine alanı, otelde geçireceğiniz vaktin kalitesini arttırıyor.

VPN indirip Booking üzerinden oda rezervasyonu yapabilirsiniz ✔︎

Kapadokya Gezilecek Yerler

Kapadokya, Anadolu’nun ortasında farklı bir gezegen gibi. Vadilerini, kanyonlarını dolaşırken yaşadığınız dünyayı unutturabilecek kadar güzel bir hayal ülkesi. Kapadokya çok geniş bir coğrafyanın adı. Göreme, Ürgüp, Avanos, Uçhisar doğanın sihirli parmakları ile dokunduğu bölgelerin başında geliyor. Ancak Kapadokya’yı klasik Göreme-Avanos-Ürgüp üçgenine sıkıştırmak onu yoksullaştırmak, ona haksızlık etmek demek.

Birkaç günde hepsini gezmeniz imkânsız. O yüzden hepsini bir defada hızlı hızlı gezmeyin. Her gelişinizde bir yerinde kalın; Ürgüp’te, Göreme’de, Uçhisar veya Ortahisar’da. Orayı baz alarak çevresini gezmeye başlayın. Kapadokya’ya ne kadar zaman ayırırsanız kendi güzelliğini o kadar gözler önüne serer. Büyüleyici topraklar burası, gerekli özeni, saygıyı ve zamanı ayırarak gezin.

Türkiye’de 12 ay boyunca turizmin yapıldığı ender yerlerden. Kapadokya, her fırsatını bulduğunuzda 4 mevsim gezilip görülesi bir yer. En güzeli ilkbahar ve kış ayları.

1. Göreme

Kapadokya-Gezilecek-Yerler-Goreme

Göreme Açık Hava Müzesi, Kapadokya’da görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Çok büyük bir Bizans manastır yerleşkesine ev sahipliği yapan Göreme, Bizans Kilise mimarisi ve dinsel sanat tarihinden önemli bir dönemin izlerini taşıyor. Dünyada doğal, tarihi, kültürel ve dini öneme sahip ender yerlerden biri. UNESCO Dünya Mirası Listesine 1985’te giren Göreme Açık Hava Müzesindeki en güzel kiliseler Elmalı, Karanlık ve Tokalı kiliseleri.

Karanlık Kilise, 11. yüzyılda inşa edilmiş kubbeli ve dört sütunlu bir manastır. Kapadokya coğrafyasının en iyi durumdaki fresklere sahip kilisesi. Küçük bir penceresi olduğu için içeriye çok az gün ışığı girebilmiş, süslemelerin renk zenginliği bu sayede günümüze kadar ulaşabilmiş. Kubbelerinde Yeni Ahit’tten sahneler yer alıyor. Geçmişin sanat düşmanları tarafından yüzleri kazınmış Hz. İsa ve havarilerinin freskleri artık koruma altında.

Göreme Açık Hava Müzesi ziyaret saatleri yaz dönemi (1 Nisan – 1 Ekim) 08.00-19.00, kış dönemi (1 Ekim- 1 Nisan) 08.00-17.00. Bilet satış gişesi yaz döneminde 18.30’da, kış döneminde ise 16.15’te kapanıyor. Açık hava müzesi, haftanın 7 günü ziyarete açık. Göreme Açık Hava Müzesi giriş ücreti 75TL. Müze Kart geçerli.

Güllüdere Vadisi, Çavuşin ve Göreme arasında yer alıyor. Vadide pek çok kilise, manastır ve yaşam alanı kalıntılarının bulunuyor. Peribacası oluşumlarının en iyi izlenebileceği trekking parkuru olarak rağbet gören Güllüdere, yaklaşık 4 kilometre uzunluğunda ve yalnızca yürüyerek kat edilebilen bir alan. Üç Haçlı Kilise ile Ayvalı Kilise görülmeli.

Zemi Vadisi, Ürgüp-Nevşehir Yolu üzerinde yer alıyor. Uçhisar’ın doğusunda kuzey-güney doğrultusunda uzanan vadi Göreme Açık Hava Müze arasında bulunuyor. Vadi başlangıcı ile Göreme arasındaki 5600 metrelik vadi, doğa yürüyüşüne elverişli, önemli parkurlardan biri. Sarnıç Kilisesi, Saklı Kilise, Görkündere Kilisesi ve El Nazar Kilisesi de vadi içinde gezilmesi gereken yerler.

Aşk Vadisi, Bağlıdere Vadisi olarak da biliniyor. Göreme-Uçhisar yolu üzerindeki Örencik’ten başlayıp, Göreme-Avanos yolu üzerinde biten 4900 metre uzunluğunda bir yer. Balon turlarının hava koşullarına göre muhakkak uğradığı vadi, Kapadokya gezilecek yerler arasında yürüyüş için de oldukça uygun.

Sunset Point, Göreme gün batımını izlemek için Kapadokya’nın en özel bölgelerinden biri. Kapadokya, günbatımı saatlerinde kızıl bir görüntü alıyor. Günü güzel bir manzara ile bitirmek için buraya gidin.

2. Uçhisar

Kapadokya-Gezilecek-Yerler-Uchisar
Uçhisar
Kapadokya-Gezilecek-Yerler-Uchisar-Kalesi
Uçhisar Kalesi

Uçhisar, Kapadokya’nın en yüksek noktasına kurulmuş, bölgenin en çarpıcı kaya otelleri ve şık restoranlara ev sahipliği yapıyor. Kapadokya coğrafyasını panoramik olarak en güzel göreceğiniz kasaba, yüksek gelirli ziyaretçilerinin tercih ettiği bir yer.

Kalenin eteklerindeki dar sokaklarda ve Arnavut kaldırımı yollarda yürürken, bakımsız olmasına karşın korunmuş bir yerleşim görüyorsunuz. Son yıllarda yıkık binalar inanılmaz şekilde ayağa kaldırarak olağanüstü güzel binalar ortaya çıkarıldı.

Göreme Caddesi, otoparka varıyor, buradan da bir hediyelik eşya dükkânının içinden alacağınız biletle, dükkân içinden geçerek, yaklaşık 15 dakikada zirveye varıyorsunuz. Burası Kapadokya’nın jeolojik yapısına bir kez daha hayran olmak için en stratejik nokta. Doğu’daki Erciyes Dağı, güneybatıdaki Melendiz ve Hasan Dağları, buradan daha da nefes kesici.

Geçmişte yerleşimin olduğu Uçhisar Kalesi de burada yaşayanların güvenliğinin tehlikeye girmesiyle boşaltılmış. Uçhisar’ı hâkimiyeti altına alan yaklaşık 160 metrelik kaya parçasının en tepesine çıkmak için en iyi zaman günbatımı.

Uçhisar Kalesi, Kapadokya bölgesindeki görülecek tüm yerlerin panoramik seyrine olanak veren konuma sahip. Uçhisar Kalesi’nin zirvesinden Kızılçukur, Ortahisar, Ürgüp, İbrahimpaşa, Mustafapaşa ve Gomeda vadileri ile Göreme, Avanos, Çavuşin, Nevşehir, Çat ve Erciyes’e kadar büyük bir coğrafya izlenebiliyor.

Gün batımının izlenebileceği en güzel yerlerden diğer biri burası. Uçhisar Kalesi ziyaret saatleri 07.30-17.30. Uçhisar Kalesi giriş ücreti 8TL, indirimli bilet 4TL. Haftanın 7 günü ziyarete açık. Müze Kart geçerli değil.

Güvercinlik Vadisi, Güvercinliklerin yoğun olarak bulunduğu Kapadokya’da, Uçhisar’dan Göreme’ye uzanan 4100 metrelik bir adi. Adını vadilerde oyulmuş güvercinlik adı verilen yuvalarda beslenen güvercinlerden alıyor. Güvercinleri izlemek, manzaranın keyfini çıkarmak için hoş bir trekking rotası.

3. Avanos

Devrent Vadisi
Devrent Vadisi
Kapadokya-Gorulecek-Yerler-Pasabag
Kapadokya Gezisi Cavusin Koyu
Çavuşin Köyü

Kızılırmak kıyısında yer alan Avanos, Hititlerden bu yana süregelen çanak-çömlek atölyeleri ile biliniyor. Bol yokuşlu köyün avlulu taş evlerinin çoğu seramik atölyelerine dönüştürülmüş. Seramik yapımı ilçenin başlıca geçim kaynağı.

Paşabağları Örenyeri, bana göre Kapadokya gezilecek yerler en önemli yerlerin başında. Şapkalı peri bacası oluşumlarının ilginç örneklerinin görülebileceği bir vadi. Etkileyici Kapadokya peribacalarının en fotojenik olanları burada. Göreme-Avanos yolu üzerinde Zelve’ye çok yakın. Buraya Rahipler Vadisi veya Keşişler Vadisi de deniyor. Adından da anlaşılacağı gibi keşişlerin inziva yeri olarak kullandıkları bir bölge olan vadi ve çevresi, hediyelik eşya satan dükkânlarla çevrili.

Adını buraya ilk gelen gezgin bir aziz olan Aziz Simeon Stilit’ten almış. Burası ‘stilit’ olarak anılan ve dünyevi nimetlerden el etek çekerek yaşayan bir grup keşişin en sevdikleri inziva yeriymiş. Keşişler, bazen iki hatta bazen üç olan siyah bazalt külahlı bu peri bacalarında yaşıyorlarmış. Üç külahlı peri bacalarından birinde Aziz Simeon Stilit’e adanmış küçük bir kilise bulunuyor. En tepesinde yer alan bir keşiş hücresi var.

Zelve Paşabağlar Ören Yeri ziyaret saatleri yaz dönemi (1 Nisan – 31 Ekim) 08.00-19.00, kış dönemi (31 Ekim – 1 Nisan) 08.00-17.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık. Zelve Paşabağlar Ören Yeri giriş ücreti 20TL. Müze Kart geçerli.

Devrent Vadisi, Hayal Vadisi veya Perili Vadi olarak da adlandırılıyor. Avanos coğrafyasında yer alıyor. U şeklinde bir yapısı olan vadinin bir ucu Dervent iken diğer ucu da Kızılçukur’a çıkıyor. Ortada kalan bölüm ise Zelve ve Paşabağları olarak adlandırılıyor. Göreme’ye yalnızca 10 dakika mesafede yer alan vadideki peribacaları birçok hayvan ve insan şekline benzetilebilecek siluetler oluşturuyor. Meşhur deve figürünün belirdiği peribacasıyla da ünlü Kapadokya’nın bu görülmesi gereken bölgesinde, uzaktan elleri açık rahibeye benzeyen Meryemana peribacasını da görün.

Çavuşin Köyü, Kapadokya bölgesinin en eski yerleşim yerlerinden biri. Göreme-Avanos yolu üzerinde, Göreme’den 6 kilometre mesafede yer alıyor. Önce kırılıp daha sonra yıkılan dev bir kaya üzerine ve eteklerine kurulu. Bölgedeki birçok kaya oyma yerleşimlerinden biri. Burayı diğerlerinden farklı kılansa 1950’lerde başlayan kaya evlerin boşaltılma çalışmalarından sonra, yeni kurulan köyün bugün eski Çavuşin ile birlikte iç içe geçmiş olması. Yani burası Zelve’den farklı olarak yaşayan bir müze halinde bırakılmış.



Hristiyan dervişlerinin ve topluluklarının yaşadığı bir bölge olan köyün en eski yapısı 5’inci yüzyıl tarihli Vaftizci Yahya Kilisesi. 12 kilisenin yer aldığı Kızılçukur ve Güllüdere Vadileri Avanos’a bağlı olan Çavuşin sınırından başlıyor. Güllüdere’nin yakınındaki Haçlı Kilise aynı zamanda Müslüman Arapların akınlarına karşı savunma amaçlı olarak da kullanılmış.

Eski köye girince, büyük bir ceviz ağacının altında, güzel bir çay bahçesi, bahçenin önündeki yürüyüş patikası bulunuyor. Tipik bir Selçuklu Camisi örneği olan köyün eski camisini gördükten sonra, kendinizi yürüyüş patikasına bırakın, patika sizi eski köyün zirvesine çıkaracak. Kızılçukur Vadisinin şahane manzarasını gördükten sonra, tepenin diğer yamacından yeni köyün meydanına inin. Konaklama tavsiyem Phocas Cave Hotel.

Guray Seramik, Kapadokya
Güray Museum

Güray Museum, Dünyanın ilk ve tek yeraltı seramik müzesi. Bölgenin binlerce yıllık zengin kültürel birikimini, dünyanın birçok yerinden gelen ziyaretçilere tanıtıyor. Geleneksel çömlekçilik ve seramik sanatının tarihi süreçteki gelişimini sergileyen müzeye gelen turistler seramik ve çömlek imalatının bütün aşamalarını görüp dilediklerinde kendileri de çömlek yapımını deneyimliyorlar.

Kapadokya’nın en büyük imalat ve satış atölyesi olan yapı da bölge mimarisine uygun, iki katlı kaya oyma yeraltı şehri tarzında. Güray Müze ziyaret saatleri 09.00-19.00. Güray Müze giriş ücreti 10TL.

4. Zelve Açık Hava Müzesi

Zelve Vadisi

Zelve Açık Hava Müzesi, Kaya oyma yaşam alanlarının en çarpıcılarına rastlanan yerlerden. Avanos’a 5, Paşabağı’na 1 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Üç vadiden oluşan, sivri uçlu ve geniş gövdeli peribacalarının en yoğun olduğu bölge. 9’uncu ve 13’üncü yüzyılda Hristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden biri olmuş.

İlk vadinin sol tarafında, kiliseden dönüştürülmüş bir cami bulunuyor. Vadinin yukarı ve aşağı bölümlerinde nadiren haçların ve fresklerin görüldüğü sayısız pek çok küçük kiliseye rastlanıyor. Zelve’de nadir görülen resimler, üçüncü vadinin sol yamacındaki kiliselerde mevcut.

Duvarlarında kırmızı ve yeşil asmalar olan Üzümlü Kilise, Geyikli Kilise ve Balıklı Kilise, Ikonoklastik dönemin tipik örnekleri.

Zelve Paşabağlar Ören Yeri ziyaret saatleri yaz dönemi (1 Nisan – 31 Ekim) 08.00-19.00, kış dönemi (31 Ekim – 1 Nisan) 08.00-17.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık. Zelve Paşabağlar Ören Yeri giriş ücreti 20TL. Müze Kart geçerli.

5. Ürgüp

Temenni Tepesi

Ürgüp, Kapadokya Bölgesi’nde peri bacası oluşumlarının en iyi görülebildiği yerleşim yerlerinden. Kayadan oyma küçük bar ve şarap evlerinin yer aldığı ilçede, kaya oyma ve taş evlerin işçiliği görenleri hayran bırakıyor. Ürgüp Gezi Rehberi ve Ürgüp Gezilecek Yerler blog yazımda Ürgüp hakkında çok detaylı bilgiler paylaştım.

Temenni Tepesi, 1288’de Vecihi Paşa tarafından Kılıçaslan için yaptırılmış olan anıt mezarın bulunduğu yer. Burada Osmanlı döneminden kalma iki önemli mezar var. Tepenin ortasında bulunan kümbet ise daha önceleri Ürgüp Tahsinağa Halk Kütüphanesi olarak kullanılmış. Tepeden Ürgüp’ün tamamın ve Erciyes’i görebiliyorsunuz. Konaklama tavsiyem Fresco Cave Suites.



Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi, Kapadokya’nın tarihi, kültürel ve mimari özelliklerini yansıtan, Türkiye ve dünyadan toplanmış 200’den fazla bebeğin sergilendiği bir müze Tematik bölümlere ayrılmış müzede el yapımı bebekler ve kostümleri sergileniyor.

Üç Güzeller, Kapadokya’nın simgesi olan iki büyük, bir küçük peribacasından oluşuyor. Kapadokya turları programlarının olmazsa olmazı. Sadece Kapadokya’nın değil dünyanın en ünlü peri bacaları bunlar. Kapadokya’da en çok fotoğrafı çekilen peribacaları yine Üç Güzeller.

Sinasos-Soğanlı rotası, bölgenin en güzel yürüyüş rotalarından. Ürgüp’ten yola çıkınca, 47 kilometrelik bir güzergâh. Yalnızca varış noktaları değil, aradaki Cemil, Taşkınpaşa ve Ayvalı Köyleri de kesinlikle görmeye değer. Taşkınpaşa’da bulunan 14. yüzyıl Selçuk mimari örneği olan cami ile turizmden önce Göreme ve Ürgüp’ün nasıl olduğunu merak edenler için, dokusu bozulmamış bir orta Anadolu köyü örneği olan Ayvalı, kayda değer duraklar.

Mazı Yeraltı Şehri, Ürgüp’e 18 km mesafede, Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin ise 10 km doğusunda yer alıyor. Roma ve Bizans dönemine ait çok sayıda kaya mezarıyla ünlü. Antik dönemlerdeki adı Mataza olan kentin, dört farklı girişi bulunuyor. Gerek hayvan ahırlarının fazlalığı ve gerekse de şırahaneleriyle çok uzun süreler kullanılmak üzere inşa edildiği düşünülen kentin en görkemli bölümlerinden biri de ahırlardan açılan kısa koridorlar vasıtasıyla ulaşılan kilisesi.

Kilisenin, Kaymaklı’dan farklı olarak dikine tasarlanmış apsisisin tam karşısında ise diğer bölümlerine geçişi sağlayan gizli bir bacası var. Pasajların çoğu kapanmış olduğu için, şehrin ne kadar bir alana yayıldığı bilinemese de en az Derinkuyu ve Kaymaklı kadar geniş ve derin olduğu düşünülüyor.

Mazı Yeraltı Şehri ziyaret saatleri yaz dönemi (1 Nisan – 31 Ekim) 08.00-19.00, kış dönemi (31 Ekim – 1 Nisan) 08.00-17.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık. Mazı Yeraltı Şehri giriş ücreti 12TL. Müze Kart geçerli.

Sobesos Ancient City, Ürgüp’e bağlı Şahinefendi Köyü’nün güneyinde yer alan Sobesos Antik Kenti, Örencik olarak adlandırılan bölgede bulunuyor. Roma dönemine ait antik şehirin 4. yüzyılın ortalarına ve 5. yüzyıla ait olduğu tahmin edilen yapılar var. Harika mozaikler ile bezenmiş idari binaları, toplantı salonları ve banyoları ile geçmişte çok gelişmiş bir yerleşke olduğunu gösteriyor.

6. Ortahisar

Kapadokya-Ortahisar-Gezilecek

Ortahisar, Kapadokya’nın bozulmamış yöresel köy yaşamını sürdüren nefis bir kasaba. Ürgüp’e bağlı. Köy merkezindeki yer alan tüf kaya ve çevresine oyulmuş taş evlerden oluşuyor. Göreme’deki turist kalabalığının bir benzerini, burada hiçbir zaman göremezsiniz. Daha çok Türkiye’nin soğuk hava deposu olarak biliniyor. Akdeniz’de yetiştirilen turunçgiller Ortahisar’daki tüf kayaya kazılmış mağaralarda depolanıyor.

Hristiyanların bölgeden ayrılmadan önce manastır yaşamına ait örnekler bıraktığı Ortahisar’da, Tavşanlı, Harim, Sarıca, Cambazlı, Balkan Deresi Kiliseleri ile Hallaç Dere Manastırını görmeden ayrılmayın. Kapadokya yaşantısını yansıtan bölgenin ilk ve tek Etnografya Müzesi ziyaret edilmeli. Kasaba Göreme ile Ürgüp arasında, Ürgüp-Nevşehir yoluna 1 km mesafede yer alıyor.

Ortahisar civarındaki vadilerdeki kiliselerin bazılarını tek başınıza bulmanız imkânsız. Yürümeyi göze alıyorsanız, çok az turistin uğradığı Pancarlık Vadisi içinde birçok kilise yer alıyor. Bunların hepsi görülmeye değer ancak her zaman açık olmayabiliyorlar. Yola çıkmadan önce, Ortahisar’ın gönüllü turizm elçisi olan Crazy Ali’yi bulun. Ürgüp-Ortahisar yolu üzerinde çok az bilinen Hallaç Hastane Manastırı da sizi epey şaşırtacak.



Ortahisar Kalesi, kasabanın ortasında yükselen doğal bir kayalık. 86 metre yüksekliğindeki kale oyularak hem barınma hem de stratejik amaçla kullanılmış. Kaleye çıkmak Uçhisar Kalesi’ne çıkmak kadar kolay değil ancak vadinin görüntüleri nefes kesici. Ortahisar Kalesi ziyaret saatleri 08.30-17.30. Ortahisar Kalesi giriş ücreti 5TL. Müze Kart geçerli değil.

7. Mustafapaşa

Mustafapasa Kilise

Mustafapaşa Kasabası, Hristiyanların yoğun olarak yaşadığı bir bölge olmuş. Eski ismi Rumca Sinasos yani ‘Güneşin Şehri’ anlamına gelen Mustafapaşa, yöreye özgü kesme taş işçiliği, barındırdığı 30’a yakın kilise ve şapel ve konakları ile görmeye değer. Hala ayakta duran taş konakların ön cepheleri, kapı ve pencere çerçevelerinde Rum taş ustalığını görülebiliyor.

Kapadokya yüzlerce yıldır hoşgörüyle yoğurulmuş bir coğrafya. Farklı dinlerden insanlar burada barış içinde yaşayıp bir ortak kültür oluşturmayı başarmışlar. 1924’te yapılan nüfus değişimine kadar kasabada farklı dinlerden insanlar bir arada yaşamış. Mustafapaşa’da Asmalı Konak, Aziz George, Aziz Vasilios, Aziz Stefanos Kiliseleri, Konstantin ve Helena Kilisesi ile Aziz Basil Şapeli görülmesi gereken en önemli yerler. Ürgüp‘e 5 km uzaklıkta yer alıyor. Konaklama için tavsiyem Arno Valley Otel.

Mustafa Paşa’dan güneye indiğinizde Ürgüp gezilecek yerler listesine koymanız gereken Taşkınpaşa ve Şahin efendi köyleri karşınıza çıkıyor. Yol çok güzel. Daha güneyde ise Kayseri’ye bağlı Soğanlı var. Kapadokya’nın diğer turist çeken yerleriyle karşılaştırıldığında, daha bakir, sakin ve kendi halinde. Yol boyunca, evinin arka bahçesinde, tek bir masada gözleme ve ayran veren Soğanlılılarla oturup sohbet etme fırsatı da doğuyor.

Soğanlı’ya vardığınızda karşınıza ilk çıkan afet evleri. Burada da halk kayaların yuvarlanma tehlikesi yüzünden evlerinden çıkarılmış. Hâlen bu açık hava müzesinde yaşayan insanların yaşamlarına tanık olunabilecek tek yer Yukarı Soğanlı Köyü. Soğanlı’nın doğası oldukça haşmetli.

Sarp kayalıklardaki güvercinlikleri fark etmemek mümkün değil. Sağdaki köprüden geçince, 500 metre içinde, dağlara oyulmuş küçük kiliseler Karabaş, Yılanlı, Kubbeli ve Saklı Kiliseleri var. Hepsi tabelalarla işaretlenmiş ve bir müzedeymiş hissi olmadan geziliyor ancak, güzelim freskler perişan durumda. Yöre halkının geçimine katkı sağlayan, buraya özgü Soğanlı bebekleri de çok hoş.

Gomeda Vadisi, Ürgüp-Mustafapaşa yolunda Üzengi Vadisi yakınlarında yer alıyor. Mustafapaşa Kasabasının batısında kalıyor. Kapadokya’nın diğer vadilerine göre daha az bilinen ve peribacası oluşumunun nispeten daha az olduğu fakat bitki örtüsü bakımından daha zengin olan bir vadi. Jeomorfolojik açıdan Ihlara Vadisine benzeyen floraya sahip. Yamaçlarında kilise, manastır ve güvercinliklerden oluşan alanda kayalara oyulmuş Aziz Basil Kilisesi, Aziz Nicola Manastırı ile vadideki diğer kiliseler gezilebiliyor.

8. İbrahimpaşa

Ibrahimpasa, Kapadokya

Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın doğum yeri olan Muşkara, bizatihi kendi yaptığı imar planı ile bugünkü Nevşehir’in temellerini atan Osmanlı paşası. Köprüler, hanlar, hamamlar, medreseler ve camiler inşa edilen köydeki en önemli yapı ise Damat İbrahim Paşa Külliyesi.

İbrahim Paşa tarafından 1726-1727 yılları arasında Nevşehir’de yaptırılan Damat İbrahim Paşa Külliyesi, cami, medrese, kitaplık, sıbyan mektebi, imaret ve hamamdan oluşan bir yapı topluluğu.

Kurşunlu Cami ise yüksek ve kalın bir duvar ile çevrili bir avlu içinde yer alan ve İbrahim Paşa Camisi adı ile bilinen bir yapı. Günümüzde de kullanılan batı kapısı iç içe iki kemerli olan cami ve külliye, lale devri mimari özelliklerine sahip. Konaklama tavsiyem El Puente Cave Hotel.

9. Ihlara Vadisi

Ihlara Vadisi

Ihlara Vadisi, Hasandağı’ndan çıkan andezit ve bazalt içerikli lavların soğumasıyla ortaya çıkan çökmeler sonucu oluşmuş. Ihlara Vadisi, Aksaray‘ın Güzelyurt İlçesi, Ihlara Kasabasında ve Hasan Dağı’nın kuzeydoğusunda kalıyor. Ihlara’dan başlayan Selime’de son bulan vadi 14 km uzunluğunda. Yer yer 100-200 metre derinlikteki kanyonun ortasından Melendiz Çayı geçiyor. 3’üncü kilometresinde, 386 basamağın sonunda ücretli bir giriş var.

Eski ismi Peristremma olan vadide ilk yerleşimin 4. yüzyılda başlamış. Korunaklı coğrafyası vadiyi keşiş ve rahipler için uygun bir inziva ve ibadet, savaş dönemlerinde iyi bir gizlenme ve korunma yeri yapmış. Kayalara oyulmuş freskli kiliseleri, korunarak yeryüzünde eşine rastlanmayan bir tarih hazinesi olarak günümüze ulaşmış.

Vadideki kiliseleri bulmak için en iyi rehber, Melendiz Çayı. Girişten girer girmez hemen sağda Ağaçaltı Kilisesi bulunuyor. Melendiz Çayı’nı sağınıza alıp suyun akış yönünde yürürken, 50 metre sonra Kokar Kilise, sonun ardından da Sümbüllü Kilise geliyor. Ahşap Köprü’den karşıya geçtiğinizde karşınıza Yılanlı Kilise çıkıyor. 7’inci kilometrede araçların inebildiği tek yer olan Belisırma Köyü var.

Kanyonu yürümek isteyenler, 3’üncü kilometrede araçlarını bırakıp 7’inci kilometreye kadar 1 saat 15 dakikada yürüyebilir. Yürüyüş sonrası Melendiz Çayı kenarında açık havada bir şeyler atıştırmak da keyifli. Belisırma Kasabasından 3 km sonra, kanyonun bittiği noktada şahane kanyon sonu manzarası var. Yaprakhisar Köyü, kanyonun bitişinde, sol ayağın eteğinde.

Sağ ayağın eteğinde ise bu bölgenin en büyük manastırı, kayaya oyulmuş Selime Katedrali bulunuyor. Burası, tüf kayaların arasındaki dar geçitleri, tünelleri ve yumuşak kıvrımlı kaya formasyonlarıyla asla kaçırılmaması gereken bir oyun parkı gibi. Star Wars filminin burada çekildiği söylense de, yönetmenin sadece buraya gelip araştırma yaptığı biliniyor.

Aksaray’a 40, Güzelyurt’a ise 7 kilometre mesafedeki bu doğa harikası, Kapadokya’nın ziyaretçilerine özel bir armağanı. Ihlara Vadisi ziyaret saatleri yaz dönemi (1 Nisan – 31 Ekim) 08.00-19.00, kış dönemi (31 Ekim – 1 Nisan) 08.00-19.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık. Ihlara Vadisi giriş ücreti 45TL. Müze Kart geçerli.

10. Güzelyurt

Kapadokya soğanlı
Soğanlı

Güzelyurt, henüz turizm furyasının dışında kalmış, az keşfedilmiş, heyecan verici bir kasaba. Kapadokya’da iki ya da üç günden fazla kalanlar için ideal bir günübirlik rota. Güzelyurt’a, Nevşehir-Derinkuyu üzerinden gidiliyor. Yol üzerinde 72’inci kilometrede sola ayrılan sapakta bir krater gölü göreceksiniz. 2 km içerideki gölde yazın yüzülebiliyor ve civarı da keyifli piknikler için birebir.

Ihlara Vadisine bu kadar yakın olmasına rağmen, Güzelyurt’a uğrayan az oluyor. Oysa mübadelenin izlerini taşıyan bu taş kasabanın, eski ismiyle Gelveri’nin, Manastır Vadisi, Kapadokya’da turist akınına uğrayan bölgeler kadar ilginç. Evleriyse yer yer Sinasos’takilerden daha görkemli.

Bu bölgede sık sık Hasan Dağı çıkıyor karşınıza. En haşmetli göründüğü yerde, kesme taştan yapılma Yüksek Kilise’yle yarışıyordur. Mübadele esnasında, buradaki Rumlar büyük zorluklarla Ege’nin diğer yakasına varmadan önce, Rumca adı Karvali olan kasaba, Ortodokslar için önemli bir dini merkezmiş.

Bir kısmı gemide epey kayıp veren Selanik, Kozana ve Kesriye’den gelen yüzlerce Türk ailesi de Rumların boşalttığı evlere yerleştirilmiş. Günümüzde halen, bazıları kayalara oyulmuş, bazılarıysa tonozlu tarzda olan bu evlerde yaşıyorlar. Kasaba, Yeni Mahalle, Aşağı Mahalle ve Yukarı Mahalle olarak üçe ayrılıyor. Merkez ve Balkırlar Kıraathanesi, park ve gözlemeci-mantıcı Yukarı Mahalle’de.



Manastır Vadisi’ndeki kiliseler, yeraltı şehirleri, evler hep Aşağı Mahalle’de. Eski Gelverililerin hâlâ her yıl uğradığı Büyük Kilise Camii ya da eski adıyla Aziz Georgios Theologos Kilisesi’nin üç saatlik mesafeden duyulan bir çanı varmış. Burası 1924’e kadar bölgede yaşayan Hristiyanların önemli bir ibadet yeri olmuş. Manastır Vadisi’ndeki bir başka önemli kilise ise kayalara oyulmuş Sivişli Kilisesi.

Gaziemir Yeraltı Şehri ve Kervansarayı, Güzelyurt’a 14 km, Nevşehir’e 55 km mesafede olan ve Gaziemir Köyü içerisinde yer alıyor. Kapadokya’nın diğer yeraltı şehri ve kervansarayından farklı olarak her ikisini de aynı anda barındırıyor. Girişindeki Hitit tarzı taş bindirme tekniği ile yapılmış geçit Boğazkale’den sonra türünün ikinci örneği sayılıyor.

Tarih boyunca Bizans ve Selçuklu döneminde de kullanılan yeraltı kervansarayı ortada bir meydan ve çevresinde açılmış odalardan oluşuyor. İki kilise, şarap yapım atölyesi ve çok sayıda şarap küpünün bulunduğu yeraltı şehrinde erzak depoları, ocaklar, hayvan barınakları ile yaşam mekânlarını görmeli.

Yeraltı Şehirleri

Kaymaklı Yeraltışehri

Kapadokya yeraltı şehirleri, turistlerin en çok ilgi gösterdiği yerlerin başında geliyor. Tarihi Hitiler dönemine kadar uzuyor, ancak en yaygın olarak Bizans döneminde kullanılmış ve genişletilmiş. 2. yüzyılda Roma zulmünden kaçan ilk Hıristiyanlar Antakya ve Kayseri üzerinden Kapadokya’ya gelerek buraya yerleşmişler.

Yumuşak volkanik kül kayalarına oydukları yeraltı sığınaklarına yerleşmişler. Girişleri kolayca fark edilemeyecek şekilde yapılan yeraltı şehirlerine saklanarak Romalı askerlerin zulmünden kurtulabilmişler. Hala gizemleri tam çözülebilmiş değil. 30 bin kişinin sığınabildiği bu şehirlerin sadece küçük bir kısmı ziyarete açık.

Yeraltı şehirlerinin en tipik özellikleri ise düşman saldırısı sırasında tünelleri kapamak için kullanılan devasa kapı taşları. Tirhaz da denilen bu yuvarlak taşlar yuvalarından hareket ettirilip tüneli kapatıyor, ön tarafından açılmalarını engellemek için de arkalarına takoz konuyor. Kapadokya’da bazı yeraltı şehirlerinde çapı 2 metre ve ağırlığı 4 ton civarında olan taş kapılar bile mevcut.

Kapadokya’da en büyükleri olan, Kaymaklı ve Derinkuyu haricinde kayalara oyularak yapılmış Özkonak, Özlüce, Tatlarin gibi yeraltı şehri bulunuyor. Aslında neredeyse tüm Kapadokya’nın altı tünellerle dolu.

Kaymaklı Yeraltı Şehri, Nevşehir’e 20 km mesafedeki Kaymaklı Kasabası’nda yer alıyor. 8 katlı, 5 bin kişi kapasiteli, yerin 20 metre altı olan 4 katının ziyarete açık olduğu bir şehir. MÖ 3000 yılına kadar giden tarihiyle Hititlerin inşa ettiği bilinen kent, Roma ve Bizans dönemlerinde oyma işlemi devam ettirilerek genişletilmiş.

Bu tüf kayalara oyulmuş devasa yeraltı kentinde koridorlarla birbirlerine bağlanan oda ve salonlar, şarap depoları, su mahzenleri, mutfak ve erzak depoları, havalandırma bacaları, su kuyuları, kilise ve dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehlikeyi önlemek için kapıyı içten kapatan büyük sürgü taşları yer alıyor.

Kaymaklı Yeraltı Şehri ziyaret saatleri yaz dönemi (1 Nisan – 31 Ekim) 08.00-19.00, kış dönemi (31 Ekim – 1 Nisan) 08.00-17.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık. Kaymaklı Yeraltı Şehri giriş ücreti 50TL. Müze Kart geçerli.



Derinkuyu Yeraltı Şehri, Nevşehir’in Derinkuyu ilçesinde yer alan, 8 katlı dev Bizans dönemi yer altı şehri. Kaymaklı Yeraltı Şehri’nden farklı olarak burada bir misyonerler okulu, günah çıkartma yeri, vaftiz havuzu ve ilgi çekici bir kuyu da var. Niğde karayolu üzerinde ve Nevşehir’e 30 km uzaklıkta.

Derinkuyu Yeraltı Şehri ziyaret saatleri yaz dönemi (1 Nisan – 31 Ekim) 08.00-19.00, kış dönemi (31 Ekim – 1 Nisan) 08.00-17.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık. Derinkuyu Yeraltı Şehri giriş ücreti 50TL. Müze Kart geçerli.

Kapadokya Baloon Gezisi

Peribacaları, kayalara oyulmuş kiliseler, yeraltı şehirleri derken yöreye has güvercinlikler çoğunlukla gözden kaçıyor. Güvercinlikler, şarapçılık ve üzüm yetiştiriciliği ile uğraşan bölge çiftçisinin üzüm bağlarından daha fazla verim alabilmek amacıyla, fosforik asit ve organik madde yönünden çok zengin olan güvercin gübresini kullanma ihtiyacından doğmuş. Yabani güvercinlere barınak sağlamak için kayalara odacıklar oyulmuş. Kesme taştan yapılmış ev tipinde olanları dahi var.


Yamaçlara veya peribacalarının içlerinin oyulmasıyla hazırlanmış odalar, yüzlerce yıldır insanlara ev sahipliği yapıyor. Yörenin volkanik yapısından dolayı kolayca oyulabilen ve şekil verilen taş kayalıkların oyulmasıyla oluşturulmuş odalar, misafirlerine nefis konaklama deneyimi sunuyor. Burayı görüp de hayran kalmayan bir kişi bile olduğunu düşünmüyorum.

Kapadokya’da her bütçeye uygun opsiyonlar mevcut. Pansiyonlardan, butik otellere kadar bölgenin her yerinde dilediğiniz konaklama seçeneğini bulmanız mümkün.

Kapadokya’da atla gezmenin keyfine varabilirsiniz. Yeşilliklerle dolu köylerde ya da patika yollarda gizli köşeleri keşfedebilirsiniz. At turları günlük ya da saatlik olarak düzenleniyor.

İlk olarak 1991’de Lars-Eric Möre ve Kaili Kidner tarafından başlatılan balon turu, bugün Kapadokya’nın dünya çapında tanınmasına en çok katkı sağlayan aktivitesine dönüşmüş durumda. Balonlu turu, Kapadokya gezisinin en önemli parçası.

Türkiye’nin en büyülü yerlerinden Kapadokya için en az 3 günlük bir tatil planlayın. Sabaha karşı yapılan balon turlarına katılın, ATV ile vadilerde dolaşın, atlı geziler yapın, çeşitli rotalarda düzenlenen trekkinglere dahil olun, kaya otellerinden kalın.

Sadece 1 defa değil, yaz döneminde değil dört mevsim ve defalarca bu güzel coğrafyayı ziyaret edin. Kapadokya gezilecek yerler içeriğini fırsat buldukça genişletiyorum. Sizin de katkılarınız varsa yorum kısmından düşünce ve önerilerinizi yazabilirsiniz.

50 Yorumlar

  1. Merhaba yaziniz icin cok tesekkur ederim. Biz yurtdisindan 20 kisilik bir grup olarak Kapadokya’yi ziyaret edecegiz, kendi aracimiz olacak. Geziye gelecek herkes tarihi bir otelde kalmak istiyor. Yani demek istedigim dogal yollarla olusmus kapadokya evlerinde kalmak istiyor. Nereyi tavsiye edersiniz?

    • Maalesef dediğiniz gibi bir otel yok, sadece çok az sayıda peri bacası odalı otel var, onlar da grubunuz için yeterli olmaz. Kapdakya’ya özgü kaya evler daha yaygın. Çoğu yer altında oyulmuş bu odalarda da pencere yok genellikle. Taş oteller veya konak şeklinde Kapadokya otelleri var. Ürgüp Fresco Otel bunlardan biri. Çavuşin Köyü’ndeki Phocas Cave Suites de olabilir.

  2. Kesinlikle gitmek istedigim yerlerden bir yerdir ve orayi gormemek benim için.
    Bir eksiklik ama bu boşlugu doldurcam. Ünuversiteyi orda okumak istedim nasip degilmis demek, simdi farkli bir ildeyim. Yazi cok guzel olmus ilk gezi planim da Kapadokya olacak ve gidicem insallah.

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz