Myra Antik Kenti, Antalya‘nın Demre ilçesi sınırlarında, aynı adı taşıyan ova üzerine kurulu, Likya Uygarlığının lider bir şehiriydi. Şehir, zengin mirasa ve görkemli bir tarihe sahip. Dağın yamacına oyulmuş enfes nekropolleri, şaşırtıcı insan dokunuşlarıyla yükselen tiyatrosuyla, arkeologlar tarafından Likya kültürünün klasikleri arasında sıralanıyor.
Anı zamanda Tanrıça Kybele’nin Artemis olduğu yer olarak da bilinen Myra Antik Kenti özellikle Likya Dönemi kaya mezarları, Roma Dönemi tiyatrosu ve Bizans Dönemi Aziz Nikolaos Kilisesi ile ünlü. Antik dönemde bölgede ‘en parlak şehir’ olarak anılan Myra, Likya Konfederasyonunda üç oy hakkına sahip altı şehirden biriydi.
Demre kasabası, adını ortasından geçen büyük nehirden almış. Noel Baba karakterine dönüşen St. Nicholas, 4. yüzyılda şehrin piskoposuydu. Daha önce Kale olarak bilinen bu kasabada Likyalılar şehirler kurmuşlar ve yumuşak kalkerli yapısı nedeniyle dağların duvarlarına mezarlar inşa etmişler.
Sütunlu cepheleri ve kabartmalarıyla mabetleri taklit eden çok sayıda kayaya oyulmuş mezarlar, Anadolu’nun en büyük ve en güzellerinden biri olan muhteşem bir tiyatronun kalıntıları var. Bugün dünyanın her yerinden turistler bu mimari harikayı görmek için Myra Antik Kentine geliyor.
Myra Antik Kenti, Demre
Myra Antik Kenti, Antalya’nın Demre ilçe merkezinde yer alan antik bir Likya kenti. Myra, şimdiki Demre ovasını kuzeybatıdan çeviren dağların denize bakan ve bol güneş alan yamaçlarına kurumuş kurulmuş. Önce bugünkü kaya mezarlarının üzerinde tepede kurulan şehir daha sonraları aşağı inerek genişlemiş ve Likya’nın çok önemli 6 büyük kentinden birisi olmuş.
Strabon, Myra’nın denizden 3,5 km uzaklıkta yüksek bir tepe üzerinde yer aldığını söylemiş. Kendi adı ile aynı adı taşıyan ova üzerine kurulu olan Myra Antik Kenti, bir kanal ile Çayağzı mevkinde yer alan ve kendilerinin liman kenti olan Andriake’ye bağlanıyor.
Kentin içinden geçen Demre Çayı (Myros) sayesinde deniz ticareti gelişmiş, üretime dayalı güçlü ekonomisi, ayrıcalıklı siyasi yapısıyla oldukça parlak bir Likya şehri olmuş. Ancak bu da korsanların kolayca kente baskın yapmalarına neden olduğundan Myralılar limanları Andriake’nin önündeki nehrin ağzına zincirler çektirerek bu baskınları durdurmaya çalışmışlar.
Aziz Nikolaos’ın (Noel Baba) piskoposluk yaptığı yer olarak ünlenen Myra’nın adı ‘Yüce Ana Tanrıçanın Yeri’ anlamına geliyor. Bir zamanlar Artemis Eleuthera Tanrıçası’nın görkemli tapınağı, MS 4. yüzyılda, Paganizmin tüm izlerini bu topraklardan kaldırmaya çalışan Aziz Nikolaos zamanında yıkılmış.
Roma İmparatoru Sezar’ı MÖ 42’de öldüren Brutus, asker toplamak için Lykia’ya gelmiş. Bölgenin diğer güçlü Likya kenti Xanthos’u aldıktan sonra, para toplamak için komutanını Myra’ya göndermiş. Andriake’nin önüne bağlı zincirleri kırarak şehre girmişler.
Roma İmparatorluğu tahtına çıkan ikinci Roma İmparatoru Tiberius’un evlatlığı olan Germanicus karısı Agrippina ile birlikte MS 18’de Myra’yı ziyaret etmişler ve Myralılar onların heykellerini Andriake’de dikmişler.
Myra, Hristiyan misyonerlerin en ünlüsü ve kurucularından kabul edilen St. Paul‘un, MS 60’da Roma’ya giderken Andriake’de gemi değiştirdiği şehir olması nedeniyle Hristiyanlarca kutsal kabul ediliyor. Doğu Roma’nın imparatoru II. Theodosius tarafından Lykia’nın başkenti ilan edilen şehir, Metropolis unvanı ile yüceltiltilmiş.
Myra, MÖ 5. yüzyıldan itibaren varlığını sürdürmüş. Kent, 7. yüzyıldan itibaren deprem, su baskını ve Myros çayının getirdiği alüvyonlar ile dolmaya başlamış. Güneyden gelen akınlar nedeniyle de nüfusunu kaybedip önemini yitirmiş. Şehrin en önemli yapısı olan St. Nikolaos Kilisesi, 1034’te Arap akınları sonucunda aldığı hasar ile yıkılmış.
Likya ve Roma dönemlerine ait olan kentin harabelerinin çoğu alüvyon tortuların altında kalmış. Kadim bir inanç merkezi olarak sahip olduğu dini yapılarıyla barış ve medeniyetin baş tacı Myra Antik Kenti, 12. yüzyılda köy halini almış.
Bugün Demre Çayı alüvyonları altında kaldığı düşünülen kent üzerinde hiçbir arkeolojik kazı yapılmamış. Altına görkemli bir antik dönemin kalıntılarını gömen Demre çayı deltası, Güneybatı Anadolu kıyılarındaki ender kıyı düzlüklerinden birini oluşturuyor.
Antik dönem mimari harikası antik kentten günümüze ulaşan kalıntılar arasında akropolün güney eteğinde yer alan tiyatro ile her iki yanında yer alan kaya mezarları bulunuyor. Demre’nin en değerli hazinesi şehrin tepesinde ise Roma ve Helenistik dönemde inşa edilen şehir surları yer alıyor.
Myra kaya mezarları
Myra kaya mezarları (Necropolis of Ancient Myra), Myra Antik Kentindeki en görkemli yapı grubunu oluşturuyor. Mezarlar, MÖ 5. ve 4. yüzyıl Myrasının ahşap mimarisini takip eden kaya cepheleriyle Likya Klasik Çağ kültürünün önemli temsilcilerinden. Likyalılar, inançları gereği ölenlerin ruhlarının mezardan öbür dünyaya taşındığına inandıklarından, nekropolleri dağlara ve uçurumlara inşa etmişler.
Akropolün doğu ve güneyinde iki ana nekropol bulunuyor. Her bir mezarın, yanı başındaki yaşamın mimarisini taklit ederek oluşturduğu ölüler kenti, aynı zamanda sivil yerleşim imitasyonu oluşturarak, kesintisiz panoramik kent görüntüsü tamamlıyor.
Gerek kentin mahallerini gerekse akropol, nekropol alanlarına bağlayan bir yol ağı bulunduğu gibi her bir nekropol içindeki mezar gruplarına ulaşımı sağlayan geçitler ve kaya merdivenleri de bulunuyor. Şimdiki gibi görünenlerin renklerin çoğu, şehrin en parlak dönemlerinde kırmızı, sarı, mavi ve morun parlak tonlarına boyanmıştı. Yıllar içerisinde büyük ölçüde solan nekropol günümüzdeki renklerine kavuşmuş.
Kaya mezarları çoğunlukla MÖ 4. yüzyıla tarihleniyor. Mezarlardan 23’ü yazılı olup bunlardan 13’ü Likçe, 10’u ise Eski Yunanca. Mezarlardan üçü hariç tamamı ev mezar tipinde. Bir zamanlar yalnızca üst ve orta sınıfların defnedildiği mezarların tip ve niteliklerindeki farklılıklar, mezar sahibinin sosyal statüsüyle ilgili önemli bilgiler veriyor.
Likyalıların mezarlığı Antik Myra Nekropolü mezarlarının üzerinde oymalar yer alıyor. Sahneler Likya Klasik Dönem kabartmalarının önemli bir grubunu oluşturuyor. Bunun en ünlü örneği, erken dönem kaşif Charles Fellows tarafından 1840’taki ziyareti sırasında belgelenmiş.
Adını cephesini süsleyen aslan ve boğadan alan ‘Aslan Mezarı’, mezar sahibinin ailesini temsil ettiği düşünülen gerçek boyutlu 11 taş figür içeriyor. Eski Yunanca ve Likya dilinde bir dizi yazıt, sanki daha dün oyulmuş gibi görünüyor: “Moschos, Demetrios’un kızı Philiste’yi seviyor.”
Myra Tiyatrosu
Myra Antik Tiyatrosu, 10 bin kişiyi aşan kapasitesiyle bölgenin en büyüğü. Görkemli tiyatrosu oldukça sağlam biçimde günümüze kadar gelebilmiş bir yapı. Açık hava tiyatrosu 141 yılında bir depremde yıkılmış fakat daha sonra tekrar yapılmış. Tiyatroya Kral için bir loca eklenmiş.
Çok daha küçük olan Helenistik dönem tiyatrosunu altında bırakarak tamamen yeniden Roma tiyatrosu olarak inşa edilen yapı, at nalı formundaki cavea (oturma yerleri), altta 29, üstte ise 9 oturma sırasına sahip. Tiyatronun gladyatör dövüşleri için arena olarak da kullanıldığı biliniyor.
Myra Tiyatrosu, bölgenin en görkemli ve nitelikli dekorasyonuna sahip. Tiyatronun cephesi heykeller, sütunlar ve kabartmalarla süslenmiş. Üç katlı sahne binası frizlerinde, Ganimed, Kartal, Mithras, Medusa, çok çeşitli masklar, syren ve menadlar tarafından taşınan girlandlar işli tasarıma sahip.
Likya’da ilk kez sahne binasının dış yüzünde girland taşıyıcıların bulunduğu kabartmalı bir frize sahip. Bu kabartmalar arasında pek çok tanrı figürü bulunuyor. Tiyatronun yakınında şehre doğru giderken, yolun sonunda hamam veya bazilika olabilecek geç devir kalıntıları görülebilir.
Andriake
Andriake, antik dönemde Mya’nın dış mahallesi ve limanı konumundaydı. İlk olarak MÖ 197 yılında Seleukos Hanedanı Kralı III. Antiokhos’un daha önceleri Ptolemaioslar egemenliği altında bulunan kenti ele geçirmesiyle tarih sahnesine çıkmış.
MS 60’ta St. Paul Roma’ya giderken Myra’ya uğramış, Andriake’de gemi değiştirmiş. İmparatorluk döneminde Phaselis ve Patara kentleri kadar önemli bir merkeze dönüşen Andriake, Likya eyaletinin gümrük yasasını içeren gümrük yazıtıyla bu önemini kanıtlıyor.
Günümüzde Kokarçay’ın (Andriakos) taşıdığı alüvyonlar nedeniyle limanı kapanan ve bataklık halini alan Andriake kentinin kalıntıları küçük bir koyun her iki yakasına yayılmış durumda.
Andriake kentinden günümüze kadar korunabilmiş kalıntılar arasında en önemlisi ve en iyi korunmuş olanı ise İmparator Hadrianus’a adanmış olan tahıl ambarı Granarium. Bu yapı günümüzde Likya Uygarlıkları Müzesi‘ne ev sahipliği yapıyor.
Myra Antik Kenti giriş ücreti ve ziyaret saatleri
🗺 Adres: Alakent Mahallesi, Demre, Antalya
📲 www.myra.muze.gov.tr ☎️ 0 (242) 8716821
🕘 Myra Antik Kenti ziyaret saatleri: Myra Antik Kenti, yaz dönemi (1 Nisan–1 Ekim) 08.30–18.45; kış dönemi (1 Ekim-1 Nisan) tarihlerinde 08.30–17.30 saatlerinde ziyarete açık. Örenyeri, haftanın 7 günü ziyarete açık.
💶 Myra Antik Kenti giriş ücreti: Myra Antik Kenti giriş ücreti 90TL. Müze Kart geçerli.
Myra Antik Kenti, Antalya’nın Demre ilçe merkezinde, Alakent Mahallesi sınırlarında yer alıyor. Antalya’ya 147 km uzaklıkta yer alan Demre’ye, Antalya’nın yanı sıra batıdan Kaş yönünden de ulaşabilirsiniz. Eğer özel araçla gidecekseniz Antalya Havalimanından şehir merkezine D400 karayolu üzerinden ulaşım sağlanıyor. Özel araçla havalimanı Demre yolculuğu 2.5 saat sürüyor.
Antalya Otogardan Demre’ye Batı Akdeniz firmasının her yarım saatte bir seferleri bulunuyor. Otobüs Antalya merkezden yola çıkıyor Kemer, Olimpos, Kumluca, Finike güzergahını takip edip Demre’den Kaş’a hareket ediyor. Demre’ye en yakın havalimanı Demre’ye 155 km uzaklıktaki Antalya Havalimanı. Antalya’ya Türkiye ve dünyanın birçok şehrinden direkt uçak seferleri ile ulaşılabiliyor.
Myra Antik Kenti ve Andriake‘yi ziyaret etmişken Noel Baba Kilisesi, Kaleköy, Üçağız ve Kekova Adası, Demre Kuş Cenneti, Dolkisthe Antik Kenti ve Soura Antik Kenti de rotanıza ekleyebilirsiniz.
Antik kentleri ziyaret etmeyi seviyorsanız Akdeniz coğrafyasının ünlü kentleri Xanthos, Patara, Tlos, Pınara ve Olympos da gezilecek yerler listenizde olmalı. Antik kentlerin pek çoğu, Türkiye’nin ilk uzun mesafe yürüyüş parkuru olan Likya Yolu üzerinde yer alıyor.
Myra Antik Kenti, Akdeniz kıyı şeridinin en görkemli yerleşim yerlerinden. Antik Likya Birliğinde üç oy hakkına sahip, görkemli liman kenti Myra, günümüze dek ulaşmayı başaran tiyatrosu, kabartmalı kaya mezarları ve Noel Baba’nın hatırlarıyla görülmeye değer.