Kaş, Arnavut kaldırımlı dar sokakları, dört mevsim pırıl pırıl güneşi, orman ve yaylaları ve mehtabı ile bütün doğal güzellikleri sinesinde barındıran bir Akdeniz kasabası. Aşılması zor dağlarının eteğinde kurulmuş Kaş, arnavut kaldırımlı sokakları, dört mevsim pırıl pırıl güneşi, kristal berraklığındaki deniziyle tam bir cennet. Antalya’nın en batısında yer alan kasaba, Türkiye’nin nam salmış güzelliklerinden biri.

Kaş, ülkemizde geriye kalmış özgünlüğünü koruyan en nadide yerlerden biri. Son yıllarda nüfus artışının ve turizmin Akdeniz’de yarattığı kentsel tahribat Kaş’a fazla uğramamış. Kaş, eski mimari dokusunu her şeye rağmen koruyor. Gezerken, sokakların ruhunu hissedebiliyorsunuz. Kaş’ta Akdeniz mavisinin tadına bir defa vardığınızda, her yaz kendinizi buraya tekrar atmanın hayallerini kuracağınızı söyleyeyim.

Kaş, Antalya

Antalya’nın en batıdaki ilçesi Kaş’a bir defa gidildi mi bir daha kopmak istenilmeyen ve insanı baştan çıkaran bir büyüsü sarıyor insanı. Günümüz sakinlerinin bir kısmı, yolu sadece buraya düşen ve Kaş’ın baştan çıkarıcılığına kendisini kaptıranlardan oluşuyor. Berrak denizi, nefis koyları ve bozulmamış doğası ile cazibesini gün geçtikçe artıyor.

Sokakların iki yanında yükselen ahşap balkonlu evleri begonviller süslüyor. Yeşil ve mavinin buluştuğu koyları, adaları, yarımadaları, doğal limanları ile Kaş tam bir cennet. Daha birkaç yıl öncesine kadar sakin bir Akdeniz kasabasıyken şimdilerde herkesin yaşamak istediği bir yer olup çıkıverdi.

Malta

Bodrum, Alaçatı ve Çeşme’den sonra adını en çok duymaya başladığım yerlerden biri oldu. Yaz dönemi dışında nüfusu 4 bini ancak bulan Kaş, sakin, dingin ve huzuru. Beldenin en önemli geçim kaynağı turizm. Büyük şehirlerden kaçıp bir Akdeniz kasabasında yaşamak isteyenler Kaş’a yerleşmeye devam ediyor.

Kaş Gezi Rehberi

Kaş, doğuda Antalya Körfezi, Batıda Fethiye Körfezi arasında kalan, bugün Teke Yarımadası olarak adlandırılan bölgede kurulu. Batıda Eşen Çayının ayırdığı Muğla’nın Fethiye ilçesine, doğuda Finike’ye kuzeyde ise Elmalı’ya komşu. Aşılması güç Mendüs ve Dodurga Dağlarının eteğinde kurulmuş. Kalkan, Kaş ve Demre’ye kadar uzanan dağlar, sahil boyunca birdenbire yükselir ve geçit vermez.

Kıyıya paralel uzanan dağlara karşı uzanan neredeyse 90 km’yi bulan sahil şeridiyle Dalmaçya kıyı tipine benzeyen bir coğrafyaya sahip. Hemen karşısında Akdeniz’de Yunanistan’ın şirin adası Meis duruyor. Önünüzde tüm güzellikleriyle Çukurbağ Yarımadası, Limanağzı Koyu, İnceburun ve Uluburun yarımadaları ve tam karşıda Meis sizi karşılıyor.

Kaş’ın hikayesi MÖ 3000 yıllarına kadar uzanıyor. Bir ara Hititlilere bağlı olarak yaşamış, daha sonra özgürlüklerine kavuşmuşlar. Bölgedeki ana yerleşim olan Phellos, Kaş’a hâkim bir tepe üzerinde, tarihi MÖ 700 yıllarına kadar uzanan bir antik kent. Yunancada ‘kayalık yer’ anlamına gelen kent, en eski Anadolu medeniyetlerinden Likya Birliği içinde yer almış.

Günümüzdeki Kaş ise Phellos’un limanı olarak görev yaptığından Antiphellos olarak adlandırılan yerde kurulu. Kıyılarından çıkarılan kaliteli süngeri ve yüksek dağlarında kesilen ve gemi yapımında kullanılan sedir ağaçları bu limandan ihraç edilmiş. Çeşitli tarihlerde Perslerin, Helenlerin, Mısırlıların, Rodosluların ve Romalıların işgaline uğramış.

MS 141 ve 240 yıllarında Likya’nın geçirdiği korkunç fırtına ve arkasından gelen deprem, sahil şeridini bir anda sulara gömmüş. İhtişam ve lüks içerisinde yaşayan zengin kentlerde yaşayan binlerce kişi bir anda denizin derinliklerine gömülmüş. Karyalılar ve Pontuslular bazı Likya şehirlerini almışlarsa da buralarda fazla tutunamamışlar.

Anadolu’nun güneybatı köşesi, Bizans hâkimiyetindeyken sık sık Arap ordularının akınına uğramış. Antik Likya’nın kalbi konumundaki Kaş, Selçuklu Türklerinin eline geçtikten sonra buraya Türkmen toplulukları getirtilip yerleştirilmiş.

Antalya sahil yolundan fevkalade güzellikler içerisinden geçen bir yoldan Kaş’a gidiliyor. Her dönemecinde Akdeniz’i bir bulup bir kaybederek ilerlediğiniz nefis bir yol ile Kaş’a vardığınızda, usta bir ressamın elinden çıkmış bir tablo ile karşılaşıyorsunuz. Yemyeşil yarımadalar, irili ufaklı adalar ve nefis koylar.

İlçeye inen yol şehrin kalbindeki Merkez Camii’ne kadar iniyor. Buradan başlayan küçük liman boyunca balıkçı ve tur tekneleri, yatlar sıralanıyor. Kış aylarında kimsesiz sokaklarıyla sakin, yazın ise cıvıl cıvıl bir Akdeniz Kasabası. Limanın önünde ise şehrin nabzının attığı Cumhuriyet Meydanı yer alıyor.

Kaş

KAŞ’A NASIL GİDİLİR
✈️ Kaş’a en yakın havalimanı Muğla Dalaman’da. Kaş merkeze 152 km uzaklıkta bulunan havalimanından ilçeye özel araçla ulaşım 2 saat 15 dakika sürüyor. Toplu ulaşım sistemi yok. Dalaman Havalimanından Fethiye otogara HAVAŞ ve MUTTAŞ araçlarıyla ulaştıktan sonra Fethiye’den Batı Antalya ve Fethiye Seyahat otobüsleri ile toplamda 2 araçla gelmek de seçenekler arasında. Bu yolculuk arada hiç bekleme olmaksızın 3,5 saat sürüyor.

Antalya Havalimanı ise Kaş’a 205 km uzaklıkta. Havalimanından Antalya Otogar’a geçip, otogardan Batı Antalya otobüsleri ile 3,5 saat gibi bir sürede ulaşılabiliyor. Antalya-Kaş güzergahının sahil yolundan olması nedeniyle yol boyunca Kemer, Olimpos, Adrasan, Finike, Demre gibi yerleri görebiliyorsunuz.

KAŞ’A NE ZAMAN GİDİLİR
☀️ Üç aylık kış döneminin yağmurlu geçen iki ayı saymazsak nerdeyse mart ayından kasım sonuna kadar burada denize girilebiliyor. Ocak ve şubat aylarında dahi sıcaklık eksilere düşmez. Miss gibi havası var.

KAŞ’TA NEREDE KALINIR
🏡 Kaş, çok yıldızlı, her şey dahil oteller yok, kendine has irili ufaklı butik oteller var. FLY INN, Neva Boutique Hotel, Sole Suites ve Carruba Boutique Hotel oldukça şahane seçenekler. VPN ile booking rezervasyonu yapabilirsiniz. Kaş’ta iyi otel istiyorsanız Luff Suites nefis. Ayrıca Chateau Kas Peninsula, Club Hotel Barbarossa diğer lüks oteller.

Apart isteyen için Kasinn Apart Turuncu ve Duygu Apart ilginizi çekebilir. Ayrıca Kaptan Ergun’un Büyük Çakıl plajına yakın nefis villası var, onu da kiralayabilirsiniz. (☎️ 0542 7312358). Kaş’ta yaşayan Klaus Haas’ın Yeniköy’de birkaç odalı şirin köy evi var (☎️ 0535 7638545). Klaus’un yine çok şahane mavi tur teknesi de var.

Kaş Gezilecek Yerler 📌

📍 Kaş Kaç Günde Gezilir: Kaş’ın merkezi oldukça küçük. Çarşısını birkaç saatte gezebilirsiniz. Kekova tekne turu, Kaputaş, Kalkan, Patara, Saklıkent ve diğer Kaş gezilecek yerler için en az 3 gün ayırmanız gerekecek. Kekova tekne turu için 1 gün, Kaputaş ve Kalkan için yine 1 gün ayırmanız şart. Diğer bir günü de Büyük ve Küçük Çakıl, Çukurbağ Yarımadasına ayırın.

Meis Adasına gidecekseniz 1 gününüzü de bunun için ayırmanız gerekecek. Kaş Saklıkent Safari Turu ile de 1 gününüzü Saklıkent Kanyonu, Xanthos ve Patara için ayırmanızı öneririm. Kısaca Kaş için 3 gün, Kaş ve çevresindeki gezilecek yerler için 5 gün ayırmanız iyi olur.

Kaş’ta arabasız olsanız dahi rahatlıkla gezebilirsiniz. Kaş merkez dışında gideceğiniz yerlerin hemen hepsine dolmuş veya tekne ile gidebilirsiniz. Benim yıllarca aracım yoktu ve hepsini toplu taşıma ile gezebildim. Kaş’ın en güzel plajlarına yürüyerek de dolmuşla da gidebiliyorsunuz zaten. Kaputaş’a, İnceboğaz’a, Büyük Çakıl plajlarına dolmuşlar var. Kaş Tiyatrosu zaten şehir içinde sayılır.

Kaş, antik kentler açısından oldukça zengin bir bölgede yer alıyor. Keyfinize göre gezmek için kiralık araç da bir seçenek. Likya Bölgesi olarak bilinen Teke Yarımadasının güneybatısındaki Eşen ovasındaki Xanthos, Letoon ve Patara antik kentleri Kaş gezilecek listesinde yer alıyor. Xanthos, Likya’nın önemli başkenti, Letoon dinsel merkezi, Patara da en büyük ve önemli limanıydı.

Yeniköy, İslamlar, Sarıbelen, Gökçeören, Sütleğen ve Bezirgan köyleri Kaş’ın en güzel köyleri. Hemen her köyün veya yaylanın yanında antik bir kent veya köylülerin deyimiyle ‘asarlık’ bulunuyor. Bunlar kimi zaman lahit, kimi zaman kaya mezarı kimi zamansa yapı kalıntısı olabiliyor.

Köylerde yer alan üçgen alınlıklı ahşap kulübeler, yüzyılların geleneği tahıl ambarları olarak kullanılıyor. Likya geleneği üçgen mezarların ve lahitlerin geleneği. Hiç çivi kullanılmadan tahtaların birbirini geçirilmesiyle yapılıyor. Gökçeören ve Bezirgan köylerinin girişinde bu ambarlar görülebilir.

Aktif bir Kaş tatili düşünüyorsanız deniz yamaç paraşütü, deniz kanosu, dalış, kanyon turu, tekne turu ve safari turlarına katılabilirsiniz. ATV veya motor kiralayıp civar köyleri ve antik kentleri de gezebilirsiniz.

Kaş Yamaç Paraşütü: Sabah 10.00’da başlayıp akşam 16.00’ya kadar sürüyor. Yaklaşık 20 dk yolculukla atlayış noktasına gidiliyor. Rüzgar ve hava şartlarına bağlı olarak akşama kadar atlayışlar yapılıyor. Olağanüstü maviliklerin ve adaların üzerinde yarım saat kadar yolculuk yapıp Kaş Marinaya iniyorsunuz.

Kaş Deniz Kanosu: Araçla sabah 08.00’de Üçağız’a doğru gidiliyor. Kanolara atlayıp kürek çekerek Batıkşehirin başlangıç noktası ve aynı zamanda tarihi kalıntılar arasında yüzülebilen tek nokta olan Tersane Koyuna gidiyorsunuz. Burada yüzme molası verip sonra kanonuzla bu defa Kaleköy’e gidiyorsunuz. Yemek ve gezi sonrası Üçağız’a oradan da Kaş’a dönüyorsunuz.

Kaş Dalış: Türkiye’nin en iyi dalış yerlerinden birindesiniz. Lisanslı bir dalışçı olmasanız dahi hayatınızın ilk dalışını Kaş’ta yapabilirsiniz. Yüzme bilmeniz ve önceden dalış yapmış olmanız gerekmiyor. Tüm ekipmanlar temin ediliyor ve dalış için gerekli bilgilendirmeler yapılıp, uzman dalışçılarla birlikte maviliklere dalıyorsunuz.

Kaş’ta mutlaka Kekova tekne turuna çıkın. Kaptan Ergun bu işin Kaş’taki profesyoneli. boattripturkey.com sitesinden tekne turlarını inceleyin. @captainergun instagram hesabından veya telefonla kendisine ulaşın (☎️ 0 542 7312358) ✔️

Kaş’ta Nerede Denize Girilir 💦 Kaputaş, İnceboğaz, Akçagerme, Hidayet’in Koyu, Belediye plajı, Limanağzı Bilal’in Yeri ve Nuri’s Beach gayet güzel. Kaş’ta hangi plaj diye güzel sormayın. Hepsi de güzel!

Küçükçakıl Plajı, kaş merkezde minik bir koy, giriş ücreti yok. Al havlunu git. İşletme istersen de karşılıklı iki tane var. İki işletmede de belli limitlerde tüketim zorunluluğu var. Yani yediğini içtiğini ödüyorsun. Denize kaynak su karıştığı için suyu buz gibi ama her daim turkuaz.

Büyükçakıl Plajı, genelde müdavimlerin takıldığı bir plaj. Merkezden yürüyerek 20 dakika, araçla 5 dakika mesafede. Ortam sezonda bile diğer plajlara göre sakin. Denizi bir tık dalgalı. Gün batımının en güzel izlendiği yerlerden.

Hidayet’in Koyu, Zeytin ağaçlarının gölgesinde bir koy. Merkezden araçla 5 dakika ve her 10 dakikada bir dolmuş var. Denizi turkuaz, yeşil, açıklarda ise Akdeniz mavisi. Sualtı öyle fevkalade ki aynı zamanda dalış noktası. Şezlong 175, şemsiye 50 lira.

Limanağzı, Kaş merkezden minik teknelerle kişi başı gidiş dönüş 25 liraya gidilen sakin bir bölge. Üç koy yan yana sıralanıyor. Bilal’in Yeri eskilerden, müzik yok, yeşili çok. Arka taraf zeytin bahçesi. Çocuklu aileler için uygun. Diğeri seçenek Nuri’s Beach.

1. Kaş Merkez

Uzun Çarşı, Kaş sokakları içerisinde en güzeli. Kaş’ın ortasında geçen sokak, begonvillerle sarmalanmış ahşap eski cumbalı konaklarla bezeli. Bugün dükkân olarak işetilen, begonvillerle sarmalanmış cumbalı eski evleri ve kedileriyle insanı kendisine aşık ettirecek kadar güzel. Uzunçarşıya sağlı sollu bağlanan sokaklarda eski evler, bahçeli restoranlar, az odalı butik oteller sıralanıyor.

Taş zeminli samimi sokakta küçük butikler, antikacılar, hediyelik eşya dükkanları, kuyumcu ve halıcılar sırlanıyor. Yeni açılan mekanlarıyla eskisinden daha da güzel şimdi. Uzun Çarşıdan sağa ve sola sapan sokakların hepsi de çok tatlı. Uzun Çarşının sonunda Çınar ağacının gölgesinde, kendilerine özgü mezar lahitlerinin en bilineni Aslanlı Lahit duruyor.



Aslanlı Lahit, ruhun ölümsüzlüğüne inanan ve bu yüzden ölümden korkmayan Likyalılardan kalma. Anıtın kapağının iki yanında korku salacak şekilde ağzı açık dört aslan kafası yer aldığından bu lahit Aslanlı Lahit olarak adlandırılmış. Bekçilik görevini üslenen aslan başları kapağa tutamak görevi yapıyor.

Üzerinde sekiz satırlık Likya dilinde yazılar olsa da henüz kimse okuyamamış. Likya lahitleri, çatı görevindeki kapağı ve üstündeki küçük pencere delikleriyle minyatür evlere benziyor. Lahdin ardından hemen sağa dönünce Kaş’ın en nezih restoranlarının sıralandığı küçük sokaklara çıkılıyor.

Kaş Meydanda yer alan Atatürk Anıtı, Atatürk’ün doğumunun 100. yıldönümünde, Ankara Gazeteciler Cemiyetince İstanbul’da yaptırılıp Kaş’a getirilen. Zamanında anıtın kaidesine yerleştirilen bir telefon 4 farklı dilde Atatürk hakkında bilgi veriyordu. Kaş Meydandan sağa sola uzayan şirin sokaklar var. Hepsine girip çıkın.

Antiphellos, Kaş’ın en eski Anadolu medeniyetlerinden Likya Medeniyeti dönemindeki ismi. Helenistik Dönemde önem kazanan kentin kuruluş tarihi bilinmiyor. Antiphellos Antik Kenti kalıntıları, kaya ve anıt mezarları ve 4 bin kişilik Kaş tiyatrosu merkezden rahatlıkla yürüyerek ulaşılabilecek uzaklıkta. Zaman zaman şenlik ve festivallerde bu tiyatro kullanılıyor.

Çukurbağ Yarımadası, Kaş Antik Tiyatrodan başlayıp 3 km kadar uzayan bir yarımada. Kaş’ın Meis Adasına en yakın konumdaki yeri olan yarımada, zeytin, keçiboynuzu, kekik ve makiliklerle kaplı. Yarımadanın koparcasına inceldiği noktada İnceboğaz yer alıyor. Boğazın her iki kıyısında nefis plaj var. Kalabalıktan uzak denize girmek için şahane!

Kaş’ya yapılacak şeylerden birisi de günbatımında Uyuyan Dev‘e gitmek olsun. Yine Korkuteli yolu üzerindeki seyir noktasın da hoştur. Çukurbağ Yarımadası, Limanağzı, İnceburun ve tam karşıda Meis Adası manzarası önünüze serili. Nefis koyların gün batımındaki manzarasının seyrine doyum olmuyor.

🥘 Kaş’ta Nerede Yenir: Kaş’ta yeme-içme kültürü ağırlıklı deniz ürünleri yönünde. Onlarca balık restoranı ve küçük aile işletmesi var. Deniz ürünleri öncesindeki meze çeşitleri dillere destan. Kalamar, karides, ahtapot gibi deniz ürünlerinin yanı sıra bölgede avlanan leziz balık çeşitleri denemeye değer. Deniz ürünleri ile arası iyi olmayanlar için geleneksel Türk mutfağı sunan restoranlar da mevcut.

🥘 Müpptela Ocakbaşı, akşam yemeği için oldukça başarılı. Cumartesileri fasıl eşliğinde keyifli akşam yemeği yiyebileceğiniz mekân çok ilgi gördüğünden gitmeden rezervasyon yaptırın (☎️ 0537 0512077). 🥘 Sempati Restaurant, nefis menüsüyle rakı ve balıklı akşam yemeği için iyi bir adres. 🥘 Dudu Mutfak, kahvaltıya, yemeğe, tatlıya, kahveye, biraya gideceğiniz şirin bir aile işletmesi. 🥘 Ağullu köyündeki Doğal Anne Eli Kaş, kendi atölyelerinde ürettiklerini sunan enfes bir kahvaltı mekanı.

2. Kaputaş Plajı

Kaputaş, Akdeniz’in en güzel plajlarından biri. Türkiye tanıtımlarında Ölüdeniz ile birlikte görselleri kullanılan Kaputaş, Kaş ile Kalkan arasındaki yolda yer alıyor. Deniz suyunun can alıcı rengi ve nefes kesen konumundan dolayı plaj, Akdeniz çanağındaki en iyi plajlar arasında gösteriliyor. Aracınız yokla minibüsle gidebilirsiniz. Gündüzün tıka basa dolu olduğundan sabah erken saatlerde gidin.

Dik bir merdivenden 165 basamakla aşağıya inebiliyorsunuz. Kumsal kısmı çok ince taştan oluşuyor, kum gibi çok güzel. Deniz her daim dalgalı. Sularla oynaşmayı sevenler ve sıcağa tahammülü olanlar için nefis. Deniz içinde kıyıdan itibaren taşlık alandan oluşuyor, ayaklarınız çok acıyabilir deniz ayakkabısı ile girmeniz iyi olur.

Çok çabuk derinleşen kumsalın denizi genellikle dalgalı olsa da kristal berraklığında bir görünüme sahip. Kaş Belediyesi tarafından işletilen plaja giriş ücretsiz. Yemekler de uygun fiyatlı ve başarılı. Tuvalet, soyunma kabini ve duş imkanları var ve ücretsiz. Plajda yüzmekten çok tepeden enfes manzarasını izlemeyi seviyorum.



3. Kekova

Kekova, Teimiusa (Üçağız) ve Simena (Kale) köylerinin karşısında uzanan, Akdeniz’in en büyük adalarından biri. İnce uzun bir ada olan Kekova’nın kıyıları, yalnızca Antalya’nın değil hemen hemen tüm Akdeniz kıyılarının en temiz denizine sahip. Koruma altına alınmış uzunluğu 7 mil olan, ince ve uzun ada ve çevresinde 8 antik kent ve bir adet de plaj bulunuyor.

Adanın adı Kekova olsa da Kekova Adası, Simena Kaleköy, Uçağız’ı içerisine alan tüm kıyılar ve koylar Kekova olarak isimlendiriliyor. Her biri diğerinden güzel. Günübirlik ziyaret edilebilir ama her biri başlıbaşına kalmayı hakkedecek kadar çekici.

Kekova Adası, üzerinde herhangi bir yerleşim yok. Mavi tur tekne turlarının ve yatların uğrak noktalarından. Her yıl fırsat buldukça Kekova’yı kapsayan konaklamalı mavi turlara katılıyorum. Günübirlik turlar Demre ve Kaş’tan kalkıyor, ama mümkünse tekne konaklamalı mavi yolculuk turu yapın. İnanılmaz bakir ve kristal berraklığında suya sahip koylar var.

Bir köy düşünün; zeytin ağacının 500 yıllık olanına ‘daha bu genç’ deniyor. Manzarası begonvillerle birlikte, kale surları, taş evlerin çatısı üzerinden içerisi lahitlerle dolu masmavi Akdeniz’e bakıyor. Karada olup da karayolu ulaşımı olmayan Türkiye’nin en güzel köylerinden Kaleköy burası.

Simena (Kaleköy), kaynaklarda adından ilk kez MÖ 4. yüzyılda bahsedilen antik bir şehir. Kekova Adasının tam da karşısında yer alıyor, Simena Kaleköy olarak adlandırılıyor. Anadolu anakarası üzerinde ama tam bir ada havası var. Uzun yıllar ulaşım sadece deniz yolunda yapılıyordu. Şimdilerde karayolu Kale’nin arka tarafına kadar geliyor.

Demre ve Kaş’tan hem günübirlik hem de mavi turlar burada muhakkak duruyor. Hem karşıdan köyün manzarası hem de köyün zirvesinde yer alan Simena Antik Kentinden Kekova’nın manzarası inanılmaz güzel. Kalenin kuzeyinde yer alan kaya mezarlarında Likya dilinde yazıtlar, lahitler, mendirek ve yapı kalıntıları ile İmparator Vespasian’a ithaf edilmiş olan hamam, kaleden rahatlıkla izlenebiliyor.

Kale içinde kayaya oyulmuş küçük tiyatro ise bölgenin en ilginç kalıntısı. Kalenin kuzeyinde ise oldukça geniş bir alana yayılmış olan mezarlık alanı bulunuyor. Kaleköy’ün taş sokakları ve sokaklarda kurulan halk tezgahları da pek bir çekici. I am Here Cafe en güzel manzaraya sahip. Keçi sütü ile hazırladıkları dondurma oldukça meşhur, tadına bakın.

Kafenin hemen yanında ise İstanbul’u bırakıp Kaleköy’e yerleşen Tuba’nın Bahçesi tezgahında el yapımı doğal sabun ve el işi hediyelik eşyalar alınabilir. İlkbaharda kalabalıklar bastırmadan ya da sonbaharda kalabalıklar çekilince giderseniz, sonsuz görünen o maviyi sakince izleme fırsatınız olur.

Tekne turlarıyla değil de kendiniz ziyaret etmek istiyorsanız, araçla Kaleköy’ün 1 km kadar gerisine kadar yapılan bir yolla gelip, oradan yürüyerek de Kaleköy’e ulaşılabiliyor. Kaş Merkez’den yaklaşık 40 km uzaklıkta. Sadece dört pansiyon olduğu köyde kalmak isteyenlerin aylar önceden yer ayırtması gerekiyor.

Üçağız, denizden bakınca Kaleköy’ün sadece birkaç kilometre solunda kalan, antik adı Teimiusa olan küçücük bir balıkçı köyü. Teimiussa’nın tarihi MÖ. 4. yüzyıl öncesine işaret ediyor. Üçağız’dan Kaleköy’e uzayan kayılar ve açıklar Likya lahitleri, kayalıklar ise antik ev kalıntıları ile dolu.



Geçmişin bu Likya liman kenti Üçağız’a da Demre, Kaş veya Finike yönünden hareket eden teknelerle ulaşılabiliyor. Aracınız varsa karadan da ziyaret edebilirsiniz. Doğal SİT alanı olarak koruma altına alınan Kekova bölgesi aynı zamanda Türkiye’nin en iyi dalış rotaları arasında gösteriliyor.

ⓘ Kekova, Akdeniz Mavi yolculuk turlarının da en güzel duraklarından birisi. Demre, Kaş veya Fethiye kalkışlı, Kekova ve civarını gezdiren mavi tur için Egemen’i arayın (☎️ 0532 5912445). Daha önce 2 defa mavi turla, bir defa da günübirlik turla Kaleköy’ü ziyaret etmiştim. En güzeli 3 gece tekne konaklamalı mavi turlar ✔️

4. Demre

Antalya’nın diğer bir ilçesi olan Demre, Kaş’a 1 saat uzaklıkta. Kaş’a kadar gelmişken bölgedeki önemli yerlerden Demre‘ye de yarım gününüzü ayırın. Tarihi MÖ 3. yüzyıla uzanan Demre’de görmeniz gereken 3 önemli yer var.

Myra Antik Kenti, Likya Birliği içinde 3 oy hakkına sahip 6 büyük kentten biriydi. Likya döneminden kalma kaya mezarların bulunduğu önemli bir antik kent. Noel Baba olarak bilinen St. Nicholas’ın yaşadığı, piskoposluk yaptığı ve bazı mucizelerini gösterdiği yer olarak çok önemli.

Noel Baba Kilisesi, Demre merkezinde yer alan 8. yüzyıldan kalma bir Ortodoks kilisesi. En çok cömertliği ve hediye verme düşkünlüğüyle tanınan St. Nicholas, ölümünden sonra da kendi adına yapılan bu kiliseye defnedilmiş.

İtalyan korsanları 1087 yılında Aziz Nikolas’a ait kemikleri kaçırıp İtalya’nın bölgelerinden Puglia‘nın başkenti Bari’ye götürmüşler. Bizim topraklarımızda doğmuş, bizim topraklarımızda da ölmüş St. Nicholas’a ait kemikler, bugün Bari’deki St. Nicholas Bazilikasında saklanıyor.

Andriake ve Likya Uygarlıkları Müzesi, Myra’ya 5 dakika, Demre merkeze ise 1 km uzaklıktaki Çayağzı’nda yer alıyor. Myra’nın liman kenti olarak bilinen Andriake kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan ‘Granarium’ günümüzde Likya Uygarlıkları Müzesi olarak hizmet veriyor. Müzede, Likya Uygarlığı hakkında güzel bilgiler veriliyor. 24 metre uzunluğunda, 12 metre genişliğinde ve 6 metre derinliğindeki yeraltı su sarnıcı çok etkileyici.

5. Kalkan

Kalkan, Akdeniz’in en havalı yerlerinden birine dönüşen geçmişin küçük balıkçı köyü. Yunanistan’a bağlı bir ada olan Meis’ten gelen tüccarların kurulduğu düşünülen Kalkan, uzun yıllar boyunca ulaşım zorlukları nedeniyle bakir kalan bir coğrafya olmuş. Kaş’a bağlı olan kasaba, yine kaşın bu coğrafyadaki en sıkı rakibi.

Ulaşım imkanları artana kadar daha çok mavi tur teknelerinin uğradığı güvenli bir sığınak olan Kalkan, 80’li yıllardan itibaren özellikle gelir seviyesi yüksek turist akınına uğradı. İngiliz seyahat yazarı Freya Stark, 1956’da yayınlanan ‘Likya Kıyıları’ adlı kitabında Kalkan ve Likya coğrafyasından övgüyle bahsedince bu yöreye hızla bir akın oldu.

Zengin yatçılar ve Akdeniz ruhunu burada tam anlamıyla hisseden müdavimleri gelip bir bir bu küçük kasabanın sırlarına ev yapıp yerleşmeye başladı. Şimdilerde villa tatili arayışındakileri bir numaralı destinasyonu olup çıkıverdi. İngilizler ağzının tadını biliyor doğrusu. Önünde enfes bir koy var, hemen onun ardında uzayan sokakları, duvarlarında begonvillerin döküldüğü evler ve mekânlar sıralanıyor.

Rumlardan kaldığı söylenen evlerin bir çoğu butik otel şimdi, fiyatlar pek de ucuz sayılmaz, ama ‘seçkin’ bir tatili için bu rakamlar çok sayılmaz. Kaş’tan geliyorsanız çarşısını, sokaklarını, yat limanını gezin, hatta limanın karşısındaki mendireğin ucuna kadar yürüyüp bu şirin kasabaya bir de denizden bakın, manzara nefis.

Turkuaza çalan masmavi kıyıları çok fotojenik. Plajı da enfes, suyu pırıl pırıl. Dağdan gelen kaynak suyu karışıyor Akdenizin ılık suyuna. Yüzmesi keyifli, halk plajını belediye işlettiğinden fiyatlar makul.

6. Patara

Patara, hem antik kent kalıntıları hem de kumsalının güzelliğiyle Kaş’tan gidip görebileceğiniz bir yer. Antalya’nın en güzel tarihi yerleri arasındaki Patara’ya Kaş’tan 40 dakikalık bir karayolu yolculuğu ile ulaşılabiliyor.

Patara Antik Kenti, Likya Medeniyetinin en önemli kentlerinden diğer biri. Kaş’ın 43 km batısında yer alan Patara, Likya’nın en önemli ve en eski kentlerinden olup Tanrı Apollon’un doğduğu yer ve Apollon kehanet (bilicilik) merkezi olarak biliniyor. Likya Birliğinin ayrıcalıklı 3 oy hakkına sahip 6 büyük kentinden biri burası.

Ören yerine girişte görkemli ve çok iyi korunmuş Roma zafer takı var. Patara Nekropolü ve mezar yapıları antik kentin önemini yansıtacak ölçüde çeşitli ve zengin. Dünyanın ilk parlamento binasının bulunduğu yer olarak tarihte kendine önemli bir yer edinmiş. Patara’da Vespasianus Hamamı, Patara Tiyatrosu, Korint Tapınağı, Bizans Kilisesi, Roma Zafer Takı gibi önemli yapıların kalıntılarını görebilir.

Patara Plajı, Türkiye’nin en uzun sahil şeridine sahip kumsalları arasında. Patara Antik Kentinin yanı başındaki sahil, geçmişte Türk filmlerinin çöl sahnelerinin çekiminde mekân olarak kullanılıyordu. Arkeolojik ve tarihsel değerlerinin yanında kumsallarında Akdeniz kaplumbağaları Caretta-Carettaların çok uzun zamandır yumurtalarını bırakıp yavruladıkları ender sahillerden biri olması ile de ayrı bir öneme sahip.

Yaklaşık 14 km uzunluğundaki şahane sahilin incecik kumlarının keyfini çıkarın. Patara girişte 30TL ödüyorsunuz ve size bir kart veriyorlar. Bununla 10 gün boyunca geçerli olan 10 giriş hakkınız bulunuyor. Denizi sığ olduğundan iyi yüzme bilmeyenler için de ideal. Plajın bir bölümünde atla gezi de yapabilirsiniz.

Patara Kum Tepeleri en güzel fotoğrafları çekeceğiniz yer. Kaş ve Fethiye’nin arasında yer alan kumsal, Caretta kaplumbağalarının yumurtlama alanı aynı zamanda.

ⓘ Patara, Xanthos Antik Kenti, Tlos Antik Kenti, Saklıkent Kanyonu rotasını erkenden çıkarsanız 1 güne sığdırabilirsiniz.

7. Xanthos ve Letoon Antik Kentleri

Xanthos Antik Kenti, Kaş-Fethiye karayolunun 70 km’sinde yer alıyor. Xanthos Antik Kenti, Likya’ya başkentlik yapmış 5 bin yıllık tarihe sahip, Anadolu’nun en eski kentlerinden biri. Kaş’ta görmeniz gereken yerlerden antik kentin geçmişi, MÖ 7. yüzyıla kadar uzanıyor. Kaş merkeze 47 km uzaklıktaki antik kente Fethiye yolu üzerinden 1 saatte gidiliyor.



Tarihçiler, kentin defalarca yerle bir olup küllerinden yeniden doğduğunu yazıyor. MÖ 546’da kenti kuşatan Pers komutanı Harpagos’a kahramanca karşı koyan Xanthoslular direnmelerine rağmen çaresiz duruma düştüklerinde, kadın ve çocuklarını, hazinelerini kaleye doldurup ateşe vererek insansız ve harap bir şehri Harpagos’a bırakırlar.

Bu toplu intihardan o sırada şehirde bulunmayan 80 aile kurtulur. Kurtulanlar şehirlerini yeni gelen göçmenlerle yeniden kurarlar. Ksanthos’taki eserlerin çoğu Helenistik devire ait. Harpy Anıtı, kent surları, agora, mozaik zeminli kilise, tiyatro ve nekropolisteki mezar anıtları görülebilir. 1840’lı yıllarda antik kentte kazılar yapan İngiliz Fellows’un ortaya çıkardığı birçok eser bugün British Museum‘da sergileniyor.

Letoon, Likya halkının dini merkezi ve kutsal alanı olarak kullanılmış bir antik kent. UNESCO listesindeki kentte yan yana 3 tapınak var. Bunlardan en batıdaki Artemis ve Apollo’nun annesi Leto’ya adanmış. Ortadaki tapınak, Apollon’un ikiz kız kardeşi, vahşi doğa, avcılık ve ay tanrıçası Artemis’e, doğudaki ise Leto’nun çocuklarından ışık tanrısı erkek kardeş Apollon’a adanmış.

8. Saklıkent Kanyonu

Saklıkent Kanyonu, Antalya-Muğla sınırında yer alan ilginç bir kanyon. Kaş’a 65 km uzaklıkta yer alan kanyona Kaş merkezden 1 saatte gidebilirsiniz. 14 km uzunluğundaki kanyonu enerjiniz yettiği kadar yürümeye çalışın. Yürüyüş parkurunda suyun yüksekliği değişse de en fazla bele kadar geliyor. Yer yer daralan kanyonda geçmenin zor olduğu kayalar yolunuza çıkabiliyor.

Kanyonun sonunda ise küçük bir şelale var. Yaz sıcağında, buz gibi suya sahip kanyonda yürümek güzel bir aktivite olur. Kanyon yürüyüşü sonrasında yorgunluğunuzu atabileceğiniz nehrin kenarına dizili çok hoş restoranlar var. Kaş kalkışlı safari turlarına katılarak da rehberli bir turla rotayı gezebilirsiniz.

Tlos Antik Kenti, Saklıkent’e yakın bir Likya kenti. Ksanthos vadisinin muhteşem manzarasına hâkim olan antik kent, mitolojide kanatlı at Pegasus ile kahramanı Bellerophontes’in yaşadığı yer olarak biliniyor. Tlos’taki kaya mezarları, kilisesi, tiyatrosu ve agorası çok etkileyici.

9. Gömbe Yaylası

Gömbe Yaylası

Gömbe Yaylası, yazın kavurucu sıcaklarından uzaklaşmak isteyenler için hayat kurtaran bir Kaş yaylası. Üçağız’dan Kınık’a kadar Kaş sınırları içerisindeki tüm sahil köylerinin yaylaları Gömbe etrafında toplanıyor. Beydağları‘nın bir kolu olan Akdağlar’ın 3 bin metreyi bulan doruklarının altındaki yeşil alanlar yaylacıların yurdu. Yaylaların civarında çok sayıda göl yer alıyor.

Baharla birlikte tatilciler Kaş’ın masmavi sahillerine akarken, yöre sakinleri yüksekteki köylere ve yaylalara çıkıyor. Kaş’taki her köyün, yükseklerde eş isimli bir yayla köyü ya da küçük bir yaylası var. Bazı yaylaların yolu dahi yok. Yaylalar içerisinde en sevileni olan Gömbe, serin havası, Yeşilgöl ve Uçarşu şelaleleriyle bölge coğrafyasının güzelliğini yansıtıyor.

Yeşilgöl, civar göller içerisinde en ünlüsü. Baranda ve Bulanık gölleri birer mesire yeri ve yayla şenliklerinin de mekânı. Her yıl temmuz ortasında yayla çevresinde yaşayan Yörüklerin kurduğu yerel pazarda süt ürünleri ve el işleri satılıyor. Ağustos ayında bile birkaç kulaç sonrası parmakları hissizleştirecek kadar soğuk.

Uçarsu Şelalesi, Aygır Gölünden doğan suların 60 metre yükseklikten dökülmesiyle oluşuyor. Gömbe yaylasından 8 km’lik bir toprak yolla ulaşılan şelalenin çevresinde zengin bitki örtüsü olmaması nedeniyle bu doğa harikasını çok uzaktan bile fark etmek mümkün.



Batı Toroslar’da, Akdağlar’dan eriyen kar suları, uzun bir yolculuk sonucu tabiatı ince ince işleyerek Akdeniz’e varıyor. Önce Kartal Gölü ve Akçay Baraj Gölüne dönüşen sular, ardından Kıbrıs Deresi adını alarak derin bir kanyona girip Kasaba Ovasını aşıp Dirgenler Boğazından denize ulaşıyor.

Kıbrıs Kanyonu, bu yolculuğun en çekici bölümü doğa harikası. Sadece teknik imkanlarla geçilebilen kanyon, vahşi doğasıyla maceraperest insanları kendine çekiyor. Kaş merkeze 50 km uzaklıktaki kanyonda yürüyüş, bisiklet, cip safari ve kanyon geçişi turları düzenleniyor. Kasaba-Kemerköy-Kuruova asfalt yolu ve Sütleğen Akörü orman yolundan geçerseniz kanyonun panoramik görüntüsünü izleyebilirisiniz.

10. Meis Adası

Meis Adası, Kaş’ta nereden bakarsanız bakın manzaranıza giren ve Kaş’ın güzelliğine güzellik katan bir Yunan Adası. Kaş’a sadece 2,1 km uzaklıkta yer alan ada, Yunanistan‘ın ana karaya en uzak adalarından biri. Şehirleşmeye teslim olmamış, küçük ve sevimli bir ada Meis. Günübirlik bir ziyaret olarak Kaş gezilecek yerler listenize ekleyebilirsiniz.

Bugün Kaş merkezde yaşayan yaşlıların büyük bir bölümü Meis’te doğmuş, büyümüş ve mübadele sırasında Kaş’a yerleştirilmiş kişiler. Adanın merkezindeki tek yerleşim yeri olan ve Kaş’a bakan Kastellorizo’da yaklaşık 300 kişi yaşıyor. Sahilde şirin kubbeli bir cami ve küçük bir kilise yer alıyor.

Sahili de Kaş’a benziyor. Meis Adası ile Kaş arasında yaz aylarında feribot seferleri yapılıyor. Yeşil Pasaportunuz varsa, Kaş’tan kalkan teknelerle 20 dakikalık bir feribot yolculuğu ile gidebilirsiniz. Yeşil pasaportunuz veya Schengen vizesiniz yoksa Yunan Adaları Kapı Vizesi ile de gidebilirsiniz.

Günübirlik didiş-dönüş feribot ücreti 25€. Feribotlar, Kaş’tan Meis’e 10.00’da, Meis’ten Kaş’a 16.00’da hareket ediyor. Gece turu ise 17.30’da Kaş’tan kalkıyor, Meis’ten ise 23.00’de dönüyor. Meis’e giderken ayrıca yurtdışı çıkı harcı ödemeniz gerekiyor. Kaç Meydanda yer alan Kahramanlar Turizm’e gidin. Onlar seyahatinizi planlar (☎️ 0242 836 18 00).

Kaş’ta yöresel ürünler bulabileceğiniz köylü pazarı cuma günleri otogarın arkasında kuruluyor. Mevsime göre ot çeşitleri, yaylalardan getirilen süt ve süt ürünlerinin satıldığı pazarda yerel üreticiler kendi ürettikleri sebze ve meyveleri pazara getiriyor. Meis Adası’ndan gelen birçok kişi de pazardan alışveriş yapıyor.

Kaş ilçe merkezinde yer alan Uzun Çarşı, Kaş’ın kalbinin attığı yer. Otogardan sahile kadar uzanan bu cadde boyunca yan yana sıralanan market, kafe, restoran ve butikler günlük ihtiyaçları ve hediyelik eşyaları alabileceğiniz çeşitli ürüne sahip.

Kaş gezilecek yerler listesine eklenecek başka çokça yer var. Diğer yapılacak şeyler, aktiviteler ve gezilecek önemli noktaları bir bu kadar daha yazıyla anlatmaya çalışsam yazı uzar gider. Kaşa ne kadar giderseniz gidin yapacak bir şey hep bulursunuz, ya da bırakın illa bir şeyler yapmayı tekne turuna çıkın, çarşısında kafede takılın, plajlarında havlunuzda kitap okuyun. Her haliye Kaş size iye gelecektir.

140 Yorumlar

  1. Kaş’ı çok seviyorum her yaz gitmek için fırsat yaratırım. Kaş’a gelmişken Kalkan’ı görmeden dönmek olmaz. Daha çok yabancı turistlerin ziyaret ettiği Kalkan Türkiye’de yeterince tanınmıyor. Beyaz badanalı evleri, begonvilli canlı sokakları ile Akdemiz’in en şirin tatil beldelerinden biri bana göre.

  2. En güzel kahvaltı mekanlarından biri de yine bir aile işletmesi olan Taşbahçedir. Yeri biraz gizlidir. Mavi barı geçince devamında gelen Ehlikeyf lokantasının içinden geçilir. Kaş’a gidenlerin mutlaka denemesi gereken bir kahvaltı mekanı

  3. Kaş Akdeniz’de en sevdiğim yerlerden birisi. Sakin, dingin ve huzurlu. Büyük Çakıl ve Küçük Çakıl Plajları sevdiğim yerlerden. En güzeli de sahilden başlayarak Antik Tiyatroya uzanan kıyıda yürüyüş yapmak👍

  4. Kaş’ta park yeri bulamamak temel sıkıntı değil, giderek daha çok ziyaretçi çekmesi sıkıntı!
    Elbette, hiçbir zaman Bodrum olmayacak ama giderek daha çok ticarileşiyor.
    Antalya’da yaşıyorum, teknem Kaş marinaya bağlıydı.
    Bir coğrafyayı daha güzel yapan orada yaşayan yerli insanlardır ancak aralarında rekabet giderek artıyor; uyanık ve sahtekar olmak giderek rağbet görüyor, içtenlik yok oluyor.
    Avşa adasını bilirmisiniz? Bir zamanlar bakir, mükemmel bir tatil yeri idi, kıyıdan 20 metre uzakta el kadar midye çıkartırdım. Daha sonra tatilcilerin hücumuna uğradı, birkaç yıl moda oldu ve sonra fıss..
    Tatilciler çekirge sürüleri gibidir; paraları olduğu için hiçbir sorumluluk duymaz, kondukları yerleri yok ederler! Tabiî ki bunda aç gözlü yöre yaşayanlarının da de payı vardır.
    Yakında Avşa Adası gibi canına okunduğuna şahit olacaksınız.

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz