Evliya Çelebi, Türk edebiyatının gezi türündeki ilk ve en önemli eseri olarak adlandırılan ‘Seyahatname‘ adlı kitabın yazarı ve ünlü bir Türk gezgini. 25 Mart 1611’de İstanbul‘da Derviş Mehmet Zilli’nin oğlu olarak dünyaya gelen Evliya Çelebi, seyahat etmeye ilgisi nedeniyle gezmek için her türlü sebepten yararlanarak ömrü boyunca seyahat etmiş.
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde bulunan ve özgün metni 4 bin sayfa tutan 10 ciltlik Seyahatname adlı eserinde de anlattığı üzere Rum, Arap ve Acem’de, İsveç, Leh ve Çek’te, 7 iklim ve 18 padişahlık döneminde, 71 yıllık ömrünün 51 yılı boyunca gezip dolaşmış.
Evliya Çelebi Kimdir
Evliya Çelebi, 17. yüzyılda, Osmanlı topraklarını 40 yıldan uzun süren gezmiş ve gördüklerini Seyahatnâme adlı eserinde toplamış, dünyaca ünlü gezginlerden biri. Yedi iklim, 18 padişahlık dönemi gezen, 71 yılı aşkın ömrünün 51 yılını seyahatlerde geçiren, bir diyardan bir başka diyara uzanan yollarda, farklı şehirlerde, farklı ülkelerde geçiren bir gezgin büyüğümüz.
Evliya Çelebi, 25 Mart 1611’de İstanbul’un Unkapanı semtinde doğdu. Babası Derviş Mehmed Zilli, I. Süleyman’dan I. Ahmed’e kadar ki padişahların kuyumcubaşılığında bulunmuş ve seferlere katılmış. Çelebi ailesi aslen Kütahyalı olup, fetihten sonra İstanbul’a yerleşmiş.
Evliya Çelebi, hayatı boyunca çok iyi bir öğrenim gördü. Önce mahalle mektebine gitti. Daha sonra Şeyhülislam Hamit Efendi Medresesi’ne girdi. Burada yedi yıl okuduktan sonra saraya özgü bir okul olan Enderun’a devam etti. Okul öğreniminin dışında özel hocalardan Kur’an, Arapça, güzel yazı, musiki, beden eğitimi ve yabancı dil dersleri aldı. Kur’an’ı ezberleyerek hafız oldu.
Evliya Çelebi, öğrenimini bitirdikten sonra sarayda görev aldı. Yaptığı işlerle padişah ve devlet ileri gelenlerinin beğenisini kazandı. Bu yüzden çok yüksek görevlere getirilmesi düşünülüyordu. Bir görüşe göre babası, devrin büyük imamlarından Evliya Mehmed Efendiye çok saygı duyduğu için oğlunun ismini Evliya koymuş. Diğer bir görüşe göre ise Evliya kendisi hocasına saygısından bu ismi almış.
Enderun’dan yetişen Evliya Çelebi, tatlı sesi ve güzel yüzü ile Sultan IV. Murad’ın dikkatini çekti. Hünkâr müezzini ve nedimi oldu. Sultan Kanuni devrinden kalma babasının hoş sohbeti kendisinde seyahat arzusu uyandırdı. Bir Aşure gecesi rüyasında Eminönü’ndeki Ahî Çelebi Câmisinde kalabalık bir cemaat içerisinde Hazret-i Peygamber’i gördü.
Huzuruna varınca; ‘Şefaat yâ Resûlallah!’ diyecek yerde heyecanlanarak ‘Seyâhat yâ Resûlallah’ demesi üzerine, Hazret-i Peygamber tebessüm buyurup, bu gence hem şefaatini müjdeledi hem de seyahate izin verdi.
O cemiyette bulunan Sa’d bin Ebî Vakkas da gezip gördüklerini yazmasını tavsiye etti. Uyanınca ilk iş rüyasını Kasımpaşa Mevlevîhânesi Şeyhi Abdullah Dede’ye anlattı. Abdullah Dede, rüyayı tabir edip, ‘İbtidâ bizim İstanbulcağızı tahrir eyle’ tavsiyesinde bulundu. Evliyâ Çelebi ilk faaliyeti olan İstanbul gezileri neticesinde başlı başına bir İstanbul tarihi sayılabilecek Seyahatnâme’nin birinci cildini yazdı.
Babasının muhalefetine rağmen 29 yaşında ilk seyahatini Bursa’ya yaptı. Sonra Trabzon ve Kırım’a gitti. Girit seferine katıldı. Defterdarzâde Mehmed Paşa’nın müezzin ve musahibi olarak Erzurum’a gitti. Anadolu’nun büyük kısmını dolaştı ve Tiflis ile Bakü’ye kadar uzandı.
Azerbaycan ve Gürcistan seferine katıldı. Şam Beylerbeyi Mustafa Paşa ile Suriye’ye gitti. 1650’de Melek Ahmed Paşa’nın sadrâzamı olunca, maiyetinde gezmeye başladı. Rumeli’yi hep dolaştı. Elçilik heyetinde Viyana’ya kadar gitti.
Avrupa’yı gezdi. 1671’de hacca gitti. Mekke’de 8-9 sene kaldı. Evliya Çelebi, ’22 gazâya katıldım, 50 sene seyahat ettim’ sözüyle hayatını özetlemiş. Evliya Çelebi, bütün bu gezdiği coğrafyada 147 dilden kelimeler toplamış.
Zamanına göre iyi derecede tahsil gören Evliya Çelebi, şiir ve ve musikiyle uğraşmış, birçok harbe katılmış, hatırı sayılır tehlikeler atlatmış. Gezileri süresince sürekli not tutan, nereye gittiği, ne yaptığı ve kimlerle görüştüğünü kaydeden Evliya Çelebi’nin ölüm yeri ve mezarı bilinmiyor.
Mısır’da 1682 yılında hayata veda ettiği düşünülüyor. Evliya Çelebi’nin Mısır’dan İstanbul’a döndükten sonra öldüğüne, mezarının Meyyitzâde kabri civarındaki aile kabristanında bulunduğuna dair iddialar da var.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi
Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Evliya Çelebi isminin günümüze kadar ulaşmasında en büyük paya sahip olan eser. Evliya Çelebi ile ilgili kişisel bilgiler çoğunlukla kendi eseri olan Seyahatname’den elde edilmiş. Bu eserde de adı Evliya Çelebi olarak geçtiği için, bunun dışında bir adı olup olmadığı bilinmiyor.
Büyük gezgin Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi, abartmalı yanlarına karşın coğrafya, tarih, etnografya, folklor bakımlarından üzerinde durulmaya değer büyük bir eser olarak kabul ediliyor.
Seyahatname’de gerçekçi bir gözle izlenen olaylar, yalın ve duru, zaman zaman da fantastik bir anlatım içinde, halkın anlayacağı şekilde yazılmış, yine halkın anlayacağı deyimler çokça kullanılmış. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde gezip gördüğü yerleri kendi üslûbu ile anlatıyor.
Evliya Çelebi, gezdiği yerlerde camileri, medreseleri, çeşmeleri, çarşıları, yazarları, sur, kale, hamam, han, cadde, sokak ve evleri, bahçeleri ve benzerinin yanı sıra düğünleri, yerel oyun ve kıyafetleri sanatsal ve toplumsal davranışları da gözlemleyip anlattığı Bursa’dan sonra Osmanlı coğrafyasının neredeyse tamamını dolaşarak büyük ve önemli eseri Seyahatname’yi oluşturmuş.
Eser bu yönden Türk kültür tarihi ve gezi edebiyatı açısından önemli bir yere sahip. Evliya Çelebi’nin on ciltlik Seyahatnamesi, bütün görmüş ve gezmiş olduğu memleketler hakkında oldukça önemli bilgiler içeriyor.
Sağlam bir gözlem yeteneğine sahip olan Seyahatname yazarı, yalnız coğrafya, tarih, etnografya bilgileri vermekle kalmayarak, eserinin birçok yerlerinde yerli diller üzerine topladığı bilgi ve verilere de yer verilmiş.
Ait olduğu kültüre verdiği önem ve diğer kültürlere gösterdiği değeri en iyi biçimde gösterdiği 10 ciltlik Seyahatname adlı eseri ile Evliya Çelebi, insanlık tarihine yön veren 20 kişi arasında yer alıyor.
Eseri, yalnızca yaşadığı dönem Osmanlı toplumunun kültürel değerlerine değil, birçok farklı milletin kültürel birikimine ışık tutuyor ve günümüze ulaşmış veya ulaşamamış nice soyut/somut kültür varlığı ile ilgili değerli bilgiler içeriyor.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi ciltleri
Evliya Çelebi’nin ünlü eseri Seyahatname 10 ciltten oluşuyor. Seyahatname’nin ilk 8 cildinin el yazması olduğu biliniyor. Mısır’daki ölümünün ardından Topkapı’ya getirilen 9. ve 10. ciltler ise yıpranma nedeniyle dönemin hattatları tarafından üçer üsha olarak çoğaltılmış.
1. Cilt: Eserin birinci cildinde 1630-40 yılları arası İstanbul’un târihi, kuşatmaları ve fethi, İstanbul’daki kutsal makamlar, câmiler, Sultan Süleyman Kanunnâmesi, Anadolu ve Rumeli’nin mülkî taksimâtı, çeşitli kimselerin yaptırdığı câmi, medrese, mescit, türbe, tekke, imâret, hastane, konak, kervansaray, sebilhâne, hamamlar… Fâtih Sultan Mehmed zamânından itibaren yetişen vezirler, âlimler, nişancılar, İstanbul esnâfı ve sanatkârları yer alıyor.
2. Cilt: İkinci ciltte Mudanya ve Bursa, Osmanlı Devleti’nin kuruluşu, İstanbul’un fethinden önceki Osmanlı sultanları, Bursa’nın âlimleri, vezirleri ve şâirleri, Sinop, Trabzon ve havâlisi, Gürcistan dolayları; Kırım, Karadeniz, Bolu, Amasya, Niksar, Erzurum, Nahçıvan, Tebriz, Baku, Erzurum, Bayburt, Erzincan, Merzifon, Ankara yer alıyor.
3. Cilt: Üçüncü ciltte Üsküdar’dan Şam’a kadar yol boyunca bütün şehir ve kasabalar; Eskişehir, Konya, İskenderun, Tire, Akre, Kızıl Deniz, Ölü Deniz, Urfa, Kayseri, Sivas, İskilik, Rusçuk, Niğbolu, Silistre, Filibe, Edirne, Sofya ve Şumnu şehirleri hakkında geniş bilgiler yer alıyor.
4. Cilt: Dördüncü ciltte İstanbul’dan Van’a kadar yol üzerindeki bütün şehir ve kasabalar; Malatya, Diyarbakır, Mardin, Sincar, Bitlis, Ahlat. Evliya Çelebi’nin elçi olarak İran’a gidişi, İran ve Irak hakkında bilgiler; Tebriz, Erdebil, Kazvin, Kum, Bağdad, Necef/Kufe, Basra, Abadan, Cizre, Musul, Tikrit’ten söz ediliyor.
5. Cilt: Beşinci ciltte Tokat sonra Rumeli, Sarıkamış’tan Avrupa’ya kadar çeşitli ülke ve eyâletler; Kırklareli/Kırkkilise, Varna, İstanbul, Silistre, Hoten, Özi, İznik, Bursa, Gelibolu, Edirne, Belgrad, Temeşvar, Libhova, Yanova, Varad, Sarajevo, Zagrep, Üsküp, Köstence, Sofya, Semendire anlatılıyor.
6. Cilt: Altıncı ciltte Macaristan ve Almanya; Temeşvar, Koloşvar, Kaşav, Sibiv, Mohaç, Peç, Budin, Uyvar, Estergon, Belgrad, Dubrovnik, Mostar, Zigetvar, Kanije kentleri hakkında bilgiler yer alıyor.
7. Cilt: Yedinci ciltte Avusturya, Kırım, Dağıstan, Çerkezistan, Kıpçak diyârı; Ejderhan havâlisi; Belgrad, Viyana, Wallaçya, Budapeşte, Oçakov, Krakow, Kırım, Bahçesaray, Dağıstan, Astrahan, Saratov, Kazan, Kalmukya, Azov’dan söz ediliyor.
8. Cilt: VIII. cilt içinde Evliya Çelebi’nin, Azak’tan Kırım’a; Kefe, Bahçesaray, Kılburun, Akkerman, İsmail, Girit olayları, Babadağı, Hasköy, Edirne, Dimetoka, Gümülcine, Drama, Selanik üzerinden bütün Yunanistan ve Mora’yı dolaşarak Hanya, Kandiye, Arnavutluk; Yanya, Tepedelen, Avlonya, Draç, İlbasan, Ohrid, Resne, Manastır, İştip, Tikveş, Cisr-i Mustafa Paşa, Edirne üzerinden İstanbul’a dönüş seyahati yer alıyor.
9. Cilt: Dokuzuncu cildin içinde Evliya Çelebi’nin İstanbul’dan hareketle Kütahya, Afyon, Manisa, İzmir, Sakız, Kuşadası, Aydın, Tire, Denizli, Muğla, Bodrum, Ege adaları, Isparta, Antalya, Alanya, Karaman, Silifke, Tarsus, Adana, Maraş, Antep, Kilis, Haleb, Lazkiye, Şam, Beyrut, Sayda, Safet, Nablus, Kudüs, Evliya menkıbeleri ile Mekke ve Medîne hakkında geniş bilgiler bulunuyor.
10. Cilt: Onuncu ciltte ise Mısır ve çevresi anlatılıyor. Ağırlıklı olarak Mısır’ın yer aldığı bu ciltte söz edilen şehirler arasında Kahire, Tanta, İskenderiye, Nil Nehri, Mogadişu, Suakin, Hadendoa, Bahnisa ve Feyyum bulunuyor.
Ciltlere göre Evliya Çelebi’nin seyahatleri
Birinci cilt: İstanbul (1630-1640)
İkinci cilt: Bursa (1640), İzmit (1640), Bartın (1640), Sinop (1640), Samsun (1640), Giresun (1640), Trabzon (1640), Rize (1640), Kırım (1640), Azak (1640), Anavarin (1645), Hanya (1645), Düzce (1646), Bolu (1646), Amasya (1646), Erzurum (1646), Nahçıvan (1647), Tebriz (1647), Erdebil (1647), Revan (1647), Gence (1647), Baku (1647), Tiflis (1647), Ahıska (1647), Ardahan (1647), Kars (1647), Bayburt (1647), Gürcistan (1647), Erzincan (1648), Gümüşhane (1648), Çorum (1648), Ankara (1648).
Üçüncü cilt: Eskişehir (1648), Konya (1648), Adana (1648), Hama (1648), Humus (1648), Şam (1648), Akka (1649), Filistin (1649) Yafa (1649), Gazze (1649), Halep (1649), Urfa (1649), Maraş (1649), Kayseri (1649), Aksaray (1649), Sivas (1649), Bitlis (1649), Muş (1649), Bingöl (1649), Çankırı (1650), Şumnu (1651 ), Rusçuk (1651 ), Silistre (1651 ), Köstence (1652), Sofya (1652), Edirne (1653).
Dördüncü cilt: Malatya (1655), Diyarbakır (1655), Mardin (1655), Batman (1655), Bitlis (1655), Van (1655), Urumiye (1655), Nihavend (1655), Hoy (1655), Isfahan (1655), Hemedan (1655) Kazvin (1655), Tahran (1655), Bağdad (1656), Basra (1656), Erbil (1656), Musul (1656).
Beşinci cilt: Siirt (1656), Tokat (1656), Varna (1656), Deliorman (1656), Bender (1657), İlvov (1657), Kiev (1657), Çanakkale (1659), Yaş (1659), Bükreş (1659), Niş (1660), Belgrad (1660), Tımışvar (1660), Saraybosna (1661), Zagrep (1661), Yenipazar (1661), Priştine (1661), Üsküp (1661), Köstendil (1661), Manastır (1661), Semendire (1661), Tuzla (1661), Tiran (1662), Podgoriçe (1662).
Altıncı cilt: Plevne (1663), Vidin (1663), Mohaç/Mihaç (1663), Estergon (1663), Uyvar (1663), Amsterdam (1663), Venedik Kalesi (1664), Zigetvar (1664), Kanije (1664), Zagrep (1664), Mostar Kalesi (1664), Budin Kalesi (1664).
Yedinci cilt: Karlofça (1665), Eğri (1665), Komaran (1665), Yanık (1665), Viyana (1665), Kişinev (1665), Gözleve (1665) Kırım’da, Bahçesaray (1665), Akmescid (1665), Sudak (1665), Kefe Kalesi (1665).
Sekizinci cilt: Dimetoka (1667), Ferecik (1667), Gümülcine (1667), Avrethisar (1667), Kavala (1667), Dırama (1667), Siroz (1667), Selanik (1667), Karaferye (1667), Alasonya (1667), Tırhala (1667), Atina (1667), Gördüs (1667), Kefalonya (1667), Anavarin (1667), Moton (1667), Koron (1667), Mizistre (1667), Anapoli (1667), Girit, (1667), Hanya (1667), Kandiye (1669), Sudak (1669), Mora (1670), Angili Kasrı (1670), Preveze (1670), Delvine (1670), Avlonya (1670), Elbasan (1670), Ohri (1670), İştib (1670), Tikveş (1670), Usturumça (1670), Tekirdağı (1670).
Dokuzuncu cilt: Kütahya (1671), Afyonkarahisar (1671), Uşak (1671), Manisa (1671), İzmir (1671), Aydın (1671), Denizli (1671), Muğla (1671), Isparta (1671), Antalya (1671), Karaman (1671), Adana (1671), Maraş (1671), Ayntab (1671), Kilis (1671), Halep (1671), Şam (1671), Trablus-şam (1671), Lazkiye (1671), Beyrut (1671), Sayda (1671), Kudüs (1671), Medine (1672), Mekke (1672).
Onuncu cilt: Kahire (1672), İskenderiye (1672), İsne (1672), İsvan (1672), Funcistan (1672), Habeşistan (1672), Sudan-Sennare (1672-1673), Kenya (1672-1673), Somali (1673), Eritre (1673), Cibuti (1673).
Evliya Çelebi, 17. yüzyılın önde gelen gezginlerinden ve az sayıdaki nesir yazarlarından biri olarak dünyaca ünlü bir isim. 50 yılı aşkın süreyle Avrupa, Orta Doğu ve Mısır topraklarını gezen ve gördüklerini Seyahatname adlı 10 ciltlik eserinde toplayan yazar, Türk edebiyatının da en önemli isimlerinden biri olarak kabul ediliyor.
KEMAL BEY VERDİĞİNİZ BİLGİLER İÇİN
Çok güzel bir site! Teşekkürler.
Öğretmen ödevime bayıldı çok ama çok teşekkürler
Gerçekten çok güzel bilgi oldu. çok teşekkür ederim.
Ben bu kitabı okudum verdiğim bilgilerin bazıları yanlış.
Kaç cildi okudunuz? Ne tür yanlışlık var?
Güzel yapanın ellerine sağlık 5 yıldız✡✡✡✡✡
Evliya çelebi gezginlerin piridir kitapları Türkiye de üniversite de dahi okutulmuyor avpruda üniversite de ders olarak veriliyor demek Avrupa insanın seyyahat etme sebebi evliya çelebi olması gerek Türkiye’de seyhat etmek lüks olarak görünüyor
Ödevimi yaptım zaaaaa! Teşekkürler!
Çok güzeldi yalnız bazı yazım yanlışları gördüm ama yinede ödevime çok yardımcı oldu. Teşekkürler.
Dahi anlamındaki -de ayrı yazılır diyerek bir yanlış düzeltmesi de ben yapayım o zaman. Selamlar.
vurduu gol oldu
Çok işime yaradı çok teşekkür ederim…
Süperdi ödevimi yapmama yardımcı oldu.
Kolay gelsin. Sırf ödev için değil ama, normalde de okuyalım Çelebiyi ve modern çelebileri 🙂
Evliya Çaelebi’yi okullarda daha iyi öğretmeliyiz ama nerde. Memleketin bir çok alimi ihmal ediliyor hep.
Karadenizde yolculuk yaparken gemisi fırtınaya yakalanmış ve batmış, kendisi baygın vaziyette Romanya kıyılarına çıkarak kurtulmuş. Sonrasında deniz yolculuğuna tövbe etmiş. 🙂 Nevi münhasır seyyahımız bizim.
Gezginlerin piridir, izindeyiz. Bir de yazarken biraz atmasaydı da gerçekçi olsaydı, yazdıklarına daha bir güvenle bakardık ve böyle ne iyi olurdu! Belki zaman da sıradan derdik 🙂
Aynen kardeşim
Sen çıkartın mı?