Pasaportumun süresi hayatımın en büyük streslerinden birini bana yaşatacığını bilmiyordum. Pasaportumun süresi 1 Temmuz 2012’ye kadar. Çoğu ülkeye girişte sizden en az 6 ay süreli pasaport istendiğinden, bu 6 aylık süreye girmeme sadece 47 gün kaldı. Bunun 23 gününü halihazırda Filipinler’de geçireceğim zaten. Ben de şansımı Filipinler’deki konsolosluğumuzda deneyeyim demiştim.
Manila Tür Konsolosluğuna gittim. Görevli Sabri Bey’e pasaportumun süresini uzatmak istediğimi söyledim. Tabi yeni çipli pasaportlarda eski mavi pasaportlarda olduğu gibi süre uzatılması yapılmadığından yeni pasaport veriliyor. Amacım uzun süre kullanabileceğim, ideali 10 yıl, verirlerse 5 yıl, olmadı 2 yıl, hiç olmazsa 6 ay süreli pasaport alabilmek.
6 ay demek en az beni Singapur, Malezya, Tayland, Kamboçya, Vietnam, Laos, Myanmar’a kadar idare edebilir, hatta kendimi Hindistan’a atmamı sağlayabilecek bir süre. Tabi bildiğiniz gibi her şey yolda değişebilir ama kabaca planım bu. Ancak bunu şu haldeki pasaportumla gerçekleştirmem mümkün değil.
Bu arada Sabri Bey’e “yolda olmak hissini sevdiğimden ben geziyorum, ver şuradan bana bir 10 yıllık pasaport” demedim. Güzel bir senaryo ile orada kendimi ifade ettim. Pasaport süresi uzatmanın yurtdışında zor olduğunu, yetkilerinin ancak 2 yıl süre uzatma olduğunu, bunun için de bir dilekçe yazıp sebeplerimi sıralamamı ve bunu Ankara’ya fakslayıp ancak 1-2 ayda cevap alınacağını iletti.
Başta ümitlenen benin başına kaynar sular döküldü tabi. Böyle saçma şey duymayı beklemiyordum. Şu gezide çok maceralar atlattım ama hiçbiri bana konsolosluğun ve şu pasaportumun durumunun verdiği stresi yaşattırmadı. Nedir bu bürokrasi, nedir bu saçmalık! Memlekette 1 bilemediniz 2 günde yaptığınız şey yurt dışında sadece bir işkence. İşkenceye de razıyım ama yapmak mümkün görünmüyor.
Pasaportumu ilk olarak Sidney’de çipliyle değiştireyim demiştim, olmaz demişlerdi sayın konsolosluk görevlilerimiz. Hem nüfus cüzdansız ve askerlik durum belgesiz olmazmış diye 10 gün memleketten gelecek nüfus cüzdanı kargosunu bekledim. Oysa Melbourne’de başvurduğumda nüfus cüzdanımı bile sormadan, 6 ay ek süreli yeni çipli pasaportumu alabilmiştim. Buyurun!
Gezimin bu 467 gününde kendimi hiç de iyi hissetmedim. Zaten dünyanın en pahalı pasaportunu kullanıyoruz. Bunu bile yurtdışında almak deveye hendek atlatmak. Konsolosluk Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına tabiyse, Türkiye’de yapabildiğim şeyi orada da yapabilmem gerek.
Daha çok şey söylenir ama bu sadece beni sinirlendirmek anlamına gelir. Şimdilik ne yapacağımı bilmiyorum. Zamanla karar vereceğim veya konsolosluğumuz benim adıma karar verip beni evime gönderecek ki bu bana göre erken.
Day:466: Philippines:14 Manila, 13 Kasım 2011
Yurtdışında Pasaport Yenileme Hüsranı
Manlia’ya varınca ilk işim Konsolosluktan Sabri Bey’i arayıp durum hakkında bilgi almak oldu. Maalesef herhangi bir haber olmadığını söyledi. Pasaportumun son 6 aylık süresine girmeme az kalmıştı. Geçen ay yeni pasaport almak için Manila Konsolosluğumuza başvurmuştum. Yapamayacaklarını, yine de bir dilekçe yazıp vermemi söylemişlerdi.
Manila konsolosluğundan pek umudum olmadığından Jakarta, Kuala Lumpur, Bangkok ve Singapur elçiliklerimize mail atmıştım. Hepsi de 2 fotoğrafla başvurmam halinde verebileceklerini söylediler, ne ilginç. Bir elçiliğimizin kapısındayım, veremem diyor, diğerleri ise şu kadar para, 2 fotoğraf ve nüfus cüzdanınızla gelin verelim diyor.
Day 491: Filipinler:38, Clark Airport, Angeles, 07 Aralık 2011
44 Gün
Daha önce hiç böyle hissettiğimi hatırlamıyorum. Kendimi kapana kısılmış hissediyorum. Ne yapacağım veya nereye gideceğim hakkında kafamda onlarca düşünceler uçuşuyor. Ne kadar çok düşünce varsa o kadar karmaşıklaşıyor işler. Çok plan demek hiçbir plan anlamına geliyor benim için.
Takvimleri unutup, hatta günlerden hangi gün veya haftanın hangi günü olduğuna bakmadan bir yerden başka bir yere göçebilmek tarzında özgürce seyahat etmeye bu kadar alıştıktan sonra şimdiyse karşımda 44 rakamı var, 44 gün!
Bu rakam belki de bir çok insanın birkaç yıllık tatil rakamından bile fazla olabilir. Ancak 471 gündür yolda olan ben için, deneyimlerimden de yola çıkarak söyleyebilirim ki göz açıp kapayıncaya kadar geçecek kadar kısa bir süre 44 gün.
Konu yolda olmak” olunca 44 rakamı küçücük bir rakam kalıyor. Daha dün Borneo’da 40 gün geçirmiştim ve 40 gün daha orada geçirseydim yetmezdi diye düşünüyorum. Çarçabuk geçivermişti.
Çakılıp kaldım Manila’daki hostelimde.
Hosteli sevmiyorum, Manila’nın da sevilecek pek yanı yok gibi. Her gün yemek yediğim birkaç restorandaki menülerden de yerken de keyif aldığım bir şeyler yok. Her sabah hostelimden ayrılıp tekrar yola düşmeyi düşünüyorum, ancak yine hostelde aylak aylak vakit geçirirken buluyorum kendimi.
Yazmaya çalışıyorum, yazamıyorum bile. Diğer gezi blogları, twitter, Facebook ve ekşi sözlük arasında dolaşıyorum, arada gazeteler, hep kötü haberlerle dolu memlekete haberleri.
Her rotam, bir sonraki rotayı bana gösterirken bu defa Manila’da kaybolmuştum. Rota gözümün önündeydi. 2-3 saat uzaklıktaki Taal Volkanı’nı gidip görecektim, sonrasında ise Coron ve Palawan Adası.
Peki ne yapıyordum ben bu karanlık Manila’da? Ne uyku saatim belliydi, ne de yemek. Hostelleri severim. Öyle ki bazı hostellerde 10 gün öylesine kaldığım zamanlarım da olmuştur, ancak hep bir sebebi vardı. Seçimi ben yapardım. Bu defa sanırım bürokrasiye takılıp savunmasız kalmışlığın travması yaşıyordum.
Elimdeki, üzerinde ancak 44 gün daha gezebileceğimi gösteren pasaportum, bunun sebebiydi. Seyahat özgürlüğü kavramı bizim konsolosluklarımız için bir şey ifade etmiyordu. Pasaport süresini uzatmadıklarından, nen seyahat özgürlüğümü Manila’da kaybetmiştim, sebep buydu. 44 gün sonra, yani yeni yıla girmekle birlikte pasaportumun son 6 ayına girmiş olacağım ve bu artık birçok ülkeden vize alamamak anlamına geliyor.
Bu sanki sevdiğiniz bir işyerinde keyif içerisinde çalışırken artık, size patronunuzun hiçbir geçerli sebep yokken 44 gün sonra işinize son vereceğini söylemesi gibiydi. Aynı zevkle işe gider miydiniz artık?
Eğer bu 44 gün, 500 günlük yolculuğumun son zamanları olacaksa, bu zamanı daha keyifli geçirmeliydim. Ne de olsa bunu yapabilecek fırsatım var. Göz kamaştırıcı beyaz kumsallar, büyüleyeceği türkuaz-mavi denizler, hemen yanı başında gökyüzüne incecik uzanan çok sevdiğim kokonat ağaçları, bu sularda dalmak, yüzmek, bu kıyılarda güneşlenmek, böylesi adalar arasında tekneyle turlamak…
Yoluma devam etmeliyim, yolda olmalıyım.
Day 471: Filipinler:18 Malate, Manila, 17 Kasım 2011
Dönsem mi Acaba?
Pasaport denince artık neredeyse tüylerim diken diken oluyor. Benim için artık bu kavram ciddi bir stres sebebi. Geçen ay yeni pasaport almak için Manila Konsolosluğu’muza başvurmuştum. Bana yeni pasaport veremeyeceklerini, yine de bir dilekçe yazıp şansımı denememi söylemişlerdi. Dilekçenin cevabının gelmesininin 2-3 ayı bulabileceğini de eklemişti.
Manila’dan ayrılmama birkaç gün kalmıştı. Konsolosluktan Sabri Bey’i arayıp durum hakkında bilgi almak istedim. Maalesef herhangi bir haber olmadığını söyledi. 6 ay önce, eski mavi pasaportumu Sidney’de yeni çipli pasaport ile yenilemek için başvurduğumda bazı evraklar istenmiş, evraklar Türkiye’den geldikten sonra başvurduğumda ise, oldukça kaba bir şekilde gezenlere yeni pasaport veremeyecekleri cevabını almıştım.
Sonrasında ise Melbourne’de şansımı denemiştim. Oysa orada hiçbir evrak sorulmadan yeni pasaportumu alabilmiştim, ancak verilen ek süre sadece 6 ay olmuştu.
Hiç düşüncemde yokken artık kendimi, hazır olmayan beynimi, dönmeye alıştırmaya çalıştım. Kendi isteğimle değil de bir dayatma sonucu dönmek düşüncesi oldukça zoruma gidiyordu.
Şu seyahat özgürlüğü meselesi. İlk başta ‘dönmek fikri‘ garip gelse de zaman içerisinde hazmetmeye başladım. Evet, gezimin 500. günlerine yakın dönüş yolu görünüyordu bana. Ne kadar süreceğini bilmesem de, 1-2 yıllık daha gezi planlarım vardı.
Hepsi gözümün önünden akıp gidiyordu, ancak hala birkaç şansım daha vardı. Manila’da pasaportumu değiştiremezsem diye dönüş biletimi daha önce bulunduğum Singapur’a almıştım. Sırf pasaport başvurusu için tekrar gidecektim Singapur’a. Singapur’dan da olumlu yanıt alamazsam sırada Kuala Lumpur konsolosluğumuz, olmazsa yetişebilirsem Bangkok vardı.
Tüm buralardan sonuç alamazsam, planlarım içerisinde Hindistan’a kendimi atmak bile var. Neden olmasın! Eğer pasaportumun son 6 aylık süresine girmeden Hindistan vizemi alabilirsem, orada da tekrar pasaport için başvuru yapabileceğim gibi, oldukça büyük olan ülkede pasaport süremin tamamen bitimine kadar gezip, oradan memlekete dönebilirdim. Tabi ki bu durumdaki pasaportlara bazı ülkeler size hiç vize vermeyebiliyor.
Bu durum gezimde bana çok zaman kaybettirdi. Avustralya’da 15 günden fazla Sidney’de sırf eksik evrakları beklemek zorunda kalmıştım. Manila’da da en az 2 haftaya yakın zaman kaybettim. Hatta yeni rota planlarımı yaparken Borneo Adası’nda bile sırf endişe ve karmaşa yüzünden 1 hafta yine otelde vakit geçirmiştim.
Vaktimi öylesine ya beklemek ya da ne yapacağımı düşünmekle geçiriyordum. Böylesi zamanlarda da olduğum yere saplanıp kalıyorum. Singapur belki de geleceğimi belirleyecek yer olacak. 8 Aralık’ta orda olacağım ve bir gün sonrasında ise karşımda yeni bir cevap olacak. Umarım bu “evet, yapabiliriz” olur.
Day 490: Filipinler:37, Malate, Manila, 06 Aralık 2011
Singapur’da Pasaport Yenileme Hikayem
Okyanusya ve Asya seyahatimde 500 günü doldurdum. Bu kadar uzun süre yolda olunca Avustralya’da çıkardığım ve bana ancak 6 aylık süreli verilen pasaportumun da süresinin bitmesine sayılı günler kaldı. Singapur’da pasaport yenileme işlemleri yapabilmek son umudumdu. Avustralya Sydney’de denedim vermediler, Melbourne’de denedim 6 aylık vertdiler.
Filipinler’de denedim pasaportumu yenilemediler. Son umut olarak Singapur’da denedim ve imkansız bir şekilde başarılı oldum. Daha önceki blog yazılarımda belirttiğim gibi pasaport demek benim için stres demek.
Pasaport yenileme süreci benim için inanılmaz stresli geçti bu seyahatimde. Singapur’a geri gelmemin de sebebi süresinin bitmesine çok az kalmış pasaportumdu.
Yollarda geçirdiğim 500 günden bu yana ilk defa ütü yapmama sebep pasaportumdu. Singapur’da soluğu alır almaz kendimi, 189 m yüksekliğindeki SGX Tower 10. kattaki konsolosluğa atmıştım. Paralı askerlik için başvurusu için bekleyenlerden sonra sıram gelince taşikardim ile birlikte evrakları içeri verip pasaportumun süresinin bitmekte olduğunu ve yenisini istediğimi söylemiştim.
Görevli kadın bana çalışma izni evraklarımı sorunca o an herhalde kalp vuruşlarım tavan yapmıştır. Singapur’da geçici bulunduğumu ve Avustralya’ya geri döneceğimi söyledim. Kadın ilk önce şaşırdı, sonra yapamayacaklarını söyledi. Benimse vazgeçmeye niyetim yoktu. Biraz derdimi usulüne göre anlattıktan, birkaç soru ve cevaptan sonra siz bekleyin diyip içeri geçti.
Kader anı gelip de beni tekrar çağırdıklarında, yapacaklarını ve ödemeyi yapmamı söyleyince seve seve hazırlamış olduğum, dünyanın en pahallı pasaport ücreti olan 370 TL’yi ödedim. Başvurum tamamlanmış ve bana 10 gün kadar sonra pasaportumu alabileceğim söylendi.
Bu bekleme süresini, 2-3 gün gezmenin yeterli olduğu Singapur’da şimdiye kadar ödediğim en yüksek konaklama ücretlerinden birinin olduğu, otelde pinekleyerek geçirdim. Aralık 9’da evrakları içeri verdikten birkaç gün sonra, 12 Aralık’ta Ankara pasaport şubesinden pasaportumun hazırlanıp Singapur Elçiliğimize gönderildiğini içeren bir mail de alınca keyfim iyice yerine geldi.
Artık dışarılara çıkıp Singapur’u biraz daha keşfetmeye başlamıştım. Ne ilginç, haber gelmeden öylesine otel kuşu olmuştum. Pasaportun hazırlanmış olmasının üzerinden 10 güç geçmesine rağmen hala bana haber gelmeyince kalkıp tekrar konsolosluğa gittiğimde bana kendilerinden gelip pasaportu almama dair mail gelip gelmediğini sordular, gelmemişti.
Geri gönderdiler ve maili beklememi söylediler. Posta bu kadar gecikmiş olamazdı, zira Sırtçantalılar grubunun normal postayla gönderdiği tshirt gelmişken pasaportumun gelmemiş olması imkansızdı bana göre.
Bugün telefonla aradığımda, kusura bakmamamı –neden bunu söylediler anlamış değilim- gelip alabileceğimi söylediler. Saat öğleden sonra 4 olmuş, dışarıda korkunç bir yağmur varken ben de hostelimden elçiliğe doğru yola çıktım. Yanlış otobüsle, yanlış yerde inip, diğer otobüse geçtim. Saat 5’te en geç orada olmam gerekirken elçilik kapısından içeri girdiğimde 5.40’tı.
Kapıdaki Hintli görevli herkesin çıktığını ve Christmas tatilinden dolayı haftaya Salı yani 4 gün sonra gelmemi söyleyince ‘bu ne bahtsızlık’ diye ver yansın ettim. Kaç defa metroya otobüse bindim de hiç kaybolmazken o kadar kolay bir yolda, gelen otobüsün üzerindeki yazıdaki Raffles Bulvarı ile Raffles Caddesi arasındaki karışıklığı yaşayıp yanlış yerde inmiş ve yağmur altında oradan oraya koşturmuştum.
Bir an önce Singapur’dan ayrılıp Kuala Lumpur’a geçmem gerekiyordu. Sonrasında ise Malezya’dan ayrılıp Yılbaşı öncesi Tayland’ın Ko Phangan Adası’na kendimi atmak ve yılbaşına orada girmek istiyordum.
Yüzümü dökmüş, ağlak bir suratla neredeyse vazgeçecekken Hintli görevli beklememi söyledi. Telefonu kaldırıp birilerini aradı ve beklememi söyledi. Bir süre sonra kapalı olan ofis ışıkları yeniden yandı ve elçilik memuru Işık Bey ismimi sorup işlemlere başladı. Tekrar şansım dönmüştü.
Yarım saat sonra Işık Bey tekrar gelip değiştireceğim pasaportta TR çıkış mührünü görmediğini ve gerektiğini söyledi. Oysa o şu an süresi biten pasaportumdan önceki eski pasaportumda kalmıştı. Her şey yine ters gidiyordu. Nihayet onu maille gönderebileceğimi söyleyince o sorun da halloldu.
Binadan içeri girip pasaportu elime alıncaya kadar evrak işleri 1 saat sürdü. Kendisi bu işlerden sorumlu olmadığından ve benim için hazırlanmış evraklar yerine kendisi sil baştan bir sürü evrak hazırlamıştı. İşi sağlama almak için de gerekenden fazla evrak işine girdiğine eminim.
Nihayetinde 8 Aralık 2021 tarihine kadar geçerli olan yeni pasaportumu cebime koyup kendimi daha bir özgür hissederek yağmur altında otelime döndüm.
Özgürlüğümü tekrar geri almıştım. Tekrar yolda olmak vaktidir.
Day 507: SIN:16 Little India, 23 Aralık 2011, Cuma
Değerli kardeşim Kemal Bey,
Yeni pasaportunuz hayırlı olsun ! Nice güzel maceralara desek nasıl olur ? 🙂
Not : Ülke dışında da olsanız,yurdum bürokrasisi insanı doğduğuna pişman eder,”Biz buradayız “diye kendini mutlaka hatırlatır !
ciddi manada ben burada stres olmuştum! hadi hayırlı olsun.. yola devam..
Stres ki ne stres, maddi ve manevi hem de, artık cebimde ya! Daha ne isterim.
Yay! 🙂
Geçmiş olsun ve yola devam… Singapur elçiliğinin “insani” yaklaşımı takdir edilesi açıkçası. Belki de her elçiliğimiz az çok yaşadığı yerin kültüründen bir şeyler katıyor bünyesine. Singapur’da bunun pozitif bir etkisi olduğu belli.
Aslında başvurumda benden work-vize belgemi istediler. Olmayınca veremeyiz dediler, sonra beni bekletirken, elçilik kayıtlarındaki adresimi Avustral’ya olarak girdiğim için verdiler. Halbuki o adres Sydney’de kaldığım hostelin adresiydi. Kesinlikle eminim ki o adres sayesinde başarılı olabildim. Ülkeden ülkeye elçilik kurallarının farklı olması da işin ironisi bir yandan da.
Kemal, pasaport isini halledebildigine cok sevindim. Yolun acik olsun…
Yeni yilda yeni yerler kesfetmen ve bizlerle paylasman dilegiyle…
Onur
Teşekkürler Onur, Yeni yılda gezime başladığım ülkede oalcağım, Tayland’da. Keşfedilecek çoook yer var. Teşekkürler.
Bütün o yorgunluğa, aksiliklere ve olumsuzluklara rağmen yol devam ediyor demek ki. Sevindirici bir haber bu. Yola çıkan kişinin yaşayacakları çok farklı olmasına rağmen yolun devamı her daim mutluluk verici olur. 2021 yılına kadar keyifli yolculuklar.
Yol, yolda olmamı istiyor, dediğin gibi bakarsın 2021 yılına kadar 🙂 Karşılaşalım yollarda!
Çok üzücü
Kemal, pasaport sorunun ne oldu? Halledebildin mi?
Aslına bakarsan Hüseyin belli bir zaman limiti koymadım kendime. Her ne zaman ailemle görüşsem onlara “seneye görüşürüz” desem de, doğrusu dönüş tarihim belirsiz.
Aklımda kaba bir rota planım var. Pasaportumun kesinleşmesini bekliyorum. Yakın zamanda rotam ile ilgili bir bir sayfa hazırlayacağım. Yol kendi süresini, rotasını ve coğrafyasını belirleyecek.
Umarım pasaport işi hallolur. Merak ettiğim 2 sene daha yola devam dediniz, 2 senelik plan (pasaport süresi uzadığında) nedir acaba?
Selam Hüseyin, Gelecekteki rotam benim tamamen yol ve iklim şartlarına göre belirliyorum. Daha doğrusu yol ve gelişmeler kendisi belirliyor. Yakında planlarımdaki rotam hakkında detaylı bilgi ve harita sayfası hazırlayacağım.
Selam Kemal, ayni sorunla nasil bogustugumu anlatayim istedim simdi. Bana telefonda ille buraya gelmen lazim diyen Sydney Konsolosluguna sirf bu is icin ucup eli bos dondugumu, aynen bu isin 2-3 ayi bulabilecegini soylemislerdi. Bu arada kendileriyle ne email ne de posta yoluyla iletisim kurmak mumkun degil. Hala cektiriyorlar bana burda burokratik islerde.
Fakat gel gorki ayni seyi Endonezya Jakarta Buyukelciligi’nde denedigimde, 1 senelik uzatma verdiler ve cipli pasaporta gectim eskisinden. O da en azindan TC’ye girene kadar idare ediyor simdilik beni. Asla mecbur kalmazsam tekrar o Sydney`e gitmek istemiyorum. Endonezya’ya email atarsan da cevap alabiliyorsun, fazla Turk yok diye kolay oldugunu soylemislerdi. Butun bu islemler 10 gun surdu ve 10 gunde yeni pasaportum geldi. Hatta sanirim ben kargo masrafini karsilayip eski pasaportu DHL ile yolladigim icin bana DHLl ile yeni pasaportumu yollamislardi ve Jakarta’ya tekrar gitmeme gerek kalmamisti.
Aklinda olsun. Sevgiler.
Sydney Konsolosluğu çalışanlarından 2 kadın var dı ki düşman başına. Mesai bitmeden orda olmama ve sıra bekliyor olmama rağmen, mesai bitmesine daha 10 dakika varken gözümün içine baka baka mesai bitti dediler. Evrakları içeri alın, beni 2 saat burda bekletmeyin dedim ama umurlarında değildi. öğleden sonra başvurduğumda ise nüfuz cüzdanı ve askerlik belgesi istediler. 15 gün Sydney’de evrakları bekleyip tekrar başvurdum. Üzerinde vize bulunan geçerli pasaportlar değiştirilemez diyip yalan söyleyerek, eski pasaportumu yenisiyle değiştirme isteğimi reddettiler.
Melbourne Konsolosluğu’muza başvurduğumda ne nüfus cüzdanı ne de askerlik belgesine bakmadan -2 yıllık ek süre istememe rağmen- 6 aylık pasaportumu 10 günde hazırlayıp verdiler. Aynı ülkenin 2 konsolosluğunun faklı davranışlarına şahit olmak bazı şeylerin keyfi yürütüldüğünün göstergesiydi. Bireysel özgürlük ve haklar ayaklar altında çiğneniyor sadece, oysa ki orada sadece bize hizmet için varlar.
İşin olursa eğer konsoloslukla Melbourne diğer bir alternatif aklında bulunsun. Önerinden sonra şimdi Jakarta elçiliğine mail attım, cevap bekliyorum. Teşekkürler Zehra.
Seyahatinin bu zamanında pasaportunla ile böyle bişey yaşaman can sıkıcı olmalı… Ama dönmek zorunda kalırsan burdaki pek çok dostun sevinecektir diye düşünüyorum.. Dileğim gönlünden geçen olması… şimdilik devam etmek istediğin kesin…
Teşekkürler Sevgili dostum. Gönlümden geçen oldu ve yine yollardayım.
baskaturlubirsey Özcan ve İsmail Hindistan’da pasaportu çaldırmış yenisini 6 günde çıkarmışlardı. Sen de kaybetsen daha mı iyi olur sanki?
O da aklımdaki düşüncelerden birisi. Yenisinin Türkiye’den gelmesi 1 hafta ile 10 günü buluyor. Benim derdim süre uzatmak. Öyle yaparsam belki bana sadece yeni pasaportu eski süresi ne kadarsa o kadarı ile verebilirler.
Bu siteye destek verirsiniz diye umuyorum ve hatta sizi takip edenler de umarim destek verirler.
http://seyahatozgurlugu.blogspot.com/
Bununla ilgili en kısa zamanda seyahatozgurlugu.blogspot sayfasından bilgileri derleyip bir yazı yayınlıyacağım. Seyahat tutkunu biri olarak da seyahat özgürlüğünün önündeki engellerin bilincindeyim. Twitter üzerinden Mehmet Şimşek’e birkaç defa RT yaptım. Devlet bizi yurttaş değil de müşteri görüyor. Emeğiniz için çok teşekkürler.
Changi Airport”da şehir içi telefonlar ücretsiz olmasaydı, 6 saatlik transit sürem uzayacak, uzayacak ve günlere ulaşacaktı belki de. O kısacık zamanda pasaport süremi uzatmış ve Endonezya’ya geçiş hakkını uçağımın kalkmasına 20 dakika kala aralıksız yaptığım telefon görüşmeleri sayesinde alabilmiştim.
Sayenizde o heyecanlı 6 saati (yanımda dil bilmeyen ve “n’apcaz şimdi biz, kaldık burada!” diyerek ağlayan bir genç arkadaşımın olduğunu da düşünürsek heyecandan öte bir şeydi) ve havaalanını gülümseyerek anımsadım şimdi, sağolunuz! 🙂
Sentosa’ya da gitmemişsiniz, fazla turistik olsa da Singapur o adayla daha güzel…
Şu an kendimce en büyük sorunum pasaport sürem. Sağolsun konsolosluğumuz bu konuda hiç anlayışlı değil. Avustralya’da Sydney’de pasaportumun süresini uzatmak için başvurduğumda, bunun için Türkiye’ye dönmem gerektiğini söylemelerini şaşkınlıkla dinlemiştim. Neyse ki Melbourn’de uzun diller dökerek ancak 6 ay daha uzatabildim ve halihazırda bu 6 ayı Avustralya ve Endonezya’da harcadım bile. yakınlarda Kuala Lumpur’dan tekrar deneyeceğim ve tek endişem bu.
Ah Sentosa ve Universal Stüdyoları! Yol arkadaşımın zaman sorunu, yolda kaybettiğimiz 2 gün ve benim elektronik tutkum ve yağmurlar biraz engel oldu. Eksik kalan bir gezi oldu. Olsun, nasılsa yoldayım ve “yolda olmak” güzel…