Sydney, Avustralya’nın en büyük şehri. Kimimiz her yılbaşında muhteşem havai fişek gösterilerine sahne olan Sidney’i ülkenin başkenti sanıyor, oysa ülkenin başkenti, daha güneyde yer alan Canberra şehri. Havalimanından şehre adım attığım andan itibaren sevdim bu şehri. Yeni Güney Galler eyaletinin başkenti ve ülkenin en canlı şehri olan Sidney, aynı zamanda kıtanın en eski yerleşim yerleriden biri.
Büyük ticaret limanı ve önemli kültür sanat etkinlikleri ile tanınan şehirde, okyanus kıyısındaki uzun kumsallar ve rahat yaşam da cezbedici. Modern şehir hayatı ile çevreci ve doğal yaşamın birleştiği Sidney Avustralya’nın güneydoğu kıyısında yer alıyor. Dalgalı masmavi denizi, upuzun kumsalları, modern şehir yaşamı, renkli gece hayatı ve yaz-kış 15 derecenin altına düşmeyen sıcaklığı ile Güney Yarımkürenin en havalı şehri.
🧭 Sırt çantam kucağımda, kalacağım hostele giden metroyu beklerken, yaşı seksenlerde, yüzü makyajlı tatlı bir kadın yanıma yaklaşıp çok güzel bir gülümseme ve ses tonuyla nasıl olduğumu, neler yaptığımı soruvermişti. Çok şaşırmamıştım, 7 ay kaldığım Yeni Zelanda da insanlar böyle sıcak kanlıydı ama şehre adım atar atmaz böylesi bir sohbet yaşayınca Sidney’i hemen çok sevmiştim.
Bir şehri ilk anda severseniz o da size güzelliklerini daha bir açıyor. Sidney de öyle oldu benim için. Gezmek için en az bir hafta ayırmanız gerek Sidney için. Bu bile yetmez ama şehrin büyük bir bölümü bu sürede rahatlıkla gezilir. Aceleci olanalar, şöyle bir görsem diyenler için ise 2 gün yeter. Ben 1 ay kaldım.
Fiji’den sonra 3 ay sürecek Avustralya gezime Sydney’den başlamıştım. Couchsurfing sitesinden bulduğum, Sidney’in güzel mahallelerinden Parramata’da yaşayan bir Hintlinin evinde kalmıştım. Parramatta’dan Sydney’e giden Feribota binmiştim. Oldukça hızlı, nehir üzerinden sağlı sollu orman veya lüks evler ve yatlar, tekneler arasından geçip Sidney’in en ünlü noktalarından Central Quay olarak adlandırılan rıhtım bölgesine geçtim. Yaklaşık 45 dakika süren hoş manzaralı bir yolculuktu.
Harbour Bridge’den sonra Avustralya’nın en önemli ikonik binası olan Opera Binası tüm görkemi ve parlayan beyaz rengiyle karşımdaydı. Daha tekneden inmeden Sydney’i seveceğime karar verdim. 7 ay yaşadığım ve boydan boya 1 ya gezdiğim küçük ve soğuk Yeni Zelanda ve sonrasında 15 gün kaldığım enfes Fiji Adalarından sonra modern dünyanın en yeni kıta ülkesinin en büyük şehrinde olmak heyecan vericiydi.
Sidney Gezi Rehberi
Sydney, Okyanusya kıtasındaki en eski yerleşim yerlerinden biri. Jackson Limanı kıyılarında kurulu olan şehir, Avustralya’nın en büyük kenti. Kültürel çeşitliliği, doğal güzellikleri, hareketli gece yaşamı, modern şehir hayatı, sahilleri, sanat aktiviteleri ve yemyeşil park ve bahçeleri ile Sidney, dünyanın en önemli turizm destinasyonlarından.
Şehirde 1778 yılında bir sömürge kolonisi olarak başlayan yaşam, 60 yıl boyunca İngiliz toplumunda istenmeyen suçluların yerleştirildiği bir açık hava hapishanesine dönüşmüş. Bu kötü başlangıca rağmen ülkenin en hareketli ve en güvenli şehirlerinden biri olan Sidney, 18. yüzyılda şehre gelen İngiliz askerleri tarafından iskan edilmiş.
Sidney’de Avustralya’nın resmi dili İngilizce konuşuluyor. Göçmenlerin yaşadığı bölgelerde Yunanca, Çince, Japonca, Tayca, Malayca gibi dillerle de karşılaşmak mümkün. Sidney, Türkiye’den 8 saat ileride. Sidney para birimi Avustralya Doları. Sidney’in nüfusu ise 5 milyon 230 bin.
Avustralya iki farklı kültüre ev sahipliği yapıyor. Genelde çoğu kişinin bilmediği ‘Outback’ kısmında Avustralya’nın geçmişine sahip olan Aborijinler bulunuyor.
Sidney’in ilk sakinleri yaklaşık 40 bin yıl önce Güneydoğu Asya’dan şehre gelen Aborijinler olarak adlandırılan yerliler. İngilizlerin kıtaya ve Sidney’e ayak basmasıyla birlikte yerlerinden edilen, öldürülen ve o güne kadar kıtada görülmeyen hastalıklar nedeniyle hayatını kaybeden Aborijinlerin nüfusu 30 yıl içerisinde yarı yarıya azalmış.
Avustralya, dünya literatürüne ‘the down under’ (dünyanın dibi) olarak geçmiş. Bu isim coğrafi konumundan ötürü verilse de tarih boyunca göçmenlerin güvenli limanı olan ülke tarih boyunca ‘tutunacak dalı olmayanların’ yeni bir yaşam isteği ile tercih ettiği bir adrese dönüşmüş.
Bu ıssız adaya getirilen mahkumlar Sidney’in ilk batılı sakinleri oluyor. Önce mahkum İngilizler, sonra topraksız Avrupalılar, işsiz Türkler, savaş ve şiddet mağduru Afgan, Boşnak, Iraklı, Somalililer. Rejim kaçkını Çinliler, Güneydoğu Asya’da karın tokluğuna çalışıp gelecek hayali kuramayan Asyalılar Avustralya’nın kapısına dayanmış.
İsmini İngiliz Lord Sydney’den alan Sidney’in modern tarihi 18. yüzyılda İngiliz donanmasıyla adaya gelen James Cook’un önerisiyle İngiltere’nin kalabalık hapishanelerinden yüzlerce mahkumun buraya getirilmesiyle başlıyor. Daha sonraki yıllarda dünyanın dört bir yanından göç alan şehir kısa süre içerisinde kozmopolit bir merkeze dönüşüyor.
Beyazların kıtaya gelmesiyle Avustralya yerlileri Aborijinlerin yaşamları alt üst oldu. Geçmişte özgür ve kendine yeten bir topluluk olarak yaşarlarken, soykırımdan kurtulanlar şimdilerde sefalet ve açlık içerisinde yaşıyorlar. 40 bin yıldır süregelen kültürleri ve dilleri artık yok oluyor. Siyasilerin yaptıkları şeyler ama yapmadıkları, verilen ama tutulmayan sözlerle topraklarından uzaklaştırılmış Aborijinlerin isyanları ve hak talepleri Avustralya’nın hep gündeminde olacak görünüyor.
SİDNEY NEREDE
📍Sidney, Avustralya’nın en büyük şehri. Avustralya, aynı zamanda bir Okyanusya ülkesi. Avustralya’nın doğusunda, New South Wales eyaletinin başkenti olan Sidney, Tasman Denizi’nin batısında, kıyı şeridi boyunca uzanıyor.
SİDNEY’E GİTMEK İÇİN NE GEREKİYOR
ⓘ Sidney’e gitmek için Avustralya vizesi almanız gerekiyor. Henüz hiç vize deneyiminiz olmadıysa Vize Nasıl Alınır ve Vize Ücretleri Ne Kadar blog yazılarım size yol gösterir. Pasaportunuz yoksa Pasaport Çeşitleri ve Pasaport Başvurusu Nasıl Yapılır yazılarımı okuyun. Yurt dışına çıkarken yurtdışı çıkış harcı ödemeniz gerekiyor.
ⓘ Daha uygun bir Sidney tatili yapmak için Seyahat Rehberi kategorisindeki uygun otel nasıl bulunur, vize/pasaport, hayat kurtaran akıllı telefon uygulamaları blog yazılarım size yol gösterebilir.
SİDNEY’E NASIL GİDİLİR
Sidney’e uçakla nasıl gidilir: Türkiye’ye en uzak şehirlerden biri olan Sidney’e ulaşmak için uzun bir uçak yolculuğu yapmak gerekiyor. Sidney’e Türkiye’den direkt uçuş imkanı yok. İstanbul’dan aktarmalı uçuşlarla Dubai, Doha, Singapur, Kuala Lumpur, Jakarta, Bangkok gibi şehirlerden Sidney’e ulaşmak mümkün.
Sidney Havalimanı’ndan şehir merkezine nasıl gidilir: Avustralya’nın en yoğun yolcu trafiğine sahip havalimanı olan Sidney Havalimanı, şehir merkezinin 8 km güneyinde yer alıyor. Havalimanından şehir merkezine ulaşım için taksi, araç kiralama, havalimanı/otel servisleri ve tren seçeneği bulunuyor.
Havalimanında bulunan tren istasyonundan hareket eden trenlerle şehir merkezine ulaşım en ekonomik yol. Sidney Havalimanı ve şehir merkezi arası trenle yaklaşık 13 dakika sürüyor ve trenler her 10 dakikada bir hareket ediyor. Taksi ile daha hızlı ve konforlu bir yolculuk yaparak şehir merkezine gitmek için yaklaşık 45-55 dolar civarında bir ücret ödemek gerekiyor. Ayrıca Sidney’de, havalimanı ve şehir merkezinde bulunan araç kiralama firmalarıyla birebir ya da online olarak görüşerek, istenilen özellikte bir araç kiralamak da mümkün.
Bunların yanı sıra havalimanından hareket eden havalimanı servis araçlarını, kalacağınız otele ait servisleri ya da daha lüks bir ulaşım için limuzin kiralama hizmetini kullanarak, şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Sidney’e gelmeden önce otelinizde böyle bir servisi hizmeti verilip verilmediğini araştırmakta fayda var.
SİDNEY’DE NEREDE KALINIR
Sydney Cental YHA, normal oda ücretleri 36 AU$, 60 TL. Bir gezgin için çok yüksek, 15 günlük konaklama paketi aldığınızda, geceliği konaklama fiyatı 26 AU$’a geliyor. 390 AU$ ödeyerek 15 günlük paket aldım. Yandaki kötü hostele 27AU$ ödemek yerine bu toplu ödeme indirimiyle burada 26 AU$’a kalabileceğim.
Kesinlikle beş yıldızlı bir hostel. Duvardaki fotoğrafa bakılırsa burası eskiden Sydney’in en eski ve en yüksek binalarından biriymiş. Şimdiye kadar gördüğüm hosteller içerisinde en büyüğü ve en kalitelisi. Altı kişilik odası kocaman sayılır ve klimalı, havası temiz, her yatak başında kişiye özel aydınlatması ve büyük sırtçantanızı bile koyaup kapısını kilitleyebileceğinize size özel dolabı var.
Kapılar elektronik kartla açılıyor, ancak açıp kapatması oldukça gürültülü. Mutfağı pırıl pırıl ve çok sayıda sanayi tipi buzdolabı ve rafları var. Mutfak gereçleri yeni ve düzenli. Yemek yenilecek masa ve sandalye ve ortam hostel yemekhanesinden çok bir cafe ortamına benziyor. 2 tane piyano bile var.
Mutfağın hemen karşısında Cinema olarak adlandırılan, akşamları film yayını yapan kocaman bir oda var. Yerde bolca armut koltuk, minder ve sünger. Bilardo, kitaplığı, internet için bilgisayarlar ve yine aynı yerdeki koltuklarıyla bu dinlenme alanı oldukça güzel ki çoğu zamanımı burada geçirdim.
Hemen Central Tren istasyonunun arkasındaki ilk bina. Ulaşım olarak da her yere en çabuk gidilebilecek bir yerde konumlanmış. Circular Quay ve Town Hall’e uzaklığı yürüyerek yarım saat. 60-70 yaşlarında olan misafirlerini görebileceğiniz gibi çok sayıda yaşı 18’den küçük olan grup olarak gelmiş kimseleri de görebilmek mümkün.
Sidney Gezilecek Yerler 📌
1. Sydney Limanı
Sydney Limanı (Port Jackson), Sydney’in doğal limanı olan Port Jackson’ın bir parçası ve Port Jackson’ı oluşturan üç limanın en uzun kolu. Port Jackson, Tasman Denizinden Cockatoo Adasına kadar uzanıyor. Parramata ve Lane Cover Nehirlerinin binlerce yıl kumtaşını şekillendirmesiyle meydana gelmiş doğal bir liman. Dünyanın en keyifli ve manzaralı limanı olsa gerek.
Burası, Sydney Harbour Bridge’in ve Sydney Opera Binasının yeri aynı zamanda. Sydney Limanının sağ tarafında Sydney Opera Binası var, arkasında ise Sydney Botanik Bahçesi. Limanın orta kısmı ise Central Quay. Burada yer alan Circular Quay şehrin en canlı noktası. Buradan şehrin hemen her yerine tren veya feribotla gidebiliyorsunuz.
Köpek Balığı Adası, Fort Denison, Keçi Adası, Clark Adası, Cockatoo Adası, Snapper Adası, Spectacle Adası ve Rodd Adası limanda bulunan adalardan en bilinenleri. Diğer eski adalar daha sonra arazi ıslahı yoluyla kıyıya bağlanmış olan Bennelong Adası, Berry Adası ve Bahçe Adası. Bunlarla pek işiniz yok.
Sydney Limanının sol tarafında ise kıtaya ilk gelenlerin yerleştiği The Rocks tarihi bölgesi yer alıyor. Burası da Sydney Liman Köprüsü ile bağlantılı. Burada yürümek, sokak aralarında dolaşmak, Sydney Opera Binası ve köprünün manzarasını izlemek enfes. Çok sayıda cafe ver restoranların dışarıya taşmış masalarında boş yer bulmak pek de mümkün değil.
Sokak müzisyenleri, hünerlerini sergileyen gençler, bir köşede tezgâh kurup el emeği ürünü satanlarla tam bir panayır yeri. Sidney’de en çok takıldığım ve en sevdiğim yer burası oldu. Gezmeye ilk buradan başladığımdan olsa gerek belki de. Sidney Limanını merkez alıp buradan hemen her yere gidip buraya geri dönebilirsiniz. Gündüzü gibi gecesi de güzel.
Civarda gezilecek yerler arasında Observatory (Gözlemevi), The Rocks Discovery Museum, Garrison Church (Garnizon Kilisesi), Colonial House Museum (Sömürge Dönemi Evi Müzesi) ve Cadman’s Cottage yer alıyor. Liman bölgesinde yer alan Circular Quay, kentin en hareketli ve popüler mekanı.
2. Circular Quay
Circular Quay, kentin en hareketli ve popüler mekanı. Liman kenarına sıralanmış çok sayıda cafe ve restoranıyla günün her saati cıvıl cıvıl bir yer. Tüm kıyıyı dolaştığınızda Aborijin el sanatları ürünlerini satanlardan, hünerli gösteriler sunan sanatçılar ve performanslara rastlıyorsunuz. Çoluk çocuk ailecek gelmiş olanlar, benim gibi gezginler, gösteri düzenleyenler, yerel halk.
Denizden 20 km kadar içeride yer alan Parramatta Nehrinin ağzına kurulu Circular Quay, Opera Binası ile The Rocks bölgelerinin arasında kalıyor. Circular Quay, Sidney ulaşım ağının kalbi olduğundan buradan hemen her yere kolaylıkla ulaşıyorsunuz. Gündüz ve gece düzenlenen tekne turlarının başlangıç noktası aynı zamanda.
Bu turlar için Sydney Ferries şirketi tercih edilebilir. Tekne turu yapmasanız dahil Harbour Limanına gün batımında giden tekneye binin. Şanslıysanız olağanüstü gün batımının limanı nasıl boyadığına şahit olursunuz.
Restoran listelerindeki fiyatların bazısı dudak uçuklatıcı. Bütçeniz darsa buralarda yeme-içme için takılmanızı pek önermem. Öyle ki salata menüsündeki fiyatlar 26AU$’dan, yani 100 liranın üzerinden başlıyordu. Yemek ve yanında bir kadeh kırmızı şarap söylediğinizde fiyatları siz düşünün artık.
Sydney’de Burger King’in adı Hungry Jack’s. 8.50 AU$’lık Chicken Burger enfesti. Önünde her zaman uzun kuyruklar oluyor. Işıklı panodaki fiyatlar small menü fiyatları, yanılmayın. Patatesleri leziz ve içebildiğiniz kadar kola alabiliyorsunuz. Hayatımda yediğim en nefis hamburgerlerden biriydi. Angr onion derseniz içerisine bolca kızarmış soğan ve garnitür ekliyorlar.
3. Sydney Opera House
Sydney Opera Binası (Sydney Opera House), Avustralya’nın en önemli ikonik binası. UNESCO Listesindeki Opera Binası, göz alıcı ve şehrin siluetinde önemli bir yere sahip. Harikulade mimarisi, yelkenliye benzeyen çatısı ve bulunduğu yerin manzarasıyla olağanüstü. Tüm görkemi ve parlayan beyaz rengiyle Danimarkalı Mimar Joen Utzon tarafından tasarlanmış, İngiltere Kraliçesi Elizabeth tarafından 20 Ocak 1973’te açılmış.
Opera Binasının en yüksek ucu, zeminden 67 m yüksekliğe ulaşıyor, bu da 22 katlı bina yüksekliği demek. İnşasında 350 km çelik kablo kullanılan yapıdaki bu uzunluk ise Sydney’den başkent Kanbera’ya ulaşmak için yeterli. 10 bin işçi tarafından inşa edilen ve 20 Ekim 1973’te Kraliçe II Elizabeth tarafından açılan Sydney Opera Binası, ülkenin yaratıcı ve teknik başarısı olarak kabul ediliyor.
Sidney Opera Binasında 7 gösteri salonu, Konser Salonu, Opera Tiyatrosu, Drama Tiyatrosu, Playhouse, Studio, Forecourt ve Utzon Odası gibi bölümler bulunuyor. 2007’de UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesine eklenen Sidney Opera Binasında her yıl 3 bin gösteri, yılda 2 milyon izleyiciye ulaşıyor. 10.154 borulu Büyük Orgu ise dünyanın en büyük mekanik orgu olma özelliğine sahip.
Opera Binasında opera, konser ve tiyatro salonunu kapsayan 1.5 saatlik turlar düzenleniyor. Dilerseniz bilet alarak bir performans da izleyebilirsiniz. Sydney Opera Binasında yer alan Opera Bar, Sydney’in olağanüstü liman manzarasının tadına varılabilecek en güzel yerlerden. Sydney’in unutulmaz görüntülerini izlerken, hafta içi her akşam ve hafta sonlarında akşam üstleri ücretsiz canlı müzik dinlenebiliyor.
Her yıl ortalama 4,5 milyon kişi ziyaret ediyor. İçerisine girme ve bir gösteri izleme şansım olmadı ama yolum tekrar Sydney’e düşerse ilk yapacağım şeylerden biri içerisine dalıp o kendine has kokusunu içime çekmeyi umuyorum.
Şehirlerin bir gündüz bir de gece ruhu vardır diye düşünürüm. Bazen bu iki ruh birbirinden oldukça farklı olabiliyor. Gün batımı saatlerinde, Opera Binasından Harbour Bridge’e baktığımda, köprünün arkasında batmakta olan güneş ve kızıl gökyüzü manzarası tam bir illüzyon gibiydi. Bolca fotoğraf çekip, Opera Binasının basamaklarında dinlenmiştim.
4. Rocks Bölgesi
The Rocks, Sidney’e gelen ilk göçmenlerin yerleştiği yer. Avustralya’yı sömürgeleştiren Vali Phillip ve ekibi 1788’de buraya gelip The Rocks’a yerleşmiş. Sydney Limanı olarak adlandırılan Port Jackson’ın kıyısına ilk yerleşimi kurmuşlar. Ultra-modern şehir Sidney, çok köklü tarihi olmasa da geçmişin izlerini kusursuz bir şekilde koruyabilmiş.
Avustralya’da tarihi eser olarak kabul edebileceğimiz kalıntılara sahip birkaç nadir yerden. Bölgede kolonyal dönem binaları hala var ve korunmuş. Sokağın bir yanındaki shoplar eski bir şehirde yürüyorsunuz havası veriyor. O dönemki ilk yapıların yıkılmış temelleri görülebiliyor. The Rocks Discovery Museum, 1850’lerde kumtaşı deposu olarak kullanılan restore edilmiş bir binada yer alıyor. Avrupa öncesi günlerden günümüze The Rocks’un hikayesini anlatıyor.
Rocks Bölgesi, 24 saat yaşamın olduğu, Sidney’in en hareketli merkezlerinden. Çok güzel barlar ve restoranların yanında yine Avustralya’ya özgü hediyelik eşya satan mağazalar var. Birine girdiğimde çok sayıda Aborijinal kökenli, motifli giysi, müzik aleti, bumerang ve çok sayıda aksesuar görmüştüm. Fiyatlar dudak uçuklatıcı. Aborijinlere özgü müzik aletinin fiyatı 700 AU$’dan başlıyor.
Sahilde yürüyen ve arka fonda Opera Binası olduğundan çok sayıda fotoğraf çeken, çektiren gezginler var. Sahil yolunun sonunda yürüyüş yolu bitiyor ve karşınıza tekrar deniz çıkıyor. The Rock’un hemen yukarısındaki caddeden de Harbour Bridge’ye gidiliyor. Karşıda tüm görkemiyle Harbour Bridge, sağımda Sydney Opera Binası.
5. Harbour Bridge
Harbour Bridge (Liman Köprüsü), Sidney Limanında yer alan ve dünyadaki en büyük çelik kemerli köprülerden. Sidney’in karakterini oluşturan ikonlaşmış tasarımlar arasında yer alan köprü, insan gücüyle yapılan, döneminin en ihtişamlı mimarisine sahip yapılardan biri. 1149 metre uzunluğundaki ve denizden 134 metre yükseklikteki köprü, 1932’de hizmete açılmış.
Köprünün yapımında 6 milyondan fazla çivi kullanılmış. Sydney Harbour Bridge’in uzaktan görünüşü etkileyiciydi. The Rocks bölgesi ile Sidney’in kuzeyini birleştiren köprü, şehrin en iyi manzaralarının deneyimleneceği yerlerden birisi. Köprüyü uzaktan, Sidney’in silüetinin bir parçası olarak görebileceğiniz gibi yakından da görebilir, hatta yürüyerek tepesine bile çıkabilirsiniz.
Sydney Harbour Köprüsüne tırmanmanın bedeli ise 148$. Meşhur köprüyü yaya yolunu kullanarak geçip, Sydney’i köprüden izlemenin ücreti ise sıfır cent! Köprüye tırmanmak yaklaşık üç saat sürüyor. Yılbaşı gecesi, Sidney’in ünlü havai fişek gösterilerinin bir kısmı bu köprüden atılıyor.
6. Manly Beach
Manly Beach, şehrin yüzmek ve güneşlenmek için en çok rağbet gören plajı. Circular Quay bölgesinde dolaştıktan sonra Manly’e feribotla geçebilirsiniz. Çok kalabalık olsa da harika bir yolculuk sizi bekliyor. Feribot, Sydney Opera Binasının karşısından Harbour Bridge doğru hareket ediyor. Opera Binası ve Circular Quay’ın karşıdan silueti muhteşem.
Harbour Bridge’nin altından hemen geçtikten sonra, sağ tarafta devasa dönme dolabıyla Luna Park Sydney’i görüyorsunuz. Körfezin okyanusa açılan ağzında dalgaların şiddeti nedeniyle bir salıncak gibi sallamıştı feribotum. Yaklaşık yarım saatlik yolculuktan sonra Manly Rıhtımında inmiştim. Feribotun vardığım rıhtımın sağ ve sol tarafta küçük plajdı, ama kimsecikler yoktu.
Rıhtımda yer alan göz alıcı shopların arasından 10 dakika yürüdüğünüzde arka tarafta yer alan Manly Beach’e ulaşıyorsunuz. Muazzam büyüklükte. Dalgalar kocaman olduğu, havanın bulutlu ve serin durumuna göre bile kalabalık sayabilecek plaj, sörf tahtasını koltuğunun altına koymuş dalgalara doğru giden çok sayıda sörfçüyle doluydu. Denizde dalgasını yakalamaya çalışan sörfçüleri izliyorsunuz.
Manly Beach, yıl boyu dalgalı ve sörf yapmaya müsait. Australian Open Of Surfing yarışları burada yapılıyor. Bana en çekici gelen birkaç spordan biri olmuştur hep sörf. Kursları çok pahalı, hem ben iyi bir yüzücü bile değilim. Kuta Lombok kasabasında denedim ama inanılmaz yorucuydu, nerdeyse boğuluyordum.
Şehrin turistik bir bölgesi olduğundan hediyelik eşya dükkanları ve yeme-içme alanında çok sayıda seçenek var. Gezilecek yerlerden Manly Art Gallery & Museum, kapsamlı bir Avustralya seramik koleksiyonuna ve Antonio Dattilo Rubbo’nun 130 eserine sahip.
Manly’de ziyaret ettiğim Manly Sea Life Sanctuary ise Sydney Aquarium’dan sonra biraz yavan gelmişti. Sanırım artık kalıcı olarak kaptılmış. Manly’den Circular Quay’a dönüp buradan Town Hall’de yer alan Sydney Tower Eye’ye yürüyün veya Darling Harbour’a geçin.
7. Sydney Tower Eye
Sidney Kulesi (Sydney Tower Eye), kendi etrafında 360 derece dönen restoranda manzara eşliğinde yemek yiyip Sydney manzarasını izleyebileceğiniz bir kule. 1970-1981 yılları arasında inşa edilmiş. 309 metre yüksekliğindeki kule Sidney’in en yüksek yapısı ve Güney Yarımkürenin de ikinci en yüksek kulesi.
Ziyaretçilere açık olan gözlem kısmı, yerden 250 metre yükseklikte. Şehrin göbeğinde Town Hall’de yer alıyor. Altında çok büyük ve lüks Westfield alışveriş merkezi var. Asansörle 5. kata çıkıp girişteki kalabalığı direk geçerek biletinizi gösterip içeri giriyorsunuz.
Sydney Tower Eye giriş ücreti 23AUD. Ben kombine bilet, iki yere ücret ödeyip, üçüncüsünü ücretsiz almıştım. Kombine Life Sydney Aquarium, WILD LIFE Sydney Zoo ve Sydney Tower Eye aldım. Kombine seçeneklerde Sydney Madame Tussauds da var. . 4 yeri ziyaret edebileceğiniz 99AUD bileti aldığınızda kulede 90 dakikalık SKYWALK’ı ücretsiz veriyorlar. Güncel fiyatlar için tıklayın.
Asansör kuyruğunda uzunca süre sıra bekledikten sonra kuleye çıkabilmiştim. 360 derece tüm şehir gözümün önünde, gün batımı saatleri yakın olduğundan gökyüzü ise parlement mavisiydi. Gün batımına doğru şehrin ışıkları daha belirginleşmeye başladı. Çoğu zaman çoğu şehrin gece görüntüsünü gündüz görüntüsüne tercih ederim. Buradan yürüyerek Darling Limanına geçmeniz 20 dakika sürüyor.
Sydney Tower Eye’nin olduğu Town Hall’deki Market Street çevresinde Devlet Tiyatrosu, şehrin eski yapılarından Posta Binası, Kraliçe Victoria Binası ve arkasında da Sydney Belediye Binası yer alıyor. Hepsi de oldukça etkileyici yapılar. Sokak enfes, çok sayıda mağaza ve cafe bölgede sıralanmış.
8. Darling Limanı
Darling Limanı (Darling Harbour), bahçeleri, müzeleri, yürüyüş yolları, mağazaları ve çeşitli eğlence mekanlarıyla Sidney’in diğer bir canlı bölgesi. Şehrin batısında yer alan liman, eğlence merkezleri, yüzlerce cafe ve restoran, su sporları ve fuar merkezi, IMAX sineması ve sayısız yaşanacak deneyim bulunuyor.
Circular Quay’dan feribotla buraya geçmiştim, yürüyerek gideyim derseniz de 40 dakikayı bulur. Burada yeni bir Sydney karşıma çıktı. Başka bir merkez, başka bir kalabalık alan, dar bir koy ve koyun iki yanında çok güzel binalar, ışıklarıyla, barlar, cafeler ve restoranlar. Burada feribottan indim. Çok büyük alanı, çok kaliteli olduğu her halinden belli çok sayıda restoran ve barlar dizili.
Darling Harlbour’da, körfezin iki yanını birleştiren sadece yayalara açık ve cityring treninin geçtiği Anzac Bridge var. Karşıya geçtiğinizde görmeniz gereken Sea Life Sydney Aquarium ve Wild Life Sydney Zoo Sidney’de en sevdiğim yerler arasında.
Sea Life Sydney Aquarium, Sydney’e yolu düşenlerin mutlaka görmesi gereken bir yer. Beklediğimden çok daha büyük, içinde kaybolabileceğiniz kadar büyüktü. Çok sayıda balık türleri, penguen, köpek balığı çeşitleri, mercanlar ve stingray görebileceğiniz bir yer. 160 metre uzunluğundaki tünelde yürürken deniz canlılarını her yerde görebilmek enfes.
Wild Life Sydney Zoo, şehrin göbeğinde orta ölçekte bir hayvanat bahçesi. Kelebek, arı ve karıncaların hayatları hakkında çokça bilginin yanında, gerçek bal peteği ve üzerinde çalışan arıları görebileceğiniz eğitici bir okul gibiydi. Ayrıca camın arkasından toprak içerisindeki gerçek bir karınca yuvasında, karıncaların yollarını, larvaları ve yumurtalarını, nasıl çalıştıklarını izleyebiliyorsunuz. Büyülenmiştim!
Deniz kıyısında birçok restoran ve kafenin bulunduğu Darling Harbour’da ise çocuk oyun alanları, sergi ve toplantı salonları yer alıyor. Darling limanı gün battıktan sonra harika bir yere dönüşüyor. Şaraplar, harika yemekler ve müzik eşliğinde dans şansını kaçırmayın.
Avustralya Ulusal Denizcilik Müzesi (Australian National Maritime Museum), ülkede denizcilik tarihini yansıtan 7 salonuyla yatlar, tekneler, haritalar, Aborijin kanoları ve Vietnam göçmenlerinin teknelerini görme imkânı sunuyor.
Çin Bahçesi, Sydney’in kardeş şehri Guandong’un armağanı. Avustralya’nın 200. yıl kutlamaları sırasında açılan ve 5. yüzyıl örneklerinden izler taşıyan bahçe, kentin önemli bir çekim merkezi.
9. Hyde Park ve Royal Botanic Garden
Hyde Park, Sidney’de yer alan park alanlarından biri. İngiltere de ne isim varsa zaten Sidneyde aynı isimde bir yer var. Hemen yanı başında Hyde Park Station metro durağı var. New York’taki Central Park kadar büyük olmasa da Hyde Park, Sydney’in Central Park’ı gibi. Çocuklu aileler, gençler, gezginler her tarafta.
Parkın Batı kısmındaki girişinde Anzac Anıtı Anzac Müzesi bulunuyor. Tüm savaşta kaybettikleri askerleri için yaptıkları bir anıt müze. İçeride savaş hikayeleri, tarihi, eski savaş malzemeleri ve geriye kalmış giysi ve malzemeler var. Küçük bir yer. Avustralya gezimde, Avustralya ve Yeni Zelandalılar için çok önemli bir gün olan Anzac Day‘e denk geldim.
I. Dünya Savaşı sırasında Çanakkale’de ölen askerleri andıkları Anzak Günü, 25 Nisan’da yapılıyor. Anma törenlerine katılmak için gece saat 03.00 gibi kalkıp, anmanın yapıldığı Martin Place’a gitmiştim. Yağmur altında 2 saat, konuşmalar, şarkılar ve duaları dinledim. Beklediğimden daha az kalabalıktı.
Hyde Parkın ortasındaki nefis ağaçlı yoldan yürüyerek diğer ucundaki Archibald Çeşmesine yürüyün. Karşıda Avustralya’nın en büyük katedrali görkemli St. Mary Katedrali yer alıyor. Avrupa’dakiler kadar olmasa da göz alıcı bir iç mimarisi var. Katedralden hemen arkasındaki yeşil alanın ortasında Yeni Güney Galler Sanat Galerisi yer alıyor. Hemen arkasında da The Royal Botanic Garden başlıyor.
New South Wales Sanat Galerisi (Art Gallery of New South Wales), Avustralya’nın en özel sanat eserlerinin bulunduğu galeri ve ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor. 1909’da ziyarete açılan galeri yılda bir milyonun üzerinde ziyaretçi alıyor. Avustralya, Asya ve Avrupa’dan gelen çağdaş sanat eserlerinin bulunduğu galeride, aynı zamanda Aborjin sanatına dair eserler de görmek mümkün.
Royal Botanic Garden and The Domain, 1816’da ziyarete açılan, Avustralya’nın en eski bilim merkezi. İçerisindeki yerli ve egzotik bitki, çiçek ve ağaç koleksiyonuyla Sydney’in kalbinde yemyeşil bir alan olan bahçelerde aynı zamanda bir sanat galerisi ve müzik okulu bulunuyor. Şehrin kalabalığından kaçmak için ideal bir adres. Modern gökdelenleri arasında yer alan, Sydney’in yemyeşil kalbi.
Sanırım tüm alanı gözlemleyerek yürümeye çalışsanız bir günde ancak biter. Kokonat ağaçlarının üzerinde bolca yarasa var, her biri kokonat veya meyveymiş gibi aslı duruyorlar. Çok sayıda kuş sesleri birbirine karışıyor. Orman ve yaprak kokusu mis gibi. Parkın içerisinden Circular Quay’a giden yola yönelirseniz kendinizi Opera Binasında buluyorsunuz.
Birçok çeşit bitki ve çiçek arasında huzurlu bir piknik, giriş ücreti vermeden yapılabiliyor. Royal Botanik Bahçeleri, botanik bahçe içerisinde belirli saatlerde ücretsiz turlar da düzenliyor. Sidney’de piknikçilerin ve yürüyüş yapmak isteyenlerin tercihi olan bahçe sabahın erken saatlerinden gün batımına kadar açık.
10. Australian Museum
Australian Museum (Avustralya Müzesi), Avustralya’da geçmişte yaşamış, ancak şimdi soyu tükenmiş hayvanlar ve onların maketleri, dinozor iskeletleri, mineraller, madenler görebileceğiniz nefis bir müze. Hyde Parkın bir köşesinde yer alıyor. Girişi ücretsiz. Benim ziyaret ettiğim dönemde Papua Yeni Gine ile ilgili bir bölüm hazırlanmıştı.
En çok ilgimi bu çekti, kabilelerin hayatı, kuş tüyleriyle süslenmiş olağanüstü giysileri, maskeleri ve törenleri ile ilgili görseller sergileniyordu. Avustralya’da hangi müzeyi gezerseniz gezin, müzenin odak noktası ve en değerli parçaları Aborijinler ve onları kültürü hakkında. Müzelerde kronolojik olarak İngilizlerin adaya gelmesi ve Aborijinlerin bundan nasıl etkilendiği ile ilgili her türlü bilgiye ulaşabilirsiniz.
Bir yanda zenginleşmiş beyazlardan oluşan bir topluluk, bir yanda geçmişleri 60 bin yıl öncelere kadar uzanan yaşayan bir kültür Aborijinlerin sefalet ve acı içerisindeki hayatları. Aborijinlere neler yaptıkları, nasıl yok ettiklerini güzel güzel anlatıyorlar, bu güzel, çünkü gerçek bu. Ancak iş politik ve siyasi olarak bir şeyler yapmaya gelince her şey biraz teoride kalmış gibi.
12. Bondi Plajı
Bondi Beach, dünyanın en popüler kumsalları arasında ismini geçirmeyi her zaman başarıyor. 1 km uzunluğundaki göz alıcı kumsalın kuzeyinde Ben Buckler banliyösü ve güneyinde ise okyanusa nazır yüzme havuzlarıyla meşhur Bondi Icebergs yüzme kulübü yer alıyor. Yüzücülerin ve sörfçülerin şehirdeki favorisi Bondi Kumsalı ihtişamıyla, havalı cafe, pub ve gösterişli otelleriyle her an hareketli bir kumsal.
Sörf denildiğinde akla gelen ilk ülke olan Avustralya’da sörf, yaz veya kış fark etmeksizin yapılan bir spor. Bağımlılık yapan bir spor olmasıyla beraber, yapması da oldukça zor. Sidney’deki hemen hemen her sahilde bulabileceğiniz sörf okullarında ders alıp, siz de bu keyifli spora başlayabilirsiniz.
Sidney’de bulunan 70 plaj arasında en ünlüsü olan Bondi Plajı, şehir merkezine sadece birkaç km uzaklıkta. Hem yüzmek hem de sörf yapmak için ideal olan plajlara toplu taşıma ile kolayla ulaşmak mümkün. ‘Yok bana göre değil’ derseniz de yanınıza alacağınız güneş kreminiz ve şapkanız ile okyanusun azgın dalgalarında sörf yapan sporcuları izlemek, neredeyse aynı keyfi veriyor.
Bondi Junction’a geçip oradan 45 dakikalık bir yürüyüşle Bondi Beach’e geçmiştim. Tüm görkemi ve göz alıcı güzelliğiyle karşımdaydı. Havanın zaman zaman yağmurlu olmasından dolayı sörfçüler dışında spor yapanlar, koşanlar ve çok az da yüzen kimseler vardı. Kocaman dalgalarda sörf yapan onlarca kişi tüm hünerlerini dalgaların üzerinde sergiliyorlardı.
Plajı çevreleyen alan antik tiyatro tarzında, yarım ay gibi olan bu alan çimlerle kaplı. Kendimize güzel manzaralı bir yer bulup bir saat kadar yayıldım. Gittiğim her yerde, eğer deniz varsa yüzemesem bile dokunmak isterim, bu defa sıra Sydney’in denizindeydi. Ancak dalgalar yüzünden suya dokunayım derken dizlerime kadar su ve kum içerisinde kaldım, kimin umurunda!
13. Taronga Hayvanat Bahçesi
Avustralya’nın simgesi kangurular, Tazmanya canavarları ve 2,000’den fazla hayvanın yaşadığı, teleferikle ulaşılan ve muhteşem bir panoramik manzaraya sahip Taronga Hayvanat Bahçesi’ni görmeden Sidney’den ayrılmayın tabi. Taronga Zoo Sydney, gördüğüm tüm hayvanat bahçeleri içerisinde en güzeli.
Circuler Quay’de Taronga Zoo feribotuyla gidin. Yaklaşık yarım saat sonra Royal Botanical Garden’in karşısındaki hayvanat bahçesine varıyorsunuz. Teleferikle sizi yamaca taşıyorlar. Teleferik kabininden hem şehrin manzarasını hem de aşağıdaki filleri, maymunları ve diğer hayvanları görmek keyifliydi.
İlk önce timsah, komodo ejderi ve yılanlar, kurbağalar ve diğer sürüngenlerin bulunduğu bölümü gezdikten sonra koala, zürafa ve fillerin olduğu yerde mola verdim. Sadece bu bölümü gezmem yaklaşık 1 saatimi almıştı. Sonrasında maymun, leopar ve aslanların olduğu yerde uzunca vakit geçirdim. Saat 1’de düzenlenen ve yaklaşık 200 kişi olarak fok balıklarının gösterisini izledim.
14. Blue Mountains
Blue Mountains, Avustralya’nın büyük sıradağlarından biri. Milyonlarca yıl boyunca aşınan kumtaşı kayalıkları inişli çıkışlı tepeler, derin uçurumlar, dik yüzeyli vadiler oluşturmuş. Buraya ilk gelen kaşiflerin dağların arasından geçen bir yol bulmaları 25 yıl sürmüş. Bugün vadilerden geçen çok sayıda yürüyüş rotası var.
Sydney’in 100 kilometre kadar güneybatısında bulunan ve doğal güzellikleriyle büyüleyici bir yer. Okaliptus ağaçları yazın bölgeye uzaktan mavi görünen bir sis yaydığından bu isimle anılıyor Geçmişte Aborjinlerin yaşadığı dağlarda çok sayıda konaklama tesisi bulunuyor. Blue Mountains Milli Parkı olarak bölge koruma altında, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde.
Trenle Sydney’den 2 saat, özel araçla ise 50 dakikada ulaşılabilen bu doğa harikasını mutlaka listenize ekleyin. Sidney’den Katoomba’ya gitmeniz gerekiyor. Dünyanın en güzel manzaralarından sayılan Govett’s Leap, Bridal Veil Şelalesi ve Perry’s Manzara Noktası ve Pulpit Kayası görülmesi gereken yerler. Three Sisters, Echo Point ve Honeymoon Lookout gibi en gözde yerlerini görün.
15. Palm Beach
Palm Beach ve çevresi Sydney’in en gözde ve pahalı evlerinin olduğu bölge. Sidney’in kuzeyinde yer alıyor, Circular Quay’dan toplu taşımayla 2-3 saatte gidiliyor. Evlerin değeri birkaç milyon dolardan başlıyor. Her taraf yemyeşil, ormanın içerisine kurulmuş gibi zaten. Her birkaç bloktan sonra küçük, orta veya büyük parklar var, köpeğini gezdirenler, spor yapanlar.
Dünya üzerinde Bahailerin 9 tapınağından birisi olan Sydney Bahai Temple (Baha’i House of Worship), da bu bölgede. Info masasında sizi karşılayan kişi Bahailik ve Bahai öğretileri ve tapınakları hakkında kısaca bilgi vermişti. Değişik dillerde hazırlanmış DVD filmlerden –Türkçe olmadığı için- İngilizce hazırlanmış olanını izlemek isteyip istemediğimi kibarca sormuştu o zaman.
DVD’de Bahailiğin nasıl doğduğunu, Baha Efendi ve onun yolculuğu hakkında bilgiler, öğretinin felsefesi muhteşem bir müzikle anlatılıyordu. Sonrasında bolca broşür, Bahai inancında nasıl dualar edilebileceğini içeren dua broşürleri ve kitapçıklardan verdiler. Sonrasında tapınağı ziyaret ettik.
Gayet sade olarak dekore edilmiş, beyaz renkte, içerisinde yarım ay şekilde dizilmiş sandalyeler ve ortada bir konuşma masası vardı. Beni karşılayan kızlardan birisi içerideki sandalyede oturmuş, başı önde ve gözleri kapalı dua ediyordu. Cami ile kilise karışımı bir mimari ve dizayn taşıyan tapınağın kubbesinin ortasında Arapça harflerle Baha yazıyor.
Denize doğru uzayan ince yarımadanın ucunda ise Palm Beach’e var. Az rüzgârlı da olsa harika bir sonbahar havasında gitmiştim. Sahilde uzun bir yürüyüşten sonra önüme çıkan, plajın üzerinde kurulmuş, denize uzanan bir iskelesi de olan bir cafede mola vermiştim. Organik sebze ve meyvelerin yanında değişik peynir çeşitleri de satılan cafenin dekorasyonu büyüleyici. Hani bu hissi Türkiye’de hissedebildiğim çok ama çok az cafe var.
Fark nedir diye sorulsa söylenecek belki çok belki de az şey var ama cafe ve restoranların o sıcak ve dost (warm and friendly) havasını hemen nerdeyse hepsine bulabilirken, Türkiye’de ancak bunu size hissettirebilenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Lokasyon olarak 10 üzerinde 10 alacak cafelerimizin bize hissettirdiği hava içler acısı, en azından benim bakışım ve değerlendirmem öyle.
Nefis yürüyüş yolları var. Soluduğunuz havanın farklı ve tertemiz olduğunu her nefes alışınızda hissediyorsunuz. Toprak ıslak, sonbahar yaprakları yerde, kokuyu hayal edin. Yarım saatlik tırmanıştan sonra tepedeki deniz fenerine varmıştım. 360 derece enfes görüntü bekliyor sizi burada. Bulunduğunuz yerden bakınca bir yanda kocaman dalgalarıyla sörfçülerin diğer bir cenneti olan Palm Beach, koya bakan diğer yanda ise sakin Snapperman Beach’i görüyorsunuz.
Sidney’in güzel yerleri dışında şehrin farklı yüzünü göstereceğiniz yerler de var. Lakemba, Auborn, Chinatown, Parramata bunlardan bazıları.
Lakemba, daha çok Lübnanlıların yaşadığı bölge. Çok sayıda yerel Lübnan restoranları ve shoplar var. Çoğunun vitrininde Arapça yazıları, Arap kıyafetlerini, dini kitap satan shopları, ufak marketleri görebilirsiniz. Buradaki Yasmine adlı restoranda enfes Lübnan yemekleri yiyebilirsiniz. Sydney’in ikinci en büyük camisi burada.
Auborn, Sydney’in en büyük camisinin de olduğu Türklerin bölgesi. Tabelaları değiştirseniz Türkiye’den farkı yok. Kasaba kebap kokuyor. Her köşe büyük Türk restoranlarından, kebapçılarından oluşuyor. Sağınızda solunuzda Türkçe konuşan insanlar, hani gurbet özlemi çekenler burada hasret giderir yani. Mado’da dondurma yemiştim.
SİDNEY’DE NE YENİR
Daha çok İngiliz etkilerinin görüldüğü Sydney mutfağı şehirde yaşayan yabancı nüfusun etkisiyle çeşitlilik gösteriyor. Kapsamlı menülerin olduğu restoranlarda et, balık, sebze hatta Aborjin mutfağına kadar geniş bir seçenek sunuluyor. Dünya mutfaklarından İtalyan, Fransız, Türk, Çin, Japon, Tay, Vietnam ve Hint restoranları da şehrin dört bir yanına dağılmış durumda.
Deniz ürünleri konusunda hiç sıkıntı yaşamayacağınız Sydney’de kaliteli biftek ve et çeşitlerinin lezzetine inanamayacaksınız. Daha çok İngiliz etkilerinin görüldüğü Sydney mutfağı şehirde yaşayan yabancı nüfusun etkisiyle çeşitlilik gösteriyor. Kapsamlı menülerin olduğu restoranlarda et, balık, sebze hatta Aborijin mutfağına kadar geniş bir seçenek sunuluyor.
Çok kültürlü yaşam ve etnik yapıdaki farklılıklar nedeniyle Sidney’de dünya mutfaklarından lezzetleri kolaylıkla bulabiliyorsunuz. Türk, Yunan, İtalyan, Çin, Japon, Tay, Hint ve Latin Amerika restoranları şehrin dört bir yanına dağılmış durumda. Deniz ürünleri konusunda hiç sıkıntı yaşamayacağınız Sydney’de kaliteli biftek ve et çeşitlerinin lezzetine inanamayacaksınız.
SİDNEY’DE NE ALINIR
Sidney’de alışveriş denince akla ilk gelen yer Kraliçe Viktorya Binası (Queen Victoria Building) oluyor. 20. yüzyıl Viktoryen mimarisinde inşa edilmiş olan bina göz zevkinize hitap ederken yüzlerce mağaza arasından alışveriş yapmanın keyfini çıkarabilirsiniz. Ayrıca Westfield Alışveriş Merkezi’nde de Gucci, Chanel, Louis Vuitton gibi lüks markaları bulabilirken Paddington bölgesindeki butikleri gezebilirsiniz.
Sidneyin bir çok yerinden trenle gidebileceğiniz Central bölgesi ucuz alışveriş için uyfun. Çok sayıda alışveriş merkezi, hostel, otel ve şirket binaları var. Büyük alışveriş merkezi World Square Center’in altında çok büyük bir halk pazarı var. Ne ararsanız bulabileceğiniz irili ufaklı dükkanlardan oluşan bu yer çarşambadan pazara kadar açık.
Avustralya’da gördüğüm en uygun fiyatlı yer burası olmuştu. Sebze meyveden tutun da oyuncak, elektronik, telefon ve aksesuarları, kılık kıyafet, ayakkabı, çanta, hırdavata kadar her şey var. Fiyatlar makul. Yarım saat bu bölgeyi dolaşmak için yeterli, çok fazla dikkat çekici bir şey yok, hemen yakını Chinatown. Zaten bu bölgede çok sayıda Uzakdoğulu görebilirsiniz. Dükkânların ve restoranların çoğu aynı şekilde Uzakdoğu kökenli.
SİDNEY GECE HAYATI
Sidney kalabalık nüfusu ile 24 saat yaşayan bir şehir. Gece hayatıyla iddialı bir konumda olan şehirde farklı zevk ve beklentilere uygun çok sayıda alternatif bulunuyor. The Rocks ve King Street Wharf bölgeleri şehrin en elit mekanlarının olduğu daha üst gelir grubu kişilere hitap eden merkezler.
Oxford Caddesi, kafe ve barların yanı sıra gay kulüpleri ile şehrin gay bölgesi olarak adlandırılıyor. Liman çevresinde de liman manzaralı teras barlar ve gece kulüpleri bulunuyor. Genel olarak pahalı bir şehir olan Sidney’de gece kulüpleri de bu pahalılığı hissedebileceğiniz yerler. Bazı mekanlar giriş ücreti talep ediyor, alkollü içecekler ve atıştırmalıkların fiyatları ortalamanın üzerinde.
Güzel bilgilendirme için teşekkürler
Sydney muhteşem! Henüz gitmedim, umarım bir gün fırsatım olur. Gitmeden önce tekrar tekrar okunası bir yazı olmuş. Kalemine sağlık.
Oğlum Sydney’de yaşayan genç mak müh Sydney’i çok seviyor 5 yıldır orada yaşıyor çok mutlu. Bende her yıl ziyaretine gidiyorum Avustralya’yı geziyoruz dünyada çok yer gördüm yaşanacak 1. Sıraya Avustralya’yı tercihimdir.
Ben okuyup gezenlerdenim. Elinize sağlık sayenizde kültür ediniyoruz.
Önümüzdeki yıl yaklaşık 3 haftalık bir gezi planlıyorum. Umarım gerçekleşir ve Sydney dışında Melbourne ve Brisbane’ni de görebilirim.
Hepsi birbirinden güzel duruyor.
Avusturalya’nin Tazmanya Adasinin DEVONPORT KENTINDEN MERHABA!
BIR TARAFTA INSANLAR AC,YOKSUL, EVSIZ YASARKEN BAZI INSANLAR LUKS IBADETHANELER YAPMISLAR. ONLARA COK BUYUK PARALAR BOSU BOSUNA HARCAMISLAR. ONLARI YAPACAK YERINE ISSIZLERE FABRIKALAR, EVSIZLERE EVLER YAPSALARDI DAHA IYI OLURDU.
IRFAN GUNGOR EMEKLI EDEBIYAT OGRETMENI-AVUSTURALYA VE TURK YURTTASI