Bu blog yazısı 2009 ile 2012 arasında süren 685 günlük Okyanusya ve Güney Doğu Asya seyahatimin rotası üzerine olan düşüncelerimin yansıması. Bu 2 yıllık gezimde net bir rota planım yoktu. Gezimden haberi olup yolu bu tarafa düşen arkadaşlar buluşmak için bana hep rotamı soruyorlar, verdiğim cevabım bilmiyorum oluyor, hakikaten bilmiyorum! Rüzgâr beni nereye atarsa oradayım.
Yeni Zelanda’dan ayrılan bir Japon arkadaşım memleketine dönmeden önce Fiji’ye gideceğini söyleyince oturup Fiji’yi araştırmaya başlamıştım. Yeni Zelanda’dan ayrılmaya karar verdikten birkaç hafta sonra Fiji’deki bir tropikal adadaydım. İki defa deprem geçiren Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrinde; birbirimizi görmeden altlı üstlü ranzalarımızda karanlıkta sohbet ettiğim bir İngiliz gezginin tavsiyesi ile, Avustralya sonrası Endonezya’daydım.
Rotamı Nasıl Belirliyorum
Borneo’da iken Tayland’a gidecektim, ancak ülkeyi seller basınca kendimi muhteşem güzelliklerle dolu Filipinler’de buldum. Kuzey Laos’u gezdikten sonra Güney Laos’a gitmeyi ve oradan Kamboçya’ya geçmeyi düşünmüştüm. Türkiye’den arkadaşlarımın Tayland’a gelmesiyle, kendimi Bangkok’ta buldum.
Vietnam’a gitmek için yanıp tutuşurken, vize işlerini halletme fırsatı maliyetleri yüzünden yüzümü Myanmar’a çevirmiştim. Daha birkaç gün önce Myanmar vizesi için gittiğimde; elçiliğin o gün tatilde olmasından dolayı Myanmar planım askıya alındı ve bundan birkaç gün sonrasında, yani bu yazıyı yazarken şu an Bangkok-Malezya trenindeyim.
Oysa diğer yandan beni Japonya’ya davet eden arkadaşım yüzünden, az önce Bangkok-Tokyo biletlerini inceliyordum. Diğer yandan süresi biten pasaportumu yenilemek için Filipinler’de de başarısız olunca Singapur’a geçmek zorunda kalmıştım.
Şimdiye kadar rotası gitmeden önce net olan tek ülke Avustralya ve Bali oldu. Yeni Zelanda’dan ayrılmadan Avustralya vizesini almıştım. Vize almak için ülkeye giriş ve çıkış için uçak bileti göstermeniz şart olduğundan Avustralya’ya giriş tarihim ve dolayısı ile de oradan da Bali’ye geçiş tarihim netti. Bunun dışında bazı ülkelerin vizelerini yolda almış olmama rağmen o ülkelere gidiş ve oradan ayrılış tarihlerim hiçbir zaman net değildi.
Özellikle böyle gezeyim, yönümü yolumu bilmeden gezeyim çabasında değilim. Hep dediğim gibi bu bir sonuç. Aslında böyle rotayı bilmeden gezmek çoğunlukla da son dakika yolculuklar nedeniyle seyahat maliyetlerini artırıyor.
Ancak bence kesin olan şu ki, rotasız ve nerede uyuyacağını bilmeden seyahat etmek, özgürlüğün en yalın ve derin hali. Bu biraz dikkat edilmesi gereken bir çizgi, aksi halde nesnel dünya ile bağları koparıp, hippileşmeye doğru giden bir sürecin de başında olmak anlamına geliyor.
Şimdiye kadar tamamladığım rota:
İstanbul> Tayland> Yeni Zelanda> Fiji> Avustralya> Tazmanya> Avustralya> Bali> Java> Sumatra> Malezya> Singapur > Borneo> Filipinler> Singapur> Malezya> Tayland> Laos> Tayland> Kamboçya>Tayland>
Eğer uzun süre yollarda olmaya devam edersem şunu yapabilirim sanırım:
Vietnam> Tayland> Myanmar> Tayland> Nepal> Tibet> Nepal> Hindistan> Sri Lanka> Hong Kong> Filipinler> Tayvan> Çin> Güney Kore> Kuzey Kore> Japonya> Çin> Moğolistan> Rusya> Finlandiya> İsveç> Norveç> Estonya> Letonya> Litvanya> Polonya> Slovakya> Belarus> Ukrayna> Moldovya> Romanya> Bulgaristan ve İstanbul
Geçen ay ilk defa bilgisayarı önüme alıp takvimi açıp plan yapmaya çalışmıştım. Tayland, Myanmar, Vietnam’ı kapsayan bir rota planı yapmıştım.
Daha 15 gün önce “Bu plana uysam iyi olur” diye düşünürken, tam da bu yazıyı hazırlarken, Tayland-Malezya sınırına yakın Tayland’ın Hat Yai şehrinde götüren bir trendeyim! Sonrasını ise Langkawi’mi, Ipoh mu, Georgetown mu yoksa Kuala Lumpur mu?…
Yine bilmiyorum. Bildiğim bir şey var Singapur’a gidiyorum ancak ne zaman varırım oraya, ne kadar kalırım, sonrasında nereye geçerim… onu da bilmiyorum.
Day 613: Kamboçya:07, Sihanoukville. 6 Nisan 2012
Seyahetlerde yalnız olmak zor değil mi?
Yalnız veya birisiyle seyahat etmek tamamen kişisel bakış açınıza ve beklentilerinize bağlı. Bu aşağı yukarı bekar olmak ile evli olmak arasındaki fark gibi. Avantajları da çoktur, zorlukları da.
Ben bu konuda esnek olduğumu düşünüyorum. Yalnızlık ile ilgili hiçbir zaman sorunum olmadı. 3 aydan uzun süre bir gezi arkadaşım oldu, çok keyif aldım. Tek başıma gezdiğim zamanlarda da bağımsız karar vermenin keyfini çıkardım. Kısa vadede yol arkadaşımla gezmeyi severim, uzun vadede tek başına gezmek tercihim. Belirleyci olan yol arkadaşınızla olan uyumunuz. Belki şu yazılara göz atmak istersin:
Yalnız Seyahat Etmek
Yalnız Seyahat Etmenin Dayanılmaz Cazibesi
Tam bir çılgınsınız . Anneme sizi anlattığımda “anne bak onun da ailesi çok da memnun değilmiş böyle sürekli gezmesinden dolayı ” dediğimde kafasında bir şeylerin değiştiğini gördüm, en azından “hımm” dercesine bir durakladı. Ve yazınızı okuduktan sonra annemle başlayan sohbetimizde, yurt içinde annem için gezi hayalleri kurmaya başladık 🙂
Ben genelde ilk etapta hareket ederken görmek istediğim yere karar veriyorum.
Görmek istediğim noktaya en yakın bölgeye olan alternatif fiyatlı uçak biletlerini araştırıp, çevrede nerelere gidebilirim sorusu ile bir rota çiziyorum.
Bir haftayı aşmayacak planlarla hazırladığım rotaya göre de hareket ediyorum.
Deneyimlerimi de http://www.anlikbirikimlerintoplami.com/ adresinde yayınlıyorum.
Hayatımın alt üst olduğunu düşündüğün zorlu yıpratıcı bir sınav maratonundan geçmekteyim. Alıp başımı gitme isteğime karşı koyarak her gün masa başında saatler geçirmek zorundayken yazılarınızı okuyup kendimi motive etmeye çalışıyorum. Gitmek istediğim yerler için rota;plan ve program istemiyorum. Sadece uzaklaşmak istiyorum.
Ben bu haleti ruhiyede iken ufkumu genişletiyor günlerime güzellik katıyorsunuz. Hayat yazılarınızla daha güzel. Eşim ve kedimle beraber küçük evrenimizde daha iyi hedefler için çabalıyor ve ulaşacağımızı biliyoruz. Seyyah ruhlarımızı tatmin etmemiz için çıkan fırsatları atlamamaya çalışıyoruz. Umarım biz de sizin kadar gezmeyi başarabiliriz. Yolunuz açık kaleminiz çalışkan olsun. İyi yolculuklar.
Sporculuk ve iş yaşamımda çok gezdim.. Geçenlerde “baba, kaç ülke gördün” diye merakla soran kızıma yanıt verebilmek için saydım – 40 yılda (birden fazla girişli) 38 ülke olmuş.. Kültüründen yetiştiğim ve coğrafyasına hayran olduğum kendi vatanım haricinde hangisi ben de iz bıraktı derseniz – Nepal ve Himalaya coğrafyasını tavsiye ederim.. Aslında, keyif alana dünyanın her köşesi ayrı güzel.. Yeter ki YOLDA OLUN..
Harikasiniz! Sizi takipteyim ara ara mutlaka siteye girip merak ettiklerimi okuyor ve bilgileniyorum farkli rotalar ve kulturi kesfetmemizi sagladiginiz icin tesekkurler. 🙂
Bılenler bılır, ustune fazla da bır sey yazmak, soz soylemek gereksız. Gezmek, gezerek ogrenmek, gıdılen yerde kaybolmak ve tekrar dogru yere gerı donebılmek ne kadar da keyıflıdır.
Her seyehatım sonrasında dilek dilemek icimden gelir. Derim ki “Ülkemdeki her kez ama her kez seyehat edebilse, ufukları, zıhınlerı acılabılse”. Gorduklerınızı baskalarına da anlatın, ki onlarda heveslensınler. Fotolarınızı kendınıze saklamayın, yayın, gozune gozune sokun ınsanların ki o fotoların ıcınde kaybolsunlar, hayal kurabılsınler.
Gezın, gorun, yazın, anlatın, gorsellerınızı paylasın. Bu anlamda Kemal Bey’e cok tesekkur ederım. Hedefımı yukselttım, yatıp kalkıp ASYAAAA, ıllede ASSSSYA demeye basladım bıle. Sevgilerimle.
Merhabalar,
Couchsurfing ve HelpX olayları iyi, güzel, hoş da bir bayan içinde aynı özgüven ve gönül rahatlığında bunları yapmak mümkün mü?
Belki sizin gibi seyyah kız arkadaşlarınız olmuştur. Türkiye’den olumsuz bir şey duydunuz mu şu ana kadar ? Bir ülkeye gittiğimizde Couchsurfing yapmamızı önermediğiniz neresi var?
Teşekkürler
Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde Couchsurfing ve HelpX faaliyetlerinde cinsiyetinizin çok da önemi yok. Gönüllü faaliyetler orada herkese açık, önemli olan yeteneğiniz ve yeteneğinize göre yapacağınız başvuru ve referanslardır.
Kadınlar Couchsurfing’de daha avantajlı. Özellikle aile olan hostlar kadınları ağırlamayı daha çok tercih ediyorlar. Örneğin ben şu an ailemle kalıyorum ve ailem yalnız kız veya çiftlere sıcak bakıyor ama yalnız erkekleri ağırlamayı istemiyor.
Couchsurfing sayfasında bulunduğum şehre gelme planlayanların profillerine baktığımda kızların çoğunun 3+ davet alırken, erkeklerin çoğunun açıkta kaldığını görüyorum.
Dünyanın her yerinde couchsurfing yapabilirsiniz. Eğer güvenlik konusunda endişeleriniz varsa bakacağınız ilk şey host olarak düşündüğünüz kişilerin referansları. Ne kadar misafir ağırlamışlar, couchsurferler ne yorum bırakmış, adresi onaylı mı, ne kadar vouch’u var…
Kendi profilinize ve kişiliğinize bakın birilerini seçtiğinizde daha rahat edersiniz. Couchsurfing internet dünyasının en güzel keşiflerinden biridir. Çekinmeyin.
Merhaba, uçak bileti satın almak, 400 binin üzerinde otel, motel, pansiyon için ücretsiz rezervasyon yaptırmak ve seyahat alışverişinizi yapabileceğiniz, farklı lokasyonlarda farklı cazip fırsatlar bulabileceğiniz. Çok faydalı bir site önermek istiyorum: globltaxi.com
Uzun süredir yurtdışında olduğunuzadan bir çok sefer konsololsuklara büyükelçiliklere gitmişsinizdir? Orası da klasik devlet dairesi gibi mi?
“Türk Konsolusluğu” benim için kabus anlamına geliyor. Süresi biten eski tip pasaportumdan çipli pasaporta geçme sürecinde 4 farklı TC Konsolosluğunu ziyaret etmek zorunda kaldım.
Sydney Konsolosluğunda çalışan kadınların tavırları tek kelimeyle iğrençti. Kibarlık ve anlayıştan uzak, 70’li yılların memuriyeti edasında kendileri patron, siz bir hiçsiniz gibi bir tavırdaydılar. Melbourn ve Singapur’dakiler gayet düzgün, Manila’daki gayet arkadaş ve sohbetti. Ancak makul talep ve açıklamalarınıza karşı çözüm üretmekten çok sizi red etme eğilimindeydiler.
Eğer pasaportunuzun süresi yurtdışında bittiyse ve yenilemeniz gerekiyorsa bu neredeyse imkansız. Aldığınız cevap “hayır veremeyiz, memlekete dönmeniz gerekiyor” olur muhtemelen. Memlekette yapılan şeyi neden memlekete toprağı sayılan burada (elçilikte) yapamadığınızı söyleyince, alacağınız tipik saçma memur cevabı belki de “kanun böyle”.
Bana memlekete dönmeniz şart, kanun böyle diyen Sydney’deki elçilikte birkaç yüz km uzaklıktaki Melbourne elçiliği pasaportumu yenilemişti. Demek ki kanunlar elçilikten elçiliğe değişiyor.
Manila’da pasaportu yenilemek için başvurduğumda ise evrak işerli ve aylarca beklemem gerektiği söylendi. Yine son şansım Singapur Elçiliğinde de bana memlekete dönmem söylenmişti ancak birkaç soru cevap faslında sonra bir mucize eseri hallettiler.
Kısaca yurtdışı elçilikleri keyfi ve bireysel davranışlar içerisindeler. Standart bir uygulama yok. Hindistan’da pasaportları çalınan 2 gezgin arkadaşa yeni pasaport vermektense memlekete geri göndermeye çalışmışlardı. Halbuki arkadaşlar daha yolun yarısındaydılar…
Zaten dünyanın en pahalı pasaportuna sahibiz onu almakta bile zorlanıyoruz. Bir çeşit askeri sınırlamalar varmış gibi….
Bu konu cidden beni tüm gezide en çok geren şey oldu. Sydney ve Melbourne ile ilgili yazılmış ancak hala blogda yayınlamadığım yazıları zamanla bloga yükleyeceğim. orada pasaport alırken neler hissettiğim ve yaşadığım ile ilgili deneyimleri okuma fırsatınız olabilir.
Çok çok güzel yazılar. Kaleminize yüreğinize sağlık. Belli bir hazırlık döneminden sonra bende yollara çıkmak istiyorum. Siz uzaktakileri kendinize yakın yapabilmişsiniz. Ne güzel…
Umarım siz de hayallerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Okuyun, araştırın, sorun ve ilham alın. Çok güzel gezi blogları var.
Selamlar.
Kaç saattir bilgisayarın başındayım, kaç yazı okudum tam olarak bilmiyorum. Ancak hepsini keyifle, akıcılıkla, sıkılmadan okuduğumu söylemeliyim. Kısa bir süre sonra gitmek istediğim Tayland’a ait aradığım her şeyi ayrıntıları yazılarında ve satır aralarında buldum. Tüm bilgiler için teşekkürler (fiyat bilgileri için ayrıca teşekkür Hepsini not ettim).
Mutlu ve keyifli, seyahatler..
Hepsini baştan okumak gerek 🙂 Gezi kitabı okur gibi… Bir ara İstanbul’a tekrar yolunuz düştüğünde (tabii yazılacaklar iyice biriktiğinde) uzun bir ara verip, bir kitap yolculuğu yapacaksınız illa ki 🙂
Teşekkürler Banu. Bir ara İstanbul’da olucam. Ağustos sonlarına doğru.
Yolculugunu basindan bu yana izlemedigim icin donup donup gecmis yazilarini okuyorum, nereden nereye geldigini sadece yol olarak degil deneyim ve hislerinle gorebilmek icin. Simdi bu yaziyi okudugumda sana rotani hatirlatmak istedim 🙂
Simdi ne kadar uzak veya yakinindasin acaba?
Yolun hep bir planı vardır cümlesi birkaç aydır anlamını buldu benim yolculuğumda. Nereye gittiğimi, gideceğimi bilmiyorum. Bunu ilk defa dinleyenlere garip gelebilir ama durum bu. Bazen bildiğim bir şey var bir yerlere gideceğim, bu gittiğim otogarda veya tren istasyonunda belli oluyor bugünlerde.
Kamboçya sonraki rota planının başındaki ünlem aslında bu anlama geliyor.
Rotayı belirledin diyelim, gittiğin yerlerde nereleri göreceğine karar vermek bile zor aslında. Hep okuyarak ve araştırarak mı karar veriyorsun, yoksa bu konu da fikir aldığın birileri var mı? Yaptığın iş çok zor geldi bana.
Bulunduğumuz modern dünyanın penceresinden ve bize giydirilmiş gözlüklerden bu benim yaşadığım hayata bakınca, düşündüklerinin akla gelmesi gayet normal.
Oysa senin evinden çıkıp işyerine gitmen, benim daha önce hiç gitmediğim ve bilmediğim coğrafyalarda dolaşmamdan daha zor gibi geliyor bana.
Bilmemek, yabancı olmak, dil eksikliği engel değil. Beyin böylesi ortamda hızlı ve pratik çözümler bulmak için kolaylıkla eviriliyor.
Zaten karşımda keyif almak, heyecan duymak, keşfetmek, yeni yerler görmek, yeni insanlar, kültürler tanımak gibi bir ödül olarak duruyorsa, ne zorluğun, ne de engellerin beni durdurabilmesi mümkün değil.
Bazen gittiğim yerleri hiç ama hiç araştırmıyorum. Sadece otobüse, trene binip yola düşüyorum. İndiğim andan itibaren sanki ayaklarım, beynim ne yapacağını biliyormuş gibi oluyor. Gidip bir otel bulup yerleşiyorum. Gerisi zaten keyif ve keşfetmek.
Bilgi almak için çok kaynak var. Kaldığım hostelin çalışanlarına burada nereleri görmeliyim, ne yapılır bu yerde? diye sorduğumda zaten en iyi kaynaktan bilgiyi almış oluyorum. Bilginin en iyisi, o yerde yaşayanlardan gelir zaten.
Kaldığım hosteldeki diğer gezginler de iyi bilgi kaynağı. Neler yaptın anlat dediğinde her türlü bilgiyi alabiliyorsun. Herkes sahip olduğu bilgiyi zevkle paylaşıyor, bir selam vermek yeterli.
Yaptığım iş kısaca senin yaptığın işten daha kolay. sabah kalkıp trafikte işyerine gitmek, o kalabalığın ve gürültünün içerisinde sabırla çalışmaya çalışmak…daha zor.
İnsanın sevdiği işi yapması güzeldir, ama bir çoğumuz sevdiğimiz işlerde olsak da, işimizi severek yapamıyoruz, yada yapmamıza izin vermiyorlar.
Ben ise istediğim şeyi severek ve keyifle yapıyorum yeter ki devlet yakamı bıraksın Seyahat özgürlüğü önündeki engelleri kaldırsın.
Pasaport çıkarmak mesele, verdiğimiz ücret dünyanın en pahalısı, yurtdışına çıkmak için harç ödüyorsun… Dünyanın bir çok ülkesi vize istiyor, bu hem maliyet, hem de evrak ve zaman kaybı demek…