Büyüklüğünden beklenmeyen tarihi zenginliğe sahip Malta, Akdeniz güneşinin ısıttığı nefis denizi, şahane plajları, inanılmaz tarihi yerleri, capcanlı gece hayatı ile Avrupa’da tatile gidebileceğiniz en iyi yerlerden. İtalya çizmesinin biraz açıklarında, Akdeniz’in ortasında, Sicilya ve Kuzey Afrika arasında yer alan Malta 3 büyük ve 2 küçük adadan oluşan bir Akdeniz ülkesi.
Hayatın yavaş aktığı, zengin tarihi ve kültürel değerleri, eşsiz doğal güzellikleri, birbirinden hoş kasabaları, dost canlısı insanları ve ruhu besleyen manzaralarıyla pek çok aktiviteyi birlikte yapabileceğiniz benzersiz deneyimler sunan bir destinasyon Malta.

Dünyanın En Güzel Adalarından Malta
- Dünyanın En Güzel Adalarından Malta
-
Malta Gezilecek Yerler
- 1. Valletta
- 2. Aziz John Katedrali
- 3. Upper Barrakka Gardens
- 4. Azize Catherine Şapeli
- 5. Lower Barrakka Gardens
- 6. Malta Savaş Müzesi
- 7. Lascaris Savaş Odaları
- 8. Büyük Liman
- 9. Mdina
- 10. St. Angelo Kalesi ve Birgu
- 11. Rabat
- 12. Popeye Village
- 13. Marsaxlokk
- 14. Blue Grotto
- 15. Hagar Qim-Mnajdra Tapınakları
- 16. Tarxien Tapınakları
- 17. Hal Saflieni Katakompu
- 18. Gozo
- 19. Comino ve Mavi Göl
- Malta’ya nasıl gidilir
Malta ya da resmi adıyla Malta Cumhuriyeti Sicilya’nın güneyinde yer alan, 3 büyük ve 2 küçük toplamda 5 adadan oluşan Akdeniz’in ada devletlerinden biri. Yüzölçümü 316 kilometrekare olmasına rağmen, UNESCO’ya göre insanlık tarihinin dünyada izlerinin en yoğun şekilde bulunduğu bölge burası. Kilometrekare başına en çok tarihi ve kültürel miras yer yüzünde bu adalarda yer alıyor.
Ülkede resmi dil olarak Maltaca ve İngilizce konuşuluyor. İtalyanca-Arapça kırması bir dil konuşuyor. Malta’da yaklaşık 426 bin kişi yaşıyor. Avrupa Birliği’ne üye olan Malta’ya gitmek için Schengen vizesi gerekiyor.
Oldukça korunaklı doğal limanları ve yıl boyunca süren ılıman iklimiyle gözde özelliklere sahip ülke. Yılın 300 gününün güneşli geçtiği Malta, harika plajlarıyla turistleri cezbediyor. Rüzgâr sörfü yapanlardan güneşlenenlere kadar herkes için çeşitli seçenekler, altın kumlu, kırmızı kumlu plajlar ve mavi lagünler var.
Tüm yapılar adaya özgü sarı taş ile inşa edilmiş. Bu korunmuş mimari yapısı, doğal limanları, ılıman iklimi ve çok kültürlülüğü ile tarihi zenginliğe sahip ülke, turizmde de ilgi çekiyor. Ülkenin nüfusunun yarısı başkent Valletta şehrinde. Malta’nın ikinci büyük adası olan Gozo, 7 bin kişilik nüfusuyla adanın en kalabalık şehri.
Güneşi, yüzmeyi ve yeni insanlarla tanışmayı seviyorsanız, Akdeniz’in göbeğindeki Malta Adası İngilizce öğrenmek ve mükemmel bir tatil için ideal. Bu eğlenceli güzel ülke, 50’den fazla dil okuluyla yabancı dil eğitiminde listenin en üst sıralarında yer alıyor. Ülkenin en büyük ekonomisi turizmde aktif rol oynayan öğrenciler hem dil eğitimi alıyor hem dilini geliştiriyor hem de masraflarını çıkarabiliyor.
Bozulmamış doğası, sakin kıyıları, antik eserleri ve gizemli öyküleriyle Malta, Hollywood yapımları için doğal set ortamı. Game of Thrones’tan Gladyatör’e, Monte Kristo Kontu ve Truva’ya kadar birçok yapım bu şirin ada ülkesinde çekildi. Tarsuslu Aziz Pavlus, ressam Caravaggio, Napolyon gibi ünlüler geçmişte bu adanın misafiri olan isimlerden.
Yerli halkın görkemli olarak adlandırdığı Malta, bu çok sayıda kültürel ve doğal zenginliğin yanında, karakteristik mimari dokusunu ve Orta Çağ’dan kalma havasını korumayı da başarabilmiş. Bu yüzden adanın her köşesi gezilesi görülesi çok değerli miraslar sergiliyor ziyaretçilerine.
Malta Gezilecek Yerler
Malta küçük ama gezilecek ve görülecek yerleri o kadar çok ki! Kendisine ayırdığınız vakit az ise gezip gördükçe keşke daha çok kalsam demenize neden olacak kadar zengin bir ada. Yürüyerek gezmesi kolay şehirlere sahip. Valetta, Mdina, Rabat ve Birgu’nun nerdeyse tüm sokakları tam da kaybolmak için yaratılmış sanki.
UNESCO Listesinde yer alan, çok iyi korunmuş harika bir orta çağ şehri olan eski başkent Mdina; MÖ 3600-3000 yıllarına tarihlenen, Mısır piramitlerinden daha eski, kayalara oyulmuş yeraltı mezarlığı Hal Saflieni; 1980’de UNESCO listesine giren arkeolojik alan Tarxien Tapınakları, dünyanın en eski dini sitelerden biri olan Megalitik Tapınak Mnajdra, Ġgantija Tapınağı görülmeye değer benzersiz yerler.
Games of Thrones dizisiyle ünlenen ve oldukça fazla turist çeken Malta’da yer alan St. Jean Şövalyeleri’nin yaptırdığı gösterişli saraylar, surlar, kaleler ve diğer birçok dini yapı bugün Malta’nın en çok ilgi gören tarihi yerleri arasında yer alıyor.
Comino Adası’ndaki dünyanın en etkileyici plajlarından Blue Lagoon ve Crystal Lagoon da görülecekler listenizde olsun. Malta’nın en uzun kumsalı Mellieha ile Ghajn Tuffiena ve Altın Körfez Malta’nın en popüler plajları. Malta hakkında çok daha detaylı bilgileri maltatatili.com sitesinde bulabilirsiniz.
1. Valletta

Valletta, 1565’te adayı ele geçirmeye çalışan Osmanlı tehlikesinin atlatılmasının hemen ardından kurulan bir yerleşim yeri. Günümüzde Malta’ya başkentlik yapan bu şehir, çorak ve kayalık bir yarımada üzerine her detayı planlanarak kurulmuş.
Büyük Osmanlı Kuşatmasında Osmanlı kuvvetlerine karşı komuta ettiği direnişçi birliklerle kazandığı başarıların ardından tarikatın kahramanlarından biri haline gelen Jean Parisot De La Vallette’nin adı verilen başkent sokaklarında kendinizi film setinde hissediyorsunuz. Geçtiğimiz yıllarda yıl 450’nci yaşını kutlayan şehir 2018’de Avrupa Kültür Başkenti oldu.
Birbirini dikey kesen, inişli çıkışlı dar sokaklar boyunca bitişik nizamda cumbalı eski Malta evleri sıralanıyor. Sarı Malta taşından yapılan binalara 16. yüzyıl mimarisi egemen. Sokağa taşan rengarenk cumbalı evler, yaşanmışlık hissini misafirlerine sonuna kadar hissettiriyor.
Yüksek ve kalın duvarlı surları, burçları, kilise ve katedralleri, St. John Şövalyelerinin mirasının sergilediği müzeleriyle Valletta, tam da sokaklarında kaybolunacak bir şehir. Şehir Kapısından başlayarak dairesel bir turla yaklaşık 1 km uzunluğunda olan Valletta’yı baştan başa gezebilirsiniz.
Şehrin ana girişinin yakınında yer alan kalıntılar, II. Dünya Savaşı zamanında harap olmuş Malta Tiyatrosuna ait. Geriye kalan kalıntılar üstüne konser salonu inşa edilmiş bir açık hava tiyatrosu olarak hizmet veriyor. Republic Street Caddesi şehrin pek çok ünlü mekanının ve görülecek yerlerin sıralandığı bir cadde. Republic Street’e paralel uzanan Merchant Street de güzeldir.
Valletta’da bu çok kültürlü yapının yansıması olan çok sayıda eserle karşılaşmak mümkün. Malta Şövalyelerinin kilisesi St. John’s Co-Cathedral; teraslı kemerleriyle şehrin en etkileyici manzarasına sahip yeri Upper Barrakka Gardens; Katolik İtalyanların kilisesi Azize Catherine Şapeli görülecek en önemli yerler arasında.
Valetta’da tarih öncesi ve Fenike zamanlarının kayda değer koleksiyon eserlerini sunan Ulusal Arkeoloji Müzesi; Valletta’nın sanat müzesi olan Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi; Büyük Kuşatma sırasında önemli rol oynayan Aziz Elmo Kalesinde yer alan Malta Savaş Müzesi gezilecek en güzel Valletta müzeleri arasında yer alıyor.
Avrupa’daki en eski üç tiyatrodan biri olan Malta’daki Manoel Tiyatrosu da Malta gezilecek yerler listesine eklenebilir. St. John Şövalyeleri’nin Büyük Üstadı António Manoel de Vilhena tarafından 1731’de yaptırılan tarihi tiyatro, Tarikatın genç şövalyelerini beladan uzak tutmak amacıyla yapılmış. Tiyatroda her hafta tiyatro oyunları veya ilginç kültürel etkinlikler gerçekleştiriliyor.
Tarih boyunca farklı medeniyetler arasındaki savaşlara ev sahipliği yapan Malta’da dünyanın en zengin zırh koleksiyonunu barındıran Şövalyeler Sarayı (Grandmaster’s Palace) tarihe yolculuk yaptırıyor.
2. Aziz John Katedrali


Aziz John Katedrali (St. John’s Co-Cathedral), adanın sembolü ve Malta Şövalyelerinin kilisesi. Avrupa’nın en önemli Barok binalarına sahip bu sıra dışı kilise mimar Gerolamo Cassar’in imzasını taşıyor. Binanın dış cephesi oldukça mütevazı göründüğüne aldanmayın, kilisenin iç dekorasyonu inanılmaz zengin ve rafine. Gördüğünüzde sizi hayrete düşüreceğine eminim.
Yapımına 1572’de başlanılan ve 1577’de tamamlanan katedral adada onlarca Hristiyan ibadethanesinin arasında farklı özellikleriyle öne çıkıyor. Hayatımda gördüğüm en güzel kiliselerden biri. Her şey o kadar mükemmel yapılmış ki burayı neden sadece bir kilise değil de ayı zamanda müze olarak adlandırdıklarını anlaşılabiliyor.
Üç boyutlu mermerleri, oymalı taş duvarları, ünlü İtalyan Barok sanatçısı Mattia Preti tarafından dekore edilmiş nefes kesen tonozlu tavanları inanılmaz etkileyici. Heykeller, duvar ve tavan resimleri, tablolar ve diğer her şey nefes kesici.
İtalyan Barok ressam Caravaggio’nun çalışmalarının geç döneminin bir başyapıtı olan en büyük eseri olan bir tablo bu görkemli kilisede yer alıyor. Roma’da bir cinayet işleyip idama mahkûm edildikten sonra Malta’ya sığınıp Malta Şövalyelerine dahil olan ressamın Vaftizci Yahya’nın idam edilmesini tasvir ettiği ‘Vaftizci Yahya’nın Boynunun Vurulması’ adlı, son derece dramatik ve karanlık tablo 1608 tarihli.
Katedralin geniş bir duvarına yapılmış, şiddet ve ölüm korkusunu yansıtan başyapıt bazı uzmanlar tarafından insanlık tarihinin en önemli ilk on sanat eseri arasında gösteriliyor. Her köşesi altın ve mermerle kaplanmış olan kilisenin içinde yerler bile renkli mermerlerle döşeli.
Böyle ihtişamlı bir yeri görmeden sakın Malta’dan ayrılmayın. Kilise görmek için 12€ harcamaya gerçekten değer. Aziz John Katedrali ziyaret saatleri pazartesiden cumaya 09.30-16.30, cumartesi günleri ise 09.30-12.30. Katedral, pazar günleri ve resmi tatillerde ziyarete kapalı. Kilisenin üst katındaki balkona çıkmayı unutmayın.
3. Upper Barrakka Gardens

Upper Barrakka Gardens, Malta’nın başkenti Valetta’da halka açık en büyük yeşil alanlardan. Büyük Liman bölgesinde yer alan bahçenin tarihi 1560’lı yıllara uzanıyor. Bahçenin teraslı kemerleri 1661’de İtalyan şövalyesi Fra Flaminio Balbiani tarafından inşa edilmiş.
St. John Şövalyelerinin dinlenme alanı olarak planlanan bahçe, 1800’de Malta’da Fransız işgalinin sona ermesinin ardından halka açılmış. Parkta, Gerald Strickland, Sir Thomas Maitland ve Sir Winston Churchill dahil olmak üzere birçok tanınmış kişinin heykelleri bulunuyor.
Maltalı heykeltıraş Antonio Sciortino’nun Les Gavroches (sokak çocukları) heykelinin bir kopyası da bahçede bulunuyor. Bahçe Barrakka asansörü ile sahil kesimiyle birbirine bağlanıyor. Bahçenin deniz manzarası ve peyzaj düzenlemeleri harika.
Her gün saat 16.00’da top atma gösterisi düzenleniyor. Valletta’dan gün batımı manzarası izlemek keyifli. Gün batımı saatlerinde burada olmaya çalışın. Buradan Grand Harbour’ı ve şahane manzarayı izliyorsunuz. Upper Barrakka Gardens ziyaret saatleri 07.00-22.00. Bahçe, haftanın 7 günü ziyarete açık. Upper Barrakka Gardens giriş ücreti alınmıyor.
4. Azize Catherine Şapeli

Azize Catherine Şapeli (St. Catherine of Italy), adada yaşayan Katolik Malta İtalyan topluluğunun bölge kilisesi olarak hizmet veren bir kilise. Yaygın olarak İtalya Aziz Catherine Kilisesi olarak bilinen yapı 1576’da St. John Şövalyeleri tarafından inşa edilmiş. 17. yüzyılda ihtiyaçlar doğrultusunda genişleyen kilise, 2001-2011 yılları arasında büyük bir restorasyon geçirmiş.
İtalyan Sanatçı Mattia Preti’nin Malta’ya geldiği dönemde kiliseye bağışladığı, İskenderiyeli Aziz Catherine’in şehadetini betimleyen ‘Azize Katerina’nın Şehadeti’ adlı tablosu kilisenin en önemli eseri. Kubbedeki freskler de onun eseri. Gri ve altın yaldızlı sıva süslemeleri üslup bakımından dünyada benzersiz.
Aziz Catherine Şapeli, pazar günleri hariç haftanın 6 günü 09.00-17.00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilebiliyor.
5. Lower Barrakka Gardens
Lower Barrakka Gardens, Malta’nın başkenti Valetta’da Upper Barrakka Gardens’ın deniz seviyesinde olan bölümü. Büyük Liman ve dalgakıran manzaralı bahçenin merkezinde yer alan neoklasik tapınak ve Sir Alexander Ball anıtı bahçede görülmesi gereken yapılar arasında.
Peyzaj düzenlemesiyle etkileyici bir güzelliğe sahip olan parkta 1956 Macaristan devrimine, Prag baharına, Giuseppe Garibaldi’ye ve Avrupa Birliği’nin 50. yıldönümüne adanmış hatıra plaketleri sergileniyor. Lower Barrakka Gardens’in hemen yakınında ise Siege Bell War Memorial adlı savaş anıtı yer alıyor. Şehrin sokaklarını turlarken buraya da uğrayın.
6. Malta Savaş Müzesi

Malta Savaş Müzesi (Malta at War Museum), St. Elmo Kalesinde, savaş sırasında karakol ve hava saldırısı önlem merkezi olarak hizmet veren 18. yüzyıldan kalma bir ordu kışlasında yer alıyor. Malta’nın II. Dünya Savaşı sırasında (1940-43) geçirdiği karanlık günlerinde Malta’nın cesur halkının ve onların savunucularının katlandığı büyük çileyi belgelemek için duruyor.
Savaş sırasında polis karakolu ve hava saldırısı önlem merkezi olarak kullanılan 18. yüzyıl ordu kışlasında yer alan müzede kişisel eşyalar, belgeler, madalyalar, üniformalar ve silahlardan oluşan zengin bir dönem eserleri ve hatıra koleksiyonu sergileniyor.
Müze yer altındaki devasa sığınakla öne çıkıyor. Başınıza giydiğiniz kaskla yeniden canlandırılmış gaz perdesinden geçerek savaşın en kötü günlerinde Maltalıların yaşadığı dünyaya adım atıyorsunuz. Savaş sırasında yüzlerce insan çok sayıda gün ve gecesini elle yapılmış bu kaya tünellerde gaz lambalarının ışığı ile geçirmiş.
Özel rehberli turlar günde iki kez saat 10.30’da ve 13.00’te düzenleniyor. Bu turun ücreti, Saluting Battery turunu ile birlikte 16 €.
Malta Savaş Müzesi ziyaret saatleri pazartesiden cumartesiye 10.00-16.30. Müze, pazar günleri ziyarete kapalı. Malta Savaş Müzesi giriş ücreti 12€, öğenci 10€, 5-15 yaş arası çocuklar 5€.
7. Lascaris Savaş Odaları
Lascaris Savaş Odaları (The Lascaris War Rooms), Aziz John döneminde kölelerin tutulduğu odalara deniyor. Valetta’nın kalın duvarlarının içinde yer alan ve II. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin ve müttefik Akdeniz kuvvetlerinin gizli buluşma yeri olan bu odalarda General Eisenhower, 1943’te Sicilya’nın fethi ile sonuçlanan meşhur Husky Operasyonu’nu yönetmiş.
Günümüzde hala muhafaza edilen operasyon odaları da bu dönemden kalma harita, telefon, iletişim sistemlerini ve çizim masalarını görebilmek mümkün. Lascaris Savaş Odaları ziyaret saatleri 10.00-17.00. Odalar, pazar günleri ziyarete kapalı. Lascaris Savaş Odaları giriş ücreti 12€, öğrenci 10€, 5-15 yaş ziyaretçilere 5€.
8. Büyük Liman
Büyük Liman (Grand Harbour), Malta tarihinin kalbi. 1565 kuşatmasının ana merkezi olan liman, II. Dünya Savaşında bölge tarihini ilgilendiren çok önemli olaylara sahne olmuş. II. Dünya Savaşı sırasında yoğun bombardımanlara maruz kalmış olan Malta’nın Büyük Limanında savaş sırasında hasar görmüş gemilerin tamirleri yapılırmış.
1970’li yıllara kadar İngiliz Kraliyet Donanması bu limanda koruyucu olarak görev almış. Müttefik Kuvvetler’in II. Dünya Savaşını kazanmasında önemli rol oynadığından İngiltere Kralı’nın Cesaret Madalyası ile onurlandırdığı Büyük Liman, dünyanın en büyük surlarına sahip. Liman çevresinde yürüyüş ve bisiklet yolları ile enfes Akdeniz manzarası ve mis gibi deniz havası bulunuyor.
9. Mdina

Mdina, Malta gezilecek yerler listenizde mutlaka olması gereken, adanın ilk kale merkezi. Valletta’dan yaklaşık 13 km uzakta bulunan Mdina adeta yaşayan bir müze gibi. Bir zamanlar Romalıların merkezi olan ve Bronz Çağı’ndan bu yana askeri savunma merkezi olarak kullanılmış. 1565’teki Osmanlının adayı almaya çalıştığı dönemde burası başkentti.
Sonrasında başkent Vittoriosa’ya taşınınca kent adeta bir hayalet şehre dönmüş. Günümüzde Mdina ‘Sessiz Şehir – The Silent City’ olarak tanımlanıyor. Mdina’nin ana giriş kapısı barok tarzdaki görkemli Mdina Gate kapısından geçerek içeri giriyorsunuz. Malta’nın asil ailelerinin atalarına ait evler, küçük ve labirent gibi sokaklar bana Mardin sokaklarını anımsatmıştı.
Yapmanız gereken şey sokaklarında rastgele yürümek olsun. Görmeniz gereken birkaç önemli yeri de görmeye mutlaka çalışın. 1728’de inşa edilen Fransız Barok sarayı Vilhena Sarayı, 1973’ten bu yana National Museum of Natural History olarak hizmet veriyor (5€). Kent girişinde sol tarafta yer alan etkileyici bina, adaların ekolojik yapısı ve habitatına dair bilgiler sunuyor.
Mdina’da St. Paul Şövalyelerinin merkezi ve ilk kilisesi olan St. Paul’s Cathedral ve Müzesi görülecek en önemli yapı olarak aklınızda bulunsun. Katedral, tüm Malta kiliselerinin mecazi anası sayılıyor. Aynı zamanda Malta Başpiskoposunun dini kutlamaları burada yapılıyor. İbadet için giriş ücretsiz, ancak turistik ziyaret için müze girişi ile birlikte 10 € alınıyor.
Ben kiliseye daha önceki ziyaretimde de son ziyaretimde de girdim, ücret isteyen olmadı. St. Paul Katedraline bağlı olan St. Paul Müzesi (Mdina Metropolitan Katedrali Müzesi) ise katedralin sağ tarafında muhteşem bir barok binada yer alıyor. Müze koleksiyonu fantastik tablolardan ve dönem mobilyalarından oluşuyor. Hem dışı hem de içerisi oldukça görkemli.
The Knights Of Malta Müzesinde ise Mdina’nın tarihi hikayesini daha yakından öğrenebilirsiniz. Sadece gündüz saatlerinde gezebileceğiniz Mdina’da Bastion meydanından adanın en güzel manzaralarını görme şansını yakalayabilirsiniz. Akşam saatlerinde aydınlatma olmadığı için fazla bir şey görme şansını yok ancak Mdina’nın çok lezzetli yemekler sunan restoranlarında keyifli bir akşam yemeğinin tadını çıkartabilirsiniz.
10. St. Angelo Kalesi ve Birgu

St. Angelo Kalesi, Malta’nın başkenti Valetta’da Büyük Liman’ın merkezinde, Birgu semtinde yer alan şehrin sembol yapılarından biri. Orta çağda Castrum Maris adı verilen kalenin üzerine 1530’lu yıllarda St. John Şövalyeleri tarafından yeniden inşa edilen kale, 1565 Malta Kuşatması’nda adanın savunmasında önemli bir rol oynamış.
1690’lı yıllarda son kez inşa edilen kale, II. Dünya Savaşı sırasında aldığı ağır darbelerin ardından restore edildi. Kale, 1998’den bu yana UNESCO Dünya Kültürel Mirası Geçici Listesinde yer alıyor. Kale içerisinde 1574’ten 1798’e kadar Malta Engizisyonunun merkezi olan Engizisyon Sarayı (Inquisitor’s Palace), Malta’nın denizcilik tarihinden kesitler sunan Malta Denizcilik Müzesi (Malta Maritime Museum) de bulunuyor.
St. Angelo Kalesi ziyaret saatleri pazartesiden pazara 09.00-17.00. Bilet satışı 16.30’da sona eriyor. Kale, 24, 25, 31 Aralık ve 1 Ocak’ta ziyarete kapalı. St. Angelo Kalesi giriş ücreti 8€, 12-17 yaş 5€, 6-11 yaş 3€.
11. Rabat
Malta’nın kuzey bölgesinde antik başkent Mdina’nın yanı başında yer alan Rabat, Malta’nın tarihi geçmişinde önemli rol oynayan yerleşim merkezi. Malta’nın zengin kültürel mirasının ana kaynaklarından biri olan Rabat, antik dönemde Roma şehri Melita’nın bir parçasıydı. Roma Döneminde kalma sayısız kalıntı ve tarihi yapıya ev sahipliği yapan Rabat, yüzyıllar boyunca farklı dini tarikatın yerleştiği bir bölge olmuş.
Fransiskenler, Dominikenler ve Agustinciler gibi dini grupların kiliselerinin bulunduğu Rabat, günümüzde adanın ticaret merkezi olarak kabul ediliyor. Rabat’ta görülmesi gereken yerler arasında Roma Villası (Domus Romana), yeraltı mezarları, Aziz Paul Mağarası ile çok sayıda kilise ve manastır bulunuyor.
12. Popeye Village

Sweethaven Köyü olarak da bilinen Popeye Village (Temel Reis Köyü), tam anlamıyla bir masal köy. 1980 yılında Robin Williams’ın başrolde oynadığı Popeye (Temel Reis) müzikal filmi için inşa edilen bir film seti olan köy, flim çekimlerinin bitmesinin ardından müze ve eğlence merkezine dönüştürülmüş.
Filmde yer alan ahşap yapıların tamamının korunduğu köy, Mellie köy merkezine 3 km mesafede, Anchor Koyu’nda yer alıyor. 1979’da Hollanda’dan ahşap malzemeler ve Kanada’dan getirilen özel çatı kaplamaları ile 7 ay gibi bir sürede inşa edilen köydeki evlerin renklendirilmesi için 7 bin 500 litre boya kullanılmış.
Popeye Village ziyaret saatleri kış dönemi (Kasım – Mart) 09.30-16.30, yaz dönemi (Nisan – Kasım) 09.30-19.00. Köy, haftanın 7 günü ziyarete açık. Popeye Village giriş ücreti 15€, çocuklar 12€.
13. Marsaxlokk

Marsaxlokk, limanı, liman çevresindeki koy boyunca sıralanan balıkçı tekneleri, enfes manzarası, mis gibi deniz havası ve tarihi yapılarıyla Malta’nın görsel anlamda en çok tanınan turistik cazibe merkezlerinden. Valetta’dan otuz dakikalık bir otobüs yolculuğuyla ulaşılan balıkçı kasaba kartpostalı andıran manzarası var.
MÖ 900 yılında Malta’ya yerleşen Fenikeliler, Marsaxlokk’u bir ticaret limanı olarak kullanmış Marsaxlokk’un sahil ve limanı, restoranları ve yüzme alanları ile yerel halk ve turistler arasında popüler bir yer. Turistler Marsaxlokk’a canlı pazar yerinde tur atmak, rengarenk balıkçı teknelerinin kenarında yürüyüş yapmak ve sahilde sakin bir öğle yemeği yemek için geliyor.
Akdeniz kültürünün hakim olduğu ülke yemeklerinde deniz ürünleri, domates, zeytinyağı, zeytin ve patatese çokça rastlanıyor. Tavşan eti yerel lezzetlerden sadece biri. En iyi balık restoranları için Marsaxlokk’a uğrayın, kış aylarında lampuka adı verilen Akdeniz lüferini deneyin.
Doğal yapısını ve görünümünü kaybetmeyen Marsaxlokk’da her gün kurulan pazar ise hediyelik eşya almak isteyen ziyaretçilerin uğrak mekânı. Marsaxlokk’un yanı başında yer alan ve Malta’nın en gözde yüzme alanlarından biri olan St Peter’s Pool, doğal bir yüzme havuzunu andıran muhteşem bir plaj.
14. Blue Grotto

Blue Grotto, Malta’nın güney kıyısında, 7 farklı mağaradan oluşan enfes manzaraya sahip bir doğa oluşumu. 1950’li yıllarda bölgeyi ziyaret eden bir İngiliz askeri ile ünü Avrupa’ya taşınanmış. Yaklaşık 30 m yüksekliğinde devasa bir ana kemerin yanı sıra Balayı Mağarası, Kedi Mağarası ve Yansıma Mağarası’nı bulacağınız 6 adet mağaradan oluşan bir sistem.
Blue Grotto’nun muhteşem görüntüsü Wied iz –Zurrieq adlı izleme noktasından izlenebiliyor. Güneşli bir günde görmeye giderseniz, beyaz kumlu deniz tabanındaki güneş ışığının yansıması nedeniyle mağaraları parlak mavi tonlarda aydınlanıyor bu da hayranlık uyandıran gerçek bir manzara sunuyor.
Yılda yaklaşık 100 bin ziyaretçi tarafından ziyaret edilen Blue Grotto’yu, Comino adasında bulunan Blue Lagoon ile karıştırmayın. 60 dakikalık bir tekne turuna katılabilirsiniz. Ayrıca bölge dalış ve şnorkelli yüzme için oldukça popüler. Blue Grotto Caves’e tekne gezileri Zurrieq köyünden kalkıyor.
Valletta’dan Route 74 otobüsleri ile 30 dakika Panorama durağında oluyorsunuz. Duraktan 10 dakikalık yürüme mesafesinde, tepeden aşağı mavi mağaraya gözleme yerine ulaşıyorsunuz. Blue Grotto bilet fiyatı 8 €. Hagar Qim Tapınakları ile aynı rotaya koyabilrsiniz.
15. Hagar Qim-Mnajdra Tapınakları


Hagar Qim-Mnajdra Tapınakları, 1992’de UNESCO Dünya Kültürel Mirası Listesine dahil edilmiş olan Ġgantija evresine (M.Ö. 3600-3200) tarihlenen megalit tapınak kompleksinden oluşan bir kültürel miras. Kelime anlamı ‘ayakta duran kayalar’ olan Hagar Qim, Malta adasının güneyindeki Qrendi kasabasının yakınında yer alıyor.
Kelime anlamı ‘ayakta duran kayalar’ olan Hagar Qim, Malta adasının güneyindeki Qrendi kasabasının yakınında yer alan bu megalitik yapılar bu alanda dünyanın en zengin arkeolojik miraslarından biri. Adaların zaten ne köşesine baksanız antik dönem öncesi kalıntılarla karşılaşıyorsunuz. Akdeniz’in ortasında yer alan bu kurak ve küçük adada neden bu kadar çok tapınak olduğu hala gizemini koruyor.
Kanıtlar, Hagar Qim’in Scilly’den gelen taş devri insanları tarafından inşa edildiğini gösteriyor. Malta’nın birçok tarihi yapısı gibi kireç taşı kullanılarak inşa edilmiş. MÖ 3600 ile 3200 yılları arasında inşa edilen ana tapınak ile birlikte, sonradan eklenen 3 yapı bulunuyor. Tapınaklar Stonehenge’den daha eski.
Mnajdra Tapınağı ise Hagar Qim’dene 500 metre aşağıda, deniz kıyısında yer alıyor. Malta’nın dördüncü büyük adası olan küçücük Filfla Adasına bakıyor. Çok sayıda odası, yer döşemeleri, devasa kapıları, taş mobilyaları ile Malta’daki en popüler tapınaklardan biri.
Hagar Qim Arkeoloji Parkı’na girmeden önce sizi mekanın atmosferine kaptıracak ve bu sitenin kökenini ve evrimini anlamanızı sağlayacak 4d videoyu izleyin.
Hagar Qim, Valletta’dan arabayla yaklaşık yarım saat uzaklıkta. Toplu taşıma ile ziyaret etmek için, doğrudan Qrendi’ye giden 72 numaralı otobüse binin. Qrendi otobüs durağından Hagar Qim’e yaklaşık 25 dakikalık yürümeniz gerekiyor.
Mnajdra ve Hagar Qim ziyaret saatleri 09.00-17.00. Tapınaklar, haftanın 7 günü ziyarete açık. Bilet satışı kapanış saatinden yarım saat önce sona eriyor. Mnajdra ve Hagar Qim giriş ücreti 10€, 12-17 yaş 7,50€, 6-11 yaş 5€.
16. Tarxien Tapınakları
Tarxien Tapınakları, dört megalitik tapınaktan oluşan dev bir kompleks. 1913’te çiftçilerin keşfettiği tapınaklarda ilk kazılar 1915-1919 tarihleri arasında gerçekleşmiş. İnsan kalıntılarının bulunduğu tapınaklar bölgedeki insanlık tarihine ışık tutuyor. Malta adasındaki en büyük ve en karmaşık tarih öncesi site, UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alıyor.
Tarxien köyünün merkezinde yer alan tapınaklar, Malta’nın bir diğer ünlü tarihi yapısı Ħal-Saflieni Katakompu’nun 400 metre doğusunda yer alıyor. MÖ 3800 ile 2200 yılları arasında inşa edilmiş ve MÖ 2400 ile 1500 yılları arasında yeniden kullanılan dört megalitik yapıdan oluşan bir kompleksten oluşuyor. Dört tapınaktan üçü beş apsisli plana göre inşa edilmiş. Merkezi tapınak ise altı apsisi ile tasarımında benzersiz bir özellik taşıyor.
Tapınaklar üzerinde yer alan kabartmalardan yapının hayvan kurban edilen bir dini merkez olduğu düşünülüyor. MÖ 2400 ile 1500 yılları arasında bir Tunç Çağı ölü yakma yeri ve mezarlığı olarak yeniden kullanıldığını gösteriyor. Yine de tapınağın neden yapıldığı ve nasıl kullanıldığına dair pek çok şey gizemini koruyor.
Tarxien Tapınakları ziyaret saatleri pazartesiden pazara 09.00-17.00. Tapınaklar haftanın 7 günü ziyarete açık. Bilet gişesi kapanıştan yarım saat önce kapanıyor. Tarxien Tapınakları giriş ücreti 6€, 12-17 yaş 4,50€, 6-11 yaş 3€.
17. Hal Saflieni Katakompu
Ħal-Saflieni Katakompu (Hypogeum), Malta’nın en sıra dışı tarihi alanlarından biri. Dünyadaki en eski yapılardan biri olan UNESCO Dünya Mirası Listesindeki yeraltı kompleksi Hypogeum, piramitlerden ve Stonehenge’den bile daha eski. 1902’de Malta’daki Paola kasabasında, Valletta’nın Büyük Limanının en iç kısmına bakan bir tepede keşfedilmiş.
Mezarlık, üç ayrı seviyeye yerleştirilmiş birbirine bağlı kaya kesimli odalardan oluşan bir kompleks. Tarih öncesi dönemlere ait yer altı mezarlarından oluşan bölgede bin yıllık süreç boyunca 7 bin insanın gömüldüğü tahmin ediliyor.
Tarihi MÖ 3,300-3,000 yılları arasına dayanan mezarlıktaki bazı duvarları süsleyen kırmızı aşı boyalı resimler, Malta Adalarında kaydedilen en eski ve tek tarih öncesi resimler. En yeni kalıntılar ise erken bronz çağı dönemine (MÖ 1500) ait. Süslenmiş bloklar ve figürinler şimdi Valetta Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.
Yeraltında olması sebebiyle oldukça iyi korunmuş olan bu ilginç yere sınırlı sayıda ziyaretçi alınıyor. Kırmızı duvar resimleri ve oyma yapısıyla dünyada halkın erişimine açık tek tarih öncesi mezar alanının gelecek nesillere ulaşabilmesi adına günlük en fazla 8 saat boyunca, saatte en fazla 10 kişinin ziyaret etmesine izin veriliyor.
Ħal-Saflieni Katakompu ziyaret saatleri 09.00-17.00. Katakomp, haftanın 7 günü ziyarete açık. Mezar alanında 09.30, 10.30, 13.30, 14.30 ve 15.30 saatlerinde 20 dakika süren rehberli turlar düzenleniyor. Ħal-Saflieni Katakompu giriş ücreti 35€, 12-17 yaş 20€, 6-11 yaş 15€, rehberli tur 40€.
18. Gozo


Gozo, Malta’nın kuzeyinde yer alan, yarım saatlik bir feribot yolculuğu ile ulaşabileceğiniz ufak ve kırsal bir ada. Malta’nın bu ikinci en büyük adası olan Gozo’da büyük şehirler, trafik sıkışıklığı yok, sadece güzel kilise meydanları, kristal berraklığındaki sularının sarmaladığı kumsallar, doğa ve sakinlik var. 34 bin kişinin yaşadığı ve Malta’nın yakın geçmişteki halinin neye benzediğini gözler önüne seren Gozo’da hayat yavaş ritimli.
Burayı gezmek için en az 1 gününüzü ayırın. Malta için 1 hafta vakit ayırdıysanız eğer 2 gününüzü rahatlıkla Gozo’ya ayırabilirsiniz. Gozo gezinize adanın merkezinde yer alan, Gozo’nun sadece coğrafi merkezi değil, aynı zamanda ticari, sosyal ve kültürel yaşamının ve tarihinin de merkezi başkent Victoria (Malta dilinde Rabat da denir) ile başlayın.
Citadella, Victoria’daki ana cazibe merkezi. Gozo’daki tepelerden birinin üzerine inşa edilmiş bu küçük burç şehri yakın zamanda tamamen yenilenmiş. Kalenin surlarına çıktığınızda çevredeki kırsal alanın, köylerin, denizin 360° harika bir manzarasını izleyebiliyorsunuz. Citadella’ya giriş için ücret alınmıyor. Bu kalenin sokaklarının tadını özgürce çıkarın.
Citadella‘nın önemli kiliselerinden Barok Varsayım Katedrali’ni küçük bir ücret karşılığında ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca Citadella’nın içinde yer alan Katedral Müzesi ile Arkeoloji Müzesi ilginizi çekebilir. Yerel yaşam tarzı ve gelenekler hakkında daha fazla bilgi edinmek için Folklor Müzesini ziyaret edebilirsiniz.
Ggantija, 5 bin 500 yıllık tarihi ile Gozo’nun en çok ziyaret edilen noktası. Malta’nın megalitik tapınakların en eskisi olan ve en büyüğü olan Ggantija, Maltaca’da ‘dev’ anlamına geliyor. Gozolular, bazılarının ağırlığının 5 tonu bulduğu bu devasa kayaları ancak devlerin taşıyabileceğine ve bir araya getirebileceğine inanmış. Bugün bile kimse kayaların oraya nasıl geldiğini tam olarak bilmiyor.
Misafirperver halkı, sempatik kasabaları ve geleneksel sanatları ile görülmesi gereken yerler arasında olan bu adada Ta’Pinu Bazilikası ve Dwejra bölgesi görülmesi gereken diğer yerlerden.
Dwejra‘da pek çok filme sahne olan ünlü Azure Penceresi vardı, ama maalesef 2017’de çöktü ama bu, orada görülecek bir şey kalmadığı anlamına gelmiyor! Akdeniz’in kristal berraklığındaki sularının kapladığı tuhaf ve ilginç kaya oluşumlarıyla göz alıcı bir yer burası. Eşsiz özellikleri ile şnorkelli yüzme ve dalış için oldukça popüler.
Ramla Koyu‘nun sağ yamacında yer alan Tal Mixta Mağarası‘nı da ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Oradan plajın ve çevredeki manzaraların harika manzarasının keyfini çıkarabilirsiniz.
Gozo’da kredi kartı yaygın olarak kullanılmıyor. Yanınızda yeterli miktarda nakit bulundurmaya özen gösterin. Gozo’da keçi sütünden üretilen karabiberli peynir, makarna ve Malta ketçabı da deneyebileceğiniz lezzetler arasında.
19. Comino ve Mavi Göl
Comino, diğer ana adalar olan Malta ve Gozo arasında yer alan küçük bir ada. 1 gün gibi kısa bir sürede gezebileceğiniz bu adada ufak bir şapel, iyi korunmuş ve güzel bir kale ve muhteşem beyaz kumları ve kristal berraklıktaki mavi denizi ile adeta kartpostal görünümündeki Mavi Göl bulunuyor. Gölün turkuaz rengindeki suyu yüzmek ve şnorkel ile dalmak için Malta’nın en gözde noktası.
Malta coğrafi konumunun da etkisiyle yemek kültüründe Akdeniz esintileri taşıyor. İtalyan yemek kültüründen etkilenen Malta’da İngiliz ve Arap mutfağından esintiler de var. Yeme içme açısından farklılıkların bulunabildiği ülkede pizza, salata, makarna çeşitleri çok leziz. Malta’da balık, domates, patates ve zeytin en çok kullanılan malzemelerden. Bir ada ülkesi olmasının avantajı ile pek çok restoranda iyi balık ve deniz mahsulleri bulunuyor.
Malta’ya nasıl gidilir
Akdeniz ikliminin hâkim olduğu Malta yıl boyu ılık bir havaya sahip. Yaz ayları turistler açısından popüler olmakla beraber sıcak ve kurak geçiyor. Kış aylarında 15°C’lerde olan hava sıcaklığı nedeniyle ada çok ziyaretçi almıyor. Adaya gitmek için en doğru zaman ilkbahar ve sonbahar ayları.
Malta, Avrupa Birliği’nin bir parçası. Schengen vizesi ile ülkeyi ziyaret etmek mümkün. Ülkenin para birimi Euro. Adada diğer Avrupa ülkelerine göre çok daha ekonomik bir bütçeyle tatil seçenekleri bulunuyor.
Avrupa’nın en küçük devletlerinden, ada ülkesi Malta’yı dünyaya bağlayan Malta Uluslararası Havalimanı, özellikle yüksek sezonda çok sayıda ziyaretçiyi ağırlıyor. Luqa Havalimanı olarak da isimlendirilen havalimanı, Malta’nın tek havalimanı özelliğini taşıyor.
Türkiye’den Malta’ya havayolu ile ulaşmak mümkün. THY’nin Malta’ya direkt seferleri olduğu gibi Air Malta’da haftanın iki günü İstanbul Havalimanı’ndan seferleri bulunuyor. İstanbul’dan direkt uçak seferleriyle 2,5 saat içinde bu tatil cennetine ulaşılıyor.
Köklü tarihi, tarih öncesi tapınakları, kireçtaşı falezlerle son bulan kayalık sahil şeridi, berrak denizi ve kırmızı-altın renkteki plajları, farklı kültürleri bir araya getiren etnik yapısı, kendine has mutfağı ile Avrupa’nın en çok ziyaret edilen adalarından Malta keşfedilmeyi bekliyor. Farklı beklentilere karşılayan Malta’da deniz-kum-güneş tatilinin yanı sıra sırt çantalı, lüks ya da balayı tatili gibi seçenekler de değerlendirilebilir.
Malta güzel ama ufak bi yer. Belki İtalya ile birleştirilip gezilirse daha güzel olur 🙂
Deniz yoluyla da gidiliyor mu acaba Malta’ya?
Malta’dan bir grup insanla tanışmış ve lisanlarında Arapça’nın büyük bir etkisi olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Yazınıza bakılırsa bu etki mutfaklarına da sirayet etmiş. Tarih çok ilginç gerçekten. Yazı için teşekkürler.
Ellerine sağlık. Yazını okuyunca geçen seneki Malta seyahatim aklıma geldi. 🙂
Üniversitedeyken dil eğitimi amacıyla bayağı bir araştırma yapmıştım. Doğal ve tarihi özellikleriyle cezbedici bir ülke. Umarım seyahat planım gerçekleşir.
Eskiden dil eğitimi için Malta’ya gitmek isterdim ama gidemedim. Yazınızı okuyunca gitme isteğim tekrar kabardı. Öğrenci olarak olmadı ama turist olarak mutlaka göreceğim.
Malta benim en sevdiğim yerlerden biri olmuştu. Özellikle Blue Lagoon’a aşık oldum. Blue Lagoon’a gitmek isteyenler benim blog yazıma da bakabilir
https://cokgezenadam.com/malta-comino-adasi-blue-lagoon/
Bu yaz gitmek istediğim yegane yerdi Malta, şimdi iyice oturdu kafamda bu bilgilerle (:
Ben daha çok dil okullarıyla biliyordum burayı ama yeraltı kompleksi de ilgimi çekti şimdi 😸