Geçen gün annem soruyordu ‘Nereye kadar böyle gezeceksin?’ Babam ise ‘Neden bir iş bulup çalışmıyorsun?’ diye sorarken; önceki hafta gittiğim bir konserde tanıştığım bir arkadaş ise benim bir şeylerden kaçtığımı söylüyordu. Bir şeylerden kaçtığımı veya neyi aradığımı merak edenlerin sorduğu sorularla dolu mesajlar posta kutuma düşüyor. Uzun süre yolda olan ve yerleşik yaşamayan insanlar hakkında böyle bir algı oluşabiliyor.
Bu satırları okuyan birçoğunuzun seyahat tutkunu olduğunu tahmin edebiliyorum. Birçoğumuz sevsek de sevmesek de bir işe sahibiz. Koca yıl çalıştıktan sonra elde edilen o kısacık izin dilimlerinde, bayramda seyranda bir yerlere kaçma hayali birçoğumuzun rüyalarını süslüyor.
İmkânımız elveriyorsa gidip bir veya birkaç ülke görüp yuvamıza geri dönüyoruz ama ne zaman ki birileri bunu bir yaşam tarzı olarak yapınca bunu da garipsemiyor değiliz. Sahi bir insan neden uzun süre kendini oradan oraya atar ki? Ya savuracak çok parası olmalı yâda gemileri yakmış olmalı, belki de bir şeylerden kaçıyor veya arıyordur gibi düşünceler etrafta uçuşmaya başlıyor. Çünkü gerçek dünya da hele hele bizim gibi ülkelerde bu biraz gerçek dışı veya anlaşılmaz kabul ediliyor.
Bundan belki 5-10 yıl öncesine dönsem ben de aynı şeyleri düşünecektim. Yakaladığım fırsatlarda kendimi yurtdışına attığımda evimi ve işimi fena özlüyordum. Kendini yollara vurmuş birilerini duysam belki ben de öyle düşünürdüm: Bir şeylerden kaçıyor olmalı!!
Evet, tamamen doğru! Kesinlikle bir şeyler arıyorum ve birçok şeyden kaçıyorum. Bir önceki mesut kabul ettiğim yaşantımı reddediyorum –ki o zamanlar da çok mutluydum. Dünya ülkelerine, kültürlerine, insanlarına önyargılarla dolu düşüncelerden kaçıyorum.
Kanatlarımı açıp, önyargılardan arınmış özgür bir ruh haliyle farklı kültürleri, coğrafyaları, egzotik güzellikleri ve lezzetleri keşfetmeye çalışıyorum. Ben normal(!) addedilen dünyadan gerçek dünyaya kaçıyorum. Aslında normal(!) denilen dünya pek de normal gibi görünmüyor artık gözüme.
Klasik bir döngü içerisinde işleyen bir ofis hayatı, ulaşım ve trafikte heba edilen yorgun ve gergin saatler, akşam veya hafta sonu saatlerini yapılması gereken işlere ayırıp bir koşuşturma havasında süren, yorucu, yıpratıcı ve gerici bir hayat. Faturalar, faturalar ve faturalar… Sistemin dişlisiyiz.
Bunun yerine daha keyifli ve eğlenceli bir hayatı kim istemez? İstemeyen var mı aramızda? Fiji’de şnorkelle dalmak, Avustralya’nın göbeğindeki kutsal Uluru Kayası‘nı görmek, Bali’de Hindu seremonilerini bir köşeye çekilip izlemek, Mabul Adası‘nda dalmak, zamanın yavaş aktığı bir coğrafyada ayağı uzatıp eşsiz doğal güzelliği izlemek, çılgın aktivitelere katılmak, uçağa binip gökyüzünden süzülmek, dünyanın en güzel denizlerinde ve plajlarında akvaryum gibi denizlerde yüzmek, çılgın partilere katılmak…
Kim istemez?
Doğru ya bunları istemeyeniniz çıkacaktır elbet, saygı duyarım. Önümüze kapılar açılsa da bunu görmeyecek veya reddedecek birilerimiz çıkar, bilinçli veya bilinçsiz. Sistemin içerisinde eridiysek çemberin dışına çıkmaya cesaretimiz kalmadığı gibi çıkmak isteyenleri de frenleriz. Aklımız dışında, kendimiz çemberin içerisindeysek eğer o zaman kurtulmanın yollarına bakarız, bakmalıyız da!
Hayat kısa ve bunu da sadece bir kere yaşarsınız. Ben dilediğim gibi bir yaşanıyı –imkan ve fırsatlarım ölçüsünde– yaşamak istiyorum. Geride bıraktığım mutlu yaşantımdansa şu anki mutlu yaşantımı tercih ediyorum. Bana anlat dediklerinde delice şeyler yaptığımı anlatmak ve daha da delice şeyler yapacağımı söylemek istiyorum.
Yolda Olmak, yolculuk, seyahat veya dünya turu, adına her ne dersek diyelim; yola düşmek özgürlük ve hayata daha da çok yaklaşmak bana göre. Sadece artık standartlaşmış insan bakış açısının ötesinde biraz farklı bir yaşam bu.
Çok zaman, birçok yerde tek başına mutluluğu tüm hücrelerimde hissettiğimde dudaklarımın kenarında gülümsemeyle kendime ‘Şu an neredeyim ve ben ne yapıyorum!‘ dediğim çok oldu; buydu yaşamak ve özgürlük. Uzun ama sıradan bir ömür yerine, kısa ama böylesi mutlu anlarla dolu kısa bir yaşamı tercih ederim.
Evet, aynen doğru, ben kaçıyorum, gerçek dünyayı yaşamak için. Şu an tekrar yollara düşmeyi dört gözle bekliyorum. Problemlerden kaçmak için değil, aşağıdaki gibi gülümseyen yüzleri görmek, farklılıkları anlamak ve yeniden kendimi ve dünyayı keşfetmek için.
7 Temmuz 2012, İzmir
1 ay önce Thailant ve Rusya gezileri yaptım. Hissettiğim tek şey özgürlük ve mutluluktu..Yasadıgınız hayatı şuanda kıskaniyorum.. Kafalar çemberin dısında ama hayatım çemberin içinde kaldı. Umarım bir gün kiskanmama gerek kalmaz bende yön veririm hayatıma.. sizin adınıza çokk mutluyum siz böyle yazdıkca ben seviniyorum 🙂 tebrik ediyorum özgür olmak her baba yiğidin harcı degil 🙂
… ve ayrıca kalemine, yüreğine, ruhuna sağlık. Çok güzel yazıyorsun.
Gezmek tarif edilemez bir mutluluk bence. Neredeyse 1 yıldır sizin yazılarınızı okuyorum ve icimdeki seyahat aşkı gün geçtikçe artıtıyor. En sonunda ben de yolda olmaliyim dedim ve ilk seyahat biletimi aldım. Sınavlarım bittikten 1 gun sonra Makedonya’ya gidiyorum. 17 Kasım tam 4 gün Balkanlar’da olucam. Ne yapıp edecegime dair bir fikrim olmasa da güzel gececegine inanıyorum. Yazılarınızı okuyup cesaretleniyorum. Yolunuz açık olsun. Bana ilk seyahatimle alakali tavsiyelerde bulunabilirsiniz.
Makedonya üzerine yazıları hazırlarken yourumu yazmışsın Cihan 🙂 Makedonya’da muhtemelen Üsküp’e uçuyorsun. Gitmeden otel rezervasyonlarını mutlaka yaptır. Havalimanında yoksa sorun çıkarabiliyorlar. 1 gün Üsküp, sonrasında Ohrid’e geç. Ohrid şahanedir. Oradan günübirlik Struga’ya da uğra ve tekrar Üsküp’e dön.
İşine yarayabilecek yazılar şurada: https://yoldaolmak.com/seyahat-rehberi
Keyifli gezile rolsun ve döndükten sonra da deneyimlerini https://yoldaolmak.com/ulkeler/avrupa/karadag kategorisindeki yazılara yorum olarak yazabilirsin.
Sizin gibi gezmek keşfetmek yeni insanlarla tanışmak hayat denen olayı dolu dolu yaşamak çok güzel. Yalnız herkesin yapabileceği bir şey değil bu. Yolculuklara çıkabilen cesaretli yaşamayı seven şanslı insanlardan birisiniz. Bizler ofiste tıkılıp işlerle boşurken siz hayatı yaşıyorsunuz. Ne güzel! 🙂
Kemal bey merhabalar, Sizden esinlenerek 3 ayda 2 ülke gezdim. Nepal ve iran ve devamı gelecek. Sizi durdurmaya çalışanlara kulak asmayın. Kedi ve ciğer ilişkisi onlarınki.
Düşünce tarzınız ve kendi dünyanızın keşfi gerçekten çok hoş. Facebook üzerinden de takip ediyorum. Seyahat ettiğiniz yerlere gitmiş kadar oluyor ve ayrı bir zevk alıyorum teşekkür ederiz…
…sistemin dişlisindeyiz…bizim olmayan sorunları sırtlıyoruz gün be gün…gezmek çok güzel birşey de (ben de ufak çapta yaptım; sizinki ile kıyaslanmaz tabii…Avrupa içerisinde az buz…)
yine de bir evin olması, bir yere kök salmak , bazı konularda sağlam bir zemin güzel birşey…ben de artık şu “birisi için çalışmak zorunda olmak” kıskacından çıkıyorum yavaş yavaş…keni işimi kurmak üzere yol alıyorum…
yaratıcı olmak lazım…birilerinin bize sırtımıza yüklediği bize ait olmayan yükü emniyet uğruna taşımamalı…
ne şekilde olursa olsun…
tebrikler size…
Evliya Çelebinin işi neydi? Aslında bence bir işiniz var: Gezi yazarısınız. Bunu bir yayınevi için yapmıyorsunuz da blogunuzda yayınlıyor belki reklamdan para kazanıyorsunuz. Belki gelince kitaplaştırıp bir miktar kazanacaksınız. İnsanın işinin olması illa memur olması anlamına gelmiyor, üretmesi anlamına geliyor. Bence çalışıp üretmeyen o kadar insan varken siz gayet üretkensiniz.
Web siten cok hos. Yazilarini takip ediyorum. Gordugum kadariyla, siteni gelistirmeye calisiyorsun. Bu is tek kisiyle olmaz, yani sadece kendi yazilarinla daha cok kisiye ulasamazsin. Youtube, Google, Facebook… bunlar hep milyonlarin kullanmasi sonucu buyukler. Yani siteni buyutmek istiyorsan, herkese acacaksin. Herkes bir seyler yazmali. Tum gezginlerin yazilari olmali. boylece daha fazla takipciye ulasabilirsin.
Site içeriği tamamen benim kişisel deneyimlerimden oluşuyor. O nedenle dışarıdan yazar almıyorum. Ancak Konuk Gezi Yazıları bölümünde, bildiğim, bilgisine güvendiğim ve okuyucuya faydası olacak içerikleri kabul ediyorum.
Site daha genç; 2 yıllık. Bu haliyle bile yeteri kadar büyük, 500+ sayfa içerik var.
Herkesin katılımcı olabileceği projeler üzerinde ise çalışıyorum. İleride bu projeler hayata geçtiğinde katkılarınızı beklerim.
Kaybolmaya hepimizin ihtiyacı var; kendimizi bulabilmek için.
Sizin gibi cesur olamadım. Ne zaman çocuklarım büyüdü, düştüm yollara. Yeni yerler, kültürler, yeni arkadaşlar bana hep keyif veriyor. Evet artık yeni kararım bu, sağlığım izin verdiği sürece gezeceğim. Kenya-Tanzania-Zanzibar’dan geldim. Yeni hedef Peru…
Kemal Bey, anne ve babanızın sizin için endişelenmesi bir derece normal karşılanabilir, ancak bir de şu boyutu var; monoton işe git-gel bir hayat yerine farklı deneyimleri yaşıyorsunuz. Aslında bu bir kaçış olarak görülmemeli tam tersine sizin de belirttiğiniz gibi özgürlüğe kaçmak!
Bence kendini aramalı insan… Evde otur, işe git-gel nereye kadar?
Sizin yaptiklarinizi yapmak en buyuk hayalim. Cesaret toplama asamasindayim. Zira bir kadin olarak bu tur bir seyahatin daha riskli oldugunu dusunuyorum.
Bir kadin olsaydiniz da ayni rotayi gerceklestirebilir miydiniz? Cevabiniz icin simdiden tesekkurler, yeni seyahatlerinizde bol sanslar.
Şu anda çıksam aynı rotayı gezmem benim için bile cesaret gerektirir. Ancak zaten uzun süre yoldaysanız cesaret zaten gelip sizi bulur. Oturduğumuz sıradan modern dünyanın atmosferinde o cesaret gelip sizi bulmaz.
Benim yaptığımsize göre olağanüstü geliyor olabilir, bunun nedeni ülkemizde böylesi kimselerin nadir olmasından. Oysa yollarda benim yaptığımı yapan gencecik kızlar ve çocuklarla tanıştım ve dahi yaşlılarla. Yolda rotamı rastgele bu kişilerden aldığım bilgiye ve içgüdülerime göre belirliyordum. Gözde çok büyütmemek gerekiyor.
Seyahat güvenliği konularına her zaman dikakt etmeli, yolda arkadaşlar edinmeli ve ve dünyanın düşündüümüzden daha da güvenli alduğunu aklımıza geirmeli. Bol bol da okumalı gezi blogları ve sitelerini.
https://yoldaolmak.com/gezi-ve-seyahat-bloglari-kaynaklar.html
https://yoldaolmak.com/seyahat-rehberi
Gezmek ve görmek.. Gerçekten bu dünyada görülecek birçok yer var ve önemli bir sözün olduğunu herkes bilir. “Çok gezen mi yoksa çok okuyan mı bilir” diye.. Gerçekten büyük bir tartışma ve gezmek görmek gerçekten harika..
Önemli olan A dan B ye gitmek değil… önemli olan ; A ile B arasında olmak!
Yolculuk tıpkı aşk gibidir, hayalleri gerçeğe dönüştürme teşebbüsüdür. Alain de Botton
“Travel brings power and love back into your life.” Muhammed Celaleddin-i Rumi(Mevlana)
Travel is fatal to prejudice, bigotry, and narrow-mindedness.” Mark Twain
The purpose of life is to live it, to taste it, to experience to the utmost, to reach out eagerly and without fear for newer and richer experience.” Eleanor Roosevelt”
To travel is to live.” Hans Christian Andersen
The journey itself is my home.” Bashō
The world is a book and those who do not travel read only one page.” St. Augustine
Through travel I first became aware of the outside world; it was through travel that I found my own introspective way into becoming a part of it.” Eudora Welty, One Writer’s Beginnings
Not all those who wander are lost.” JRR Tolkien
Travel is more than the seeing of sights; it is a change that goes on, deep and permanent, in the ideas of living.” Miriam Beard
Travel is not really about leaving our homes, but leaving our habits.” Pico Iyer
The traveler sees what he sees, the tourist sees what he has come to see. Gilbert K. Chesterton
It is not fit that every man should travel; it makes a wise man better, and a fool worse.William Hazlitt
Travelers never think that they are the foreigners.Mason Cooley
Tourists don’t know where they’ve been, travelers don’t know where they’re going.Paul Theroux
The traveler was active; he went strenuously in search of people, of adventure, of experience. The tourist is passive; he expects interesting things to happen to him. He goes ‘sight-seeing.’Daniel J. Boorstin
When the traveler goes alone he gets acquainted with himself.Liberty Hyde Bailey