Mabul Adası, Borneo Adasının Sabah Eyaletinde yer alan kumlu plajlarla çevrili enfes bir ada. Semporna şehrinin iskelesinden yaklaşık 45 dakikalık bir tekne yolculuğuyla adaya ulaşım sağlanıyor. Ada muhteşem sualtı yaşamıyla ünlü. Sualtı fotoğrafçılarının en nadir ekolojik türlerden bazılarını filme çekmek için hayalini kurduğu adalardan biri.
Sipadan Adasına yakın bir konumda yer alan Mabul Adası, ünlü Sipadan Adası’na alternatif olarak harika bir dalış alanı. Dalış yapmak için izin telaşına girmeye gerek yok bu adada. Bu nedenle dünya çapında macera severleri kendine çekmiş ve en popüler dalış noktalarından biri haline gelmiş
Mabul Adası, Borneo
Mabul Adası, kumlu plajları olan küçük, düz bir ada. Kumlu diplerinde, mercan resiflerinde ve insan yapımı resiflerin çevresinde, etkileyici bir dizi küçük deniz yaşamı sunuyor. 200 hektarlık bir resifin kuzeybatı köşesinde yer alan Mabul, deniz altı canlı yaşamının çeşitliliğine şahit olmak için gerçekten büyülü bir yer.
Gösterişli mürekkepbalığı, mavi halkalı ahtapot, başak yüzgeçli kayabalığı, kurbağa balığı ve müren balığı, Mabul sularının altında karşılaşacağınız muhteşem yaratıklardan sadece birkaçı. Sipadan Adasına sürat teknesiyle sadece 15 dakika uzaklıkta yer alıyor. Dalışçılar daha çok Sipadan Adasına hayran olsa da her iki adanın da kendine münhasır özellikleri var.
Mabul, kıyısı boyunca yürüseniz bir saatten kısa sürede kolayca turlayabileceğiniz küçük bir kıta adası iken Sipadan daha da küçük bir okyanus adası. Mabul Adasında iki küçük yerel yerleşim köyü ve birkaç tatil yeri bulunurken, Sipadan üzerinde hiçbir yerleşim yok.
Sipadan Adasında rengarenk mercan resifleri veya berrak mavi sularda yüzen büyük balık yığınlarıyla sünger kaplı duvarları varken; Mabul tam tersi, kumlu bir deniz tabanına sahip olduğundan sualtı görüşü zaman zaman oldukça sınırlı hale gelen başka bir yapıya sahip. Mabul’un kumlu deniz yatağı, kumda yaşayan tuhaf görünümlü sualtı yaratıkların görüntülerini yakalamak isteyenler için benzersiz seçenekler sunuyor.
Büyük bir resifin kuzeybatı köşesinde yer alan oval şekilli Mabul Adası üzerinde aynı adı taşıyan, yerellerin yaşadığı bir köy var. Adayı ziyaret edenlerin en çok heyecanlanacağı yer su altında olsa da Mabul’un yumuşak kumunda tembellik etmek için ziyaret edenler de var.
Bajau Laut olarak bilinen deniz çingeneleri, Mabul adasındaki iki küçük köyde yaşıyor. Adanın sakinlerinin çoğu, Mabul Adasındaki tatil köyleri için çalışıyor.
Kazıklarla su üzerine oturtulmuş derme çatma evlerden turun da sırt çantalı gezgin tarzı pansiyonlara veya ultra lüks su bungalovlarına kadar çok çeşitli konaklama seçenekleri var. Ben adada kaldığım sürede Scuba Junkie Backpackers’ın paylaşımlı odalarında kaldım.
Mabul’a ulaşmak için Malezya Havayolları ile Kuala Lumpur veya Kota Kinabalu’ya ve ardından Sabah’ın güney doğu tarafındaki kasaba Tawau’ya uçmak gerekiyor. Tawau’dan ise Semporna limanına otobüs yolculuğu yaklaşık 1 saat sürüyor. Semporna’dan Mabul Adasına tekne transferi yaklaşık 30-45 dakika sürüyor. Ben Kota Kinabalu’dan otobüsle Semporna’ya gittim.
Scuba Junkie Backpackers’ın güzel bir kahvaltısı var. Haşlanmış yumurta, reçel ve fıstık ezmesi, karpuz, mango ve muz var. Eğer onlardan dalış satın alırsanız bu kahvaltının dahil olduğu konaklama RM20 (11 TL). Saat 8’de tekneye geçip bu küçük balıkçı kasabası Semporna’dan, dünyanın popüler dalış noktalarından Mabul Adasına doğru yola çıktık. Yan yana dizili olmalarından dolayı Palau Tiga (Üç Ada) olarak adlandırılan adaların yanından geçip 40 dakika sonra Mabul’a vardık.
Güzel bir iskele, plajda güneş altında parıldayan beyaz kumlar, şezlong ve kamelyalar, kokonat ağaçları. Hemen yanaştığımız Scuba Junkie Resort’a ait iskelenin solunda denizin üzerinde Mabul Water Bungalows var.
Bu bungalowlarda 4 gece konaklamanın maliyeti 1.400 USD. Resortun hemen arkasındaki plajda ise ada yerlilerinin kazıklar üzerine kurdukları iç içe geçmiş, derme çatma ahşap evleri bulunuyor. Lüks ve basit hayat yan yana.
İskele üzerine kurulmuş dalış ekipmanlarının olduğu yerde kendime uygun olanlarını alıp, çantamı oradaki kilitli bir dolaba bıraktım. Tekrar tekneye geçip ilk dalışımızı gerçekleştirmek için, hemen adanın yakınındaki, Eel Garden olarak adlandırılan yere geçip ilk dalışımız için kendimizi denize bıraktık.
Bali Amed’deki deniz altının renkliliğinden sonra burası bana biraz yavan geldi ilk başta. Etrafta az sayıda mercan var, denizaltı hayatının da çok canlı olduğu söylenemez. Hani rengarenk mercanlar, milyonlarca rengarenk balık yok yani. Onun yerine kocaman kocaman deniz kaplumbağaları var!
Green Turtle (Yeşil Kaplumbağa) Mabul ve çevresinde rahatlıkla görebileceğiniz bir deniz canlısı. Kocaman diyince gerçekten kocaman, hani kollarınızı ve bacaklarınızı açsanız neredeyse o büyüklükte. Sırtına binip gezebileceğiniz kadar büyük.
Mabul çevresindeki denizdeki canlı hayatı çok kalabalık değil ama tür ve cins olarak çok renkli. Birbirinden farklı deniz hayatını yakından sakin sakin öğrenme, inceleme keşfetme fırsatı buldum.
317 kilogramı bulan ağırlıklarıyla dünyanın en büyük kaplumbağa türleri arasında. Erkekleri dişilerden daha büyük ve 1,5 metreyi bulan boyları var. Normal kara kaplumbağaları gibi başını kabuğununun içine sokamayan bir tür. Birçok deniz kaplumbağasının aksine erişkin Green Turtle deniz otları ve yosunlarla beslenen tamamen otçul bir hayvan. 2-4 yılda bir çiftleşip her defasında 100-200 arasındaki yumurtasını kazdığı plajlara bırakıyor.
2 ay sonra yumurtadan çıkan yavrular için hayat mücadelesi başlıyor. Yumurtadan çıktıkların andan denize ulaştıkları o kısacık mesafede çoğu ölüm kalım savaşı veriyor. Martılar, diğer kuşlar, yengeçler, iri kertenkeleler yavruların denize ulaşma yolculuklarında onları avlarla. Türleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Geçmişte çokça eti için avlanmış ve yumurtaları insanlar tarafından yenmek için toplanmış. Tekne motoru pervaneleri yine onlar için risk saçıyor. Balıkçı ağlarına takılanlar boğularak hayatlarını kaybediyor.
Adaların insanlar tarafından işgaliyle de üreme alanları risk altına girmiş. Sandakan’a 40 km uzaklıktaki Turtle Island’da bu kaplumbağaların üremeleri koruma ve kontrol altına alınmış. Akdeniz’de yaşayan en büyük Green Turtle topluluğu, ülkemizde Çukurova yakınlarında Akyatan Lagünü’nda bulunuyor.
Daha önceki dalışlarımda etrafı güzel bir manzarayı izler gibi dalıyordum. Güzel manzaralı yollarda aracınızı kullanırken görüntünün keyfini çıkarmak gibi bir şeydi. Şimdiyse Mabul Adası dalışımda çok akvaryumda her bir canlıyı uzun uzun incelemek gibi bir şeydi.
Şüphesiz bu farklılığı yaratan aslında dalış okulunun ekibiydi. Ekibin neredeyse tamamı Avustralyalı veya İngiliz. Teknedeyken verdikleri brifingde, nerede dalacağımız, derinlik, deniz altında neleri görebileceğimiz detaylı bir şekilde anlatıldı.
Her balık için el-parmak hareketleriyle bir tanımlama yapılmış. Böylelikle deniz altında bu tariflerle hangi balığın ne olduğunu anlayabiliyorsunuz, yeni şeyler öğreniyorsunuz.
İkinci dalışımızı ise Artificial Reef dalış noktasında yaptık. Burada yapay oluşturulmuş ahşap kafeslerin çevresinde daldık. Bu ahşap yapıyı kendilerine sığınak olarak kullanmalarından dolayı çok çeşitli balık türlerini bir arada görebildik. Bu defa etrafımızda gümüş renkte bir dalga gibi dolaşan binlerce balık vardı.
Bazen sağımızdan ve solumuzdan yanımızdan geçtiklerinde sanki denizde değil de bir cıva havuzunda yüzüyormuşsunuz hissi veriyor. Size doğru gelen binlerce bir çift göz yanınızdan mermi gibi geçiyor!
Bu dalış sonrası Scuba Junkie Resorta geri döndük. Resepsiyondan anahtarımı alıp dorm odasına geçtim. Bitişik düzenden sahile dik şekilde dizili ahşap bungalovlardan 2 tanesine 2’şer ranza atıp dorm odasına çevirmişler. Kahvaltı yanında, öğlen ve akşam yemekleri dahil RM85 (50 TL).
Burada bir gece kaldıktan sonra yarın için 3 dalış daha gerçekleştirdikten sonra Semporna’ya geri döneceğim. Resortta 50’ye yakın misafir var. Açık büfe tarzında verilen yemekler harika. Her an alabileceğiniz çay, kahve ve su servisi var. İnternet yok.
Üçüncü dalışımızı da yine yakında bulunan Panglima olarak adlandırılan yerde gerçekleştirdik. Çok sayıda denizaltı yaşamını ve kaplumbağaları izledik. Bu üç dalışta toplam beş Green Turtle gördüm.
Dalış sonrası Resort’a geri dönüp defterimi doldurduk. Ne kadar da çok deniz canlısı türü ve çeşidi görmüşüm! Sayfa yazmak için yetmedi. Yarın için 3 dalışım var ve bunu farklı yerde yapmak istediğimi söyledim. Şanslı olduğumu, yarın için Siamil Adasına turları olduğunu ve buna katılabileceğimi söylediler.
Day 435, Borneo:23. Mabul Island, 13 Ekim 2011, Perşembe
Önceki gün 3 defa Mabul Adasında daldıktan sonra adada konaklamıştım. Bugün de 3 defa da Siamil Adası’nda daldıktan sonra normalde Semporna’ya dönmem gerekiyordu. Bense adadan ayrılamadım. Yemekler güzel, ada güzel, plaj güzel. Adayı keşfetmeden de dönmek istemedim. Çünkü adada resort arazilerinin dışındaki kısımda water village olarak anılan su üzerine kurulmuş evlerden oluşan köyler var.
Kahvaltı sonrası adayı turlamaya başladım. Adanın batı ucundan başlayan bu köyler çok şirin. Ahşap kazıklar üzerine oturtulmuş ahşap evler birbirine geçmiş gibi. İskelelerle birbirine bağlılar. Evlerin çatıları ya sacdan veya kokonat veya muz ağaçlarının yapraklarıyla kaplanmış.
İçlerinde küçücük, sadece derme çatma birkaç tahtadan oluşanları yanında, gayet planlı inşa edilmiş düzgün olanları da var. Rastgele evler arasındaki iskelelerde arasında dolaştım. Bazı iskeleler evlerinin kapısında son buluyor. Beni gören köy halkı meraklı göslerle bana bakarken, ben daha meraklı gözlerle onlara bakıp selam veriyordum.
Evlerin hemen altındaki denizin içerisinde çok sayıda çöp var, buna rağmen denizin rengi pırıl pırıl bir yeşil ve evlerin kurulu olduğu bu kazıkların çevresinde çok sayıda balık var. Çocuklar burada balık avlıyorlardı. Evlerin tuvaleti de yine bu deniz tabi.
Köy tahmin ettiğimden büyük, Mabul Adası ise tahmin ettiğimden küçük çıktı. Adanın güney kısmına kadar yayılmış, camisi, okulu, mezarlığı ve bazı resmi binalarıyla tam teşekküllü bir köydü. Köy içerisinde birkaç homestay, backpackers ve dalış şirketi bulunca şaşırdım.
Eğer fiyatları makulsa adada daha fazla kalmayı ve dalmayı düşündüm. İlginç olan derme çatma, vasat odalara sahip homestaylerin fiyatlarının kaldığım resortla aynı olmasıydı. Gerçi burada size özel oda kiralıyorlardı ama dorm odasında kaldığım resortla kıyaslanmaları mümkün değildi. En azından yarı fiyatına yakın bir şey beklerdim. Aynı şekilde dalış fiyatları da resortla aynı olunca hayal kırıklığına uğradım. Olsun en azından köy ilginç.
Ada’nın güneydoğu ucundaki diğer resorta kadar yürümeniz 10 dakikayı geçmez. Adanın ortasındaki köyün içerisinden doğruca Scuba Junkie Resort’uma ulaştım. Galiba tempolu adımlarla tüm ada çevresinde bir tut atmanız yarım saati bulmaz. Kaldığım resortun plajının hemen sağında da derme çatma evlerden oluşan köy var.
Adanın diğer tarafına göre bu evler daha basit. Ada sakinlerinin bi kısmı ise botlarının üzerinde yaşıyorlar, pişiriyorlar, yiyorlar, yıkıyorlar, uyuyorlar. Eski ahşap tekne üzerinde geçen bir yaşam. İlginç olsa gerek. Çocuklar cıvıl cıvıl, güleryüzlü, oradan oraya koşuyorlar, denizde balık gibi yüzüyorlar. Çoğu çıplak ve esmerleşmiş.
Akşam saat 5’te bu güzel adadan ayrılıp Semporna Scuba Junkie Backpackers’e geri döndüm. Ne yapacağımı bilmiyorum, acaba doğuya devam edip, Endonezya’ya ait olan Kalimantan bölümüne yakın Sabah’ın Tawau şehrine mi gitsem yoksa tekrar doğuya yönelip Lahad Datu veya Sandakan’a mı yönelsem bilmiyorum.
Ne Tawau ne de Lahad Datu kasabalarının cazip bir güzelliği ver, ancak her iki kasabayı da farklı kılan yağmur ormanları rezervleri. Tawau şehrinin 25 km kuzeyindeki Tawau Hills Park yer alırken, Kalimantan sınırına yakın Maliau Basin Conservation Area bulunuyor.
Dünyanın en bakir ve en zengin canlı hayatı çeşitliliğine sahip yerlerinden biri olan Maliau’ya ancak 1980’lerde girilmiş. Bu birincil derecedeki yağmur ormanları çok ciddi bir şekilde hükümet tarafından korunuyor. Gerekli izinleri alamadan giriş yapamayacağını gibi kendi halinize ulaşmanız da mümkün değil. 4 gece 5 günlük organize turların fiyatı ise 2-3.000 TL’den başlıyor.
Ormanda camping ve trekking için pek de uygun ekipmanlara sahip değilim. Gerekli izinler için başvurmadığım gibi yanımda sadece küçük sırt çantam, ayağımda ise parmak arası teliğim var. Nereye gideceğimi bilmiyorum, ancak bildiğim bir şey var ki yol yine bana kılavuzluk edecektir.
Day 437, Borneo:25. Semporna, 15 Ekim 2011, Cumartesi
Merhaba Kemal Bey, 18 gunluk bir Asya turu planımız var. Mutlaka mercan resifi olan bir bölgeye de gitmek, akvaryum gibi bir denizde snorkeling ve dalış yapmak istiyoruz. Asya’da en iyi dalış yerleri olarak nereleri önerirsiniz? Internetten Raja Ampat karşımıza çıktı. Bilginiz var mıdır? Teşekkürler.
En iyi yerler Borneo ve Endonezya’dır. Malezya’da Perhentian Adası, Borneo’da Mabul ve Sipadan iyidir.
Endonezya’da ben Amed’de daldım, gayet iyiydi. Sulawesi-Raja Ampat her yerde karşıma çıkıyor. Buraya gidin derim.
Sonraki sırada aklınızdaki Sipadan olsun. 3. seçenek olarak da Bali ve çevresi diye tavsiye ederim. Her destinasyonun mevsim durumlarına dalışa spesifik detaylı incelemek lazım. Ben birkaç gün önce tayland Koh Lanta’da dalış yapacaktım ama yağmur ve fırtınadan dolayı sezon kapalıydı.