“You are travelling alone, sir?” Bu gittiğim yerlerde sık sık karşılaştığım bir soru. Evet, ben tek başıma geziyorum. Hiç kuşkusuz şunu söyleyebilirim ki tek başıma geziyor olmaktan çok mutluyum. Hakikaten kolay iş değildir birisiyle aynı yolları paylaşmak.
Bazıları tek başına seyahat etmenin pek de iyi bir fikir olduğunu düşünmez. Genellikle ‘tek başıma nasıl yaparım?’ ve ‘ya şöyle olursa’ gibi düşünceler kafalarında dönüp durur. Bir gün çantanızı sırtlayıp, aklınıza ilk gelen yere gitmek için yola düşerseniz yardımı dokunacak bazı tavsiyelere ihtiyacınız olabilir.
Yalnız Seyahat Etmeye Yeni Başlayanlara Tavsiyeler
Yolda Olmak iletişim sayfasından en çok sorulan sorulardan biri de yalnız seyahat etmek hakkındaydı. Yalnız seyahat etmek hakkında bir şeyler yazmanın vakti gelmişti.
En sık kullandığım cümlelerden biri de ‘yalnızlık ve tek başınalık farklı şeylerdir’ söylemim. Yalnız seyahat ederken aslında yalnız değilsinizdir, daha çok tek başınasınızdır. Yalnız hissetmeniz pek de kolay değildir, neden mi? Çevrenizde sizin gibi seyahat eden o kadar çok insanla tanışırsınız ki, kendinizi yalnız hissetmeniz mümkün olamaz.
Tek başına yolda olmak ile yol arkadaşı ile birlikte yolda olmak arasında dağlar kadar fark var. İkisi ile birbirinden farklı deneyimler kazanılıyor. Ben tek başına seyahat etmeyi daha çok seviyorum, neden mi?
1. Karar Verme Özgürlüğü
Hangimiz keyfine göre karar vermek istemez? Bu özgürlüğün en belirgin göstergelerindendir; karar verme özgürlüğü. Bunu yola uyarlarsanız, yalnız seyahat etmek tek başına karar alabilme özgürlüğü demektir. Yalnızken her şey size kalmıştır. Zamanınızı siz organize edersiniz.
Dilediğini yapabilme özgürlüğü yalnız seyahat etmenin birlikte seyahat etmekten ayrıştığı en önemli konulardan biri. Hem oldukça da öğretici, neden mi? Çünkü Öğreticidir, karar verme yeteneğinizi geliştirir, özgüveninizi artırır.
Bir yeri sevdiniz mi? Ne kadar isterseniz o kadar kalırsınız. Bir yeri görmek istemiyorsanız gitmek zorunda değilsiniz. Müze sevmiyor olabilirsiniz, botanik parklar size sıradan geliyor olabilir, kalabalık caddelerdense sokaklarda kaybolmak isteyebilirsiniz. Kim sizi engelleyebilir? Karar sizindir.
Dinlenmek istiyorsanız akşam hostelinizde veya otelinizde tembellik yapabilirsiniz. Yanınızda dışarı çıkmak için size baskı yapan kimse yoktur. Siz yerel markette ucuz ve lokal yemek isterken, arkadaşınızın peşine takılıp pizza yemeye gitmek zorunda da değilsiniz.
Bir sonraki rotayı muhteşem bir dalış yapmak üzerine planlarken, sizi trekkinge götürmeye zorlayan kimse yoktur. İstediğiniz zaman dalış yapabilirsiniz. Canınız istediğinizde de ıssız ormanlarda kampa gidebilirsiniz. Kim engel olabilir ki size? Eğer bir gezi partneriniz varsa rota planlamaları yapmak heyecan verici olabildiği gibi işkenceye de dönüşebilir.
Tek başına gezenler kendi kararlarını kendileri alırlar. Eğer yanlış bir rota seçip keyif almadığınız bir durumla karşılaşırsanız suçlayacağınız kişi de kendinizdir, bir başkası değil. Sonunda pişman olacağınız yanlış kararlar alsanız da bu deneyim doğru bulma refleksinizi geliştirir, çünkü yanlış alınan kararlar ve hatalar da bir hayat tecrübesi kazandırır.
Sizin görmek için yanıp tutuştuğunuz yere yol arkadaşınız burun kıvırırken onu ikna etmek için kendinizi olağanüstü gayret sarf ederken bulabilirsiniz. Sizin hiç ilginizi çekmeyen, hani üzerine para verseler de yapmam dediğiniz aktivitelere arkadaşınız balıklamasına atlamak istiyor olabilir. Bu durumda siz olsanız ne yaparsınız?
2. Yeni İnsanlarla Tanışma
Tek başınıza olduğunuzda başkalarıyla tanışmanız daha kolaydır. Çünkü sizin gibi yollarda tek başına olan diğer gezginlerle tanışmanız için bir merhaba demeniz yeterlidir. Gerisi zaten kendiliğinden gelir. Eğer otel değil de hostel tercih ederseniz, yeni birileriyle tanışmak daha kolaydır.
2010 yılının son günlerinde Yeni Zelanda’nın adrenalin sporlarıyla ünlü Queenstown şehrindeydim. Hostel TV salonunda kitabımı okurken hemen yanımda oturan İrlandalı birisi ile sohbet etmeye başladık. Az önce yanımızdan kalkıp giden kıza aşık olduğunu bana anlatıyordu. Oysa yarım saat öncesinde selamlaşmış ve biraz da sohbet etmiştik. Siz aşık olduğunuzu, kaç kişiye böyle rahatlıkla açıklayabiliyorsunuz?
Katıldığınız her aktivitede yeni arkadaşlar edinirsiniz. Dalışa, trekking, hiking, tekne turları, şehir ve spor aktiviteleri sonrasında Facebook arkadaşlarınızın arasına yenileri katılır. Dünyanın farklı yerlerinden, farklı kültürleri arkadaşlarınız aracılığıyla tanıma fırsatınız olur.
3. İstediğiniz Yerde Kalma
Tek başınıza geziyorsanız, pahalı, ucuz, butik veya hostel fark etmez, bütçeniz ve keyfinize göre dilediğiniz otelde kalırsınız. Net olan bir şey var ki o da bir veya birden fazla yol arkadaşıyla seyahat etmenin tek başına gezmekten çok daha ucuz olduğudur.
Eşinizle sevgilinizle, ailenizden biriyle tatile veya seyahate çıkarken kalacak yer konusunda ne kadar tartıştığınızı ve birinizin beğendiği yeri diğerinin beğenmediği tartışmaları hatırlayın. Yok küçük, yok pahalı, yok kirli, yok merkeze uzak, ya da kahvaltısı kötü bla bla bla…
Bir de seçiminizi gönlünüze göre yaptığınız bir yere gittiğinizi hayal edin. Beklentilerinizi karşılamasa bile sonucundan fazla şikayet etmezsiniz, çünkü tercihin sizin olduğunu bilirsiniz ve keyfini çıkarırsınız. Yanınızda size söylenecek kimse yoktur çünkü.
Çok sevdiğiniz bir yer mi buldunuz. Beyaz kumlar üzerinde, hindistan cevizi ağaçları altında, denize sıfır bir bungalov. Kalırsınız dilediğiniz kadar, size kim engel olabilir ki! Yanınızda çılgın gece hayatına akmak isteyen ve bu huzurdan sıkılan biri yoktur çünkü.
Şehir tatilini mi seviyorsunuz, etrafınızda hep birileri olsun ve kalabalık mekanlara takılayım mı istiyorsunuz. Bangkok‘taki ünlü sokak KhaoSan Road’a giderseniz, en sevdiğiniz bara yakın bir otelde kalırsınız, sizi kim engelleyebilir ki?
Diğer yandan yalnız başına seyahat değil de arkadaşınızla seyahate çıkarsanız paylaşılan otel odaları konaklama maliyetinizi en az yarı yarıya azaltır. Hostellerde birlikte yemek pişirip bunu paylaşmak, satın alınan aktivitelerde pazarlık gücünüzü elinizde tutmak gibi avantajları vardır.
4. Yemek Keyfi
Hafta sonları kahvaltılarının tadını bilirsiniz, bir elinizde gazete diğer elinizde çatal, keyfinize göre uzun uzun kahvaltı yapmanın eğlencesini. Seyahatteyken ise gazetenin yerini kitap alır. Bir yandan kitabınızın yaprakları arasında kaybolurken diğer yandan gönlünüzce kahvaltınızı yaparsınız. Aranıza girecek bir şey yoktur.
Eğer bir blog yazarıysanız en güzel zamanlardan biri de bir restoranda bir yandan yemek yerken diğer yandan çalışmaktır. Gün içerisinde yaşadığınız deneyimleri ve öğrendiklerinizi okuyucularınızla paylaşmanın heyecanıyla tüm ilginizi ve enerjinizi yazmaya harcarsınız.
Ne yiyeceğinize ve nerede yiyeceğinize bağımsız bir şekilde karar vererek. Ya bir western restoranında, ya da yerel yemekler yapan bir lokantadasınızdır; her neredeyseniz karar sizindir. Üstelik bencilce en güzel manzaralı yeri seçersiniz, düşüneceğiniz kimse yoktur çünkü.
Diğer yandan yalnız seyahat ederken güzel geçirdiğiniz bir günün ardından günün aktiviteleri üzerine sohbet edecek kimseniz yoktur. Yan masada bir gezgin grubu keyifle eğlenirken siz tek başınıza sessizce kendi yemeğinizi yiyorsunuzdur. Akşam yemeğinde size eşlik eden, sohbet edip yemeği şölene ve eğlenceye çevireceğiniz yol arkadaşlarınız olduğunu düşünün ya da masada tek başına oturmuş yemeği sadece karın doyurmak amacıyla yediğinizi. Hangisi daha cazip siz karar verin?
Diğer yandan bütçeniz dar ve yediğiniz içtiğiniz şeyler için harcadığınız her kuruşun hesabını yaparken, arkadaşlarınızla oturduğunuz bir masada hesabın bölüşülmeye gitmesi size adil gelmeyebilir. Çünkü siz menüde en ucuz şeyleri tercih edip, suyla yetinmişken kendinizi arkadaşlarınızın hesabını da öderken bulabilirsiniz.
5. İnsanları İzleme
İşte bu, ancak tek başına seyahatte yapabileceğiniz ve yaşayabileceğiniz benzersiz bir deneyimdir. İnsanları gözlemek de neyin nesi diyebilirsiniz? Yol arkadaşımla birlikte, Endonezya’nın Lombok Adası’ndan gecenin bir yarısında Bali’ye yorgun argın varmıştık. Arkadaşım çok yorgun olduğundan uyumak istemişti.
Aslında ben de çok yorgundum ama vaktimi uyuyarak öldüremezdim. Bali’nin en işlek sokağı olan Jalan Legian gittim. Marketten biramı alıp sokakta bir kaldırma oturdum. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Uyumaya gittiğimde aradan 2 saat geçmişti. Tek yaptığım insanları izlemekti.
2 Fransız, 2 İtalyan, 1 Avustralyalı, 1 Arap asıllı ama Bali’de yaşayan biri ve birkaç kişi ile daha tanıştım. Bira ısmarlayanlar oldu, nereden gelip nereye gittiğimizi, neler yaptığımızı ve havadan sudan şeyler konuştuklarım oldu. Tek yaptığım orada oturmak ve göz göze geldiklerimle selamlaşmaktı o kadar. Yanıma birkaç tane taksi-motosiklet şoförü ve hayat kadını da geldi. Her birinden bir çok şey öğrendim.
Gittiğiniz yeri en iyi öğreneceğiniz kişiler oranın yerlileridir. Yanınızdaki yol arkadaşınızla birlikte iken bunu yapmanız güçtür. Çevrede olup bitene konsantre olmazsınız. Etrafınızdakiler de gelip sizle kolayca tanışamazlar. Çünkü sizi meşgul eden biri vardır yanınızda.
6. Şehrin Sokaklarında Kaybolmak
Hayat sokaklarda atar, turistik destinasyonlarda değil! Eğer sadece popüler herkesin gittiği ve herkese gitmesi önerilen yerlere giderseniz göreceğiniz şey sadece sizin gibi diğer turistler olur. Oysa bir ülkenin kültürünü ve yerel yaşantısını keşfetmek istiyorsanız bakacağınız en güzel adres pazarlar ve sokaklardır. Yalnızken şehrin sokaklarında dilediğiniz gibi yürüyebilirsiniz. Odağınız sadece çevreniz olur.
Yanınızda ikinci bir kişinin yorum ve bakış açısının (bazen önyargısının) etkisinde kalmazsınız. Sizi ilgilendiren detaylar yakaladığınızda dilediğiniz gibi orada vakit geçirebilirsiniz. Bu sokakta oynayan çocuklar olabilir, gördüğünüz yerel ürünler satan bir dükkan olabilir, dilediğinizce ilginizi ve zamanınızı orada yeni keşfiniz için harcayabilirsiniz. Sizi kolunuzdan çekiştiren kimse yoktur. Keyfini çıkarın.
7. Hikayeleri ve Deneyimleri Paylaşma
Yol arkadaşınız olduğu zaman hikâyelerinizi ve deneyimlerinizi paylaşma fırsatı bulursunuz. Bu iyi bir şey, eskilerden bahsedip hem hatıraları canlı tutarsınız hem de birbirinizden öğreneceğiniz ne kadar çok şey olduğunu görürsünüz. Yol arkadaşın yeteneklerinden sonuna kadar neden faydalanmayasınız?
Siz bilgisayardan anlamazken yol boyunca bir bilgisayar dâhisinden hayatınızı kolaylaştıracak çok şey öğrenebilirsiniz ya da yemek pişirmeyi sanat gibi gören bir yol arkadaşınızdan öğreneceğiniz yeni yemek tariflerinin hayatınıza katacağı rengi düşünün.
Rotalarınızı planlarsınız, neler yaptığınızı not edersiniz, günlüklerinizi yazarsınız, yaşadığınız anları gözünüzün önünüzden geçirirsiniz. Önünüzde sizi bekleyen maceraları düşünüp heyecanlanırsınız.
Trendeki lokal insanların arasına karışıp, hiçbir dili bilmeseniz de onlarla anlaşmaya çalışırsınız. 17 saat süren Bangkok-Chiang Mai tren yolculuğumu aklımdaki birçok soru işaretini gidermem için bana bulunmaz zamanı ve fırsatı verdi. Oysa diğer yandan Java’da yaptığım 17 saatlik Banyuwangi-Jakarta treninde yol arkadaşımla olmak yolu tam bir eğlenceye dönüştürmüştü.
8. Hastalıkta Sağlıkta
Eğer yalnız seyahat ediyorsanız hasta olduğunuzda size yardımcı olacak, sizi doktora götürecek veya ilaçlarınızı alacak birisi yoktur. En azından yanı başınızda hiçbir şey yapmasa da size psikolojik destek olacak birisinin varlığının iyi olacağı kesindir.
Diğer yandan yol arkadaşınız hastayken de siz aslında rotanızı izlemek için yola düşmeyi arzularken onun için birkaç gününüzü daha otelde onun iyileşmesi için zamanınızı feda ederken bulabilirsiniz.
9. Yoldaşlık etme
Birçok ülkede otobüs veya trenle yapılan yolculukların 10 saati aştığı durumları görebilirsiniz. Kendinizi otobüs camından saatlerce dışarıyı izlemekle meşgul iken bulabilirsiniz. Eğer yalnızlığa alışkın biri değilseniz bu yolculuklar sizin için sıkıcı olabilir. Oysa yanınızda arkadaşınız varsa zamanınız daha keyifle geçer.
Eğer kendinizle konuşmayı beceriyorsanız tek başına yaptığınız bu yolculuklar hiç sıkıcı olmayabilir. Bu anlar aslında sağlıklı düşünmek için en güzel fırsatları yaratır.
Bulunduğunuz yeri kendiniz dilediğiniz gibi keşfe çıkabilirsiniz. Özgür adımlarınız size nereye götürürse, öz güveniniz ile inanılmaz güzelliklerin keyfini çıkarırsınız. Tabi bunun sonucu olarak çektiğiniz fotoğraflarda siz yoksunuzdur veya daha önce hiç kameraya dokunmamış lokal insanların çektiği fotoğraflarınız vardır.
Diğer yandan bir yol arkadaşınız olması kendinizi ve arkadaşınızı tanımanız, sabrınızı test etmeniz, esnekliğinizi ve uyum yeteneğinizi geliştirmeniz açısından bulunmaz bir fırsattır. Evlenmeden önce çiftlerin birlikte bir seyahate gitmeleri tavsiye edilir.
Her ne kadar bir yol arkadaşımla çok keyifli 3 ay süren süren bir gezi deneyimim de olsa ben solo gezmeyi seviyorum. Yanlış bir kanı varsa o da tek başına gezenlerin yalnız olduğudur. Oysa onlar yalnız değildirler, sadece tek başınadırlar. Her zaman yanı başlarında sohbet edecek kendileri gibi diğer gezginler vardır.
Yalnız gezginlere tavsiyeler
Gülümseyin ve herkese karşı dürüst olun, bir sonraki problemde çözüm bu kişiler olacak. İyi ve geçimli biri olun. Korku dostundur.
Sürekli olarak değişimin içinde olacaksın, adapte ol. Sağ duyulu ol. İnsanları değiştirmeye çalışma, onlar için üzülme. Bilgini öğrenmek isteyen insanlarla paylaş ancak çok sık önerme.
Kızgın ve uyumsuz insanları önceden farket, hızla uzaklaş, pişman olma. Ne yapmak istiyorsan onu yap. Her zaman rehberlerin yada diğer insanların yaptıklarını değil.
Biraz plan yapmak gerekiyor: Yalnız gezgin olarak en önemli şey vardığın yerde ilk gece güvenli bir yerde kalmak. İlk gece nerede kalacağını ayarlamak yeterli. Sonraki günler için hemen plan yapma ve çok ince detaylara girmeye gerek yok.
Önceki seyahat tecrübelerinle eşleşen bir yer seçmek: Hindistan ölmeden görmek isteyeceğin bir yer olabilir ancak ilk defa tek başınıza seyahat edecekseniz o kadar da iyi bir seçim olmayabilir. Ancak daha önce Asya’ya seyahat etmişseniz o zaman tercih edebilirsin. Seyahat tecrübenizi tartıp ona göre bir yer seçmeniz sizin yararınıza olacaktır.
Varış saatiniz akşamdan sonrasını geçmemesine dikkat edin: Karanlık bastıktan sonra nereye giderseniz gidin işler biraz sıkıntılı olabilir. Gittiğiniz yeri beğenmezseniz oradan çıkıp başka bir yere gitme şansınız pek olmaz. Gitmeden önce hostel ile ilgili eleştirileri mutlaka okuyun ve erken gitmeye bakın ki çıkıp başka bir yer bulma şansınız olsun.
Biraz bekleyin ve şehre alışın: Yıllarca seyahat ettikten sonra bile yeni bir şehirde ilk gün bana garip geliyor, özellikle büyük şehirlerde. İlk gün yapılacak bir şeyler bulabilirsiniz ama kendinize en azından 24 saat verin ve yeni şehrin atmosferine alışın.
Paranızı, belgelerinizi ve eşyalarınızı güvene alın: Mutlaka kilidiniz, şort içine koyulabilen para keseniz ve paranızı bölüp saklayabileceğiniz birden fazla yeriniz olsun. Kredi kartlarınızı ve paralarınızı en az iki farklı bölgelerde saklayın. Hostel’deki dolabınızı kilitlemek için kendinize ait olan kilidi kullanın. Hatta ilaç şişenizin içine biraz acil durum parası da koyabilirsiniz. Eğer biri sırt çantanızı karıştıracak olursa muhtemelen aspirinlerinizi çalmak istemeyecektir.
Yavaş seyahat edin: Yeni başlayanların en sık yaptığı hatalardan biri de kısa zamanda çok fazla şey yapmaya çalışmak. Rahatlayın ve gittiğiniz yeri sindirerek yaşayın. İki farklı yer arasında giderken geçirdiğiniz zamanı hesaplamayı unutmayın. Ben genelde her yer için en az 3-4 gün ayırıyorum. Aslına bakarsanız gideceğim yerde ne kadar zaman harcayacağımı oraya gittikten sonra karar veriyorum.
Yerel tavsiyelere hazırlıklı olun: Hostelde kaldığınız süre içinde ordaki insanlardan çok fazla şey öğreneceksiniz. Saati saatine ne yapacağınız konusunda plan yapmış olsanız bile karşınıza çıkabilecek çok değerli bu tavsiyeleri kaçırmamak için biraz esnek olmanızda fayda var.
Güvenliğinizi sağlayın: Yalnız seyahat edenler kendi güvenliklerinden sorumludur. Çok geniş bir konu ve hakkında söylenebilecek binlerce şey var ama en basitinden kendi yaşadığınız yerde güvenliğiniz için dikkat ettiğiniz herşeye gittiğiniz yerde de dikkat etmeniz. Kaldığınız yerin telefonu ve acil durumda ulaşılacak kişilerin numaraları her zaman yanınızda olsun. Ayık olun ve dolandırıcılara kanmayın. Kiminle nerede vakit geçirdiğinize dikkat edin.
Kendi fotoğrafınızı çekin: Utanmayın buna! Kollarınızı açın, gülümseyin ve kendi fotoğrafınızı çekin yada birine söyleyin o sizi çeksin. Dostlarınız ve aileniz sizinde içinde olduğu bir fotoğraf karesiyle çok daha fazla ilgileneceklerdir.
Tadını çıkartın: İyi vakit geçirmek için verilebilecek binlerce tavsiye var ancak biraz sağduyu ve koca bir gülümseme ihtiyacınız olan tek şey.
Bu sene bir yere gidemedim, kimse bana eşlik etmedi diye bir cümleyi asla kurmayın, düşün yola ve yalnız seyahat etmekten korkmayın.
Bencil olun ve yolda olmak keyfini başkalarına endekslemeyin.
Siz nasıl seyahat etmeyi seversiniz, yalnız veya dostlarla?
31 Ağustos 2012
Kemal,
Cok farkli bir bakis acisiyla, cok da hos olmayan bir seyi, cok iyi savunmaya calismissin.
Bu mantikla bakarsan hayata: yapayalniz yasaman gerek. Yazdiklarina bak, yazdiklarini bir daha oku. bu yazdiklarini, yerlesik duzene de uygulayabilirsin. Yani senin mantiginla, yalnizlik (veya tek basinalik) en guzel sey, cunku herseye sen kendin karar veriyorsun. Sadece gezerken degil, yerlesikkende herseye kendin karar veriyorsun. Bana gore bu mantik cok yanlis.
Tum guzellikler, her sey paylasildikca guzel. Ozellikle sevdiklerinle paylasim harikadir.
Sen yeni tanistigin birileriyle biraz konusabilirsin. Ama bence bu bir paylasim olmaz. Cok sig konusmalardir. En guzel paylasim, beraber oldugun, cok sevdigin kisilerle olan paylasimlardir.
Kardesim Hawaiiye tek basina 10 gunlugune gezmeye gitmisti, inan bir hafta sonra dondu, donus biletinin tarihini degistirmis. tek basina cok sıkılmıs. Ben Maritius’a bir is icin gittim, aylardan aralikti, isim erken bitti, ama guney yarinkurede, yaz sezonu oldugundan, donus bileti bulamammistim, 3 hafta kalmak zorunda kaldim. Biraz gezdim, eglenmeye calistim. Ama yalnizlik cok sıkıydi. Dunyanin en guzel adalarindan birindeydim, harcayacak bir suru param vardi, ama sevk alamiyordum.
Yanimda esim olsaydi, en azinda bir arkadasim olsaydi, cok farkli olurdu.
Bence bu yazdıklarınız tamamen göreceli. Tabiki hayat paylaştıkça güzel, ama bu yazıda ben negatif bir taraf sezmedim açıkcası. Kardeşinizin Hawaii gezisinden erken döndüğünden bahsetmişsiniz bu herkes için geçerli olmasa gerek? Bence tamamen iletişim meselesi. Ayrıca 1-2 saat sohbet ettiğiniz insanlardan da öğreneceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum. Hayattan zevk almak tamamen kişiyle alakalıdır. Milyon dolarlarınız olabilir ama siz bu milyon dolarları nasıl kullanacağızı bilmezseniz hayattan zevk almamanız normal. Daha önce söylediğim gibi bu iş tamamen görecelidir. Herkese uygun olmak zorunda değil.
Bu yalnız gezmenin en faydalı yönünün insanın tek başınayken edineceği tecrübelerin bambaşka olduğunu düşünüyorum. Yaşadığınız iyi kötü olaylarla başa çıkabilmek hayatta kalmak. Daha bir çok şey yazılabilir aslında. Neyse fazla uzatmiyim.
Taaaa Mersin’den Maleyza’nın Tioman adasına ulaştığımda yanımdaki arkadaşım böceklerden korkup uyuyamadığı için o güzelim adada sadece iki gün kalmıştım. Ne zaman fotolarıma baksam içime dert olur. Bu da iyi bir tecrübe oldu benim için. Bir daha fırsatım olursa yanıma sırtçantası ayağıma terlik yeterli olacak…
Uzun süreli seyahat ettiğinde insan daha esnek oluyor. Yalnız seyahat edince sana dert yanan, durumdan şikayet edecek kimse olmadığından bazen alınan keyif grupla alınan keyiften daha güzel.
Biraz da millet olarak şikayet etmeyi, söylenmeyi, memnuniyetsizliği cümlelere dökmeyi iyi biliyoruz. Gittiğimiz her yerde kendi evimizin veya ülkemizin konforunu bekliyoruz.
Unutulmaması gereken ülkeler, şehirler, restoranlar, sokaklar… o ülkenin halkını rahat etmek için hazırlanmıştır, gelen turistleri değil!
Bizim millet, gittiği ülkede yolda bir fare veya hamam böceği görünce bu nasıl memleket deyip söylenmeye başlıyor. O coğrafyaların iklimi farklı, hayata bakışları, kültürleri ve inançları farklı. Memlekette gördüğümüz şeyleri orada görmeyi beklemek hata olur. O ülkeleri güzelleştiren, renkli ve heyecan verici yapan da zaten bu farklılıklar.
Gözlemleri biraz kendimize saklasak, anı yaşasak, farklılıklara önyargıyla değil de anlayışla yaklaşsak daha güzel olur bence.
Tioman Adası yağmur ormanları ile kaplı tropikal bir cennet. Yattığınız yerin hemen arkasında dünyanın en zengin ekolojik rezervleri yer alıyor. Yani oradaki doğaya uyumsuz olan biziz.
Ayakta parmak arası terlik ve sırtçantası yeter keşfetmek için. Böceği, yemeği mazeret edersek…
Önümüzdeki sene Hindistan için bir yol arkadaşı bulamassam sanırım bu deneyimi ben de yaşamak zorunda kalacağım.
Hindistan için daha çok bir yol arkadaşıyla seyahat edilmesini tvasiye ediyorlarsa da tek başına seyahat neden olmasın!
Benim da aslında bir sonraki rotam Nepa-Hindistan ve Sri Lanka idi. Ama süreç çok şeyi değiştirdi. Bakalım ne zaman gideceğim…
Merhaba Murat, Hindistan değil de Filipinler düşünürsen benimle gelmeni isterim. Benim de ilk yurtdısı deneyimim olacak. Yerel halka karısmak İngilizce’mi ilerletmek açısından yol arkadası arıyorum. Eğer gelmek istersen detayları konusuruz. Agustos gibi duşunuyorum. rdvnerl@gmail.com
Yazını okuduktan sonra sırt çantamı alıp tek başıma yolda olmak istedim. 😉
Sırtçantası zaten her an seyahate çıkmak için hazır ve göz önünde olmalı aslında 🙂
Cok doğru çok muhteşem tespitler.Dilerim bu özgürlüğün keyfini yaşamak git gide yaygınlaşır bu cesareti herkes bulabilir.Tesekkürler 🙂
Sanmiyorum ki yolda yalniz kalindi duygusu yasansin. Ha bir insani tanimak istersen birlikte seyahata cik derler o olabilir belki ama yine de ayni adimlar atilmak istenmediginde birbirine ayak bagi olunur. Hatta seninki gibi uzun yolculuklarda zaman zaman yola eslik eden arkadaslarla bile bitmez bence yolculuk, ne de olsa YOLDAOLMAK ozgur olmaktir.
Hayat yolculugu yalniz olmasin insanin.
Bu yazınız çok hoşuma gitti. Ben de tek tatile cıkmayı istiyorum, sadece bir türlü cesaret edemiyordum. Şimdi cesur olma zamanı 🙂 Teşekkürler, sizi zevkle takip ediyorum.
Geçen gün bir tweet okudum. Şu an Hindistan’da yaşayan birisiydi. Geçmiş günleri anımsayarak yazmış. Hindistan’a ilk bir turla gelmiş ve asla tek başına gelebileceğini düşünmüyormuş o vakit.
Biraz cesaret sadece.
Tecrübe değerlidir ve en güzel tecrübe alınan yanlış kararlarla öğrenilir….Öğrenmeye devam ediyorum
Öğrenmenin yolu pratikten geçiyor. Ne kadar okursak okuyalım, ne kadar izlersek izleyelim kendimiz yapmadıktan sonra öğrenmemiz zor. Uygulanmayan pratiğin de unutulması çok kolay. Hep tecrübe ederken yaptığımız yanlışlar öğrenmeyi güçlendirir. Neyi nerede yanlış yaptığımızı fark etmemizi sağlar. Cesaret yeterli.
iki bedeni bir kafada toplayıp birlikte hareketmenin mümkünü vardır elbet fakat benim tercihim her kafa kendi yoluna baksın olurdu..
Yalnız gezmenin de çift olarak gezmenin de kendine göre güzel yanları var. Kendi yoluna bakmak, belirlemek daha güzel. Bağımsızlık olma hali özgürlük hissini güçlendiriyor, bu da özgüveni artırıyor.
Kemal bey, ben yol arkadaşınız olurumm zevkle.. Vallahi çok uyumluyumdur 🙂 O kadar güzel anlatıyorsunuz ki… Fotoğraflar da tuzu biberi.. Hatta öyleki, şu an bilgisayarımı kapatmak, istifayı basıp sırt çantamı alarak kaçmak istiyorum
buradannnn :((
Kapayın bilgisayarı, basın stifayı, alın sırt çantanızı ve beni izleyin. Hayat kısa ve elimizden kaçırmayalım. Yolda olmak güzeldir.
Yalnızlığını seviyorsan güzeldir yalnız seyahat etmek… Yalnızlığın keyfini çıkarmak… Kendinle başbasa olmak… Hele ki doğada kendinle olmak bence harika bir duygu…. Ama gittiğin her yerde bir uyum icinde hareket edebileceğin bir seyahat arkadaşıyla da bence aynı keyif yakalanabilir diye düşünüyorum… İki kisi ama kimi zaman yalnızlıklarını yanyanayken yaşayabilen, kimi zaman da paylaşmanın keyfini cikarabilen… Mükemmel olur böylesi de… Asla yargılamadan, eleştirmeden ne kendini ne onu… Yanında var gibi bazen de yok gibi olabilen… Yaninda var oldugun ama bazen yok gibi olabileceğin…. Yol arkadaşlığı…. Zor… Ne onunla ne de yalnız… Gönlünden geçtiği gibi seyahat etmen dilegimle…. Sevgiler…
Yalnızlık herkesin kolay baş edeceği veya uyumlu olduğu bir şey değil gibime geliyor. Kimi insan çevresinde her zaman birisi/birileri olsun ister. Konuşabileceği, aynı dilden anlayan, birlikte vakit geçireceği. Seyahat ederken yalnız olmak çok zor, daha çok tek başınasınızdır.
Uzun soluklu seyahatlerde sizin kişiliğiniz önemlidir. Tek başınalık zor gelmiyorsa yalnız başına seyahat etmekte sorun yoktur, aksi halde güzellikleri ve heyecanları hep tek başına yaşamak ve bunu birileriyle paylaşamamak zorlayacaktır.
Uyumlu, birlikte keyif almaktan hoşlanacak bir yol arkadaşı veya arkadaşları geziyi bambaşka bir atmosfere taşıyacaktır.
Aynen dediğin gibi, gönülden geçtiği gibi yapılmalı, öncelik Yolda Olmak olmalı.
Sevgiler
Bence yolun kendisi zaten canli birsey, yalniz degilsin ki YOLDAOLMAK`la. Bizim cayimizi, gevregimizi, hatta kuru fasulyeyi ozledigini anlamazlar belki ama, ayni dil ve kulturden geldigin yoldasin belki de o ani senin gibi anlamaz, gormez, gormek istemez, belki de yolla rekabet eder paylasmamak adina seni 🙂
Ama illa yola birlikte cikip ilermemek, kesfetmek gormek anlaminda ayni tadi duyguyu birbirinin gozlerinde gorup, yasamak adina olunca kapali bir yolculuk olur daha cok bu iki kisilik. Ya soyle dusunun ayni evi bile paylasmak ne zor oluyor kimi kez, bildigim kadariyla Kemal surekli birlikte yasadigin, ev arkadasi veya evini paylastigin kimse yok, yalnizlik bu hayat tarzinda daha cok hissettirebilirken kendini yalniz degildin, yoksa yalnizdin da ondan mi dustun YOLDAOLMAK`a 🙂
bir düşebilsem yollara yalnız mı değil mi ayırt etmeyeceğim ama sanırım şu sıra öyle bir imkanım olsa yalnız olmaya daha yakınım.. fakat yazı her durumu da özetleyen güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık 🙂
“Bugünlerde herkes gitmek istiyor. küçük bir sahil kasabasina, bir baska ülkeye, daglara, uzaklara… hayatindan memnun olan yok. kiminle konussam ayni sey… her seyi, herkesi birakip gitme istegi.”
Can Yücel
I’ve experienced both travelling with travel partners and travelling alone. Which do I prefer? Travelling with a good travel buddy. Which form of travel am I most proud of and consider a key moment in my own personal development?
Travelling alone. Travelling alone challenged me to step outside of my comfort zone, to prove to myself that I really was the independent and self-reliant person I’d always thought of myself as. In my early twenties, I would never have considered travelling alone – but suddenly I reached an age where I trusted myself and my own good sense and was ready to take a risk.
Actually, I’m not extroverted, so being alone doesn’t bother me, but it’s human nature to want someone else with you when you face the unknown. Nowadays travelling alone to new places isn’t as scary to think about as it was when I was younger. In fact, on my recent trip to Hong Kong I scarcely gave it a thought. I had a perfectly enjoyable weekend exploring the city, and wasn’t at all bothered by the fact that I was there by myself.
On the other hand, travelling a with another person/people is also good for testing your own ability to manage relationships with other people. Travel isn’t always relaxing and patience, tolerance, co-operation and negotiation skills really do become important. When I look back at my travel with other people I can honestly say that I didn’t miss out on anything I really wanted to do. I also wasn’t forced to do something that I didn’t want to do just because my partner/s insisted on it. If you commit to good communication, usually anything can be arranged or agreed upon.
On one trip my travel buddy informed me that she was giving up smoking on day one of our trip. She told me that we’d either still be great friends or hate each other by the end of the trip because of it. I’ll admit it was testing at times, but we’re still great friends and she’s still smoke free three years later!!!
If anyone wants a travel buddy I can supply references from people who still tell me I was a great travel buddy and that they would gladly travel with me again!! 😉 🙂
This your writing could be new article for you ad for this blog 🙂
😉
Yol arkadaşın sana ayak uydurabilir miydi diye düşündüm ben… Sanırım zorlanırdı…Bazen tek olmak, bazen de birinin yanında olması güzel… tercih bize bağlı biraz..
Bazen hani yanımda bir yol arkadaşım olsun diye aramıyor değilim. Bir şehri arkadaşlar keşfetmek daha güzel. Ancak plan yapmak, keyfince hareket etmek konusu olunda yalnız gezmek her zaman özgürlüktür. Kimseye ayak uydurmak zorunda değilsin.
Kalabalık olsaydın, belki bu blogu okuyamazdık.
Bir arkadaş ile geziyor olsaydım canımın en çok gidip görmek istediğim yerlerin kararı sıkardı. Berabersek, farklı yollara gidemeyeceksek, yeterli zaman ve para yoksa, evet bu çok feci olurdu..
Bana bir şey olursa ne olurdu?, kim elimden tutar yardım eder, doktora götürürdü? düşüncesi de sarsıcı… Karar vermek zor ama kalkıp yola çıkabilmişken, yolumdan döndürülmek istemem.
Şimdi dilediğim yerde dilediğim gibi, dilediğim kadar konaklayıp blog yazılarını hazırlayabiliyorum. Bir yol arkadaşım olsaydı ona uymak zorunda kalırdım ve blogu bu kadar güncel tutmama imkan olmazdı. Özgürlük düşkünleri için yol arkadaşıyla seyahat etmek kolay değil. Esnek olmak şart diye düşünüyorum.