Brüksel, modern ve kozmopolit yapısının yanı sıra Orta çağdan kalma tarihi yapıları ile otantik ve nostaljik atmosferini de korumayı başaran etkileyici bir şehir. Akla ilk olarak çikolata, waffle, bira, midye-patates ve Avrupa Birliği gelen Brüksel, birkaç yüzyıl önce bataklığın kurutulması sonucu kurulmuş. Şehrin isminin anlamı da ‘Bataklığın içindeki yerleşim yeri’ anlamına geliyor.

Tarihe meydan okuyan taş sokakları, mimari ve sanatsal zenginliği, dik çatılı evleri, yüzlerce çeşit birası, dantelleri, nefis kanalları ve Tin Tin başta olmak üzere birçok çizgi romanın çıktığı bir şehir olarak sürprizlerle dolu. Dışarıdan size biraz ciddi, soğuk ve hatta renksiz görünebilir. Paris veya Barcelona gibi canlı bir şehir de değil ama biraz zaman geçirdikçe havalı karakteriyle insanı şaşırtmayı başaran bir kent.

Brüksel, yalnız Belçika’nın değil aynı zamanda Avrupa’nın da başkenti olan hoş bir kent. Zarif dekoratif süslemelerin kullanıldığı Art Nouveau akımının en güzel eserlerine ev sahipliği yapan meydanları, Place du Grand Sablon’u çevreleyen tarihi binaları, lüks mağazaları ve antikacı dükkânları, kiliseleri ve kültürel yaşamıyla her bakımdan Avrupa Kıtasının kavşak noktası.

İsmini ‘bataklığın içindeki yer’ anlamına gelse de Brüksel, Belçika’nın kültür, eğitim, ticaret, bilim ve sanayi alanlarında tam bir vaha aslında. 11. yüzyıldan itibaren hızlı bir şehirleşme sürecine giren Brüksel, Avrupa’da Paris ve Venedik’le birlikte ticaret yaşamının en canlı olduğu noktalardan birine dönüşmüş. Farklı mimari akımların izlerini taşıyan kent sokaklarında 15. yüzyılda inşa edilen birçok yapı hala ayakta.

Malta

​Brüksel Gezi Rehberi

Brüksel, Belçika‘nın başkenti ve Avrupa Birliğinin 3 ana kurumu olan AB Komisyonu, AB Bakanlar Konseyi ve Avrupa Parlamentosunun resmi organlarının büyük çoğunluğunu barındıran bir şehir. Avrupa Birliğinin de resmi başkenti olan kent, aynı zamanda NATO Merkez Karargahına da ev sahipliği yapıyor.

İlk yerleşimin 7. yüzyıla dek uzandığı Brüksel, bin 300’lü yılların başında Brabant Dükü II. John’ın kente ayrıcalık tanımasıyla, Brabant düklerinin merkezi haline gelmiş. 16. yüzyıla kadar ülkeyi buradan yöneten Bourgogne prenslerinin ardından 1556’da İspanya Hollandası’nın yönetim merkezi olan Brüksel, 1794’te ise Fransız devrim güçlerinin hakimiyetinde kalmış.

1815’te La Haye ile birlikte Birleşik Hollanda Krallığının iki başkentinden biri olan Brüksel, 1830 Belçika Devriminin sonrasında kurulan Bağımsız Belçika Krallığına da başkentlik yapmış. I. ve II. Dünya Savaşlarının ardından, tüm yıkıcı olaylara rağmen Afrika’daki sömürge topraklarının desteğiyle de kısa sürede toparlanmayı başarmış. Bugün Avrupa’nın en modern, zengin ve hareketli başkentlerinden biri.

Belçika nüfusunun sadece yarısı gerçek anlamda Belçikalılardan olan Brüksel, İtalyan, Fransız, Faslı, İspanyol, Türk vatandaşlarının yaşadığı, karma kültüre sahip bir kent. Fransız ve Flaman kültürlerinin kaynaştığı kozmopolit kent, her daim dinamik.

Kozmopolit ve dinamik kültüre sahip olan Brüksel, Avrupa’nın en çok yabancı nüfusa sahip kentleri arasında yer alıyor. Flaman şehri olan Brüksel’de Fransızca ve Felemenkçe iki resmi dil. Brüksel’de yabancı kökenliler toplam nüfusun yüzde 29’unu oluşturuyor. Çok kültürlülük ve bunun içselleştirilmesini şehrin dört bir yanında görebiliyorsunuz.

Fransız ve Flaman kültürlerinin kaynaşması sonucu nüfusun sadece yarısı gerçek anlamda Belçikalı. Hemen yerde iki dilli yapı karşınıza çıkıyor karşınıza. Günlük hayatta Fransızca daha çok kullanılırken diğer resmi dil Felemenkçeyi de sık duyuyorsunuz. İngilizce de iyi konuşulur ve hatta Almanca da.

Belçika genelinde para birimi olarak Euro (€) kullanılıyor. Şehirde İngilizce de yaygın olarak biliniyor. Brüksel, Türkiye’den 1 saat geride. Brüksel’in nüfusu 1 milyon 120 bin.

BRÜKSEL NEREDE
Brüksel, Avrupa kıtasında yer alan Belçika’nın başkenti. Belçika aynı zamanda bir Batı Avrupa ülkesi. Brussels-Capital, Flaman ve Wallonia Bölgeleri olmak üzere üç federal bölgeden oluşan, Federal Belçika Devletinin ve Brüksel-Başkent Bölgesinin (Brussels-Capital) başkenti olan Bürüksel, coğrafya olarak da ülkenin de tam kalbinde yer alıyor.

BRÜKSEL’E GİTMEK İÇİN NE GEREKİYOR
Brüksel’e gitmek için ya Yeşil Pasaport sahibi olmanız ya da Schengen vizesi almanız gerekiyor. Henüz hiç vize deneyiminiz olmadıysa Vize Nasıl Alınır ve Vize Ücretleri Ne Kadar blog yazılarım size yol gösterir. Pasaportunuz yoksa Pasaport Çeşitleri ve Pasaport Başvurusu Nasıl Yapılır yazılarımı okuyun. Yurt dışına çıkarken yurtdışı çıkış harcı ödemeniz gerekiyor.

BRÜKSEL’E NASIL GİDİLİR
İstanbul-Brüksel arasında, Türk Hava Yolları ve Pagasus Havayollarının yaklaşık üç buçuk saatlik bir uçuşla haftanın yedi günü düzenlenen direkt uçuş seferleri var. Türk Hava Yolları ile İstanbul Havalimanından kalkan uçaklar şehir merkezine 16 km mesafede yer alan Brüksel Havalimanına iniyor.

Brüksel Havaalanından express trenler, şehir merkezine, kuzey yönüne ve Midi İstasyonuna hareket ediyor. Yolculuk süresi ise yaklaşık 30 dakika. Brüksel Havalimanındaki otobüs, özel otobüs ve airport express otobüsleri, geliş katının altındaki Level 0’dan hareket ediyor.

Pegasus Havayollarının İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanından kalkan uçaklar şehir merkezine 60 km mesafede yer alan Brüksel Charleroi Havalimanına iniyor. Brüksel Charleroi Havaalanından her yarım saatte bir hareket eden shuttle servisleriyle kent merkezine ulaşabilirsiniz.

BRÜKSEL’E NE ZAMAN GİDİLİR
Brüksel’de yaz mevsiminde güneşli ve sıcak, kış mevsiminde ise ılıman bir hava durumu gözleniyor. Hava durumu açısından Brüksel, yıl boyu ziyaret edilebilir bir gezi durağı olma özelliğine sahip. Ancak Brüksel’de turizmin en yoğun olduğu zamanlar temmuz ve ağustos ayları. Bu dönemlerde şehirde pek çok festival düzenleniyor.

BRÜKSEL’DE NEREDE KALINIR
Brüksel’de bulunan otellerin çoğu kent merkezine ve gezilecek yerlere yakın mesafede yer alıyor. Novotel Brussels Centre, The Dominican, Hotel Amigo, Metropole Hotel, Steigenberger Wiltcher’s, Novotel Brussels Grand Place, Sofitel Brussels Europe, The Hotel Brussels, Brussels Marriott Hotel Grand Place, Sofitel Brussels Le Louise gibi lüks otellerin dışında Hostel Louise, Hotel Motel One Brussels, Hotel Galia, Hotel Résidence Brussels South ve Condo Gardens Brussels Aparthotel gibi uygun fiyatlı oteller de bulunuyor.

Orta karar bir konaklama düşünürseniz, Brussels Welcome Hotel, Hotel Residence Europa, Hotel Argus, NH Hotel Atlanta, Hotel Saint Nicolas, Park Inn by Radisson Brussels Midi, Aloft Brussels Schuman Hotel’i tercih edebilirsiniz.

Brüksel’de prestijli ve lüks bir konaklama deneyimi yaşamak için Rue du Commerce-Handelsstraat, Rue du Fosse-aux-Loups/Wolvengracht ve Rue du Châtelain-Kasteleinsstraat caddeleri ile Avenue de la Toison d’Or-Guldenvlieslaan Meydanı üzerinde yer alan konaklama alternatiflerine göz atabilirsiniz.

Brüksel’de daha ucuz konaklama seçenekleri için ise Adolphe Max Bulvarı, Stalingradlaan ve Boulevard-Boulevardlaan meydanları ile Veydtstraat Caddesi’ne ve Hainaut-Henegouwenkaai bölgesindeki otel ve konukevlerine de bakabilirsiniz.

Brüksel Gezilecek Yerler 📌

Brüksel, yüzölçümünün küçük olması ve cazibe merkezlerinin birbirine yakınlığı nedeniyle yürüyerek keşfetmesi kolay bir şehir. Gelişmiş toplu taşıma sistemi yürümek istemediğiniz anlarda imdadınıza yetişiyor. Rahat bir ayakkabı ve rahat giysilerle Brüksel’in merkezini özgürce dolaşabilirsiniz.

Brüksel şehir merkezi, Aşağı ve Yukarı Kent olmak üzere ikiye ayrılmış. Benelüks ülkelerindeki atmosferi hissetmek için Belçika Kraliyet Sarayı (Place Royal) doğru seçenek. Şehrin en geniş yeşil alanı olan Brüksel Parkı ile bir arada bulunan sarayın içinde federal parlamento binası da yer alıyor.

Yerel mimar, tasarımcıların rehberliğindeki 3 saatlik turlara katılarak bu benzersiz eserler konusunda detaylı bilgi almak mümkün. Place du Grand Sablon’u çevreleyen tarihi binaları, lüks mağazaları ve antikacı dükkanları, St. Catherine Kilisesi, St. Michel Katedrali ve Notre Dame du Sablon Kilisesi görülmesi gereken yerler arasında.

Brüksel’in en önemli yönlerinden biri de zarif dekoratif süslemelerin kullanıldığı Art Nouveau akımının en güzel eserlerine ev sahipliği yapması. Centre Belge de la Bande Dessinee olarak bilinen Çizgi Roman Müzesi, Belçika’nın Gaudi’si sayılan, Art Nouveau’nun babası Victor Horta’nın yaptığı bir binada bulunuyor.

Şehir merkezinin ardından ise zamanınız ve imkanınız elverdiğince Antwerpen, Brugge ve Gent şehirlerini de mutlaka görmeye gayret edin.

1. Brüksel Kraliyet Sarayı

Brüksel Kraliyet Sarayı (Place Royal), Belçika Kraliyet Ailesinin resmi konutu. Zengin bir modern sanat ve tarihi eser koleksiyonunun sergilendiği saray 19. yüzyılda inşa edilmiş. Kraliyet ailesi şehrin dışındaki Leaken Sarayında konaklamayı tercih ettiğinden, yalnızca resmi toplantılar ve resepsiyonlar için kullanılıyor. Pazartesi günleri hariç haftanın 6 günü 10.30-15.45 saatleri arasında ziyarete açık.

Grand-Place ise Kraliyet sarayının yer aldığı, şehrin merkezi meydanı. Şehrin simgesi olan ve devasa büyüklüğe sahip meydan, 17. yüzyıla ait barok tarzı mimarisiyle dünyanın en güzel meydanlarından biri. 15. Tüm dünyada dekoratif ve estetik zenginliği ile tanınan meydanda yer alan binalar görmeye değer.

Brüksel’in kalbinin attığı hareketli meydan Grand Place, Brüksel Kent Müzesi ve belediye binasının da bulunduğu tarihi yapılar ve mağazalarla çevrili. Şık lonca evleriyle güzel bir meydan olan Grand Place, Brüksel’in hayran bırakan cazibe merkezlerinden birisi. Meydanın etrafında sıralanan çikolatacılar, ünlü restoranlar ve göz alıcı mimari yapılar etkileyici.

Görkemli Grand Place’ın çevresinde toplanan Aşağı Kent, geniş ve açık kaldırım taşlarıyla döşeli dar ve tarih kokan sokaklarıyla Orta çağ havasını yaşatıyor. Grand Place’ın dar sokaklarında bunlara rastlamak çok kolay.

UNESCO Dünya Mirası Listesinde bulunan meydan, aynı zamanda her iki yılda bir, ağustos ayında düzenlenen Çiçek Halı Festivali‘nin de düzenlendiği yer. İlki 1971 yılında gerçekleşen festival kapsamında meydanın 2 bin metrekarelik bölümünde, 700 bin begonya çiçeği kullanılarak halı deseni oluşturuluyor. Festival döneminde görsel bir şölenin yaşandığı meydan, kenti ziyaret edenlerin mutlaka uğradığı bir yer.

Meydanda yer alan Belediye Sarayı (Hotel de Ville) ve Brüksel Müzesi görülmeye değer. Şehrin en önemli simgesi olan Manneken Pis (İşeyen Çocuk Heykeli) meydanın hemen yanındaki sokakta. 61 cm boyundaki heykel dönem dönem farklı kıyafetler giyiyor.

2. Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzeleri

Kraliyet Güzel Sanatlar Müzeleri (Musées Royaux des Beaux-Arts de Belgique), içerisinde birçok farklı müzeyi barındıran bir müzeler topluluğu. 19. yüzyıldan günümüze kadar olan eserlerin yer aldığı Modern Sanat Müzesi, 15. yüzyıl ile 18. yüzyıl arasında yapılmış olan resim ve heykellere ev sahipliği yapan Antik Sanat Müzesi gibi bölümleri bulunan topluluk kentin en değerli müzesi.

Kraliyet Güzel Sanatlar Müzeleri ziyaret saatleri salıdan cumaya 10.00-17.00, hafta sonları ise 11.00-18.00. Kraliyet Güzel Sanatlar Müzeleri giriş ücreti 15€, indirimli bilet 10€.

3. St. Michel Et Ste-Gudule Katedrali

St. Michel et Ste-Gudule Katedrali (St Michael and St Gudula Cathedral, Brussels), renkli camlara sahip muhteşem bir Gotik yapı. 13 ile 15. yüzyıllar arasında yapılan ve halen kraliyet düğünlerinde kullanılan katedral, içerisinde değerli eşyaların görülebileceği küçük bir müzeyi de barındırıyor.



St. Michel et Ste-Gudule Katedrali ziyaret saatleri pazartesiden cumaya 07.00-18.00, cumartesi 08.00-17.00, pazar günleri ise 13.00-18.00. St. Michel et Ste-Gudule Katedrali girişi ücretsiz.

4. Manneken-Pis

Manneken-Pis (İşeyen Çocuk Heykeli), Brüksel’in en popüler turistik simgelerinden biri oldu. Biraz abartılan bir ilgi gören bronz heykel 16. yüzyılda yapılmış. Rivayete göre yerel halktan çocuğunu kaybeden bir adam onu bulduktan sonra bu heykeli yaptırarak şehre armağan etmiş, ancak heykelin neden dikildiği ile ilgili birçok başka rivayetler de var.

Bu heykele haftanın bazı günleri ve kimi önemli kutlama günlerinde özel temalı kıyafetler giydiriliyor ve o dönemlerde heykelden halka ikram olarak su yerine bira veya şarap sunuluyor. Dünyanın dört bir yanından hediye kıyafetler gönderilen heykelin tam 760 kıyafete sahip olduğu söyleniyor. Bu kıyafetleri Brüksel Müzesinde görebilirsiniz.

5. Kakao ve Çikolata Müzesi

Çikolata Müzesi (Choco-Story Brussels), çikolataları ile ünlü ülkede çikolatanın hikayesini öğrenip, çikolata tadımlarına ve atölye çalışmalarına katılabileceğiniz bir müze. Muazzam zenginlikte bir çikolata merkezi olan müzeyi ziyaret ederek multimedya şovlar eşliğinde Mayalardan bu yana kakao ve çikolatanın yaşadığı serüveni, çikolata yapım aşamalarını ve çikolata türlerinin özelliklerini öğrenebilirsiniz.

Kakao ve Çikolata Müzesi ziyaret saatleri 10.00-17.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık. Kakao ve Çikolata Müzesi giriş ücreti 6€, indirimli bilet 5€.

6. Atomium

Atomium, 1958’de EXPO Bilim Fuarı için üretilmiş bir anıt. EXPO sürecinde yalnızca 6 ay sergilenmek üzere hazırlanan Atomium, tıpkı Eiffel Kulesi gibi daha sonradan şehrin çekim merkezlerinden birine dönüşmüş. Brüksel’in en çarpıcı mimari simgelerinden biri olan yapı, çelikten yapılmış bir demir kristali hücresinin 165 milyar kat büyütülmüş hali.

Dünya Fuarı için inşa edilen yapı demir kristali, 18 metre çapında 9 bölümden oluşuyor. Dış yüzeyi paslanmaz metal ile kaplı şekilde tasarlanmış. 102 metre yüksekliğindeki Atomium içerisine girerek retro tasarımını görebilir ve üst katına çıkıp panoramik kafesinde soluklanabilirsiniz. Atomium’un en tepesinden şehrin panoramik manzarasını izleyebilir, buradaki restoranda kente karşı yemek yiyebilirsiniz. Alt katlarda ise çeşitli sergi alanları yer alıyor.

Atomium ziyaret saatleri 10.00-18.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık. Bilet satışı 17.30’da sona eriyor. Atomium giriş ücreti 16€, indirimli bilet 8,50€. Mini-Europe’a da giriş hakkı tanıyan ikili bilet 25€, indirimli bilet 12,80€.

7. Mini-Europe

Mini Europe, Atomium’un hemen yanında yer alan gezilebilecek diğer bir yer. Tıpkı Türkiye’deki Miniatürk formatına sahip. Avrupa şehirlerinde bulunan ünlü yapıların minimal formlarının görülebildiği park, aynı zamanda çocuklu aileler için de keyifli bir rota. Avrupa’nın en ünlü minyatür parklarından biri olan Mini Europe’da 350’den fazla minyatür yapı görülebiliyor.

Mini Europe’da Eyfel Kulesini, Berlin Duvarını, Prog, Vilnius ve Westminster’i zahmetsizce küçük ölçeklerde görme şansına sahip olabilirsiniz Mini-Europe 09.30-18.00 saatleri arası ziyarete açık. Mini-Europe giriş ücreti 13,80€, indirimli bilet 8,10€. Atomium’a da giriş hakkı tanıyan ikili bilet 25€, indirimli bilet 12,80€.



8. Müzik Enstrümanları Müzesi

Müzik Enstrümanları Müzesi (Musical Instruments Museum), müzik tarihine yolculuk için keyifli bir rota. 19. yüzyıla ait demir ve camdan inşa edilmiş Müzik Enstrümanları Müzesinde 9 binden fazla müzik aleti sergileniyor. Özel koleksiyon parçalarının bulunduğu müze, dünyanın en iyi müzikal aletlerinin büyük bir koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor.

16. yüzyıldan kalma müzik enstrümanları ve akordeonlar, gaydalar ve piyanoların oluşturduğu bu harika koleksiyonu gördükten sonra, binanın çatısındaki muazzam Brüksel manzarasına sahip kafede dinlenmeden ayrılmayın. Brüksel Müzik Enstrümanları Müzesi ziyaret saatleri salıdan cumaya 09.30-17.00, cumartesi, pazar ve tatil günleri 10.00-17.00.

Bilet gişesi kapanış saatinden 45 dakika önce kapanıyor. Pazartesi günleri, 1 Ocak, 1 Mayıs, 1-11 Kasım ve 25 Aralık’ta ziyarete kapalı. Brüksel Müzik Enstrümanları Müzesi giriş ücreti 10€, indirimli bilet 4€. Sesli rehber 2€.

9. Cinquantenaire Parkı

Cinquantenaire Parkı, Brüksel kent merkezindeki en büyük yeşil alan. Belçika’nın özgürlüğüne kavuşmasının 50. yılı anısına 1880’de kurulan park, 30 hektarlık bir alana yayılıyor. İçerisinde göletler, geniş yeşil alanlar, piknik alanları, Autoworld, Kraliyet Silah ve Askeri Tarih ve Kraliyet Güzel Sanatlar müzeleri ile bir cami bulunuyor.

İkinci Dünya Savaşından kalan savaş uçakları, tank, silah ve savaş malzemelerinin sergilendiği Belçika Kraliyet Askeri Tarih Müzesi, savaş dönemi hatıralarına tanık olmak için ziyaret edilmeli.

10. Borsa Binası

Borsa Binası, Brüksel’in en etkileyici tarihi yapılarından biri. Yunan tarzı mimarisiyle 1873’te inşa edilen Bourse de Bruxelles, günümüzde Avrupa Borsalar Birliği tarafından kullanılıyor. Borsa çevresi şehrin en hareketli bölgesi olduğundan yerel halk çoğu zaman randevularını Borsa önünde gerçekleştiriyor.

BRÜKSEL’DE NE YENİR
Avrupa’da kişi başına en çok lokantanın düştüğü bu şehirde, yabancı nüfusun varlığı ve farklı kültürlerin etkisiyle şekillenen yeme-içme alışkanlıkları, şehrin dört bir yanındaki 2 bini aşkın restoranda keşfediliyor. Rue Saint Boniface bölgesi sokak arasında sıcak ve samimi bir ortamda yemek yemek isteyenlerin tercihi.

Dünya mutfaklarından farklı örneklerini görmek isteyenler Place du Chatelain’e, sokak lezzetlerini deneyimlemek isteyenler ise Place Stephanie’ye mutlaka uğramalı. Belçika’nın Afrika‘daki sömürgeci geçmişinin günümüze taşıdığı özelliklerden biri Belçika çikolatası. Afrika’dan getirilen kakao çekirdeklerinin işlenmesi ile hayat bulan lezzetli çikolatalar dünyaca ünlü.

Türkiye‘de de severek tüketilen waffle’dan daha farklı bir şekilde servis edilen Belçika waffle’ı; kuruyemiş, pudra şekeri, çikolata sosu ya da dondurma ile tüketiliyor. Daha büyük ve çıtır parçalar halinde tüketilen waffle’ı Brüksel’in hemen hemen her sokağında bulmak mümkün.

Deniz ürünlerine ve midyeye mesafeli olmayanlar için Brüksel tam anlamıyla bir cennet. Dünyanın en lezzetli midyelerinin servis edildiği restoranlara oturup ziyafet çekebilirsiniz. Sablon Meydanı, hem turistlerin hem de Brüksellilerin uğrak yeri. Üstelik Belçika’nın meşhur midye ve patates kızartmalarını yemek için de güzel bir adres.

Grand Place’ın arka tarafındaki restoranlar sokağı İstanbul’daki Çiçek Pasajı’nı andırıyor. Ste-Catherine’de deniz ürünleri yemek için Chez Vincent’i veya Chez Leon de Bruxelles’i deneyin.

Binbir çeşit balığın, ıstakozun, pavuryanın, istiridyenin kaldırmalara taşmış vitrinlerde sergilendiği yüzlerce lokanta arasında dolaşın. Kıtanın en eski ve en muhteşem pasajı Kraliçe Galerisinden Kral Galerisine geçerken de, Aux Armes de Bruxelles restoranı önünde Bach icra eden kızın şapkasına bozukluk atın. Estetiğin zirveye ulaştığı vitrinleri kaçırmayın.

Belçika demek bira demek, çünkü şehirde beş yüzden fazla bira çeşidi var. Dünyada ‘French fries’ diye bilinen parmak patatesin ilk üretildiği yer Brüksel. Farklı soslarla zenginleştirilen altın sarısı patates kızartması, yerel biralarla denenebilir. Belçika’da yemek denince akla ilk gelen, soğan ve kereviz saplarıyla haşlanan midyeyi denemeyi de unutmayın.

BRÜKSEL’DEN NE ALINIR
Dünyaca ünlü birçok markanın mağazalarının bulunduğu kentte akla gelebilecek her türlü ürün kolaylıkla bulunabiliyor. Alışverişin yoğunlaştığı caddeler arasında Rue Neuve, Avenue Louise, Boulevard de Wataerloo, Rue Antoine Dansaert, Rue de Namur ve Grand Place çevresi bulunuyor. Şehrin prestijli alışveriş merkezleri Grand Place ve Rue di Midi Caddesi arasında kalan bölgede yer alıyor.

Yerel ve uluslararası markalara ait ürünlerin ve özel tasarımlı elbiselerin satıldığı dükkanlarla dolup taşan Rue Antonie Dansaert, avangard butiklerin ve Armani’den Gucci’ye birçok uluslararası markanın bir arada bulunduğu bir cadde. 1840’larda yapılan tarihi alışveriş merkezi Galeries St Hubert, başlı başına görülmeye değer bir gezi rotası. Galeria Inno ve Woluwe Shopping Center da ziyaret edilebilecek diğer popüler alışveriş merkezleri.

Yerel özelliğe sahip bir şeyler almayı düşünenler için Belçika çikolatası, dantel çeşitleri, yerel biralar, kristal objeler, antika parçalar, çizgi roman ve biblolar ilk akla gelen ürünlerden. Şehrin antika merkezi olan Sablon Meydanında çikolata almak için Pierre Marcolini’ye uğrayın. Leonidas, 1857 yılında kurulan Neuhaus ve Wittamer, şehrin diğer ünlü çikolata markaları.

Brüksel’de daha otantik ve uygun fiyatlı bir alışveriş deneyimi için her gün 07.00-02.00 saatleri arasında Place du Jeu de Balle-Vossenplein Meydanı üzerinde kurulan bitpazarı Marché aux Puces-Vlooienmarkt’ı ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca hafta sonları, saat 06.00-14.00 arasında Rue Ropsy-Chaudron/Ropsy-Chaudronstraat sokakları arasında kurulan Brüksel’in en büyük açık hava pazarı Anderlecht Market’e de uğrayabilirsiniz.

Burada yine Avrupa’nın en gözde antika pazarlarından olan Wittamer’de mola verin, çay ya da kahvenizi yudumlayın. Fabrika satış mağazalarından alışveriş için iki seçenek var: Şehrin 80 kilometre uzağındaki Maasmechelen Alışveriş Köyü’ne gidin. Buradan 14 kilometre uzakta Hollanda’da Maasmechelen’in iki katı büyüklüğündeki Roermond ise Pazar günleri de olmak üzere saat 19.00’a kadar açık.

BRÜKSEL GECE HAYATI
Brüksel gece hayatı oldukça renkli ve dinamik bir atmosfere sahip. Şehrin barlar sokağı olarak nitelendirilen Rue du Marché au Charbon üzerinde yan yana dizilmiş birçok farklı eğlence mekânı bulunuyor. Brouckere ve St-Géry meydanları, Grand Place’in ara sokakları ve Marolles semti de Brüksel gece hayatının kalbinin hızla attığı önemli adreslerden.

Brüksel gece hayatına caz kulüpleri damga vuruyor. Şehirde çok sayıda prestijli caz barı ve caz kulübü yer alıyor. L’Archiduc ve Sounds Jazz Club, caz müziği tutkunlarının uğramaktan keyif alacağı popüler mekânlar arasında. Şehirde eğlenceli bir gece geçirmek için ziyaret edilebilecek diğer prestijli adresler arasında ise A La Mort Subite, L’Ultime Atome, Bazaar ve Beursschouwburg yer alıyor.

Brüksel, sokak çeteleri ve bu gruplara bağlı olarak çalışan yankesicileri ile ünlü. Bu gruplardan en ünlüsü Black Wolves. Turistik mekanların büyük bir bölümü polis koruması altında ve güvenli. Ancak hava karardıktan sonra yalnız başınıza tren istasyonlarında, parklarda bulunmamaya özen gösterin. Schaarbeek, Brussels North, St-Josse, Marollen, Anneessens, Molenbeek ve Anderlecht semtlerinden uzak durun.

Çevresindeki güzel ve popüler şehirlerin gölgesinde kalan Brüksel aslında birbirinden güzel mimari yapıları, Ortaçağ esintisi taşıyan sokakları, baş döndürücü lezzetleri ve gezilecek görülecek yerleri ile Avrupa’nın en merak edilmesi gereken destinasyonları arasında olmayı hakkediyor. En azından bir hafta sonu kaçamağı yapıp Avrupa havası almak için listenize dahil edin bu sürprizlerle dolu güzel şehri!



7 Yorumlar

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz