Assos Antik Kenti, Çanakkale şehir merkezinin 87 km güneyinde, Ayvacık ilçesine bağlı Behramkale Köyü sınırlarında bulunuyor. Tarihi geçmişi antik çağlara uzanan ve Babakale ile Küçükkuyu arasında yer alan bölgeye Assos deniliyor. Antik çağın bilim ve felsefe merkezi, 5 bin yıldır yaşayan bir kent olan Assos, antik bir liman kenti olmanın yanı sıra bir öğretim merkezi olarak da biliniyor.

Assos, tarih kokan taş sokakları, en genci yüz yıllık olan taş evleri ve antik çağ kalıntıları ile tam bir yaşayan tarih. Tarihi MÖ 2000’li yıllara dayanan Assos Antik Kenti, ünlü filozof Aristoteles’in üç yıl boyunca buradaki bir felsefe okulunun başında bulunmasıyla ün salmış.

Kuzey Ege’de, Assos Antik Kenti’ni de içerisinde barındıran Behramkale Köyü, deniz seviyesinden 240 metre yüksekte yer alıyor. Bizans ve Osmanlı dönemlerinden günümüze kadar burada yaşam kesintisiz sürmüş. Bölgeye has taşlardan inşa edilmiş sivil mimari yapılarıyla Osmanlı döneminde kurulmuş. Antik kenti çevreleyen surların içerisinde konumlanan köy, tarihi sit alanı olarak koruma altında.

Kuzey Ege’nin en popüler turizm merkezlerinden biri olan Assos Antik Kenti, Ege Denizine hâkim bir tepede, enfes Midilli manzarası, antik kent ve çevresindeki tarihi kalıntıları, antik limanı, hoş butik otelleri, temiz havası ve taş malzeme ile inşa edilen görkemli mimari yapılarıyla keşfedilmeye değer.

Malta

Serbia

Assos Antik Kenti

Assos Antik Kenti, Antik Çağda Troas olarak adlandırılan bölgenin güney ucundaki volkanik bir tepenin zirvesi ve yamaçlarında kurulmuş. Ayvacık’ın yaklaşık 17 km güneyindeki Behramkale Köyünde yer alan antik kent, Midilli Adası’nın karşısında yer alıyor. Geçmişi MÖ 8. yüzyıla uzanan, bölgeye özgü bir taş olan andezit taşı ile inşa edilmiş antik yapılardan oluşuyor.

Assos’un kimler tarafından kurulduğu tam olarak bilinmiyor. Assos ilk olarak bronz çağında küçük bir yerleşme olarak var olduğu biliniyor. MÖ 8. yüzyılda, Midilli Adasından gelen Aiolos boyu Helenleri, kenti ele geçirip Helenleştirmişler. Helenistik Çağ dediğimiz MÖ 1. yüzyıldan sonraki süreçte kentte çok büyük imar faaliyetleri olmamış.

MÖ 2000’de, Helen göçleri öncesinde, Anadolulu halkça kurulmuş olduğu düşünülüyor. Arkaik döneminden itibaren bir kent haline geliyor. Lidyalıların ve Perslilerin egemenliğine MÖ 6. yüzyılda giren Assos, birçok Batı Anadolu Kenti gibi MÖ 5. yüzyılda Attik-Delos deniz birliğine üye olmuş.

Büyük İskender’in Asya seferi ile Makedonya hâkimiyetine giren kent, İskender’in ölümünden sonra sırasıyla Bergama Krallığı, Roma İmparatorluğu, Bizans ve nihayet I. Murat ile Osmanlı topraklarına katılmış. Assos’taki kalıntılar daha çok Büyük İskender’in istilalarıyla başlayan Antik Dünya’da Grek etkisinin doruğa ulaştığı Helenistik çağa ait.

Tarih boyunca Lidya, Pers, Pergamon ve Roma hâkimiyeti altına giren bölge, altın çağını yaşadığı antik dönemde yörenin en büyük liman kenti olarak oldukça zengin bir yerleşim yeriydi. Assos, Andezit taşından imal edilen lahitleri, Aziz Pavlus tarafından ziyaret edilmesi, Aristoteles’in kurduğu felsefe okulu, Athena Tapınağı ve büyük amfi tiyatrosuyla ünlü.

Assos Antik Kenti hem soyut hem de somut kültürel miras açısından çok büyük önem taşıyor. Assos’un önemli bir özelliği Platon’un öğrencisi Hermias’ın yönetiminde felsefe okulunu kuran ünlü filozof Aristoteles’in burada felsefe okulunun başında 3 yıl boyunca ders vermiş olması.

Aristoteles, ilk felsefe tarihçisi ve bilim tarihçisi olarak da değerlendiriliyor. Yunan felsefesinin klasik dönemindeki ikinci büyük filozof Aristoteles’in düşünceleri 2000 yıl süreyle Batı uygarlığına hâkim olmuş ve bu uzun zaman boyunca Batı uygarlığının temel görüşlerini oluşturmuş.

Assos Felsefe Okulunun başarısı sadece Antik çağın değil bütün insanlığın gelişmesinde büyük etkiye sahip olmuş. Aristoteles’in doğumunun 2400. yılı nedeniyle 2016 yılı UNESCO tarafından Aristoteles yılı olarak ilan edilmişti. Aristoteles’in ders verdiği ve yaşamını sürdürdüğü mekanlar ziyarete açık.

Anadolu’da en iyi korunmuş Yunan şehir devleti Assos Antik Kenti, dünya arkeoloji tarihi için önemli bir bölge Athena Tapınağı, tiyatro, agora, meclis binası, liman, nekropol ve gymnasiondan oluşan mimarisiyle tam anlamıyla bir Arkaik Çağ şehri. Baktığınız zaman bir Yunan kentinde olması gereken resmi yapılar var. Assos’taki kamusal yapıların tamamı Helenistik Çağ’dan bugüne kadar korunmuş.

Assos Antik Kenti’nin en yüksek noktasında yer alan Akropolün zirvesinde, şehirdeki en önemli anıt olan Anadolu’nun en eski Dor tapınaklarından Athena tapınağı yer alıyor. Kentin en etkileyici kalıntıları MÖ 4. yüzyılın ortalarına tarihlenen surları. Akropol zirvesi etrafında bir hisar oluşturan iç surlar ise MÖ 6. yüzyıldan kalma.

Assos Athena Tapınağı, Anadolu’da Dor düzenindeki tek tapınak. Arkaik Çağ’da Zeus’un kızı ve kentin koruyucu tanrıçası Athena adına inşa edilmiş. Arkaik Çağ, Yunanistan tarihinde MÖ 8. yüzyılda Yunan Karanlık Çağı’nı takiben MÖ 480’de ikinci Pers saldırısına kadar olan bir döneme verilen ad. Denize bakan olağanüstü manzarasının yanında bu tapınak, mimari anlamda hem Dor hem İon özelliklerini yansıtması bakımından Ege’nin iki yakasının kültürel bir sentezini oluşturuyor.

Assos Antik Kenti hikâyesine baktığımızda, Anadolu’nun üst üste yığılmış eşsiz tarihsel zenginliğini ve kültürel belleğini barındıran birçok ören yerinde yaşanmış olan hikâyeyle karşılaşıyoruz. Anadolu mirasının dünya müze salonlarına sistemli ve bilinçli şekilde kaçırılması veya izinle gönderilmesi burada da yaşanmış.

Fransız mimar, arkeolog ve gezgin Charles Texier, Anadolu’daki eski eserler üzerinde yazdığı üç ciltlik kitabı 1840 yılında Osmanlı Padişahı II. Mahmut’a sunuyor. İçinde Assos harabelerinin de yer aldığı kitaba karşılık Padişah, üzerinde mitolojik konular, karşılıklı figürler ve hayvan mücadelelerine yer verilmiş olduğu, hiçbir yerde benzeri bulunmayan Assos Athena Tapınağına ait frizleri hediye ediyor.

Fransız Arkeolog Raoul-Rochette, kabartmaları 1838’de Paris’te yer alan Louvre Müzesi‘ne götürüyor. Yurtdışına götürülen Athena Tapınağı frizlerinde, Tanrılara söz verdiği ödülü vermeyip, üstelik onları tehdit eden Truva kralı Laemedon üzerine, öfkeden gözü dönen denizler tanrısı Poseidon’un gönderdiği deniz canavarının, Herakles tarafından öldürülmesi anlatılıyor. Bugün bunlardan küçük bir bölüm İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergileniyor.

Haziran 1879’da 23 yaşlarında Amerikalı iki genç mimar Joseph T. Clarke (1856–1920) ve Francis H. Bacon (1856–1940) ünü yayılan Dor düzenindeki tapınağı incelemek üzere Assos’a geliyor. Mimarların Antik kent ile ilgili hazırladıkları rapor Arkeoloji dünyasında büyük yankı uyandırıyor. Bunun üzerine Amerikan Arkeoloji Enstitüsü, Assos’taki araştırmaları üstleniyor.

Projede görev almak için dönemin ünlü arkeologların sıraya giriyor. Clarke ve Bacon, Athena Tapınağının kabartmalarını, kutsal odada yer alan tanrıça heykeli ile temelinin ayakta kalan parçalarını Boston’a taşımışlar. Geriye sadece çıplak platformu, etrafa dağılmış bazı sütun kasnaklarını, başlıklarını ve birkaç heykel parçasını bırakmışlar. Şu anda, kapalı kutsal mekânı çevreleyen sütunların üçü, Dor düzenindeki başlıklarıyla beraber yeniden dikilmiş durumda.

Akropolün hemen kuzey köşesinde Osmanlı Sultanı I. Murat’ın 14. yüzyılda yaptırdığı tek kubbeli Hüdavendigar Camii bulunuyor. Assos yıkıntıları arasında yükselen, minaresinin olmadığı cami, Bizans ve Roma dönemi ibadethane kalıntılarının üzerinde yer alıyor.

Tapınak, Edremit Körfezinin gün batımında büründüğü muhteşem manzaranın da izlenebileceği en uygun nokta. Buradan denize doğru inildikçe şehrin çarşısı agora, düşünsel ve bedensel eğitim merkezi olan gymnasium, tiyatro, kent meclisi binası olan bouleuterion ve antik mezarlık bölgesi nekropol çıkıyor karşınıza.

Agora

assos agora
Assos Antik Kenti Agorası

Assos Agora, andezit taşından yapılmış ve MÖ 2 ya da 3. yüzyıla tarihleniyor. Şehrin kalbi diyebileceğimiz Agora, antik Yunan kentlerinde, şehirle ilgili politik, dini, ticari her türlü faaliyetin gerçekleştiği, tüm kamu binalarının etrafında sıralandığı halka ait geniş açık alanlara verilen bir ad.

Assos Agora’sının doğu kenarında yer alan meclis binası Assos Bouleuterion, Anadolu’daki en erken örneklerden biri. Çatısı içerden dört sütunla desteklenmiş, her kenarı 20 metre uzunluğunda, kare şeklinde bir yapı. Bouleuterion’da ele geçen yapı kitabesine göre meclis binasının MÖ 4. yüzyılda inşa edildiği anlaşılmış.

Agora’da yer alan Batı Kilisesi, agoranın güneyinde yer alıyor. Üç nefi ve yarım daire formlu bir apsisi bulunan kilise de Clarke ve Bacon tarafından açığa çıkartılmış. Kilisenin mimari özelliklerinden yola çıkılarak MÖ 5.-6. yüzyıllarda inşa edilmiş olduğu düşünülüyor. Yaklaşık 35×20 metre ölçülerindeki kilisenin naos ve bema bölümlerinin yazıtlı mozaiklerle kaplı olduğu biliniyor.

Batı kapısının yaklaşık 400 metre kadar kuzey batısında yer alan Ayazma Kilisesi ise Roma Dönemi anıt mezarının podyumu üzerine inşa edilmiş. Kilisenin zemini Roma Dönemi lahitlerinden elde edilen levhalarla döşenmiş.

Gymnasion, MÖ 2. yüzyıla tarihleniyor. Şehir merkezi içinde gençlerin eğitim gördüğü gymnasium, yani lise binası Andezit taşından yapılmış. 32 metreye 40 metre boyutları, dört yandan Dor düzeninde sütun sıralarıyla çevrili ve taş döşeli merkezi avlusu hala ayakta. Avlunun kuzeydoğu kesiminde Bizans döneminin başlarında yapılmış bir kilisenin yıkıntıları, güneybatı köşesinde de bir sarnıç yer alıyor.

Assos Tiyatrosu, Antik kentin güney yamacında Midilli Adası’na karşı kurulmuş. Antik dönemde tragedya ve komedya gibi oyunların oynandığı 4 bin seyirci kapasiteli tiyatronun bir deprem sonucunda yıkıldığı düşünülüyor. Doğal bir kaya oyuğuna yapılmış 2500 kişilik Roma çağı tiyatronun büyük bir bölümü korunmuş durumda günümüze ulaşmış. Restore edilen tiyatro şu anda 1500 kişiyi ağırlama kapasitesiyle çeşitli festival ve konserlere ev sahipliği yapıyor.

Nekropol

Assos Nekropolü‘nün 9 yüzyıl boyunca mezarlık olarak kullanıldığı tespit edilmiş. Arkaik dönemde yapılmış bir cadde ve onun arkasında da Helenistik döneme kadar kullanılmış olan mezarlar var. Assos Batı Nekropolü mezar buluntuları Troya Müzesinde sergileniyor.

En eski gömülerde yakılan cesetlerin küllerinin, küplere konulup ağızlarının kapanması şeklinde gömüldüğü biliniyor. Sonraki dönemlerde ise ölüler daha büyük küplere hediyelerle birlikte ana karnındaki pozisyonda yerleştirilmişler. Daha sonra ise lahit şeklinde mezarlar kullanılmış.

Assos Antik Liman

Assos Antik Liman
Assos Antik Liman

Antik dönemden bu yana kullanılan Antik Liman, günümüzde manzarası, kıyı şeridi boyunca uzanan balık lokantaları ve kıyıya bağlı duran balıkçı sandallarıyla Assos’un en çekici yerlerinden biri. Daracık taş sokaklardan oluşan bu bölgede yüzyıllık taş yapılar restore edilerek turistik tesislere, şirin butik otellere ve restoranlara dönüşmüş.

Pırıl pırıl denizi, serin suları ve uzun kumsalıyla Kadırga Plajı, Assos’un hemen güneyinde, kara yoluyla 2 km mesafede yer alan bir koy. Assos bölgesinde denize girmek için en popüler yer olan Kadırga, her bütçeye uygun otel ve kamping alanlarıyla dolu. Geniş, uzun ve taşlık bir plajı bulunan Kadırga’nın berrak denizi de mavi bayraklı.

Assos Antik Kenti giriş ücreti ve ziyaret bilgileri

🗺 Adres: Behramkale Köyü, Ayvacık, Çanakkale
Assos Antik Kenti ziyaret saatleri: Yaz dönemi (1 Nisan – 31 Ağustos) 08.30-21.30, kış dönemi (31 Ağustos – 1 Nisan) 08.30-17.30. Bilet satış gişesi kapanış saatinden yarım saat önce kapanıyor. Antik kent, haftanın 7 günü ziyarete açık.
🔐 Assos Antik Kenti giriş ücreti: Assos Antik Kenti giriş ücreti 150 TL. Müze Kart geçerli.

Assos Antik kenti, MS 7. yüzyılın son çeyreğinde depremle tahrip olduktan sonra surlar içinde bir daha yerleşim gelişmemiş. Kent 2017’da UNESCO Dünya Miras Geçici Listesine alındı. Antik kentte kazı çalışmaları 1980’den beri Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından yürütülüyor.

Umarım Assos, UNESCO kalıcı listesine girerek hak ettiği yeri alır. Sadece arkeolojik kalıntıların değil, köy mimarisi, antik limanı, enfes denizi ve hoş doğasıyla ülkemizin gözde merkezlerinden bir tanesi haline geliyor.

Assos’un çevresinde geleneksel yaşamın devam ettiği çok sayıda Yörük köyü bulunuyor. Bu köyler arasında, Assos’a 18 km uzaklıkta yer alan ve Ege’nin az bilinen köylerinden olan Sokakağzı Köyü, tarihle iç içe dokusu, huzurlu ve dingin günlük yaşamı, misafirperver köylüleriyle bambaşka bir kültürü tanımanıza ve yaşamanıza vesile olacak.

Assos’a nasıl gidilir 🚘

Assos’a en yakın havalimanları Balıkesir’in Edremit ilçesi ve Çanakkale’de. Assos’a 60 km uzaklıkta bulunan Balıkesir Koca Seyit Havalimanından direkt şehir merkezine hareket eden toplu taşıma aracı bulunmadığından Edremit, Burhaniye, Ayvalık araçlarına binip oradan şehir merkezine aktarma yapabilir, buradan Assos’a geçebilirsiniz. 282 km uzaklıktaki İzmir Adnan Menderes Havalimanı da bir başka alternatif. İzmir-Assos arası yaklaşık 3 saat sürüyor.

Assos-İstanbul 400 km, Assos-Ankara 734 km, Assos-İzmir 255 km, Assos-Ayvalık ise 17 kilometre. Assos’a özel araçla İstanbul’dan gelişlerde Çanakkale Boğazı üzerinden Gelibolu-Lapseki yolunu kullanabilirsiniz. Bir başka seçenek ise Yenikapı-Bandırma feribotu ile Bandırma üzerinden ulaşım. İstanbul-İzmir Otoyolu’nu kullanarak Edremit üzerinden de deniz yolunu hiç kullanmadan ulaşım sağlanıyor.

Assos’a otobüsle ulaşım için ya Ayvacık’a ya da Çanakkale’ye gelmek gerekiyor. Ayvacık-Assos arasında düzenli minibüs seferleri yapılıyor. Assos Antik Kenti, Çanakkale, Kazdağları, Truva, Babakale, Yeşilyurt Köyü, Adatepe, Ayvalık ve Cunda gibi popüler turizm destinasyonlarına da çok yakın bir konumda bulunuyor.

Assos, en az tarihi değerleri kadar doğası ile de fark yaratıyor. Temiz, berrak denizi, yürüyüşe müsait patikaları, konsept butik otelleri ile zamanı durduran bir yer Assos. Kuzey Ege’nin en popüler turizm merkezlerinden biri Assos Antik Kenti, tadına doyum olmaz bir Kuzey Ege tatili için keyifli bir başlangıç rotası.

Serbia

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz