Herkesin yolu bambaşka olsa da, Tayland için bir kaç öneri ve görüş paylaşmak istedim. Ama tabi ki benim yorumlarım, bu ülkenin güzelliğini anlatmakta yetersiz kalacak. Bize birçok kişi Tayland’ın çok sıkıcı bir yer olduğunu, mutlaka Hindistan’a gitmemiz gerektiğini söyleyip durdu. İnsanların söylediklerini takmayın, her yer ve şehir görülesi. Ne demek istediklerini ara ara turizm şirketi üyesi gibi olmaktan sıkıldığım zaman anladığımı düşündüm.

Gittiğiniz yerlerde yerelden çok turist olduğu için bazen ülkenin ruhu size varamıyor sanki. Ama zaten dünyanın her yerini görmeyi istediğimizden, bize hiç sıkıcı gelmedi Tayland. Hatta tropikal iklimin sağladığı sabit ısı sayesinde canlılığın coştuğu doğası ile kendimizden geçtik hep.

tayland gezisi hakkında bilgiler
Grand Palace, Bangkok

Ayrıca turizm sayesinde kalkınmış olan bu ülkede, bazı insanlar ayda 5000 Baht gibi (200 dolara yakın) bir para ile yaşarken bile çok fazla sefalet görmemek, bok içinde olmamak, her zaman rahaaat ve güvende olmak, çok da fena bir şey sayılmaz.

Tayland Gezisi İçin Pratik Öneriler

Turizmin ve küreselleşmenin aynılaştırdığı yerlerden kaçmak istiyorsanız hiç şansınız yok sanki, ama Tayland’da Hindistan’a kıyasla daha az bok göreceğiniz kesin. Uzun uzun pislik tasvirleri dinlediğim herkesin anlat anlat bitiremediği Hindistan’a varıp bok içinde çiçek gibi açarsam bir gün, o zaman sıkıcı bulurum ben de Taylandı belki, bilemem şimdiden.

Malta

Kısacası macera arıyorsanız her köşesi ucuz varoluş şekilleri ile ele geçirilmiş bu ülkeler dışında Madagaskar, Papua Yeni Gine, Afrika, Moğolistan gibi, ya da yerse Afganistan, İran ya da Antarktika gibi, hippi akımlarının ve zengin iş adamlarının daha az ele geçtiği yerleri deneyin derim.

Asya ve Uzakdoğu ülkelerinin en iyi kısmı, Türkler olarak potansiyel terörist gibi görülmemek. Hayatımda ilk kez, uçağa binerken ve gümrük kontrollerinde üstümün aranmaması, ayakkabılarımı çıkartmak zorunda kalmamam, anormal bir vize parası vermemek ve kapıdan 1 aylık vizeyi hoop diye alıp elini kolunu sallayarak sınırdan geçmek gerçekten çok keyifli. İnsan gibi hissediyorsunuz kendinizi.

Lonely Planet gibi gezi kitaplarını taşımanız gerekmeyen ülkelerden birisi sanırım Tayland. Adımınızı attığınız anda her şehirde, bedava bir sürü harita tutuşturuyorlar elinize. Konaklama sorunu ise hiç yok.

Her bütçeye göre bir şeyler bulmanız mümkün. En iyi rehberiniz her zaman diğer gezginler. Bangkok biraz karışık ama orada da yolunuzu bulursunuz. Gerisi çok rahattan da rahat, bir garip. Tayland’da duyacağınız en sık kelimeler: Farang farang, same same but different. : )

Bangkok’u görmeden Tayland’ı görmüş sayılmazsınız bence bu arada. Biz turlara hem maddi açıdan, hem de kalabalık fobimiz yüzünden pek katılmadık. Ama adımınızı attığınız anda orada geçireceğiniz bir kaç ayı birden programlamaya çalışan Taylar, çok az vaktiniz var ve turlarla kendinizi daha güvende hissediyorsanız, sizi rahat ettireceklerdir.

Tayland güvenli mi
Meşhur Tiffany’s Show

Tayland güvenli mi?

Her hangi bir hırsızlık durumu hiç görmedik. Karma’ya inandıklarından belki. Kendimizi hiç bir şehirde güvensiz hissetmedik. Zaman zaman yemek yediğimiz yerlerde ve kaldığımız yerlerde ödememiz gereken parayı ödemek için adamaların peşinde koşmamız bile gerekti.

Güneylerde insanlar daha güvensiz turistlere karşı tabi ki, daha paragözler ve motor kiralarken daha dikkatli olmak gerekiyor. Başınıza ne gelirse gelsin size sahip çıkarlar; turistsiniz ve rahat ettirmek istiyorlar sizi.

WIFI her yerde. Eğer freelance bir işiniz var ise, Tayland nefis bir yer çalışmak için bence. Oturup günlerce yazı yazıp, çeviri yapabilecek o kadar keyifli mekânlar var ki! Yanınızda bir bilgisayar yoksa bile bir her yerde net cafe var.

Turist görmeden vakit geçirmeniz imkânsız Tayland’da. Özellikle ortalarda ayı gibi gezen içkici Almanlar ve Tay kadınları ile beraber olan Avrupalı zengin yaşlı herifler her yerde. Biz Emre ile evimizi kapatıp gezgin olduk diye içten içe bir havamız var sanıyorduk.

Sanırım Avrupa’da 18-35 yaşları arası insanlar pek çalışmıyor ve okumak zorunda değiller. Çünkü bir kaç yıldır yolda olan, 18-20 yaşlarında birçok insan ile tanıştık.

Özellikle eko turizm ve her tür ekolojik hal ve durum – içi zaman zaman boş olsa da – çok moda. Ama çok değişik bilgiler öğrenmek mümkün bu moda akımının içinde. Gezdikçe tanıştığımız onca insana kıyasla pek havamız kalmadı yani, evsiz gezmek en normal şey sanki Avrupa ortamlarında.

Tayland ulaşım

Her şeyden önce uçak yolculuğu ile başlarsak, 3-5 ay öncesinden Gulf Air, Qatar Air gibi şirketlerden bilet alarak makul fiyata yolunuzu bulabilirsiniz. Biz kişi başı, tek gidiş 350€’ya geldik. Gidiş-dönüş almak her zaman daha ucuza geliyor. Finlandiya Havayolları ile daha da ucuza gelmiş olan arkadaşlarım var. Buraları Avrupalılar öyle bir ele geçirmiş ki, Taylar kadar onlar da Türk görmeye hiç alışık değil.

Ulaşımdan devam edersek, tuktuk’a binmek eğlenceli olsa da, taksiler çok daha ucuz. Mutlaka taksimetreyi açtırın. Ayrıca ünlü tapınaklar ya da Khao San gibi herkesin ismini bildiği yerlerden başka bir yere gitmek istiyorsanız Allah kolaylık versin.

Taksi ve otobüs şoförleriyle anlaşmak ayrı bir macera çünkü. Kaldığınız hostellerin adresini İngilizce bilen birine Tay dilinde yazdırıp, bu notu yanınızda taşımanız çok faydalı olur. Tayland’da, eğer kullanmayı biliyorsanız en rahat ve ucuz ulaşım aracı motosiklet. Ve her tür turdan kaçış biletiniz de motor. Kimi şehirlerde bisiklet kiralamak da keyifli oluyor. Otostop yapmak ise oldukça güvenli. Daha fazla bilgi için Tayland’a Nasıl Gidilir.

tayland pratik bilgiler
Tayland Tuk-Tuk

Tayland hijyen

Öyle aman çok hasta olursunuz gibi daraltan insanları da dinlemeyin. Her gezi kitabında yazan yok ‘buzlu içecekler tüketmeyin’, yok ‘açık su içmeyin’ gibi yazıları ve sıtma senaryolarını pek takmadık biz, hiç bir şey de olmadı. Türk’üz sonuçta, bağışıklık sistemimiz gayet sağlam. Ne olur, ne olmaz diye Hepatit A-B aşılarının ilkini olmuştuk ülkemizde. İkincileri de Chiang Mai’de olduk.

Sağlık sektörü gayet iyi çalışıyor. Özellikle dişçiler iyi ve ucuz olduğundan, dünyanın her yerinden Tayland’a dişlerini yaptırmaya geliyor millet. Yabancılarla ilgilenen hastanelerde iletişim sorunu da yok. Hatta kanser tedavisini Bangkok’ta görmeyi tercih eden ve hastalığını yenen bir İtalyan’la bile tanıştık.

Sivrisineklerden kaçış yok, eğer kimyasal sinek kovucular kullanmıyorsunuz. Ki kimyasal ilaçlar (deet) insan sağlığı için daha kötü. Benim başıma gelen sağlıkla ilgili tek sıkıntı ayak mantarı oldu.

En çok rastlanan sorunlardan biriymiş. Her zaman ıslaksınız çünkü. Ve halk mekanlarında ayakkabılarınızı çıkartıp alakasız terlikler giymek zorunda kalabiliyorsunuz. Mantarı kurutmak bu nemli ülkede oldukça uzun sürüyor ama her tür ilacı bulmanız da mümkün.

Tayland mutfağı nasıl

Sokaklarda yemek yemek hep daha ucuz. Ama ben kalabalık, ağır balık sosu kokusu ve hayvan derileri arasında durmakta zorlanıyorum. Eğer et sever bir insansanız çok rahat edersiniz.

Aslında eskiden vejetaryen yemeklerin ağırlıklı olduğu bu ülkede, günümüzde güzel sebze yemekleri bulmak genelde turistik şehirlerdeki havalı vejetaryen lokantalarında mümkün ve daha pahalılar.

Ziyaretçiler dizisindeki gibi sürekli barış için geldiğini söyleyerek gülen ve acayip sürüngenler yiyen karakterlere benzettiğim çok oldu Tay halkını. Şeker komasına girmemelerini ve Gut olmamalarını Tay masajına bağladım ben ama bilemiyorum tabi işin sırrını.

Budist bir ülkede daha az et tüketileceğini düşünüyordum. Oysa alakası yok ve kimse öldürülen hayvanlardan kendini sorumlu tutmuyor. Mesela üst mertebedeki bir rahip, bir altındaki çömezinden hayvan kesmesini istiyor. Kesen o olmadığı için kendini suçlu hissetmiyor. Kesen de emir yüksek yerden geldiği için kendini suçlu hissetmiyor. Kimse kendi karmasını kirletmeden et yiyor böylece.

Ülkemizde sık sık Tay yemeği yiyen ve seven bir insan olarak, Tayland’da yemek durumları beni çok zorladı. Pad Thai, her zaman kurtuluşum oldu. Papaya salatası (Som Tam), Gündüzsefası (morning glory), zencefilli mantarlı tofu, Tom Yum çorbası ve hazır paketlerde satıldığını duyunca çok üzüldüğüm güzel körilerden yapılan envai çeşit yemekler ve meyveler dışında genel olarak baydım yemeklerden.

Crysanthemum-Kasımpatı suyu da, passion fruit (çarkıfelek meyvesi) suyundan sonra favori içeceğim. Her yemeğin içindeki kişniş, balık sosu, MSG denilen katkı malzemesi ve anormal miktarda şekerden pek kaçış yok.

Normal batı mutfağı ürünleri, pahalı olmakla beraber kolayca bulunabilir tabi ki bu global hayatta. Ama buğdayın ve patatesin üretilmediği, süt ürünlerinin tüketilmediği bu ülkede yediğiniz tüm bu ürünler ekstra katkı malzemeli olarak içinize de işler, cebinize de dokunur, ekolojik ayak izinizi de büyütmeye devam eder.

tayland tavsiyeleri
Ayutthaya Antik Kenti

Tayland iklimi

Ben sıcağa dayanıklılığı çok az olan bir insan olarak, fenalıklar geçireceğimi, koşarak Nepal’e gitmem gerekeceğini düşünüyordum. Fakat Bangkok dışında sıcaktan ağlayasım gelmedi hiç. Yani hava hep sıcak ya da çook sıcak arası bir yerlerde, ama alışılıyor sanırım.



Çoğu yer Alanya, Antalya kadar korkunç değil. Her yerde, yerel halkın kullandığı otobüslerde bile vantilatörler var. Geceleri de sıcaktan uyuyamadığım olmadı pek. Eğer sıcak sizi yeterince yormuyorsa Malezya’yı deneyin.

Bu iklimde esas sorun klimalı bazı otobüsler ve taksiler. Gerçekten buzdolabı gibiler. Yolculuk sırasında yanınızda şal gibi bir şey taşımanızı tavsiye ederim. Bir anda şok etkisi yapıyor çünkü bedende. Kuzeyler, özellikle de Pai, geceleri oldukça soğuk, patik bile giydim yani. Gittiğiniz yerin denizden yüksekliği, yani rakım, gece ve gündüz arasındaki farkı epey değiştiriyor.

Tayland ne kadar harcarım

Bütçeye gelirsek. En ucuz konaklama, en ucuz yemek ve su gibi harcamalarda kişi başı minimum günlük gider ortalama 500 Baht – 30 TL. Daha da düşürmek kişiye bağlı (Budist tapınaklarda para vermeden yaşayan, otostopla seyahat eden insanlarla karşılaştık).

Kuzeylerde 100-200 Baht’a içinde duşu ve tuvaleti olmayan odalarda kalmak mümkünken, güneylerde yükseliyor fiyat. Eğer konaklama için günlük 400 Baht veya daha fazla ayırabiliyorsanız krallar gibi yaşarsınız.

Konaklama: 100-500 Baht, Kahve: 30-80 Baht, Bira:40-100 Baht, Su:5-20 Baht, Yemek: 50-350 Baht, Çamaşır yıkatma: 30-50 Baht. Her türlü harcamada üst limit tabi ki yok, ne kadar harcamak isterseniz o kadar harcayabilirsiniz.

Her şehirde bankamatik bulmanız mümkün. Ama kredi kartı pek geçmiyor. Yani biz hiç pahalı otellerde falan kalmadık, ama normal şehir hayatında pek geçmiyor. Bankamatikten 500 Baht da, 5000 Baht da çekseniz bankalar 150 baht komisyon alıyor. Bu güzel bir yemeğin parası demek. O yüzden hep büyük miktarda para çekmekte fayda var.

tayland tavsiyeler

Kadın olmak ve çocuk ile seyahat

Kadın olarak dünyada tek başınıza gezebileceğiniz en rahat yerlerden biri bu ülke. Zaman zaman kolsuz gezerken özellikle bakan bir sürü adam olsa da, hiç birinin yüzünden ve gözünden akan hastalıklı fanteziler okumadım. Merak ediyorlar sadece seni, ama rahatsız etmiyorlar hiç. Yaşlı turistler kesinlikle daha rahatsız edici.

Çocuğunuz varsa yine çok rahat edersiniz bu diyarda. Çocuklu gezgin arkadaşlarımızla deneyimlediğimiz üzere, Tay’lar aceleci hippi turistlerden çok hoşlanmasa da, evli ve çocuklu faranglar için durum değişiyor.

Özellikle beyaz ırkın çocukları onlara çok değişik geldiğinden (ve evli ve çocuklu insanlar, yalnız gezen serserilerden daha güven verici olduğundan), çocuğunuzun ve sizin karnınızın tok olması, ulaşım ve konaklama gibi dertlerinizin çözülmesi için paranız yoksa bile ellerinden geleni yapıyorlar. Bazen kendi evlerini bile açıyorlar. Çocuğu ile gezen o kadar çok yalnız anne gördük ki anlatamam.

Kültürel olarak tutucu bir toplum, özellikle kendi kadınlarına karşı. Diğer yandan ladyboy ve fahişelik çok normal bir şeymiş gibi karşılanıyor. Bu çelişkili durum sık sık bizim homofobik ülkemizde Bülent Ersoy ve Fatih Ürek gibi karakterlerin halk arasında neredeyse kahraman olmaları gibi ilginç geldi bana çok.



Tapınaklara kolsuz veya şort ile girmeyin. Gerçekten çok rahatsız oluyorlar. Gittiğiniz ülkenin kültürüne ve geleneklerine saygı duymak çok zor olmamalı. Fotoğraf çekerken de her yerde önce izin isteyin.

Tayland alışveriş

Eğer üstünde fiyat yazmıyorsa her yerde pazarlık yapabilirsiniz. Ama almak istediğiniz şey genelde zaten çok ucuz oluyor. 3-5 TL için pazarlık yapasım gelmiyor benim hiç. Mısır’da görmüştüm, Türk parası ile 1 TL’ye bile denk gelmeyecek ürünler için pazarlık yapabiliyor insanlar, bana garip geliyor.

Ama pazarlıkla bir fiyatta anlaşırsanız, o ürünü almamanız çok ayıp oluyor ve hiç sinirlenmeyen bir halkın, ne kadar bozulduğunu görüyorsunuz. Ben genel olarak pek alışveriş yapmadım çünkü bizim ülkede yeterince Tay ve Hint ürünü var sanırım, buralarda çook ucuz olsa da her şey, ben baymışım. Ama Bangkok’ta Chatuchak (JJ) hafta sonu marketi ve Chiang Mai gece pazarını görün derim.

Adım başı Buda figürü satılıyor, ancak her figürün anlamı başka. Size uğur getirsin diye aldığınız bir figür, Thaibox’da dayak yememek için tasarlanmış olabilir. Doğduğunuz günlere göre değişiyor anlamları. Sizi koruyan Buda’yı arıyorsanız eğer, haftanın hangi günü doğduğunuzu bilmeniz gerekiyor. Tapınaklarda dua ederken yaktığınız tütsüleri de doğduğunuz güne göre seçiyorsunuz.

Thai masajı

Adım başı masaj hali olsa da iyisini bulmak zor. Büyük tapınaklarda ve masaj salonlarında günde yirmi kişiye masaj yapan birinin size şifa vermesi imkansız bence. Ara sokaklardakileri, daha az popüler olan mekanları ya da biraz daha para verip randevu ile çalışan insanları deneyin derim.

tayland hakkında tavsiyeler

Tayland’da zorlandıklarım

Kendimi sık sık turist vizem ile seyahat ederken, turizm çılgınlığı içinde, çoğu turistin tersine doğru akmaya çalışan biri olarak hissettim. Ve tam olarak ne aradığımı bilmesem de, görmek istediğim dünya ile zamanlarımızın tutmadığını bildim.

Bana göre çok tırt turistler görmenin yanı sıra, çok özel insanlarla da tanıştım. Sanırım dünya nüfusu gerçekten fazladan da fazla. Herkes gizli, saklı, sakin özel bir şeyler peşinde. Herkesin sistemden, olduğu yerden kaçası ve gidesi var.

Bu kadar insanın çoğu harika olsa da, aynı yöne doğru ucuza var olabileceği kaçış köşelerine hep beraber koşturunca, dünyada çok az özel yer kalıyor. Geri kalan kirliliği de şirketler, politikacılar ve kapitalizmin her türlü hali yapıyor zaten. Herkes olduğu yerde bir dursun, nasıl yaşamak istediğine baksın, ne yapabilecekse hemen yapsın demek istiyorum, ama ben bunu yapmıyorken size öğütlemem herhalde ayıp olur.

Aman güzel yerleri buralara yazmayım, bir yer afişe olmasın, gizli kalsın, gibi bir olay için iş işten geçmiş Tayland’da, ben de bu nedenle her şeyi yazdım. Türkler bilmese tüm Avrupa çoktan keşfetmiş, kendine benzetmiş buraları. The Beach filminde gizli bir adada yaşayan kabileyi anlatırken, o filmin çekildiği adanın popülerleşmesine neden olup, bugün o cennetin dönüştüğü hali görmek trajik.

Yine de böylesine yabancı kalabalığı olan bir ülkede gördüğünüz bazı yerlerin sonu için geri sayımların da geçildiğine tanık olup üzülseniz de, aynı umutları ve dilekleri paylaştığınız güzel yoldaşlar edinebilmek ve rengârenk tropikal kuşların tüm sohbetlere katılması güzeldi çok.



Kısacası, herkese göre bir şeyler var bu ülkede. Tayland bize çok iyi geldi her anlamda. Yumuşacık, sakin, telaşsız, rengârenk, capcanlı, güler yüzlü bu küçük ama büyük insanlar ve doğa kime iyi gelmez ki?

Yazı: Melis-Emre Rona

42 Yorumlar

  1. Merhaba, bir ay sonra Bangkok ve Pattaya’ya gideceğiz tur ile. Pattaya daki Alcazar Cabaret showu izlemek istiyoruz sizce tur ile gitmek yerine bilet alıp kendimiz gitsek olur mu? Anladigim kadariyla göturecek olan tur 3 kati fiyat istiyor. internetten bir kac arastirma yaptim ama tur disinda gideni göremedim

  2. Merhabalar …öncelikle size bu mükemmel paylaşımlarınız için milyonlarca teşekkürler. Deneyimlerinizi okudukca yolculuguma başlamadan önce hemen hemen her şey hakkında deneyimlerinizden almam gereken tüm ince ayrıntıları beynime yazıyorum ve aklımdaki hemen hemen her cevapsız kalmış sorunun cevabını da bulmuş bulunmaktayım.

    Size sormak istediğim soru eğer bilginiz ve deneyimiz varsa; ben bir arkadaşımla 10 bin TL bütçe ile kişi başı İstanbul’dan Ukrayna oradan Moskova veya Saint Petersburg’dan Sibirya Ekspresinin en ucuz bileti ile Çin’e kadar gitmeyi düşünüyoruz. Çin vizesini burada alıcaz bu arada cok gırıslı alıcaz. Oradanda Laos, Tayland, Vietnam, Kambocya ve cevredeki vizesiz yada kolay vize alabılcegımız ulkelerı gezmeyı planlıyoruz. Sorum bu turu baslamadan once Sibirya Ekspresi ile baslamak mantıklı mı? Çunku Sıbırya Ekspresı bıletı almıs olan kısı ıstedıgı zaman trenden ınıp ara ulkelerde kalabılıyor ve bır sonrakı trene eskı bıletı ıle 6 ay boyunca tekrar bınebılıyor gıbı bır bılgı duydum. Bununla ılgılı bır deneyımınız varsa ise benı bılgılendırırsenız cok sevınırım. Şımdıden cok tesekkurler.

  3. BURAYA KOYMUŞ OLDUĞUNUZ RESİMLERİ VE BİLGİLERİ, BİR ÇOK WEB SİTESİNDE RAHATLIK BULABİLİRSİNİZ, SİZİN ORALARA GİTTİĞİNİZİ GÖSTEREN ORALARDA ÇAKİLMİŞ BİR FOTONUZ DAHİ YOK, YATTIĞINIZ YERDEN, AZ DOĞRU BİLGİLER İLE SİTE AÇMIŞSINIZ, ORAYA GİDEN KİŞİLERİ YANLIŞ YÖNLENDİREBİLİRSİNİZ, ZİRA SİZİN BELİRTİĞİNİZ GİBİ DEĞİL..

  4. Ya bende gitmek istiyordum Tayland’a, fakat bugun 2 İngilizi sahilde kazikla odurduklerini okuyunca iyice irkildem vallah. Guvenli bir yer mi? Güzel bir ülke olabilir, fakat guvenli mi o onemli. Kararsizim şimdi bu olaydan sonra.

  5. Hiç de anlattiginiz gibi güvenilir değil. Ben buraya Kore’den vize almaya geldim. Basima gelen olayi anlatayim. Motosiklet taksiciyle 100 Baht’a anlastik. Bizi gezdirecegi yere götürüp ayni yere geri getirecekti. Neyse gittik bizi nehir turlari yapan bir yere götürdü. Bize 2500 Baht fiyat çektiler. Biz de yok gitmiyoruz dedik vazgectik. 1800 Baht’a düştüler. Yine de yok dedik. Tabi motorcunun gönlü olmadi. Geri geldimiz yere goturecekti bizi, ancak bizi yari yolda indirdi. 100 Baht’a anlasmistik, bizden 1000 baht istedi. Tartistik vermedik, 100 Baht’ini verdik gitti.

    Gelmeden 1 gün önce otelden markete gitmek için ciktim acikmistim. Geri dönüşte motorsikletli 3 kişi yolumu kesti benden para vermemi istediler. Param yok dedim, beni darp etmeye calistilar. Ben de kactim. Beni otele kadar kovaladilar.Velhasli kelam pek emin insan değiller. Taksiciler de oyle, hep çarpmaya calisiyorlar. Benim kaldigim yer havaalanına yakin bir yer di.Çok fakir bir ülke, Turkiye’nin 70 li 80 li yillari gibi. Bangla Pi bölgesi. Kore insani ile kıyaslanırsa beş para etmezler benim dusuncem.

  6. Merhabalar,
    Tayland seyahatimde Kuala Lumpur üzerinden aktarmalı uçuş tercih ettiğimde malum fiyat 500TL daha uygun oluyor, ancak 15 saate varan bekleme süreleri söz konusu. Ben de bu süreyi değerlendirip Kuala Lumpur’u da gezmiş olurum diye düşünüyordum ki az önce görüştüğüm bir acentenin söylemine göre Malezya transit geçişte ülkeye girmeme izin vermeyebilirmiş. Havaalanından çıkamayabilirmişim. Bu konuyu hiç tecrübe etmişliğiniz var mı? Geçmişte bunu hep Dubai üzerinden yapıyordum ancak orada oturum iznim olduğu için sorun çıkmıyordu. Normal yolcu olunca nasıl oluyor emin olamadım. Fikrinize ihtiyacım var. Teşekkürler

  7. Melis,
    O kadar gezdin, backpackerlarla tanistin, konusup, anlamaya calismadin mi? en azindan antalya olymposa git, bir suru keş,bombos avrupali, canadali, avustralyali gorursun. bazi kelimeler sert ciksa da, gercek oyleyse, soylemekten cekinecek birsey yok. onlarla konusmadigimi nerden cikardin? elbette gozledim, konustum bu tiplerle ve bu yuzden boyle yaziyorum.

    dunyada hem cok sevecegin hemde cok eglenecegin ve kazanacagin is fazla degil. yani bir futbolcu veya sanatci, etc olmadikca, isler cok zevkli olmayabilir. muhim olan sorumluluk ve uretmek, para kazanmak. herkes hem muthis eglenceli bir iste calismak, hem yeterince kazanmak ister.
    bir ise inanmak veya inanmamak ne demek? is bir ihtiyactan gelir.

    bir sorum olacak: ev almak icin, sevmedigin bir iste, 30 yil boyunca calismak istemiyorsun. peki maasi bol, sevmedigin bir iste calisirmiydin? mesela ayligin 20bin dolar veya 50bin dolar olsa,birakmis oldugun isini tekrar yaparmiydin?

    dunyada, hem eglen, hem para kazan olayi pek yok. ancak sunu soyleyebilirim: yaptigim isi cok sevmesemde, sonucta, bir uretim var ve para kazaniyorum. bunun verdigi tatmin var. evde oturup, uretmemek daha zor gelir bana.

    ‘kendine yeterlilik’: kelime anlamiyla algiliyorum. ve yazinlarinda okuduklarimdan cikardigim bagimsiz, kendi kendine yeterli olan anlamina geliyor. suyunu, yiyeceklerini kendin karsiliyorsun, hatta elektrik etc.. sehirlerde permakultur nasil kurulacak? istanbul, ankarada nasil olacak sehir bahceleri? yeterli olacakmi? insan dogasina daha uygun olabilir, dogayi yasami daha iyi koruyabilir ama ekonomik ve uretken bir system degil.

    Insan yapisi rahati, tembelligi, kolayi seciyor. Duzgun calismasi icin motive etmen gerek, yani insanin calismasi icin karsiliginda birseyler vermen gerek. vermedigin an cokuyor.

    • Eğer gerçekten güzel projeler, umut verici işler görmek isterseniz size hem ülkemizden, hem de dünyadan sonsuz kaynak gösterebilirim.

      Her şey beraber çalışmayı sevmeyen, kendi dışındakilere tahamüllü olmayan, çeşit sevmeyen insan doğasından kaynaklanıyor. Dünya, çevre sorunlarına gelene kadar çok temelden, kendimizden başlamamız lazım. Bizim yolumuz uzun yani.

      Ötekileştirmek, her şeyi, herkesi kalıplara yerleştirme hastalığından kurtulmaya çalışıyorum ben.

      Herkesin çiftçi olmasını savunmuyoruz, aracısız gıda üreticilerine destek olarak, işinizde çalışmaya devam edebilir, yerel üreticileri destekleyebilirsiniz. Her gün yazar kasalarda yaptığınız seçimlerinizi değiştirebilirsiniz. Ekonomik ve üretken olmayan her şeyin sorumlusu hepimiziz.

      Kırsalda, şehirde, kendi kendimize dururken yapacak çok şey var. Üretmek çok para kazanmak değil bana göre.

      Her şey gönlünüzce olsun..

      • Ciftcilik guzel gibi gorunuyor, ama cok kolay degil.Technolojy insanin kafasini cok yoruyor. Ciftcilik ise bedenen cok yorar gibi.Hayvancilik oyle kolay is degil.Size yetecek topragin buyuklugu nedir?Kafanizda nasil bir proje var?Anladigim kadariyla gezi once ve sonrasi epey kafa yormussunuz bu islere.Oyle cok uzun bir konu da degil, hesabi yapmak kolay olur.Ne kadar para gerekiyor? Permakulturde urettigin yiyecekleri satmak var mi? Yani sonucta az veya cok para lazim.

        Yerel ureticiyi desteklemek ne demek?Piyasa economisi.Kim daha uygun fiyata daha iyisini satarsa, ondan alisveris yaparim.Sadece devlet zarar etme pahasina, sosyal durumlardan dolayi destek verebilir.

        Kaliplara koymak yok, on yargilar yok.Otekilestirmek yok.Ama guzeli elbette ovecegiz. Yetenekli zeki uretkeni ovecegiz. Cirkini atacagiz. Yani dogruyu ve yanlisi gorecegiz. Herkesin her yaptigi, her soyledigi dogru olamaz.’Senin fikrin de dogru, benimki de dogru’ gibi bir anlayis yanlisa goturur. Belli durumlarda mutlaka dogrular vardir, yanlislar vardir.

        Geldiniz, biraz dinleneceksiniz sanirim, burasi Turkiye, 2-3 gunde herseye adapte olursunuz. Sonra? Planladinizmi ne yapacaginizi?

        • Ben bile yorumlarınızı okumaya daha fazla katlanamadım. Blog sahibini düşünemiyorum. Ne kadar sığ bir bakış açınız var ve ne kadar basma kalıp ifadeler kullanıyorsunuz. En önemlisi açık fikirli değilsiniz ve insanların seçimlerine saygı duymayarak, her lafınızla iğneliyor, yargılıyorsunuz. Kimse sizin gibi düşünmek, hayatı sizin algıladığınız şekilde yaşamak zorunda değil. Başkalarının hayatı hakkında bu kadar kafa yoracağınıza kendinize odaklanın derim. Sevgiler.

    • Deniz cevik , off alttaki yorumlarini hep okudum, sayfa sahibi ornek olsun diye silmemis sanirim. Yapmaya cesaret edemedigin seylerin baskalari tarafindan basarilmasini hazmademiyorsun sanirim.

      Ben Melis ve Emre’ye gercekten saygi duyuyorum, o kadar isimden dolayi bir kac yilda bir bir kac aylik bosluklarim olmasina ragmen bunu yapamadim.
      Haa bir de ozellikle expat calisan yabancilarda su var; bu proje bitince travel a gidecem diyorlar. Eee yeni ise baslamicak misin diyorum, yok once planlarim var surayi gezip tekrar is bulurum diyor. Tabi biz gormemisiz bunlari. Calis, is yoksa evde bekle, farkli kultur.

      Bravo adamlara gelecekten korkmuyorlar. Tabi bunda ulkelerinin ve maaslarinin da etkisi var. Tesekkurler.

  8. Merhabalar Melis-Emre,
    Web siteniz cok guzel olmus. Harika anilarla dolu. Hayalleriniz sizi bir yerlere surukluyor. Cok iyi niyetli, temiz, saglam kisilersiniz.Dogru seyler, guzel seyler dusunuyorsunuz.Dogayi, bitkileri, hayvanlari, dunyayi, insanlari gercekten seviyorsunuz, guzel seyler yapmak istiyorsunuz:Taktire şayan.

    Hem ne istediginizi biliyormus gibisiniz, hem de bilmiyor, arayis icindeymissiniz gibi gordum sizi. Dilerim dusundukleriniz saglam, yere basan fikirlerdir (bu konuda kuskularim var).

  9. Melis,Japonya, Cin ve HongKong’ta isim dolayisiyla 1 yil yasadim ve her ulkeden kisiyle calistim. Gormek guzeldi ama cok sıkılmıstim. O bolgenin en onurlu insanlari Japonlar ve Koreliler. Japonlar muthis farklilar. Guney Asya’daki ulkeler hem fakir hem de kucucuk kizlarini bile satmaktan cekinmiyorlar. Avrupadan kalkan her ucaktaki erkeklerin buyuk cogunlugu, o bolgeye giderken kafasinda Asyali kadinlarla eglenmek var.

    Siteni biraz okudum, cok hos seyler yazmissiniz. Ama ne yapamaya calistiginizi pek anlamadim. Toprak alip, ciftcilik mi yapmak istiyorsunuz? Ayrica Asya’ya ne ogrenmeye gittiniz? Bulasik yikamissin, bedavaya calisip, hatta uzerine para vermissiniz, karin tokluguna. Farkli yerler gormek adina, cok kotu yerlerde yatmissiniz. Kendi evinde, tertemiz yataginda uzanmak varken, yollarda, yolculuk etmenin, otobuslerde gitmenin neresi guzel anlamadim. Ogrendiginiz bir suru seyi, internetten ogrenmek mumkun. Gezmek gormek guzel, ama bu kadar uzun sure, bu sartlarda ne yapmaya calistiginizi anlamadim.

    • Merhaba Deniz,

      Uzun uzun yazdığın ve yorumların için teşekkürler. Son yazdığın mesajı okudum ikisini kapsayan bir şeyler yazmaya çalışacağım. Geveze bir insan olduğum için uzun gelirse yazdıklarım kusura bakma.

      Dediğin gibi kadın sömürüsünü görmezden gelmek mümkün değil. Ama her ülkede farklı kadın sömürülerine tanıklık ediyoruz,bizim ülkede tecavüz, kadın cinayeti ve bunun gibi iğrenç bir sürü şeye bakınca, her yerde aynı hastalıklı zihinler var ve tüm bunların sonuçlarını görüyoruz. Ama sadece bunlara bakarak koca bir kültürü bir kalıba sokmak zor geliyor bana. Türkler fakir ve tecavüzcüdür demek belki zaman zaman çok yanlış olmasa da, diyemeyiz değil mi?

      Japonya ve Kore’yi görmek isterim bende.

      Biz hep yolculuk etmek istiyorduk ama iş ve diğer sosyal baskılardan pek cesaret edemiyorduk. Kendine yeterlilik arayışlarımız yol yapmak için biraz bahanemiz oldu diyebiliriz.

      Evet bazen çok zor koşullarda kaldık, çalıştık, bazen de muhteşem ormanlarda keyiften kendimizden geçtik. Bu koşullarda çalışmasaydık bu kadar uzun kalamazdık oralarda, sonuçta kimse zorlamadı bizi,istesek dönerdik. 30 saat yerel halk ile yolculuk etmek veya onların evinde misafir olarak kalmak, konforlu seyahetler ve otellerde konaklamaya kıyasla çok daha fazla şey gösteriyor insana içinde bulunduğu kültür ve coğrafya ile ilgili. Ayrıca insan kendini daha iyi görmeye başlıyor zorlanınca.

      Öğrendiğimiz bir sürü bilgiye internetten ulaşmak mümkün haklısın, gördüğümüz tüm harika canlıları da belgesel izleyerek görmek mümkün:) Ama gerçek deneyimler biraz farklı oluyor. Ben dünyayı onlar kirletiyor sanıyordum, halbuki sorun benim, sensin, hepimiziz.

      Açıkcası yol yaparken en çok kendimize yetmek istiyorduk ve sanırım buna biraz olsun ulaştık. Bugün ikimiz, kendimize çok düşük maliyetli bir ev yapıp, elektrik, su, tuvalet arıtma gibi sorunlarımızı güneş ve yağmur var olduğu sürece, kimseye ihtiyacımız olmadan tasarlayabiliriz ve perişan yaşamayız. Çevremize ve kendimize olan zararımızı elimizden geldiğince azaltmaya çalışıyoruz ve bu çok kolay olmuyor tabi ki.

      Onun dışında eskisi kadar şımarık değilim,kendimi zannettiğim kişi değilim gibi kişisel olarak iyisi ve kötüsü ile bir sürü kazanç ile döndüğümüzü düşünüyorum. Burada özetlemek zor kazanımları,zararları.

      Birlikte çalışmayı, birlikte yaşamayı beceremiyor pek insan oğlu. Tüm yaşadığımız sıkıntılar da bundan çıkıyor, kendi payımıza düşeni yapmmaya çalışıyoruz, birlikte yaşanması kolay insanlar olmak istiyoruz sanki.

      Ne istemediğimizi biliyoruz! Ne istediğimizi herkes gibi aramaya devam ediyoruz. Açıkcası ben memnunum seçimlerimizden, ara ara çok söylensem de.

      Kendimizi anlatmak, kabul ettirmek, yol seçimlerimizi başkalarına empoze ettirmek gibi bir derdimiz yok. Yazdıklarım biraz dijital günlüklerim gibi ve blogun 8 ay geriden geldiğini belirtmek isterim:)

      Çeşit güzeldir:)
      Sevgilerim ile..

      • Melis,
        insan yaptiklarindan cok, yapmadiklarindan pismanlik duyar. ve birsey kazanirken mutlaka birseyi kaybediyorsun. sizin gibi uzun yolda olanlar, yerlesik duzeni yasayamiyor. yasam bir cok sey sunuyor. ve herseyi yasayamazsin, gucunce secimini yapmak zorundasin.
        neden ‘yeterlilik’ gibi bir kavrama takildiginizi anlamadim.tum insanlik bir system kurmuslar. ve system is bolumune dayaniyor. herseyi kendin uretmek zorunda degilsin, cunku, branslasmak daha ekonomik ve getirisi daha yuksek. tum dunyada herkes ‘kendine yeterlilik’ systemine gore yasasa, sanirim dunya insanliga yetmez.
        Evet, dunyayi kirletiyoruz, dogayi mahvediyoruz, ve gorunen bunun onune gecmek cok zor,daha az kirletmeye gayret etmemiz gerek. fakat hem su yasamda en fazla tuketimi yapmak istiyoruz hem de dunya tukenmesin diyoruz: bu buyuk celiski ve tabiki tuketmek galip geliyor. ‘kendine yeterlilik’ kulaga hos gelse bile, cok mantikli gelmedi bana. herkes boyle birsey yapamaya kalksa, ortalikta toprak kalmaz.
        sehirden bikmis ve kirsal hayati tercih ediyorsaniz, anlayabilirim.

        dunyanin neresine gidersen git, sorunlar hep ayni, herkes is as derdinde, daha rahat bir yasam kurmakla ugrasiyor. gokyuzu, yeryuzu, toprak. ve hele su devirde, herkes ayni muzigi dinliyor, ayni seyleri yiyiyor.

        Turkiyede karsilastigim backpackerslari ikiye ayirdim:bazilari univeristeyi bitiriyor, calismaya baslamadan once, dunyanin belli basli ulkelerini gorup, evlerine donuyorlar ve yerlesik duzene geciyorlar. bir daha da uzaklari pek takmiyorlar. bir de kendi ulkesinde pek birsey yapamamis, systeme dahil olamamis, bunalimda kisiler gordum, bunlar da kendilerine gelmek icin geziyorlar, ve cogunlukla bocalama geciriyorlar. bu tipler zorunlu olmadigi surece donus yapmiyorlar, bir yerden digerine savrulup duruyorlar.

        • Sisteme dahil olamayan, bunalımlı, savrulup duran tipler deme hakkını kendinizde görmeniz ilginç. Ben böyle düşünsem bile hiç konuşmadığım, tanışmadığım biri için böyle bir yorumu yazmamayı tercih ederdim.

          Yola çıkma nedenlerimizden biri budur, kılıflaştırma, ülkemizde herşeyin, herkes tarafından çok iyi biliniyor olması, herkesin prof. olması, sosyal baskı devleti.. Siz hayatınızı nasıl yaşıyorsunuz acaba? Her şeyiniz belli ki konforlu, çelişkisiz, epey iyi, daha iyi olsun inşallah.

          Seçimlerimizin sorumluluğunu alıyoruz, bedellerini ödüyoruz hiç merak etmeyin. Her şey iyisi ile kötüsü ile bir bütün.

          Kendine yeterlilik şu demek olur aynı zamanda, inanmadığın bir işte, bir ev sahibi olabilmek için 30 yıl para biriktirmek zorunda kalmamak.. Doğada tüm canlılar kendi yuvalarını yaparlar, çok şükür bizde bu erdeme ulaştık. Su,barınak bir haktır,sisteme, kimseye kaptıramam temel var olma haklarımı.

          Kendi gıdalarımızı şehirde, balkonda, şehir bahçelerinde yetiştirebiliriz. Herkes kırsala taşınsın demedim ki hiç.

          O kadar geniş konu başlıklarında, o kadar çok yorum yapıyorsunuz ki, size neyi anlatmaya çalışsam nasıl olsa en doğrusunu siz biliyorsunuz gibi bir durum olduğu için hayatta başarılar dilemek dışında bir seçenek bırakmıyorsunuz bana.

          Bir gün karşılaşırsak uzun uzun konuşuruz isterseniz.

          Yolunuz açık olsun..

    • Sevgili Deniz Cevik. Ben de sizin yorumlarınızı dikkatle okudum. Okudum okumasına ama ben sizin ne yapmak istediğinizi anlamadım aslında. Karmasık cümleler kurup, felsefe yapmaya çalışmaktan başka bir şeyler yapmamışsınız. Siz hergün işinize gidin. Hergün aynı insanlarla konusun. O insanlarla hep iş konuşun. Akşam eve geldiğinizde laptopunuzu kucağınıza alıp dünyayı ordan at gözlüğünüzle izlemeye devam edin. Siz insanlar neden seyahat eder, insanlar neden farklı kültürleri tanımak ister anlamayamazsınız kanımca. Siz sadece işinize gidin ve üretin.

  10. Sevgili Esra, sanırım bir yanlış anlaşılma olmuş. Tay kızları, batılı Erkeklerin sömürülerine çok maruz kalıyor ve tabi ki bu zenginlik değil, güzel bir şey olduğunu yazmadım. Fakat bu sömürüye maruz kalan kadınların bir kısmının Burmadan gelmiş mülteciler olduğunu yazmak isterim.

    Yabancı olanı övmek derken ne demek istediğinizi anlamadım.

    Demek istediğim, Laos, Kamboçya, Endonezya gibi ülkelere bakınca Tayland zengin kalıyor.

    İnsanların yolu var, sağlık ve eğitim sistemi çalışıyor, kral sahipleniyor halkını. Ülkede gıda yetişiyor.

    Bu yukarıda yazdığım diğer ülkeler ile kıyas kabul edilmeyecek kadar zengin bir ülke Tayland. Tabi ki bir sürü çirkinlik var, her ülkede fakiri var, zengini var, ama fahişelik yaparak para kazanmak zorunda kalan kadınlardan yola çıkıp tüm ülkeyi fakir diye nitelendiremeyiz bence.

    Umarım demek istediğimi anlatabilmişimdir.

  11. Ne güzel anlatmışsınız. Adaşım 🙂 Ne güzel gözlemleriniz olmuş. Biz de geziyoruz ama bakmak var, görmek var. Uzun süre gezmein avantajı olsa gerek. Elinize sağlık.

    • 🙂 Teşekkürler, bu yazı ilk Tayland maceramızdan, bir çok konuda yorumlarım biraz değişti, toplamda 10 ay kalmış olduk, her toplumun içine girdikçe görülenler epey değişiklik gösterebiliyor. Yolunuz açık olsun, sevgilerimiz ile..

        • Tuk tuk biraz turistler için tasarlanmış gibi, yerel halk songthaew a yani dolmuş tipli tuk tuklara biniyorlar, bizim için en hesaplı olan seçeneklerden biridir.http://en.wikipedia.org/wiki/Songthaew

          Bir de fakir dediğimiz Tay halkının şehirlerinde kocamaan jip tipli araçlardan inen küçük insan manzaraları sık sık yer etti aklımda:) Tayland Uzakdoğunun en zengin ülkelerinden biri sanki..

          • Yasli Avrupali erkeklerin, Taylandlı genc kizlarla beraber oldugunu yazmistin. Bunlar ask degil sanirim. Hepsi para icin yapilmiyor mu? Bu mu zenginlik?

            Her yabanci olani, her farkli olani ovmeye gerek yok. Bence guzel olan ovulmeli:yerli veya yabanci. Cirkin ise elestirilmeli, atilmali.

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz