Şahmeran Efsanesi, daha çok duvar resimleri ve hediyelik objelerin üzerinden tanıdığımız vücudunun üst kısmı güzel bir kadın, vücudunun alt kısmı ise yılan şeklinde olan doğu kültürünün masallarında yer alan mitolojik bir yaratıktan söz ediyor. Şahmeran’ın yaşadığı yer ile ilgili olarak da efsanelerde Tarsus ve Mardin’in ismi geçiyor.
Şahmeran ile ilgili olarak Tarsus ve çevresinde anlatılan efsanelerde, Şahmeranı ilk gören insanın, Camsab ya da Lokman Hekim olduğu söyleniyor. Şehmeran’ın kimi zaman bir çoban kimi zaman da ormana avlanmaya giden bir avcı olduğunu belirten örnekler de var. Bütün efsaneler, Şahmeran’ın öldürülmesiyle son buluyor.
Şahmeran Efsanesi, Tarsus
Şahmeran Efsanesi, daha çok duvar resimlerinden tanıdığımız, vücudunun altı yılan, üstü ise güzel bir kadın olan mitolojik bir yaratıkla ilgili. Gizemli ve yılanların hükümdarı olduğuna inanılan bu yaratığın gömülere bekçilik ettiği, soluğu ve bakışıyla insanları öldürdüğüne inanılıyor.
Mitolojik yaratığın insan olan üst kısmına ‘maran’ deniliyor. Maranın ruhunun öldükten sonra kızına geçtiğine inanılıyor. Anadolu masallarında ve anlatılarında kendinden sıkça söz edilen Şahmeran, Türk halk inancında er (insan) ve büke (ejderha) birleşiminden oluşan Erbüke ya da Erböke adlı varlıkların başı olarak kabul ediliyor. Bu varlığın dişisine ise İşbüke deniliyor. Şahmeran’ın Anadolu topraklarında yaşadığı düşünülen iki yer ise Mersin‘in Tarsus ilçesi ve Mardin.
Şahmeran Efsanesi nedir
Camsab, yoksul bir ailenin oğlu olup evinin geçimini odunculuk yaparak sağlamaktadır. Bir gün arkadaşlarıyla birlikte ormanda içi bal dolu bir kuyu bulan Camsab, balı çıkarması için arkadaşları tarafından kuyuya indirilir, balın çıkartılması sona erince de kuyuda bırakılır.
Kuyunun içinde yardım beklerken bir ışık sızıntısı görür, ışığın geldiği yeri açarak büyük bir bahçeye çıkar. Burada bir tahtta oturan üst tarafı insan alt tarafı yılan şeklinde olan ve bir insan gibi konuşan Şahmeran ile karşılaşır.
Yılanların şahı olup yer altında diğer yılanlarla birlikte yaşayan Şahmeran, Camsab’a korkmamasını ve bir süre kendilerinin misafiri olacağını söyler. Burada çok iyi ağırlanan Camsab, aradan yıllar geçtikten sonra sıkılmaya ve ailesini özlemeye başlayınca evine dönmek için izin ister.
Şahmeran ise ölümünün bir insan elinden olacağını, eğer kendisini bırakırsa yerinin insanoğlu tarafından hemen bulunabileceğini söyleyerek Camsab’ın gitmesine izin vermek istemez. Ancak ısrarlara dayanamaz ve yerini kimseye söylememesi şartıyla Camsab’ı evine gönderir.
Bu sırada Tarsus padişahı, önemli bir hastalığa yakalanır. Dönemin tanınmış hekimleri hastalığa bir türlü çare bulamazlar, fakat büyü işleriyle de ilgilenen vezir, padişahın hastalığının Şahmeranın etinin yenilmesiyle geçeceğini söyler. Bunun üzerine Şahmeran’ın yerini bilene büyük vaatlerde bulunulur, ancak kimse ortaya çıkmaz.
Vezir, Şahmeranı gören kişinin sırtının yılan derisi gibi pul pul olduğunu padişaha söyleyince herkesin hamama gelerek yıkanması emri verilir. Camsab, Şahmerana söz verdiği için hamama gitmez, fakat bir süre sonra sadece kendisinin yıkanmaya gitmediği anlaşılınca hamama gitmek zorunda bırakılır.
Camsab’ın sırtının yılan derisi gibi olduğu görülünce, kendisinden zorla şahmeranın yeri öğrenilir. Vezir, Camsab’ın gösterdiği kuyunun başında büyülü sözler söyleyerek Şahmeranı ortaya çıkartır. Şahmeran kaderini bildiği için karşı koymaz ve Camsab’a ölümünden sonra etini kaynatarak ilk suyu vezire, ikincisini padişaha içirmesini, üçüncüsünü de kendisinin içmesini tembihler.
Şahmeran, hamama götürülerek burada öldürülür ve eti kaynatılır. Vezir ilk suyu Camsab’ın içmesini ister. Camsab, şahmeranın dediklerini yaparak ilk suyu vezire verir. Vezir, bunu içer içmez ölür. İkinci suyu içen padişah iyileşir, üçüncüsünü içen Camsab ise aklı ve zekâsı daha da güçlenip padişaha baş vezir olur.
Şahmeran’la ilgili efsanelerin kökeni oldukça eski dönemlere uzanıyor. Tarsus’ta yapılan arkeolojik kazılarda bulunan 2 bin yıllık Tarsus sikkelerinin üzerinde Şahmeran’ın öldürüldüğünü öğrenen yılanların intikam almak amacıyla şehre saldırdıkları sahne canlandırılmış.
Şahmeran Hamamı
Şahmeran Hamamı, tarihi bir özelliğe sahip olmasının yanı sıra yılanların şahı olarak bilinen Şahmeran’ın öldürüldüğü yer olduğuna inanılması nedeniyle halk arasında önemli bir yere sahip. Hamamın göbek taşında ve iç kısımdaki duvarlarında görülen hafif kırmızıya yakın rengin, burada öldürüldüğü düşünülen Şahmeranın kanından geldiğine inanılıyor.
Hamamın Şahmeran’la olan bağı ve efsanesi Tarsus yöresindeki birçok kişi tarafından biliniyor. Tarsus’un en işlek caddelerinden biri olan Adana Caddesinde, üst tarafı insan alt tarafı yılan biçiminde olan ve gövdesini birçok küçük yılan saran Şahmeran Anıtı bulunuyor.
Şahmeran Hamamı ziyaret bilgileri
🗺 Adres: Kızılmurat Mahallesi, 33440 Tarsus, Mersin
⏰ Şahmeran Hamamı ziyaret saatleri: Şahmeran Hamamı, bakımsızlık ve doğa koşulları nedeniyle restorasyon sürecini bekliyor. Hamamı yalnızca dışarıdan görebilirsiniz.
Şahmeran Efsanesi‘ne ev sahipliği yapan Tarsus’ta Hristiyanlığın yayılmasında büyük emeği olan Tarsus doğumlu St. Paul’a adanan St. Paul Kilisesi ve St. Paul Kuyusu, eski Roma mezarlarının yer aldığı yemyeşil dokusuyla Tarsus Şelalesi, Türk-İslam mimari anlayışının en iyi temsilcilerinden Ulucamii ve Osmanlı döneminde Tarsus’ta ticaretin kalbi olarak kabul edilen Kırkkaşık Bedesteni‘ni de görün.
Eski Tarsus Evleri‘nin sıralandığı tarihi Tarsus sokaklarında yürüyüşe çıkın. Tarsus Gezi Rehberi ve Tarsus’ta Gezilecek Yerler blog yazılarımda Tarsus ve çevresinde gezilip görülmesi gereken yerleri anlattım.
Şahmeran Efsanesi, doğu kültürlerine ait masallarda yarısı kadın yarısı yılan olan bir mitolojik karakterden bahsediyor. Efsanedeki mitolojik yaratığın yeryüzünde yaşadığı düşünülen iki yerden biri olan Tarsus, aynı zamanda dünyada farklı inançların ve farklı uygarlıkların izlerine tanık olabileceğiniz zengin bir kültürel mirasa sahip.
Bence bu anlatılan şey çok garip ve güzel ayrıca çok anlamsız xxzxzx
Şahmaran neden öldü? İnterneten bakıyoruz videoları çıkmıyor. Neden?
Her yörede farklı anlatıyorlar, ama Sahmeran’a yazık oluyor hepsinde de. insanoğlunun aç gözlülüğünü anlatır diye düşünürüm.
Çocukluğumda ninem çok anlatırdı. Anlattığı bundan biraz farklıydı, olsun her türlüsü güzeldi.