Napoli’nin 25 km kadar uzağındaki Pompeii, bir anda içine ışık dahi sızmayan karanlık bir odaya dönüşüvermişti. Her şeyin, tekrar gün ışığına çıkması ancak Pompeii’nin yeniden keşfiyle, neredeyse 1,500 yıl sonra mümkün olabildi. O zamanın yıkıcı felaketi günümüz modern tarihçileri ve araştırmacılarına hazine oldu.
Toprağın altında müze gibi korunan Pompei bugün Roma İmparatorluğu’nda günlük hayatın tablolarıyla capcanlı karşımızda. Artık Latinceyi sade hatiplerin yazılarından, devletin kayıtlarından değil, duvarlara yazılan grafitilerden, o yıllarda konuşulan sokak dilinden de biliyoruz.

Dünyanın en iyi korunmuş antik kentlerinden birisi. Görmeye değer.
Söylenenlere göre, şu anda bu uygarlık olsa, dünyadaki en ileri teknolojiye sahip olacakmış… kimbilir..
Pek bi keyiflerine düşkünlermiş 🙂 Olsun bize bunlar miras kaldı işte.
Dünyanın en iyi korunmuş antik kentlerinden birisi. Görmeye değer.
Adamlar zamanında aşmış, bizimkiler şididen böyle şeylere tahammül edemiyor. Seks tabu bu millette.
Zevk için seks yapan insanlara patlayan ve onların üzerine boşalan yanardağın ilahi adaleti!
Sex zevk almak için de yapılır, sadece üremek için değildir. Tsunami felaketini düşünürsek o zaman Allah fakir fukara Endonezyalıları haritadan silmek için gönderdi demektir. Ya da 99 depreminde Allah binlerce masum insanı öldürdü. Jeolojik olayları dinsel ritüellere bağlama binlerce yıllık bir davranış, ilkel çağlardan bu yana hem de.
Tabi haklısınız Kuran’da yazmasaydı doğal afet olarak kabul edebilirdik lakin kuran da yazdığı icin bu dogal afeti dinle bağdaştırmak yanlış olmaz derim. Pompeii sehri bulunmadan once nasıl bu sekilde taslasmis insanlardan kuran da bahsedilebilir gerisini siz dusunun.
Pompeii şehrinde taşlaşmış insan yok, o tanımlamalar uydurma. Kül kaplamış üzerlerini ve bedenler zamanla içeride çürümüş. O boşluklara alçı akıtarak insanların nasıl öldüklerini göstermişler. Bunu gören de taş kesmiş insanlar diyor, yanlış.
Keyfe düşkün olmak buymuş demek. 🙂 Hoş şimdi de benzer bir hayat yaşayan çok insan var.