Pakbeng, Güney Doğu Asya ülkesi Laos’un Luang Prabang ve Huay Xai şehirlerini arasında yarı yolda yer alan küçücük bir kasaba. Ne köyün kendisi ne de çevresinin sunduğu pek bir şey yok. Belki iyi bir gece uykusu için sakin bir atmosfer ve Laos‘un kırsal bölgesinde hayatın nasıl olabileceğine dair deneyim. Bir de tabi yerin göğün sarıya çaldığı gün batımları.

Pakbeng, kuzeyden gelip güneye inen gezginler ya da benim gibi güneyden kuzeye yönelmiş sırt çantalılar için Mekong nehri üzerinde uzun ve yorucu geçen bir yolculuğun bir durak noktası sadece. Laos’un, UNESCO Dünya Mirası Listesindeki eski başkenti Luang Prabang’dan başlayan Mekong Nehri yolculuğumunu son durağı olarak uğradım ben bu köye.

Mekong Nehrinde Pakbeng Köyüne Yolculuk

Mekong Nehrinde tekne yolculuğu, Güney Asya gezginlerinin ‘yapılacaklar‘ listesinde muhakkak yer alıyor. Birçok gezgin Kuzey Tayland’dan Laos’a giriş yapıp Mekong boyunca seyahat edip Luang Prabang’a gelirken ben tersi istikamette seyahat etmeyi tercih ettim. Kaldığım Laos’un tarihi başkenti Luang Prabang’dan Mekong Nehrinde bir tekne yolculuğu için Pakbeng’e bilet aldım (13.0000KIP, 29TL).

Pakbeng Köyünün görülesi dikkat çeken bir özelliği yok. Mekong Nehri üzerinde yapılan tekne turları popüler. Avrupa’nın nehir turları gibi gittikçe de popülerleşiyor. Benimkisi nehir turu değildi, nehir vasıtasıyla ulaşım sağlayan bir tekneden biletimi aldım ben. Amacım bir yerden bir yere gitmekten çok Mekong nehri boyunca köylerle dolu kıyıları ve kırsal yaşamı görmekti.

Malta

Mekong Nehri, Güneydoğu Asya’nın can damarı. Bizim yaşadığımız coğrafyada da benzer rolü üstlenmiş nehirler var. Zaten uygarlıkların pek çoğu hep su havzaları olan göllerin, denizlerin ve akarsuların çevresinde kümelendiğini görürüz. Nil boyunca Mısır Medeniyetini, Dicle ve Fırat havzalarında Mezopotamya uygarlıklarını, Ganj kenarında Hintlileri ve Mekong çevresinde de Angkor Medeniyeti kurulmuş.

Mekong Nehri de Güney Doğu Asya’da pek çok medeniyete hayat vermiş bir nehir. 4350 km uzunluğuyla dünyanın on ikinci uzun nehri olan Mekong, Tibet’te yer alan Doğu Himalaya dağlarından doğup Çin, Myanmar, Laos, Tayland, Kamboçya ve Vietnam’da geçtiği yerlere hayat verip, Güney Çin Denizine dökülüyor.

İlginç olan ülke olarak Medeniyetin çok gerisinde kalmış Laos, Asya’nın en fakir 4 ülkesinden biri. Şimdiler bu fakirlik aslında benim gibi turistleri bu bakir topraklara çekiyor. Buna şahit olunacak en güzel yer de belki Mekong’un altın sularından süzülen bir teknenin içerisinde olmak olabilir.

Luang Prabang’dan Mekong boyunca ilerleyip yolcuları indirip yeni yolcu alarak alacak teknemize doluştuk. Her yaştan gezgin doluştuğu teknede yaklaşık 50 kişiydik. Benim gibi meraklı sırt çantalılar yanında çiftler, orta yaşlı yolcular, yaşlılar, yereller, köylüler ile kozmopolit bir karma oluşturmuştuk.

Nehirde akıntı mevsimden dolayı güçsüz ve hava da gayet iyi olduğundan gayet rahat bir yolculuk imkânı sağlıyor. Yanaşabileceği iskelesi olmayan bazı yerlerde yolcu indirip yeni yolcular aldı.

Nehir ve çevresi izlenmeye değer bir görünüm sağlıyor. Yemyeşil ağaçlar, nehir boyunca uzanan kıyı şeridinin çekiciliği, zaman zaman nehirde yer alan ve aralarından geçip gittiğimiz kaya oluşumları dikkate değiyor. Nehir geçtiği yerlere hayat veriyor.

Yol boyunca nehirde yüzen çocuklar, altın arayan aileler, balıkçı tekneleri, çamaşır yıkayan ve banyo yapan kimseler ise geziye renk katıyor. Gün batımına yakın 8 saatlik bir yolculuk sonrası Mekong kenarında yüksekçe bir tepe üzerine kurulmuş şahane manzaraya sahip Pak Beng köyüne vardık.

Laos Mekong River

Bu yolculuğu yapmaya karar verirseniz dikkat etmenizi önereceğim birkaç şey var. Telefonunuzun şarjı tam yola çıkın. Biraz erken gelip teknede, motordan en uzak yerde kendinize bir yer kapın. Bu önemli çünkü bazen hiç yer kalmıyor ve yerde yayılmak zorunda kalabilirsiniz.

Tekne motorları aşırı gürültülü, çok hem de. yerinizi iyi seçin. yanınızda bir kulaklık olsun. Kablosuz kulaklık kullanıyorsanız onun da şarjı tam olsun. Yanınızda suyunuz ve yiyeceğiniz, atıştırmalıklarınız olsun. Teknede tuvalet ve küçük bir kafeterya bulunuyor. Fazla bir yiyecek içecek seçeneği yok.

Hatta yanınıza kahve alın, sıcak suyu tekneden sağlayıp keyifle manzaranın tadını çıkarırken kahvenizi için. Nehir boyunca yerleşim alanlar bir film sahnesi gibi. Bu yolculuğu yapma amacı nehir kıyısındaki kırsalı gözlemlemek ve fotoğraflamak. Teknenin Laos toprakları yönünde yer kapmaya bakın.

Pak Beng Köyü, Laos

Pakbeng, Laos’un Bakeo Eyaletinde küçük bir yerleşim. Laos dilinde ‘nehrin ağzı’ anlamına gelen Pakbeng, Laos’un kuzeybatı köşesinde rustik bir kasaba. Tayland sınırının yakınında yer alan Pakbeng, iki eyalet olan Huay Xai ve Luang Prabang’a giden önemli bir ulaşım rotası. Mekong Nehri yüzyıllar boyunca iyi ulaşım seçeneği olduğundan, Pakbeng yolcular için bir geceleme durağı olarak gelişmiş.

Bu rotada ‘nehir yaşamını’ deneyimlemek isteyen gezginler Pakbeng kasabasına geç gelip sabah da çevreyi görmeden erken ayrıldığından, birçok insan iskelenin etrafındaki bölgenin Pakbeng olduğunu düşünüyor. Oysa ki Pakbeng kasabası iskeleden çok yukarıda tepede konumlanmış.

Pak Beng’i daha şirin bekliyordum ama sıradan tozlu, topraklı, salaş bir köyden başka bir şey değildi. Tekneden iner inmez çevrenizi size konaklama satmak isteyenler sarıyor. Bütçeme en uygun olan Vatsana Guest House (50.000KIP,11TL) tercihim oldu. Benden sonra teknedeki birçok gezgin de kaldığım misafir evine gelip yerleşti.

PAKBENG NE ZAMAN GİDİLİR
🌤 Pakbeng’e gitmek için en iyi zaman Aralık’tan Şubat’a kadar olan dönem. Bu aylarda yağış olasılığının daha düşük ve turistler için keyifli bir iklime sahip. Mart ayından Mayıs ayına kadar süren dönem en sıcak aylar olduğundan turizm için bu dönem düşük sezon olarak geçiyor.

Pakbeng
Pakbeng

Kasabanın içinden geçen tek bir yol var. Cadde boyunca misafirhane veya restoran bulmak kolay. Dolaştığım caddeler boyunca gördüğüm her ev otel veya turistlere hizmet veren bir mekandı. Kasabada birkaç tane güzel restoran var. Gece geç saatte vardığımızdan mekanları en az yarısı da kapalıydı.

Kasabanın çoğu saat 22’de kapanıyor. Elektrik kesintisinin de sıklıkla yaşandığı bir kasaba. Sokaklarda dolaşırken bir ara her yer kapalı sanmıştım ama fenerlerle aydınlatılmış yerler görünce elektrik kesildiğini anladım.

Teknede tanıştığım iki Japon gezginle bir restoranda yemeklerimizi yiyip, oldukça yavaş ve sürekli kopan interneti kullanmayı çalıştık. Otantik bir Lao deneyimi yaşamak için küçük bir kafede oturup taze yapılmış baget veya çikolatalı keklerin tadını çıkarmak iyi geldi. Sonrasında iyi bir kahve ile taçlandırmak gibisi yok.

Pakbeng’in kendisi küçük, dikkat çekici değil. Ancak, uzun yolculuk sonrası kasabada bir gün geçirmek güzel ve sakin manzarayı keşfetmek bana iyi geldi. Bir zamanlar son derece fakir bir köyken şimdi bizim gibi gezginler sayesinde turizm kasabasına dönüşme yolunda hızla ilerleyen bir kasaba olmuş.

Pak Beng, Laos
Pak Beng, Laos

Kasabanın kaderinin değişmesi, önemli bir ticaret merkezi rolünden kaynaklanıyor. Tayland’dan gelen mallar Huay Xai şehrinde teknelere bindirilip Mekong Nehri boyunca güneye ve buradan da Laos’un iç kesimlerine gönderiliyor. Ticaret ve gelişen turizm de kasaba için büyük bir avantaj olmuş.

Etnik köken açısından, Hmonglar ve Thai kabileleri, çevredeki köylerde yaşayanların çoğunu oluşturuyor. Yerliler daha çok çevredeki yayla köylerinde yaşıyor. Köydeki çalışanlar Laoslu ama sokaklar beyaz gezginlerle dolu.

Pakbeng diğer yandan pek bir şey sunmayarak yorgun gezginlere hoş ve rahat atmosfer sunarak dinlenme ve enerjinizi yeniden toplama şansı veren bir kasaba. En azından benim için biraz öyle oldu.

Eski bir Lanna Krallığı Budist tapınağının ilginç bir örneği olan Wat Kokkor Tapınağı adlı 400 yıllık bir tapınak ve yerel bir pazar yeri dışında başka bir şey beklemeyin. Burasını beğeneceğimi umup, birkaç gün kalabilirim diye düşünüyordum.

Ancak biraz dinlenip kuzeye, en kuzeye, Çin sınırına 50 km kadar yakınlarında olan, eko trekking ve lokal kabileleriyle meşhur, Laos’un olmazsa olmaz görülmesi gereken yerlerinden biri olan Luang Namtha’ya geçmeye karar verdim.

Day 577: LAO:10, Luang Prabang. 2 Mart 2012, Cuma

6 Yorumlar

  1. Fotograflar nedense bana herhangi bir köyde değil de marsta yaşam falan gibi bi filmin seti gibi… Sanırım kum, kayalıklar ve nehrin kzıl rengi öyle hissettirdi. Garip bir coğrafya…

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz