Laos, Türkiye’nin üçte biri büyüklüğünde, denize kıyısı olmayan, altı milyon nüfuslu bir Güneydoğu Asya ülkesi. Başkenti Vientiane olan Lao Demokratik Halk Cumhuriyeti (LPDR), Çinhindi yarımadasının ‘kalbinde’ yer alan Güneydoğu Asya’nın tek kara ülkesi. Eski bir Fransız sömürgesi olan ülkeyi 1975 yılından beri komünist rejim yönetiyor. Asya’nın en fakir ülkelerinde Laos, yüksek göç oranı, eğitim eksikliği ve kötü ekonomi gibi birçok sorunla yüz yüze.
Yaklaşık 49 etnik grubun bulunduğu çok etnikli bir coğrafyada tek sorun bunlar değil. Çok sayıda eğitimsiz insanın ve sınır köylerinin bulunduğu yoksul ataerkil devlet olan Lao Demokratik Halk Cumhuriyeti, insan kaçakçılığına karşı uzun vadeli bir mücadele içinde. Bu büyük ölçüde Altın Üçgen (Golden Triangle) denilen bölgede gerçekleşiyor.
Altın Üçgen: Golden Triangle
Altın Üçgen (Golden Triangle), Ruak ve Mekong nehirlerinin birleştiği yerde Tayland, Laos ve Myanmar sınırlarının birleştiği alana verilen ad olarak kalıyor. CIA tarafından icat edilen ‘Altın Üçgen’ adı, daha geniş anlamda, bitişik üç ülkenin dağlarıyla örtüşen yaklaşık 950 bin kilometrekarelik bir alanı ifade etmek için kullanılıyor.
Laos, Myanmar ve Tayland’ın buluştuğu yasal olmayan bu sınırda yer alan coğrafyanın yıllardır dünyanın en büyük eroin kaynağı olduğu biliniyor. En çok uyuşturunun üretildiği Laos’un kuzeybatısında yer alan Altın Üçgen Özel Ekonomi Bölgesi’nde (Golden Triangle Special Economic Zone – GTSEZ), 100 kilometrekarelik bir alanı idare ediyor.
Uyuşturucu ticaretinin yanı sıra insan kaçakçılığı ve yasadışı hayvan ticareti, kaplanlar, gergedanlar, filler dahil yasadışı yabani hayvan ticareti, çocukların fuhuşta kullanılması ve uyuşturucu tacirliği yapan küresel suç örgütlerinin cirit attığı bir bölge.
Çok sayıda eğitimsiz insanın ve sınır köylerinin bulunduğu yoksul ataerkil bölge bu ticarette en çok rolü üstleniyor. Bu bölgede her yıl 200 ila 450 bin kişinin insan ticareti yaptığı tahmin ediliyor. Düşük eğitim ve yüksek işsizlik, insan ticaretine karşı savunmasız insan sayısının yüksek olması bu sayının bu bölgede yüksek olmasının en büyük sebebi.
Zengin ülkelerle çevrili fakir bir ülke olan Laos, ağırlıklı olarak cinsel sömürü ticaretinde kullanılan kadın, çocuk ve erkekler için bir geçiş, alıcı ve kaynak ülke olarak kabul ediliyor. Altın Üçgen, insan ve vahşi yaşam kaçakçılığı, çocuk fahişeliği ve uyuşturucu ticareti de dahil olmak üzere işte tüm bu yasa dışı faaliyetler için bir yuva konumunda.
Tarihsel olarak Altın Üçgen, afyonun yetiştirilmesiyle tanınan bir bölge olmuş. Adı ABD Dışişleri Bakanlığı’nın uygulamayla ilgili bir notundan geçtiğinden bu adı almış. Laos gibi fakir bir Asya ülkesinin kuzeyinde nasıl böyle bir bölge oluştuğunu daha iyi anlayabilmek için biraz geriye dönelim.
Golden Triangle Nasıl Doğdu
Laos, 1989 yılına kadar tüm ziyaretçilere kapalı bir ülkeydi. Sonra sadece tur gruplarına izin verildi. Bireysel ziyaretçilerin ülkeye girmesine ise ancak 1995 yılında izin çıktı. Ülkenin uzun süre devam eden bu dışa kapalılık politikası Laoların (Laos vatandaşlarına kısaca Lao deniyor) dış kültürlerden etkilenmelerini engellemiş.
Başka bir ülkede servisin yavaş olması ya da turistlerce aranılan çoğu hizmetin olmaması ziyaretçileri huzursuz ederken, Laos’a gelinmesinin ana sebepleri yavaşlık, geri kalmışlık ve devamlı gülen, yardımsever halkı.
Ülkenin resmi adı (People’s Democratic Republic-Laos Halkın Demokratik Cumhuriyeti). Ancak ülkeyi ziyaret edenler isminin aslında ‘Laos Please Don’t Rush‘ (acele etmeyin lütfen) anlamına geldiği konusunda ısrarlılar. Laos’un komşusu Tayland’ın turist broşürlerindeki sloganı Amazing Thailand (Şaşırtıcı Tayland), Laos’un sloganı için önerilen ise Laos, the Forgotten (Unutulmuş Laos).
Laos halkı yeni yeni dışarı açılıyor ama her şeyde olduğu gibi; yavaşça. Mesela hükümet halkın manevi olarak kirlenmesini engellemek için tedbirli davranıyor. 2002 yılına kadar yerli pop müzik grupları yasaktı. Bugün her otobüse bindiğinizde ünlü Lao gruplarının karaoke videolarını zorunlu olarak seyrediyorsunuz.
Amerika, Fransa’nın Hindiçin’deki sömürgelerini kaybetmesinden sonra, Kamboçya, Laos ve Vietnam’ın komünist yönetimlere geçmesini engellemek için çalışmalara başlar. 1961 yılında Kennedy, Laos içinde filizlenmekte olan komünist akımlara karşı savaşmak üzere 11 bin kişilik bir ordunun gizlice kurulmasını onaylar.
Bu ordu Laos’taki Hmong azınlığından seçilir. Bu gizli ordu önce ülkedeki komünist güçlere karşı (Pathet Lao Partisi) ve sonrada onlara yardımcı olan Vietnam’a karşı kullanılmaya başlanır. 1962 yılında imzalanan Cenevre Barış Anlaşmasına göre ABD’nin bu gizli orduyu dağıtıp geri çekilmesi gerekir. Ancak Amerikan haber alma örgütü CIA bu orduyu desteklemeye devam eder.
Ordunun varlığı ABD kongresinden dahi gizlendiği için bütçeden kaynak doğrudan aktarılamaz. Asker sayısı otuz binlere varan bu orduyu beslemek için CIA bölgede uyuşturucu yetiştirilmesini ve satılmasını teşvik eder.
Gizli ordunun Hmong kökenli Generali Vang Pao’nun kendi laboratuarında ürettiği eroin Amerika’da satılan ‘ilk markalı uyuşturucu‘ olur ve 3 yıldız damgasıyla ABD’ye sevk edilir. Eroin’in üretim ve sevkinde Taylandlı gönüllüler ve dağılan Çin Kuvvetleri Çan Kay Şek’in askerleri de aktif rol alır.
Burma, afyon yetiştirmek için ideal bir yer olduğu için CIA oradan da afyon satın alır. Burma, Laos, Çin ve Tayland’ın dağlık bölgeleri CIA’nin uyuşturucu üretim merkezi haline gelir ve bölge Altın Üçgen olarak anılmaya başlanır.
CIA dünyanın en büyük gizli ordusunu Amerikalılara uyuşturucu satarak finanse eder. Bütün bu operasyonlara 1973 yılında ABD’nin Vietnam’dan çekilmesiyle son verilir. İlginçtir, aynı ABD 1974’te Türkiye afyon üretimini kontrol altına almadığı gerekçesiyle ülkemize ambargo koyar.
ABD, bölgeden çekilince ardında bıraktığı gizli ordu mensuplarının dayanacak hiçbir kaynakları kalmaz. Askerlerin küçük bir kısmı ABD’ye kaçmayı başarsa da geride kalanlar gelecek 30 seneyi mülteci kamplarında büyük zorluklarla geçirmek zorunda kalacaktır.
ABD, Laos’u bombalarken yüzlerce yeni bomba denemiş ve geliştirmiş. Bu bombaların çoğu küme bombası. Misket bombası ya da salkım bombası da denilen bu bombalarda bir füzenin içine 600 kadar küçük bomba konuyor. Füzeyle uçaktan atılan bombalar cinsine göre ya yere değince ya da belli bir yükseklikte patlamaya ayarlanıyor.
‘Bomba içinde bomba’ olarak bilinen bu silah türü patlasa dert insanlar ölüyor, patlamasa dert sonradan bölgede yaşayan sivil halk için çok büyük tehlike arz ediyor. ABD savaş zamanı attığı bombaların özelliklerini ve atılan yerleri 1997’ye kadar Laos’a vermeyi reddetmiş. Dolayısıyla gizli savaştan bittikten 20 sene sonra bile bombaların civarında yaşayan Laolar ölmeye devam etmiş.
Bombaların teknik özellikleri ABD’den sonunda alındıktan sonra arazileri bombalardan temizleme çalışmaları hız kazanmış. Bugün ülkede tahminen yarım milyon ton patlamamış bomba olduğu düşünülüyor. Bu bombalar çocuklar tarafından bulunduğunda, çiftçiler tarafından tarlada çalışırken rast gelindiğinde ya da metal parçalarını almak için ellendiğinde patlayabiliyor.
Bu tip patlamamış bombalara UXO (unexploded ordinance) adı veriliyor. 1970’lerde yılda 600 kişi bu şekilde hayatini kaybediyordu. Günümüzde ölen insan sayısı yılda yüz kişiye kadar inmiş olsa da hala bu bombalar büyük tehlike arz ediyor.
Mayınların tasarlanma amacı yaralamak, UXO’lar ise öldürmeye yönelik tasarlanmış. Bu nedenler bu bombalara denk gelenler için sonuçları çok daha acı oluyor. Laos’ta UXO temizleyen Uxolao ve MAG adında iki kuruluş var. Her ikisi de yabancı kuruluşlar tarafından destekleniyor.
Bomba temizlemek çok zaman alıcı bir iş. Ülkenin %95’inin uxolardan temizlenmesi için 60 seneye daha ihtiyaç olduğu tahmin ediliyor. Yani 1965’te atılan bir bomba 2065’te can almaya devam edecek görünüyor.
Ağır silahlar, tanklar ve bombalarla sarsılan bu coğrafyanın kanlı tarihinden arta kalan izler, yeni kuşaklar için farklı anlamlar taşıyor. 1964 ile 1973 yılları arasında her sekiz dakikada bir ABD tarafından bombalanan ülkede yaşanan cehennemden geriye kalanlar, bugün geri dönüşüme tabi tutuluyor.
Laoslular hayatlarını savaşın üzerine inşa ediyor. Zıtların ülkesi Laos, yıllarca kapalı kalan kapılarının ardında belki de gerçek Güneydoğu Asya’yı saklıyor.
İnşallah kolay vize alır ve ülkeye girebiliriz. Çok merak ediyorum. Tayland’ı ve Vietnam ile Kamboçya’yı görmek nasip oldu. Bekliyoruz ayın beşini.
Amerika tüm dünya ülkelerini karıştırdığı gibi Laos’u da karıştırmış
İlginç olan Laos savaşa girmediği halde dünyanın en çok bombalanan ülkesi olması ve hala da çocukların o dönemden konmuş mayınlar yüzünde ölmesi. Asya’da ortadoğu gibi acılar ülkesi. Çok az şey biliyoruz.
Abi, dunyada CIA’nin girip cikmadigi yer kalmamis. Daha fazla yazacagim da ben de bu adamlarin ulkesinde yasiyorum 🙂
Dünya Amerika’nın satranç tahtası. Acımasız bir oyuncu.
Gelicem bir gün ziyaretine 🙂
Kemal, sen Asya’dan 2 yilda cikamadin…Bu gidisle yolda bir yerlde bir gun mutlaka denk gelecegiz…Eger denk gelmezsek bile sana kapimiz her zaman acik..Kendine iyi bak……
Hey, I just finished reading here and then head on over to read the New Zealand papers and I find this:
http://www.stuff.co.nz/world/asia/6769796/Laos-scarred-by-secret-war
Yes Charlotte, definitely an interesting and harrowing history.
Interesting….
Google translate does me wrong here. What war was it that dropped bombs over this part of Laos? An extension of the Vietnam war? I had never heard that.
There was “the Secret War” between USA-Vietnam in 1965 and 73. Usa army dropped on Laos over 2 million tone bombs, although They were not part of the war.