Lübbey, bundan yaklaşık 30 yıl önce, göçle boşalıp, neredeyse tam bir hayalet yere dönüşmüş bir Ege köyü. Bugün köyde sürekli yaşayanların sayısı 10’u geçmiyor. Küçük Menderes havzasında, Bozdağ’ın eteğinde, beş yüz metre yükseklikte bir köy olan Lübbey, kaderine terk edilmiş, bir çoğu yıkılmış evleri ve onları terk etmeyen son sakinleriyle var olmaya çalışıyor.

Türkmen yerleşiminin özgün karakterini taşıyan, Lübbey Köyünü terk etmek istemeyen kişiler, bir hayat mücadelesi vererek geçimini tarımla sürdürmeye çalışıyor. Köy, yılın bazı dönemlerinde fotoğraf tutkunlarının akınına uğruyor.

Lubbey-Odemis

Bölgeye gelen kişiler, kendi haline bırakılan ve hayalet şehri andıran köyün bir çok noktasını görüntüleyerek, tanıtımını yapmaya çalışıyor. Ben de böylesi bir gezide daha önce ismini duyduğum bu köyün yakından tanıma fırsatı buldum.

Lübbey’deki birçok ev yıkılmış, geriye kalan evler yıkılıp yok olmadan korumaya alınması gerekiyor. Taş duvarlı, ahşap öğelerle tamamlanmış geleneksel evlerin arasında dolaşın, inanılmaz güzel manzaranın keyfini çıkarın, köy kahvesinde çayınızı içip köyün yaşlılarıyla sohbet edin.

Malta

Ninemin Kahvaltı Evi açıldı. Eski bir ev düzgün şekilde toparlayan aile, kahvaltı hizmeti veriyor. Gitmeden 0505 6624686 veya 0552 2451971 numaralı telefondan randevu alın. Biz sonbaharda gittiğimizde yanan köy şöminesi başında kahvaltı yapmıştık.

Lübbey Köyü, Ödemiş

İzmir‘in Ödemiş ilçesine 13 km uzaklıktaki Lübbey Köyü, alışılagelmiş köylerden değil. 130 haneli, Yörük Türkmen köyü olan Lübbey, ‘satılık köy’, ‘terk edilmiş kartal yuvası’, ‘efe ve zeybeklerin korunağı’, ‘hikayesi olan köy’ ve ‘eşkıya sığınağı’ gibi benzetmelerle zaman zaman gündeme geliyor.

Bozdağ’ın eteğinde, dağların arasına saklanarak, sırtını vadiye dayayan bu köy, hem gizemli hem de sessiz. Bu dingin yapısıyla dikkat çeken köy, fotoğrafçıların, sinema sanatçılarının ilgisini çekiyor. Ben de bir fotoğrafçı ekibiyle birlikte Lübbey Köyü’ne gitme fırsatı bulanlardanım. Öncesinde sık sık ismini duysam da görme fırsatım bir türlü olmamıştı.

Küçük Menderes Havzası’nda, Türkmen aşireti olan Aydınoğulları Beyliği’nin uzun dönem hakimiyeti altında kalan Lübbey, daha sonra Osmanlı egemenliği ile tanışmış. Denilenlere göre Lüb ve Dab isimli iki Türkmen beyi anlaşmazlığa düşüp topraklarını ayırınca Lübbey ve Dabbey olarak iki ayrı köy çıkmış ortaya.

Lubbey-Izmir
Lubbey-Nasil-Gidilir

Deniz seviyesinden 500 m yükseklikte kurulan köyün nüfusu kışın 30, yazın 10’a düşse de köylüler köylerinden vazgeçmeye niyetli değil. Çam ağaçları ve yeşil dokusuyla insana huzur veren köyün en dikkat çeken yanı mimari yapısı.

Tarihi dokusu ve kiremit çatılı ve birbirine yaslanan evleri köye gelen herkesi etkiliyor. Köyün yakınlarına kadar aracınızla gidebiliyorsunuz.

Bildiğimiz köylere benzemeyen bir atmosferi var, sessiz, sakin ve virane halde. Çevrede ne kümes hayvanlarının ne de evcil hayvanların sesi var, tek duyduğunuz muhteşem doğa içerisinde şakıyan kuşların sesleri.

Odemis-Lubbey

Bu civarda yaşayanlar Lübbey’in bir zamanlar zeybeklerin sığınağı olduğunu anlatıyor. Köylülerin çoğu bir daha dönmemek üzere göç ettiği için, Lübbey’in evleri öylece kalmış, yeni çirkin binalar da köyün dokusunu bozmamış dolayısıyla.

Her biri terk edilen köy evlerinin yalnızlığı insanı derinden sarsıyor. Bir çoğu zamanın yıkıcı etkisinden kurtulamamış, çökmüş, yıkılmış, virane köyün bugün bu kadar çekici olması da bu havasından geliyor.

Kızıl toprak harçlı, kerpiç, taş yapı ve ahşap malzemelerden yapılan evler sırt sırta dayanıyor. Bir çoğu yan yana sıralı olan, iki katlı bu evlerin hiçbiri diğerinin manzarasını kapatmayacak şekilde yapılmış. Taş malzemeden yapılmış alt katlar genellikle ahır olarak kullanılıyor.

Ahşaptan yapılmış üst katlar ise yaşam alanı olarak planlanmış. Bitişik nizam olan evlerin arasında tek bir duvar var. Tuvalet, banyo, çamaşırhane ortak alan olarak tasarlanmış. Hala tescili yapılmamış ve resmen koruma altına girmemiş bu köyde cami dışında hiçbir yapı kültür varlığı sayılmıyor.

Minaresiz camisi, yıkılan okulu, birçoğu tarihe karışmış evleri ile bir sinema setini andıran köyde turizm çıkış yolu olarak değerlendiriliyor. Hem yaz hem de kış turizmine uygun yapısıyla zorlu doğa koşullarına direnmeye çalışan evler, bugün fotoğraf çekmek isteyenleri ağırlıyor daha çok.

Lubbey-Nerede

Hala 8-10 kişiye rastlanabilen köyde, yaşlı nüfus dışında yaşam izi yok nerdeyse, en azından gördüklerim böyleydi. Köy kahvesi, yaşları belki de 60’ın üzerinde olan erkeklerin buluşma noktası. Köylülerin toplandığı kahve köyün hikayesini birinci elden dinlemek ve biraz soluklanmak için iyi bir nokta.

Portre fotoğrafı çekmek için de ışık ve ortam nefis. Köylüler de buna alışmış. Kahveyi işleten Mehmet Güler 45 yaşında ve şu anda köyün en genci. Burayı 2007’de satın almış.

Lübbeyi de içine alarak bu civar Çamyayla Köyü adını almış sonraları. Son yasa ile de Ödemiş’e bağlı bir mahalleye dönüştürülmüş, ancak kimse Lübbey isminden vazgeçmiyor. Tarihi geçmişi, geleneksel mimarideki evleri ve doğasıyla köy, cazibe merkezi olmaya aday.

Satilik Köy

Lübbey Köyüne nasıl gidilir

İzmir çevresinde gezilecek yerler arasında yer alan Lübbey Köyü, Ödemiş ilçesi sınırlarında bulunuyor. Ödemiş merkeze geldikten sonra Katırcılar Sokağı Manyas Caddesini geçip, Yenice Köy yanından, Üzümlü Dere Bebekler, Dere Uzun köylerinden sonra Lübbey Köyüne ulaşılabiliyor.

Ödemiş merkezden bir sabah bir de akşam olmak üzere karşılıklı olarak iki kez dolmuş seferi yapılıyor. Lübbey Ödemiş’e 13, İzmir’e ise 127 km uzaklıkta.

Küçük Menderes Havzası’nın en büyük yerleşim yeri olan Ödemiş ilçesi, aynı zamanda Birgi, Bademli, Gölcük gibi ilgi çeken yerleşimlerin de merkez noktası. Korunmuş yapısıyla geleneksel Türk evleri, hamamları, medreseleri, camileri ve müzeleriyle birçok esere ev sahipliği yapan Ödemiş için Lübbey artı bir değere dönüşebilir.

Bugün fotoğraf sanatçıları ve sanatla uğraşan kişilerin ilgi gösterdiği bu yer, koruma altına alınarak tanıtılabilirse Ege’de dikkate değer bir çekim merkezine dönüşebilecek potansiyeli barındırıyor.

Şirince, Safranbolu gibi çekim merkezlerine benzetilen Lübbey’in, en az bu yerler kadar pazarlanabilecek hikayesi de var. Doğal temiz hava, tarihi miras, Kurtuluş Savaşı anıları ve yaşanmış hikayeler köy hayatını canlandırmak için katkı sağlayabilir belki.

32 Yorumlar

  1. Umarım en kısa zamanda giderim bir Ödemişli olarak. Çok merak ediyorum cin varmış yalanlarında inanmıyorum elbet cin diye bir şey var dinimizde bu kuranı kerimde de var. Orda olduğunu insanların o yüzden köylerini terkettiğini düşünmüyorum. Saygilarrr

  2. Lübbey Köyünü ilk Nova Prospekten öğrendim biliyor musunuz bilmiyorum bir Youtube kanalı. Lübbey Köyünde Bir Gece Paranormal Olaylar adı altında bir videosu var çekimler gece yapıldığı için köyün nasıl bir köy olduğunu tam olarak göremiyorsunuz haliyle. Videoyu izledikten sonra köyü merak ettim açıkçası birkaç izlediğim kanal da aynı konu altında Lübbey Köyünde gece çekim yapmışlar gündüz gelinmesi görülmesi gerektiğini söylediler. Biraz önce görsellerden köye bakmak istedim tesadüf buraya geldim. Çektiğiniz fotoğraflar ve yazılarınız daha çok ilgimi arttırdı. Ama şu an köy videolar sayesinde cinler tarafından basılmış terkedilmiş olarak biliniyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz ?

    • Bende nova prospektten gördüm linki gördüm linkten baktım ben olsam gece giderim can abiler gibi. Ne düşündüğüne gelirsek son ev büyülü gibi anahtar muska ve duvarında inek kafası var. Bence paranormal olaylar sonucu boşaltmış olabilirler.

  3. Demek ki oralarda yaşayan hiçkimse cevap vermese, birileri çıkıp “orada alevi soykırımı” yapıldı bile diyebilecek. Nasılsa cevap veren de olmayınca KESİNLİK ifade eden cümleler kurulup masal gerçeğe dönüştürülür. Alevilere yapılan haksızlıktan bahsedilecekse ilk önce Dersim soykırımı gündeme getirilmelidir. Bazı insanları anlamak gerçekten zor. Evet, tarihte yapılan birçok hata vardır. Ama bunları bilimsel ve akılcı bir şekilde incelemeliyiz. Holigan aklıyla her önüne gelen bir şey söylerse yalan ile doğru birbirine karışır. Zaten yaşadığımız zaman da böyle bir durum içindeyiz…

  4. Caminin içindeki Hasan Hüseyin yazıları Sünni meşrebe sahip bir köy olmadığını gösterir en azından
    “Ödemiş de Alevi yoktur, yörük vardır”tesbiti de garip olmuş. Yörüklerin büyük çoğunluğu Alevi, Bektaşi meşreptir…

    • Belki alevi belki rum belkide ermeni katliamıda derler neden çünkü bu milleti istemezler hasan hüseyin bizim peygamberimizin torunudur o zamanda alevimi vardı yörükler dinine geleneğine düşkün insanlardır yörükler bu vatan için her şeyi yaparlar göçebe hayatı yaşarlar dağları severler devletine bağlıdırlar polise jandarmaya saygılıdırlar.

      • Kur’an-a inanıyorsan bu ayetler yeterlimi Kemal KAYA. En’âm Sûresinin 100. Ayetinde: Bir de cinleri Allah’a bir takım ortaklar yaptılar. Oysa onları o yarattı. Bilgisizce Allah’a oğullar ve kızlar da uydurdular. O, onların niteledikleri şeylerden uzaktır, yücedir.

        En’âm Sûresinin 112 . Ayetinde: İşte böylece biz her Peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları iftiralarıyla baş başa bırak.

        En’âm Sûresinin 128 . Ayetinde: Onların hepsini bir araya toplayacağı gün şöyle diyecektir: “Ey cin topluluğu! İnsanlardan pek çoğunu saptırıp aranıza kattınız.” Onların insanlardan olan dostları, “Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık ve bize belirlediğin süremizin sonuna ulaştık” diyecekler. Allah da diyecek ki: “Allah’ın diledikleri (affettikleri) hariç, içinde ebedi kalmak üzere duracağınız yer ateştir.” Ey Muhammed! Şüphesiz senin Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.

  5. Orayı gördüm. Halen yaşayan az sayıda insan vardı. Birgi’de başlayan pansiyonculuğun daha gelişmiş bir hali ile burada çok farklı şeyler yapılabilir. Ayrıca köy ve çevresi de çok fotografiktir.

  6. Sa1980 yıllarına değin kışı Lübbey Köyü’nde, yazı Lübbey yaylasında geçiren köylüler, sosyal değişimin dürtüsü ile yaylaya betonarme yeni evler yaptırmaya başlamış ve yirmi yıl içinde de kışlak olan Lübbey Köyü neredeyse boşalmıştır. Beydilli Türkmen aşiretine bağlı Horzum Yörükleri tarafından iskan edilmiş olmalıdır. Köyün Osmanlı döneminde bir eşkıya sığınağı olduğuna dair söylenceler de mevcuttur.
    Köyün adı ilerleyen yıllarda Çamyayla olarak değiştirilmiştir ve başka bir yere taşınmıştır.

  7. Kendi halinde garipçe bir köy, dışarıdan gelen fotoğraf çeken gruplar da olmasa köye giden gelen yok. Topu topu çok az kalmış. Dizi çekimleri için de zaman zaman kullanılıyormuş. Kimbilir ne hayat vardı geçmişinde, evler yıkılmış, çay ocağı açıksa oturun geride kalan son birkaç kişiyle tanışın.

  8. “Zamana yenilen” yanlış olmuş. Zorla göç ettirilmiş bir köy orası. Kimse durup dururken yerini yurdunu, evini ocağını terk etmez. Hele de koca bir köy hepbirlikte evini yurdunu kaderine ve zamana terk edip gitmez. Bugün cami olarak kullanılan yapının minaresinin olmaması ve hiçbir camide olmadığı kadar renkli resimlerin olması dikkatinizi çekecektir gördüğünüzde.

    • Zorla göç ettirilmesi falan yok.o köy annemin dedemin koyu ve alevi koyu de değil.oladabilirdi tabiki ama değil.insanlar sadece maddi imkansızlıklar yüzünden ödemiş e taşınmıştır.onlardan biri de rahmetli dedemdir

    • Sizin köyünüz ise siz daha iyi bilirsiniz elbette Selda Çiftçi. Ancak civarda bu şekilde boşalmış başka köy olmaması ve cami olarak kullanılan mekan düşündürücü yine de.
      Ayrıca meşhur olmak gibi bi derdim hiç olmadı Hamdi bey. Sadece gezip gördüğüm, hakkında bilgi edindiğim bir yerle ilgili bilgi paylaşımı yapıyorum herkes kadar.
      İsmail bey, bazı bölgelerde yörük veya tahtacı diye bilinen insanların da aslen Alevi olduğunu biliyoruz. Muğla’nın Ortaca ilçesinde Alevi köylerindeki insanlara karşı 1966 yılında yapılan saldırıları çoğu insan bilmez. Kesin değil elbette ama benzerleri farklı bölgelerde de olmuş olabilir ve insanlar göçe zorlanmış olabilir diyorum.

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz