İstanbul‘un çok kültürlü yapısının izlerini taşıyan Balat, Fatih ilçesi sınırlarında, Haliç kıyısında, Ayvansaray ve Fener semtleri ile çevrili eski bir Musevi yerleşkesi. Bütün dillerin ve dinlerin bir arada yaşadığı, sinagog, cami, kilise, ayazma ve şapellerin birbirleriyle sırt sırta olduğu Balat, semavi dinlerin ortak noktası olmuş. İçinde yaşayan tüm insanların hikayelerini taşıyan sokakları yaşanmışlığın izleri ile dolu.

Mahalle kültürünün halen yaşandığı sokaklarında çocukların rahatça oynadığı, evler arasında hala çamaşır iplerinin asılı olduğu Balat, son yıllarda İstanbul’da rehberli yürüyüş turlarının gözdesi oldu. Boynuna fotoğraf makinesi asan birçok turistin sokaklarında kaybolduğu, kafelerinde soluklandığı, renkli evlerinin önünde en iyi fotoğraf karelerini yakalamak için yarıştığı bir yere dönüştü.

balat

Balat Gezi Rehberi

Balat, İstanbul’un tarihi dokusunu koruyan nadir semtlerinden. Eski Rum semti Fener’in hemen yanı başında, Tarihi Yarımadanın Haliç kıyısında yer alıyor. Tarihi semtin adı, Bizans İmparatorluğunun son ikametgahı olmuş Blaherna Sarayına olan yakınlığından dolayı, Yunancada ‘saray yeri’ anlamına gelen ‘Palation’ kelimesinden türemiş.

Tarih boyunca farklı inanç gruplarının bir arada hoşgörü iklimi içerisinde yaşadığı bir semt olmuş hep. Müslümanı, Rumu, Musevisi ve Ermenisi kardeşçe bir arada yaşamış. İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet’in bölgede yaşayan gayrimüslim vatandaşların yaşamını rahatça sürdürebilmeleri için güvence vermesi semtin kozmopolit dokusunun korunmasının en büyük nedeni.

Malta

Sefarad Yahudilerinin 15. yüzyılda yerleştiği Balat, renkli bir kültürel dokuya sahip. Bir yanda Rumca konuşan yerli halk diğer yanda Ladino, İspanyol engizisyonundan kaçıp Osmanlı topraklarına sığınan Sefarad Yahudilerinin kullandığı İspanyolcayı konuşan göçmenler bir arada yaşamış. Sonraki dönemlerde ise önce Portekiz’den sonra da Rodos’tan gelen Museviler Balat’ı mesken tutmuşlar. Semt uzun zaman ‘Yahudi Balat’ olarak anılmış.

Bu kültürel çeşitlilik semtin sosyal dokusunu zenginleştirmekle kalmamış, aynı zamanda göçmenler birçok yeniliği de beraberinde getirmişler. En büyük katkıları ise İstanbul’un matbaa ile tanışmasını sağlamaları olmuş. Yahudi nüfusun Osmanlıya katkısını saray da kabullenmiş. Bir gün II. Beyazıt, “Aragon kralı Ferdinand’ı nasıl akıllı olarak nitelerler! Kendi ülkesini fakirleştirirken benim ülkemi zenginleştirdi” demiş.

Yeni yerleşim yerlerinin Avrupa tarzında oluşmasıyla, Tarihi Yarımada ve Haliç’in uğradığı prestij kaybından Fener ve Balat bölgeleri de etkilenmiş. Varlıklı aileler gittikçe köhneleşmeye başlayan Balat’ı terk edip yavaş yavaş Boğaziçi, Pera, Nişantaşı, Yeşilköy, Kadıköy gibi gelişmekte olan semtlerdeki gayrimüslim halkın yanına taşınmışlar.

Ellili yıllara gelindiğinde yeni uygulanmaya başlanan ‘Varlık vergisi’ ve 6-7 Eylül Olayları sonucu Balat Yahudilerinin büyük çoğunluğu Balat’ı terk ederek yeni kurulan İsrail’e göçmüşler. Kalanlarsa başka semtlere taşınmayı tercih etmiş. Musevilerden geriye çok sayıda Sinagog ama az sayıda cemaat kalmış.

balat gezilecek yerler
Cennet Mahallesi Pempe’nin Evi

Eski Musevi mahallesi Balat’ta bugün ağırlıklı olarak iç göçle İstanbul’a gelenler yaşıyor. Çamaşırların serildiği renkli ve dar sokakları, mahalle kültürünü hissedeceğiniz Balat çarşısı, esnaf lokantaları, yok olmaya tutmuş meslekleri icra eden esnafı ve eski binalarıyla kendine münhasır bir atmosfere sahip.

Osmanlı döneminde yaklaşık üçte biri gayrimüslim olan İstanbul’da, insanlar kardeşçe yaşamayı başarmışlar. Kudüs ve çevresi gibi sorunlu yerleri bile asırlarca barış içinde yöneten Osmanlılar, bir şekilde bu işin formülünü bulmuş ve uygulamış. Bunun izlerini aynı cadde üzerinde Sinagog, Cami ve Kiliselerin bulunduğu Balat sokaklarında görebilirsiniz.

Gayrimüslim mirasının izleri muhtelif sinagog ve kiliseler, Fener-Balat’ın eski sokaklarına serpilmiş durumda. Balat’taki tarihi binaların restore edilmeye başlamasıyla sanatçıların bölgeye ilgisi arttı. Son yıllarda ardı ardına açılan mekânlar, antika ve vintage dükkanları, restoran, otantik kafeler ve üçüncü nesil kahveciler mahallenin hızla dönüşümünü sağladı. Köhne semtin renkli binaları artık instagram fotoğraflarını süslüyor.

Balat Gezilecek Yerler

Fener’e komşu Balat semti yürüyerek keşfedilmesi oldukça kolay bir yer. Balat gezilecek yerler rotasına Cibali Tütün Fabrikasından başlayın. Eğer sabah 10 gibi Balat Ahrida Sinagogu‘nu ziyaret etme planınız varsa tersten başlayın rotanın başına sinagogu koyun ve Balat gezi haritası rotasını takip edin

Taksim’den 55T, Eminönü’nden 33ES, 36CE, 399B, 399C, 44B, 48E, 55T, 99-99A-99Y ve Yenikapı’dan da 41Y nolu otobüslere binip Kadir Has Üniversitesi durağında inin. Haritada verdiğim Balat yürüyüş rotasını takip edin.

Balat’ta Ayan Caddesi üzerindeki Demlik Çay Evi’nde karışık tost yiyerek güne başlayabilirsiniz. Balat sahile yakın, yıkılmış bir kilisenin bahçesinde kurulmuş Atölye Kafası da güzel bir tercih. Fener Balat turu sırasında öğlen yemeği için mola verdiğim yer genelde Fener Köftecisi oluyor. Pizzaları ile ünlü Forno güzel bir seçim.

Balat turu boyunca gezilecek önemli noktaların altına oturup soluklanabileceğiniz mekânları koydum. Hepsi çok keyifli. Balat’ın tadı en güzel, süreyi uzun tutarak, mekânlarında Balat’ın ruhunu özümsemek için uzun uzun oturup dinlenerek çıkarılır. Balat turunu aceleye getirmeyin.

Balat çarşısını çevreleyen sokaklarda hafta sonları mezat düzenleniyor. Dükkanlardan dışarı taşan bir kalabalığa şahit olmuştum. Ucuz antikalar, bu dükkanlardaki heyecanlı kalabalık arasından sahibini buluyor. İlginizi çekebilir.

1. Cibali Tütün Fabrikası

Cibali Tütün Fabrikası

Cibali Tütün Fabrikası, Balat’a otobüsle gelenler için iyi bir başlangıç noktası. II. Abdülhamit döneminde, Duyuni Umumiye’ye bağlı olarak faaliyet gösteren tütün şirketi için yılında yaptırılmış. Bir zamanların şiirlere şarkılara konu olmuş tütün fabrikası kapandıktan sonra restorasyon çalışmaları sonrası Kadir Has Üniversitesi’ne devrolmuş. Binaya giriş ücretsiz, sadece kapıdaki görevli kimlik bırakmanızı istiyor.

Rezan Has Müzesi, Cibali Tütün Fabrikasının içinde yer alan özel bir müze. Fabrikanın çalıştığı dönemden kalma eşyalar ve belgelerin sergilendiği bölümü muhakkak gezin. Restorasyon sırasında 13. yüzyıldan kalma bir Bizans sarnıcı, onun da üstünde 16. yüzyıldan kalma bir Osmanlı hamamı keşfedilmiş. Camla kapatılmış bu bölüm gezerken ayaklarınız altında kalıyor. Müzekart ile yılda bir kez ücretsiz ziyaret edilebiliyor. Tam bilet:5 TL Öğrenci:3 TL.

🏠 Orhan Kemal Evi, üniversitenin birkaç bina arkasında yer alıyor. Cibali Semtinde ünlü Türk yazarı Orhan Kemal’in yaşayıp, romanlarını yazdığı evi dışarıdan görülebilirsiniz. Bu işçi semtindeki ekmek kavgasını konu eden romanlarında semtin hikayesine de yer veriyor.

2. Cibali Şerefiye Sokak

Cibali Karakolu balat
Cibali Karakolu

Cibali Şerefiye Sokak, Kadir Has Üniversitesinin yer aldığı sahil yolunun kuzeyinde, üniversiteye birkaç dakika yürüme mesafesinde. Fatih’te Unkapanı’ndan Eyüpsultan’a doğru Haliç’in batı kıyısındaki mahallenin adı Cibali. Bugün Cibali orta-alt katmanların, küçük esnaf, işçi ve iç göçle gelenlerin yerleştiği bir semt.

Haliç’e paralel uzanan Abdülezel Paşa Caddesi (Kadir Has Caddesi) üzerinden devam ettiğinizde solda yer alan Cibali Kapı, İstanbul’u çevreleyen surlara Haliç yönünden açılan kapılardan biri. Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethettiği gün, Bursa Subaşısı Cebe Ali Bey bu semtteki sur kapısını kırıp şehre girmiş.

Bu kapı ve çevresindeki semt Cebe Ali adıyla anılmış, halk ağzında Cibali’ye dönüşmüş. Cibali Kapının hemen arkasındaki sokak, Cibali’nin en karakteristik sokağı. Yıkılmaya yüz tutmuş iki katlı evleri, arnavut kaldırımlarıyla eski İstanbul’un ruhunu taşıyan, modern şehir yapılanmasına direnen nadir yerlerden.

Sokakta yer alan ve Uzun yıllar hizmet veren bitişiğindeki karakol binası, kadın erkek ilişkileri, paranın insanlar üzerindeki etkisi ve çeşitli kurumlardaki aksaklıkları işleyen ‘Cibali Karakolu‘ tiyatro oyununa konu olmuştu. Nejat Uygur ve Zihni Göktay tarafından oynanan tiyatro oyununu ilk dönemlerde Gülriz Sururi ve Adile Naşit gibi isimler de yer almıştı.

3. Gül Camii

Balat Gül Camii

Gül Camii, Şerefiye sokaktan Balat’a giderken solunuzda kalıyor. Koyu kırmızı kiremitli dış cephesiyle hemen fark ediliyor. Aslında burası İmparator 3. Leon zamanında yaptırılmış Aya Theodosia Kilisesi. Hikayesine göre Osmanlının İstanbul’a girişinden bir gün öncesi Azize Theodosia’nın yortu günüymüş.

Ayine gelenler Osmanlıların şehre girmemesi için dua etmişler ve gül bırakmışlar. İstanbul fethedildiğinde içeri giren Osmanlı askerleri kilisenin içinin baştan başa güllerle süslendiğini görünce kimseye dokunmamışlar ve daha sonra camiye dönüştürülen kiliseye, Gül Cami adını vermişler.

Yapı tipik bir Bizans yapısı olsa da haç şeklinde tasarımıyla benzerlerinden ayrılıyor. Balat gezilecek yerler listenizde muhakkak olması gereken değerli bir tarihi miras. Mahzenlerinde İsa’nın iki havarisinin gömülü olduğuna inanılır. Geçmiş dönemlerdeki ziyaretlerimde cami çevresi çok bakımsızdı, şimdi yeni açılan mekânlarla hızla nezih bir yere dönüştü.

☕️ Nev-i Kafe, Ayakapı’da yer alan, II. Mahmut döneminde yapılan Yeniçeri Karakolunun restore edilmesiyle hizmete giren, Balat’ın en eski mekanlarından. Nev-i Kafe’nin bitişiğindeki Sur Kapısından geçerseniz, Atölye Kafası adlı sevimli kafeye ulaşıyorsunuz.

4. Balat Oyuncak Müzesi

balat oyuncak müzesi

Balat Oyuncak Müzesi, 2021 yılında Balat Sahilde açılan enfes bir müze. Timur İnçoğlu’nun değerli girişimiyle hayata geçirilmiş yaşayan bir müze örneği olan oyuncak müzesinde tam 17 bin parçalık ve 15 kategoriden oluşan olağanüstü bir koleksiyon sergileniyor.

Yediden yetmişe her yaş grubuna hitap eden koleksiyonlar arasında birbirinden ilginç nadide parçalar var. Koleksiyon arasında Moğolistan’dan getirilmiş bir kukla at, çizgi film karakterlerinden, lego koleksiyonlarına, eşsiz döküm (diecast) arabalar ve detaylı bebek evlerine kadar çok farklı ve ilgi çekici parçaların sergilendiği bölümler oluşturulmuş.

1965 ve 1990 yıllarından kalan ve beni heyecanlandıran teneke oyuncaklar hala çalışır durumda. Türkiye’nin en büyük kurşun asker koleksiyonu ise başlıbaşına görmeye değer bir koleksiyon.



Müze atölyesinde ise çocukların ve gençlerin el becerelerini, hayal güçlerini genişletecek ve aynı zamanda sosyalleşebilecekleri bir alan hedeflenmiş. Çocuklarımızın kendi el emeğiyle birleştirdikleri oyuncaklar müzede bir hatıra olarak kaldığı gibi sergilenmeleri de sağlanacak. Ayrıca çağ kahve içip, tatlıları tadabileceğiniz bir de müze kahvesi var.

Yaklaşık 2 yıl süren ve 1000 metrekareye yayılan alanın hazırlığı 2 yıl sürmüş. Balat’da 2 katlı tarihi bir binada sergilenen Balat Oyuncak Müzesi giriş ücreti erişkinler için 40TL, öğrenci ise 30TL. İster sevgilinizle, ister ailenizle gezin, Balat gezilecek yerler listenize ekleyin mutlaka. Haftanın her günü 10.00 – 20.00 saatleri arasında ziyarete açık.

5. Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi

Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi
Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi

Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi, Cibalikapı arkanızda kalacak şekilde Eyüp’e doğru yürürken sahil yolunun solunda kalıyor. Eski surların içinde Haliç ve Aya kapısının yanında yer alan kilise denizcilerin azizi Pataralı Nikolas‘a adanmış. Taş duvarların arkasında yükselen kilisenin mermerden yapılmış kutsal su çeşmesi ve minberi etkileyici.

Aziz Charalampos Şapeli ve Aghiasma, okul binaları da bahçesinin içinde. İbadet saatlerinde de içeriye girip gezebilirsiniz. Yanımda tecrübeli rehberlerden Serhat Engül olduğu için ben ibadet saati dışında da ziyaret etme şansı bulabildim. Fener-Balat gezisini kendisiyle yapabilirsiniz.

Cibali Ayakapı Hamamı, 3. Murat’ın annesi Nurbanu Sultan tarafından 1582’de Mimar Sinan’a yaptırılmış. Balat’ın çok dinli ve kimlikli olduğu için hamam da farklı dinlerin ortak kullandığı bir mekan olmuş. Mimar Sinan bölgede yaşayan Yahudi nüfusun kullanması için hamamın içine havuz yaptırmış.

Havuzlu Hamam diye de anılan yapı epey kötü durumda ve depo olarak kullanılıyor. İçeriye girilmediği için dışarıdan bakıp, Cumbalı tarihi evlerin ve eski Maraşlı İlkokulu binasının olduğu Dr. Sadık Ahmet Caddesini takip ederek Fener Rum Patrikhanesine geçin.

6. Fener Rum Patrikhanesi

balat tarihi yerler
Solda Aya Yorgi Kilisesi, sağda Fener Rum Patrikhanesi
Fener Rum Patrikhanesi

Fener Rum Patrikhanesi, Balat’ın geçmişten günümüze varlığını halen sürdüren en önemli yapısı. Ortodoks mezhebinin tüm dünyadaki onursal merkezi olarak kabul gören Patrikhanenin yapılış tarihi 1720’li yıllara dayanıyor. Patrikhanenin ilk merkezi Ayasofya olmuş, İstanbul’un fethinden sonra daha sonra birkaç yer değişikliği yapıp 17. yüzyılın başında Balat’a taşınmış.

Constantinopolis Ekümenik Patrikhanesine üçlü bir kapıdan giriliyor. Yunanistan’ın bağımsızlığı için ayaklanan Rum çetelerine para ve silah yardımında bulunan Patrik V. Grigorios, Mora Ayaklanmasını kışkırttığı gerekçesiyle II. Mahmut’un emriyle 1821’de 3 metropolit ile birlikte Patrikhane’nin girişindeki orta kapıya asılmış. Bu nedenle orta kapı kullanılmıyor.

450 milyonluk Ortodoks Hristiyanların Vatikan’ı sayılan Fener Rum Patrikhanesi, Patrik’in makamı, Aya Yorgi Kilisesi, kütüphane ve diğer resmi bölümlerin yer aldığı bir kompleksten oluşuyor. Sağdaki kapı Patrikhane’nin idari işlerinin yapıldığı binalara, soldaki kapı ise Patrikhane’ye, avluya açılıyor. Bahçenin solunda yer alan kapıdan ise Patrikhane kilisesi Aya Yorgi’ye geçiliyor.

7. Aya Yorgi Kilisesi

Aya Yorgi Kilisesi

Aya Yorgi Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesinin resmi kilisesi, hemen ana binanın bahçesinde yer alıyor. Dışarıdan oldukça mütevazı görünen geniş bir avludan kiliseye girdiğinizde oldukça gösterişli altın varaklı altarıyla karşılaşıyorsunuz. Kilisenin duvarları Hz. Meryem ve Hz. İsa’ya ait birçok resim ve freskle süslenmiş.



Kilisede İsa’nın bağlanarak kırbaçlandığı düşünülen sütun, Kapadokyalı Aziz Basileios, Aziz Gregorius ve Efesli Aziz Yuhanna‘nın kemikleri gibi kutsal hazineler kilisede görülebilir. Aya Yorgi Kilisesi pazar günü hariç haftanın 6 günü 08.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Aya Yorgi Kilisesi için giriş ücreti alınmıyor.

8. Yıldırım Caddesi

balat mekanları
Cafe Naftalin K.

Yıldırım Caddesi, semtin gelecek vaat eden tarihi zenginliğini ilk fark edenlerin gelip yerleştiği, Balat’ın yeni kimliğini oluşturan ve aynı zamanda koruyan mekânlarla dolu enfes bir sokak. İstanbul’da yaşasaydım, burada yaşamayı isterim dediğim bir ortam var.

Balat gezilecek noktalar yakın, ilgi çekici mekânları nedeniyle gözden kaçırmanız pek de mümkün değil. Sokaktaki mekanların her biri hakkında birkaç cümle yazsam bu rehber iki katı uzar herhalde. Sokak boyunca sıralanan, dokuyla uyumlu, ruhu olan tüm mekanları özenle gezin, sadece dışarıdan fotoğraflamayın.

☕️ Cafe Naftalin K., kırmızı tuğlalı dış duvarları, vita yağ kutularındaki çiçekleri ve dantel örtülü fiskos masaları ile sokağın huzur saçan mekanlarından. Tam bir ‘kedili kafe’ aynı zamanda, mekân kedilerin de siz oraya misafirliğe gidiyormuşsunuz gibi. İçerideki tüm eşyaların bir hikayesi var, hemen hepsi de satılık aynı zamanda.

🥘 Maide Cafe, Patrikhaneyi gezdikten sonra bir şeyler atıştırmak isterseniz uğrayabileceğiniz bir mekân. Zeytinyağlı yemekleri, tatlıları ve kahvaltısı çok seviliyor. Fiyatları da uygun.

9. Dimitri Kantemir Müzesi – Merdivenli Mektep Sokak

Dimitri Kantemir Müzesi
Dimitri Kantemir Müzesi
Merdivenli Mektep Sokak
Merdivenli Mektep Sokak

Dimitri Kantemir Müzesi, Rum asıllı Osmanlı bürokratlarından Rumen tarihçi ve besteci Dimitrie Cantemir adına düzenlenmiş bir müze. İstanbul’un kültür hayatına kalıcı izler bırakmış bir 17. yüzyıl entelektüeli. Eyaleti Boğdan prensi ve voyvodası olmuş, Osmanlı’nın batılılaşma kararı almasında önemli bir role sahip olduğu söylenir.

Tambur çalan, Fenerli rum beyi Dimitrie Cantemir, İstanbul’da yaşadığı dönemde birçok klasik besteyi yok olmaktan kurtararak Türk müziğine büyük katkılar yaparak övgüleri toplamış olsa da İstanbul’dan ayrıldıktan sonra Osmanlı’ya karşı takındığı düşmanca tutum nedeniyle de eleştiri konusu olmuş. Dimitri Kantemir Evi, 2007 yılından bu yana müze olarak ziyaretçileri ağırlıyor.

Merdivenli Mektep Sokak, İncir Ağacı Kahvesinin yanından yokuşa doğru uzan, her ziyaret ettiğimde daha da renklenip güzelleştiğini gördüğüm dik bir sokak. Sağ ve sol yanlarında ermeni kız ve erkek liseleri, yokuşun başında da Meryem Ana Kanlı Kilise yer alıyor.

☕️ İncir Ağacı Kahvesi, Kızıl Mektep’e çıkan merdivenlerin hemen başında seveceğiniz bir mekân. Renk renk boyanmış ahşap süslemeleri, hafiften kulağınıza çalınan nostaljik şarkıları, Yeşilçam film afişleriyle süslü duvarlarıyla keyifli bir atmosferi var. Balat’ı keşfetmeye burada bir kahvaltı yaparak başlayabilirsiniz. İncirli keki de nefis.

10. Fener Rum Erkek Lisesi

fener balat
Büyük kırmızı bina Fener Rum Erkek Lisesi
Kızıl Mektep
Kızıl Mektep olarak da anılan Özel Fener Rum Lisesi ve Ortaokulu

Fener Rum Erkek Lisesi, Osmanlı Döneminde teolojik eğitim veren ve Rum Patrikhanesinin din adamı ihtiyacını karşılamış, İstanbul’un sembol tarihi yapılarından. Fener sırtlarında şatoyu andıran lisenin tuğlaları Marsilya’dan getirilmiş. Dış cephesinin rengi nedeniyle ‘Kırmızı Lise’ olarak da biliniyor.



Milli Eğitim Bakanlığına bağlı özel statüde bir lise olan okul, İstanbul’da azalan Rum nüfusu nedeniyle sınırlı öğrenci sayısıyla öğretim hayatını sürdürüyor. Fener Rum Erkek Lisesi ziyarete kapalı. Yapıyı yalnızca dışarıdan görebiliyorsunuz. Şanslıyım, düzenlenen bir kermese denk gelip okulu gezebilmiştim.

11. Meryem Ana Kanlı Kilise

Meryem Ana Kanlı Kilise

Meryem Ana Kanlı Kilise (Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi), İstanbul’da fetih öncesi yapılan, günümüze kadar gelebilmiş tek orijinal Bizans kilisesi. İlk günden beri kesintisiz olarak ibadete açık olan kilisenin mazisi 13. yüzyıla dayanıyor. Kiliseye Moğolların Meryemi (Maria) denmesinin ilginç bir hikayesi var.

Bizans imparatoru Maurikios, Moğollarla ilişkilerini iyi tutmak için kızı Maria Despina’yı dönemin Moğol hükümdarı Hülagü Han ile evlendirmek istiyor. Kız yola düşüp Moğolistan’a varınca Han’ın öldüğünü öğrenmiş. Kızı Hülagü Han’ın kardeşi Abaka Han ile evlendirmişler. Maria, Abaka Han’ı Hristiyan olmaya ikna etmiş ancak bu durumdan rahatsız olan diğer kardeşi Abaka Han’ı öldürmüş ve Maria’yı da İstanbul’a geri göndermiş.

Maria Despina günümüze kalan şekliyle manastırı ve kiliseyi inşa ettirmiş. Kilise Mouchliōtissa, yani Yunanca ‘Moğolların’ lakabını almış, Moğolların Hanımefendisi ve Kanlı (Khanlı) Kilis olarak anılmış. Bu kilisenin bir diğer özelliği de dört yapraklı yonca planlı Bizans kiliselerinin günümüze kalan tek örneği olması. Kapısının zilini çalıp müsaitlerse giriş yapıp gezebiliyorsunuz.

12. Kiremit Caddesi

balat gezi rehberi
Kiremit Caddesi

Kiremit Caddesi, Balat’ın meşhur sıra evlerini en iyi görebileceğiniz sokaklardan diğeri. Meryem Ana Kanlı Kiliseden aşağı doğru uzanan Usturumca Sokak boyunca yürürseniz, hafif eğimli yokuşun sonundaki Kiremit Caddesine çıkıyorsunuz. Zaten tam karşınızda, Balat instagram fotoğraflarında sıkılıkla gördüğünüz meşhur Balat evlerini göreceksiniz.

Geçmişte Müslüman ve gayrimüslim tüccar, küçük esnaf ve sanatkârlarla memurların konut ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmış çok katlı sıra evler, rengarenk boyandıktan sonra daha çok ilgi çekmeye başladı. Balat sokaklarının birçoğunda böylesi çok sayıda sıra ev var. Çoğu bakımsız ve boyası döküldüğünden dikkatinizi çekmeyebilir.

🥘 Balat Kültür Evi, semtin toplumsal yaşamını, özellikle de bölge kadınlarının ekonomik hayata katılımını arttırmak amacıyla Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu tarafından kurulmuş. Kültür evinin içinde kafe, sergi salonu, İngilizce, müzik, el işi gibi eğitimlerin gerçekleştiği eğitim alanı ve kadınların meslek sahibi olmalarına bir destek olarak aşçılık eğitimi alabildikleri mutfak gibi bölümler var.

Öğle yemeği molamı ben burada vermiştim, güzel ev yemekleri yapıyorlar. Bu mutfaktan hazırlanan yiyeceklerin tadına bakmak ve kültür evine katkıda bulunmak isterseniz ürünlerin satıldığı, Balat’ta bulunan, Vodina Cafe’ye uğrayın.

13. Demir Kilise-Sveti Stefan Bulgar Kilisesi

Bulgar Kilisesi

Bulgar Kilisesi, Osmanlı İmparatorluğu Döneminde, Ortodoks Rum Patrikliğine karşı, kendi cemaatini kurmak isteyen Bulgarların özel izinle inşa ettirdiği, İstanbul’un nadide kiliselerinden. Tamamen çelik malzemeden oluşan kilise, Avusturya’da bir fabrikada üretilip, ufak parçalar halinde gemilerle İstanbul’a getirilerek 1898’de birleştirilmiş. 500 ton ağırlığındaki kilise, Balat-Fener arasında, Haliç’in kıyısında yer alıyor.

Demir Kilise olarak da bilinen Sveti Stefan Kilisesi, dünyada benzer malzemeyle inşa edilen 3 kiliseden biri. Diğer iki kilise Arjantin ve Avusturya’da yapılmış ama zamanın etkisinden nasibini alıp yok olmuşlar, dünyanın çelik konstrüksiyonlu tek kilisesi. Bulgar Kilisesi ziyaret saatleri 09.00-17.00. Haftanın 7 günü ziyarete açık. Bulgar Kilisesi ücretsiz ziyaret edilebiliyor.

🕌 Tahta Minare Cami, Fatih Sultan tarafından 1458’de yaptırılmış. İlk yapıldığı zaman caminin minaresi tahtadan olduğu için bu adı almış. 400 yıl tahta minaresiyle ayakta kalan cami 1800’lü yıllarda restore ediliyor ve şimdiki kırmızı tuğlalı görünümünü kazanıyor.

14. Merdivenli Yokuşu

Merdivenli Yokuşu
balat rehberi

Merdivenli Yokuşu, Balat’ın en çok fotoğrafı çekilen sokağı. Balat’ın en ünlü instagram noktası. Aslında Balat’ı ziyaret eden birçok kişinin semti ziyaret sebebi Balat’ın rengarenk cumbalı evlerinin bulunduğu daracık sokakları fotoğraflamak. Arnavut kaldırımı sokakta sıralanan pastel renkli evlere bakmaya ve fotoğraf çekmeye doyamıyorsunuz.

Merdivenli Yokuş Sokak, dik bir yokuşta sıra sıra dizili pastel renkli cumbalı evleriyle film platosu gibi. UNESCO projesi kapsamında aslına uygun olarak yenilenen sokak, geçmişte çok sayıda film ve diziye ev sahipliği yaptı. Fotoğraf çekmek istiyorsanız hafta içi gitmekte fayda var. Yolda park etmiş araba sayısı da daha az hafta içi. Hafta sonu çok kalabalık oluyor.

15. Balat Ahrida Sinagogu

Balat Ahrida Sinagogu

Balat Ahrida Sinagogu, Balat’ta yaşayan Musevilerin semte armağanı ve semtin en önemli tarihi yapısı olarak biliniyor. İstanbul’un bu en eski sinagogu, 15. yüzyılda Makedonya’nın Ohrid kasabasından İstanbul’a göç eden Yahudiler tarafından kurulmuş. Osmanlı İstanbul’u almadan önce yapılmış tek ve aynı zamanda şehrin en geniş kapasiteye sahip sinagogu.

Osmanlı Yahudi din adamı ve tarikat lideri İzmirli Sabetay Sev Mesihlik iddiasını burada duyurmuş. Tabi padişahın bir ültimatomu sonrası dinini değiştirerek Müslüman olmuş. Osmanlı’da azınlıkların kubbe yapmaları yasaklandığından dışarıdan görülmeyen bir iç kubbesi var. 93 Rus Harbinde savaşan Osmanlı askerleri için bu kubbenin altında dualar edilmiş.

Ahrida Sinagogu ziyaret saatleri pazar günleri 14.00-16.00. Haftanın diğer günleri ziyarete kapalı. Hafta içi ziyaret etmek isteyenlerin hahambaşılığın (Büyük Hendek Sokak, Galata) 0212 244 19 80 numaralı telefonuna kimliklerini fakslaması ve randevu alması gerekiyor. Önceden haber verdiyseniz saat 10.00-10.30 civarı ücretsiz ziyaret edebiliyorsunuz.

16. Çıfıt Çarşısı

Çıfıt Çarşısı, bir dönem Musevileri kuyumculuk başta olmak üzere birçok zanaat dalında yoğun ticari yaşamının olduğu Leblebiciler Sokağının diğer adı. Osmanlı döneminde Yahudilere Çıfıt dendiğinden, çarşıya da Çıfıt Çarşısı denmiş. Osmanlı çarşısının tek düze işlemelerinin aksine çok farklı şeyi bir arada bulunduran çarşı geçmişte Balat ticari hayatında önemli bir yere sahipmiş.

Geçmişte 7-8 farklı lisanın duyulduğu 850 yıllık çarşının, günümüzde adı Lavanta Sokağı olmuş. Karmaşık düzende dizili Çıfıt Çarşısında şimdilerde daha çok sanatsal eserler, hediyelik eşya, cam, çerçeve, ayna gibi küçük eşyalar satan sıra sıra dükkanlar yer alıyor. Camaltı sanatçısı Ayşegül Kaya’nın ‘Hepsi Hikaye’ adlı dükkanı, onlarca çeşit gazoz satan Sevda Gazozcusu, eski eserlerden çok güzel ev aksesuarları yapan Kozalak uğramanız gereken mekânlar.

🍷 Agora Meyhanesi, çarşının arka sokağında yer alan, 120 yıllık geçmişiyle İstanbul’un en eskilerinden. Balat’ın meyhane kültürünün en güzel yaşayan örneği meyhane 1890’da kurulmuş. Balat’ın atmosferine uygun nostaljik meyhane, yönetmen Ezel Akay tarafından işletiliyor.

17. Surp Hreşdagabed Ermeni Kilisesi

Surp Hreşdagabed Ermeni Kilisesi

Surp Hreşdagabed Ermeni Kilisesi, İstanbul’un fethinden sonra kendi kiliselerine sahip olmak isteyen Ermenilerin talebi üzerine Rumlara ait kilisenin devredilmesiyle Ermeni kilisesine dönüştürülmüş. Büyük bir yangının ardından tamamen yok olan ünlü fresk ve mozaiklerini kaybetmiş. Kilise Sultan II. Mahmud tarafından yeniden yaptırılmış.



Baş Meleklere adanmış Ermeni Kilisesi, her yıl eylül ayının ikinci hafta sonu çok ilginç bir ayine ev sahipliği yapıyor. Yüzyıllardır her dinden ve milletten çaresiz insanlar, ruhlarındaki parçalanmışlığı, bedenlerindeki engelleri ya da dermansız hastalıklarının iyileşeceği umuduyla Kutsal Haç Yortusunda buraya sığınıyor.

Amansız hastalıklarının iyileşmesi umuduyla kıtalar aşarak şifa bulmaya gelen insanlar, hastaları iyileştiren Hazreti İsa’nın mucizesi, Aziz Hreşdagabet’ın merhameti ve kelimenin anlamıyla kötülüğü def eden Çarkhapan Sunağının (Hazreti Meryem tasviri) kudretine umut bağlıyor.

Ermeni Patrikliğinin ruhanileri, Corona Virüsü salgınında, kilisede dualarla Çarkhapan’ın kudretine sığınan bir ayin yaptı. Surp Hıreşdahabed Ermeni Kilisesi’ni ziyaret etmek için 0 (212) 521 69 60 telefon numarasından randevu almak gerekiyor. Giriş ücretsiz.

18. Ferruh Kethüda Camii

Ferruh Kethüda Camii, kilisenin hemen yanında görmeniz gereken Mimar Sinan’ın en ilginç eserlerinden biri. Görkemli Sinan eserlerinden uzak küçük bir cami, Sadrazam Semiz Ali Paşa’nın kethüdası Ferruh Efendi tarafından yaptırılmış. Tekfur Sarayından alınan çinilerin mihrap dekorasyonunda kullanıldığı 467 yaşındaki cami, Halvetiyye tarikatına ait bir tekke olarak da kullanıldığı için Balat Tekkesi adıyla da ünlenmiş.

☕️ Coffee Department, sadece Balat’ın değil İstanbul’un üçüncü nesil en iyi kahvecilerinden. Kilise ve cami arasındaki kahvecide kavurma, demleme ve tadım ile ilgili tüm sürece şahit oluyorsunuz. Dünyanın en iyi çekirdeklerini bulmayı hedefleyen dükkanda leziz kahvelerin tadına bakın.

19. Fethiye Camii ve Müzesi

Fethiye Camii ve Müzesi

Fethiye Camii ve Müzesi (Eski Pammakaristos Kilisesi), Balat gezilecek yerlerin biraz daha yukarısında kalıyor. 13. yüzyıl sonlarında Bizans’ın ileri gelenlerinden Mihail Glabas Tarkaniotes tarafından yaptırılmış olan kilise İstanbul’un fethinden sonra 1454 yılında patrikhane olarak kullanılmış.

III. Murat döneminde, Azerbaycan ve Gürcistan seferlerinin anısına camiye dönüştürülerek Fethiye adını almış. Sonrasında müzeye ve tekrar camiye dönüştürülmüş. Kiremit kırmızı renkli mimarisi ile göze çarpan caminin içindeki freskler, mozaikler, Grekçe yazılar halen duruyor. Kilise duvarları 14. yüzyılın mozaikleri ile süslü.

20. Yavuz Sultan Selim Camii

Yavuz Sultan Selim Camii

Yavuz Sultan Selim Camii, İstanbul’un yedi tepesinden beşinci tepe üzerine, Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1522’de babası Yavuz Sultan Selim anısına inşa edilmiş. Caminin çevresinde yer alan medrese, sib­yan mektebi, imaret, hamam gibi külliyeden geriye sadece sibyan mektebi kalabilmiş. Haliç’e hâkim muhteşem bir manzaraya sahip tepenin çevresinde bugün önemli sarnıçlar yer alıyor.

Yavuz Sultan Selim Sıbyan Mektebi, Yavuz Sultan Selim Külliyesinin içerisinde yer alıyor, 1522’de Haliç’e bakan yüksek bir setin üzerinde yaptırılmış. 1546 yılında Mimar Sinan tarafından külliyeye eklenmiş. Günümüzde İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı tarafından dinî toplantı mekânı olarak kullanılıyor.

Aspar Sarnıcı, 1550 yıldan daha eski olduğu tahmin edilen, İstanbul’un en iyi korunmuş sarnıçlarından biri. Doğu Roma İmparatorluğunun ordu başkomutanı General Aspar tarafından yaptırılmış. Yüksekliği yer yer 10 metreyi aşan duvarlarla çevrili sarnıç alanı günümüzde Çukurbostan Parkı olarak kullanılıyor.



Balat nerede – Balat’a nasıl gidilir

Balat, Istanbul Tarihi Yarımadada, Haliç’in güney sahilinde İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı bir semt. Fener ile Ayvansaray arasında yer alıyor. Doğuda Fener, batıda Eğrikapı ve Ayvansaray, güneyinde ise Fethiye ve Kesmekaya semtleri ile komşu. Kuzey bölgesinde ise Haliç kıyısı boyunca Mürsel Paşa Caddesi uzanıyor.

Balat‘a gitmek için İstanbul Havalimanı ya da İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanına uçak bileti almanız gerekiyor. Sabiha Gökçen Havalimanından HAVATAŞ, İstanbul Havalimanı’ndan ise HAVAİST otobüsleri ile Taksim’e geldikten sonra Taksim’den Hacıosman-Yenikapı metrosuyla Haliç durağında inerek 10 dakikalık bir yürüyüşle Balat’a varabilirsiniz.

Balat’a metrobüs ile ulaşım sağlamak isteyenlerin metrobüse bindikten sonra inmeleri gereken durak Ayvansaray. Ayvansaray durağından indikten sonra Eminönü tarafına doğru sahil boyunca 10 dakikalık bir yürüyüşün ardından Balat’a ulaşılıyor. Ayrıca Eminönü Meydanı’ndan 99A numaralı İETT otobüsü de Balat’tan geçiyor.

Taksim’den 55T, Eminönü’nden 33ES, 36CE, 399B, 399C, 44B, 48E, 55T, 99-99A-99Y ve Yenikapı’dan 41Y nolu otobüslere binip Kadir Has Üniversitesi durağında inip Balat gezinize başlayabilirsiniz.

Balat, günümüzde pek çok fotoğrafçının vazgeçilmez adreslerinden biri haline geldi. Müthiş dokusu, sokaklarında sallanan çamaşırları, yaramaz çocukları ve cumbalı güzel evleri ile bilinen bu eşsiz sokakları, fotoğraf karelerinizde ölümsüzleştirmek mümkün. İstanbul’u solumak istiyorsanız mutlaka bir gün Balat’ın yıpranmış hatta yıkılmış evlerinin sıralandığı sokaklarında kaybolun.

9 Yorumlar

  1. Balat ve çevresi ile ilgili şu ana kadar gördüğüm en detaylı yazı olmuş. Size Balat yürüyüşünde eşlik etmek çok keyifliydi. Duayen bir gezginin nasıl keşif yaptığını gözlemleme şansı bulmuştum. Bir rehber için önemli bir deneyimdi. Gözlem ve analiz yeteneğinizle birçok insanı aydınlatıyorsunuz. Başarılarınızın devamını dilerim.

  2. Merhaba, Minik Kalpler Balat diye de bir çocuk aşevi var Balat Yıldırım sokakta.
    Belki onu da listenize ekleyebilirsiniz (instagram Minik.Kalpler.Balat)
    Yaklaşık 70 cocuk oradan sabah corba ve oglen / aksam yemeği yiyorlar. Gönullu destekleriyle cocuklara kıyafet, kırtasiye malzemesi, bot, mont sağlanıyor. Erzak veya para yardımı da yapılabilir.

    Balat’ı gezerken Yıldırım caddesine hafif kıvrılarak bu harika yere bağış yapılmasını sağlayabilirsiniz bu listeye sokarak. Teşekkürler

  3. Merhaba öncelikle blog yaınızın faydalı olduğunu söylemek isterim ancak insanları yanıltmamak adına Fener Rum Patrikhanesi’nin fotoğrafını da yüklerseniz daha iyi olur diye düşünüyorum.Çünkü insanlar sürekli Rum Lisesi’ni patrikhane zannediyorlar.

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz