Günlük Ağacı olarak da bilinen Sığla Ağacı, dünyanın sayılı coğrafyalarında yetişen bir ağaç türü. Altingiaceae familyasından olan Anadolu sığla ağacı (Liquidambar orientalis), gövdesinden çıkarılan balzam maddesi ile yaraların iyileşmesini hızlandıran ağacın bu özelliği, onu kozmetik ve eczacılık alanında aranan bitkilerden biri haline getiriyor.
Ege Bölgesi ile Akdeniz Bölgelerinin doğal sınırı olan Dalaman Çayı boyunca yayılışı ile bilinen sığla, Dalaman Çayı’nı takip ederek Denizli-Acıpayam-Alcı’ya kadar uzanıyor. En çok Fethiye, Dalyan, Selimiye ve Marmaris taraflarında görülüyor.
Fethiye Yanıklar Köyü‘nde görebileceğiniz, yaprakları nefis kokan sığla ağacı, Anadolu Yarımadası haricinde dünyada yalnızca Amerika ve Çin’de doğal olarak yetişiyor. Boyu 20 m’ye dek uzanan ve görünüş olarak çınara benziyor.
Türkiye dışında, Rodos Adası’nda da bulunan sığla ormanları, subtropikal iklim özelliklerinin görüldüğü sıcak, nemli ve suyu bol yerlerde yetişiyor. Orman fakültelerinde ve ormancılık araştırma enstitülerinde doktora düzeyinde çalışmalara konu olan sığla, uzun ömürlü bir ağaç türü.
Sığla Ağacı Hakkında Bilgiler
Geçmişte Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın aşk iksiri ve parfüm olarak kullandığı sığla ağacı, Hipokrat döneminden beri ilaç olarak kullanılıyor. Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğünce yapılan çalışmalarla koruma altına alınan sığla ağacının, ne yazık ki kapladığı alan miktarı hızla azalmış durumda.
300 yıl kadar uzun ömre sahip, boyu 15-20 m olsa da uygun koşullarda 35-40 m’ye dek ulaşan sığla ağacı, buzul çağından günümüze kadar gelmeyi başarmış bir ağaç. Bronz çağında, Demir çağında Akdeniz’de önemli bir ticaret maddesi olarak değerlendirilen sığa yağı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de kullanıldı.
Sığla Yağı
Sığla ağacından elde edilen sığla yağı iyi bir antiseptik. Eczacılık ve parfümerinin yanı sıra buhur olarak kiliselerde kullanılan yağın kuru yongaları ise çeşitli ayinlerde tütsü olarak kullanılıyor. Parazitlere karşı etkili, ciltte yumuşatıcı, rahatlatıcı, iltihap giderici ve yaraları iyileştirici etkisi bulunan yağ ter kokusunu giderici olarak da kullanılıyor.
Sığla yağı, güzel kokusu ve tedavi edici özellikleri nedeniyle en eski Akdeniz uygarlıklarından beri kullanılagelen bir bitki özü. Mısır piramitlerindeki mumyalarda rastlanan sığla yağı, MÖ 14. yüzyılda Mısır kral mezarlarındaki kaplarda bulundu.
Asur kil tabletlerinde de sözü edilen sığla yağı, parfümün tarihinden bu yana yaydığı güzel kokusu ile kullanılmaya devam ediyor. Batmış Fenike gemilerinden çıkarılan içi sığla yağı dolu amforalar bu yağın Akdeniz ticaretinde önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor.
Kanuni Sultan Süleyman Marmaris-Fethiye arasındaki bölgeyi kardeşi Mihrişah Sultan’a verdiğinde, Mihrişah Sultan eşi Mısır Hidivi Ali Paşa ile birlikte vakıf olarak işlettiği bu alandaki sığla ağaçlarından elde edilen yağı Mısır’a ihraç etti.
Evliya Çelebi de seyahat notlarında Menteşe toprağında kavak gibi küçük bir ağaçtan sığla yağı elde edildiğine ve bu yağın Mısır’a, oradan Hindistan’a gönderildiğine, cüzam hastaları tarafından kullanıldığına dair bilgilere yer veriyor.
Sığla Yağı nasıl elde edilir
Sığla yağı elde etmek için bahar aylarında ağacın gövdesine çizikler çizilip temmuz ayından itibaren gövde üzerinde biriken salgı ve kabuklar özel bıçaklar ile kazınarak toplanıyor.
Sığla yağı üretimine, Mart ayı sonuna doğru kabuk sıyırma işlemi ile başlanır. Ağaçta, 50-70 cm. yüksekliğinde, 10 cm genişliğinde olmak üzere ağacın dış kabuk kısımları yontulur. Bu işleme “kızartma, kızıllatma” denir. Kızartma işleminden sonra bir ay beklenilerek Nisan ayı sonu ve Mayıs ayı başlarında kızıllatma yapılan tabak boyunca 4-5 cm genişliğinde, 3-4 mm. derinliğinde damar açılır. Bu işleme “Göz çekme” denir.
Damar açıldıktan 1-2 hafta sonra yara sathında oluşan ve “Sur” adı verilen yara sathı kaşıkla sıyrılarak alınır. Sur, siyahımsı renkte bir tabaka. Sur alma işlemleri Haziran ayının ilk haftasında tamamlanır. Üretime, sur alma işleminden 15-20 gün sonra damarların yağ dolmasıyla başlanır.
Damarlarda biriken yağ ve kabuk yongaları, damar boyutları değiştirilmeden yine kaşık denilen aletle sıyrılarak alınır. “Sur arkası” ismi verilen bu işlem Temmuz ayı başında bitirilir.
Bu salgı ve kabuklar sıcak su ile kaynatıldıktan sonra özel preslerde sıkılarak sığla yağı elde ediliyor. Sığla yağının bileşiminde kokusunu veren sinnamik asit, uçucu yağlar ve reçine bulunuyor.
Sığla Ormanları Koruma Eylem Planı
Ağacın kabuğunun yaralanmasıyla, özünden elde edilen bir çeşit balsam olan sığla yağı, günümüzde ormanların azalmasıyla yılda hayli azaldı. Sığla ormanının doğa turizmi potansiyeli değerlendirilerek Köyceğiz ve çevresinde doğa turizminin canlanması ve Sığla eko-turizm planı çerçevesinde orman içinde yürüyüş yolları oluşturmak üzere çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmaları yaygınlaştırmak üzere her yıl Sığla Festivali adı altında, kano, kürek yarışları, bisiklet turu ve ormanda trekking gibi etkinlikler planlanıyor.
Muğla-Köyceğiz’deki Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde %50’si bulunan sığla ormanları, çok verimli topraklar olması nedeniyle bilinçsiz çiftçilerce tarla haline getirildi. Başta parfümeri sanayisi olmak üzere sabun yapımında, verniklerde, tütüne tat vermede, bazı tıbbi uygulamalarda, uyuz ve mantar gibi cilt hastalıklarında, astım ve bronşit gibi üst solunum yolu hastalıklarının tedavisinde kullanılan sığla yağının (storax) üretim miktarı da 1950’de 180 tondan fazla iken günümüzde 19 tona kadar düştü.
Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü, Köyceğiz-Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki sığla ormanları için 2008’de başlattığı Sığla Ormanları Koruma Eylem Planı dahilinde pek çok çalışma yapılıyor. Mesire alanlarının kontrol altına alınması ve sığla ormanları ile ilgili halkın bilinçlenmesi de bu çalışmalar arasında yer alıyor.
Projenin ilk yılında Köyceğiz Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırlarında kalan sığla orman parçaları arasındaki bağlantılar güçlendirildi, birbirinden kopmuş parçalar arasında koridorlar oluşturuldu. Son olarak 20 bin yeni fidan dikildi.
Yüzyıllardır Köyceğiz civarında boy veren sığla ağacı, Doğu Akdeniz kökenli, Anadolu’nun en eski ağaç türlerinden biri. Türkiye’nin güneybatısında Çine Çayı, Datça, Köyceğiz, Fethiye arasında yetişen bu güzel ağaçları ziyaret edebileceğiniz en iyi yer Dalyan, Fethiye ve Köyceğiz.
Muthis