Fiji‘nin Waya LaiLai Adası’ndaki Fiji yerlilerinin yaşadığı Naboro Köyü‘nde kalıyorum. Belki beş gecedir şiddetli yağmur var. Gece birkaç defa uyandım, ancak bir defasında uyandıktan sonra dışarıya şöyle bir bakıp yine yatağıma uzanmıştım. Tam gözümü kapatmıştım ki her tarafın birden aydınlandığını gördüm. Gözümü açmamla yataktan neredeyse zıplama bir oldu. Korkunç bir gök gürlemesi ve çok yakına düşen bir yıldırımla irkildim. Oldukça soğukkanlı olmama rağmen fizyolojik reflekstenn dolayı adrenalinin etkisiyle kalbim gümbür gümbür atıyordu. Hayatımda o kadar yakınımda bir şimşek gürültüsü anımsamıyordum.

Naboro Village

Naboro Köyünden Ayrılma Zamanı

Sabah 6:40’ta uyandım, çantamı hazırladım. Sorby ile birlikte teknenin kalkacağı kıyıya yürümeden önce ev ahalisiyle tek tek vedalaştım. Onları özleyeceğim ve özellikle çocukların da beni özleyeceğine eminim. Tekneye doluştuk, yaklaşık 15 kişi, çok kalabalığız. 4-5 çuval yük var, bazısı çöp bazısı meyve çuvalı. Waya Levu’dan yağmurun geldiğini görebiliyoruz, ancak beklediğimden çok daha hızlı geldi.

Çöp çuvallarına geçirilmiş poşetlerinden birini alıp bana uzattı Sorby, çantamı ıslanmaması için sardım. İçerisinde laptop ve telefonum var, tabi ki neredeyse benim için hayatımda en önemli yeri olan iki cihaz. Hatta çoğu zaman telefonum için vücudumun organlarından biri diye söz ederim.

Naboro Village

Yağmur Altında Waya Lailai Resort’a Gidiş

Çantam kucağımda poşetin içerisinde korumadaydı, ancak bedenim yağmur altındaydı. Hava serin ve daha sonrasında ise bana göre soğuk. Ağır ağır ilerliyoruz bu ağırlıklarla. Resorttan köye gidişimiz oldukça süratli ve yaklaşık 10 dakika sürmüştü. Oysa şimdi tüm bedenim ıslak, saçlarımdan sular yüzüme süzülüyor. Arada denize elimi uzatıp ısıtıyorum parmaklarımı, deniz hala sıcak, hani içerisine atlama arzusu oldukça güçlüydü.

Malta

Yarım saatlik bir yolculuk sonrası 2. Köye uğrayıp oradan bir çuval dolusu meyve aldık tekneye ve yine yola koyulduk. Sanırım 45 dakikayı bulmuştur, belki daha kısadır ancak yağmur ve rüzgarın etkisi bana uzun hissettirmiş olabilir.

Waya Lailai Resort

Üzerimi hemen değiştirdim resortun cafesinde, kahvaltımı aldım ve hemen yanında sıcak çay iyi geldi. İçeride ve cafenin önündeki masalarda gezginler var. Sorby vedalaşıp köyüne döndü. Bugün çalışmıyor. Resortta çalışan köy halkı ayda 15 gün çalışabiliyor. Bir hafta çalıştıktan sonra bir hafta mola veriyorlar. Bir grup mola verirken, izinde olan diğer grup işe başlıyor. Bu şekilde herkesin eşit bir şekilde resortta çalışıp para kazanması sağlanıyor. Sorby’e bu bir hafta tatilini nasıl değerlendireceğini sorduğumda cevap “just relax”. Bu zaten direk Fiji hayatını tarif ediyor zaten.

Güneş açarsa iyi olacak, daha ısınmam gerek, umarım zaten hassas durumda olan sağlığımda bir sorun olmaz. Aklıma yine sağlık sigortası gelip geçiyor. Bankalar gibi sigortacılar da soyguncu olmalı. 6 aylık dünya çapında sağlık sigortası için 1700 NZ$ fiyat vermişlerdi. Delirmiş olmalılar. Tabi ki kapsamı çok geniş, hemen her şeyi düşünmüşler, uçak rötarlarınızdan tutun da, bagajınızın gecikmesine kadar bir çok durumda size tazminat ödüyorlar, ancak bu fiyata satın almaya niyetim yok.

Avustralya’da büyük ihtimalle lokal sigortalardan birinden sadece Avustralya için sigorta yaptıracağım. Sonrasında ise belki Güney Asya ülkelerini kapsayan 6 aylık sigorta satın almam gerekecek. İnsanın başına ne geleceği belli olmaz, tropikal bir hastalığa yakalanılabilir, kaza geçirmek, düşüp bir yerleri kırmak da mümkün, kaldığınız otellerde değerli şeylerinizin çalınması mümkün. Her zaman bir sigorta yapılmasından taraftarım ancak bu maliyetler beni aşar. Bu fiyata 3 ay Asya ülkelerinde gezebilirsiniz hani!

Awesome Adventure Teknesi

Nihayet güneş. Waya Lailai’den beni ana kara olan Viti Levu’ya götürecek Awesome Adventures Teknesi’nin geleceği öğleden sonra zamanına kadar dinlenme ve ısınma vakti artık. Awesome Adventures Boat saat 16:00 gibi geldi, yarım saat öncesinde yine bizi bota götüren teknelere doluşmuş ve yarım saat kadar denizde beklemiştik. Arada yağmur yağsa da fazla ıslanmadık. Oysa sabah sırılsıklam olmuştum.

Yaklaşık 2 saat sonra 16:00 gibi Port Denarau’daydık. Oradan Loutoka’ya giden free shutle atladım. Bozuk yol ve yağmur altındaki kötü bir trafikle 1 saat kadar sonra Viseisei Köyü‘ne giden yol ayrımında indim. Karanlık, kapkaranlık. Iphone’umu çıkarıp itourch programını çalıştırdım, telefonun led flası fener olarak kullanım için mükemmeldi. Ben indiğimde yağmur yoktu ama 1 dakika içinde yağmur başlamıştı, ne şans! Hızlı adımlarla ve bazen de koşarak karanlık köy yolunda ilerledim, ne bir trafik, ne gelip geçen, ne yol aydınlatması. Şoför bana 10 dakika yürüyüş uzaklığında demişti.

Awesome Adventures Boat

Şansız An

Yaklaşık 10 dakika yağmur altında, biraz da ıslanarak yol gitmiştim ki bir şeylerin yer düştüğünü hissettim, tam durmuştum ki patır patır çantamdan bir şeyler döküldü. Arkama baktığımda pc kablosu, t-shirt ve dergi yerdeydi, tam alayım derken laptop gürültüyle yere düştü. Hay lanet! Alıp karanlıkta kontrol ettim ama belirsizdi, CD yerinden çıkmıştı, eşyaları aceleyle yerleştirdim, tam kapatıp biraz gitmiştim ki geri gelip kontrol ettiğimde kitabımın biraz daha geride, otların içerisinde gördüm. Çantaya yerleştirdim, bu defa çantanın fermuarını yukarıda ortada buluşur şekilde değil de aşağıda buluşur şekilde kapadım.

T-shirtü kafama üzerine koydum, telefonum da ıslanmasın diye t-shirtümün altından çalıştırdım ve hızlı adımlarla köye doğru yürümeye başladım. Yol mu bana uzun gelmişti, ama sanırım 15 dakikadır hızlı adımlarla yoldaydım. O anda birini gördüm yakınımda. Önünü kesip köyün yakında olup olmadığını sorunca bir an duraksayıp birbirimize bakıp gülümsedik. Niko’nun büyük oğluydu. Nereye gittiğini söyledi anlamadım ama oldukça yakınmışım, evde görüşürüz dedi. 5 dakika daha yürüdüm evdeydim.

Yeniden Viseisei Köyü

Viseisei Village

Yine köydeki evimdeydim, beni görünce şaşırdılar, çünkü ertesi gün geleceğimi sanıyorlarmış. Noodledan oluşan bir akşam yemeği hazırladılar, yanında konserve tuna, tunayı yemeden sadece noodle ile yetindim. Fi’ye uğradım, biraz seyahatim hakkında konuştuktan sonra odama döndüm. Fi’nin biri Hong Kong’dan diğeri İsrail’den 2 kız Couchsurfer misafiri vardı. Bu bol yolculukla geçen yorucu günden sonra erkenden odama çekildim, 2 bölüm Dr.House izledikten sonra uyudum. Yine yağmur yağıyordu.

Day 279: Fiji:11. Viseisei Village, 9 Nisan 2011

7 Yorumlar

  1. Şimdiye kadar 19 ülkeye ayak bastım en uzak yolculuğumu Filipinler’e yaptım, ama Fiji benim için hayallerin en başında geliyor. Arkadaşlarım artık benim Fiji muhabbetimden sıkılıp neredeyse kendi aralarında para toplayıp yollayacaklar, bir gün inşallah Fiji’ye gitmekte nasip olur.

    • Sağlık açısından herhangi bir sorun olmadı. Laptop biraz zarar gördü ama çalışmasında sorun yok. Kablosuz mouseumun alıcısı kırıldığından bana 20$’a mal oldu. Sırtçantamı değiştirmem gerektiğini o zaman anlamıştım 🙂

    • I didn’t have any insurance that time. Honestly every traveler definitely need insurance, but it’s quite expensive. I tried to buy insurance before left New Zealand, They offered me 600 NZ$ for 6 months. When I was in Australia I got 3 months health insurance from Turkish Turkey, but it covers just if you have accident.

  2. Sizin çok acil kitap basmanız gerekiyor. Sürükleyici bir anlatımınız var. Bu arada umarım o kadar yağmurda kalıp hasta olmamışsınızdır.

    • Henüz yazıp da bloga yüklemediğim, not alıp da yazıya dönüştüremediğim ve aklımda olup da hala yazamadığım yüzlerce konu var. Zamanla önce hepsi burada yayınlanacak. İleride e-kirap veya basılı kitaba dönüştüreceğim. Kimbilir ne zaman.

      Sağlam bir bünyem var. Tropik yağmurlarda ve iklimde soğuk almak zor. Çok teşekkürler.

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz