Madura Adası, 4,250 km² büyüklüğünde 3 milyon 650 bin nüfusa sahip bir ada. Java’nın kuzeydoğu kıyısındaki yer alan Endonezya’nın en büyük ikinci şehri Surabaya kentinden dar, sığ bir kanalla ayrılıyor. Arada Endonezya’nın en uzun köprüsü Suramadu Köprüsü bağlantıyı sağlıyor. Surabaya’ya yakın olmasına rağmen Madura, komşusunun ışıltısından ve ihtişamından uzak, kırsal kalmış.
Ulaşımın zorluğu nedeniyle yıllarca dış dünyadan izole kalmış, Kıbrıs büyüklüğündeki adanın halkının dışarıyla etkileşimi az olduğundan orijinal özelliklerini korumuşlar. Madura’yı diğerlerinden ayıran benzersiz bir kültüre sahip. Maduralılar, açık yürekli, sert denizciler olarak biliniyor. “Aşağılanmaktansa ölmek daha iyidir” özdeyişine sahip Maduralılar gururlu ve onurlu. Biraz da kavgacı.
Madura Adası
Hollanda etkisi 17. yüzyılın sonlarında ilk Madura’da kurulmuş. Hollandalılar tarafından kurulan üç naiplik, 1885’te Java’ya bağlanmış. Madura, 1949’da Endonezya’nın bir parçası olmuş. Ada, doğudan batıya 160 km ve kuzeyden güneye ise 35 km. Toplam alanı yaklaşık 4.250 kilometrekare.
Java’nın en kaliteli tütün üretimi yapılan yerlerinden biri olmasına rağmen toprağı Endonezya’nın diğer bölümlerinde olduğu gibi verimli değil. Pamuk gibi bitki tohumundan elde edilen bir elyaf türü olan kapok, hindistancevizi ve hindistancevizi yağı, kuzeybatıdaki ormanlardan gelen tik gibi önemli ürünleri var. Sığır yetiştiriciliği ve tuzlacılık diğer bir gelir kaynağı.
Madura halkı Endonezya’daki en büyük üçüncü insan grubu. Halkı fakir ve işsizlik oranları yüksek. Maduralılar, eskiden diğer adalardaki topraklarda çalışan ucuz işgücünü sağlamışlar. Java’nın çoğunda hala bu adadan göçmen işçiler çalışıyor.
Doğu Cava’ya yakın olmalarına rağmen, kendilerine özgü gelenekleri var. Kendi dilleri ve çeşitli lehçeleri var. Erkekler, Malaya peştemâli ve peci adı verilen tarafından giyilen kesik külah şeklinde bir başlık giyiniyor.
Madura Adası geleneksel yapısıyla dini yaşam tarzı güçlü. Madura halkının çoğunluğu çok dindar Sünni Müslüman. Ada çok sayıda cami ve mescit barındırıyor. Ancak herkes güler yüzle bize yardımda bulunmak için elinden geleni yaptı. Ramazan ayı olduğundan her camiden, mescitten sesler yükseliyor.
Madura Adası Gezilecek Yerler
Pamekasan, adanın güney-orta kesiminde yer alan ana şehri. Doğuda, Sümenep prenslerinin mezarları bulunduğu Sumenep şehri yer alıyor. batı kıyısında, padişahın eski sarayı ve ilginç bir camisi ile Bangkalan kasabası var. Güney kıyısında ise Sampang, Kamal ve Kalianget yer alıyor. Aynı kültür rengine sahipler, ancak bölgenin her santiminde belirli bir benzersizlik var.
Sumenep, muhtemelen tarih, kültür ve cazibe açısından Madura’daki diğer tüm kasabaları geride bırakıyor. Sümenep’in zengin kültürel tarihinin merkez üssü Kraton Sumenep (Sümenep Kraliyet Sarayı), bugün müze olarak da hizmet veriyor. 1750 yılında inşa edilen kraton, tasarım ve özellikler açısından çekici.
Karapan Sapi, adada genellikle Eylül ayında düzenlenen gelenseksel bir boğa yarışı. Büyük kalabalıkları toplayan heyecan verici geleneksel boğa yarışları antrenman denemeleri yıl boyunca yapılıyor, ancak ana sezon ağustos sonunda eylül ayında başlıyor.
Altın renkli süslemelerle süslenmiş, adanın en iyi ve en güçlü yüzden fazla boğası, üzerinde kask takmamış jokeylerce at gibi yarıştırılıyor. Pamekasan şehri bu yarışmanın ana merkezi olsa da Bangkalan, Sampang ve Sumnenep de bu yürek durduran yarışlara ev sahipliği yapıyor.
Bukit Kapur Jaddih (Jaddih Kireçtaşı Tepesi), Jaddih köyünde, Socah, Bangkalan’da bulunan egzotik kayalıklara sahip bir tepe. Görünce hemen Pamukkale’yi akla getiren kayalıklar sosyal medyada oldukça popüler. Ortasında yer alan doğal su kaynağı kayalıkları çekici kılıyor.
Pamekasan Sonsuz Ateş (The Eternal Flames of Pamekasan), Pamekasan’ın Tlanakan Bölgesindeki Larangan Tokol Köyünde yer alan, suyla ıslatılsa bile söndürülemeyen sonsuz alevler çıkıyor. Bizi Çıralı Yanartaş gibi. Araştırmalarda hiçbir gaz kaynağı olmadığı söyleniyor ama pek de inandırıcı değil.
Blaban Mağarası, yolunuz Pamekasan Regency’deki Batumarmar Bölgesindeki Blabar Köyüne düşerse Rojing’de yer alan görebileceğiniz bir mağara. Kuyu kazan bir yerli sakin tarafından keşfedildiği söyleniyor. Mağara içerisinde üzerine ışık düştüğünde parıldayan beyaz sarkıt ve dikitler var.
Kangean Adaları, turistler arasında hala pek bilinmese de dalgıçlar ve şnorkelle yüzenler için kayda değer bir ada. Madura’nın yaklaşık 120 km doğusunda yer alan 38 küçük adadan oluşuyor.
Madura Adası da dinlenmek ve yüzmek için mükemmel birçok güzel plaj olduğu söyleniyor. Güzel beyaz kumlara sahip Siring Kemuning Plajı, delikli kayaları ile bilinen ve Suramadu Ulusal Köprüsüne de yakın olan Rongkang Plajı, Sambilan Plajı, Bangkalan’daki Camplong Plajı görülebilir.
Ayrıca Sampang’daki Nepa Plajı, Sümenep’teki Slopeng Plajı ve Lombang Plajı adı geçen güzel plajlar. Gördüğüm sadece Lombang plajı oldu. Adanın çoğunlukla çorak olmasına rağmen Bangkalan’da 30 metrelik Kokop Şelalesi (Hava Terjun Kokop) ve Sampang’da Toroan Şelalesi gibi birkaç güzel şelaleye ev sahipliği yapıyor.
Kalkıp da adayı özellikle gezmeye gitmenizi önermem. Ama eğer maceracı gezginseniz ve vaktiniz çoksa neden olmasın! Kamal-Pamekasan yolu hariç diğer yollar rezalet durumda. Kendimi hiç planda olmadan bulduğum Madura’da bir yerden bir yere gitmek işlenceydi.
Banyuwangi’den Madura Adasına yolculuk
Banyuwangi, Java Adasında ziyaret ettiğim ilk şehir oldu. Şehir pek de cazip bir yer değil. Ünlü Kawah Ijen Volkanı için şehre gelmiştik ama tanıştığımız bir Jawalı bize gezme planı yapınca biz de maceraya atılıp tamam dedik. Bali’de tanıştığım ve birlikte Amed kasabasında dalış kursuna katıldığım İran asıllı Hollandalı yol arkadaşım Farid ile geziyorum.
Kaldığımız Hotel Baru dandik otelinde kahvaltı yaparak güne başladık. Endonezya tipi kahvaltıda size pirinç pilavı veriyorlar. Ben otelin sunduğu alternatif olan tostu tercih ettim ama onların tost olarak söyledikleri iki dilim ekmek arasına sürülmüş tereyağı veya reçel.
Çay istediğinizde ise gelen çay açık renkte şerbet tadında bir çay. O nedenle özellikle şekeri kendinizin sonradan eklemek istediğinizi belirtmeniz daha iyi olur.
Bali’den Jawa’ya geçerken feribotta tanıştığımız annesi Jawalı babası Hollandalı Johnny ve eşi gelip bizi ve çantalarımızı alıp evlerine götürdüler. Madura Adasına giden feribot Akşam saat 16.00’da kalktığından, ikram edilen yemek ve sohbet sonrası yola geç çıktık.
Banyuwangi’den Kuzey Doğu Java tarafında yer alan ve Madura Adasına giden teknenin kalkacağı Jangkar iskelesine 3 saatte motosikletlerimizle geçtik.
Klimalı bir oda ve içerisinde sıralar halinde serilmiş ranzalara matlar serili feribotta kendimize bir yer bulup uzanıp dinlendik, ben uyudum. 4,5 saat süren feribot yolculuğu sonrası Madura Adasındaydık. Vardığımız iskeleden 1 saatlik bir motosiklet sürüşü sonrası önce Johnny’nin kuzenin evinde akşam yemeği molası verdik. Sonrasında ise 1 saat daha sürüp akşam kalacağımız ve Johnny’nin köyü olan Batang Batang’a vardık.
Batang Batang, Madura Adası
Batang kasabası, Madura Adasındaki Batang Regency’nin idari başkenti olan bir sahil kasabası. 135 bin civarında bir nüfusa sahip. Batang Köyünde, Johnny’nin cami imamı olan akrabası Emin’in üç evinden biri olan eski bir köy evi bize ayrılmış.
Evde bizim uyuyacağımız ancak bacağımızı uzattığımızda sığmamızın mümkün olmadığı 1.60’lık karyola, birkaç sandalye ve bir sehpa ile birkaç hasır ve kilim dışında eşya yok. Duş almak için büyükçe bir kurna var ve orada biriktirilen soğuk suyla duş alıyorsunuz.
Banyonun hemen önünde de yine evin mescidi var. Emin’in üç tane eşi var ve her birisi ayrı ayrı evlerinde kalıyorlar. Emin çok az İngilizce kelime biliyor ama iletişim kurarken oldukça eğlenceli.
Ertesi sabah kahvaltı için yol üstünde küçük bir salaş warunga (yerel lokanta) vardık. Bir kulübeden ibaret warungun ön kısımdaki birkaç camekanın içerisinde atıştırmalık bir şeyler vardı ama hiçbiri cazip görünmüyordu. Arka taraftaki mutfak ise hani bu satırları okuyanların bir çoğu orayı görse hemen kendini dışarı atıp ağzına lokma sokmayacağı kadar berbat ve sinekli durumdaydı.
Bizim için Johnny bir çorba hazırlattı. Çorbada et olduğundan ben yiyemedim, Farid ise banamısın demedi ve ne var ne yok yedi. Ben sabahtan muz yemiştim. Orada da birkaç pirinç cipsi tarzında bir şeyler atıştırdım. Johnny ise annesine söz verdiğinden dolayı oruç tutuyor, yoksa inançlı biri değil. Bunun dışında tüm gezilerimiz boyunca karşılaştığımız herkes oruçluydu.
Sonrasında Johnny ve Farid ile satranç oynayarak, bizi merak edip yanımıza gelenlerle sohbet ederek geçirdikten sonra öğleden sonra birkaç km uzaklığındaki Lombang plajına gittik.
Lombang Beach, Madura Adası
Lombang Beach, Batang – Batang bölgesindeki Lombang köyünde yer alan enfes bir yerdi. Plajı binlerce doğal ladin köknar (casuarina) ile çevrili. Lombang sahili boyunca doğal olarak büyü bu özel Casuarinas Equisetifolia ağaç türü dünyada sadece Endonezya ve Çin’de yetişiyor.
Turkuaz renkte sulara ve beyaza çalar renkte kumları olan büyüleyici bir plaj. Unutulmuş, turizme açılmamış, ücra bir dünya burası. Denizin hemen arkasındaki ağaçlar bu tarafta yaşayanlar için bir piknik alanı. Etrafı gezdikten sonra düşündüğüm şey ise benim burada yaşamak istediğimdi.
Johnny ile konuştuğumda istersem burayı satın alabileceğimi söyleyince ertesi gün için gelip arsa sahibi ile konuşmaya karar verdim. Henüz bilmiyorum ama belki de burası gelecekte yaşayacağım yer olabilirdi. Gelecek kavramı ise benim için uzak bir zaman dilimi anlamına gelmiyor. Daha birkaç yıl sürecek dünya turu sonrası belki de gelip buraya yerleşirim.
Bu birkaç yılın kaç yılı kapsayacağını ben de bilmiyorum. Bu yüzden gelecek demek gelecekteki gelecek günler anlamında. Kafanız karışmasın hani, benim hiç karışmıyor, zira düşünmediğimden olsa gerek.
İkindi saatlerinde acıktığımızda kendi yemeğimizi kendimin hazırlayacağını söyledim. Gerekli malzemeler olan noodle (siz ince makarna diyin), soğan, domates, yumurta, sarımsak ve yağ bizim için bulundu. Gerekli malzemeler satın alındı ve tabak çanak başka bir evden getirildi. Domates soslu makarna hazırladım. Uzun süredir yediğimiz yerel yemeklerden sonra makarnanın tadı bir başka güzeldi, özlemişim.
Evin ön tarafında sandalyelerimizde otururken çok sayıda ziyaretçilerimiz gelip gidiyordu. Hemen yakındaki Kuran kursu ve din dersler konusunda çocuklara ücretsiz eğitim veren bir okulun öğretmenleri ve öğrencileri de etrafımızdaydılar. Öğretmenlerin İngilizcesi anlaşılır ve iletişim kurulur düzeydeydi.
Ben yemek yaparken Johnny içeride masaj yaptırıyordu. Madura’da hemen her köyde, aileden gelme geleneksel masaj bilen birileri var. Önce Johnny ve sonra da Farid her biri iki saat masaj yaptırdı. Balkondaki sohbetler sonrası Farid masaj yaptırırken ben davet edildiğim bir eve misafirliğe gittim.
Okulu yaptıran ve öğrencilere ücretsiz dini eğitim veren çiftin erkek olanı öğlene kadar bankada çalışıyormuş. Öğlen sonrası ise ders veriyormuş. Yüzden fazla öğrencilerinin olduğunu söylediler ve tüm masrafları kendileri cebinden karşılıyorlarmış.
Nasıl peki geçiniyorsunuz diyince Allah veriyor cevabını verdi. Bana jöle tarzında bir şeyler ikram edildi. Sonrasında yine davet edildiğim başka bir eve geçtim.
Masaj sıram gelince ben de salondaki yerimi aldım. Hayatımda hiç bu tarzda bir masaj yaptırmamıştım, inanılmazdı! Tayland masajı bile bunun yanında sıradan kalıyordu. Masaj sonrası üzerimdeki tüm tüm ağırlığı ve uzun süren yolculuk yorgunluklarını alıp götürdü.
Masaj yapan kişi bunu ailesinden öğrenmiş ve kendisi pirinç tarlalarında çalışıyor. Her birimiz için 2 saat olmak üzere 6 saat süren masaj için bahşiş dahil 60.000 Rp ödedim. Yani kişi başı 4 TL. Bu masajın Türkiye’deki karşılığı sanırım adam başı 200 TL olurdu.
Masaj sonrası evin önündeki sandalyelerimizde, gecenin serinliğinde meyve atıştırıp, köylülerle eğlenerek geçirdik. Hepsi çok keyifli ve güler yüzlü.
Day 373, ID:30 Madura Island, Java. 12 Ağustos 2011, Cuma
Endonezya Jawa’da yer alan Madura Adasından ayrılıp ülkenin en büyük ikinci kalabalık şehri olan Surabaya’ya geçiyoruz. Sabah, dün gözüme kestirdiğim 1 hektarlık denize sıfır uzaklıktaki ormanlık alan için arsa sahibiyle görüşmeye gittik. Kendi arazisinin bir kısmını yine Eşi Endonezyalı olan Amerikalı birine satıp, üzerinde inşaatı süren, mescit görünümlü tamamen ahşaptan yapılma bir evin önünde görüştük.
Sakin ve güler yüzlü, siz sormadıkça da hiç konuşmayıp sadece gülümsüyor. Endonezya şartlarında zengin birisi ancak tipik bir köylüden farkı yok. Sonra birlikte hemen yakındaki deniz kenarında olan ilgilendiğim arsaya gittik. Sadece plaj değil, ağaçların bulunduğu yerler de kumluk. Bana verdiği fiyat piyasa fiyatının %50 üzerindeydi.
Sebebi ise devletin bu arsada ve yakında halkın faydalanacağı yerleri inşa etmiş olmasından kaynaklanıyordu. Ama devletin bu yatırımları sonra anlaşmazlık yüzünden yarım kalmış ve birçok bina terk edilmiş durumda.
Yol, elektrik gibi hizmetler için ekstra masrafa gerek yoktu. Fiyatı yüksek bulduğumuzdan ve acelemiz de olmadığından oradan ayrıldık. Önümüzdeki tarihlerde Johnny ve onun akrabaları sık sık arsa sahibini ziyaret edip satış için ikna edecekler.
İstediğim fiyat verilirse bakalım neler olacak. Bu arada Endonezya’da mülk edinemiyorsunuz. Satışı buradan tanıdığınız biri üzerine yapıp, sonrasında kendi aranızda bir kontrat ayarlıyorsunuz ve tapu belgesini de siz alıyorsunuz. Hani olur da birkaç yıl sonrasında, kim bilir beni Madura Adasında yaşarken bulursanız çok şaşırmayın, ben şimdiden söyleyeyim.
Köylülerle vedalaştıktan sonra motosikletlerimize atlayıp Surabaya’ya doğru yola çıktığımızda saat geç olmuştu. Eski köy evlerinin, tütün tarlalarının arasından geçen kestirme yollardan gittik. Doğa her zamanki gibi büyüleyici.
Day 374, ID:31 Surabaya, Java. 14 Ağustos 2011, Pazar
What will you do with the land if you buy it? 🙂
I may live there, Simple and easy going life.