Sumatra, yüzyıllardır yoğun yağmur ormanlarıyla kaplı. Orangutanlar, kaplanlar, filler ve gergedanlar gibi birçok güzel yaratığa ev sahipliği yapmış ve hala da öyle. Ancak Sumatra ormanlarının büyük bir kısmı yerel yaşam ya da yasadışı ağaç kesiminden dolayı yok oldu. Halen tüm bunlardan korunmuş bir bölge var Sumatra’da; Gunung Leuser National Park.
Gunung Leuser National Park, Güneydoğu Asya’nın en büyük vahşi bölgesi olarak kabul ediliyor. İnanılmaz doğal çeşitliliğe sahip yağmur ormanları ile kaplı. Bu yağmur ormanlarının muhtemelen en meşhur sakinleri Orangutanlar. Asya’da bulunabilen tek büyük maymun olan Orangutan bölgeyi en meşhur yapan doğal özelliklerden sadece biri.
Yirminci yüzyılın başında otomobil endüstrisi, lastik üretmek için büyük miktarda kauçuğa ihtiyaç duyuyordu. O zamanlar Endonezya’nın birçok bölgesinin sömürge lideri olan Hollanda hükümeti ve Kuzey Sumatra’da hüküm süren bazı sultanlar ne yazık ki kauçuk dikmek için Medan şehri çevresindeki yağmur ormanlarının çoğunu kesmeyi kabul ettiler.
Kuzey Sumatra çevresinde, bugünkü Bukit Lawang bölgesindeki bir plantasyon da dahil olmak üzere pek çok plantasyon kuruldu. O zamana kadar burada hiçbir köy ya da herhangi bir topluluk yoktu.
Ne yazık ki ne Hollanda hükümeti ne de padişahlar herhangi bir vahşi yaşamı ya da yağmur ormanlarını umursamadı. Günümüzde kauçuk plantasyonları yerini palm yağı plantasyonlarına bıraktı.
1973’te İsviçre’den iki zoolog, Bukit Lawang’da bir orangutan rehabilitasyon merkezi kurdu. Çılgınca geliyor, o dönemler orangutanlar Endonezya‘nın hemen her yerinde evcil hayvan olarak tutuluyordu. Kurulan bu merkez, orangutanları ormanlara yeniden kazandırmak için kuruldu. WWF ve Frankfurt Zooloji Derneği tarafından finanse edildi.
Rehabilitasyon merkezi, insan temasını en aza indirmek için Bohorok’tan birkaç kilometre uzağa inşa edildi. Korucular, orangutana vahşi doğada hayatta kalmak için gerekli tüm becerileri öğretti. Bir süre karantina, yağmur ormanlarına yeniden alışma ve (yarı) vahşi orangutan popülasyonuna yeniden entegrasyondan sonra hayvanlar tekrar vahşi doğaya bırakıldı.
Turizm tüm dünyayı sarmaya başlayınca, Sumatra’da nasibini aldı. Orangutanları yakından görme arzusuyla turistler Bukit Lawang’a akmaya başladı. Rehabilitasyon merkezine ek olarak, turistler için ilk orman yürüyüşleri 1980’lerin sonlarında gerçekleştirilmeye başlandı.
O zaman gerçek bir maceraydı tabi. Doğal ortamında orangutanları görmek ve Gunung Leuser National Park’ta trekking için Sumatra’nın Bukita Lawang köyündeydim.
Gunung Leuser Ulusal Parkı’na sadece profesyonel tur rehberleriyle giriş yapılabiliyor. Doksanlarınların başından Endonezya Turist Rehberleri Derneği, turistleri ormana götürmek isteyen tüm rehberleri sıkı bir sınavdan geçiriyor.
Bukit Lawang’da rehberlik yapan Haidir ile anlaştık. Saat 10.00’da trekkinge başladık. Köyün içerisinde tepedeki otele çıkan basmakları geçerek, Gunung Leuser National Park’a giriş yaptık. Geceyi birlikte ormanda konaklayarak geçireceğimiz 3 Macar erkek, 2 İsviçreli Kız ve sadece günübirlik trekking turu alan 5 kişi daha vardı.
Gunung Leuser National Park
Gunung Leuser National Park, Endonezya’nın kuzeyindeki Sumatra Adasında genişçe bir alanı kaplayan bir milli park. Adını 3.119 m yüksekliğindeki Leuser Dağından alan park çok çeşitli ekosistemleri koruyor. Park 150 km uzunluğunda, 100 km genişliğinde bir alana yayılıyor.
Aceh’in güneybatı kısmının neredeyse bir milyon hektarını kaplayarak Kuzey Sumatra’yı ikiye bölekn Gunung Leuser National Park, Bukit Barisan Selatan ve adanın en büyük milli park olan Kerinci Seblat Milli Parkı ile birlikte Sumatra’nın Tropikal Yağmur Ormanları Mirası‘na dahil.
Sumatra orangutanları, beyaz ve siyah şebekler, filler, kaplanlar, gergedanlar, thomas yaprak maymunları, uzun kuyruklu ve kısa kuyruklu makaklar, tukanlar, güneş ayılar, kertenkeleler, tuzlu su timsahları, boynuzgagalar ve çok sayıda egzotik kuş türü bu koruma altındaki ormanı kendilerine sığınak yapmış.
Gunung Leuser Ulusal Parkı trekking turumuz boyunca rehberimiz Haidir bize ormanlardaki ağaçları ver bazı meyve ve bitkileri tanıttı. Ormanda yer alan büyük ağaçlardan birine vardığımızda orada mola verdik. Bu ağacın meyve verme zamanında bazı maymun grupları gelip buraya yerleşip uzunca süre buradan besleniyorlar.
Yürüyüşümüze devam edip bir yerde maymunlarını izledik. Sonrasında yavrusu ile gezen bir Orangutanı izlerken o da bizi izliyordu. Yakınıma kadar gelip ağacın dalında oturup tek tek hepimizi süzüyordu.
Yavrusu olan Orangutanlar daha hassaslar ve agresif davrandığınızda veya çok yakınına gittiğinizde size saldırabiliyorlar. Nitekim ormanın agresif Orangutanlarından meşhur Sandra, bundan birkaç yıl önce kılavuzlardan birine saldırmış.
Kılavuzda elindeki sopayla orangutanın kafasına vurmuş. O günden bu yana bu orangutan ziyaretçilere karşı oldukça saldırgan ve agresif. Onun bölgesinde konuşmadan ve sessizce geçtik.
Öğlen yemeği için mola verdiğimizde yanımıza bir Orangutan geldi. Niyeti bir şeyler kapmak. Gunung Leuser National Park’ta kurallar, Endonezya’nın gezdiğimiz diğer yerlerinde gördüğümüzden daha sıkı bir şekilde uygulanıyor.
Lombok Adasındaki Mount Rinjani National Parkı çerçöp içerisindeyken burası temiz. Trekking patikalarında herhangi bir atığa rastlamadık. Aynı şekilde orman canlıları ile olan kurallar da çok sıkı uygulanıyor. Yiyecek için yanımıza gelen Orangutan bir şey elde edemedi.
Kılavuzlardan biri ormanda gördüğü kaplumbağayı bizlere tanıttı. Kaplumbağanın ayaklarındaki tırnakları zarar verici olduğundan kılavuz arkadaş kaplumbağayı orangutana gösterip onu bizden uzaklaştırmaya çalıştı, ancak biz orada olduğumuz müddetçe hayvan etrafımızda daireler çizip durdu.
Havada siyah bulutların belirmesiyle ormanın içerisinden geçen yer yer zor rotalardan geçip kamp alanımıza doğru yürüdük. Birkaç tepeyi inip çıktıktan sonra nehir yatağını izleyerek kamp alanına geldik. Orman sıcak ve nemli.
Hemen şortlarımızı giyinip kendimizi temiz ve soğuk nehre bıraktık. Kamp alanımızın hemen dibinde bulunan nehirdeki küçük şelalede duş alarak eğlendik. Beklenen yağmur o anda geldi. Gök yırtılmışçasına yağmur yağarken kendimizi gece uyuyacağımız tentenin altına attık.
Biz yağmuru izlerken diğer yandan kılavuzlar yemek hazırlıyorlardı. Monitör Lizard olarak bilinen iri boyuttaki kertenkeleler nehrin sularında ve otların arasında avlanmaya çıkmışlardı. Hayatımda ilk defa bu doğal ortamda Monitör Lizard’ları görmeye şahit oldum.
Önce çaylarımız ikram edildi. Daha sonra yağmur dindi ve tentemizin önüne büyükçe bir plastik çarşaf serilip hazırlanmış yemeklerimizi yedik. Nerdeyse iki aydır seyahat ettiğim Endonezya’da yediğim en güzel yemekti.
Çok zorlu yürüyüş trekking yaptığımız Mount Rinjani’de bize verilen basit pilav ile birkaç parça tavuk iken burada biri patates ve sebzelerle pişirilmiş biri sulu olmak üzere iki çeşit tavuk, pirinç pilavı, haşlama sebze vardı. Yanında Ginseng çayı ve süt kreması ile güzel bir içecekti.
Yemekten sonra Haidir bize birkaç hileli kart oyunu gösterisi yaparak bizi eğlendirdi. Yine çöplerle yapılan sayı oyunlarında bir çöpün yerini değiştirerek sonucu elde etme oyunuyla devam ettik.
Hava serinlemişti. Bize verilen herhangi bir uyku tulumu yoktu. Matlara uzanıp saronguma sarıldım. Çadırın etrafını plastik çarşaflarla kapadılar.
Ormanın o derin sessizliğinde uyuduğumuzda saat gece 10’u gösteriyordu.
Day 398, ID:55, Bukit Lawang Jungle, Camping. 6 Eylül 2011, Salı
Gunung Leuser National Park tubing
Sık ve derin ormanlarıyla ünlü Gunung Leuser National Park’ta kampımızda sabah sekizde kalktık. Hiç acelemiz yok. Üç dilim ekmek arasına avakado ve yumurtadan oluşan kahvaltımızı çaylarımızla aldıktan sonra toparlanıp tekrar yola düştük.
Dün orangutanların peşindeydik, bugün ise biraz trekking, biraz rafting yapacağız. Önce ormanın içerisinden ve çalılıklardan geçip nehire vardık. Ayakkabılarımız ile nehri geçip, nehir kıyısındaki zorlu ve kaygan yoldan devam ettik.
Yer yer yol bitince tekrar nehrin içerisinden devam etmek zorunda kaldık. Yol boyunca dik yamaçlı tepeden nehre akan çok sayıda şelaleyi geçtik. Nehrin kayalıklardan oluşan bir bölümünde durduk.
Yüzmek için çok güzel bir yerdi. Arkadaşların bir çoğu yüksek olan bir kayaya çıkıp oradan nehrin soğuk ve güçlü akan sularına atladılar. Diğer kılavuzlar şişme büyük araç lastiğinden yapılma botları birbirine bağlayıp dörtlü bir rafting botu oluşturdular. Uzun hali tırtıla benziyordu.
Sırt çantalarımızı naylon poşetlere geçirip botun en arkasına yerleştirip sıkıca bağladılar. Botlara ikili gruplar halinde yerleştik ve sonrasında raftingimiz başladı.
Nehrin akıntısı bazı yerlerde güçlü ve kayalıklara çarpa çarpa ilerledik, ancak bazı yerlerde nehir geniş ve akıntı zayıf, gölde süzülen kayık gibi hareket ediyorduk. Nehrin sağ tarafı ulusal parkın sınırı sol tarafta ise birbirinden ilginç ve güzel ahşaptan yapılma az sayıda oteller var.
Her taraf yemyeşil, vadiye inen uçurum şeklindeki yamaçlar bile ormanla kaplı. Nehrin üzerinde 40dakikalık bir bot gezisi, rafting karışımı bir yolculukla Bukit Lawang köyüne vardık.
İki tarafında dik yamaçlarda sık ormanlar olan vadideki nehrin kenarına kurulmuş Bukit Lawang’da, nehrin kenarında çok sayıda yerli turistler tentelerin altında oturmuş, bizi izliyorlardı.
Kimileri tek veya iki kişilik botları alıp nehrin yukarısına yürüyüp oradan bu noktaya rafting yapıyorlardı. Köyde bottan inip diğer gezginlerle vedalaşıp otelimize geçip eşyalarımızı toparladık. Yemekte bize Haydir’de katıldı. Artık kılavuzumuz değil arkadaşımızdı.
Medan’a dönmemiz gerekiyor. Otobüs terminalin olduğu yer uzak. Haydir bir arkadaşını da ayarlayarak bizi motosikletlerle otobüs terminaline bıraktı. Otobüs terminalinde stantlar kurulup, orkestra enstrümanları dizilmiş provalar yapılıyordu.
Herkes tatilden dönmüş olduğundan bu gece Ramazan Bayramı kutlamaları yapılacakmış. Bizim bu partiye kalmamız için çok ısrar etse de kalmadık, çünkü 2 sonraya Kuala Lumpur’a sabah erkenden uçuşumuz var.
Bukit Lawang’dan Medan’a direkt sefer kalmadığı için önce eski bi minibüsle sıkış sıkış bir halde bir yere gidip oradan da diğer minibüse geçtik. Kalabalık ve sigara içiliyor. Tahmin edin artık konforu. Medan yakınlarında üçüncü bir minibüse geçtik.
Yine 9 saatimiz yollarda geçmişti ve daha önce Medan’da iken kaldığımız otele geri dönüp yerleştik. Böylece hem Sumatra, hem de Endonezya seyahatimin sonuna gelmiş oldum. İki gece Medan’da kaldıktan sonra 9 Eylül’de sabah uçağıyla (47.9000 IDR) Kuala Lumpur, Malezya’ya geçeceğim.
Endonezya’da bulunan ve dünyanın en çok tehlike altındaki türlerine ev sahipliği yapan Gunung Leuser National Park, maceracı gezginlerin mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir park. Dünyanın el değmemiş birkaç harikasından birini yaşayın ve deneyimleyin.
Day 399, ID:56, Medan, Sumatra. 7 Eylül 2011, Çarşamba
Merhabalar Kemal Bey,
Yazınızda bahsettiğiniz kılavuzlara ne kadarlık bir ücret ödediniz ? Onlara nasıl ulaştınız ? Bilgiler hala güncel midir ?
Türkiye’deki en iyi rafting turları için birlikte yapabiliriz.
Gezmek bazı insanlar için nefes almak haline geliyor. Yolda olmak insana derin nefes veriyor! Hep sizin gibi yollarda kalmak dileğiyle! :b
Beraber rafting turları düzenleyebiliriz