Asya’da Görmeniz Gereken Daha Önce Adını Hiç Duymadığınız 10 Yer

Asya, birbirinden ilginç kültüre ev sahipliği yapan ilginç bir kıta. Avrupa’nın doğusundan, Büyük Okyanus’un batısına kadar uzanan çok geniş bir coğrafya olan Asya, 50’den fazla ülkesiyle dünyanın en kalabalık nüfusuna ev sahipliği yapıyor.

Anadolu’dan Çin’e kadar uzanan bu topraklarda birbirinden çok ilginç ülkeler, şehirler ve kasabalar yer alıyor. 1 yıldan fazla süren Asya gezimde iki yüzden fazla şehir, kasaba ve köyde seyahat etme fırsatı buldum.

Asya’da Gezilecek En İlginç Yerler

1. Vang Vieng Laos

Laos dünyanın en fakir ülkelerinden birisi. Geçtiğimiz yıllara kadar sınırları dışa kapalı olan sosyalist ülke sınırlarını yabancılara açtıktan sonra gezginlerin gözde ülkelerinden birisi oldu.

Sevdiğim ülke Laos’un çok ilgin Vang Vieng şehri ise ziyaretçilerini kesinlikle şaşırtacak küçük bir yer. Bir yanda gökyüzüne yükselen kalker kayalıkları, hemen yanı başında akan nehir ile inanılmaz bir güzelliğe sahip.

Denizi olmayan bu şehrin ise sokaklarında şort ve bikinileriyle gezen genç gezginleri görmeniz mümkün. Hemen tüm restoran ve kafelerin televizyonlarında efsanevi Friends dizisi tekrar ve tekrar gösteriliyor. Arada Simpsonlar ve Family Guy animasyon dizisi de kendine yer buluyor. Pizzanızı ile otlu (marihuana) alma şansınız dahi var.

Lastik şambrellere binip, eline içkisini alan gençler saatlerce nehrin bir ucundan bir nehrine tubing denen şeyi yapıyorlar. Vang Vieng şehrine gitmenin en iyi yolu Bangkok’a uçmak ve oradan Laos’un başkenti Vientine şehrine aktarma yapmak.

2. Kawah Ijen, Java, Endonezya

Dünyanın en büyük sülfür gölüne de ev sahipliği yapan, Endonezya‘nın Jawa Adasında yer alan Ijen Yanardağ’ına Ağustos 2011’de gitmiştim. Ulaşılması oldukça zahmetli olan yanardağa bir yolculukta tanıştığım yarı Madura Adalı, yarı Hollandalı Johny ile motosikletle gitmiştik. Milyon dönümlük kahve çiftlikleri ve ormanların arasından geçerek ulaştığın bu yerde, lav yerine sülfür fışkırtan bir yanardağın ağzına kadar gidebileceğiniz bir yer.

Yanardağdan fışkırınca katılaşan sülfür kayalarını, günde 6 dolar kazanmak için sırtlarındaki bambu sepetlerle 60 kilo taşıyan işçilerin yaşadığı bir yer. Öyle ki, yıllardır taşıdığı ağır sepetten dolayı anatomisi deforme olmuş, ancak mutlu insanlar arasında kalmak; yaşadığınız hayatın değerini anlamanız için bir ders niteliğinde.

Bir yanardağın ağzına kadar gitmek, dünyanın en büyük sülfürik asit dolu gölünü görmek ve tüm bölgeye hakim nefis manzarayı deneyimlemek için gidin. Uçmanız gereken havalimanı başkent Jakarta.

3. Batad, Filipinler

Asya’da hemen her ülkesinde etkileyici pirinç tarlalarına rastlamak mümkün, ama hiçbiri Filipinler’in Ifugao yöresindeki kadar muhteşem değil bana göre. Engebeli dağlık olan bu bölgede dağların eteklerinde kilometrelerce uzanan Batad Pirinç Tarlaları Filipinlilerce dünyanın sekizinci harikası olarak tanımlıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan 2000 yıllık pirinç tarlaları ömre ömür katan bir güzelliğe sahip.

Ifugao kabilesi tarafından binlerce yıldır işletilen tarlalar erozyon nedeniyle yok olmayla karşı karşıya. Burada yine görülmeye değer Tappiya Şelalesi de enfes. Kitap yazılacak en güzel yerler listemde de yer alıyor bu köy.

Buraya gitmek için Manila uçak bileti almanız gerekiyor. Manila’dan otobüsle 9 saatlik bir yolculukla Banau’ye oradan da yine otobüsle Batad yakınlarına ulaşıyorsunuz. 2 saatlik bir dağı tırmanarak ancak bölgeye varıyorsunuz.

4. Koh Panyee, Tayland

Ocak 2012 gittiğim Panyee Adası tekne ile Tayland ana karasından tekneyle 20 dakikalık bir yolculukla ulaşılıyor. Bir yanını Panyee adasına dayamış diğer büyük bir bölümü denize çakılmış kazılar üzerine kurulmuş köyün 200 yıla yakın bir geçmişi var. Denizden fışkırıp da donuvermiş gibi görünen adaların olduğu bu bölge gerçekten büyüleyici bir manzara sunuyor.

Köyde elektrik, internet ve hatta banka ATM’si bile bulunuyor Ada halkı hydroponics denilen suda bitki yetiştirme tekniğiyle kendi ihtiyaçları olan sebzeleri yetiştirebiliyor. Köy halkı, eski teknelerden, buldukları tahtalardan kendilerine yüzer bir futbol sahası yapmışlar. Güney Tayland’ın en başarılı genç kulüplerinden birisi olan Panyee Futbol Klübü’nün başarı hikayesi THB Bank reklamında kullanılmış.

5. Mulu, Sarawak, Borneo

Malezya, Güney Asya’nın kalbinde yer alan oldukça renkli ve güzel bir ülke. Eylül 2011’de ziyaret ettiğim ve daha gitmeden gönlümde özel bir yeri olan Borneo Adası, dünyanın üçüncü en büyük adası ve bu park bölgesinde uzunluklarının toplamı 350 km’yi bulan birbirlerine mağaralar bulunuyor. Borneo Adası’nın Sarawak eyaletinde yer alan UNESCO Dünya Mirası Mulu National Park görülmeye değer enfes bir yer.

Park içerisinde dünyanın en büyük mağaralarından biri olan Deer Mağarası, yarasaların gece beslenmek için dışarı çıkış seremonilerini izlemek için en güzel yerlerden birisi. Park içerisindeki yer alan, gökyüzüne yükselen jilet gibi keskin kayalıklar olan The Pinnacles ise formunda olan treeking severlere tavsiye edilir. Burada yağmur ormanlarında kulübede uyuyun. Bundan daha 50 yıl önce kafatası avcılığı yapan yerlilerin şimdi nasıl barış içerisinde yaşadığını keşfedin.

Türkiye’den Kuala Lumpur Uçak bilet alarak önce başkente, oradan da aktarma ile Mulu’ya uçmanız gerekiyor. Mulu’dan sadece pırpır uçaklarla ve nehir yoluyla ulaşılabiliyor.

6. Garmeh, Khoor, İran

İran geleceğin en gözde keşif rotalarından biri olacağına kesin gözüyle bakıyorum. Hakkındaki önyargıları bir tarafa bırakıp da İran’a gittiğinizde, sizi kesinlikle şaşırtacağı kesin. Haziran 2012’de 21 ay süren gezimin son durağı İran, ülkeye dönmeden önce gördüğüm son ülkeydi. Nerdeyse 1 ay süren İran gezim sonrasın misafirperverlikleri, gezilecek görülecek yerleriyle beni oldukça etkilemiş bir ülke imajıyla dönmüştüm.

Bu etkileyici yerlerden biri de Garmeh’ti. Kaşhan’da hostelde tanıştığım bir İngiliz kız bana tavsiye etmişti. Ben de Yezd şehrinden sonra uzun, ama hafızamda yer eden bir yolculukla Garmeh’e gittim. Burası tamamen bir çöl, ancak derin vadilerde yer alan yemyeşil vahalar, hayatımda ilk defa gördüğüm yerler oldu.

Her taraf ateş gibi iken, vahalarda ağaçların gölgesinde, akan suların sesinde huzuru buluyorsunuz. Çevrede çok sayıda antik dönemden kalma kerpiç kale var. Burada yine gördüğüm tuz gölü ise Bolivya’daki Salar de Uyuni’ye kesinlikle alternatif bir yer.

Kızıl kumullarda yürümek, ateş yakıp ısınmak, yerel insanların evinde kalmak için nefis bir rota. Garmeh’e gitmek biraz zahmetli. Önce Şiraz’a uçmanız, oradan 6 saatlik otobüsle Yezd şehrine gitmeniz, oradan da yine bu kadar süren bir yolculukla Garmeh’e ulaşmanız mümkün. İsfahan’dan ise 7 saatlik bir yolculukla ulaşılabiliyor. Kalmanız gereken yer ise Kavir Guest House.

7. Sagada, Filipinler

Burası hayatımın en tehlikeli macerasını yaşadığım kendine münhasır kültürü olan, Filipinlerin güzel bir köşesi. Maceraperest gezginlerin popüler durağı Sagada, Igorot kabilesi ve bunun 6 alt etnik grubunun yaşadığı küçücük kasaba. Çok ilginç bir cenaze seremonisi olan asılı tabutlar geleneğine sahip dünyadaki birkaç yerden birisi.

Hala geleneksel kültürlerini güçlü bir şekilde koruyan çok sayıda geleneksel köy keşfedilmeyi bekliyor. Bu köylerdeki pirinç ekimi ve harmanı, düğün ve cenaze gibi seremonilerinin görülmeye değer.

Sagada’da, kutsal kabul edilen Echo Vadisi, treekking rotaları, Sumaging mağarası, şelaleler ve tarihi ve kültürel yerleri ile görmeye değer bir yer. Luzon adasının kuzey doğu ucunda Cordillera dağlık bölgesinde bulunan Sagada, Manila’nın 140 km kuzey doğusunda yer alıyor. Banaue ve Batad gezisi sonrası Bontoc kasabası üzerinden Sagada’ya geçilebilir.

8. Bukit Lawang, Sumatra, Endonezya

Endonezya’nın Sumatra adası bir yanda inanılmaz enfes yağmur ormanları, adaları ve ilginç kültürü ile ön plana çıkarken, aynı zamanda depremler, volkanik patlamalar, tsunami kazazedesi bir yer. Eylül 2011’de ziyaret ettiğim Bukit Lawang, derin bir vadide, gürül gürül akan bir ırmağın kenarına kurulmuş küçük bir yer.

Bölgeyi özel kılan şey ise yağmur ormanları ve bu orman içerisindeki zengin vahşi yaşam. Gunung Leuser Ulusal Parkı, yeryüzünde orangutanların doğal ortamda görüleceği iki yerden birisi. Ulusal Park’ta 1 gece orman içerisinde derme çatma barakada uyumuştum, orangutanlarla yürümüştüm.

Ormandan, kasabanın içerisine kadar uzayan Bahorok nehrinde rafting şambrelleri ile gelmiştik. Harika bir deneyim sunan Bukit Lawang’a gitmek için Medan’a uçmak gerekiyor. Oradan minibüsle bölgeye uzun bir yolculukla ulaşılabiliyor.

9. Palawan Adası, Filipinler

1700’den fazla adadan oluşan Palawan Adası görmeye değer çok şey vadediyor. Lüks resortlar, şahane plajlar, vahşi yaşam, el değmemiş ormanlar ve milli parklar ile ilgi çeken bir yer. 2007 yılında National Geographic Traveler dergisi tarafından Doğu ve Güneydoğu Asya’nın en çekici adası seçilmiş.

Adanın en rağbet gören yerlerinden Puerto Princesa Underground River, dünyanın en büyük yer altı nehirlerinden birisi ve UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor. El Nido kasabasının yakınında yer alan Bacuit Bay ise yeryüzünün en güzel yerlerinden birisi bana göre. Milyonlarca yıl kireçtaşı kayalıklarının yağmur, dalgalar ve rüzgarla aşınması neticesinde bölgede çok sayıda mağara, lagün, gizli koylar oluşmuş.

Başkent Manila’da 1 saatlik uçak yolculuğu ile başkent Puerto Princesa’ya ulaşılabilir. Cebu Pacific, Air Philippines ve Zest Air Manila ile Puerto Princesa arasında günlük uçuşlar düzenliyor.

10. Luang Namtha, Laos

Laos’un kuzeyinde yer alan bu bölge bilinen dünyadan sanki çok uzakta bir yer. Köylerinde hala elektriğin, televizyonun ve telefonun olmadığı bu güzel ormanlık coğrafya, bambu ormanları, ahşap evlerden derme çatma yapılmış sade evleri, ruhlara inanan geleneksel hayatlarına devam eden misafirperver insanları ile görülesi bir yer.

Mart 2012’de seyahat ettiğim Luang Namtha, enfes trekking rotalarına sahip. Bu rotalarda, rehber sizi bambu ormanlarından geçirip, yerel köylerde misafir ettiriyor. Yol boyunca ormanı, ağaçları ve kültürü öğreniyorsunuz. Yine tamamen ormandan elde edilmiş şeylerle hazırlanmış yemekleriniz bambuda pişiriliyor, kaşık yapılmış muz yapraklarıyla yeniyor. Bölge yerel insanı Hmongların evlerine misafir oluyor, onların seremonilerine şahit oluyorsunuz.

Buraya önce Tayland’ın başkenti Bangkok’a, oradan Luang Prabang’a gidip, oradan otobüsle ulaşabiliyorsunuz. Evet, zahmetli bir yolculuk, ama buna değiyor.