Instagram @yoldaolmak hesabınızda paylaştığınız karelerin ötesindeki sizi merak edersek kendinizle ilgili neler söylersiniz?

Kırklı yıllarımın başından bu yana tam zamanlı seyahat ediyorum. Tüm hayatım gezmek, deneyimlemek ve yazmak üzerine kurulu. Blogum yoldaolmak.com benim her şeyim. Neredeyse 6 yıl oldu. Aslında veteriner hekimim ama hiç yapamadım mesleğimi.

Bilgi yönetimi okudum üzerine ve marka yönetimi alanında MBA yaptım. İlaç sektöründe 15 yıl çalışmışlığım var. Bunu yazınca dahi kendimi garip hissetmedim değil. Şimdi o dünyadan uzakta bambaşka bir yaşam kurdum kendime. Yaşamın merkezinde gezmek ve yazmak var. Yazmak daha öncelikli.

Boat International Dergisi

Gezmek ve yeni yerleri görme bağımlılığı sizde nasıl başladı?

Malta

Serbia

Şimdilerde bendeki gezmek veya keşfetmek dürtüsünün arkasındaki motivasyon “yazmak”. Geçmişte yeni yerler “görmek ve keşfetmekti”. Kendimi bildim bileli hep meraklıydım ve yeni yerler görmek beni hep heyecanlandırıyordu.

Öyle ki adını sanını duymadığım bir yeri bir gezi dergisinde, ekşi sözlükte, televizyonda görünce hep bir görme arzusuyla yanıp tutuşmaya başlardım. Bir gün göreceğim diye mırıldanırdım kendi kendime. İnsanın geçmişte televizyonda veya belgesellerde izlediği sahnelerin içerisinde kendisinin olması ilginç bir duygu; güzel bir duygu. Hayal etmek yeni yerler görme arzusunun başladığı yer.

Gideceğiniz rotaları neye göre belirliyorsunuz?

Gezmek, keşfetmek olsun da neresi olursa olsun. Geçmişte birkaç defa gittiğim yer de olabilir, hiç plansız kendimi bir anda bulmuş olduğum yer de olabilir. Geçtiğimiz yıl Kasım ayında Qatar Airways ile birlikte Namibya’daki yerli kabile Himbalar’a yardım malzemesi götürmüştük, bir sosyal sorumluluk projesi. Yetkin Dikinciler, gazeteci Zafer Kantar ve fotoğrafçı Ahmet Erdem ile birlikte.

Normalde 2-3 hafta Namibya’yı gezip sonrasında belki Zambiya’daki Viktorya Şelalesi’ni görüp dönerdim diye düşünüyordum. Afrika’nın farklı ülkelerini gezip tam 2 ay sonra döndüm. Bu benim seyahat tarzım işte. Doğrusu ne zaman nerede olacağımı, nasıl bir rotayı izleyeceğimi, ne kadar kalacağımı bilmiyorum.

Bilinmeze yolculuk bana daha çekici geliyor, o yüzden pek bir araştırma da yapmıyorum. Hatta hiç… Geçmişte profesyonel iş dünyasında analitik yaklaşımımın aksine şimdilerde spontane davranmayı seviyorum.

Yıllardır farklı yerleri/kültürleri görmenin size kazandırdığı en güzel şey nedir sizce?

Bence güzelleştiriyor sizi. Hem ruhunuzu hem bedeninizi hem dimağınızı zenginleştiriyor. Gezip gördükçe o kadar çok bilgileniyorsunuz, o kadar çok şey deneyimliyorsunuz ki bunu bir başka şekilde elde etmeniz imkânsız. “İnsan kendini insanda tanır” demiş Goethe.

Dünyayı tanırken kendinizi de daha iyi tanımaya başlıyorsunuz. Dünyadaki kültürel farklılıkları birer zenginlik olarak görüp kendinize benzemeyenleri daha iyi anlamaya başlıyorsunuz. Kendimize benzemeyenden çekiniriz, sıklıkla yargılarız bilirsiniz.

Bir yere gitmeden önce nasıl bir hazırlık yaparsınız ya da kendinizi akışa mı bırakırsınız?

Daha önce de söylediğim gibi hemen hemen hiçbir hazırlığım yok. Uzun yıllardır seyahat etmenin getirdiği deneyimle birçok şeyi artık doğalınızda yapıyorsunuz. Bu artık yaşam tarzınız olduğundan bir su içmeye kalkıp bardağı doldurmak ve içmek gibi bir hal alıyor. Nasıl ki bunun için hazırlık gerekmiyor ve sadece yapıyorsanız benimkisi de genelde öyle.

Biletimi alıp gidiyorum, çoğunlukla nereye nasıl gideceğime de orada karar veriyorum. Bildik kısıtlı zamana sıkışmış tatil kavramından uzak bir şekilde hareket ettiğimden daha özgür karar alabiliyorum. Bu da çok planlamayı gerektirmiyor. Birçok bilgiyi gittiğim yerde yerlisinden öğreniyorum.

Zaten yaşam tarzınız bunun üzerine kuruluysa nefes aldığınız her gün gerekli bilgiler gelip sizi buluyor veya farkındalığınızla o bilgileri edinmiş oluyorsunuz. Hiçbir şey bilmeden sokaklarda gezmek de güzel. Tavsiye ederim.

Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok etkileyenler hangileri oldu ve neden?

Gittiği hemen her yerden etkilenen biriyim. Kolay beğenirim, kolay mutlu olurum. Beklentilerim çok yüksek değildir. Belki de bu yüzdendir ki beğenmediğim yer çok azdır, hoşlanmadığım bir şeylerini görmüşümdür ama yine de insanlara orayı kötü anlatmamaya gayret ederim.

Endonezya, Filipinler, İran, Güney Afrika Cumhuriyeti, Tazmanya ve Borneo adaları benim en sevdiğim yerler. Ama Avustralya, Fiji, Yeni Zelanda, Laos da öyle. Norveç ve İtalya olağanüstü ülkeler. İyisi mi burada keseyim ben yoksa gördüğüm her ülkeyi sayıp övmeye başlayacağım.

Yolda olduğunuz sırada başınıza mutlaka çok ilginç olaylar gelmiştir. Sizde en çok yer edenler hangileri oldu?

Hikâye çok, çok ilginç, çok ürkütücü ve tehlikeli, çok eğlenceli deneyimlerim oldu. Bunun için yoldaolmak.com blogumun sayfalarına beklerim. Olayları kısa ve sade anlatmak yerine detaylı anlatmayı severim, o nedenle sayfalar yetmez diye düşünüyorum.

Asya’da dağ köylerinde geziler, ormanda kaybolmalar, mağarada kaybolmalar, karakola düşmeler, kanoyla adada adaya geçmeler, yerli evlerinde kalmalar, bedavaya karavan kiralamalar ve dahası bir çırpıda aklıma gelenler. Okumak en çok geliştirmemiz gereken özelliğimiz. Bloglarda çok güzel bilgiler ve hikayeler var. Öğretici, eğitici. Okuyalım.

Serbia

1 Yorum

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz