Okullar, kariyere adanmış hayatlar ve hayaller. Saatli mesaiye havalı bir veda ederek, yüreğinin götürdüğü yere gidebilme cesareti gösterebilmek birçok beyaz yakalının hayali. Örnekler umut verir ve umut etmek nefes almak gibidir. Kemal Kaya, cesur davranmış ve yaşamı 180 derece değişmiş.

Çoğumuzun hayali olsa da, ulaşılmaz olduğunu düşündüğümüz;dünyayı gezerek, hayatına devam etmeyi becerebilmiş, bunu hayal edenlere umut veren bir gezgin. Bakın hikayesi nereden nereye akmış. PDF Dergiyi okumak için tıklayınız. Sayfa 55.

İstanbulandİstanbul Röportaj

istanbulandistanbul

Öncelikle sizi yakından tanıyabilir miyiz?

48 Yaşındayım, Hayatımın büyük bölümü Elazığ’da geçti, Tunceli doğumluyum. Veteriner Fakültesi okudum. 14 yıldan fazla bir Amerikan şirketinde pazarlama ve satışta çalıştım. 2008’deki global kriz dünyayı sarınca 2019’d işimden istifa ettim. 8/5 mesaisine bir daha dönmeme kararı aldım.

Malta

Kırklı yaşların başında biri olarak, 2009’un sonlarında 14 yıllık profesyonel iş hayatımı geride bıraktım. Aslında Veteriner hekimim, ayrıca Bilgi Yönetimi okudum. Sürmekte olan marka yönetimi masterimi bitirip, tek yön bir bilet alarak 2010 Ağustos’unda kendimi Tayland’a attım. Hayatımın en uzun kesintisiz 1 aylık tatilinden sonra, dil eğitimi için, Yeni Zelanda’ya geçtim. Hayalim ise öncelikle dil öğrenmekti ve yola çıkarken de tek planım buydu. Dil eğitimimi tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönmek ve kariyer peşinde koşturmak yerine dünyayı keşfetmeye karar verdim ve dünyanın en güzel ada ülkelerinden olan Fiji’ye uçtum. Tek başına çıktığım bu seyahatimde 11 ülke ve 250+ şehir ziyaret edeceğimi ve 70.000+ km’den fazla yol aşıp, 22 ay sonra memlekete döneceğimi bilmiyordum.

Yeni Zelanda’ya 6 Aylık dil eğitimi için gitmiştim ama hayatımın dönüm noktalarından biri oldu. Yeni Zelanda’yı bir uçtan diğer uca gezdiğim 1 aylık seyahat hayatımın tüm kurgusunu kökünden değiştirdi. Dil eğitimi bittikten sonra ülkeye dönmek yerine Fiji’ye geçtim. Yeni Zelanda ve Fiji sonrası 3 ay Avustralya’da gezdim. Sonrasında 2 ay uçtan uca Endonezya’yı dolaştım. Malezya, Singapur sonrası çok ilgi duyduğum Borneo Adası’na geçip 40 gün kaldım. Oradan Filipinler’e geçip ücra köşelerinde 40 gün geçirdikten sonra Singapur’a döndüm. Devamında Malezya ve sonrasında 2 aylık Tayland maceralarım oldu. Laos ve Kamboçya’da birer ay kaldım. Tayland’da nerdeyse toplamda 6 ay geçirdim. Seyahatimin sonlarında ülkeye dönmek için İran’a geçtim ama oradan eve dönmek dahi 1 ay sürdü.

Sizi seyahat yazılarına ilerlemeye yönelten etkenler nelerdi?

Hemen hemen hiç planlamadığım bir yaşam sürüyorum ben. Yazmak da bunlardan biri. Daha önce hiç yazmak deneyimim yoktu. Süreç kendiliğinden başladı. Ben sadece bağımlılıklar ve zorunluluklardan kurtulduktan sonra yüreğimin sesini dinledim ve hayallerimin peşinden gittim. Yeni Zelanda’dan Fiji’ye giderken uçakta laptopumu açıp duygularımı yazdım. Odur budur hep yazıyorum, hiç bırakmadım. Yolculuklarımdan edindiğim bilgi ve deneyimleri neden yazdığımın net bir motivasyonu yok, sadece yazmam gerektiğini biliyordum ve yazdım. Şimdi tüm hayatım yazmak ve seyahat etmek üzerine kurulu.

Popüler ve başarılı bir seyahat yazarısınız. Yazarken tarzınızı tanımlar mısınız?

Yalnız seyahat ederken edindiğiniz deneyimler ve doğa ile etkileşimler çok daha derin oluyor. Bunu birilerine anlatmaktan çok kendime not tuttum sanırım. Önceleri günlük tarzındaydı, sonraları bloğa dönüştürme kararı aldım. Bilgileri kendime saklamak olmazdı. O dönemler internette yabancı ülkeleri tanıtan, anlatan, gezmek için bilgi veren hemen hiç site olmadığında zamanla yazdıklarım rehbere de dönüştü. Geçmişte daha çok gün içerisindeki yaşadığım kayda değer deneyim ve bilgileri hislerim ve kendi bakışımla değerlendirip yazarken şimdilerde daha çok insanların ihtiyacı olan içerikleri, rehber bilgileri sunuyorum. Basit, sade, anlaşılır olmak önceliğim. Uç deneyimlerden çok genel geçer bilgileri aktarmak ve ilk defa bir yere gideceklere gerekli bilgileri sunmak gayretindeyim.

Bugüne kadar kaç ülke gezdiniz ve en beğendiğiniz yer neresi oldu?

Kaç ülke gezdiğim koşununda şu an pek de emin değilim. Muhtemelen 70’i geçmiştir galiba. Uzakdoğu ülkelerinden Filipinler’e her yönüyle hayranım. Macera ve gördüğüm yerlerin çeşitliliği açısından Endonezya benzersizdi. İran ise kültürel zenginliği ve özgünlüğü, insanlarının dostluğu ve misafirperverliği ile beni çok etkiledi. Birkaç yıl önce 1 ay gezdiğim ülke Güney Afrika Cumhuriyeti ise gönlümde ayrı bir yer var. İtalya’nın ne kadar özel bir ülke olduğu konusunda hemen hepimiz hemfikiriz. Bir de İspanya’nın Endülüs bölgesine bayılıyorum.

Ufukta yeni bir seyahat var mı?

Yakın zamanda birkaç haftalık bir Fas gezisine gitme planım var. Ne zaman nerede olacağımı çoğunlukla kestiremiyorum, çok spontane bir hayatım var. Nerdeyse hayatımın ancak 2 haftalık dilimini planlayabiliyorum, sonrası genelde meçhul.

Seyahat edeceğiniz yerleri neye göre belirliyorsunuz?

Çok özel bir kriterim yok. Bazı yerleri görmek için yanıp tutuşan biri değilim. Bazen gezdiği, çok iyi bildiğim yerlere defalarca gittiğim olur. Çoğu kişi yeni yerler görmenin peşindedir ama ben yolda olma duygusunu seviyorum. Seyahat ettiğim ülkelerde de genelde çok uzun süre kalıp çok ağır seyahat ediyorum. Bu ülkeleri özümsememi daha da kolaylaştırıyor. Markalarla iş birlikleri veya davetler de seyahat rotalarıma yön verebiliyor. Bir an önce bir yerlere kaçmaktan çok eve dönmek aslında üzerinde en çok planlama yaptığım konu. Yoldayken eve dönüş üzerine plan yapmak daha kolay. Ama evdeyken yola çıkmak üzerine plan yapmam çok daha zor. 15 gün diye gidip 2 ay sonra dönen biri olduğum gibi evden 45 gün hiç çıkmayan biriyim. Palan yapmak pek de bana göre değil veya seyahatten çok kısa süre önce hızlıca planlar şekilleniyor.

Bir blogger gözüyle gezdiğiniz, size bu meslekte bir kariyer yapabileceğinizi düşündüren ilk işiniz neydi?

Yazmaya tamamen dürtülerle başladım. İçimde “yazmalıyım!” duygusu çok ağır basıyordu ve gezmekten çok yazmayı ve üretmeyi seviyorum. Yazmaya ilk başladığımda yazmanın hayatımın merkezi olacağını ve tüm hayatımı buradan kazanacağımı bilmiyordum. Para kazanmak veya kariyer yapmak için yazmadım. Zamanla internet dünyasındaki gelişmeler, sosyal medya alışkanlıkları ve süreç beni buraya itti. Ben de kendimi zaten akışa bırakmıştım. Singapur Havayolları ile yaptığım bir basın gezisi bu alandaki ilk profesyonel iş birliğimdi

İçinde bulunduğunuz ‘an’ sizin için nasıl yazı yazılacak bir ana dönüşüyor? O andan neleri alıyor yazılarınızda insanlara neler veriyorsunuz?

Eğer deneyimlerinizi ve edindiğiniz bilgileri yazmak üzerine kurulu bir hayatınız varsa, daha gezerken, fotoğraf çekerken beyniniz yazmaya başlıyor. Fotoğrafı çekerken, yazacağınız yazıda nereye koyacağınızı ve neden çektiğinizi biliyorsunuz. Derinlemesine yazılar yazmayı bırakalı çok oldu. Geçmişte insanları seyahat etmeye teşvik etmek ve yola çıkarmak hatta yoldan çıkarmak için bir şeyleri de yazılarıma ekliyordum. Şimdilerde zaten insanalar geziyor, her fırsatta bir yere kaçmaya çalışıyor. Ben neler hissettiğimden çok yola çıkacakların neler hissedebileceklerini, biraz da kendi hislerimden ip uçları alarak abartmadan, sade aktarmaya çalışıyorum.

Son zamanlarda nerelerdesiniz, neler yapıyorsunuz yeni projeleriniz var mı? Sizi yakından takip etmek isteyenler nereden ulaşabilirler?

Tam da şu anda Çıralı’da narenciye ağaçlarının gölgesindeyim. Sonbaharda Akdeniz sahilleri bir başka güzel olur. Genelde kalabalık öncesi İlkbaharda veya yaz sonu sonbaharda destinasyonları gezmeyi seviyorum. Farklı mevsimlerde rotalar neye benziyor diye her mevsimde seyahat ediyorum. Bu gezilerim projeden çok genelde içimden geldiği gibi oluyor. Beyaz yaka dünyasında “proje” kelimesi çok seviliyor. O dünyadan uzaklaşalı 10 yılı geçtiğinden bu kelimeye de mümkün olunca uzak duruyorum. Gezip gördüğü yerleri yazıp paylaşan birinin yaptığı şeyleri proje diye tanımlayıp sunması bana biraz garip geliyor. İşimi yaparken ki motivasyonum da bu zaten. Adı proje olsun, adı gezmek olsun, kendim veya bir marka için gezeyim fark etmeksizin hemen hemen yaptığım şey aynı. Deneyimlemek, fotoğraflamak, anlamak, öğrenmek, yazmak ve paylaşmak.

Seyahatleriniz, çekimleriniz esnasında başınızdan geçen bir anınızı İstanbul&Istanbul dergisi okuyucularıyla paylaşmak ister misiniz?

Hayatımın 10 yılı yolda ve anda geçti. Hikayeler o kadar çok ki seçmek de çok zorlaşıyor. Filipinler’de tek başına keşfetmek istediğim 2 km uzunluğundaki bir mağara geçidinde boydan boya 5 saate geçtim; kayboldum ama ölmedim. Bunu dünyada yapan ilk ve tek kişiyim. Şimdi hatırlayınca bile tüylerim diken diken oluyor. Tazmanya ve Avustralya’da, dünyanın en güzel yollarında lüks karavan turu bedava yaptım. Hayatın kodlarını kırdığım anlardan biriydi. Bazı olağanüstü deneyimleri yapmanın parasız yollarını keşfetmiştim. Yeni Zelanda’da 47 metreden bungee jumping ve 15.000 feetten Skydiving yapmak hayatımın en adrenalin dolu anlarından bazıları olarak aklımda.

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz