Komşuda Eğlencenin En Yakın Adresi: Dedeağaç

Dedeağaç, Edirne İpsala Sınır Kapısını geçince Yunanistan’da göreceğimiz ilk şehir. Yunanistan‘ın Evros (Meriç) Bölgesi’nin merkezi olan Dedeağaç, ülkemize yakınlığı nedeniyle Türklerin günübirlik ya da haftasonu tatili için kaçtığı rotalar arasında yer alıyor. Uzun kumsalları, temiz mavi denizi, akşam saatlerinde hareketlenen sokak ve caddeleri ve eğlenmeyi seven insanlarıyla Dedeağaç, eğlencenin en yakın adreslerinden birisi.

Schengen vizesi engeline rağmen komşuya ziyaret son yıllarda giderek artıyor. Yunan Adaları en çok ilgi gösterdiğimiz yer olsa da sınır geçişiyle en kolay ulaştığımız Dedeağaç da gidilecek en yakın tatil yerlerinden birisi. Sabah erkenden arabanıza atladığınızda öğlen gibi kendinizi Dedeağaç’ta buluyorsunuz.

Deniz, güneş ve kum tatili için ideal bir yer. Şezlong ve şemsiye parası istenmiyor. Yeme içme ve konaklama fiyatları makul. Hemen her yerde Türkçe hizmet alabiliyorsunuz. Tabelalar, menüler Türkçe, o yüzden dil bilmeyenlerin endişe etmeden tatile gidebilecekleri bir yer.

Batı Trakya’nın bu liman şehri, Yunanca’da Alexandroupolis olarak yazılıyor ve çoğunlukla Aleksandropolis diye telaffuz ediliyor. Şehrin Türkçe adı olan Dedeağaç’ın Osmanlı Dönemi’nde kurulan tekkeden geldiği söyleniyor. Tekkenin dedesinin altında oturduğu ağacın mitleştirilmesi sonucunda şehir, bu isimle anılmaya başlamış.

İkinci Balkan Savaşı’nın sonunda, 1913’te Bükreş Antlaşması ile Bulgaristan’a verilen şehir, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Neuilly (Nöyyi) Antlaşması ile 1919’da Yunanistan‘a iade edilmiş. Bu antlaşmaya imza atan isimlerden biri olan dönemin Yunan Kralı Aleksandrapolis’in ismi kentin yeni ismi haline gelmiş.

Bir zamanların balıkçı köyü, 1800’lü yılların sonuna doğru değişmeye başlamış. Elverişli konumu, ticaret limanı ve Selanik-İstanbul demir yolu üzerinde önemli bir durak olması nedeniyle hızla gelişerek bugünkü halini almış.

Şehir merkezinin nüfusu 60,000’i aşıyor. Evros Bölgesi ile birlikte düşünüldüğünde 120,000’lik bir nüfusa ulaşan Aleksandrapolis’te yaklaşık 20,000 kadar Türk’ün yaşadığı söyleniyor. Tabi bu nüfus yaz aylarında deniz, kum, güneş tatili için gelenlerle birlikte neredeyse katlanıyor. Ayrıca tıp alanında eğitim veren üniversitesi de şehrin canlı olan atmosferinin yansımalarından birisi.

Şehrin denize paralel uzayan caddesi akşamları trafiğe kapatılıyor. Yol boyunca uzanan kafe, deniz ürünleri restoranları ve tavernalar yaz dönemlerinde oldukça keyifliymiş. Gün batımı sonrası hareketlenen sokaklar, yaz dönemlerinde gecenin ilerleyen saatlerinde daha kalabalıklaşıyormuş. Yunanların akşam yemeklerini 21.00-22.00 sularında yemeye başladıklarını hatırlatayım. Haftasonları gece geç saatlere kadar mekânlarda olmayı ve eğlenmeyi seviyorlar.

Yunanistan’da öğlen saat 13.00 ile 17.00 arasında açık bir dükkan bulmak neredeyse imkansız. Siesta, yani uyku molası saatlerinde sadece kafeler açık ve çoğu dükkan hatta restoranlar bile kapalı olabiliyor. Bunu akılda tutmakta fayda var.

Dedeağaç Gezilecek Yerler

Şehrin en işlek caddesi olan Demokrasi Caddesi, limana paralel olarak içeride uzanıyor. Aleksandropolis’i boydan boya kat eden cadde üzerinde çok sayıda güzel kafe, bar, restoran, minik dükkan ve alışveriş merkezi bulunuyor. Bu yola paralel veya dik olarak denize doğru uzayan şirin sokaklara sahip. Benim gezdiğim soğuk akşam saatlerinde sokaklar pek bir sakin olmasına rağmen kafelerin hemen hepsi de neredeyse ağzına kadar doluydu.

Demokrasi Caddesi üzerinde, tren istasyonuna yakın bir noktada yer alan Dedeağaç Camisi, bazı yerlerde Selahattin Camisi olarak da biliniyor. Osmanlı’dan kalan tek cami özelliğini taşıyan yapı ibadete açık. Caminin bahçesinde az sayıda öğrencisi olan bir Türk azınlık okulu da bulunuyor.

Kentin sembolü olan Deniz Feneri, Sultan II. Abdulhamit Dönemi’nde yaptırılmış. Şehrin en hareketli bölgesinde bulunan fener, 1880 yılında inşa edilmiş. Kentte görülecek yerlerin arasında Ermeni Ortodoks Kilisesi; Trakya Etnoloji Müzesi ile Dedeağaç Tarihi Müzesi; Dadia Ormanları yer alıyor.

Dedağaç’tan İskeçe’ye doğru 10 km kadar batıda yer alan Makri Köyü şirin, görülesi bir yer. Yaz dönemlerinde plaj keyfi için de ideal. Kış dönemlerinde ise tavernalar çok eğlenceli.

St. George’s Tavern (Ay Yorgi) buradaki en iyi tavernalardan birisi. Midyeli pilav, ahtapot ızgara, kabak kızartması, domates sosunda karides, kalamar, Yunan salatası… Balık ve diğer deniz ürünleri nefis; mezeler, salatalar harika. Hoş bir atmosfere sahip, canlı müzik de var ayrıca.

Restoranlarda ortalama bir menü 20-50€ arasında ancak tutuyor. Ben gittiğim hemen her restoranda ana yemeğe geçmeden çoğunlukla mezelerle doyabildim.

Hepsi çok leziz ve büyük porsiyonla ikram ediliyor! Türkiye’de herhangi sıradan bir tatil köyünde harcayacağınz para ile Aleksandropolis’te plajlardan ücretsiz faydalanıp, her gece başka bir yerde çok daha ucuza eğlenebilirsiniz.

Agios Nikolaos Kilisesi

Porto Lagos İskeçe yolu üzerinde yer alan küçük bir balıkçı köyü. Dedeağaç’tan Gümülcine’ye giden yol üzerinde yer alan,Yunanistan’ın en büyük ikinci gölü olan Vistonida Gölü üzerindeki Agios Nikolaos Kilisesi görülecek önemli yerler arasında yer alıyor.

Agios Nikolaos Kilisesi diğer bir ahşap köprüyle diğer bir ada üzerinde yer alan Virgin Mary Pantanassa Ortodoks Kilisesi’ne bağlanıyor. Ahşap köprüden, martı sesleri arasında yürüyerek geçilen sazlık bölge şahaneydi.

Vistonida Gölü

Vistonida Gölü, flora ve fauna açısından zengin bir önemli bir sulak alan. Kazlar, ördekler, kuğu ve büyük pelikan sürüleri yanı sıra çok sayıda diğer kuş türlerinin göç rotası üzerinde yer aldığından kuş gözlemcileri için önemli bir yer.

Şehirde çok sayıda konaklama seçeneği var. Hemen her türlü yıldızlı otel veya pansiyon bulabiliyorsunuz. Konaklama fiyatları 60-150€ arasında seyrediyor. Yaz dönemlerinde erken rezervasyon yapmakta fayda var. Şehir merkezinden yaklaşık 3 km batıda yer alan Alexander Beach Hotel and Casino Thraki’de kaldım. Otelin yenilenmiş odaları güzel, kahvaltı nefis.

Eğlence ve şans oyunlarına düşkün olanların durağı Casino Thraki, otelin yanı başında hizmet veriyor. İçeride Yunanca’dan çok Türkçe konuşuluyor. Otoparkta gördüğüm araçların çoğunun plakası 34 idi. Bizimkilerin Kıbrıs’a alternatif yeni casino rotası Dedeağaç olmuş anlaşılan. Casinoda oyun oynamak isteyenler giriş ücreti olarak 6€ ödüyor. Otel aynı zamanda geniş ve ferah toplantı salonlarıyla kongre turizmine de elverişli.

Dedeağaç’a nasıl gidilir

İstanbul’dan 304 km, Edirne İpsala Sınır Kapısı’ndan ise 45 km uzaklıkta olan Dedeağaç’a, İstanbul’dan Metro Turizm, Ulusoy Turizm, Zorpidis Turizm, Derya Tur ve Alpar Turizm’in Esenler Otogarı’ndan her gün karşılıklı düzenli seferi bulunuyor.

Tekirdağ, Keşan, İpsala rotası sınır kapısına kadar ulaşıyor. İpsala’dan Yunanistan’a geçiş yaptıktan sonra yarım saatte Dedeağaç’a ulaşıyorsunuz. İstanbul’dan özel araçla 4-5, otobüsle ise 5-6 saat sürüyor.

Ayrıca kent merkezine 6 km uzaklıkta bulunan havalimanına Atina’dan günde iki defa uçak seferi yapılıyor. Şehir içi ulaşım için taksi kullanılabilir ve fiyatlar İstanbul’a göre uygun.

İskeçe, Kavala, Gümülcine, plajlarıyla ünlü Thassos Adası bu taraflara seyahat planlayanların rotasına girmeye aday yerler. Ülkemize yakınlığı nedeniyle bu yerler Türk akınına uğruyor. Sınıra en yakın olan Dedeağaç, mavi bayraklı plajları, nitelikli otelleri, hayat dolu sokakları ve birbirinden güzel mekanları ile hem dinlenmek hem de keyifli zaman geçirmek için ideal bir şehir. Tadı damağınızda kalacağına eminim, gidin görün.