Kâmil Koç Otobüsleri A.Ş. tarafından, 2004 yılından bu yana aylık olarak yayımlanan, genel kültür ve yaşam dergisi Yolculuk Dergisi ile geçtiğimiz günlerde yolda olmak üzerine bir söyleşi yaptık.

Yolculuk Dergisi’ni internetten de okuyabiliyorsunuz. Deniz Yalim Kadioglu’nun yaptığı röportajı online olarak okumak için tıklayın.

Yolculuk Dergisi Röportaj Kemal Kaya

Yolculuk Dergisi Röportaj Kemal Kaya

Malta

YOLCULUK DERGİSİ RÖPORTAJ

Bir sırt çantalıyı herhangi bir turistten ayıran anlayış farklılıkları nelerdir?

Bir turist önceden planlanmış, tek fiyatlı paket turlara çoğunlukla dahil olmayı seçerken, bir sırtçantalı bireysel ihtiyaç ve zevklere göre hazırlanmış, bağımsız ve özgür hareket edebileceği, esnek planlar içerisinde olmayı ister. Sırtçantalı tarzındaki seyahatlerde gezgin sadece görmez, keşfeder de. Gezgin gittiği şehrin keşfedilmiş ve bildik yerlerden farklı olarak keşfedilmemiş yerleri keşfetmeye, içinde kaybolmaya gider, görür ve hisseder.

Çoğunlukla turistler ve sırtçantalılar birbirinden faklı arzu ve beklentiler içerisinde olurlar. Turist kaybolmaktan korkarken, sırtçantalı şehrin sokaklarında kaybolmaktan zevk alır. Turist ile bir sırtçantalıyı ayırt edebilecek şu örneği verebilirim; Turist kendisine sunulan bir  tabldot menü ile yetinir, bir sırtçantalı gezgin ise menüsünde ne olacağını kendisi belirler.

Bugüne dek nereleri gezdiniz?

Sırtçantalı seyahatim öncesi, daha çok turist olarak Danimarka, İsveç, Dubai, Mısır, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Macaristan, İngiltere, Fransa, Almanya, Ukrayna ve Tayland’ı gezmiştim. 685 gün süren sırtçantalı seyahatimde ise sırasıyla; Tayland, Yeni Zelanda, Fiji, Avustralya, Endonezya, Malezya, Singapur, Borneo, Filipinler, Laos, Kamboçya ve İran’da bulundum.

Sırt çantanızda neler var?

Hafif seyahat etmeyi seviyorum. Büyük sırt çantamda her birinden sadece birkaç çift olan giysilerim yer alıyor. Bu çantamda kaybolmasından veya çalınmasından hiç endişe etmediğim şeylerim bulunuyor. En değerli çantam ise küçük sırtçantam oluyor. Yanımda bir HP laptopum var, seyahatimin sonuna doğru buna bir MacBook Air eklendi. Canon 60D kameram dışıda, yine Canon PowerShot G5 makinem ile ayrıca kompakt bir Kodak kameram bulunuyor. Uzun yolculuklarda yazı yazmak veya film izlemek için kullandığım Samsung Galaxy tab 10.1 tabletim var. Bunlara bakınca sanırım bir tekno gezgin sayılabilirim.

Yola çıkış öykünüzü anlatır mısınız? Nasıl karar verdiniz, çevrenizin tepkileri ne oldu… Kaç yıldır yollardasınız?

İngilizce öğrenmek ve seyahat etmek en büyük tutkularımdı. 14 yıllık profesyonel bir iş dünyasından kriz ile birlikte işten çıkarılmakla, hayallerimi gerçekleştirmek için hayatımın fırsatını yakaladım. Bu amaçla önce Tayland’a gidip 1 ay tatil yapıp, oradan Yeni Zelanda’ya geçip 6 ay kadar dil eğitimi aldım. O arada okula bir süre ara verip yeni Zelanda’da 1 aylık seyahate çıktım. Bu seyahatim tüm hayatımı değiştirdi.

Bu sırt çantalı gezim sonrasında, dönmemeye ve seyahat etmeye karar verdim. Bu kararıma annemin alışması biraz zaman alsa da saygıyla karşıladı. 2010 Ağustos ayında memleketten ayrılmıştım, 685 gün sonra Haziran 2012’de, neredeyse 2 yıl sonra memlekete döndüm.

Rotanızı nasıl belirliyorsunuz? Yola çıkmadan önce nasıl bir ön çalışma yapıyorsunuz?

Seyahatimin başlangıcında rehber kitapların önerilerine ve internette bulduğum kaynaklara göre yön veriyordum. Kısa bir süre sonra bir sonraki ülkenin hangisi olacağı planı dışında plan yapmamaya başladım. Yolda tanıştığım diğer sırtçantalılardan aldığım bilgiler beni yönlendirmeye başladı.

Gezimin son 3-4 ayında ise hiç plan yapmamaya başlamıştım nerdeyse. Bir yerde istediğim kadar kalıyor, yola çıkıyor ve kendimi bir yerlerde buluyordum. “Gezginin yolu arkasındadır” sözü anlamını buluyordu. Gittiğim rota geriye bakınca belliydi, ama yarın nerede olacağım belirsizdi. Bu bir kaybolmuşluk değil, bir yolda olmak ruh haliydi, bence özgürlüğün ta kendisiydi.

Blogunuzu ziyaret edenlerin en çok merak ettikleri konulardan biri de tüm bu yolculuklar için bütçenizi nasıl ayarladığınız. Az parayla çok gezmenin püf noktaları nelerdir?

Yoldaolmak.com adlı bloğum üzerinden bana en çok sorulan sorulardan biri buydu. Uzun süreli seyahatin önündeki en büyük engeli para olarak görüyoruz. Bu bakış açısını bir kenara koyup, sırtçantalı seyahat kültürüne biraz aşina olduğunuzda aslında seyahat etmek için çok da para gerekmediği anlaşılabilir. Örneğin 28 günlük Kamboçya gezimde günde ortalama 36 TL harcamıştım. 20 günlük bir zamanı olan biri için bu 750 TL’den az tutuyor.

Ekonomik seyahat için şunları söyleyebilirim. Yurtdışı biletinizi çok erkenden alın; hostel veya ailelerin işlettiği misafir evlerinde kalın, Couchsurfing, Airbnb gibi sitelerden faydalanın; restoranlar yerine halk pazarlarından veya yerel tatlar sunan lokantalarda yiyin; ulaşım için taksi yerine halk otobüslerini, metro veya tren kullanın; İngilizcenizi geliştirin. Gideceğiniz yöreyi anlatan gezi bloglarındaki bilgilere mutlaka göz atın ve notlar alın.

Yola çıkmak, yolda olmak, sürekli yeni insanlar, kültürler, yeni tatlar keşfetmek, bunların tümü mutluluk vaat ediyor. Her şey böyle tozpembe mi gerçekten?

İnsanın gerçekten yaşıyor olduğunu ve dünyanın ne kadar güzel ve heyecan verici olduğunu fark etmenin en güzel yollarından birisi seyahat etmek. Vaat ettikleri karşısında ödediğiniz her bedelin hakkını size geri veriyor, ancak seyahat etmek için de en önemli şeylerden biri esnek olmak, önyargıları geride bırakıp farklılıklara saygı duymak.

Bu bakış açıların sahip olunmadığında yolda olmak kimisi için işkence anlamına gelebilir. Heyecan verici hatıraları biriktirmenin hazzını yaşamak, bunun bedelini de ödemekten geçiyor. Rahat yatağınızı, sevdiğiniz eşyaları, beğendiğiniz yemekleri, dostlarınızı ve ailenizi, kısaca sevdiklerinizi geride bırakmak gerekiyor, en azından bir süreliğine.

Uzun bir seyahatten dönüp Türkiye’deki evinizde, çevrenizde bir süre mola verdiğinizde, gündelik olaylar, problemler gözünüze nasıl görünüyor? “Normal” hayatta kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Kısaca normal değilmiş gibi görünüyor. Hele Uzak Doğu’nun sıcak ve güler yüzlü insanlarından sonra, havadaki ağır gerginliği ve insanların agresifliğini daha kolay fark ediyorsunuz, bu rahatsız edici. İçimdeki kaçmak, evet kaçmak ve yolda olmak arzusu daha da büyüyor. O nedenle aklımdaki bilgileri bir an önce yazıya dökmek ve projelerimi hayata geçirip tekrar yolda olmak için zamanımın çoğunu laptop başında harcıyorum.

Gezdiğiniz yerler arasında hiç aklınızdan çıkmayan bir şehir, bir manzara var mı, yeniden gitmek, görmek istediğiniz?

Bu liste aslında çok uzun. Geçen 2 yıl içerisinde gördüklerim ve deneyimlediklerim bir ömre bedel. Yeni Zelanda’nın olağanüstü doğasına şahit olmak, Avustralya’nın çöllerinde Aborjinlerin 40 bin yıllık duvar yazılarına görmek, Filipinler’deki UNESCO Dünya Mirası olan 2000 yıllık pirinç tarlalarının seyrine dalmak, Borneo’nun yağmur ormanlarında yürümek; elektriğin, televizyon ve telefonun olmadığı Laos’un dağ köylerinde kalmak, Bali ve Fiji’de köpekbalıklarıyla dalış yapmak ve yüzmek, Tazmanya’da karavanla seyahat etmek… yapmayı ve görmeyi tekrar arzuladığım şeyler.

“Kemal Kaya kimdi, bugün kimdir” sorusunu nasıl yanıtlar, kendinizi nasıl tanımlarsınız? Kendinizde ne gibi değişimler gözlemliyorsunuz?

Öncesinde profesyonel iş dünyasında kariyer yapan ve hayatının sonuna kadar bu dünyanın içerisinde kalmayı planlayan biriyken, şimdi tek amacı gezmek, keşfetmek, yazmak ve paylaşmak olan biriyim. Satış-pazarlama uzmanı olarak başladığım seyahatimden bir gezi yazarı olarak geri döndüm. Daha sade bir hayatı modern hayata tercih ediyorum.



Gezginliği yazıyla birleştirmek size neler getirdi, gezerkenki dikkatinizi, bakış açınızı ya da yaşadıklarınızı sonradan yorumlama biçiminizi etkiledi mi?

Seyahatimin başında sadece kendim için notlar alıyordum, sonra bu günlük tutmaya dönüştü. Arkadaşlarımın önerisiyle bu günlükleri blog açarak paylaşmaya başladım. Şimdiyse, deneyimlerimi ve edindiğim bilgileri bir rehber olacak şekilde aktarmaya çalışıyorum. Gezdiklerim ve gördüklerime okuyucuların beklentisi de eşlik ediyor. Gezdiğim yerleri biraz da okuyucunun gözleriyle görmeye gayret ediyorum.

Yeni yıl için seyahat planlarınız…

İlk rotama kaldığım yerden devam etmeyi düşünüyorum. Nepal ve Hindistan’dan devam etme planım bulunuyor. Ben çok yavaş seyahat ediyorum. Bu iki ülke yaklaşık 6 ay sürecek. Devamında yine o kadar sürecek Çin, Kore ve Japonya rotam bulunuyor. Galiba Moğolistan ve Rusya üzerinden İskandinavya ve devamında Doğru Avrupa üzerinden memlekete dönme planı aklımda. Ancak dedikleri gibi yolun hep bir planı vardır. Nerede ne zaman olacağımı planlarıma rağmen ben de bilmiyorum.

1 Yorum

  1. İlginç kişilerin hayat hikayelerini ve maceralarını öğrenmeye çok meraklıyım. İlham alıyoruz. Nereden nereye, ilginç bir hayat çizgisi. İmrendik, kıskandık. İyi geziler olsun. Bizim yerimize de gezin.

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz