Batad Pirinç Tarlaları (Batad Rice Terraces), Filipinler‘in Ifugao bölgesinde engebeli dağlık bir bölgede dağların eteklerinde kilometrelerce uzanan büyüleyici bir çeltik alanı. Asya’da hemen her ülkede pirinç tarlalarını görebilirsiniz ama hiçbiri Filipinler’in Ifugao yöresindeki kadar muhteşem değil. İki bin yıl önce Ifugao kabilesi tarafından işlenmeye başlanan bu alanlar hala ilk inşa edildikleri zamanki yöntemlerin hemen hemen aynısı kullanarak işlenmeye devam ediliyor.
Benzeriz Batad Pirinç Tarlaları bu yüzden UNESCO kültür mirası listesinde de yer alıyor. Son yıllarda iklimlerin değişmesi, şiddetli yağışlar ve artan erozyon etkisiyle, Ifugao görkemli amfi tiyatro çeltik terasları tahrip olma tehlikesiyle karşı karşıya. Turistlerin de katılım gösterdiği gönüllü programlarla, çeltik tarlaları arasına taş duvarlar inşa edilerek sellerin yıkım etkisi azaltılmaya çalışılmış.
🧭 Filipinliler tarafından dünyanın sekizinci harikası olarak tanımlanan Batad Pirinç Tarlalarını görmek için kaldığım Banaue Kasabasından Batad Köyüne gittim. Banaue’den kalkan ve Batad’da 8 km yürüyerek ulaşabileceğim bir kavşaktan geçecek bir yerel otobüs olduğunu öğrenmem ile otobüse atlamam arasında 3 dk ancak geçmişti.
Batad Gezi Rehberi
Batad, Ifugao ilindeki tenha bir topluluk ve uzak Banaue köyü. Cordilleras bölgesinde yer alan beş Pirinç Tarlasının bir parçasını oluşturan muhteşem bir amfi tiyatro benzeri pirinç teraslarına ev sahipliği yapıyor. 1995 yılından bu yana beş pirinç tarlasından biri olarak köyün terasları da UNESCO Dünya Mirası Alanı olarak kabul edilmiş.
Yaklaşık 2.000 yıl önce tamamen el yapımı ve oyulmuş Batad pirinç terasları, bölgedeki ve tüm Filipinler’deki tüm pirinç terasları arasında en iyi korunmuş olanı olarak günümüze gelmiş. Batad civarında yaklaşık 1.500 kişi yaşıyor. Hala çok geleneksel ve basit bir yaşam tarzına sahip olduklarından antropolojik olarak ilgi çekiciler.
Pirinç ekimi, hasadı ile ilgili çeşitli ritüelleri var. Ayrıca geleneksel kıyafetlerini giyip ana dillerini konuşuyorlar. Yirminci yüzyılın başlarına kadar, Ifugaolar dış dünyadan tamamen izole kalmışlar. Ifugao’nun çoğu çiftçilikle uğraşıyor. En çok da geleneksel teras sistemi ile çeltik yetiştiriyorlar.
Bir zamanlar Ifugaolar kafa avcılığı ile tanınıyorlarmış. Yani diğer kabilenin üyelerini avlamanın topluluğun sağlığına ve refahına fayda sağlayacağına, ailelerin doğurganlığını ve çiftliklerin verimliliğini artıracağına inanıyorlardı. Oldukça karmaşık olan, on bir farklı tanrı sınıfına inanıyorlar. En önemli tanrılar ise ölü ataların ruhları.
Ataların ruhlarına olan inançları cenaze törenlerini de büyük ölçüde etkilemiş. Biri öldüğünde ölen kişinin cesedi en güzel giysilerle giydirilerek bir sandalyeye oturtuluyor. Ölen kişinin ailesi varlıklı ise cenaze bir evden diğerine taşınarak her bir ailenin ölen kişinin anısına bir ziyafet vererek diğerlerini geçmeye çalışıyor.
İki hafta kadar bu ritüele devam ediyorlar. Sonrasında cesetin olduğu tabut bir mağaraya taşınıyor. Bir yıl sonra kemikler mağaradan çıkarılarak yıkanıyor ve bir battaniyeye sarılarak aile evinin arkasındaki bir rafa yerleştiriliyor. Yıllar içerisinde Hristiyan misyonerleri bu inançları etkileyip çoğunun Hristiyan olmasını sağlamış olsa da geleneği uygulayanlar da kalmış.
BATAD NEREDE KALINIR
🏨 Batad Köyünde benim kaldığım Rita’s Mount View Inn otelden şaşmayın ✔︎ Banau’de konaklayacaksanız Baleh Boble Guesthouse, Uyumi’s Greenview Lodge, Banaue Evergreen Hostel, Bogah Homestay ve Native Village Inn otellerinin herhangi birinde kalabilirsiniz ✔︎
Banau kasabasından Batad’a gitmek için bindiğim otobüse son saniyede bindiğimden doğal olarak otobüste yer Kalmamıştı. Ancak gençler hemen kalkıp bana yer verdi. Tam bir köy otobüsüydü. Çuvallar, ayakları bağlanmış tavuklar, meyve sepetleri ve her birinin yüzünde derin izler olan Filipin yerlisi köylülerin bana dönük yüzleri ile bir filmin içerisinde gibiydim.
Filipinler’e geleli daha iki gün olmuştu ve ben şimdiden bu insanları sevmiştim. Herkes durmadan bana sorular soruyordu. Ben de bir sağa, arkamdakilere, önümdeki koltuktakilere, hepsine cevap vermeye çalışıyordum aynı anda. “Nerelisin, ne zaman geldin, ne kadar kalacaksın, nereye gideceksin, bizim köye de gel, bizde kal, neden evli değilsin…? gibi bitmek bilmeyen soruları memnuniyetle yanıtladım.
Kimse Türkiye nedir, nerededir bilmiyordu, önemi de yok zaten. Sadece kendisine benzemeyen bu beyaz insanı merak ediyorlardı bozuk yollar boyunca. Her yanın dağlık olduğu bölgede vadilerden geçtiğimiz yollar betondan yapılmıştı. Deller yolların çoğunu alıp götürmüş, geride harabe toprak bırakmıştı.
Bir ay önceki tayfun sonrası yok olmuş köprüden eser kalmamış ve üzerinden geçtiğimiz bir köprü henüz yeniden yapılmıştı. Sol taraf ormanlarla kaplı yamaç iken sağ tarafımızda çok derin uçsuz bucaksız bir vadi uzanıyordu. Eteğinden geçtiğimiz yamaçlardan adeta sular fışkırıyor, her yanda küçük şelaleler oluşmuştu.
Bazen dere gibi akan suların içerisinden sarsıla sarsıla geçiyorduk. Yarım otobüsümüz otobüsten çok kamyondan bozma bir araç gibiydi. Kimisi için eminim bu anlattıklarım kesinlikle işkence gibi gelebilir ama velhasıl ben yolda olmanın, anın keyfini çıkarıyordum her şekilde.
Banau kasabasından Batad köyüne yaptığım 45 dakikalık sonrasında kavşağa vardığım söylendi. Şoföre 30 peso ödedim, oysa aynı noktaya gelmek için anlaşmaya çalıştığım 3 tekerlekli tricyclelar şoförleri benden 300 Peso istemişti ve üstelik bu kötü otobüs kadar konforlu da değiller.
Her zaman bir şeyi daha ucuza getirebilmenin yolunu bulma konusunda daha uzmanlaştım ve şansı yakalamayı da öğrendim yolda olma sürecimde. Kavşaktan Batad Köyüne giden patikaya saptım, patika değil adeta yol yapmışlardı, hatta yolun bazı kısmalarına beton dökülmüş. Ne de olsa 455 gündür kesintisiz geziyorum.
Yine Banaue kasabasında bilgi aldığım bir rehber, bu kavşaktan Batad köyüne gidebilmek için rehbere ihtiyacım olacağını yoksa ormanda kaybolabileceğimi söyleyip tedirgin etmişti ben. Başkaları için belki haklı olabilir ama ben çok güzel patika boyunca yanımdan akan küçük çayları geçerek, bolca manzaranın fotoğrafı çekerek inanılmaz Batad köyü manzarasına bakan tepedeydim.
Otobüsten inip yürümeye başladığım patikadan Batad köyüne giden yol 8 km kadar uzanıyor. Az değil tabi, ancak büyük sırt çantamı Manila’da bırakıp hafif bir çantayla bu tepelere tırmanmak bana çok kolay ve eğlenceli geldi. Hatta zevkten kendimden geçerek yürüdüm tüm yolu.
Tepeyi aşıp da 2 bin yıllık UNESCO mirası Batad Çeltik Tarlaları ile göz göze geldikten sonra olan tüm yorgunluğum da uçtu gitti. Pirinç tarlalarının teras şekilde yayıldığı vadinin ancak bir kısmını görebiliyordum ama gördüğüm yarım manzara dahi ağzımı açık bırakmaya, beni büyülemeye yetmişti. Alabildiğine uzanan sisle kaplı dağlar ve tepeler ve ıslak parıldayan orman manzarasında köye yürüdüm.
Yeşilin her tonu gözlerimin önündeydi. Yol boyunca akan derelerden su şişemi doldurup doldurup içiyordum. Hani suyun lezzeti bu kadar güzel olur! Ne kadar süre yürüdüğümü bilmiyorum, galiba kavşaktan köye 1,5 saat yürümüştüm ve Batad Köyüne vardım. Köye girince önce kaydınızı yapıyorsunuz ve gönlünüze göre de bir para bağışlıyorsunuz.
Köy girişinde birkaç guest house reklam panolarını görmüştüm. Köy tüm manzaraya hakim bir tepenin üzerine kurulu Rita’s Home Stay Inn bana cazip gelmişti. Dünyanın en güzel manzaralarından birine bakan, 6 odalı küçük, temiz ve şirin home stayde 300 Peso’ya (13 TL) oda kiraladım.
Ifuago halkını tanımlamak gerekirse ‘cool’ tanımı buna en uygun kelime olur sanırım. Filipinler’in en kalabalık adası olan Luzon adasının kuzey kesimindeki dağlık bölgelerde yaşıyorlar. Zaten zaman yavaş akıyor burada, insanlar da çok yavaş. Hareketlerindeki o dinginliği sezebiliyorsunuz, bakışlarında bile o sakinlik ve dinginlik var.
Rita’s Home Stay Inn sahibinin kızı Germaine ile tanıştım ve şahane manzaraya bakan verandada sohbet ettik. Aynı zamanda restoran hizmeti de verdiklerini öğrenince menüde gördüğüm pizzayı ısmarladım. Binlerce yıllık bir köyde salaş bir guset house’da pizzanın tadı da isteseniz de istemeseniz de enfes oluyor doğrusu.
Yemek sonrası verandada dinlenip manzaranın keyfini çıkartıp, Batad Pirinç Tarlalarını gezmeyi ertesi güne bıraktım. Gözünüzü ayırmanız mümkün değil zaten. Hipnoz edici bir havası var.
Batad gezilecek yerler arasında Tappiyah Şelalesi oldukça popüler. Köyden, pirinç tarlaları arasından geçip şelaleye gidiş-dönüş en az iki saati buluyormuş. Banaue kasabasına geri dönmem için sabahtan geldiğim kavşağa geri yürümem gerektiğinden Batad köyündeki zamanımı sıkışık yaşamak istemedim. Burada iki gece kalmaya karar verdim.
Akşama doğru, benimle aynı yerde kalan ve pirinç tarlaları ile şelaleyi gezmekten dönen bir Alman çiftle tanıştım. Çok samimi ve hoş sohbetlerdi, karşılıklı yol hikayelerimizi uzun uzun paylaştık. Akşam yemek sonrası kaldığımız homestayin sahibi Romeo geldi ve dedesinden kalma geleneksel Batad kulübesini (Hut) bize göstermek istedi.
Memnuniyetle kabul edip ve home stayin yanındaki hut’a geçtik. Gizemli bir havası olan büyüleyici küçük kulübenin içerisi adeta etnografik bir müze gibiydi. Yıllar önce kullanılmış geleneksel çömlekler, hasırdan yapılmış sırt çantaları, kılıçlar, bıçaklar, el oyması tahta heykeller kulübenin her yanındaydı.
İçerisi is kokan ve bazı yerleri isten kararmış kulübenin ortasındaki ocakta ise hafifçe yanan bir ateş vardı. Kulübeyi nemden uzak tutmak için ateş her zaman canlı tutuyorlarmış. Kulübenin üst tarafındaki raflarda ise harman sonrası kuruması için bırakılmış pirinç başakları vardı.
Romeo, kadim Ifuago yerlilerinin kabile hayatı, gelenekleri, seremonileri ile ilgili bize çokça bilgi aktardı. Kendisi çok güzel İngilizce konuşuyor. Bize Ifuago yerlileri kültürü, gelenekleri ve seremonileri hakkında o kadar çok hikaye anlattı ki bu asırlık kulübede, ateşin çıkarttığı dumanının solumamıza rağmen 1 saate yakın oturduk.
Bölgeyi araştıran birkaç bilim adamı uzun süre bu kulübeyi kiralayıp burada kalmış. Alman bir antropolog ise 6 ay boyunca bu küçük kulübeyi kiralamış. Bir başka biyolog ise bu kulübede 3 ay kalmış. Kulübeyi kiralayan diğer bir gezgin uyuması için verilen döşek ve battaniyeyi istememiş, ilk yerliler gibi ahşap tarihi zeminde uyumuş.
Gecenin ilerleyen saatleriydi ve verandaya dönüp bir süre de orada oturduk. Etrafımızda ateş böcekleri uçuşuyordu. Çaylarımızı içtikten sonra uyuma zamanıydı. Gün boyu gözümü ayıramadığım, UNESCO Dünya Mirası listesindeki 2000 yıllık pirinç tarlalarını yakından görmek için yarın vadiye ineceğim.
Asya’da en iyi korunan İspanyol kolonisi olarak kabul edilen Filipinler, birçok farklı kültürün yaşadığı bir ülke. Banaue, Batad, Sagada ve Vigan çevresinde yaşayan yerliler halen yüzlerce yıl önce inşa edilmiş geleneksel evlerinde oturmayı sürdürüyor.
Day 456: Filipinler:3, Batad, 2 Kasım 2011
Sevgili Kemal,
Şu anda Sagada’dayim Öncelikle Batad daki Rita homestay sahibi Germenia’nin sana çok selami var Internetteki seninle çekilmiş fotoğraflarını gösterince kendi de oglu da sevinçten havalara uçtular. Benden fotoğrafı alıp hemen duvara yapistirdilar.
Gerçekten yazdığın gibi Batad köyü ve teraslar bir harika. Teraslar ve şelale yürüyüşünde ben de esim de zorlandık ama buna değer 60 yaşında by- pass ameliyatli ve gunde iki paket sigara içen biri için biraz zordu.
Yazılarından o kadar çok çok yararlandık ellerine sağlık. Daha önce Güney Afrika yazılarından da yararlanmistim. Sen ve senin gibi arkadaşlar bizim gibi acemi gezginlere yol gösteriyorsunuz.
Sagol
Manila varışlı tatilimizde almış olduğumuz Caticlan-Boracay uçuşu ile aynı gün Caticlan’da olmayı planlıyoruz. YoldaOlmak.Com’da yapmış olduğumuz gezintide Batad-Banaue pirinç tarlalarının da görülmeye değer olduğunu fark ettik.
Sizden ricamız acaba Boracay’da konaklamadan önce günü birlik ya da 1 gece konaklamalı olarak Batad pirinç tarlaları, Tappayi Şelalesi’ni görme imkanımız olabilir mi?
Batad ulaşımını, havaalanından araba kiralayarak ya da herhangi bir tura katılarak sağlamamız mümkün mü? Batad’ta konaklama imkanımız kısıtlı mı?
Bu konuda bizimle deneyimlerinizi ve bilgilerinizi paylaşıp bir yol gösterebilir misiniz?
Teşekkürler…
Banaue ve Batad Pirinç tarlaları UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alıyor. Olağanüstü manzaraya ve atmosfere sahip yerler. Kesinlikle görülmeye değer.
Eğer Banaue Kasabası’na öğleden önce varırsanız Banaue ve Batad Pirinç Tarlaları ile Tappayi Şelalesi’ni görme şansınız olabilir.
Sabah 7-8 gibi orada olursanız, ulaşım işini de hızlıca organize edebilirseniz yetişir. Bunun için biraz fit olmanız da gerekiyor. öncesinde uzun yürüyüşler yapmış olmanızı tavsiye ederim. Zorlu bir treeking değildi (bana göre) ama fit olmayanlar için zor gelmişti.
Banaue için 1 saat yeterli.15 dakika Banaue-Sagada yolunu yürürseniz veya bir araç kiralarsanız tepeden şahane manzarayı izleyebilirsiniz. Banau’de çok sayıda konaklama mekanı var, her bütçeye de uygundur. Erken rezervasyon yaptırmanıza gerek olmasa da vaktiniz varsa yine de ilgilenin derim.
Filipinler Hava Durumu da takip edin. yanınızda hava durumuna göre yağmurluk bulundurmanız gerekebilir.
Batad, Banaue, Tappayi Şelalesi ile ilgili yazıları tarih sırasına göre sırayla okursanız detaylı bilgileri daha iyi anlayabilirsiniz. Hem fiyatlar hem de sizleri neler beklediği konusunda epeyce bilgi sahibi olabilirsiniz. Henüz Filipinler gezi rehberi hazırlamadım ama var olan bilgiler benim rotalarımda rahatça gezmek için yeterli.
İyi organize olursanız banaue veya Batad’ta kalmanıza da gerek yok. Manila’dan gece otobüsü ile gelip, yine aktivite sonrası akşam otobüsü ile dönebilirsiniz.
Yorucu olsa da nasılsa sonrasında Boracay’da dinlenecek vakti bulursunuz 🙂
Sagada’da yer alan Asılı Tabutlar ise yine mutlaka görülmeli. Dünyada sadece Çin ve Filipinler’de bulunuyor.
Birde Marmaris’imizi görün derim.
İnsanın gidince görünce bir daha dönesi gelmez. Böylesi yerlerden sonra şehir hayatı zulümdür bence.
Dünyanın keşfedilmemiş yerlerinin en güzel fotoğraflarını paylaşıyorsunuz, teşekkürler.
Marmaris tatili düşünen tüm arkadaşlara yardımcı olmak isteriz. Tatililiniz boyunca katıla bileceğiniz bir çok aktivite hakkında bilgiler ve güncel fiyatları burada görebilirsiniz.
Gerçekten mükemmel! Çok beğendim ve çok duygulandım.
Çoğu kişinin hayallerini gerçekleştirebiliyor olabilmeniz ne güzel! Bilgilendirmeleriniz için sonsuz teşekkürlerimle, tebrik ediyor ve iyi çalışmalar diliyorum.
İnsan burada dertlerinden arınır. Huzur dolu nefis bir yer ve telefon bile burada doğru dürüst çekmiyor. Skünet ve huzur var burada.
2 yıl evvel Filipinler gezimi sizin blogunuzu okuyarak planladım. Hatta otelin balkonunda çektiğiniz bir fotodan etkilenip aynı otelde kaldım. Siteyi zevkle takip ediyorum.
Çok sıcak kanlı ve hoş insanlar. tavsiye ederim buraya yolu düşenlere, pizza dahi yapıyorla. 🙂
Rita’s Home Stay Inn
Göz kamaştırıcı. İnsan burada yaşlanmaz. Huzur…
Kemal bey, 10 şubat ta Clark a gidiyoruz. Buradan Günübirlik olarak Batad a gidebilirmiyiz. Nasıl tavsiye edersiniz. Güzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık.
Günübirlik gidemezsiniz. Banaue’ye gitmek zaten anımsadığım kadarıyla 6-8 saati. Oradan da batad’a geçmeniz için 2 saat yolculuk etmeniz gerekiyor.