Pattaya tarihi oldukça başarılı sayılır. Bir zamanlar ufacık bir balıkçı köyü iken şimdilerden ülkenin en büyük turist merkezi haline geldi. Gece hayatı bakımından ise dünyanın en önemli ilk 5 destinasyonları arasında yer alıyor. Bangkok’a yaklaşık 1 saat uzaklıktaki Pattaya, 24 saat boyunca hareketliliğini kaybetmeyen coşkulu bir şehir.

1960’ların başlarında keşfedilmesinden bu yana, Pattaya sadece Krallığın en önemli turizm merkezlerinden biri olmakla kalmayıp aynı zamanda bir çok kültürün tek bir yerde toplandığı hızla büyüyen bir şehre dönüştü. Peki bu kadar hızlı bir şekilde balıkçı kasabasından bugün bildiğimiz ‘Eğlence Kasabasına’ dönüşmesini sağlayan şey neydi?

pattaya hikayesi

Pattaya Şehrinin Doğuşu

Pattaya, ismini daha sonraları Büyük Kral Taksin (King Taksin the Great) olarak meşhur olacak olan Siyam Kralı Phraya Tak’dan geliyor. 18. yüzyılın sonlarında (1767), eski Ayutthaya Krallığı, Burmalılar tarafından saldırı altındayken Phraya Tak (Kral Taksin) bu bölgede çok iyi bir savaş çıkartmış.

Phraya Tak’ın düşmanlarını yendiği bu bölge kısa zaman sonra Thap Phraya (Phraya’nın ordusu) adını almış, sonraları Ph(r)attaya da ki harf düşürülerek basitleştirilmiş ve ‘yağmur sezonunun başında güneybatıdan kuzeydoğuya esen rüzgar’ anlamına gelen Phattaya olmuş.

Malta

Sonraki 200 yıl boyunca, haritada ilk kez yer almasına kadar geçen sürede bilinmeyen balıkçı köyü olarak kaldı. Bu durum, 1950’lerin sonlarına kadar sürdü. Kaderin cilvesi mi denir? Sonra yine bir savaş Pattaya’yı bir sonraki haline sürükledi. Bu seferki binlerce Amerikan askerinin Tayland’da konuşlandığı Vietnam Savaşıydı.

Vietnam savaşına katılan Amerikan askerleri, Pattaya’yı bir dinlenme yeri olarak kullanıyordu. Sürekli gelen askerler sayesinde kalacak yer, dükkan, bar ve diğer hizmetler çok hızlı bir şekilde büyüdü. Henüz 1959 yılındayken Pattaya çoktan bir turist merkezi olmaya başlamıştı. 1964’de bir belediyeye dönüştü.

Resmi bir kayıt yok, fakat anlatılanlara göre 29 Nisan 1961’de, Tayland’ın Chonburi eyaletinin ilçesi Sattahip’te yer alan U-Tapao Tayland Kraliyet Donanması Havaalanına konuşlanmış bir grup Amerikalı asker, dinlenmek amacıyla bilinmeyen balıkçı kasabasına Pattaya’ya gelmiş. Bu, kelimenin tam anlamıyla Pattaya’nın günümüze dönüşümünü başlayan sağlayan fitili ateşlemiş.

O zamanki Pattaya, 1950 sonları/1960 başlarında, sadece şimdiki Güney Pattaya’dan oluşan küçücük bir yerdi. Amerikan askerleri burayı o kadar çok sevdilerki ünü askerler arasında çok hızlı bir şekilde yayıldı ve daha fazla asker bu cennet gibi koya akın etmeye başladı.

Bu Amerikan istilasının sonuçlarını tahmin etmek hiç zor değil. Sahil boyunca ilk dükkanlar, oteller ve restoranlar, Tayland dilinde yabancılara verilen ad olan farangların hizmetine açıldı. Asıl önemlisiyse bugünün Pattaya’sının ana karakterini oluşturan ilk ‘beer-bars/bira barları’ açıldı. Pattaya tarzı bu barlar içkiden daha fazlasını sunuyordu.

Kısa sürede, çoğu Tayland’ın fakir Kuzey Doğu bölgesi Isan’dan olmak üzere binlerce Taylandlı kız, görece çok daha zengin ve sekse aç olan Amerikalı askerlere hizmet için Pattaya’ya akın etmeye başladı. Bir zamanların sakin balıkçı köyü Pattaya, adı gece hayatı ve seksle anılan bir kasabaya hızla dönüştü.

pattaya tarih
1960’larda Pattaya

Bir tarım ülkesi olan Tayland, 1970′lerden sonra ekonomik stratejisini yeniden yapılandırarak yükselen değer olan turizme yöneldi. Gelişen turizmle birlikte Bangkok, Phuket ve Pattaya’yı gece hayatının gözde merkezleri haline geldi. Bununla birlikte gelişen seks endüstrisi de bundan nasibini aldı.

Özellikle Bangkok’dan olmak üzere, yavaş yavaş zengin kesinler de Pattaya’yı ziyaret etmeye başladı. Bir çoğu bungalovlar ya da sahil kesiminde ufak evler satın aldılar ya da kiraladılar. Artık Pattaya hem yerli hem de yabancılar için bir tatil mekanı olmuştu. Tay hükümeti 1978 yılında Pattaya’yı şehir yaptı.

Artık kendini yönetebilen, yönetim kadrosu ve valisi olan bir kent halini aldı. Pattaya, toplamda 200km²’lik bir alana sahip ve bunun yaklaşık 50km karesi kara, geri kalan 150 km2’lik alan ise popüler Mercan Adası olarak da bilinen Koh Larn’ı da kapsayan adalardan oluşuyor.

Zamanla Pattaya’nın tüm dünyadaki popülaritesini arttırdı. 1980 ve 1990 yıllarında Avrupa’dan birçok turist gelmeye başladı. Araplar da onlardan geri kalmadı ve sürekli artan bir sayı ile gelmeye devam ettiler. Türkiye’den de hatırı sayılır turist Pattaya’ya gitmeye başladı. 2008’de 5,8 milyon kişinin ziyaret ettiği şehre, 2011’de 7 milyon kişi gitti.

Böylece Pattaya, her yıl milyonlarca turist çekerek Tayland’ın en büyük tatil yeri oldu. Bu kadar ilgiden dolayı turizm endüstrisi de gelişti. Konaklama hizmetleri, restoranlar ve barlar, cafeler ve onların tüm çalışanlarının kalitesi üst seviyelere ulaştı. Şimdilerde Pattaya Tayland’ın ‘parti’ şehri olarak biliniyor.

pattaya kısa hikayesi
Jomtien Bölgesi, Pattaya

Tayland hükümeti, Bangkok ve Pattaya arasında ulaşımın mükemmel olması için çok ciddi adımlar attı. 147 km’lik üst düzey kalitede yapılmış bir yol iki şehri birbirine bağlıyor. Bu da 2 saatlik bir yolculukla birinden diğerine gitmeyi mümkün kılıyor.

Hükümet Tayland turizmini destekleyerek oluşturduğu güvenli ortam ve rahat yaşam standartları sayesinde bütün dünya çapında emekliler ve yurtdışında çalışanlar için evden uzaktaki ‘ev’ halini aldı. Yurt dışından gelip çalışmak için yerleşenlerden (expatlar) ve stressiz tasasız bir hayat için Pattaya’yı tercih eden yabancılardan Pattaya’ya yerleşmeye başladı. Tropikal iklim her zaman şehre bir tatil havasının hakim olmasını sağlıyor.

Kendi yaşadıkları ülkelerde bulabilecekleri hizmetlerin aynılarını, hatta daha rahat bir yaşantıyı burada da bulabiliyorlar; hem de çok daha ucuza. Alışveriş merkezleri, uluslararası restoranlar, yerel barlar, sosyal kulüpler ve sinemalar oldukça fazla. Pattaya’da 10 binden fazla yerleşik olarak yaşayan yabancı bulunuyor. Expatlar bu tatil şehrinde huzur dolu bir emeklilik hayatı yaşıyor.

Şehirde yaşayan, çalışan çoğunluğu Batı Avrupa ile Kuzey Amerikalı yabancıların oluşturduğu talep, şehirde her yerde çok katlı lüks apartmanların da yükselmesine neden oldu. Şehir çok katlı bina sayısında, ülkenin başkenti Bangkok’tan sonra ikinci sıraya yerleşti.

Büyüyen inşaat sektörü diğer sektörlerin de lokomotifi oldu. Resmi nüfus 100 bin kişi civarında olan şehrin nüfusu expatlarla birlikte katlanarak artmaya başladı. Nüfusun büyük bölümünü Pataya’da çalışan yerliler ve uzun süreli çalışmak için gelen yabancılar oluşturuyor.

Pattaya Tarihi

Yabancı turistlerin durmak bilmeyen akını sayesinde yerli halk kolayca satış yapıp para kazanabildiğinden, Tayland’ın her tarafından insanlar Pattaya’ya aktı. Bu insanların çok büyük bir kısmı gelip yerleşiyor, bir çoğu da sadece sezonluk olarak birkaç ay iş yapıp dönüyor. Bangkok gibi büyük şehirlerden bile iş yapmak için buraya gelen var. Tayland’da Pattaya gibi başka bir yer yok.

Tayland turizmi ve imaj problemi

Uluslararası medyalarda bu kötü imajın yayılmasının ardından Krallık dünya çapında ‘Asya’nın seks turizm merkezi’ olarak tanınmaya başladı. Maalesef Krallığın eşsiz kültürü, harika plajları ve tropik adalarına rağmen henüz iyi bir imaj çizmeye vakit bile kalmadan çok büyük bir itibar kaybına uğradı.

Fakat bir gerçek var ki Tayland’a gösterilen bu tek taraflı bakış dünyanın en büyük turist merkezlerinden biri haline gelmesinde çok büyük bir rol oynayıp geri kalan tüm her şeyi gölgede bıraktı.

Tayland sadece seks ve gece hayatından ibaret değil. Son yıllarda Tayland Turizm yetkilileri ülkenin yerlerde olan imajını seks turizminden kurtarıp daha çok aile odaklı ‘kaliteli’ turizm’e dönüştürmek için çok çaba harcıyor. Aslında 1990’ların sonlarına doğru bu çabalar meyvelerini vermeye başladı.

Kendi kendine ‘Gülen Yüzlerin Ülkesi’ ismini kazanan ülke artık sadece bekar erkek turistlerin değil, çiftlerin, ailelerin ve emekli insanların da odak noktası haline geldi. Artık ülke sadece ‘Tayland gece hayatı‘ ve ‘Tayland seks turizmi’ gibi kelimelerle anınmayacak.

Tayland’da herkes için bir şeyler var, beyaz kumlu plajlar, altın süslü Budist tapınaklar, yemyeşil yağmur ormanları, tropikal adalar, çılgın gece hayatı ve uygun fiyatlı bungalovlardan beş yıldızlı lüks otellere kadar…

9 Yorumlar

  1. Yazdıklarınızı gün gün okumak istedim. 4. günden 3 sayfa gidince 269. gün yazısına geldim. Liste gibi görebileceğim ya da sırayla okuyabileceğim bir başlık var mıdır?

  2. Agustos ayi boyunca orda kalmisiniz. Bu sene agustos ayinda gitmeyi dusunuyorum. Daha once subat ayinda gitmis ve cok eglenmistik. Agustos ayinda da ayni sekilde eglence dolu muydu

  3. Bence yeni bir başlangıç için çok güzel bir yer seçmişsiniz. İnsanın gidip de dönmemesi geliyor. Hele kışın gitmişseniz 🙂

  4. Ben de Kırgızistana gittim, Issık Gölu çevresini gezdim, yaylalara çıktım. Türkiye’ye döndüğümde sanki beynim yenilendi. Maddi durumum çok iyi olsa sizin gibi gezerdim ben de. Görsel insanım, sizin gezdiğiniz yerlerin fotograflarını nerde bulabilirim??

    • Gezmek insanın ufkunu açar, dünyayı bambaşka gözlerle görmemizi sağlar. imkan varsa gezmeli. Benim maddi durumum çok iyi değil, ekonomik gezmenin yollarını biliyorum sadece.

      Blog menüsünde yer alan Instagram ve Galeri bölümlerinde bazı fotoğrafları görebilirsiniz. Yine bunun yanında Facebook Yolda Olmak sayfamda fotoğrafları yayınlıyorum.

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz