Dolmabahçe Sarayı, İstanbul‘da Osmanlı İmparatorluğu döneminde 19. yüzyılda inşa edilen en önemli yapılardan biri. Kabataş’tan Beşiktaş’a uzanan Dolmabahçe Caddesi ile İstanbul Boğazı arasında 250 bin metrekarelik alanda yer alan sarayın 1843 yılında başlayan inşaatı 1856 yılında tamamlanmış. Kendine has mimarisiyle oldukça dikkat çeken saray, pek çok eserde imzası olan Balyan Ailesi’nin bir eseri.
İstanbul Boğazının ihtişamlı yapılarından biri olan Dolmabahçe Sarayı, Sultan I. Abdülmecit tarafından yaptırıldı. Dolmabahçe Sarayı’nın cephesi, İstanbul Boğazı’nın Avrupa kıyısında 600 metre boyunca uzanıyor. Dolmabahçe Sarayı, Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün son günlerini geçirdiği ve 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yumduğu yer olarak da öneme sahip.
Dolmabahçe Sarayı, İstanbul
Dolmabahçe Sarayı, İstanbul’da Osmanlı İmparatorluğunun son döneminin en ihtişamlı yapılarından. 19. yüzyılın en önemli yapılarından olan saray, içinde yer alan süslemeler, birbirinden güzel tablolar ve nadide eserlerle bugün hala İstanbul’un en turistik merkezlerinden biri.
Dolmabahçe’nin bulunduğu Beşiktaş sahil bölgesi, geçmişte Boğaziçinin koylarından biri olarak gemi ve tekne yapımı ile uğraşanların zaman geçirdiği bir yerdi. Antik çağlardan itibaren doğal bir liman olan sahile Bizans döneminde kraliyet sarayları inşa edilmiş.
Osmanlı döneminde donanma gemilerinin demirlendiği ve denizcilikle ilgili çeşitli törenlerin gerçekleştirildiği sahil, 16. yüzyılda toprakla doldurularak genişletildikten sonra Dolmabahçe ismini aldı. Osmanlı padişahının Topkapı’da ikamet etmesine rağmen hanedanın hasbahçe olarak kullandığı Dolmabahçe yıllar içerisinde Osmanlının gözde sayfiye yerine dönüşmüş.
Dolmabahçe Sarayı tarihi
Sultan Abdülmecid’in isteğiyle 1839 yılında yapımına başlanan Dolmabahçe Sarayı, eskiden gemilerin demirlediği daha sonra hasbahçe olarak kullanılan bir alana inşa edilmiş. Dolmabahçe Caddesi üzerinde 600 metre boyunca uzanan yapı, Türk ve Avrupa mimarisinin bir karışımı olarak ünlü mimar Garabet Amira Balyan ve oğlu Nigoğos Balyan tarafından tasarlanmış.
İlk olarak 1856 yılında kullanıma açılmış olan saray, yapıldığı dönemde tam 5 milyon altına mal olmuş. Dolmabahçe Sarayı’nı yaptıran Sultan Abdülmecid sarayda sadece 5 yıl yaşayabilmiş.
1927- 1949 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılan sarayı, 1927-1938 yılları arasında Cumhuriyetimiz’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk kullanmış. Atatürk bu süre boyunca İran Şahı Pehlevi’den Irak Kralı Faysal’a, Ürdün Kralı Abdullah’tan, İngiliz Kralı Edward’a kadar pek çok önemli ismi Dolmabahçe Sarayı’nda ağırlamış.
Sarayın turizme ilk açılışı, 1930 yılında Turing kurumlarının dünya kuruluşu olan Alliance Internationale de Tourisme’nin Avrupa toplantısının Dolmabahçe’de yapılması sayesinde olmuş. Atatürk, yaklaşık 11 sene ziyaretlerinde kullandığı sarayın 71 numaralı odasında 1938 yılının 10 Kasım günü saat 09.05’te hayata gözlerini yumdu. Atatürk için yapılan son saygı geçişi sarayın Muayede Salonu’nda yapılmıştı.
Saray, Atatürk’ten sonra 1952’de Millet Meclisi İdare Amirliği’nce haftada bir gün olmak üzere halka açılmış. Çeşitli nedenlerle ziyarete kapatılıp, açılan saray en son ziyarete açıldığı 1984 yılından beri müze-saray olarak kullanılmaya devam ediyor.
Dolmabahçe Sarayı’nın bölümleri
Osmanlı Dönemi’nde yapılan saraylarda bulunmayan bir ihtişama sahip Dolmabahçe Sarayı, 250 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu. Marmara Adasından getirilen mermerler kullanılarak inşa edilmiş olan sarayda Barok, Rokoko ve Ampir mimarilerine ait motifler mevcut.
Duvarları ve tavanları ender bulunan sanat eserleri ve altın süslemelerle dolu olan sarayda toplam 285 oda, 44 salon ve 6 hamam bulunuyor.
Saray devletin yönetim işlerinin görüşüldüğü Mâbeyn-i Hümâyûn (Selâmlık), padişah ve ailesinin özel yaşamını sürdüğü Harem-i Hümâyûn ve Padişah’ın devlet ileri gelenleriyle bayramlaşması ve devlet törenleri için ayrılmış kısım Muâyede Salonu (Tören Salonu) adı verilen 3 bölümden oluşuyor.
Harem ve Mâbeyn bölümleri arasında yer alan Muâyede Salonu, 2 bin metrekareyi aşan yapısı ve 4.5 tonluk İngiliz avizesiyle sarayın en yüksek ve en görkemli yeri olarak biliniyor. Sarayın Harem bölümü ise diğer saraylarda olduğu gibi kesin çizgilerle ayrılmıyor ama padişah ve ailesinin özel alanını temsil ediyor.
Bu bölümde sultan yatak odaları ve sultanın annesinin bölümü ile diğer kadınların ve hizmetkârların bölümleri bulunuyor.
Bütün kumaş ürünlerinin yerli olarak üretildiği sarayda 141 halı, 280 vazo, 158 saat ve yaklaşık 600 tablo bulunuyor. Sarayın içinde bulunan Avrupa ve Asya kökenli bitkilerle dolu bahçesi de oldukça dikkat çekiyor.
Sarayın Harem Bahçesi içinde ayrıca 2004 yılında yılında müze olarak açılan ve Milli Saraylar Saat Koleksiyonu’na ait saatlerin sergilendiği Dolmabahçe Saat Müzesi bulunuyor.
Dolmabahçe Sarayı giriş ücreti ve ziyaret saatleri
🗺 Adres: Vişnezade Mahallesi, Dolmabahçe Cd., 34357 Beşiktaş, İstanbul
📲 millisaraylar.org ☎️ 0 (312) 310 53 61
⏰ Dolmabahçe Sarayı ziyaret saatleri: Dolmabahçe Sarayı ziyaret saatleri 09.00–18.00. Saray, pazartesi günleri hariç haftanın 6 günü ziyarete açık.
🔐 Dolmabahçe Sarayı giriş ücreti: Dolmabahçe Sarayı giriş ücreti 30TL. Harem Bölümü, Camlı Köşk ve Saat Müzesi ile giriş ücreti 50TL. Müze Kart geçerli değil.
Dolmabahçe Sarayına nasıl gidilir
Dolmabahçe Sarayı, İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde bulunuyor. Dolmabahçe Camii’nin hemen ilerisinde, İnönü Stadı’nın (Beşiktaş Vodafone Park) çaprazında yer alıyor. Osmanlı’dan kalma nadide yapılardan biri olan Dolmabahçe Sarayı’na otobüs, tramvay, finiküler seçenekleriyle ulaşılabiliyor.
Dolmabahçe Sarayı’na otobüsle gitmek için Kabataş, Beşiktaş ya da Taksim yönlerinden kalkan ve İnönü Stadı (Beşiktaş Vodafone Park) durağından geçen otobüslere binmeniz gerekiyor.
Saraya tramvayla gelmek için Kabataş yönüne giden tramvaylara binip, yaklaşık 10 dakika kadar yürümeniz gerekiyor. Taksim-Kabataş arasında çalışan finiküler hattıyla da saraya rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz.
Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı’nın son dönemlerinde yapılan en güzel eserlerden biri. Saray, mimarisi, süslemeleri, atmosferi ve manzarasıyla İstanbul’da mutlaka görülmesi gereken yapılar arasında yer alıyor.
