Boğaziçi‘nin Anadolu yakasındaki Kuzguncuk, İstanbul‘un orta yerinde, huzur vaat eden, mahalle kültürünün hale devam ettiği, çağımıza örnek olabilecek bir köy. Asırlık çınar ağaçları, hanımeli kokulu sokaklarında dolaşırken çok eski zamanlarda yaşıyormuşsunuz hissi uyandırıyor.
İstanbul’un huysuz ve aceleci ruh hallerinden nasibini pek almamış, hayat Kuzguncuk’ta yavaş ve ahenkli akıyor. Bahçeli ahşap evleri, manzarası ve çay bahçeleriyle Kuzguncuk, her köşesine gerçek mahalle yaşamının sindiği sakin ve dingin bir semt. Kuzguncuk sokaklarında gezinirken hissettiğim buydu.
Kuzguncuk, İstanbul
Boğaz’ın dalgalı sularına karşı keyif çatan, ağaçlıklı yemyeşil bir vadi Kuzguncuk. Evliya Çelebi’ye göre ise semt, bugünkü adını 15. yüzyılda burada yaşayan ‘Kuzgun Baba’ isimli bir veliden almış. Eski adıyla ‘Kosinitza’, tarihi boyunca çok görmüş geçirmiş bir semt. 17. yüzyılda Kuzguncuk’un bir Musevi köyü olduğunu görüyoruz. Aynı tarihte Rumlarda yaşamış burada.
Boğaz kıyısında cami, kilise ve sinagogun yan yana yükseldiği, bağrında 19. yüzyıl İstanbul’unun kozmopolitliğini, hoşgörü ortamını barındırmış burası. Yüzyıllardır Müslümanlar, Museviler, Rumlar, Ermeniler ve Türkler bir arada yaşamış. Semtin yamaçlarından bakıldığında minare ve çan kulesinin hangi kubbeye ait olduğunu kestirmek güç.
Hemen merkezindeki denize paralel uzayan Boğaz yolu üzerindeki Ermeni Kilisesi Surp Krikor Lusavoriç’le ile Kuzguncuk Camii yan yana, aynı yükseklikte kubbeye sahip. Cami inşası için Ermeni cemaati bahçelerinden yer vermiş.
Kuzguncuk Camii imamı Aydın Hoca, buradaki hoşgörü ortamının diğer yerlerde de olmasını arzuluyor. Önceki Ramazan’da Museviler sinagogda iftar vermiş. İki yıl önce Musevilerin orucu ile Ramazan aynı zamana denk gelmiş. Mahallede yaşayan üç dinin mensupları birbirinin bayramını tebrik etmiş.
Kozmopolit yapı zamanla değişse de Kuzguncuk, özgün, sevimli, medeni, hoşgörülü ve çevreye duyarlı farklı ruhunu hissettiriyor. Semtin geniş ağaçlıklı caddesi İcadiye’ye girdiğinizde geçmişi, dönüşümleri ve bugünü görüyorsunuz. İki yanı ağaçlarla süslü İcadiye Caddesi eskiden dere yatağıymış.
İstanbul’un gayrimüslim geçmişini hatırlatan hemen solda Bet Yaakov Sinagogu, yanında da Ayios Yeorgios Rum Ortodoks Kilisesi var. Eskilerde ‘Bella Vista’ olarak da anılan Kuzguncuk, İstanbul’un Asya kesimindeki ilk Musevi yerleşim bölgesiydi. Avrupalı Musevilerin “Kutsal topraklara varmadan önceki son durak” olarak kabul edildiği yerdi.
Günlük yaşam burda olması gerektiği gibi ‘sade’ aktığını hissediyorsunuz. Asırlık çınarların süslediği yol boyunca, aralarına kafe ve restoranların serpiştirildiği fırın, küçük bakkallar, semt manavı, kasap, tuhafiyeci ve kafeler karşılıyor sizi.
Daracık sokaklardaki tarihi değere sahip ahşap evler Kuzguncuk’ta yüzlerce yıldır devam edegelen sıcak komşuluk ilişkilerinin en önemli tanıkları. Dostane ilişkilerin olduğu, havanın güzel, suyun güzel, muhabbetin bol olduğu bir yer.
Bugün her yeri işgal eden betonarme yığınların, uzayıp giden apartmanların arasında kalmış bizler için Kuzguncuk sokakları birer tablo gibi. Can Yücel’in şiirlerine, Rıfat Ilgaz’ın öykülerine ilham olan, Nazım’ın bir zamanlar gönül verdiği mahallenin Perihan Abla, Ekmek Teknesi gibi naif dizilere neden sahne olduğunu anlamak zor değil.
Semt çarşısında dolaşıp da esnafla Kuzguncuk hakkında sohbet etmemek olmaz. Küçük esnafın kapı önlerine taşan sohbetleri insanı mahalle havasına hemen sokuveriyor. Yıllardır çarşıda esnaflık yapanlar her yerde olduğu gibi burada da dokunun semte sonradan gelenler tarafından bozulmasından endişe ediyor. Kuzguncuk’ta göremeyeceğiniz şey, büyük kentlerin dayattığı alışkanlıklardan hız ve gürültü. Halk, “Burada iyiyiz, var olan iç akış yetiyor hepimize” diyor.
Kuzguncuk gezilecek yerler arasında bulunan Ayios Yeorgios Kilisesi‘ni geçince sola döndüğünüzde Perihan Abla sokakta buluyorsunuz kendinizi. Sıra sıra nefis ahşap evlerin dizildiği şirin sokak, 90’lı yılların başında çocuk olanlar için güzel anıları hatıralarda canlandırıyor.
Kuzguncuk birçok film, dizi, reklam ve moda çekimlerine ev sahipliği yaptı, ancak halk bunun için gelenlere biraz tepkili. ‘Kuzguncuk set değil, semttir’ diye eylem bile yapmışlar. Kuzguncuk esnafını kapılara “Dizici istemiyoruz” yazılı pankart asarken görebilirsiniz.
Kuzguncuk’un bu derece ilgi çekmesi semt sakinlerini biraz rahatsız etmiş. Başladığı günden bu yana Ekmek Teknesinin çekildiği semtin sakinleriyle çekim ekipleri arasında yaşanan gerginlik kavgaya dönüşmüştü. Pepsi reklam filmini çeken ekibinin etrafa duman yayan makinesi yüzünden yine kavga çıkmıştı.
Yeşilliği bol küçük ara sokaklarında huzur var. Sokak aralarında dolaşırken gördüğünüz nefis evlerin kapısında veya penceresinde ‘Burada fotoğraf çektirmek yasaktır’ şeklinde yazılara rastlarsanız saygı göstermede yine de kusur etmeyin. En azından mahallenin skünetine gürültüyle değil de sadece deklanşörün sesiyle eşlik etmeli.
Kuzguncuk’un geniş ağaçlıklı caddesinde biraz ilerlediğinizde, hemen sağda Ayios Panteleimon Rum Kilisesi karşınızda duruyor. 1831’de ibadete açıldığını içindeki kitabelerden öğreniyoruz. Zarif bir mimari yapıya sahip olan kilisenin orta mekanını örten kubbe, dört sütun üzerine oturuyor. Kapalı Yunan Haçı planına sahip kilisenin 1911 yılında yaptırılan çan kulesi, mermer avlu giriş kapısının üzerinde yer alıyor.
İnsanlara alışmış kediler, esnaf lokantaları, kafeler ve sanat galerileri arasından yokuşa dönen İcadiye Caddesi boyunca ilerleyince yaklaşık 700 yıldır varlığını sürdüren, semtin hafızasını oluşturan Kuzguncuk Bostanı çıkıyor önünüze. Semtlilerin dilindeki adıyla İlia’nın Bostanı, özellikle fotoğraf çekmek isteyenlerin uğrak noktası haline geldi.
Halka açık bir tarım ve eğitim projesi olan Bostan, küçük bahçelere ayrılan arazide kurayla belirlenecek kişilerin belirli bir dönem dikim ve hasat yapması üzerine kurulu ve öncelik Kuzguncuk sakinlerine verilmiş. Halk her yıl burada festivaller ve Hıdırellez şenlikleri düzenliyor.
Yaklaşık 100 küçük parsele ayrılan Kuzguncuk Bostanında mahalle sakinleri tarım yapma imkânı buluyor. Meraklısına hobi bahçesi kullanım alanı sunulan bostanda, meyve bahçeleri, tarım alanları, mesire alanı, amfi alanı, yürüyüş yolları, çocuk oyun alanı, tıbbi, aromatik bitki alanları, basketbol sahası bulunuyor.
Yokuşu tırmandıkça enfes manzaralarla karşılıyor sizi. Balkonlarında renkli renkli çiçekler sarkan ahşap ve cumbalı taş Rum evleri birbirinin manzarasını kesmeyecek şekilde, yüzleri Boğaz’a dönük yapılmış. Cadde Nakkaştepe’ye, oradan Bağlarbaşı’na uzanıyor ve tüm sıradanlığıyla İstanbul’un bildik kaotik yüzü karşınıza çıkıyor.
İyisi mi deniz kıyısındaki bu güzelim semtin nedense pek bir dar olan boğaza açılan penceresine geri dönün. Can Yücel’in sıkça oturup birkaç satır karaladığı Çınaraltı Kafeye gidin, dostlarla birlikte çay ve kahve için ve Boğaz’a doya doya bakın. Deniz manzarası keyfini banklar haricinde bir yerde oturarak çıkarmak istiyorsanız iyi bir seçenek. Çayı da her daim taze.
Ulaşım hem denizden vapurlarla hem de karadan belediye otobüsleri ve dolmuşlarla yapılabiliyor. Üsküdar’dan yürüyebilirsiniz. İstanbul merkeze bu kadar yakın olup da sokaklarında dolaştığınızda kentten uzaklaşmanızı sağlayacak başka böylesi bir doku yoktur sanırım.
Kuzguncuk size iyi gelecek eminim, bana iyi geldi çünkü.
Kuzguncuk Çınaraltı Cafe
Boğaz’a açılan bir balkon gibi olan Çınaraltı, sadece Kuzguncukluların değil, sanat ve edebiyatla ilgilenen başka yerlerden gelenlerin de buluşma yeri. Lezzet olarak çok beklentiye girmeyin. Manzarası çok hoş. Güzel havalarda buradan boğazı seyretmen keyfi bir başka oluyor. Tel: +90 216 310 4003
İsmet Baba Restoran
Denizin üzerindeki İsmet Baba iyi bir balık lokantası. Girişin hemen sağında müteveffa müdavimlerinin resimlerinin bulunduğu bir panoya göz atın. Tel: +90 216 553 12 32
Ekmek Teknesi
Bir dönemi bizleri ekran başına bağlayan efsanevi dizi Ekmek Teknesi’ni hatırlayanlar bilir. Buram buram nostalji kokan sokakta cağ kebabı yeme fırsatı sunuyor. Tel: +90 216 532 6677
Café Sitare
Nostaljik dekorasyonu, sıcacık atmosferi ve şık bahçesiyle keyifli bir yer. Tel: +90 216 391 4400
Alışveriş
Olive and Beyond
Ayvalık’taki bahçelerinde doğal zeytinlerin ilginç hediyelik eşyalarla birlikte sunulduğu bir küçük zeytinyağı dükkanı. Tel: +90 216 422 42 48
Kastamonu Köy Pazarı
Her cumartesi gelen organik sebze ve meyvelerin birkaç saat içinde tükendiği yerel market. Tel: +90 530 700 0757
Şifalı Şeyler
Her türlü baharat, pekmez, sabun, zayıflama çayı dahil pek çok şifalı şey muhteviyatlı.
Konaklama
DoubleTree by Hilton Hotel İstanbul – Moda. +90 216 542 4344
+90 216 414 8010
Gerçekten boğazın incilerinden bir tanesi.
İstanbul’da yaşanacak en güzel birkaç semtten biri. Boğaz’ın Avrupa Yakası’ndaki güzel semtlerde yaşamak için milyarder olmak lazım. Anadolu Yakası’ndaki Beylerbeyi, Kuzguncuk ve Beykoz gibi semtlerde biraz daha makul bir fiyatlandırma var. Ancak Kuzguncuk’ta da arz çok kısıtlı diye biliyorum. Kuzguncuk’a taşınmak isteyen çok olduğu halde, kiralık ev bulmakta zorlanıyorlar. Bu bir bakıma iyi bir şey. Semtin sürekli sakinleri var ve böylece dokusunu koruyor.
Yaşamak için tercih edilecek İstanbul semtlerinden. İnsan gidince ayrılmak istemiyor ama burada yaşamak da iyi bir bütçe istiyor.