Lüksemburg, Avrupa’nın en romantik, en masalsı şehirlerinden biri olsa gerek. Kıtanın en küçük başkentlerinden biri olsa da hayat kalitesi ve yüksek refah seviyesiyle birçok kentin önünde yer alıyor. Ülkeyle aynı adı taşıyan başkent adeta bir masaldan çıkmışçasına güzel ve UNESCO tarafından da bu güzelliği fark edilerek kent, dünya kültür mirası listesine eklenmiş.
‘Zenginliğin Başkenti’ unvanıyla anılan Lüksemburg şehri, yemyeşil ve huzur dolu bir atmosfere sahip, az nüfuslu sakin bir yaşam sürüyor. Alzette ve Pétruse Nehirleri’nin güzel görüntüsü, kendine özgü mimariye sahip evleri, tarihi yapıları, mistik ormanları ve yemyeşil vadileri ile nefes kesici güzelliklere ev sahipliği yapıyor.
Lüksemburg, çoğunlukla Avrupa’nın yeşil kalbi olarak nitelendiriliyor. Avrupa’nın ortasında yer alan şehir, küçücük yüzölçümüne rağmen göz alıcı ve son derece turistik bir merkez. Belçika, Fransa ve Almanya arasında kalan bir coğrafyada kurulmuş minik ülkenin aynı adı taşıyan başkenti Lüksemburg şehri, yüksek kayalıkların ve dik yamaçların üzerine kurulmuş küçük ama bir o kadar cazip bir yer.
Lüksemburg, etkileyici güzellikteki dağları, yemyeşil vadileri ve dolambaçlı nehirleri ile yabana atılacak gibi olmayan şahane doğal güzelliklere sahip. Kent, Avrupa’nın en güvenli ve huzurlu şehirleri arasında. Küçük yüzölçümüne rağmen sunduğu güzellikler ile ziyaretçilere de muhteşem vakit geçirmeyi de garanti ediyor.
Lüksemburg Gezi Rehberi 🇱🇺
- Lüksemburg Gezi Rehberi 🇱🇺
-
Lüksemburg Gezilecek Yerler
- 1. Lüksemburg Şehri
- 2. Büyük Dukalık Sarayı
- 3. Guillaume II Meydanı
- 4. Notre Dame Katedrali
- 5. Bock Burnu ve Yeraltı Şehri
- 6. Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi
- 7. Walferdange ve Kalesi
- 8. Merveilleux Park
- 9. Müllerthal
- 10. Echternach
- 11. Ardenler
- 12. Vianden
- 13. Yukarı Sure Ulusal Parkı
- 14. Esch-sur-Sûre
- 15. Clervaux
- 16. Schengen
- 17. Larochette
- 18. Moselle
- 19. Mondorf-les-Bains
Lüksemburg ya da resmi adıyla Lüksemburg Büyük Dükalığı, 2 bin 586 kilometrekarelik yüzölçümü ile Avrupa‘nın en küçük ülkelerinden. İsminin anlamı ‘Işıklı Ülke’ olan Lüksemburg, dünyada şu anda bağımsız olarak varlığını sürdüren ve dükalık sistemiyle yönetilen tek devlet. Krallık denemeyecek kadar az toprağa sahip olduğundan Büyük Dükalık ismini almış.
Lüksemburg her ne kadar yüzölçümü ile çok küçük bir ülke olsa da Avrupa’nın en zengin ülkesi ve Avrupa Birliğinin kurucuları arasında. Tarih boyunca gösterdiği diplomatik başarılarla anılan bir ülke. AB’yi kuran ülkelerden biri olması nedeniyle Avrupa’daki hemen tüm politik kararlarda çok güçlü bir konuma sahip ve birçok Avrupa enstitüsüne de ev sahipliği yapıyor.
Neredeyse İstanbul’un yarısı kadar olan yüzölçümü ve yaklaşık yarım milyon nüfusuyla Kuzeybatı Avrupa’da yer alan ülkenin denize kıyısı yok. Avrupa Birliğine üye olan ülkenin başkenti ise Lüksemburg şehri. Nüfusu 100 binden az olmasına rağmen Lüksemburg şehri, Avrupa’da farklı kültürlerin bir arada belirgin şekilde görülebildiği, onlarca farklı etnik kimlik ve inanç grubundan insanın bir arada yaşadığı çok kültürlü bir şehir.
Lüksemburg şehri MS 963’te dev bir kale olarak kurulmuş, bu şekilde de aslında ülke doğmuş. Bir dönem Avrupa’nın en güçlü kalesi olmuş. Tarihte dünyanın en iyi korunan şehirlerinden biri haline gelip, ‘Kuzeyin Cebelitarık’ı’ unvanını kazanmış. Muhteşem savunma yapıları ve 23 km uzunluğundaki tünelleriyle şehir güvenle korunabilmiş.
Düklük adına sadece çok küçük bir bölge kalmış olsa da ülke 1867’de bağımsızlığını ilan etmiş Avrupa’nın kalbinde stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca Avrupa’nın devasa devletlerinin iştahını kabartan Lüksemburg kenti sırasıyla İspanya, Fransa, Avusturya, Hollanda ve Prusya egemenliğine girmekten kurtulamamış. Son olarak II. Dünya Savaşında Almanya işgaline uğramış.
II. Dünya savaşında çok ciddi hasar gören ülke müthiş bir geri dönüş hikâyesine sahip. Ülkenin dramatik hikâyesini başkent Lüksemburg’daki Savaş Müzesinde görmeniz mümkün. Yakın tarihe bakıldığında ise Lüksemburg uluslararası politika konusunda liderliği üstlendi ve Avrupa Birliği’ni kuran 6 devletten biri oldu.
Günümüzde Lüksemburg’un zengin ticaret geçmişi ve kozmopolit yapısının temel taşlarının ne kadar sağlam olduğu ülkenin her bir noktasında çok iyi anlaşılıyor. 100 binden az nüfusa sahip şehrin insanları 160 farklı ülkeden geliyor. Yüzde olarak Avrupa’nın en fazla yabancıya sahip olan ülkesi olma unvanına sahip.
Avrupa’nın en düşük işsizlik oranına sahip olan ülkesi Lüksemburg’da, çalışan kesimin büyük bir bölümü de çevre ülkelerden araçlarıyla her gün işe gelip gidiyor. Aralarında sayısız bankacı ve Avrupalı memurlar bulunuyor. Hepsi de çok kültürlülüğü ve çok dilli yaşamın tadını olabildiğince çıkarıyorlar. Fransızca, Almanca ile Fransızca ile Almancanın karışımı bir gramer yapısına sahip olan Lüksemburca ülkenin resmî dilleri.
Ülkedeki herkesin üç dil konuşuyor olması bile gelişmişlik konusunda fazlaca fikir veriyor. Fransa sınırına yakın olan bölgelerde Fransızca, Almanya sınırına yakın olan bölgelerde ise Almanca dili baskın bir görünümde. Yerel halk ile bir iki kelime dâhi olsa Lüksemburgca konuşmaya çalışmanız oldukça hoşlarına gidiyor. Örneğin ‘Moien’ Lüksemburgca, merhaba anlamına geliyor.
Yalnız Lüksemburglular genel olarak biraz kapalı bir yapıya sahip. Yeni tanıştıkları kişilerle hemen yakın kişisel ilişkiler kurmaya yanaşmıyorlar ve bu özelliklerine saygılı bir yaklaşım bekliyorlar. Lüksemburg Hakkında Bilgiler sayfasında da ülke hakkında daha fazla bilgi bulabilirsiniz.
LÜKSEMBURG NEREDE
Lüksemburg Avrupa kıtasında yer alıyor. Denize kıyısı olmayan Lüksemburg, Belçika, Fransa ve Almanya toprakları ile çevrili. Toplam 12 kantondan oluşan ülkede, ülkeyle aynı ismi taşıyan başkent Lüksemburg dışında Diekirch ve Grevenmacher şehirleri bulunuyor. İki doğal bölgeye ayrılan ülkenin Kuzeyde Ösling ve doğuda bulunan Moselle Vadisi ile güneyde Minette Havzasını kapsayan Gutland.
Ülkenin toplam yüzölçümü 2,586 km kare. Bunun 828 km karesi Ösling’e ve 1,758 km karesi Gutland’a ait. Kuzeydeki Ösling, Ardenler silsilesinin bir parçası ve Almanya’daki Eifel ile birleşiyor. Sık ormanlarla kaplı bu bölge ülke topraklarının üçte birini (% 32) oluşturuyor ve çok sayıda turist ziyareti alıyor.
Dik yamaçlardaki köyler, ırmaklar ve göller ile meşe ve karaçam ormanları ile kaplı bölgenin iklimi oldukça sert. En önemli şehirler Wiltz, Clervaux ve Vianden. Ösling ve Gutland arasındaki sınır bölgesi, çeşitli ve verimli toprakları sayesinde ülkenin en önemli tarım bölgelerinden birisi. Ülkenin güneyinde ve ortasında yer alan Gutland başkentle birlikte ülkenin geri kalan (%68) kısmını kapsıyor.
Burası genellikle tarlalar ve ormanlarla kaplı. Moselle Vadisi büyüklüğü ve manzara çeşitliliği nedeniyle Lüksemburg’un en görkemli vadisi. Özellikle bağcılık burayı ülkenin turizm açısından en önemli çekim noktalarından biri yapmış. Lüksemburg’un Küçük İsviçresi Müllerthal, Moselle Vadisi’nin kuzeyinde Alman sınırında yer alıyor. Bu bölgenin en önemli yerleşim alanı Echternach, Lüksemburg’un en eski kentlerinden biri.
LÜKSEMBURG’A GİTMEK İÇİN NE GEREKİYOR
ⓘ Lüksemburg’a gitmek için ya Yeşil Pasaport sahibi olmanız ya da Schengen vizesi almanız gerekiyor. Henüz hiç vize deneyiminiz olmadıysa Vize Nasıl Alınır ve Vize Ücretleri Ne Kadar blog yazılarım size yol gösterir. Pasaportunuz yoksa Pasaport Çeşitleri ve Pasaport Başvurusu Nasıl Yapılır yazılarımı okuyun.
Yurt dışına çıkarken yurtdışı çıkış harcı ödemeniz gerekiyor. Vize almakta zorlanacağınızı düşünüyorsanız vize istemeyen Vizesiz Avrupa Ülkeleri tavsiyelerimi inceleyin. Detaylı hazırladığım Vizesiz Ülkeler Listesi blog yazıma göz atın. Dahaha uygun bir Lüksemburg tatili yapmak için Seyahat Rehberi kategorisindeki uygun otel nasıl bulunur, vize/pasaport, hayat kurtaran akıllı telefon uygulamaları blog yazılarım size yol gösterebilir.
LÜKSEMBURG’A NASIL GİDİLİR
✈️ Lüksemburg ile aynı adı taşıyan başkent Lüksemburg’da Lüksemburg Findel Havalimanı, ülkeyi dış dünyaya bağlıyor. Luxembourg-Findel Havalimanı’na Türk Hava Yolları ve Lüksemburg’un resmi hava yolu şirketi LUXAIR’in direkt uçuşları bulunuyor. İstanbul-Lüksemburg uçuş süresi 3 saat 30 dakika. Lüksemburg Findel Havalimanı şehir merkezine 6 km uzaklıkta. Havalimanından şehir merkezine ulaşım için otobüs, taksi, araç kiralama ve özel transfer aracı seçenekleri bulunuyor.
Almanya Frankfurt Havalimanından shuttle otobüsleri ile de Lüksemburg’a geçiş mümkün. Flibco şirketi otobüsleri Lüksemburg Garına kadar gidiyor. Belçika’nın başkenti Brüksel’e uçup oradan 3 saatlik tren yolculuğuyla da Lüksemburg’a gidebilirsiniz.
Lüksemburg’a Avrupa’nın farklı kentlerinden direkt ve aktarmalı tren seferleri bulunuyor. İngiltere’den Paris aktarması yapan demir yolu hattı Lüksemburg’dan geçiyor. Brüksel-Lüksemburg hattında da her gün düzenli seferler var. 29 farklı Avrupa ülkesinde geçerliliği bulunan InterRail biletleri Lüksemburg yönünde de geçerli. 15, 22 ya da 30 gün süresince kullanılabilen ‘Global Pass’ bileti ile 10 gün içinde 5 sefer ya da 22 gün içinde 10 sefer tren yolculuğu yapılabiliyor.
LÜKSEMBURG ŞEHİR İÇİ ULAŞIM
Lüksemburg genelinde belediye otobüsleri ile toplu ulaşım hizmeti veriliyor. Tek seferlik ya da 24 saat geçerli olan biletler ile ulaşım imkanı sağlanıyor. Ayrıca ‘short-duration’ ismi verilen biletler ilk kullanımdan sonra 2 saat boyunca kullanılabiliyor. Bu biletle ülke içinde şehirlerarası tren ve otobüs yolculukları da yapılıyor. Ülke içindeki tüm şehir ve kasabalara halk otobüsü bağlantısı var.
Ulusal tren yolu firması Chemins de Fer Luxembourgeois, ülke içindeki banliyö sistemini işletiyor. Luxembourg Card sahipleri kart türüne göre 24 saat ile 72 saat arasında tüm toplu ulaşım araçlarına ücretsiz biniyor. Kartla 40’tan fazla turistik aktivite ve müzeye giriş de ücretsiz. Günlük Bilet (Billet Longue Duree) alanlar ertesi gün sabah 04.00’e kadar tüm toplu ulaşım araçlarına sınırsız biniyor.
LÜKSEMBURG’A NE ZAMAN GİDİLİR
Sıcak hava genellikle mayıs ayından eylül ayına kadar sürüyor. Kar ise çoğu zaman kış aylarında görülebiliyor, özellikle yüksek Ardenler bölgelerinde ve ülkenin kuzey yarısında. Eskiden daha fazla kar olduğundan günümüzde bu bilgi biraz daha değişti ve eski güvenini kaybetti. Tüm ülkede yapılan kayakçılık da yavaş yavaş yok olmaya yüz tuttu.
Karasal bir iklimin hakim olduğu Lüksemburg’da kış ayları kar yağışlı geçiyor. Lüksemburg hava durumu, Mayıs ile eylül ayları boyunca etkili olan sıcak hava nedeniyle ziyaretçileri olumsuz etkileyebiliyor. Yaprakların sarardığı, hoş görüntülerin ortaya çıktığı sonbahar ayları ülkeyi ziyaret için en ideal dönem.
Sonbahar ayı özellikle ülkenin kuzey bölgelerini ziyaret etmek için çok güzel bir dönem olabiliyor. Yaprakların sararması, doğanın değişimi ve restoranların mevsimsel menüleri sunuyor olması bu dönemde gelmenin en büyük artıları olarak göze çarpıyor.
LÜKSEMBURG’DA NEREDE KALINIR
Lüksemburg’da prestijli ve lüks bir konaklama deneyimi yaşamak için Rue Albert Premier 1er, Rue du Fort Niedergruenewald ve Rue Jean Engling Luxembourg caddeleri ile Ave De La Liberte Luxembourg, Victor Hugo, Royal Luxembourg ve Kirchberg Meydanı üzerinde yer alan otel, butik otel ve pansiyon seçeneklerine göz atabilirsiniz.
Diğer yandan daha uygun fiyatlı seçenekler için Pétrusse Luxembourg, Guillaume II Luxembourg, Marie-Thérèse Luxembourg meydanları ile Rue de Strasbourg Luxembourg ve Rue Joseph Junck Luxembourg caddelerini ve Route de Treves Findel Luxembourg bölgesini düşünebilirsiniz.
Lüksemburg Gezilecek Yerler
Lüksemburg, kısa sürede gezip keşfedebileceğiniz bir Avrupa kenti. Yaklaşık 150 bin kişinin yaşadığı başkenti Lüksemburg, ülkede en çok ziyaret edilen kent. Küçük bir kent merkezi olmasına rağmen çok sayıda gezilecek görülecek yere sahip olan Lüksemburg şehir merkezi UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alıyor.
Lüksemburg’da mutlaka görmeniz gereken gezi durakları arasında ülke tarihi geçmişini yansıtan Büyük Dukalık Sarayı, etkileyici mimarisi ile tarihi bir manastır olan Neumünster, Avrupa’nın en büyük kemerli köprüsü olma özelliğine sahip Ponte Adolphe ve I. Dünya Savaşı mağdurları anısına dikilen göz alıcı Altın Kadın Anıtı yer alıyor.
Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi, Ulusal Doğa Tarihi Müzesi, Grand Theatre de Lüxembourg, Theatredes Capucins ve Notre Dam Katedrali mutlaka görülmesi gereken yapılar arasında.
Ülkenin güneydoğu kıyısında Almanya sınırına gidildiğinde karşımıza eşsiz bir mikro iklim çıkıyor. Bu iklim Avrupa’nın en küçük şarap üretim merkezlerinden birine birçok ödüllü beyaz ve köpüklü şaraplar kazandırıyor. Sarp yamaç kenarlarını sonsuzluğa uzanırmışçasına üzüm bağları kaplıyor. Yazın ise bu bağlar zümrüt yeşili bir renge bürünüyor.
Moselle nehri Lüksemburg’un en lezzetli şaraplarının üretildiği bölgelerden geçiyor ve bölgedeki birçok şarap üretim merkezi çok küçük ücretler karşılığı ziyaretçilerine bu turları sunuyor. Küçük işletmeleri ziyaret etmeden önce çoğunlukla telefon ederek rezervasyon yapmanız gerekebiliyor.
1. Lüksemburg Şehri
Başkent Lüksemburg, deniz seviyesinden 300 m yükseklikte kurulmuş. Şehir, eski kiliseleri, taş sokakları, tarihi binaları ve Büyük Düklük Sarayı ile ziyaretçilerini mest ediyor. Sarp kayalık bir yayla üzerine kurulu modern semtler ile aşağı kentte bulunan Grund, Clausen ve Pfaffenthal adlı üç semt arasındaki karşıtlık şaşırtıcı.
Karakter olarak ikiye ayrılan şehir eski tarihi dokusunun büyüsünü yaşatırken zarif meydanları, etkileyici kiliseleri ve örme taş yollar üzerinde bulunan eşsiz dükkânları ile öne çıkıyor. Kiliselerin sivri uçlu kulelerinin şehrin üzerindeki hâkimiyetine hayran olmamak elde değil. Şehrin yüzlerce yıllık surları üzerinde yapılacak bir gezintide, ülkeye neden Avrupa’nın en güzel balkonu dendiğini anlaşılabiliyor.
Siper olarak da bilinen yeraltı tünellerini ve turistler için özel olarak hazırlanmış üstü açık tren ile Petrusse Vadisini gezmek yapılabilecek en güzel aktiviteler arasında yer alıyor. Pétrusse Vadisi boyunca uzanan tarihi şehrin eski yapıları, 17. yüzyılın başlarında inşa edilen Gotik mimari stiline sahip Notre-Dame Katedrali, Grand Ducal Sarayı ve etkileyici sokak manzarası, Adolphe Köprüsü ve Roosevelt Meydanı Lüksemburg şehrinde görülmesi gereken yerler. William Meydanında çarşamba ve cumartesileri kurulan pazara denk gelirseniz kaçırmayın.
Luxembourg Old Town, Lüksemburg’u keşfe çıkarken güzel bir başlangıç noktası. Burası keşfedilmeyi bekleyen tam bir hazine gibi. Dev meydanlar ve dolambaçlı taş sokaklar şehrin her yanında. Sokaklarında saatlerce kaybolup, onlarca köprüden geçeceğiniz ve haritasız dolaşmaktan olağanüstü keyif alacağınız bir bölge.
Burada bulunan kale, zapt edilmesi neredeyse imkânsız olduğundan ‘Kuzeyin Cebelitarık’ı’ adıyla biliniyor. 1867-1883 arasında ağır hasara uğramışsa da halen eski meydan üzerindeki etkisini her yerde görmek mümkün.
Lüksemburg Kalesi, Franklar tarafından inşa edilmiş, şehri tepeden farklı bir açıyla izleyebileceğiniz bir yapı. Tıpkı masallardan fırlamış gibi duran orta çağ mimarisinin tipik görkemine sahip. Avrupa tarihine şahitlik eden Lüksemburg Kalesi, tarihi boyunca birçok kuşatma ve savaş gördü.
Günümüzde eski surlar artık park ve bahçelere güzellik katan birer dekor görünümünde. Taş döşeli caddeler, evler ve yapılar, kentin bu bölgesine apayrı bir çekicilik katıyor. Lüksemburg Kalesi her gün 10.00-17.00 arası ziyarete açık. Giriş ücreti 5€, indirimli bilet 2€.
Kirchberg bölgesi en modern, gösterişli ve her yerde görülebilecek ofisler, alışveriş merkezleri ve eğlence kompleksleri ile ülkenin alım gücünü en iyi örnekleyen yer.
Corniche Duvarları (Chemin de la Corniche), ‘Avrupa’nın en güzel balkonu’ olarak biliniyor. Şehri ve nehir vadisini tepeden görüyor. 1632’den kalan meşhur Grund Kapısını da burada görebilirsiniz. Aristokrat ailelerin ve sığınmacıların ilginç hikâyelerinin geçtiği bu bölge, bir zamanlar Dominik ve St. Michael Kiliseleri’nin manastırı olarak kullanılmış. 24 saat ücretsiz bir şekilde ziyaret edebilirsiniz.
Grund’un biraz daha dışına çıkıldığında, 17. yüzyıl tarihli Neumünster Manastırında 1720’den kalma bir kilise orgu ve 14. yüzyıldan kalma Siyah Bakire’yi görebilirsiniz. Hemen yan binada ise Lüksemburg kontu İmparator VII. Henri tarafından 1309’da inşa edilen ve ölümcül hastaların bakımlarının yapıldığı St. Jean Antik Bakımevi bulunuyor.
2. Büyük Dukalık Sarayı
Bağımsız bir devlet olan Lüksemburg, dünyada hâlen dukalık sistemi ile yönetilen tek devlet. Büyük Dük’ün resmi ikametgâhı olan Büyük Dukalık Sarayı (Palais Grand-Ducal), yalnızca Dük ve ailesi yaz tatiline çıktıklarında haziran ayı ortasından ve ağustos sonuna kadar olan zamanlarda, rehberler eşliğinde günde 1 saat ziyarete açık bulunuyor. Denk getirmeye çalışın.
Sarayı tartışmasız şehirdeki en güzel cephelerden birine sahip. 16. yüzyıl mimarisi ile göz alan Büyük Dukalık Sarayı, görkemli iç dekorasyonu ile de ziyaretçilerini büyüleyen bir yapıya sahip. Düklük Sarayında gerçekleşen nöbetçi değişimi de izlenebilecekler arasında yer alıyor.
Büyük Dükalık Sarayı ziyaret saatleri 15 Temmuz – 1 Eylül pazartesiden cumaya 14.30-17.00. Cumartesi günleri ise 10.00-11.00. Pazar günleri ziyarete kapalı. Büyük Dükalık Sarayı giriş ücreti (yalnızca rehberli tur için sınırlı sayıda konuk kabul ediliyor, rezervasyon şart) 6€, indirimli bilet 3€. Bilet satışı Guillaume II Meydanı’ndaki turizm ofisinden yapılıyor.
3. Guillaume II Meydanı
Lüksemburg’un en geniş açık alanlardan biri olan Guillaume II Meydanı, eski bir Fransisken Manastırı ve günümüzde yalnızca yayaların kullandığı bir bölge. Merkezinde Hollanda Kralı ve Lüksemburg Dükü olan II. William’ın atlı bir heykelinin bulunduğu meydanda, zarif bir belediye binası ile meşhur Tremont Aslanları yer alıyor. Hemen yanında ise on altıncı yüzyıla ait muhteşem cephesi, restorasyon harikası balkonu ve spiral merdivenleri ile Raville Evi bulunuyor.
Meydanda görülebilecek diğer yerler arasında ise nefes kesici manzarası ile Spanish Turret ile eski Vauban şövalyelerinin barakalarının bulunduğu Grünewald, Olizy ve Thungen öne çıkıyor. Görülebilecek diğer yerler arasında Knuedler olarak da bilinen bir Rönesans başyapıtı Guillaume II Sarayı. 1572’de yapılan saraya yaz ayları boyunca turlar düzenleniyor.
Sarayın arka tarafında ise yüzyıla ait Notre Dame Katedrali yer alıyor. Lüksemburg şehri turizm ofisi de yine bu meydanda. Harita ve şehir hakkında bilgileri bu ofisten sağlayabilirsiniz.
4. Notre Dame Katedrali
Lüksemburg Notre Dame Katedrali (Cathédrale Notre-Dame), şehirdeki en etkileyici dinî yapılardan biri. 1600’lerde yapılan, Gotik mimarinin etkileyici örneklerinden biri olan yapıda Rönesans mimarisine ait çeşitli eklemeler de göze çarpıyor. Masalsı bir atmosfere sahip olan katedralin içerisi ise oldukça zengin süslemelere sahip.
Pencerelerdeki vitraylar, tavanları süsleyen resimler ve duvarlardaki fresk ve kabartmalar görülmeye değer. Ayrıca katedralin girişinde, Lüksemburglu ünlü heykeltıraş Auguste Trémont’un eserleri olan iki büyük aslan heykeli yer alıyor. Notre Dame Katedrali ziyaret saatleri 10.00-12.00, 14.00-17.30. Katedral, haftanın 7 günü ziyarete açık. Lüksemburg gezilecek yerler listesinde olması gereken Notre Dame Katedrali girişi ücretsiz.
5. Bock Burnu ve Yeraltı Şehri
Lüksemburg’un Bock Burnu (Casemates du Bock), surları ve topları ile bilinse de, taştan oyulmuş yirmi bir kilometrelik yeraltı pasajlarının girişinin bulunduğu yer olarak daha büyük bir öneme sahip. Binlerce insanı, malzemeyi, atları, atölyeleri, mutfakları ve mezbahaları dahi saklayabilecek tam 40 bin m²’lik bir büyüklüğe sahip olan yeraltı şehrini ve bu efsanevi bölgeyi yürüyerek keşfetmek mümkün.
Bock Platosu’nun üzerinde ise 1963’te keşfedilen eski kalenin kalıntıları bulunuyor. Grund ve Rham Platosu’nun arka sokaklarına girdiğinizde asla unutamayacağınız güzellikte manzaralara rastlıyorsunuz. On dokuzuncu yüzyıla ait baraka ve kuleler, 1390’a kadar uzanan tarihi ile Wenceslas Duvarı‘nın kalıntıları da sizi bekliyor olacak. Bock Burnu geçici olarak ziyarete kapalı, restorasyon çalışmaları bittiğinde tekrar ziyarete açılacak.
6. Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi
Şayet Lüksemburg’u keşfetmek için zamanınız kısıtlıysa ve sadece tek bir müze görme hakkım var diye düşünüyorsanız, hakkınızı 1854’te kurulan Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi için kullanın. Tarihi Balık Pazarı bölgesinde yer alan ve muazzam bir yapı olan müze binasında, MNHA koleksiyonları, sanat eserleri, arkeolojik buluntular ve ülke tarihi ile ilgili dokümanlar bulunuyor.
Köklü, prestijli ve zengin içeriği ile mutlaka görülmesi gereken müzede Roma ve Orta Çağ dönemlerinden tarihî eserlerin yanı sıra, Lüksemburg tarihini ve etnik kültürünü anlatan obje, belge ve fotoğraflar ayrıca kıymetli antika ve sanat eserlerinden oluşan koleksiyonlar da sergileniyor.
Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi ziyaret saatleri salı günleri 10.00-20.00, çarşambadan pazara 10.00-18.00. Pazartesi günleri, 1 Ocak, 1 Mayıs, 23 Haziran, 1 Kasım ve 25 Aralık’ta ziyarete kapalı. Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi giriş ücreti 6€, indirimli bilet 3€. Salı günleri 18.00’den sonra ücretsiz ziyaret edilebiliyor. Lüksemburg gezilecek yerler listesine alınabilir.
7. Walferdange ve Kalesi
Walferdange Kalesi 19. yüzyılın sonlarına kadar büyük dukalığın yaşadığı yer olarak biliniyor. Lüksemburg’un en turistik bölgelerinden biri olan Grunewald Wood’un hemen girişinde bulunan kale, başkente çok yakın bir mesafede yer alıyor.
Walferdange, konumu gereği Alzette Vadisi ve vadinin muhteşem doğası sayesinde şahane bir manzaraya sahip. Bu harika manzaraya ek olarak kasaba gülleri ile de meşhur. Geniş çaplı yapılan arkeolojik kazılar neticesinde artık bölgede Roma dönemine ait bir yapı ve yeraltı su kemeri de bulunuyor.
Walferdange Kalesi ziyaret saatleri pazartesiden cumaya 08.00-11.30, 13.30-16.00. Cumartesi ve pazar günleri ziyarete kapalı. Walferdange Kalesi giriş ücreti 5€, indirimli bilet 3€.
8. Merveilleux Park
Bettebmourg’da bulunan ve başkentten altı, Fransa sınırından da üç mil uzaklıkta bulunan Merveilleux Park, her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Bu eğlence merkezinde masal diyarları, oyun odaları, açık oyun alanları, mini tren, midilli ekspresi, mini golf, restoranlar ve konserler bulunuyor.
Her yaştan ziyaretçiyi mutlu edebilecek bir yer ancak çocuklar için tam bir cennet. Merveilleux Park ziyaret saatleri 09.30-18.00. Park, mart sonunda açılıp ekim ortasında kapanıyor. Yılın kalan bölümünde ziyarete kapalı. Merveilleux Park giriş ücreti 3-14 yaş çocuklar 6€, yetişkinler 7€.
9. Müllerthal
Lüksemburg’da ‘Küçük İsviçre’ olarak da bilinen Müllerthal, bölgesinin derin ormanları, kristal gibi berrak dereleri ve muhteşem ilginç kaya formasyonları ile doğa yürüyüşleri yapmak şahane bir yer. Ağaçlık vadiler ve parıl parıl nehirlerin bulunduğu yüksek bir platoda bulunduğundan dağ yürüyüşü severler için dünyanın en güzel rotalarından biri olarak biliniyor. Müllerthal bölgesinde Berdorf yakınlarında çok güzel tırmanış yerleri ve tesisleri bulunuyor.
Berdorf, Büyük Lüksemburg Dukalığı’nın en önemli turistik yerlerinden. Black Ernz, Sure ve Aesbach nehirlerine tepeden bakan bir vadide yer alan Berdorf, üç bin hektarlık bir orman arazisi içerisinde çok iyi şekilde korunmuş sayısız patikalar, vadiler ve yarıklar arasındaki yürüyüş yollarını oluşturuyor. Kaya tırmanışçıları için de oldukça popüler bir destinasyon.
Beufort, Mullerthal bölgesindeki platoda yer alıyor. En bilinen yeri ise neredeyse kusursuz bir şekle sahip olan on ikinci yüzyıl yapısı olan Beufort Kalesi ve Neo-Gotik kilisesi. Kalenin büyük bir kısmı günümüzde yaşama elverişsiz olsa da, keşfetmek için muhteşem bir yer. Ormanlık tepeler arasında bulunan birkaç patika yol çevre bölgelerin harika manzaralarını görebileceğiniz tepelere çıkıyor.
Beufort Kalesi ziyaret saatleri yaz dönemi (Nisan – Ekim) 09.00-18.00, kış dönemi (Kasım – Mart) 11.00-16.00. 24, 26 Aralık ve 1 Ocak’ta ziyarete kapalı. Beufort Kalesi giriş ücreti 5€, öğrenci ve çocuklara giriş ücretsiz.
10. Echternach
Echternach şehri, tüm güzelliği ile Sure Nehri kenarında uzanıyor. Müllerthal şehrinden biraz daha doğuya doğru gidildiğinde karşınıza çıkıyor. İsviçre’nin küçüğü olarak da bilinen şehirde taşlık dağlar, tepeler, ormanlar sürekli birbiri ile kesişen yürüyüş yolları doğa yürüyüşü ve bisiklet sevenler için adeta bir cennet ortamı yaratıyor.
Almanya’ya sınır komşusu olan bu film seti havasındaki kasabada tarihi Echternach’ın kuzeyindeki ormanlıklarda yürüyerek keşif yapmanız gerekiyor. Mullerthal ve Germano-Luxembourg doğal parklarının hemen yanı başında olan kent çevresinde yemyeşil ormanlık arazilere sahip.
Bu ormanlardaki patikalar takip ettiğinizde karşınıza sayısız şelale ve küçük göllerle harika doğal kaya oluşumlarına rastlıyorsunuz. Echternach, yüzyıllardır bilinen dans törenleri ile de meşhur. Salı günleri yapılan dans gösterisini izlemek için kente dünyanın dört bir yanından ziyaretçi geliyor.
Eski aristokratik evler, dar sokaklar ve surlarla çevrili mimarisi Echternach’ın Orta Çağ görüntüsünü korumasını sağlamış. Echternach’ta mutlaka görülmesi gereken yerlerden bir diğeri ise yedinci yüzyıla ait Benedikt Manastırı ve Müzesi. Şehrin en önemli dini binası olarak gösterilen bazilikada, manastırın kurucusu St. Willibrord’un lahti bulunuyor.
Lahit efsanevi güzellikte beyaz mermer oyma işlemelerinin en kusursuz örneklerinden birine sahip. Echternach ayrıca Mayıs-Haziran ayları arasında düzenlediği uluslararası müzik festivali ile de tüm dünyada biliniyor. Her Salı günü düzenlenen oldukça renkli bir dini ayine ev sahipliği yapan kasabayı her yıl yüzlerce hacı ziyaret ediyor.
Benedikt Manastırı ve Müzesi ziyaret saatleri nisan, mayıs, haziran, eylül ve ekim aylarında 10.00-12.00, 14.00-17.00, temmuz ve ağustos aylarında ise 10.00-17.00. Benedikt Manastırı ve Müzesi giriş ücreti 3€, indirimli bilet 1,50€, 21 yaş altı ziyaretçilere ücretsiz.
11. Ardenler
Ardenler’de yüksek platolar, ormanlar, tepeler, gizli vadiler ve sayısız muhteşem manzaralarla karşılaşıyorsunuz. Bu bölgenin en bilinen özelliği II. Dünya Savaşı sırasında Hitlerin son büyük planını yaptığı yer olması. Sayısız kale, hisar ve çevresi taşla örülü çiftlikler her bir tepenin üzerinden yükseliyor. Lüksemburg’un en güzel şehirlerinden biri olan Wiltz, açık hava konserleri ve gösterileri ile de ünlü Ayrıca Wiltz Kalesi’ndeki Bulge Savaş Müzesi’ni de gezebilirsiniz.
Bulge Savaş Müzesi ziyaret saatleri temmuz ve ağustos aylarında haftanın her günü 09.00-18.00, yılın kalan bölümünde ise pazar günleri hariç 09.00-12.00, 14.00-17.00. Bulge Savaş Müzesi giriş ücreti 2,50€, sesli rehberli giriş 3,50€, 21 yaş altı ücretsiz.
Yüksek platolar ve akarsuların bulunduğu ve genellikle küçük İsviçre olarak da adlandırılan Ardenler, bisiklet sürmek, dağ yürüyüşleri ve kaya tırmanışları gibi aktiviteler için şahane bir coğrafya. Özellikle Obersauer ve Our Vadisi doğal parkları tabiat ile iç içe bir tatil yapmak isteyenler için ideal. Bu bölgede yapılabilecek çok sayıda outdoor aktivitesinin yanı sıra, bölgenin içerdiği Vianden, Clerf ve Bourscheid’daki birçok kale de keşfetmeye değer.
Bourscheid Kasabası, yüksek bir platoda, Sure ile Wark Nehirleri arasında yer alıyor. Ardennes’in bu bölgesi çoğunlukla masalsı güzelliğe sahip Bourscheid Kalesi’nin eski kalıntıları ile kaplı. Sure Nehrinin tam 137 metre üzerinde yer alan ve 10 yüzyıldan günümüze dek başarılı bir şekilde korunup restore edilen kaleyi, imkânınız varsa bir de gece görün. Işıklandırmalar eşliğinde asla unutamayacağınız bir görünüm sergiliyor.
Bourscheid Kalesi ziyaret saatleri 1 Nisan – 15 Ekim döneminde haftanın her günü 09.30-18.00, yılın kalan bölümünde ise 11.00-16.00. Bourscheid Kalesi giriş ücreti 2,50€, sesli rehberli giriş 3,50€, 21 yaş altı ücretsiz.
Sure Vadisindeki Michelau, Wark Vadisi’ndeki Welscheid ve platoda bulunan Kehmen gibi rotaları harika manzaralar eşliğinde takip edebilirsiniz. Yüzmek isteyenler için ise Bourcsheid-Plage ve Dirbach’da olmak üzere iki nehir plajı var.
12. Vianden
Başkent dışında en popüler yer olan kuzeydoğudaki ortaçağ şehri Vianden, örme taş sokakları ve tepede bulunan kalesiyle Avrupa’nın birçok şehrini güzelliği ile kıskandırıyor. Vianden, 1,800 nüfusu ile Lüksemburg’un kuzeydoğusunda bulunan ve Oesling’de şehir statüsüne sahip olan bir komün.
Diekirch bölgesinin de parçası olan Vianden eyaletinin başkenti. Olağanüstü kalesi ve Our vadisindeki muhteşem lokasyonu ile biliniyor. Ortaçağ döneminde yapılmış olan kale, 19. yüzyılda restore edilmiş. Kaleye çıkan yollar ve patikalar son derece dikkat çekici olmakla birlikte yükseklik korkusu olanları zorlayacak bir deneyim. Victor Hugo’nun bir dönem kaldığı evi görebilir, Rodin tarafından yapılan büstü de inceleyebilirsiniz.
13. Yukarı Sure Ulusal Parkı
Sure Ulusal Parkı’nda (The Nature Park of the Upper Sûre) platolar, dar vadiler, ağaçlık yamaçlar ve Yukarı Sure Göl Barajı bulunuyor. Parkın rahatlatıcı, huzur veren atmosferinin yanı sıra, hem su sporları hem de vahşi yaşam ile eko turizme elverişliliği burayı popüler hale getiriyor. Rehberli ve rehbersiz sayısız yürüyüş turlarının düzenlendiği bölgede ayrıca Heykel Rotası da yeni eklenenlerden biri.
Diğer yandan dev rezervuarda güneş enerjisi ile çalışan tekne turlarına da katılabilirsiniz. Diğer aktiviteler arasında balık tutma, yüzme, denizcilik ve dalış gibi seçenekler bulunuyor. Kültürel miras konusunda da oldukça zengin olan Sure Ulusal Parkı’nın artık kullanılmayan kumaş değirmeninde, hem park hem de yerel bölge ile ilgili eşyaların bulunduğu müzeyi de ziyaret edebilirsiniz. Sure Ulusal Parkı ziyaret saatleri çarşamba günleri hariç haftanın 6 günü 10.00-18.00. Sure Ulusal Parkı’na giriş ücreti alınmıyor.
Aralarında Su-Sanatı Festivalinin de bulunduğu, 200’den fazla müzisyenin ‘Rock’ın Klasik ile Buluşması’ temalı etkinlikte bir araya geldiği gösteriye de ev sahipliği yapan parkın yakınlarında görülmesi gereken bir diğer yer ise Esch-sur-Sure.
14. Esch-sur-Sûre
Ülkenin kuzey batısında yer alan Sure Nehri’nin kenarına kurulu küçük köy Esch-sur-Sure, ülkenin en güzel tatil merkezlerinden biri. Wiltz Kantonuna bağlı olan köy 314 nüfusa sahip. Köyün el ilgi çekici yeri ise 1927’de yapılmış olan malikâne ve nehre tepeden bakan nefes kesici uçurumları.
Eğer su sporları ile ilgileniyorsanız Upper Sure Ulusal Parkı’nın muhteşem güzelliği içerisinde harika bir yapay göl bulunuyor. Aynı zamanda ülkenin tek içme suyu rezervuarı olma özelliğine de sahip. Lüksemburg’un Esch-sur-Sûre Köyü, el yapımı rengârenk mumları ile ünlü. Dekorasyona ve aroma terapiye meraklıysanız, 1885 yılından bu yana mum imalatı ile ün yapmış olan Esch-sur-Sure kasabasından rengârenk mumlar almak artık buraya gelenlerin bir geleneği gibi.
15. Clervaux
Clervaux Kasabası, Lüksemburg gezilecek noktalar arasında. Çok derin ve dar bir vadide yer almasına rağmen 1910’da yapılan St. Maurice Benedikt Manastırı, Romanesk-Burgonya tarzı yapısı ile oldukça ilgi çekici. St. Maurice Benedikt Manastırı ziyaret saatleri pazar günleri hariç haftanın 6 günü 10.00-17.00. St. Maurice Benedikt Manastırı girişi ücretsiz.
Clervaux’daki ortaçağ kasaba pazarında görülecek ilk yer 12. yüzyıla ait bir kale. Günümüzde devlet dairelerine, turist merkezine, küçük bir savaş müzesine ve dünyaca ünlü bir sergisiye ev sahipliği yapıyor. Clervaux’da bulunan Edward Steichen’in ‘Family of Man’ sergisi olağanüstü. Dünyanın farklı yerlerinden çekilmiş 500 insanın fotoğraflarının sergilendiği ve tanıtımlarının yapıldığı sergi dünya mirasları listesinde yer alıyor.
16. Schengen
Lüksemburg, Fransa ve Almanya’nın anlaşmaya vardığı yer olarak tüm dünyada ismini duyuran kasaba, hem Almanya hem de Fransa ile komşu. 14 Haziran 1985’te Avrupa ülkeleri içerisinde sınırsız ve pasaportsuz seyahatin kapılarını açan Schengen anlaşmasının 1995 imzalandığı Schengen, küçük bir şarapçılık köyü aslında.
Burası bir anlamda, üç ülkenin topraklarının birleştiği sınırla, sınırsızlık arasında bir yer. Schengen’in, başyapıtlarından biri ise 1390’da yapılmış olan kalesi. Kale, 19. yüzyılda yeniden inşa edilmiş, günümüzde ise otel ve konferans salonu olarak kullanılıyor.
17. Larochette
Larochette ormanlık ağaçlar, kayalık ve dar bir vadi arasında kalmış eski bir kasaba. Kasabada yer alan iki kale, White Ernz Vadisi’nin tepesinde harika bir manzaraya sahip. Larochette’nin yansıttığı Orta Çağ atmosferi, yıl boyunca açık olan Endüstri Müzesi ve eski caddelerini süsleyen birçok tarihi anıt burayı mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri yapıyor.
Yürüyüş yapmayı sevenler için tam bir cennet olan kasaba her zorlukta yürüyüş yapmak isteyenleri fazlasıyla memnun edecek niteliklere sahip. Eğer yürüyüş sonunda harika bir manzara görmek istiyorsanız sizlere tavsiyemiz Meysembourg ve Nommerlayen Kaleleri’ne doğru gitmeniz. Kaleler ziyarete kapalı ancak avlusuna kadar gidebiliyorsunuz.
18. Moselle
Moselle bölgesi Lüksemburg’un doğu tarafında, Moselle Nehri’nin muhteşem görüntüsü eşliğinde misafirlerini karşılıyor. Moselle Nehri’nin kenarına kurulu pek çok sevimli kasabanın yer aldığı bölge, öylesine farklı bir görüntüye sahip ki keşfederken ayrılmak istemiyorsunuz.
Bölgenin bir diğer özelliği de yetiştirilen yöresel ürünlerle yapılan yemekleri. Bir zamanlar Romalılar tarafından da çok tercih edilen bir bölge olmasından dolayı hemen her yerde arkeolojik buluntulara rastlamak mümkün.
19. Mondorf-les-Bains
Mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri de Mondorf-les-Bains adındaki termal kaplıcaları ile meşhur küçük kasaba. Mondorf le Domaine Thermal’in en yeni özelliği, SPA kompleksi. İçerisinde sağlık merkezi, spor salonu ve otel bulunan kompleksin kaplıcaları 24°C sıcaklıkta ve tedavi edici özelliklere sahip.
Biraz rahatladıktan sonra Mondorf Parkı’nda bir yürüyüşe çıkarak ağaçlar ve çiçeklerin arasında huzurlu vakit geçirebilirsiniz. Görülmeye değer diğer yerler arasında on sekizinci yüzyıl eseri olan St. Michael Kilisesi ve şahane freskleri sayılabilir. St. Michael Kilisesi ziyaret saatleri pazar günleri hariç haftanın 6 günü 10.00-17.00. St. Michael Kilisesi girişi için ücret alınmıyor.
LÜKSEMBURG’DA NE YENİR
Lüksemburg mutfağı, Fransız ve Alman mutfağının harika bir füzyonu ile damaklara hitap ediyor. Lüksemburg mutfağı, Almanya’nın devasa porsiyonlar ile özel ve ihtişamlı Fransız-Belçika tarzını bir araya getiriyor. Yerel balıkların hazırlanışı ise nereye giderseniz gidin kusursuz denecek kadar başarılı, aynı şekilde hamur işi ve kekler de bir o kadar lezzetli. Nefis tatlılar ise yerel likörler eşliğinde servis ediliyor.
Leziz f’rell am Reisleck’den Gromperekniddelen’e kadar birçok lezzeti tatmak mümkün. Bu yemeklerin hepsi muhteşem Riesling ya da Pinot Gris şarapları ile pişirildiğinden apayrı bir aromaya sahip. Vianden’in en meşhur yiyeceği ise sadece ceviz ile yapılan cevizli kek ve şekerlemeler. Alternatif olarak da salamura edilmiş ya da kurutulmuş Ardenler jambonu da denenebilir.
Restoran ve barlar görünüş bakımından kuzey Avrupa’ya çok benziyor. Almanya’nın Mosel bölgesine yakın olan coğrafi konumuna rağmen Lüksemburg’un beyaz Moselle şarapları Fransa’nın Alsace bölgesini çağrıştırıyor. Genellikle Alsace’da olduğu gibi üzüm olarak Riesling, Pinot Blanc, Pinot Gris ve Gewürztraminer kullanıyorlar. Kalitesi genellikle kusursuz ve her geçen gün uluslararası arenada daha da çok tanınıyorlar.
Beyaz köpüklü şaraplar çok çok kaliteli olmakla birlikte genellikle yemek öncesinde içiliyor. Kırmızı şaraplar, özellikle Pinot Noir, çok az bulunuyor ancak her yıl kalitesini de yükseltiyor.
Küçük şaraphaneler kendi şişeleme tesisleri olmadığından dolayı büyük firmalar aracılığıyla satışlarını yapıyorlar ve o yüzden ülke çapında şarapların üzerinde Domaines de Vinsmoselle etiketini görmek mümkün. Bira da ülkenin bir diğer uzmanlık alanı sayılır ancak komşuları Almanya ve Belçika kadar başarılı olduklarını söylemek güç.
Chiggeri: Şarap çeşitliliği ile Guinness Rekorlar Kitabı’na giren bu restoran-cafe-bar dünya mutfağından çok özel lezzetler sunuyor. Şık ve özenle dekore edilmiş şahane bahçesinde şarap keyfi yapabilirsiniz. (Adres: 15, rue du Nord L-2229).
Mosconi: Alzette Nehri’ne tepeden bakan konumuyla, Michelin yıldızlı bir İtalyan restoranı. Öğlen ve akşam saatlerinde hizmet veren restoranın ünlü şefi Illario Mosconi’nin bizzat kendisinin seçtiği ve İtalya’dan getirilen doğal malzemelerden yaptığı yemekleri tadın. (Adres: 13 Rue Munster L-2160)
Kamakura: Avrupa’nın göbeğinde Japon mutfağından lezzetler deneyimlemek isteyenler için en iyi mekanlardan biri. Ödüllü şefleri ve sıradışı sunumlarıyla farklılık yaratıyor (Adres: 4 rue Munster, Luxembourg City).
Clairefontaine: Çok özel peynir çeşitleri ve ödüllü şarapların sunulduğu bu alakart restoranın menüsündeki her bir yemek adeta sanat eseri. Michelin yıldızlı bu restorana gitmek için önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor (Adres: Place de Clairefontaine 9 L-1341).
Golden Bean: Şehrin en iyi kahvesini, lezzetli pasta ve keklerini tadabileceğiniz bir mekan. (Adres: 23, rue Chimay L-1333)
LÜKSEMBURG GECE HAYATI
Lüksemburg gece hayatı, bol bol dans edilebilecek kalabalık partilerin düzenlendiği gece kulüplerinden, yerel bira evlerinden ve İngiliz, İrlanda ve İskoç temalı spor barlarından oluşuyor. Genel olarak renkli ve canlı bir atmosfere sahip olan Lüksemburg’da eğlencenin odak noktası Hamilus ve Kirchberg meydanları ile Hollerich ve Clausen bölgeleri.
Açıldığı yıl olan 2008’den beri şehrin en popüler gece kulübü olan Rives de Clausen’in yanı sıra, The Tube, M Club, Seven Club, Magnum Club ve Marx Luxembourg da şehri ziyaret edenlerin uğrayabileceği prestijli eğlence mekânlarından bazıları.
LÜKSEMBURG ALIŞVERİŞ
Hediyelik eşya almak için ise Asselborn stüdyolarında hazırlanmış olan cam üfleme ile yapılmış sanatsal parçalar ve işlemeli kâseler oldukça ilgi çekiyor. Nospelt ’in küçük mavi-beyaz toprak işi seramikleri kesinlikle çok ilgi çekecektir, aynı kuş düdüğü şeklindeki geleneksel aşk simgeleri gibi. Lüksemburg’un mutfak tadı çoğunlukla meyve ağırlıklı ve en üst düzey Moselle şaraplarına sahip.
Şehir dışına çıktığınızda tekrar bulmak çok zor o yüzden yanınıza almayı unutmayın. Porselen ve kristal satışı konusunda büyük bir isim olan Villeroy & Boch’un porselen fabrikası 2010 yılında kapanarak Asya’ya taşındı ancak dükkân ikinci el ve seri sonu ürünlerin satışı için halen açık. Villeroy & Boch’un şehir merkezinde bir dükkânı da bulunuyor.
Daha lüks alışveriş ve moda alışverişi için adres Lüksemburg’un merkezindeki Grand Rue. Uluslararası meşhur firmaların da bulunduğu bu bölge aynı zamanda 60’dan fazla dükkân ile en geniş alışveriş merkezi olma unvanına da sahip. Esch-sur-Alzette, Lüksemburg’un en büyük ikinci şehri, Belval Plaza adında bir alışveriş merkezine de sahip ve bu merkez de oldukça geniş ve büyük.
Pazartesileri 12.00-18.00 (dükkândan dükkana değişiyor). Lüksemburg’da ki bazı dükkânlar ve büyük AVM’ler daha geç saatlere kadar açık kalabiliyor. Daha küçük kasaba ve köylerdekiler ise 1-2 saatliğine öğle yemeği aralarına çıkıp dükkânı kapatabilir.
Lüksemburg‘a diğer Avrupa birliği ülkeleri gibi Schengen vizesi ile gidilebiliyor. Eğer bir Avrupa şehrindeyseniz Lüksemburg’a tren, otobüs veya uçak ile geçiş yapmanız mümkün.
Kucuk ulke yorumu buyuk olmus buyuk ulkelere nazaran )