Güney Pasifik Okyanusu’ndaki iki ana adadan ve daha küçük olan birkaç tane adacıktan oluşan Yeni Zelanda, ‘Pasifik Cenneti’ olarak adlandırılan bir ülke. Yeni Zelanda, dünyanın en güzel topoğrafyasından bir doğa yelpazesine sahip. Dağ tepeleri, göller, fiyortlar, nehirler ve aktif volkanik dağlar gibi coğrafi harikalar ülkenin karakteristiğini oluşturuyor.
Yüzüklerin Efendisi serisindeki unutulmaz sahnelerle tanınan Yeni Zelanda, Maori kültürü, kıyılarındaki binlerce yelkenlisi, rugby tutkusu, ünlü haka dansı gibi sembolleriyle yeryüzünde yaşanabilecek en güzel yerlerden biri.
Ülkenin yerlileri olan Maorilerin kendi dillerinde Aotearoa yani Uzun Beyaz Bulut Ülkesi olarak tanımladıkları Yeni Zelanda, Maori mirası ve Avrupa kültürünün bir karışımını yansıtıyor. Avustralya’nın 1500 km güneydoğusunda Güney Pasifik Okyanusu’nda yer alan ülkeye ilk olarak Moriler 1000 yıl önce kanoları ile gelip yerleşmişler.
ⓘ Yeni Zelanda Hakkında Bilgiler blog yazısında yer alan fotoğrafların hepsi ülkenin resmi web sitesi newzealand.com media sayfasından alınma.
ⓘ Yeni Zelanda’da nereler gezilir, nereler görülür, önemli yerleri neresi hakkında daha detaylı bilgi için Yeni Zelanda Gezilecek Yerler blog yazıma göz atın. Yeni Zelanda Gezi Rehberi yazısında da ülke hakkında geniş bilgiler var. Çok daha geniş gezilecek yerler hakkında bilgi bulabilirsiniz 👍 Yeni Zelanda’ya Nasıl Gidilir blog yazısında ulaşım hakkında detaylı bilgiler edinebilirsiniz.
Yeni Zelanda Hakkında Bilgiler
Hollandalı kaşif Abel Tasman tarafından 1642’de keşfedildikten sonra Avrupalıların ayak bastığı Yeni Zelanda, Abel Tasman’ın keşfettiği kara parçasının Güney Amerika’ya bağlı olabileceği düşünen Tasman tarafından Staten Landt ismiyle anılmış. Yerlilerin pek nazik davranmaması sonucu dört adamını kaybeden Tasman ülkesine geri dönmek zorunda kalmış.
Hollandalı haritacılar, yeni keşfedilen bu kara parçasını Hollanda’nın bir eyaleti olan Zeeland’a ithafen, ‘Nova Zeelandia’ olarak adlandırmış. İlk olarak Hollandalı denizciler tarafından keşfedilen Avustralya da bir zamanlar ‘New Holland’ olarak biliniyordu.
Coğrafyayı 1769-1779 arasında 4 kez ziyaret eden İngiliz kaşif James Cook, bu coğrafyayı ‘New Zealand’ olarak adlandırmış. Tüm kolonileri arasında en çok Maorilerden çeken İngiliz Kraliyeti, 1840’da Maori şefleri ile Waitangi Anlaşmasını yaparak Yeni Zelanda’yı İngiliz İmparatorluğu’nun kolonisi olarak ilan etmiş.
Yeni Zelanda’nın yerel halkı Maoriler
Savaşçı yapılarıyla tanınan Maoriler, Yeni Zelanda’nın yerel halkı. Kendi dinleri ve dilleri bulunan Maoriler’in tanrısının ismi Lo. Maoriler doğada Lo’nun hüküm sürdüğünü ve her doğa olayının Lo’dan kaynaklandığına inanıyor. Yeni Zelanda’ya Fiji ve Polinezya adalarından göçen yerel halk, Kapa Haka danslarıyla ünlü.
Savaş ve meydan okumanın dansı olarak da bilinen Haka dansı, günümüzde daha çok ülkeye gelen turistleri eğlendirmek amacıyla sembolik bir törenden ibaret. Balina avcılığında çok iyi olan Maoriler, burunlarını birbirine sürterek öpüşüyor.
Günümüzde Yeni Zelanda’nın ikinci resmi dili olan Maori Dili, okullarda da öğretiliyor. Ülkede Maori kültürünü yaşatmak ve tanıtmak amacıyla kurulan çok sayıda kültür merkezi bulunuyor. Avrupalılar 1642’de Yeni Zelanda’yı keşfettiklerinde bölgede yalnızca Maoriler yaşıyordu.
Yeni Zelanda tarihi
Avrupalıların Yeni Zelanda’ya gelmeye başladığı 1840’ta ülkede ilk kalıcı yerleşim kurulur. 18. yüzyıl bitmeden ada yerlileri ile araç-gereç, silah, patates karşılığında ağaç, su ve el yapımı yerli ürünleri ticaretine başlanır. Adaya kolonizasyon yönteminin devamı olarak getirilen misyonerler aracılığıyla Maoriler Hristiyanlaştırılır.
Patatesin ve silahların adaya getirilmesi ve gelişen ticaret, birkaç on yıl sonra İngiliz koloni yönetiminin başını ağrıtır. Tarım ve silahlanma neticesinde güçlenen, iyi örgütlenmiş, kan bağı ile gelen şefler tarafından yönetilen Maoriler ve İngiliz Kraliyeti arasında çok kanlı savaşlar başlar. Bu savaşlarda Maori nüfusu, Avrupalıların adaya ilk geldiği zamankinin yarısına kadar düşer.
Yerlilerle yapılan uzun süreli savaşlar 1900′lerin başında biter ve kolonileşme tam anlamıyla gerçekleştirilir. 1907’de, henüz egemenlik statüsü alınmışken, Avustralya ve Yeni Zelandalı askerler, kendi evlerinden çok uzaklara, onların da bizim de çok iyi bildiğimiz gibi, yine başkasının davası uğruna savaşmaya bizim memleketimize kadar gönderilirler.
Tamamen bağımsızlığını 1931’de ilan eden ülke, dünyada kadınlara oy verme izninin ilk verildiği yer aynı zamanda. Kadınlar 1890’lı yıllardan beri oy kullanabiliyor olsalar da seçilme hakkının verilmesi 1919 yılını bulmuş.
Günümüzde Yeni Zelanda
Yeni Zelanda, Birleşmiş̧ Milletler tarafından yayınlanan ülkelerin yasam standartları ve refah düzeyini gösteren İnsani Yaşam İndeksi listesinde her yıl ilk beşte. Yaşlılar ülkede gündelik hayatın bir parçası olarak işlerine ve üretmeye devam ediyorlar.
Kuzeyden güney yönüne doğru 1,600 km uzanan dar ve uzun, dağlık bir coğrafyaya sahip ülke, Kuzey Ada ve Güney Ada olarak isimlendirilmiş iki büyük ada üzerinde kurulu. Bunun yanında çok sayıda küçük adalara da sahip.
Yüzölçümü İngiltere veya Japonya kadar olan Yeni Zelanda’nın nüfusu buna göre olağanüstü az sayıda. 2017 sayımına göre Yeni Zelanda nüfusu 4,79 milyon. Nüfusun dörtte biri Kuzey Ada’da yer alan ülkenin en büyük şehri Auckland’da yaşıyor.
Ülkenin %78’ini Avrupa kökenliler oluşturuyor, ülkenin yerlileri Maoriler şimdilerde toplam nüfusun %14,6’sı iken, ülkeden %10’a yaklaşan bir Asyalı nüfus var. Ülkenin %7’ye yakın nüfusunu da Pasifik kökenliler oluşturuyor.
Dünyanın en liberal ülkelerinden biri Yeni Zelanda’da eşcinsel evliliği yasal. Araba kullanma yaşının 15 olduğu ülkede, cinsel olarak reşit olma yaşı ise 16. Halkın %34′ü tanrıya inanmıyor.
Ülke nüfusunun yaklaşık dörtte biri de ülke dışında çalışıyor. Son 5 yıl içerisinde 400 bin göçmen almış olmasına rağmen, ülkeye gelen göçmen sayısı kadar Yeni Zelandalı çalışmak üzere başta Avustralya olmak üzere Avrupa ülkelerine gidiyor. Para kazanmak isteyen Kiwiler, ilk fırsatta kendilerini Avustralya’ya atıyor.
Türkiye’nin üçte biri yüzölçümüne sahip Yeni Zelanda’da, Economist dergisinin verdiği bilgiye göre kişi başına 7,5 koyun düşüyor. Bunu Türkiye nüfusuna uyarlarsak ülkemizde 650 milyon koyun olması gibi bir şey olurdu. Ülkede çok sayıda sığır ve geyik çiftlikleri de bulunuyor.
Yeni Zelanda doğal zenginlikler
Yeni Zelanda’ya Avrupalılar getirmeden önce, birkaç yarasa türü, denizde balinalar ve fok balığı dışında karada yaşayan hiç memeli yokmuş. Ülkede herhangi bir zehirli sürüngen, böcek ve yırtıcı da yok. Alın çadırınızı ülkede doğanın ortasına kurun, yıldızların altında uyku tulumunuzda yatın yani, o kadar güvenli.
Yabancı cins olarak adlandırılan ve Yeni Zelanda’nın doğal florasında yer almayıp adaya sonradan getirilmiş canlılar için hükümet çok ciddi bir mücadele programına sahip. Kemirgenler, karıncalar, köstebek ve fare türleri yanında bazı ağaç türleri de ülkede arındırılmaya çalışılıyor. Her ne kadar buna karşı halk iki kampa bölünmüş olsa da hükümet programı sıkıca uygulamakta kararlı.
Dünyanın en eski antik kuşlarından biri olarak 60 milyon yıldan beri burada olan Yeni Zelanda’ya özgü uçamayan, kanatsız bir kuş olan Kiwi ülkenin sembollerinin arasında yer alıyor. Uzun bir gagaya ve kalın bir pençeye sahip olan Kiwi, aynı zamanda vücut hacmine oranla en büyük yumurtaya sahip kuş türü. Hemen hemen neredeyse kör, ancak diğer kuş türlerinin aksine koku alma duyusu oldukça gelişmiş.
Ülkeye sonradan getirilen vahşi hayvanlar ve kemirgenler yüzünden soyu tükenme tehlikesi altındayken koruma altına alınmış. Yeni Zelanda halkı da kendilerini Kiwi olarak tanımlıyorlar. Ben Kiwiyim veya biz Kiwiler diye cümle kuran birini görürseniz şaşırmayın. Yeni dünya ve kiwi meyvesi ihtiyacının dörtte biri ülke tarafından karşılanıyor.
Ülkenin her yanında yetişen eğrelti otu (fern) ülkenin sembolü. Everest Tepesi’nin zirvesine tırmanan ilk insan olan Sir Edmund Hillary Yeni Zelandalı.
Bin kişiye düşen 578 araç ortalamasıyla Yeni Zelanda dünyanın kişi başı en fazla araca sahip ikinci ülkesi durumunda. Bizde araba sahibi olmak nasıl normal olarak görülüyorsa, Kiwiler de tekne sahibi olmaya bu gözle bakıyorlar.
Dünyada ozon tabakasının en ince olduğu birkaç ülkeden biri. Cildinde kendilerini koruyacak faktörlerin olmadığı beyaz ırk buraya uyum sağlayamadığından dünyada en çok cilt kanserinin görüldüğü ülkelerin başında geliyor.
Yeni Zelanda’nın bir başka özelliği de sınırsız sayıdaki manzaralarından dolayı birçok filmin burada çekiliyor olması. En popüler olanlardan biri Yüzüklerin Efendisi Üçlemesi tabi ki. Bu filmi seviyorsanız filmde geçen yerleri burada kendi gözlerinizle görebilme şansına sahip olacaksınız. Yeni Zelanda’nın bu filmlerden kazandığı ün, insanlara Yeni Zelanda’nın ne kadar güzel bir turistik destinasyon olduğunun farkına varmasını sağladı.
Dünyanın en pahalı tütün ve tütün mamullerinin satıldığı Yeni Zelanda’da hükümet aldığı yeni önlemlerle sigara içilmeyen bir ülke yolunda hızla ilerliyor. Bir paket sigara 96 TL! (2019) Hükümet sigaranın fiyatını birkaç yıl içerisinde birkaç kat daha artırmayı planlıyor. Uzun vadede ise sigarasız bir Yeni Zelanda yaratmak hedefleniyormuş.
Dünyanın öte ucunda refah içerisinde yaşıyor olmaktan olsa gerek insanı çok cool. Zaten şehirde zaman faklı, sanki çok yavaş akıyor. Güler yüzlü ve sakin bir yapıları var ama aynı zamanda sahip oldukları enerjiyi hissedebiliyorum. Hayattan keyif alma motivasyonuna sahipler, kimle konuşsanız her birinin birkaç hafta öncesinden yapacağı aktiviteler, katılacağı etkinlikler belli.
Pazarda, markette alışveriş yaptığınızda bugün nasılsınız? Gününüz nasıl geçiyor? sorularını duymak beni şaşırtmıyor değil. Otobüsten inerken şoföre dönüp teşekkür ediyorum, tüm Kiwilerin yaptığı gibi.
Temiz otlaklarda beslenen koyunların sütünden yapılmış enfes tadı ve mis gibi kokusu Anzac kurabiyelerinin keyfini çıkarıp Queen Street’te bir sokak çalgıcısının enstrümanından yükselen şahane sesi dinlerken, bu yeni dünya ülkesinde dünyada her şeyden, herkesten uzaktaydım.