Tunceli, sarp dağların arasına saklanmış gerçek bir Anadolu hazinesi. Doğu Anadolu’nun Yukarı Fırat bölümünde yer alan Tunceli, yıllardır ihmal edilen şehir, artık kabuğunu kırmak ve layık olduğu yere ulaşmak istiyor. Muhteşem doğası ve değişen çehresi ile kent, turistlerin yoğun ilgi göstermeye başladığı yörelerimizden biri haline geldi.
Olağanüstü güzellikleri, her biri ayrı derslerle dolu efsaneleri, tarihsel geçmişiyle Tunceli, bugüne kadar keşfedilmeyi başaramamış gerçek bir saklı kent özelliği taşıyor. Tarih boyunca barış ve kardeşliği esas alan, özgürlüğüne düşkün, farklılığı zenginlik bilen bir anlayışın temsilcisi olmuş hep.
Tunceli Gezi Rehberi
Tunceli’nin yöresel adı Dêrsım. Kürtçe’de ‘gümüş kapı’, Zazaca’da ise ‘duvarlı’ anlamına geliyor. Kalan adlı, daha eski adı Mamekiye olan bir kasaba üzerine şu anki bildiğimiz şehir merkezi kurulmuş. Şehir merkezinin tarihi çok eskiye gitmese de bölge çok köklü bir geçmişe sahip.
Osmanlı döneminde Hozat’tan idare edilen bölgenin resmi adı Dersim’di ve 19. yüzyılın ortalarından beri bir sancak pozisyonundaydı. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte bölge önce Dersim sonra da Tunceli ismiyle şehir yapıldı. Yasa değişikliği sırasında Dersim ismi yerine Munzur belirlenmiş olsa da İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın önergesiyle Tunceli ismi kabul edilmiş.
Tunceli şehir merkezi de Hozat’tan alınarak eskiden Kalan kasabası olarak bilinen günümüzdeki il merkezine taşınmış. Yeni kurulan Tunceli şehrine, Erzincan’ın Pülümür, Elazığ’ın Nazimiye, Hozat, Mazgirt, Pertek, Ovacık ve Çemişgezek ilçeleri bağlanmış.
Tunceli, Türkiye’nin yüzölçümü olarak en küçük ve aynı zamanda en az nüfuslu şehirlerinden biri. Burada yüzyıllar boyunca Alevi-Kızılbaşlar, Zazalar, Kürtler, Ermeniler ve Türkler bir arada yaşadılar. Alevilik inancının ve kültürünün günümüze taşıyan en güzel örneği Tunceli, uzun yıllar boyunca terör olayları nedeniyle turizmde hak ettiği ilgiyi göremedi.
2018’de Tunceli’de ilk kez Türkiye Rafting Şampiyonası, Türkiye Su Jeti ve Flyboard Şampiyonası, Türkiye Yamaç Paraşütü ve Akrobasi Şampiyonası düzenlendi. 8-13 Haziran 2019 tarihlerinde Türkiye’de ilk kez Munzur Nehrinde Dünya Rafting Şampiyonası düzenlendi.
Tunceli benim memleketim, şimdiye kadar onlarca defa ziyaret ettim, bir gün hak ettiği ilgiyi göreceğini biliyordum. Son birkaç yılda sağlanan huzurlu ve güvenli ortamıyla sayısız doğal güzellik ve tarihi yeriyle ziyaretçilerini ağırlamaya başladı bile. Birçok arkadaşım yöreyi ziyaret etti, birçoğu da ilk fırsatta ziyaret edeceğini söylüyor.
Coğrafyanın muhteşem güzellikleri hakkında biraz bilgi sahibi olanlar veya zirvesi karlı görkemli Munzur Dağları eteklerinin baharla uyanan doğasının fotoğrafını görenler hemen bir Fırat Turu rotası planlamalı.
Ben Fırat turu gezime Fırat Kalkınma Ajansı ve bizevdeyokuz.com ekibinin planlamasıyla Palu’dan başladım. Gün batımına kadar süren Palu gezisi sonrasında Bingöl’e geçtik. Ertesi gün Bingöl Yüzen Adaları gezip Tunceli merkeze geçtik. Tunceli’ye gelir gelmez Munzur Çayında önce Zipline, sonrasında da hemen rafting yaptık. Enfesti!
Tunceli merkezde 1 gece kaldıktan sonra erken saatlerde Ovacık ilçesine geçtik. Katır Gölleri trekking ve tırmanış rotasını Ovacıklı rehber Akın Gedik ile yaptık. 1 gece Ovacık’ta konaklayıp ertesi gün Munzur Gözelerine geçtik. Öğlene kadar orada kaldıktan sonra Ovacık’a geri dönüp yemeğimizi yedik ve Pertek üzerinden Elazığ’a geçtik.
Elazığ’a birçok şehirden direkt uçuşlar var. Bu rotayı siz de yapabilirsiniz. Fırat turu rotasını Sivas ve Erzincan şehirlerini de ekledim ben. Araç kiralama firması otorento.com.tr desteğiyle Arapgir, Kemaliye, Divriği, Sivas, Erzincan, Pülümür, Tunceli ve Elazığ rotasını izledim.
Fırat Turu Rotası ➤ Palu (Elazığ) ➣ Bingöl Yüzen Adalar ➣ Tunceli ➣ Ovacık ➣ Elazığ ➣ Arapgir ➣ Malatya ➣ Nemrut
Tunceli dahil tüm bölge güvenli, çoğu yol üstünde, il ve ilçe girişlerinde Jandarma kontrol noktası var. Kimlik kontrolü yapılıyor. Kontrol noktasındakiler geçmişe nazaran olağanüstü kibar ve naziktiler. Pandemi sürecinde gezdiğimde hiçbir yer bekleme olmadı.
Tunceli Gezilecek Yerler
Tunceli Çarşı merkezi, Munzur Çayının kıvrımlarının görecek kadar yukarıda bir kayalık bölgede kurulmuş. Oldukça küçük şehir merkezinin bir cazibesi yok. Resmi kurumlar, apartmanlar, dükkanlar sıralanıyor, küçük bir Anadolu kasabasından farksız. Ama tüm sokaklar, kafe ve parklar capcanlı.
Şehrin yeni yapılmış Flamingo tesislerine giderseniz zaten kendinizi Ege’de sanırsınız. Diğer Doğu şehirlerinde göremeyeceğiniz giyim kuşama sahip gençleri burada ve çarşıda görürsünüz. Dilediğinizin yanına gidip sohbet edip bilgi alabilirsiniz. Genci de yaşlısı da hoşsohbet ve misafirperver.
Hoşgörü zaten yöre inancı Alevilik’in temel düsturlarından biri. Kimse kimseyi yargılamaz, kolay kolay kimse kimseye müdahale etmez, saygıda kusur etmezler misafirlerine. Önümüzdeki birkaç yılda, gelişen turizmle birlikte şehir merkezinin de düzeleceğini umuyorum. Yeni açılan modern mekânlar bunun habercisi.
Şehirde manzaranın tadını çıkarmak istiyorsanız Seyid Rıza Parkında oturup çayınızı için veya Grand Şaroğlu Otelin önünde yer alan Kahve Arası’na gidin. Nefis filtre kahve yapıyorlar. Günbatımı saatlerinde manzaranın tadını çıkarın. Yay gibi kıvrılan Munzur Çayı ise şehrin neresinden bakarsanız bakın seyrine doyulmaz bir manzara sunuyor.
Çarşıda bir tur attıktan sonra Seyid Rıza Parkının sağından aşağıya demir mavi köprüye inin. Munzur Çayı etrafında yürüyün. Yine Flamingo Tesislerinin olduğu tarafta çok güzel yürüyüş yolları yapıldı. Şehrin yeni müzesine de muhakkak uğrayın.
1. Dersim Müzesi
Dersim Müzesi, şehrin tarihi ve kültürel mirasını gözler önüne seren yepyeni bir müze. 2020 yılına kadar müzesi olmayan birkaç ilimizden biri olan Tunceli’nin de artık güzel bir müzesi var. 2015’e kadar 60 kadar insanın içinde yaşadığı, 1937 yılında Alman mimarisi tarzında yapılmış Askeri Kışla Binasının restore edilmesiyle nefis bir mekana kavuşmuş.
İçerisinde bölge coğrafyasının ilk yerleşim yerlerinden Pulur Höyüğünden çıkarılmış eserlerden günümüzün kültür ve inancına kadar birçok konuda bilgi alabileceğiniz bir müze. İçerik olarak henüz çok zengin değil ama oldukça modern müzecilik anlayışıyla hazırlandığından tam olarak hizmet vermeye başladığında şahane bir gezilecek yer olacağına eminim.
Munzur Vadisi Milli Parkı, flora ve faunası, yöre insanının kültür ve inançları ile ilgili çok sayıda bilgilendirici pano yer alıyor.
2. Munzur Vadisi Milli Parkı
Munzur Vadisi Milli Parkı, Tunceli merkezin hemen arkasından başlayıp Munzur Vadisi boyunca ilerleyen, kuzeyde neredeyse Erzincan’a kadar uzayan, vahşi yaşamı ve bakir doğası ile ülkemizin en büyük ve en nadide milli parklarından biri. Dik kanyonları, sivri kaya dorukları, derin vadileri, yüksek yaylaları inanılmaz güzel.
Milli park, akarsu kaynakları, endemik bitki türleri, hayvan türleri ve bitki örtüsü bakımından oldukça zengin. Değişik mikro klimalar yabani hayvanlar için çok elverişli ortam oluşturmuş. Arazinin çok engebeli olması, geçit vermez dağları nedeniyle ulaşım noktalarına ve yerleşim yerlerine uzak oluşu bakir kalmasını sağlamış. Belli bir giriş noktası yok, çok geniş bir alana yayılıyor.
Parkın kuzeyinde uzayan Munzur Dağları üzerinde 2-3 bin metre zirvelerde yer alan krater gölleri görmeye değer. Yılın her dönemi doğanın değişiminin renklerini yansıtan milli park, seyrine doyum olmayan manzaralar sunuyor. Kışın beyaz, yazın ise yemyeşil, çiçeklerle renklenmiş görüntüsüyle adeta yeryüzü cenneti. Haziran-Eylül arası milli parkı gezmek için en güzel zamanlar.
Tunceli merkezden Ovacık’a uzayan yol boyunca Munzur Çayı etrafında nerede dursanız hayran kalırsınız. Tunceli-Ovacık arasında uzanan Munzur Vadisindeki Munzur Çayı üzerinde zipline, rafting gibi aktiviteler gerçekleştiriliyor. Mayıs 2019’da Dünya Rafting Şampiyonası burada yapılmıştı. Tunceli’de yapılacak şeyler listenize bu iki aktiviteyi de alın.
Munzur Zipline hattı çok uzun değil 110 metre. Yol tarafında yer alan Zipline hattından Munzur Çayı üzerinden diğer tarafa geçip, oradan da geri dönüyorsunuz. Zipline aktivitesi ücreti 30 TL. Munzur Çayında rafting yapmak istiyorsanız yine aynı yerde aktiviteyi satın alabilirsiniz.
Munzur Çayında rafting için yaklaşık 2 km kadar Ovacık yönüne gidip oradan itibaren Munzur Zipline hattının olduğu yere kadar uzayan güveli ama eğlenceli bir rafting parkurunu tamamladık. Ücreti 80 TL.
3. Ovacık
Ovacık, Tunceli’nin kuzeybatısında yer alan Munzur Dağlarının güney eteklerindeki ovada kurulu, ilçe merkezi adını da bu ovadan almış . Munzur Vadisi Milli Parkı, Munzur Gözeleri, Kırkmerdiven Şelaleleri ve Mercan Vadisi’nin bulunduğu 1500 rakımlı ilçe, Doğu Anadolu Bölgesinin faunası, bitki çeşitliliği, endemik türleri ve yaban hayatı varlığı açısından en zengin yerlerinden.
İlçe merkezine 5 km uzaklıktaki Güneykonak köyünde bulunan ve yöre halkı tarafından kutsal kabul edilen Melekler Gölü, yazın yeşil tonlarına bürünüyor. Kışın tamamen buz tutan göl birçok canlı türüne de yaşam alanı sağlıyor. Ovacık, ilkbaharda açan bölgeye özgü küre çiçekleri ile de tanınıyor. Zengin doğası ve endemik türleriyle özellikle ilkbahar aylarında Ovacık, doğanın görsel şölenine tanık olabileceğiniz bir yer.
Ovacık’ın kuzeyinde, Munzur’un sarp zirvelerinin arasındaki çukur bir alanda oluşan Karagöl, bir krater gölü. Bulunduğu çukur alanı saran doruklarda yılın her dönemi kar görülüyor. Haziranda çevresi karlar ve beyaz papatyalarla, mor sümbüllerle, sarı ve mavi çiçeklerle bezeniyor.
4. Munzur Gözeleri
Munzur Gözeleri, Tunceli’nin ilçesi Ovacık’ın 14 km batısında yer alan, Tunceli’nin en çok ziyaret alan yerlerinden. Kayalıklar arasında fışkıran sular, kayalardan dökülen şelaleler, her yarıktan çıkan sular ve yemyeşil dokusuyla görenleri kendine hayran bırakacak kadar güzel.
Çevresini saran ihtişamlı Munzur Dağları ile göz alıcı güzellikler sunan Munzur Gözeleri, Munzur Vadisi Milli Parkı’na da hayat veriyor. Sadece bir noktada kayaların arasından akan su olarak düşünmeyin. 100 metreyi geçmeyen bir alanda kayalıklardan su çıksa da bölgenin her yanından sular fışkırıyor.
Munzur Çayının doğduğu nokta ve çevresinde 20 hektarlık alan orman içi dinlenme yeri olarak mesire alanı şeklinde düzenlenmiş. Gözelerle Munzur Suyu arasında kalan bölgede gerçekleştirilen çevre düzenlemeleri kapsamında beton setler, küçük havuzlar, yürüme yolları, oturma mekânları ve köprüler yapılmış. Aslına bakarsanız düzgün bir çevre düzenlemesi yapılsa ülkemizin en güzel mesire yerlerinden biri olur.
Yöre insanının sık ziyaret ettiği Munzur Gözeleri Aleviler için kutsal bir mekân aynı zamanda. Munzur Gözeleri, efsaneye göre ‘Munzur’ isimli bir çobanın elinde tuttuğu sütün yere dökülmesiyle ortaya çıkmış.
Munzur Gözelerinden 1,5 km aşağıda Munzur Çayının iki yanı, ülkemizin ender ağaç türlerinden bölgenin karakteristik huş ağaçları ile kaplı.
Munzur Gözeleri sularından çıkarılan lezzetli alabalıklarıyla ünlü. Gözlemeye benzeyen patila yiyin, yöre halkının ayı otu dediği kırmızı yemişlerin tadına bakın, açılan tezgâhlardan el emeği göz nuru tülbentler, işlemeler satın alın.
5. Munzur Dağları
Munzur Dağları, Tunceli’nin kuzeybatısı, kuzeyi ve kuzeydoğusunda, çok zor geçit veren sıralar halinde 130 km boyunca uzanıyor. Dağların doruklarında yükseltinin genellikle 3 bin metrenin üzerine çıktığı Munzur Dağlarının Tunceli sınırlarında kalan bölümünde en önemli doruklar, batıdan doğuya Biçare Dağı (3.111 m), Ziyaret Tepe (3.071 m) ve en Doğu’da Akbaba Tepesi’nden (3.463 m) oluşuyor.
Munzur, dik bir biçimde Ovacık çöküntü alanına indiği bölümde Mercan Dağları ismini alıyor. Dağların yüksek sırtları yaz aylarında yöre halkı tarafından yayla olarak kullanılıyor.
Bahar aylarında dağların zirvelerindeki karların erimesiyle birlikte boy vermeye başlayan ters laleler, bölgeye özgü en önemli endemik türlerden. Boyu yaklaşık 75 cm olan ters laleler yalnızca yılın belirli döneminde 10-15 gün görülebiliyor. Zengin bir floraya sahip Tunceli, 18’i endemik bin 600’ün üzerinde kayıtlı bitki türüne ev sahipliği yapıyor.
Munzur Dağlarında muhteşem vadiler, zirvesi karlı dağlara nazır şahane trekking rotaları, şelaleler, dereler uzanıp gidiyor. Ülkemizin en iyi korunmuş ya da en az bozulmuş coğrafi bölgelerinden. Aracınızla yol bulup dağları ve vadileri gezmeniz mümkün değil. Mutlaka yöreyi bilen rehberlerle veya dağcılık kulüpleriyle bu rotalara gidebiliyorsunuz.
6. Harami Deresi
Harami Deresi, Munzur Dağlarında yer alıyor. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında yaban hayatı varlığı, bitki çeşitliliği, şelaleleri ve mağaralarıyla görülmeye değer güzellikler sunan dere, ceviz ve ardıç ağalarıyla kaplı. Araçla ulaşımın en kolay olduğu yerlerden. Dağların arasından uzayan küçük vadiden yer yer kanyon gibi görünüyor. Erimiş kar suları küçük çağlayanlar oluşturmuş.
Doğanın canlandığı dönemde çok sayıda çiçek ve kelebek türü ile beslenmek için gezinen yaban keçisi ve boz ayıların görüldüğü Harami Deresi, bölge insanı için de soluklanmak ve güzel havanın tadını çıkarmak için genellikle piknik yeri olarak kullanılıyor.
7. Kırk Merdiven Şelaleleri
Kırk Merdiven Şelaleleri, Munzur Dağlarının Mercan Vadisine inen yamaçlarında yer alıyor. Dar ve küçük vadinin birkaç noktasında meydana gelen şelaleler, suyunun bolluğuyla görsel şölen yaşatıyor. İkisi küçük, dördü büyük şelaleden oluşan Kırk Merdiven Şelaleleri, kış aylarında kar altında, yazın ise el değmemiş bakir doğasıyla bölgede mutlaka ziyaret edilmesi gereken doğa harikalarından.
Şelale, Ovacık’ın kuzeyinde yaylalara çıkılan güzergâh üzerinde konumlanıyor. Munzur Dağlarına çıkış sorasında ilk dinlenme yeri olarak da kullanılıyor. Tavsiyem buralara da yine rehberle gitmeniz.
8. Kutu Deresi
Kutu Deresi, Tunceli şehir merkezine 30 km uzaklıkta, Pülümür Çayının yanı başında yer alıyor. Günümüzde yöre halkının mesire alanı olarak kullandığı Kutu Deresinin Pülümür Çayına karıştığı yer aynı zamanda yaz döneminde yüzmeye elverişli hale getiriliyor.
Bu çayın önüne taştan yapılan setlerle insanların yüzmesine imkân veren gölcükler oluşturulmuş. Çevresi oldukça yeşil, suyun rengi de zaten zümrüte çalıyor. Çevresinde çok sayıda işletmenin bulunduğu Kutu Deresi mesire alanında yaz aylarında yeme-içme hizmeti veriliyor. Nefis kavurma yapıyorlar.
Tunceli merkezden Kutu Deresine giden yolun kendisi de enfes, yer yer çok darlaşan vadide kıvrılan yol, el yapımı tünellerden geçiyor. Çevrede mevsime bağlı olarak irili ufaklı şelaleleri yoldan geçerken dahi görebiliyorsunuz.
9. Pülümür
Pülümür, Tunceli’nin kuzeydoğusunda yer alan, 1650 metre rakımlı bir ilçe. Kuruluşu Kapadokya Krallığına uzanan ilçe Akkoyunlular döneminde Kuzucan olarak adlandırılıyordu. Tunceli’yi Erzincan’a bağlayan karayolu üzerinde, Pülümür Çayı Vadisinde yer alan ilçe, yüksek dağlarla çevrili. Pülümür, kuzeydoğusunda Tunceli’nin en yüksek noktası olan Bağır Paşa Dağına ev sahipliği yapıyor.
Bağır Paşa Dağı, zirvesinde çok sayıda krater gölünün bulunduğu bir doğa harikası. Dağ, Pülümür Çayının da kaynağını oluşturuyor. Pülümür’de halk tarafından kutsal sayılan Büyük Çeşme, Büklü Dede Türbesi ve Derviş Gülabi Türbesi gibi ziyaret yerleri bulunuyor.
Avcı Dağlarının doğu yamaçlarından birkaç kol halinde başlayan ve güneye doğru uzanan çok dar ve dik bir vadi olan Pülümür Vadisi‘nin içinden Pülümür Çayı akıyor. Vadi boyunca çok zengin bir orman örtüsü, şelaleler, kayalık yamaçlar ve kanyonlar görülüyor.
Pülümür Çayı üzerinde yer alan ve hatalı restorasyonu nedeniyle orijinalliğini kaybeden Tarihi Hanım Köprüsü, 1.900 metre yükseklikteki konumuyla eşsiz bir manzaraya sahip olan Pülümür Geçidi, Pülümür ilçe merkezindeki Pülümürlü Şair Cemal Süreya’nın heykeli, koç başlı mezar taşlarıyla Alevi kültürüne tanık olabileceğiniz Sağlamtaş Köyü ziyaret edilecek yerler arasında.
Pülümür’e 3 km uzaklıktaki Gelin Odaları, Urartular döneminde inşa edilen, kayalara oyulmuş zindan yapıları. Dördü yıkılan, üçü de tahrip edilen odaların girişinde nöbetçi kulübeleri ve su kuyusu bulunuyor. Ağlayan Kayalar ve Zenginpınar Şelalesi görülmeye değer.
10. Mazgirt
Mazgirt, Tunceli’nin güneydoğusunda konumlanan, Munzur Dağlarının uzantısı olan Kert Dağlarının üzerinde Mazgirt Kalesi eteğinde kurulu olan ilçe. Tarihi geçmişi Urartular dönemine uzanan Mazgirt, bozulmamış doğasıyla Tunceli’nin en etkileyici yerlerinden.
Mazgirt Kalesi, Mazgirt ilçe merkezinin kuzeyinde, ilçeye hakim bir tepe üzerinde kurulu. Kalenin büyük ölçüde yıkılmış olan surlarının bir bir kısmı günümüze ulaşmayı başarmış. Yapım tarihi tam olarak bilinmeyen kaleye mağara yoluyla ulaşılabiliyor. Kale girişinde 40 basamaklı bir merdiven bulunuyor. Kalenin en yüksek noktasında köşk ve yel değirmenine ait olduğu düşünülen kalıntılar görülüyor.
Til Höyüğü, Mazgirt’e bağlı Kuşçu köyünde yer alıyor. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 1996 yılında I. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilen höyükte herhangi bir kazı çalışmasının yapılmamış olması nedeniyle höyüğün tarihi geçmişi hakkında yeterli bilgi elde edilememiş.
Gölbağı Ermeni Kilisesi, Mazgirt’in çok kültürlü tarihi geçmişinin en önemli yansımalarından. Kesme ve moloz taş karışımından inşa edilen kilise dört yapraklı yonca planına sahip. Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen kilisede 18. yüzyıla ait olduğu düşünülen freskler bulunuyor. Tavanı çöken kilisenin duvarları sağlam bir şekilde günümüze ulaşmış.
11. Çemişgezek
Çemişgezek, Tunceli’nin güneybatısında konumlanan, ismini Ermeni asıllı Bizans İmparatoru Çimişkes’ten alan ilçe. MÖ 4 binli yıllardan itibaren sürekli olarak bölgede önemli bir yerleşim yeri olan Çemişgezek, doğal güzellikleriyle tanınıyor. İlçe merkezinden geçen Tağar Çayı ve üzerinde yer alan Osmanlı yapısı Tağar Köprüsü Çemişgezek’in sembollerinden.
Tağar Çayının kenarında bulunan ve bir tepe üzerinde yer alan Çemişgezek Kalesi‘nin Urartular döneminde inşa edildiği düşünülüyor. Büyük kısmı zarar gören kale, hoş bir manzaraya sahip. 1793 yılında inşa edilen Osmanlı yapısı Ulukale Camii, ilçe merkezine bağlı Ulukale Köyünde bulunuyor. Hamam-ı Atik (Eski Hamam), Çemişgezek ilçe merkezinde Akkoyunlular tarafından 15. yüzyılda inşa edilmiş.
Çemişgezek’in Pulur köyünde yer alan Pulur Höyüğü‘nde 1968 yılında yapılan kazı çalışmalarında höyüğün MÖ 5 binli yıllara uzanan bir tarihi geçmişi olduğu tespit edilmiş. Tunç devrine ait kalıntıların bulunduğu höyük bölge tarihine ışık tutan bir yapı.
İn Delikleri, Çemişgezek’in batısındaki Tahar Çayı Vadisinde bulunuyor. Vadiden yukarıya doğru uzanan sarp kalker kayalıklara konut yapmak amacıyla oyulan İn Delikleri, ev ve odaların yanı sıra sarnıç, merdiven ve kiler gibi alanlara da sahip. Günümüze 20’si ulaşan deliklerin büyük bir bölümünün yumuşak kayaç yapısı nedeniyle doğal yollarla yok olduğu düşünülüyor.
12. Pertek
Pertek, Tunceli’nin güneyinde, Tunceli’yi Elazığ’la ayıran Keban Baraj Gölü kıyısında yer alıyor. Elazığ şehir merkezine en yakın ilçe konumunda olan Pertek’te Keban Baraj Gölü üzerinden feribotla Elazığ’a geçiliyor.
Sağman Camii, Pertek ilçe merkezine 20 km uzaklıktaki Sağman köyünde yer alıyor. 1555 yılında Keyhüsrev Bey’in oğlu Salih Bey’in yaptırdığı düşünülen caminin, renkli taşlardan inşa edilen taç kapısı, oyma işçiliği ile tanınıyor.
Sungur Bey Camii, Pertek ilçe merkezinin güneyinde, Murat Irmağının kıyısında, 1569 yılında inşa edilmiş. Üzerinde herhangi bir kitabenin bulunmadığı yapı, Pir Hüseyin oğlu Rüstem oğlu Sungurbey tarafından yaptırılmış.
Pertek Kalesi, ilçenin güneyinde, Murat Irmağının kıyısındaki bir tepenin üzerinde yer alıyor. Bulunduğu bölgenin Keban Baraj Gölü suları altında kalması nedeniyle ada üzerinde konumlanan kale, Osmanlılar zamanında onarım görmüş.
Çelebi Ağa Camii, Pertek ilçesinin güneyinde Murat Irmağının kıyısında, 1569 yılında inşa edilmiş. Kesme ve moloz taştan yapılan cami, üç kubbeli son cemaat yeri ve tek kubbeli ana mekândan oluşuyor. Caminin çeşme, minare ve son cemaat yeri duvarları, iki renkli kesme taştan yapılmış.
13. Hozat
Hozat, Tunceli kent merkezinin batısında yer alan bir ilçe merkezi. Balkanları Müslümanlaştıran Bektaşi Dervişi Sarı Saltuk’un türbesinin de bulunduğu ilçe, tarih boyunca farklı inanç ve görüşlerin özgürce konuşulup yaşandığı bir yerleşim yeri olmuş.
Hozat Ergen Kilisesi, Hozat’a bağlı Ergen Köyünde, ilçe merkezine 15 km uzaklıkta yer alıyor. Tam olarak hangi dönemde inşa edildiği bilinmeyen kilise, bölgedeki diğer kiliselere göre çok daha büyük bir alanda kurulu. Tavanı tamamen çöken ancak duvarları sağlam olan kilise, bakımsızlıktan dolayı yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya.
Dereova Şelalesi, Nazımiye ilçe merkezine 13 km uzaklıkta, Dereova Köyünde bulunuyor. Gelin Onarı olarak da bilinen şelale, 20 metre yükseklikten ve 3 farklı kaynaktan dökülüyor. Şelale, Pülümür Çayının kollarından biri olan ve çok derin bir vadide akan dereye karışıyor. Kış aylarında şelale sularından oluşan sarkıt ve dikitler buzul tabakası meydana getiriyor.
Tunceli’de nerede kalınır
Tunceli merkezde kalabileceğiniz birkaç yer var. Eğer ben otelde kalmak istiyorum diyorsanız Grand Şaroğlu Otel‘e bakın. Munzur Çayına yukarıdan bakan, şehrin en eski ve en büyük oteli. Çok lüks veya mükemmel servis beklemeyin ama odalar temiz ve konforluydu. Geçmişteki Tunceli ziyaretlerimde çok kaldım.
Benim tavsiyemi dinlerseniz de Munzur Çayının kenarına kurulu çadır konseptindeki konaklama tesisi Munzur Doğa Oteli‘nde kalın. Munzur’a ve ormana sıfır mesafedeki, Türkiye’nin ilk çadır kamp konseptli oteli 5 dönümlük alan üzerinde 31 odasıyla hizmet veriyor. Çadır odalarda klimadan televizyona, duştan wi-fi bağlantısına varana kadar her şey var.
Tunceli’de konaklama için çok fazla otel seçeneği yok. Seyahatinizi planladıysanız önceden rezervasyon yapmanızda fayda var.
Tunceli’ye nasıl gidilir
Tunceli’ye en yakın havalimanı Elazığ’da. Türkiye’nin bazı şehirlerinden Direkt uçuşlar yapılıyor. Ben İzmir’den Elazığ’a Pegasus ile direkt uçtum, uçuş 1 saat 45 dakika sürdü. İstanbul-Elazığ uçuşları da aynı sürüyor. Ankara’dan Elazığ’a uçuş ise 1 saat 15 dakika sürüyor.
Tunceli’ye gidiş için en güzeli havalimanında aracınızı alacağınız şekilde araç kiralamanız. Ben Fırat turu rotamı uzattığımdan araç kiralayıp gezdim. Havalimanından araçla Tunceli’ye gidecekseniz Kovancılar üzerinden gidin. Elazığ’a dönüşü ise Pertek üzerinden yapın. Her iki yol da 1,5-2 saat arasında sürüyor. Yolların Elazığ tarafında olan kısımları şahane Tunceli bölümünde ise yollar ortalama.
Araç kiralamadan veya aracınız olmadan Tunceli coğrafyasını gezmeniz pek kolay değil. Öncelikle havalimanından HAVAŞ ile otogara gidip oradan Tunceli’ye giden araçlara binmeniz gerekiyor. Can Dersim Tuncelililer Otobüs firmasının saat 13.00 ve 14:45’te iki seferi var. Elazığ-Tunceli otobüs yolculuğu 2 saat sürüyor.
Memleketim Tunceli, bozulmamış coğrafyası, misafirperver insanları ve şahane doğasıyla kısa zamanda gidip görmeniz gereken bir şehrimiz. Henüz kitlesel turizmin istilasına uğramamış ve yozlaşmamış. İnsanı aydın ve hoşgörülü, mutfağı güzel, merak etmeyin gezeceğiniz tüm güzergâhlar da güvenli. Fazla geciktirmeden gidin, görün; buna değer.
Teşekkürler ellerinize sağlık, mükemmel bir blog.
Harika bir blog olmuş.Emeğinize sağlık.
İyi bir fotoğraf çekebilmek için çok nitelikli bir makineye sahip olmaktansa iyi bir bakış açısı ve uygun bir ortamın yeterli olabileceğinin kanıtı bu fotoğraflar…
Tunceli’nin doğasına aşık oldum. Özellikle çetin dağları, yol boyu devam eden nehirleri, munzur gözeleri, endemik türleri, vahşi yaşamı… Tekrar gitmek için sabırsızlanıyorum.