Arnavutluk’ta yer alan sevdiğim yerlerden Kruja, Osmanlı mirasının Balkanlar’da görülebileceği yerlerden biri. Osmanlı’da Akçahisar olarak bilinen Kruja (Kroya diye okunuyor), Krujë Dağlarının yamacında kurulmuş ve şahane bir manzaraya sahip. Ünlü Akçahisar Kalesinin Kruja’ya zirveden baktığı kent, Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı hâkimiyetine geçmiş.

Osmanlı’ya başkaldıran İskender Bey, Osmanlı hâkimiyeti gelene kadar 24 sene kendi hükümranlığını burada sürdürmüş. Kruja, kabri olduğuna inanılan Sarı Saltuk Dede kültü etrafında odaklanan bir Bektaşî tarikat merkezi olarak da önem kazanmış. Zaten dünyanın en güçlü Bektaşi topluluğu Arnavutluk Bektaşileri kabul ediliyor.

Krıja Sarı Saltık Türbesi

Sarı Saltuk Türbesi, Kruja

Sarı Saltuk, Balkanlar ve özellikle de Arnavutluk halkı için önemli bir şahsiyet. Sarı Saltuk Dede kültü etrafında odaklanan bir Bektaşî tarikat merkezi olarak da Kruja yolundaki Sarı Saltuk Türbesine uğradım. Balkanlarda İslamiyetin yayılmasında bu coğrafyadaki bu gibi türbelerin önemli bir payı var.

Arnavutluk’la tarihten gelen derin bağlarımız, ülkenin birçok bölgesinde bulunan Bektaşi dedelerinin türbeleriyle kendini gösteriyor. İslami sufi hareketlerinin kalbi tarikatlarda hizmet veren Dervişler yaygın bir biçimde seferberlik halinde Osmanlı ordusuna eşlik ederdi ve yeni fethedilen topraklarda sultan tarafından serbest hareket edebilme hakkı tanınırdı.

Malta

Kruja merkezden bir dolmuşla Kruja Kalesine doğru giderken yol üzerindeki Bektaşi tekkesinde indim. Dolmuşta benle birlikte 3 kız daha inmişti. Kimisinin üzerinde eşofmanı vardı. Belli ki bir çeşit sabah ritüeli için gelmişti.

Yüzyıllar önce bu topraklara barış ve hoşgörü dilini getirdiği söylenen Sarı Saltuk’a ait olduğu rivayet edilen, Müslümanların yanı sıra Hristiyanların da ziyaretgâhı olmuş bir türbe. Anadolu’da da birçok yerde Sarı Saltuk’a ait olduğu söylenen türbeler var. Mostar yakınlarındaki Blagay Tekkesi de Sarı Saltuk ile ilişkilendirilen yerlerden.

Pek çok kişinin Sarı Saltuk’un orda olduğuna inanarak ziyaret ettiği türbenin duvarında Hz. Ali’nin temsili resimleri yer alıyor. Herhangi bit sanduka veya kabrin bulunmadığı türbenin tam ortasında Sarı Saltuk’a ait olduğuna inanılan bir ayak izi bulunuyor. Sarı Saltuk bir efsane gibi Arnavutluk’ta nesilden nesle aktarılıyor.

Hacı Bektaş-ı Veli’nin müritlerinden olan Sarı Saltuk, efsanevi kimliğini henüz yaşarken edinen, Anadolu ile Balkanlarda pek çok türbesi yapılan ve Müslümanların yanı sıra Hristiyanların da saygı duyarak ziyaret ettiği türbeleri bulunan bir ermiş. Balkanların Osman tarafından fethedilmesinden önce Balkanlar başta olmak üzere, civar bölgelerde seyahat ederek insanlara İslam’ı tebliğ eden derviş olarak biliniyor.

Rumeli’nin fethi sırasında önemli rol oynadığı rivayet edilen Sarı Saltuk Baba, Sultan Sarı Saltık Muhammed Buhâri, Saltık Bay Sultan, Sarı Saltuk Dede isimleriyle de anılıyor. Sarı Saltuk’un hayatını anlatan Saltukname ise, Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan’ın şehzadeliği esnasında verdiği talimat üzerine, Ebu’l Hayrer Rumi tarafından yedi senelik bir çalışma sonucunda yazılmış.

Saltukname’de on iki mezarı olduğu belirtilen Sarı Saltuk’un, asıl mezarının Romanya’nın kuzeyinde Dobruca bölgesindeki Babadağ Kasabasında olduğu düşünülüyor.

Türk sözlü geleneğinden toplanarak 1480’de tamamlanmış ve kitaplaştırılmış bir eser olan Saltukname’nin bir başka özelliği de, yazıya geçirilmiş ilk Nasreddin Hoca hikâyesini içeriyor oluşu.

Sarı Saltık Kruja türbesindeki görevli Arnavutla biraz sohbet etmeye çalıştım ama ne İngilizcesi ne de Türkçe’si iletişim kurmak için yeterli gelmedi, ancak yine de mütevazi kişiliği gülümseyen yüzünden belliydi.

Arnavutluk coğrafyasını sevdim ben. Tiran, Berat, Kruja, Durres ve İşkodra bende keyifli anılar bıraktı.

5 Yorumlar

  1. 1999 yılında gitmiştim… O zamanlar daha bir eski görünüme sahipti. Şimdiki resimleriyle eskisi arasında oldukça büyük bir fark var. Paylaşım için teşekkürler.

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz