Şah Çerağ, İran’ın Şiraz şehrinde yer alan, Şiiliğin en önemli kutsal ziyaret yerlerinden biri. ‘Işıkların şahı’ anlamına gelen Şah Çerağ, çinili kubbesi ve gece sanki dev bir şamdanmış gibi görünen minareleriyle gün batımı sonrası göz kamaştırıcı bir görünüme sahip. Duvarlar ve tavan ise minik pırıltılı saçan milyonlarca ayna ile süslenmiş.
Işıkların şahı, Şiilerin sekizinci İmamı olan İmam Rıza’nın kardeşi Seyyid Emir Ahmed’e, Şirazlıların verilmiş olduğu bir lakap. İmam Rıza’nın 17 kardeşinden biri olan Seyyid Emir Ahmed, kardeşinin yanına gitmek üzere Horasan’a giderken, Abbasi halifesi Ma’mun’un adamları tarafından Şiraz’da 835 yılında öldürülmüş.
Şah Çerağ Türbesi
Şah Çerağ Türbesi (Shahcheragh Shrine), ilk olarak Şiilerin sekizinci İmamı olan İmam Rıza’nın kardeşi Seyyid Emir Ahmed için 12. yüzyılda, yani ölümünden yaklaşık iki yüzyıl sonra inşa edilmiş. O zamandan beri türbe deprem ve diğer nedenlerle birçok kez tahrip edildi, ancak yeniden restore edildi.
İran’daki Azerbaycan Türklerinin Kaçar boylarından olan Kovanlı kolu tarafından kurulmuş ve 1794 ile 1925 yılları arasında hüküm sürmüş İran devleti olan Kaçar Hanedanlığı döneminde en dikkate değer restorasyonu yapılan türbe, İslam Cumhuriyeti döneminde de büyütülmüş.
Şiraz’daki başlıca dini site olan Shahcheragh Shrine, görkemli ve dikkat çekici bir mimariye sahip. Türbe deyince ülkemizde de örnekleri görülen türbelere benzeyen yapılar anlaşılıyor. Şah-e Çerağ Türbesi, alışageldiğimiz türbelerden farklı.
Kuzey ve güney cephelerinde çinilerle süslü iki ana giriş kapısından türbe kompleksine giriliyor. İçeri girişte çantalar ve fotoğraf makinası alıkonuyor. Estetik açından etkileyici bir mimariye sahip olan kompleks yapıda bir avlu, ibadet yeri ve mezar odası bulunuyor.
Ortasında firuze mavisi yıldız şeklinde bir şadırvan havuzu ve çevresinde ulu ağaçların sıralandığı geniş avlu ziyaretçiler tarafından dolup taşıyor. Bu nedenle içeriye belli sayıda ziyaretçinin kontrollü girişine izin veriliyor.
Sultan Ahmed’in türbesi doğu kanadında, 10 sütunlu bir revak ile çevrili. Orijinal ahşap sütunların yerini şimdi altın renkli çelik sütunlar almış. İran’ın diğer dini yerlerinde nispeten nadir görünen ampul şeklinde bir kubbe yapısına sahip.
Ahşap sütunlar arasında geçip, gösterişli gümüş bir kapıdan içeri giriliyor. Mozaik şeklinde işlenmiş, milyonlarca küçük ayna ile süsleyen iç duvarları, farklı renklerde ışıkların yansımasıyla büyüleyici görünüyor.
İçeri girmeden önce ‘izinname’ okumak gerekiyor. Peygamber, İmam Ali ve İmam Hüseyin’e selam göndererek mekana giriş izni isteme anlamına gelen izinnamenin ardından aynalarla kaplı kubbenin altındaki mezarın parmaklıklarına (zerih) dokunup dua okunuyor ve dilek tutuluyor.
Erkekler ve kadınlar ayrı kapılardan giriyor ve birbirinden tamamen ayrı mekanlarda ziyaretlerini yapıyor. Türbenin yarısı kadınlar tarafında, yarısı ise erkekler tarafında bulunuyor.
Ayna işlemeli türbeye girenler önce mezarın gümüşten parmaklıklarına dokunup mekanın sahibini selamlıyor. Sonra duaların ağıtlara karıştığı ağlayışlar, el sürmeler, yüz sürmeler… Namaz sonrası veda dokunuşunun ardından insanlar geri geri giderek türbeyi terk ediyor.
Türbede bulunan altın kubbe, duvarlarlarda ve tavanlarda yer alan mozaik ve çiniler mimari açıdan ustalık gösteren işlemeler. İç mekanı saran aynalardan yansıyan ışık tonları büyüleyici güzellikte.
1965 yılında kurulan Shahcheragh Müzesi‘nde Sasani ve Parth sikkeleri ve Kuran’ın birkaç değerli el yazması sergileniyor. Ayrıca koni biçimli ibrikler ve değerli çanak çömlek koleksiyonları var.
Türbe binasının önündeki geniş avlunun ortasında havuz bulunuyor. Şiilerin bu kutsal mekanı, İran’ın her yanında gelmiş ziyaretçilerle dolup taşıyor.
Şiraz, İran’ın güneydoğusundaki Fars eyaletinde bulunan, tarih boyunca birkaç kez İran’ın başkenti olmuş şehirde gezilip görülecek çok değerli yerler var. Antik Persepolis ve Pasargadae şehirlerinin kalıntıları, İran’ın en büyük şairleri Hafız ve Sadi’nin türbeleri, bahçeleri ve bağlarıyla önemli bir şehir.
Çok görkemli ve ışıl ışıl. Ne güzel, merak ettim.
Iran’in her bir tarafi ayri ayri guzelikler ve ozeliklere sahip, ama gercekten Şiraz bir baska. Nisan ayindan Mayisin sonuna kadar havasi cok guzel. Tum sehir cicek kokar. Camileri, baglari, tarihi binalari, İslamdan onceki ihtisamli yapilari ve bir daha cok seyi le sizi kendine asik edecek. Kendinizi hic yabanci hisetmiyeceksiniz. Eğer İran’in her tarafini gormeye zamaniniz ve imkaniniz yoksa, sadece Şiraz’i gormeniz yeterli.
THY’nin her gun Şiraz’a direk ucagi var, denemeye değer. İran ve Türkiye aslinda bir ulke; sicak kanlı, misafirperverlik, yardim severlik ve bir daha cok bakim dan sizi kendi ulkenizi keşf etmeye davet ediyoruz. Saygilarla.
Ne kadar da etkileyici. Mimari de ışıklandırma da çok güzel. Hayran kaldım.