Madrid, İspanya‘nın başkenti ve aynı zamanda ülkenin en büyük şehri. Kültürel tarihi ile öne çıkan şehir, İspanya ve Avrupa tarihine yön veren olaylara ev sahipliği yapması nedeniyle büyük önem taşıyor.
Yerel halkın sıcaklığı ve samimiyeti ile şehrin dinamik atmosferi Madrid’i 24 saat yaşayan bir kente dönüştürüyor. Avrupa’nın en canlı gece hayatına sahip şehirlerinden Madrid, zengin kültürel mirası ve tarihi yapılarıyla açık hava müzesi görünümünde.
Madrid Hakkında Bilgiler
İber Yarımadasının tam kalbinde yer alan Madrid, İspanya İmparatorluğunun Kurucusu, İspanya Kralı II. Felipe tarafından 1561’te başkent ilan edildi.
II. Felipe’nin Madrid’i başkent seçmesindeki amaç ülkenin birleşmesi ve merkezileştirilmesi ve ulusun her köşesinden en hızlı mesaj ve iletişim alabileceği bir başkent yaratmaktı. Madrid’in gelişmesini sağlayan en önemli şey güçlü bir merkezi şehir kurmak isteyen hükümdarların bu konudaki kararlılığı oldu.
Günümüzde Madrid yaklaşık dört milyonluk bir nüfusa sahip, modern bir başkent. Kentin çevresinde yer alan yerleşim yerleri yoğun göç nedeniyle estetik ve bütüncül bir kimlikten uzak görünse de Madrid şehir merkezindeki dar sokaklar orta çağ esintili yapılar, renkli mekanlar ve 24 saat yaşayan bir hareketliliğe sahip.
Madrid tarihi
Madrid’in tarihi 9. yüzyılda Müslümanların Manzanares Nehri üzerinde bir savunma üssü kurmasına dayanıyor. Müslümanların savunma üssünü kurmasının ardından ‘Mayrit’ olarak anılmaya başlayan şehir, İspanya İmparatorluğu’nun Kurucusu II. Felipe’nin 1561’de başkent ilan etmesine kadar olan süreçte adı pek de anılmayan ve bilinmeyen bir yerdi.
1759’da kral olan III. Carlos şehri tam bir krallık başkenti haline getirmek için kolları sıvayarak sokakların tertemiz yapılmasını, kanalizasyonların düzenlenmesini ve ışıklandırmanın kusursuz olmasını emrederek işe başladı ve ardından da Prado Müzesi’nin inşasını başlattı.
19. yüzyılın başlarında ortaya çıkan istilalar İspanya’ya iç karışıklıkları beraberinde getirdi. Bu dönemde Napolyon kardeşi Joseph’i İspanya Kralı ilan etti. 20. yüzyıla doğru politik çatışmaların merkezi haline gelen Madrid ülkeyi ikiye böldü. Politik çıkmazlar ve tartışmalar ülkenin her yanında duyuluyordu. Uzun yıllar süren çetrefilli bir sürecin ardından monarşinin sonu, ikinci cumhuriyetin de kuruluşu gerçekleşti.
İç savaş döneminde Madrid cumhuriyetçilerin en güçlü kalesiydi ve 1939’da Franco’nun askerleri şehri kuşatıp alana kadar da çok çetin savaşlar verdi. İç savaş şehri inanılmaz kayıplara uğrattı ve şehir 40 yıllık bir yalnızlıkla baş başa kaldı.
Franco döneminde kentte başlayan gelişmenin etkileri günümüzde de sürüyor. Franco’nun 1950 ve 1960’larda şehri kuzeye doğru genişletme hamlesiyle Madrid’e çevre bölgelerden ciddi bir göç dalgası başladı.
Madrid sosyal yaşam
Madrid, yoğun nüfusa rağmen nefes almayı başaran bir şehir merkezine sahip. Ev dışında zaman geçirmekten hoşlanan yerel halk şehrin sunduğu fırsatları değerlendiriyor. İş ve uyku dışında şehir nüfusunun önemli bir bölümü sokaklarda, parklarda, mekanlarda zaman geçiriyor, tüm yorgunluk ve stresten uzaklaşıyor.
Şehir, büyük Avrupa kentleri gibi trafik konusunda sıkıntılı. Özellikle eski şehir merkezi yüzlerce yıllık şehir planının üzerinde yer aldığından araç trafiğine çok uygun değil. Bu durum işe gidiş ve dönüş saatlerinde yoğunluk oluşmasına neden oluyor.
Gelişmiş toplu ulaşım ağının parçası olan metro ve otobüsler uygun fiyatıyla araba kullanmamayı teşvik ediyor. Kentin dört bir yanına toplu ulaşımla erişilebiliyor oluşu yerel halk ve kenti ziyaret edenlerin hayatını kolaylaştırıyor.
Şehrin eski bölgelerinde yapılan kentsel dönüşüm programının etkisiyle kent merkezi yıllar öncesinden çok daha iyi durumda. Metronun geliştirilmesi, yeni çevre yollarının inşası ve Madrid’in sıkışık sokaklarına rahatlık getirmek için tasarlanmış yeni yolların yapılmasıyla ulaşım ağında yapılan iyileştirmeler şehre nefes aldırmış görünüyor.
Madrid’de biraz vakit geçirmeye başlayınca buranın bambaşka yaşam tarzını iliklerinizde hissederek gerçek bir ‘madrilenos’ nasıl hisseder anlamaya başlıyorsunuz. Geleneksel kafelerde oturup bir şeyler içmek, bit pazarının keyifli curcunasını yaşamak ve geceleri kulüp, disko ve barlarda sabahlara kadar eğlenmenin tadını bir aldığınız zaman bu şehre aşık olacaksınız.
Madrid yeme-içme kültürü
Tüm dünyada yaşanan benzeşme kültürü Madrid’i de sarmış durumda. Fast food ve kafe-bar zincirleri Madrid’in dört bir yanında çok sayıda şubeye sahip. Madrid tüm bu zincir dükkanlara rağmen yerel kültürünü korumayı başaran Avrupa kentlerinden.
Madrid’in eski şehir merkezi yerel dokuyu yansıtan, kendine has tasarımı ve menüleri ile şehrin havasını deneyimleyebileceğiniz restoran, kafe ve mekanlara ev sahipliği yapıyor. İspanya’nın tarihi şehirlerinden Toledo, Sevilla ve Granada ile karşılaştırıldığında daha modern ve dünya kenti gibi görünse de İspanyol lezzetlerini deneyimleyebileceğiniz yerler azımsanmayacak kadar çok.
İspanyol mutfağında İspanyol omleti olarak bilinen Tortilla de Patata, şehrin sembol yemeklerinden. Tapas, yerel şarap çeşitleri ve leziz tatlılar ile sokak lezzetleri şehrin yeme-içme kültürünü yansıtıyor.
Madrid kültür sanat yaşamı
Avrupa’nın en eski yerleşim yerlerinden Madrid, İspanyol kültürünün sembolü mimari yapılarının yanı sıra çok sayıda müze, saray, etkinlik merkezi, sanat galerisi, opera ve tiyatro salonları ile hareketli bir şehir.
Futbol tutkunları için Madrid denildiğinde akla gelen ilk şeylerden biri olan Real Madrid futbol kulübü, şehrin en önemli markası. Real Madrid’in maçlarını oynadığı Santiago Bernabéu Stadı’nı her yıl binlerce kişi ziyaret ediyor.
Madrid’de vakit geçirirken Flamenko’nun tadını çıkarın. Şehrin dört bir yanında Flamenko’nun ruhunu hissedebilirsiniz. Gece geç saatlere kadar sokaklarda ve mekanlarda icra edilen flamenko gösterileri şehrin dinamik yapısının, müziğe ve dansa olan tutkunun yansıması.
Madrid, kışları karlı ve soğuk, yazları ise sıcak ve kurak geçiren karasal bir iklime sahip. Madrid’e seyahati için en uygun dönemler, ılıman bir iklime sahip olan ilkbahar ve sonbahar ayları. Ancak en yoğun olan Nisan, Mayıs, Haziran, Eylül ve Ekim aylarında Madrid’e gelmeyi düşünüyorsanız, otel rezervasyonlarınızı önceden yapmanızda fayda var.
Madrid’e, Türkiye’den direkt uçuş seferleri ile yaklaşık 4 buçuk saatte ulaşım mümkün. Madrid’e, Aeropuerto de Madrid-Barajas’a Iberia ve Türk Hava Yolları ile İstanbul Havalimanındandirekt; Swiss Air, Air Berlin ve Lufthansa ile de İstanbul Sabiha Gökçen, Ankara, İzmir ve Antalya’dan aktarmalı uçuşlar bulunuyor.
Madrid Barajas Uluslararası Havaalanı, Madrid’in tarihi merkezi Puerta del Sol’e 13 kilometre mesafede yer alıyor. Barajas’tan kent merkezine otobüs, metro, tren, taksi ve havalimanı servisleri ile ulaşım mümkün. Madrid’de hemen hemen her yer yürüme mesafesinde. Zamanınız sınırlıysa şehir içi ulaşımda en uygun seçenek metro.