Lake Toba (Danau Toba), Endonezya’nın Kuzey Sumatra bölgesinde, bir süper volkan kalderasını işgal eden devasa bir krater gölü. Dünyanın olağanüstü bir doğa harikası olan Toba Gölü, Güneydoğu Asya’daki en büyük göl ve dünyanın en derin göllerinden biri. 450 metre derinliğiyle aslında daha çok bir okyanusa benziyor.
Bu devasa krater gölünün merkezinde neredeyse Singapur büyüklüğünde bir ada var. Lake Toba üzerindeki Samosir Adası (Palau Samosir), 50 km uzunluğunda ve 15 km genişliğinde, muhteşem doğal güzelliklere sahip. Hayal edin; yemyeşil sık ormanlarla kaplı dağların arasında bir göl ve gölün üzerinde kocaman bir ada!
Lake Toba ve Samosir Adası Rehberi
Bugünlerde birçok kişinin kuzey Sumatra’yı tsunamiler, depremler ve Şeriat yasalarıyla ilişkilendirse da adada gezilipi görülecek olağanüstü yerler var. Dünyanın en büyük krater gölü olarak geçen Lake Toba bugünkü durağımız.
Sumatra’nın en büyük şehri Medan’daki Kualanamu Uluslararası Havalimanına Singapur, Malezya ve Endonezya’daki diğer şehirlere düzenli uçuşlar var. Biz Jakarta’dan Medan’a uçtuk. Medan’da turistlerin ilgisini çekecek pek bir şey yok, bir an önce ayrılmak en iyisi.
Toba Gölü, Medan’a arabayla 4-5 saat uzaklıkta yer alıyor. Toba’ya gitmenin en iyi yolu Nice Trans denilen dolmuş taksi kijang’lar. Havaalanı binasından çıktıktan sonra sağa dönüp Parapat‘a giden Nice Trans sorun.
Medan’da Lake Toba’ya turist taşımacılığı yapan bir şirketle anlaştık ve 70.000 Rp ödeyip klimalı ve konforlu otomobile yerleştik. Tüm aracı kiralamak ise 500.000 IDR.
Ayrıca Medan-Pematang Siantar’a giden bir trene binip, oradan da otobüse binerek yaklaşık 2 saat süren yolculukla Parapat’a gidilebilen alternatif bir rota var, aklınızda bulunsun.
Eğr Bukit Lawang’da orangutanları görecekseniz (muhakkak görün tabi), Parapat’tan bir kijang sizi yaklaşık 8 saat içinde oraya götürebiliyor (200.000 IDR). Uzun bir yolculuk ve yolda Medan’dan ve trafiğinden geçeceksiniz. Kalkıştan birkaç gün önce Samosir’deki otelinizden sizin için yer ayırtmasını isteyin.
Şehirlerarası geçtiğimiz yollarda neredeyse hiç boş alanla karşılaşmayıp, hep kasaba içlerindeki rezalet trafiğin içinden geçmek zorunda kalıyorsunuz. Sumatra Adasında neredeyse tüm kasabalar yol üzerinde kurulmuş.
Evlerin ve yerleşim yerlerinin arasından geçtiğimizden yollar dar ve kalabalık. Endonezya’da şehir içlerinde yaşanan ve insanı çıldırtan trafiğini Sumatra’da şehirlerarası yolda da aynen yaşadık.
Kamyonlar, otobüsler, otomobiller ve motosikletler tek şeritli yolda birbirlerini öyle tehlikeli şekilde solluyorlar ki bazen ölümle burun buruna gelmiş gibi hissediyorsunuz. Onlar için normal tabi. Bizim şoförümüz epeyce kontrollü ve ağır ağır, güvenli kullandığından pek sorun yaşamadık.
Medan-Lake Toba arası yaklaşık 160 km ve biz bu yolu üç saat yerine beş saatlik uzun bir yolculukla aşabildik. Toba Gölü kıyısına kurulu feribotun iskelesinin olduğu Parapat kasabasına geçtik.
Parapat’ta, Lake Toba Gölü üzerindeki Samosir Adasına giden feribotlar 08.30 – 18.00 arasında saat başı kalkıyor. Feribot geçişi yaklaşık 30 dakika sürüyor ve maliyeti 20.000 IDR.
Biz son feribota ancak yetiştik. Feribot ücreti 7.000 Rp (2011). Yarım saat sonra hava kararmış ve yağmur çiseler halde iken adaya indik. Henüz yürümeye başlamıştık ki aniden hızlanan yağmurla sırılsıklam olup kendimizi yakınımızda bulunan bir otele attık.
🏨 Şanslıydık, Samosir Adasında Bagus Bay adındaki otelimiz beklediğimizden çok iyi çıktı. Avustralyalı işletmecisi olan otelin büyükçe ve zevkli döşenmiş güzel bir bahçesi ve bütçeye uygun farklı boş oda seçenekleri vardı. 50.000 Rp’ya kendimize oda ayarladık. ✔️
🏨 Medan’a uçuşunuz geç gelirse, havaalanına yakın Thong’s Inn otelde kalın. Otelden ertesi gün bir kijang için aramasını isteyin ✔️
Toba Gölü, Sumatra
Toba Gölü, dünyanın en büyük süper volkanı neredeyse 80 bin yıl önce tepesini patlattığında Sumatra’ya bıraktığı olağanüstü bir göl. Zümrüt yeşili sarp dağlarla çevrili dünyanın en büyük volkanik gölü. Çivit mavisi suyun ortasında büyülü Samosir Adası yer alıyor.
Geçmişte Toba Gölü, Banana Pancake Trail rotasına kendini vurmuş hippilerim dinlenmek için ziyaret ettikleri bir yerdi. Ancak doğrudan Bali’ye ulaşımın kolaylaşmasıyla rotadan çıktı. Toba Gölü’nün Kuzey Sumatra’daki en iyi tatil yeri olduğuna şüphe yok.
Tuktuk Siadong, göl çevresinde bulunan birçok ilginç köyden biri. Samosir Adası’ndaki küçük bir adada yer alan köyün ferahlatıcı bir atmosferi var. Konumu şahane. Turizm cenneti Tuktuk Siadong, diğer iki gezilecek yer olan Ambarita ve Tomok köyleri arasında yer alıyor.
Dalış, yüzme, balık tutma, kano gibi çeşitli su sporlarının tadını çıkarabileceğiniz bir yer. Birçok kişi Toba Gölünde kano yapmanın hayatta bir kez yaşanabilecek bir deneyim olduğunu söylüyor.
Kanoda kürek çekerek keşfedebileceğiniz üç rota var; Tongging-Silalahi (12 km, kolay), Tongging-Samosir (50 km, orta) ve Northern Circle (175 km, zorlu).
Ayrıca kaldera, göz alıcı kamp The Kaldera Nomadic Escape’te glamping yaparak gölün etrafından gelen serin esintiyi tadabilirsiniz. Ayrıca Bohem tarzı çadırlar, balon çadırlar, eko podlar gibi lüks tesisleri ve 300 kişilik amfi tiyatrosu var.
Lake Toba çevresinde inşa edilmiş çok sayıda birbirinden güzel otel ve bungalovlar var. Hani kendinizi onlardan birinde hayal ederseniz oradan ayrılmayı istemeyeceğiniz türden olanları. Göreceli olarak Endonezya’nın en temiz yerlerinden biriydi. Çoğu yerde evler ve çöpler bir aradayken burada daha az görebildik.
Pırıl pırıl dingin bir su, suda çeşitli balıklar, batak mimarisinde odanız, yemyeşil ormanlarla kaplı dağ manzarası. Zaten dağın tepesinde dağların arasında, gölün üzerinde bir adadasınız. ilginç bir kombinasyon. Dünyada nadir bulunabilecek bir konum.
Toba Gölü, uygun fiyatlı bir destinasyon. Göldeki konforlu odalar, gecelik 10 dolardan başlıyor. Mümkünse geleneksel batak evi romlan’da kalmanızı öneririm. İyi yemek genelde birkaç dolar ve kültürel mekanlara giriş ya ücretsiz ya da birkaç kuruş.
Toba Gölü her yönüyle bir doğa harikası. Sarp dağlarla çevrili devasa krater gölü muhteşem. Birkaç geleneksel Batak köyüne, şelalelere ve pirinç tarlalarına tura çıkınca gölün eşsiz güzelliği hakkında bir fikir edinirsiniz.
Bataklar
Bataklar, Toba Gölünü ziyaret etmek içi bir sebep. Dost canlısı Batak halkı Kuzey Sumatra Adası’nda kabileler halinde yaşıyor. Endonezya’daki en büyük yerli kabilelerden biri. Sıcak konukseverlikleri, zorlamadan gülümsemeleri ve iyi vakit geçirme sevgileriyle tanınıyorlar.
Tahminen 2500 yıl önce Filipinler ve Tayvan’dan Java veya Borneo’dan geçerek Sumatra’ya geldiklerine inanılıyor. Yaklaşık altı milyon tahmin edilen Batakların, iki yüz elli milyonluk nüfusuyla bu çok ırklı ulustaki en büyük etnik azınlıklardan birini oluşturuyor.
Sumatra’nın dağlık bölgesinde yaşıyor olsalardan Batakların gerçek evi, uçsuz bucaksız Toba Gölü’nün etrafındaki alan olmuş. Toba Gölü çevresindeki yaylalarda 1825’e kadar görece tecrit içinde yaşamış olsalar da Bataklar homojen bir kültürlere sahip değiller.
Mandailing, Dairi, Karo, Toba ve daha pek çok farklı Batak Kabilesi var. Hepsinin farklı dilleri, gelenekleri ve tarihleri farklı. Bataklar, Müslüman olan Sumatra’nın geri kalanının aksine, ağırlıklı olarak Hristiyan.
Dünyanın bu güzel bölgesini keşfetmek için motosiklet kiralamak şart. Gölün çevresini saran yol, yer yer engebeli ve asfaltsız olsa da rağmen adanın en yüksek noktalarından gölün muhteşem manzarasını sunuyor.
Yol boyunca, kalderanın muazzam manzarasını sunan seyir noktalarında durabilir, otlayan mandalarda el sallayabilir, yol kenarındaki warunglarda kahve molası verebilir, şelaleleri görebilir ve Samosir’in dingin güzelliğinin tadını çıkarabilirsiniz.
Bizimle aynı otelde kalan, akşam restoranda tanıştığımız İsviçreli Valentine, 2 Alman genç ve Liz adında yine Almanya’dan arkadaşlarla motosiklet kiraladık.
Endonezya’da motosiklet kiralama ücretleri 35-50.000 Rp iken burada bize verilen fiyat dolu yakıt deposu ile 70.000 Rp oldu. Fazla seçenek olmadığından pazarlıkla fiyatı ancak 65.000’e düşürebildik.
İlk 15 dakika birlikte motosikletlerimizi sürdükten sonra onlar bir yerde oyalanınca biz Farid ile ayrılıp yollara düştük. Motor kiraladığınızda hafif, uzun kollu bir şeyler giyin, yoksa öğleden önce ıstakoz gibi kızarmış olabilirsiniz.
Samosir’in güney ucu, pirinç tarlaları ve şirin köyleriyle muhteşem. Pangururan‘a giden kuzey yolunu takip ederek, göle hızlı bir dalış yapmak için durabileceğiniz birkaç güzel kumsaldan geçiyorsunuz.
Otantik Batak Köyleri
Geleneksel Batak köyleri, Samosir’in yemyeşil manzarası arasına dağılmış. Batak evleri ise dikkate değer yapıda. Antik Batak teknelerinden esinlenerek yapılmış, yükselen kavisli çatılara sahip ahşap Batak binalarına rumah bolon deniyor.
Dik ve yüksek çatıları var. Rumah bolonlar, kan, ölüm ve cenneti simgeleyen kırmızı, siyah ve beyaz karmaşık Batak sembolleriyle süsleniyor. Ahşaptan yapılmış binaların çatıları saçla kaplanmış ve çoğu paslanmış. Dışarıdan ve bazen içeriden yüksek merdivenlerle üst kata çıkılıyor.
Ambarita Köyü, hayranlık uyandıran harika ahşap binaları olan güzel bir köy. Batak köylerinde özenli lahitler ve mezarlar görebilirsiniz. Samosir Adası yerlileri Bataklar, 1860’lara kadar yamyamlık ve pagan ritüelleri uyguladılar.
Ambarita köyündeki, suçluların yargılandığı Kralın Taş Sandalyesi bugün hala duruyor. Batak kanunları ve düzeni bu sandalyede uygulanırdı. Suçlular ve hainler, geleneksel rumah bolonlarından birinin altında kalem gibi bir hapishanede tuturdu. Duruşma gününe kadar istedikleri yemeği talep edebilirlerdi.
Kral ve jürisi, yargı günü halka açık bir duruşma için taş sandalyelere otururdu. Suçlu bulunursa ve suç yeterince şiddetliyse, suçlunun hemen orada kafası kesildi. İnfazın ardından ceset parçalara ayrılıp, herkese yemesi için dağıtılırdı.
Göl kenarından uzayıp giden bu yolda muhteşem göl manzarasının yanında Batak stilinde yapılmış binaları ve her 100 metrede inşa edilmiş kilise veya kilisecikler görebilirsiniz.
Endonezya’da Müslümanlar ağırlıkta olsa da Hıristiyan ve Hindu ve Budist dinine sahip insanlar var. Ancak zihniyet hep aynı gibi görünüyor; yani, Hindu olan Bali’de 20 bine yakın tapınak olduğu söyleniyordu ve her evin bahçesinde bir tapınak var.
Java, Madura ve Lombok Adası ile Sumatra gibi Müslümanların yoğun yaşadığı bölgelerde ise her 100 metrede bir cami veya mescit görebiliyorsunuz. Yine yollarda dine atfedilen anıtlar, tabelalar, bez afişler ve cami yaptırmak için yol üzerine işaretler koyup ellerinde bayraklarla sizi durdurup para toplamaya çalışan insanları görebilirsiniz.
Hıristiyanların yoğun yaşadığı Lake Toba üzerindeki Samosir Adasında ise Hıristiyan Batakların yine her yüz metrede bir kiliselerini veya kilise olmasa da Hıristiyanlık adına inşa edilmiş anıtları görebiliyorsunuz. Şimdiye kadar hiçbir yerde böylesi Hıristiyan yapıları görmemiştim.
Tarla ortasına inşa edilmiş en tepesinde haç olan betondan yapılar, dini yüceltmek adına inşa edilmiş. Herhangi bir işlevi yok. Bir nevi dini mabet inşa yarışı var ülkede.
Toba Gölüne paralel giden yolda bir saate yakın motosikletlerimizi sürdük. Amacımız hot spring olarak adlandırılan doğal sıcak su kaynağına gitmek. Sorup soruşturup nihayet sıcak su kaynağına vardık.
Havada sülfür kokusu var. Beş dakika yürüyerek kaynağa ulaştık. Şelale tarzından kayaların arasından fışkıran kaynar derecesinde sıcak suya elinizi daldırmanız bile zor. Oysa biz daha çok Lombok Adası’ndaki Mount Rinjani dağındaki havuzları bekliyorduk.
Köyde bazı işletmeler borularla dağdan bu sıcak uyu çekip havuzlara doldurmuşlar. 10.000 Rp karşılığı biz de havuzlardan birinde 45 saat vaktimizi geçirip rahatladık. Aniden başlayan yağmurla kendimizi tepedeki hoş manzaralı bir yere atıp yağmuru ve gölü seyrettikten sonra otelimize geri döndük.
Otele döndüğümüzde, sabah birlikte motosikletle geziye başladığımız arkadaşlardan Liz’in kaza geçirdiğini ve diğer arkadaşların da onu hastaneye götürmek için tüm vakitlerini harcadıklarından günü bir şey göremeden geçirdiklerini öğrendik. Çene, kol ve bacaklarında sıyrık ve çiziklerle kazayı atlatan Liz motosiklet sahibine hasardan dolayı 1.200.000 Rp ödemek zorunda kalmış.
Akşam yemeğimizi otelde alırken, haftada iki gün otelde düzenlenen Batak şarkı ve gösterilerini bir saat boyunca izledik. Oldukça eğlenceli ve ilginçti.
Batak dansçılarını ve kıyafetlerini gördüğünüzde, şarkı ve danslarını gördüğünüzde aklınıza gelebilecek belki de ilk şey Amerika Yerlileri veya Meksika yerlileri olur muhtemelen. Kıyafet desenleri ve tarzları bile benzer. Bizi de birlikte dans etmeye kaldırdılar. Birbirlerini horas diyerek selamlıyorlar.
Batak kabilesi, eğlenceli, şenlikli kültürüyle tanınıyor. Tor-Tor Dance adında zarif bir dansları var. Bu geleneksel dans genellikle hasat zamanı veya düğün töreni gibi kutlamalarda yapılıyor. Ancak Tor-Tor Dansı, başka zamanlarda atalarının ruhu çağırmak için bir ritüel olarak kullanılıyor.
Samosir Adasında turistik bir cazibe merkezi haline gelmiş Sigale Gale adlı ahşap bir kukla var. Yerliler, Sigale Gale’nin müzik olmadan dahi kendi kendine inip dans edebileceğine inanıyor.
Bu heykel aynı zamanda Samosir bölgesindeki aile ölüm törenlerinde de yaygın olarak kullanılıyor. Sigale Gale dansının ölenin ruhunu öbür dünyaya teslim ettiğine inanıyorlar.
Ufukta yavaş yavaş uluslararası üne kavuşmak görünüyor olsa da Batak gelenekleri ve kültürünün derinden kök salmış olduğu benzersiz Samosir Adası, nispeten izole olmaya devam ediyor.
Lake Toba’dan ertesi sabah 10’da feribotla ayrılıp yine turist otomobili kiralayıp Medan şehrine döndük.
Samosir Adası ve Lake Toba görülmeye değer yerler.
Day 396, ID:53, Samosir Island, Lake Toba, Sumatra. 4 Eylül 2011, Pazar
Çok yararlı bir yazı olmuş elinize ve fotografçı gözünüze sağlık Kemal bey.
Okurken yaşadım. Farklı mimari yapıları var. Her evin bahçesinde tapınak da garip bir durum. Liz’in yaşadığı talihsiz kaza kötü olmuş. Burada dikkatimi çeken küçük yerlerde böyle bir durumda seçeneğinizin olmadığı. Liz’in yaşadıkları bunun bir örneği. Gelişmiş ülkelerde kurumsal şirketler bulunur ve herhangi bir maddi hasarda müşteri memnuniyeti göz önünde bulundurularak herhangi ödeme yapmazsınız. Ayrıca bu arkadaşlar genç gördüğüm kadarıyla ve ülkelerinden kalkıp dünyanın diğer ucuna gitmişler. Bu bile gençlere bir örnek. Yine isviçreli 22 yaşındaki Valentine… Gerçi isviçre refah düzeyi en yüksek ülke ama bilemiyorum bu bir bahane midir? :/. If you can you can do ıt. diyorum.