Düğmeli Evler, Akdeniz Bölgesinde yer alan Antalya’nın dağlık iç kesimlerinde, Akseki, İbradı ilçeleri ile bu ilçelere bağlı kırsal yerleşimlerde görülen özgün bir yapı tekniği ile yapılmış evlere verilen ad. Yöre insanı, depreme dayanıklılığı tartışılmaz bir mimariyle harç veya çimento kullanmadan, çevresinde en kolay bulabildiği ağaç ve taş kullanılarak kendine özgü bir mimari stil yaratmış.
Somut Olmayan Kültürel Miras olarak koruma altına alınmış, ahşap süslemeciliğin mükemmel işçiliğini gösteren düğmeli evlerin en güzel örneklerini Ormana Köyünde görebiliyorsunuz. Her biri 300-400 yıllık geçmişi olan evlerin hala birçoğu ayakta.
Düğmeli Evler
Antalya’nın Akseki ve İbradı ilçeleri ve köylerinde görülen, tamamen yöredeki ağaç ve taş kullanılarak harç veya çimento kullanmadan yapılmış yöreye özgün mimari yapılara düğmeli evler deniyor. Evlerde kullanılan ahşapta Toros Dağlarının yüksek kesimlerinde yetişen Sedir ağacı kullanılıyor.
Evlerin dış ve iç duvarlarında, dışarıdan görünen ahşap kısımlar düğme gibi göründüğünden düğmeli evler olarak adlandırılmış. Anadolu’nun hiçbir yerinde rastlanmayan bu özgün mimari, ahşap iskeletli çerçeve sistemi ve taş yığma duvarın birleşimiyle oluşan karma bir sistemle inşa ediliyor.
Ormana Köyü’nde bazılarının restore edildiği, bazılarının yıkılmaya yüz tuttuğu bazılarında ise hala yaşamın olduğu 300’den fazla tarihi ev yer alıyor. Düğmeli evler depreme dayanıklı ve yüzlerce yıl çürümeye dayanıklı özelliğine sahip.
Doğayla uyumlu Düğmeli evlerde sadece taş ve ahşap kullanılıyor. Taşlar da herhangi bir taş ocağından değil de Toroslarda toplanan taşlardan yapıldığından, yörede taş ocaklarının çevreyi tahrip edici etkilerine rastlanmıyor. Kolayca toplandığından temini için fazla işgücü kullanılması da gerekmiyor.
Ormana evleri, kuru duvar tekniği denilen harç kullanılmadan toplama taşlarla yapılıyor. Düğmeli evlerin yapımında yapıcı ustası ve duvarcı denilen 3 usta ve en az iki amele oluyor.
Her 2 usta karşılıklı çalışarak, hatıl denilen, kuru duvardaki yükleri taşıması amacıyla konan 5-6 metre uzunluğundaki ahşap kalasları diziyor. Üçüncü usta ise duvarın iki yüzü boyunca konan hatılları, piştuvan denilen, 1-2 cm derinliğinde kertmeleri olan sedir ağacından yapılmış tahtalarla kilitleniyor.
Duvarın her iki yüzü işlendikten sonra arasına küçük taş kırıkları dökülüyor. Evlerin dış duvarlarına konan taşlar, aralarında boşluk kalmayacak şekilde tekrar tekrar döndürülerek birbirine uyacak yüzleri denk getirilerek diziliyor.
Duvarlar yapılırken iskele de kullanılmıyor. Hatılı attıktan sonra onları kilitleyen piştuvan denilen ahşapların uzun çıkması bırakılıyor ve bunun üzerine kalas atılarak duvarlar yükseltiliyor. Daha sonra uzun piştuvanlar gerektiği kadar kesiliyor.
Piştuvanların duvarda taşan görüntüsü dışardan bakınca düğme gibi gözüktüğünden düğmeli evler olarak adlandırılıyor. Yine hatıl ve piştuvanın birbirine iliştirilmesi de düğmeli evlerin adına ilham olmuş.
Duvar örülürken ip ve gönye kullanılmıyor. Bu görevi 3-4 metre boyunca 6 cm kadar çapında, üzerinde kertikler açılarak işaretlenmiş olan sargalem denilen bir sırık yapıyor. Genellikle duvar kalınlıklar 70 cm oluyor. Ocak, gusülhane ve dolap duvarları daha geniş tutulup 80 cm olabiliyor.
Mimari olarak depreme karşı da çok dayanıklı bir yapıya sahip. Depremin şiddetiyle her bir taş bağımsız hareket edip enerjinin emilmesine neden oluyor. Şimdiye kadar deprem nedeniyle bir evin çöktüğü olmamış.
En kötüsü olduğunda hatıllar arasındaki bazı bölümlerin yıkıldığı, ancak üstteki hatılların tuttuğu duvarın kaldığı görülmüş. Duvarlar yıkılsa dahi bu taşlar ve malzemeleri yeni yapılacak evin onarılması için tekrar kullanılabiliyor.
Duvarlar dışarıdan sıvanmıyor. Yağmur yağdığında dahi suyun iç duvara ulaşması çok nadir. Duvarlara sızan su da arada harç olmamasından sonra yağmurdan sonra kolayca kuruyor. İçeride yoğuşma olmadığından düğmeli evlerde rutubet olmuyor. Günümüzde evlerin dışı sakar sıva denilen kireçli harçla sıvanıyor.
Evin iç duvarlarına ise temelden çıkarılmış ve içine saman karıştırılmış topraktan yapılmış çamur sıva yapıldığından evdeki rutubet rahatlıkla dışarı atılabiliyor. Eynif Ovasından getirtilen ak toprakla da iç sıvanın dış kısmı sıvanıyor. Günümüzde bazı evlerin içi beton ile sıvandığından bu evlerde nem olduğu ve hatıllara zarar verdiği görülmüş.
Düğmeli evler büyüklüklerine göre iki veya dört gözlü, uzun ve geniş bir sofası olacak şekilde genellikle iki katlı yapılıyor. Yöre halkının tarım ve hayvancılıkla uğraşması nedeniyle zemin katları ahır, samanlık ya da kiler olarak kullanılabilecek şekilde tasarlanıyor.
Sofada yer alan ve genellikle iki pencere arasına yapılan ocak, hem ısınma hem de sıcak su ve yemek pişirmek amacıyla kullanılıyor. Bunun için çoğunlukla meşe ağacı kullanılıyor.
Odalarda mutlaka sedirden yapılmış yüklükler, dolaplar oluyor. Evlerin ana kapısı iki kanatlı ve yüksek. Bahçesi geniş olan evlerde ise ahırlar evin dışında yer alıyor.
Üst katlarında salon, oda ya da köşk adı verilen yaşam mekanlarını bulunduran birimlerin olduğu evlerin bazı ahşap bölümleri tamamen el işçiliğiyle süsleniyor.
Ocak davlumbazı, dolap, kapı, pencere doğramaları ve kepenkleri, tavan gibi ahşap kullanılan alanlar nefis geometrik desenler içeren oymalarla bezeli. Evlerin bir cephesinde de cumba yapılıyor. Ahşap süslemeciliğini cumbaların üçgen alınlığında da görebiliyoruz.
Kalın taş duvarlar içine açılmış pencerelerin dış yüzeyinde geçmeli parmaklıklar, iç yüzeyinde ise pencere kapakları yer alıyor. Eskiden cam olmadığından pencereler bu şekilde kullanılırdı. Cam ve çerçeveli evler ya yeni ya da sonradan takılmış anlamına geliyor. Camın olmadığı dönemlerde, pencerelere ahşap oyma kafesler, çarkıfelek motifli kepenkler yapılmış.
Geleneksel konutlarda oldukça yüksek olan ahşap süslemelerle kaplı. Özellikle misafirlerin ağırlandığı odaların tavanlarının göbek denilen orta kısmı geometrik motiflerden oluşan ahşap bezemeler bulunuyor. Kimi zaman da Yıldız göbekli ahşap tavanın ortasına bereketi simgeleyen nar simgesi oturtulmuş.
Geleneksel mimarinin giderek silikleşmeye başladığı günümüzde, İbradı bir yörenin kültürel mimari mirasının iyi korunmuş özgün örneklerini sergilemeyi sürdürüyor.
Bu güzel bilgiler için çok teşekkür ederim…
Abtalya’da alternatif turizm için yeni bir adres Ormana. Özgün ve farklı bir dokusu var.
Gelecek dönem için seyahat planı kurgularken gerçekten bunu görmem fikrimi 180 derece değiştirdi. Antalya, her detayı ile güzide bir şehir.
Gezi notlarınızı daima takip ediyorum. Bu yazı da oldukça harika olmuş. Kendi, okurken bile orada hissettiriyor. Teşekkür ederim.
Antalya’yı sahil şeridinden ibaret sananlar için rotaya mutlaka eklenmesi gereken bir yer olmuş burası. Anadolu gerçekten her adımında sürprizlerle dolu bir coğrafya.