Arap Camii, İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki Galata semtinde yer alan ve San Paolo Kilisesi’nden 1453’te yılında şehrin Osmanlı egemenliğine girmesiyle Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrilen tarihi bir yapı. O dönemlerde Galata’nın en büyük kiliselerinden olan San Paolo de San Domenico Kilisesi, Arap Camii ismini 16-17. yüzyıllarda Endülüs’ten gelip İstanbul’a sığınan Arapların buraya iskân edilmesi­yle aldı.

Yalnızca Galata’nın değil, İstanbul’un da en ilginç yapılarından olan Arap Camii, öncelikle sıra dışı minaresi ile görmeye değer. Perşembe Pazarı’nın labirent sokaklarında, beklemediğiniz bir yerde karşınıza çıkan, kare minaresi ile alıştığımız Osmanlı tarzı minarelerinden ayrılıyor.

Galata Arap Cami

Arap Camii, Galata

Galata kentsel dokusunu bozan beton bloklar arasında, sivri külahlı hayli yüksek kare biçimli kulesiyle fark yaratan bir mimariye sahip. 1475’te camiye çevrilen yer fetih öncesinden kalan İstanbul’un tek Gotik kilisesi. Bir rivayete göre, İstanbul’da ilk ezan sesinin yükseldiği yer olan Arap Camii’nin yapılışı hakkında farklı savlar bulunuyor.

İlkine göre 717’de İstanbul’un ilk camii unvanına sahip, İstanbul’un Fethi için gelen Müslüman Arap kumandanlarından ve sahabe neslinden meydana gelen bir ordu başında Mesleme bin Abdülmelik adındaki komutan; Galata’da Bizans semalarına ilk Ezan-ı Muhammedi sesinin yükseldiği bir Camii yaptırmış ve adına da Arap Camii denilmiş.

Malta

15 Ağustos 717’de Mesleme bin Abdülmelik, karadan bir ordu ve denizden kuvvetli bir donanma ile Bizans’ı kuşatmış. 1 yıl devam eden ancak Konstantiniyye alınamamışsa da Galata zapt edilmiş. Mesleme ve İmparator Leon arasında varılan bir anlaşma sonucu Arap mescidi inşa edilerek ibadete açılmış. 7 yıl kadar İstanbul’da kalan Arap Müslüman Ordusu ibadetini burada yapmış.

Arab Cami

Daha sonra Şam’da çıkan bir isyan üzerine Arap ordusunun Şam’a gitmesi üzerine Dominiken Papaz ve Rahipleri burayı kiliseye dönüştürüp günümüzde minare olarak kullanılan çan kulesini bu esnada de ilave etmişler. 1453’te İstanbul’un fethinden sonra kilise camiye çevrilerek öndeki mihrap ve minber ilave edilmiş ve Osmanlı kayıtlarına yine Arap Mescidi ismiyle geçmiş.

Arap Camii hakkındaki ikinci rivayet ise, 4. Haçlı Seferi’nde Kudüs yerine Konstantinopolis’i ele geçirmeyi amaçlayan Katoliklerin yaptırdığı yönünde. Bu görüşe göre, 1200’lerin başlarında Pavlus’a adadıkları bir kiliseyi ve yanına Dominiken Mezhebine bağlı bir manastırı Galata’da yaptırmışlar. Papaların da yakın ilgisini çeken bu manastır ve kilise, bir süre sonra mezhebin kurucusu olan San Domeniko’nun adının da eklenmesiyle, San Paolo ve San Domeniko olarak anılmaya başlamış.

1475’te Fatih, kiliseyi camiye çevirerek vakfına katmış ve 20 yıl sonra da, İspanya’dan gelen Endülüs Araplarının bir kısmının, çevredeki mahallelere yerleştirerek cami, Arap Camii olarak anılmaya başlanmış. Caminin Araplara mal edilmesinin bir nedeni de minareye çevrilen eski çan kulesinin 714’te Şam’da yaptırılan ünlü Emeviye Camii’nin özgün minaresini çağrıştırması.

Arab Cami Galata
Arap Cami

III. Mehmed ve I. Mahmud’un annesi Saliha Sultan ve II. Mahmud’un kızı Adile Sultan’ın farklı dönemlerde onarttığı yapıya hünkâr mahfili, sebil, çeşme, şadırvan gibi ögeler eklenmiş. Özellikle Saliha Sultan’ın yaptırdığı onarımdan sonra caminin iç düzeni, mahfillerin, mihrabın barok ahşap tasarımlarıyla hayli değişmiş, yapıda teatral bir görünüm egemen olmuş.

1913-1919 yılları arasındaki kapsamlı onarım sonucu yapı yeniden büyük bir değişime uğrayan caminin avlu duvarı yıkılmış ve cami genişletilerek yeniden yapılmış. Arap mimari tarzında bir son cemaat mahallinin eklendiği yapıda, döşeme altında kalan yüzü aşkın Latin soylusunun mezar taşı müzeye taşınmış. Mihrabın yanındaki ‘Mesleme’nin Çilehanesi’, ‘Arap Baba Merkadi’ ve çevrede sahabelere ait olduğu ileri sürülen birkaç kabirde Arap kimliğin güçlendirilerek vurgulanmış.

Yapı her ne kadar büyük ölçüde İslamlaşmışsa da (Osmanlılaşmış), dikkatli bir gözün az da olsa Gotik geçmişini belgeleyen mimarî ögeleri fark etmesi mümkün.

Arab Camii
Arap Camii

Arap Camii’nin mimari özellikleri

Dikdörtgen şeklinde, ahşap tavanlı ve gotik tarza sahip yapıda mihrap duvarına bitişik dört köşe minare ve minarenin altından geçen dehliz, caminin en karakteristik kısımlarını oluşturuyor. Kiliseye ait çan kulesi de günümüzde minareye dönüştürülmüş durumda. Caminin 1913’te yapılan tamiratı sırasında zeminden çıkan Cenevizlilere ait kitabeli ve armalı mezar taşlarını İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde görebilirsiniz.

Arap Camii’ni üç kat halinde 70 pencere aydınlatıyor. Ahşap ve süslemeli tavan dört duvarına ve 22 ağaç sütun üzerine oturtulmuş ve yapının 8 mermer sütuna oturan barok usulünde bir mahfili var. Kürsüsünün Azapkapı’daki Sokullu Mehmet Paşa Camii’nden getirildiği yapının mihrabı ve minberi mermerden yapılmış. Arap Camii’nin duvarları kesme taş ve tuğla karışımından oluşuyor, ahşap çatısı ise kiremit örtülü.

Arap Camii, Istanbul
Arap Cami Istanbul

Dikdörtgen şeklindeki yapının batı kısmında küçük bir mescit kadar olan son cemaat mahfili 1913’te ilave edildi. Çan kuleliğinden minareye çevrilen ve 102 merdivenle çıkılan dikdörtgen şeklindeki minarenin altından cami avlusuna girilen tonoz halinde bir geçit var. Camiinin iç tarafında kıbleye göre sağ duvarına raptedilen mermer kitabeye ise tarihçe olarak yer veriliyor.

Arap Camii’ne nasıl gidilir

Galata semtinde, Tersane Caddesi, Galata Mahkemesi Sokağı’nda yer alan ve Haliç’in Galata yakasındaki en büyük camii olan Arap Camii’ye ulaşım toplu taşıma veya özel araçla sağlanıyor.

Karaköy Galata’da, Perşembe Pazarı’nda binalar arasında sıkışıp kalan, ama mimarisiyle görenlerin hemen dikkatini çeken Arap Camii, İstanbul’un hikayesi yüzlerce yıl öncesine dayanan tarihi yapılarından biri.

1 Yorum

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz