Labranda Antik Kenti, Muğla‘nın Milas ilçesinin 15 km kuzeyinde, bölgenin eski yerleşim alanlarından biri. Anadolu’nun Güneybatısında yaşamış, kendine özgü yazıları bugün bile çözülememiş mağrur ve gizemli Karyalılar için oldukça önemli kült bir merkez olan Labranda Antik Kenti, MÖ 6. yüzyılda kuruldu.
İsmini antik çağlarda savaş aracı olarak kullanılan çift ağızlı balta ‘labrys’den alan antik Labranda Antik Kenti Milas’ın kuzeyindeki Kargıcak Köyü yaylağında bulunuyor. Anadolu’nun en eski halklarından Karyalılar hakkında çok az şey biliyoruz. Karya Uygarlığı da Anadolulu yerel bir toplum olarak tarihte yerini almış, Anadolu ve Helen uygarlıklarının gelişmesinde en önemli unsurlardan biri olmuştu.
Zeus’un sembolü olan bu balta figürüne, Karia’daki Zeus tasvirlerinin tümünde görülüyor. En eski buluntuların M.Ö 600 yıllarına ait olduğu antik kente, MÖ. 4. yüzyılda Mausollos ve Idrieus adlı satraplar suni teras, giriş binası, anıtsal merdiven, iki ziyafet salonu, sundurmalı yapı, stoa ve etrafı sütunlu Zeus mabedi inşa ettirdi. MS. 4. yüzyılda ise meydana gelen yangın felaketinden sonra kutsal alan kült yeri olmaktan çıktı.
Milas’a taş bloklarla kaplı kutsal bir yolla bağlı olan şehrin, biri güneydoğuda, diğeri güneyde olmak üzere iki giriş kapısı bulunuyordu. Bu kapılar arasında bulunan arşitravlardaki yazıtta ise, şehrin İdrieus tarafından yapıldığı yazılı.
Labranda Antik Kenti, Muğla
Milas’ın kuzeyindeki Kocayayla’da bulunan ve Karyalılar hac yeri olan Labranda, dağların üzerinde kutsal bir alan olarak kurulan ve en erken bilgilerin antik çağın ünlü tarihçisi Heredot’dan öğrenildiği bir antik yerleşim. ‘Çift Baltalı Tanrı Zeus’ Labraundos kültünün kökeninin, su kaynağı ve tapınak terasının hemen üzerindeki büyük kayaya dayandığı düşünülüyor.
Mylasa’dan (Milas) başlayan ve ‘Kutsal Yol’ olarak adlandırılan, 14 km uzunluğunda ve 8 m genişliğe sahip taş kaplamalı bir yol ile ulaşılan Zeus Labraundos’un kutsal alanındaki en eski buluntular MÖ. 5. yüzyıla ait.
Labranda Antik Kenti’ne MÖ. 4. yüzyılda en parlak dönemini yaşatan Karia Satrapı Moussollos (MÖ. 377-354) ve kardeşi İdrieus (MÖ. 351-344), Labraunda’yı bir aile kutsal alanı haline getirip, kutsal alanda her yıl 5 gün süren dinsel bayramların kutlanmasını geleneksel hale getirdiler.
MÖ. 355’te yapılan kutlamalar sırasında bir suikastten kıl payı kurtulan Moussollos, kentte büyük bir imar faaliyeti başlatarak Zeus Tapınağı da dahil olmak üzere bir dizi anıtsal yapı inşa ettirdi.
MS. 3-1.yüzyıllara denk gelen Helenistik devirde, yalnızca bir çeşme yapısı inşa edilen kutsal alana, MS. 1-2 yüzyıllarda Kuzey Stoa yeniden inşa edilerek 2 hamam yapısı ile birkaç yapı daha eklendi.
MS. 4.yüzyılda ise, yöre halkının Hıristiyanlığı kabul etmesi ile Doğu Propylon yakınında bir Bizans Kilisesi yapıldıysa da yine MS. 4.yüzyılda meydana gelen büyük bir yangınla kutsal alan kült yeri olmaktan çıktı. Günümüzde ise Milas’a dek uzanan 8 m genişliğindeki kutsal yolun kalıntıları, birkaç yerde korunabilmiş durumda.
Labranda Antik Kenti kalıntıları
İderius zamanında yapılan ve ion tarzında, ön yüzü 6, yan yüzleri 11 sütunla çevrili olan şehrin tapınağının doğusunda agora, kuzeyinde korinth üslupta yapılmış stoa yer alıyor. Yapının önünde yarım daire bir eksedra, birkaç heykel kaidesi, güney doğusunda bir dayanma duvarı bulunuyor.
Bu duvarın içinde ön yüzü 4 sütunlu bir çeşme yer alırken tapınağın güneyinde bir depo ve tepede 12 kuleli oval bir kale göze yer alıyor. Tapınağın çevresinde ve kutsal yolun kenarında kayalara oyulmuş oda şeklindeki mezarlardan üzeri beşik tonozla örtülü, biri büyük diğeri küçük 2 odalı mezarın rahip ailesine ait olduğu düşünülüyor.
Bu kutsal alan, Labranda Antik Kenti’nde Zeus’a adanmış tek kutsal bölge. Bu alanda Kar kavimleri yılın belli günleri toplanıp ayinler yapıyor, kurbanlar adayıp aynı zamanda ülkeleri için önemli kararlar alıyorlardı.
Mausollos döneminde Labranda kutsal alanına anıtsal merdiven, stoa, rahip ev, yalnızca soylu erkeklerin girebildiği şölen binaları olan ‘andron’ inşa edildi. İdrieus zamanında ise 2 giriş binası (propylon), merkez avlu ve anıtsal bir merdiven şehri süslüyordu. Anıtsal merdivenden teraslara çıkılıyor ve bu terasta, Roma çağı yapısı andron C ve batı stoa yer alıyor.
Anıtsal merdivenin hemen yanında bulunan merdiven ile ikinci terasa ulaşılıyor. Buradaki en önemli yapı İdrieus’un yaptırdığı andron B. Ön cephesi iki sütunlu, arkası dikdörtgen olan bu yapının ana mekanının arka duvarında bir niş yer alıyor. Burada muhtemelen İdrieus ve Ada’nın heykelleri bulunmaktaydı.
Bu terastan bir merdivenle ana terasa ulaşılıyor ki, bu terastaki en önemli yapı MÖ 4.yüzyıl başlarına tarihlenen Zeus mabedi. İlk hali iki sütunlu, tek odalı (templum in antis) iken, daha sonra arka tarafına bir son mekân eklenmiş ve etrafı sütunlarla (6×8) çevrilerek peripteros haline getirilmiş.
Mabedin hemen arkasında andron A yapısı ve yanında 4 sütunlu arka arkaya iki dikdörtgen odadan oluşan sundurmalı yapı (oikion) yer alıyor. Burası ise büyük ihtimalle rahiplerin çalışması odaları ve arşiv binası olarak kullanılmıştı.
Labranda Antik Kentinin günümüze kadar gelebilen en korunmuş yapısı olan Andron A, arka duvarındaki nişinde muhtemelen Moussollos ve Artemisia’nın Heykellerini barındırıyordu.
Labranda Antik Kenti’ne nasıl gidilir
Labranda Antik Kenti, Muğla’nın Milas ilçesinin 15 km kuzeyinde, Kargıcak Köyü yaylağında bulunuyor. Labranda’ya ulaşım dar ve virajlı dağ yolları ile sağlansa da antik kente yaklaştıkça çam ormanlarıyla örtülü Beşparmak Dağları’nın havası yolculuğa ayrı bir güzellik katıyor.
Labranda cok guzel ve ilginc. Muhakkak gormek isterim.
Yayınlanan her yazınıza bakıyorum, bana mail geliyor. Hiç duymadığım yerleri yazıyorsunuz, görmediğim yerler hakkında ne güzel bilgi alıyorum. Emeğinizi sağlık.