Budapeşte, Buda ve Peşte şehirlerinin bir araya gelmesiyle oluşan, hem mimarisiyle hem de aktiviteleriyle kendisine hayran bırakan bir şehir. Köklü geçmişi ile bugünü aynı anda kucaklayan şehir, aynı zamanda dünyanın en ‘dolu’ diyebileceğimiz başkentlerinden biri. Budapeşte’nin en çekici özelliklerinden biri de şehrin her bir yanına serpilmiş olan termal havuz ve kaplıcaları.
Gellert Tepesi‘nin eteklerinde bulunan meşhur Gellert Kaplıcaları, Budapeşte termal kaplıcaları içerisinde en iyisi. Şehirde en çok fotoğrafı çekilen kaplıcasına, ben şehri ikinci kez ziyaret ettiğimde gidebilme fırsatı buldum. Budapeşte Turizm Ofisinin davetiyle gittiğim ve 15 gün kaldığım gezimde çokça zamanım olunca tüm kaplıcaları tek tek gezme ve deneyimleme fırsatı buldum.
Budapeşte‘nin muhteşem kaplıcaları hem kişisel bakım hem de sağlığını düşünenler için cazibe noktası. Osmanlı izlerinin yansıması olan hamam ve kaplıcalardan Gellert Termal, Szechenyi, Kiraly, Rac, Kukacs, Csaszar ve Rudas ziyaretçilerin en çok uğradığı noktalardan. Szechenyi turistlerin en sevdiği kaplıca, Gellert ise en havalı olanı. Rudas da oldukça iyidir.
Avrupa’nın termal banyo başkentinde, diğerlerinden daha güzel olduğunu iddia eden Gellert Hamamları, altın rengi ışık saçan vitray çatıları, büyük sütunlar arasında uzanan turkuaz mozaik karolarla döşenmiş zarif geniş havuzları ve her köşede karşınıza çıkan süslü oyma heykelleriyle iddasını kanıtlar nitelikte ve güzellikte.
Gellért Termal Banyoları, yarım bir günü geçirmek için mükemmel bir yer. Termal suların iyileştirici gücünden faydalanırken kaplıcada farklı farklı havuzları ve banyoları keşfetmek eğlenceli. Gellert, diğer kaplıcalar gibi kalabalık da değil. Bu yüzden daha otantik bir deneyim yaşamak isteyenler Szechenyi yerine buraya gidiyor.
Gellért Kaplıcaları
Gellért Kaplıcaları (Gellért Thermal Bath – Gellért Fürdő), şehrin en ünlü kaplıcalarından biri. Gellert Tepesinin eteklerinde bulunan meşhur Gellert Hotel içerisinden yer alıyor. 1918’de açılan tarihi Gellert Hotel içerisinde yer alan Gellert Termal Kaplıcasının, Art Nouveau stili mermer sütunları arasındaki havuzlarında yüzmek unutulmaz bir kültür deneyimi.
Gellért Hotel ve Termal Kompleksi, antik zamanlarda keşfedilen bir termal yer altı su kaynağının üzerine yapılmış. Şifalı suları Romalılar tarafından zaten bilinen kaynağın varlığına dair ilk kanıt, Macaristan’ı 13. yüzyılın başlarında yönetmiş Kral II. Andew zamanına kadar dek uzanıyor.
Osmanlının eline geçtikten sonra kaplıcalar daha da genişletilse de 1894’te Özgürlük Köprüsüne yer açabilmek için yıkılmış. Gellért Hotel’in günümüzdeki tasarımına 1912’de başlanmasına rağmen, 6 yıl sonra, ancak I. Dünya Savaşı bittikten sonra açılışı yapılabilmiş.
Budapeşte’nin ilk lüks oteli olan Hotel Gellert, açılışından kısa bir süre sonra Avrupa’nın en muhteşem ve en modern termal kaplıcası olarak ününü tüm kıtaya yaymayı başarmış. 1927’de daha da büyütülen ve 1934’te jakuzileri eklenen otel, ne yazık ki 1945’te II. Dünya Savaşı esnasında çok ağır hasar almış.
Savaşın bitiminden kısa süre sonra 1961’de savaş öncesindeki görkemli ihtişamına tekrar kavuşması için hızlıca onarılan ve modernize edilen Gellért Hotel, 2008’de de baştan aşağı yenilenmiş.
Gellért Hamamlarında 5 adet termal havuz, 3 adet sauna odası, 2 adet buhar odası ve bir kapalı havuz var. Termal kaynakla beslenen çok sayıdaki havuzlarına ek olarak açık havada, 38 metre uzunluğunda yapay dalga sistemi olan eğlenceli bir termal havuzu da var. Yine her yerde olduğu gibi burası da özenle sayısız heykel, maskaron ve küçük şelalelerle süslü.
Gellért Kaplıcaları ise otelin tüm diğer alanlarından daha özenli bir dekora sahip. Çiniler, mermer sütunlar ve erotik kadın heykelleriyle bezeli kaplıcalarda hem kadınlar hem de erkekler için, her birinin su sıcaklıkları farklı kaplıca havuzları yer alıyor. Aynı zamanda jakuzi, buhar odası, sauna ve sağlık bölümleri de bulunuyor.
Bunlara eşlik eden Fin saunaları ve soğuk su havuzları da bulunuyor. Ayrıca masaj veya başka tedaviler de uygulanıyor. Termal havuzların tümü farklı sıcaklıklarda. Bu nedenle idealinizi bulmak için hepsini ziyaret edin. Açık hava termal havuzları sadece Mayıs-Ekim aylarında açık.
Macarlar, Gellért Termal Banyoları bünyesindeki tıbbi departman tarafından uygulanan özel terapiler için reçeteleriyle gelip kaplıcada tedavilerini oluyorlar. Suyun kendisi pe çok mineral yanında magnezyum, kalsiyum, klorür, sülfat ve florür karışımı açısından zengin. Şifalı sular artrit ve eklem rahatsızlıklarına, dolaşım bozuklukları ve astıma ve hatta cilt sorunlarına iyi geliyor.
Gellért Kaplıcaları Rehberi
GELLERT KAPLICALARI NEREDE – NASIL GİDİLİR
📍 Gallert Kaplıcası, şehir merkezinin güney kesiminde, Buda tarafında, Tuna nehrinin sağ kıyısında, Özgürlük Köprüsü’ne (Szabadság híd) çok yakın. Kaplıcaların girişi Gellert Tepesinin tam ters istikametinde bulunan Kelenhegyi sokağında yer alıyor.
🚌 Otel misafirlerinin ücretsiz olarak yararlanabildiği bu kaplıcalara, otelin içindeki direkt asansörle ulaşılıyor. Toplu taşıma araçları ile 18, 19, 47 ve 49 numaralı tramvaylarla veya 7, 7A ve 86 numaralı otobüslerle ulaşabilirsiniz.
GELLERT KAPLICALARI GİRİŞ ÜCRETİ NE KADAR
🎫 Gellert Hamamlarına giriş ücreti, ziyaret ettiğiniz güne, online veya kapıda rezervasyon yaptığınıza ve orada ne tür bir deneyim aradığınıza bağlı olarak değişiyor. Hepsi de kafa karıştırıcı. Güncel fiyatlar için sitenin şu linkini tıklayın kontrol edin.
● Hafta içi yetişkin bileti, dolaplı: 5,900 HUF
● Hafta sonları ve tatillerde kilitli dolaplı yetişkin bileti: 6,100 HUF
● Hafta içi kabinli yetişkin bileti: 6,300 HUF
● Hafta sonu ve tatil günlerinde kabinli yetişkin bileti: 6,500 HUF
● İki kişilik özel banyo (120 dakika): 16,000 HUF. 2 yaş altı ücretsiz.
GELLERT KAPLICALARINDA NE YAPILIR
Dolap kiralayıp eşyaları içerisine koyabiliyorsunuz. İçeriye girdikten sonra kafanız karışabilir, biraz labirent gibi. Çok sayıda merdiven çıktıktan sonra, kilitli dolaplar ve kilitlenebilir kapıları olan soyunma kabinleri ile dolu çok uzun, dar bir oda bulacaksınız. Kullanılmayan bir dolap bulup eşyalarınız yerleştirin ve tabi dolap numaranızı unutmayın!
Soyunma dolabınızda üzerinizi değiştirebilir veya soyunma kabininin boşalmasını bekleyebilirsiniz. Soyunma odası cinsiyete göre ayrılmamış, olurda soyunma odanızın yanında soyunup giyineyim derseniz yanınızdan başkalarının geçebileceği aklınızda olsun. Aynı katta bazı duşlar ve tuvaletler de var.
Hamamdaki havuzu kullanırken herkes bornozunu, havlusunu ve parmak arası terliklerini yan taraftaki banklara bırakıyor. Değerli eşyalarınız için endişeleniyorsanız, onları dolapta bırakın, kafanız rahat eder. Yanınıza bir çanta getirip, telefonunuzu su şişenizi ve havlunuzu koyabilirsiniz.
Unutmamanız gereken Budapeşte Termaller, bir SPA değil. Herkesin eşiyle dostuyla gelip, eğlendiği bir sosyal alan gibi. İtalya’da gördüklerim çok daha sessizdi ve daha çok sağlık için kullanılırken Budapeşte’deki kaplıcalar daha çok otantik deneyim ve eğlenmeye hizmet ediyor gibi görünüyor.
Hamamlarda elbette fotoğraf çekebilirsiniz, insanlar alışkınlar. Ama ben fotoğraf çekerken kendimi çok da rahat hissetmedim, başkalarını rahatsız etmek istemediğimden dolayı. Kimse size tepki vermiyor elbette, blogger olarak ortamı kendimden daha çok çektiğimden olsa gerek. Siz fotoğraf çekerken kendinize odaklanırsanız sorun yok.
Gellért Hotel
Gellért Hotel, Art Nouveau mimari akımının izlerini taşıyor. Dönemin ünlü Macar mimarlarından Armin Hegedüs, Artur Sebestyen ve Izidor Sterk’in imzasını taşıyan, oldukça modern çizgilere sahip. Olağanüstü bir ön cepheye ve girişinde piramit şeklinde etkileyici bir kubbesi olan otelin ana cephesi nehre bakıyor.
Gellert Tepesine bakan cephe ise Bizans tarzı kubbesiyle dikkat çekerken, Aladar Gardos tarafından yapılan rölyeflerin süslediği dev bir kemerli girişi bulunuyor. Otelin iç tasarımı ise nefes kesici!
Ana girişte bulunan tavan pencereleri, kusursuz dekore edilmiş korint sütunlar ve heykeller harika bir görüntü oluşturuyor. Girişten, yine tavan pencerelerine sahip olan merkezi yüzme havuzunu görmek mümkün. Havuzun etrafında bulunan sütunlar, rölyefler ile süslenmiş çok zengin bir havaya sahip.
Tavan pencereleri ise hava durumuna bağlı olarak çoğunlukla açık oluyor. Lobinin sonundaki merdivende ise harika renklerle bezenmiş bir cam pencere bulunuyor. Bu pencere 1993’te Bozo Sztanisits’in tasarımından sonra eklenmiş.
Gellert Hotel’in hemen önünde bulunan bu kubbeli çeşme, 2003’te Macar mimar Sandor Devenyi tarafından yapılmış. Çalışma şehrin termal kaplıcalarını temsil ediyor.
Çarpıcı Art Nouveau tarzındaki Gellert Termal Banyoları, Budapeşte’nin en iyi termal hamamlarından biri. Kapsamlı Gellert Kaplıcası rehberimde bilmeniz gereken her şeyi yazdım. Aklınıza takılan bir şey olursa aşağıdaki yorum bölümünden sorularınız sorabilir veya deneyimlediyseniz diğer okuyucuların bilmesi için aktarabilirsiniz.
Güzel kaplıcadır.
Budapeste gercekten super bir sehir. Ailecek gittigimizden onceden calismak gerekliydiki orada bir turk rehberle tanistik. Biraz da tembel oldugumdan her seyleri ona biraktim. İyikide yapmisim hic yorulmadan tarihi bile bana ogrettiler. Gidenlere faydasi olur diye linkini paylastim budapestetur.com Bu arada resimler harika elinize saglik
Dünyanın her yeri görülesidir. Görecek günler, güzel ve güneşli günler diliyorum kendime…