Çatalhöyük, müthiş buluntuları ve insanların avcılık ve toplayıcılığa dayalı göçebe yaşamdan yerleşik hayata geçip tarım yaptığı Neolitik dönemi aydınlatması nedeniyle çok önemli bir arkeolojik keşif. Konya‘nın Çumra ilçesi sınırlarında yer alan Çatalhöyük UNESCO Dünya Kültürel Mirası Listesinde yer alıyor.
Neolitik dönemin benzersiz kalıntılarına ev sahipliği yapan yer 1960’lı yılların sonunda keşfedildi. Binlerce yıl önceki Orta Anadolu’daki yaşamı anlamamızı sağlayan Çatalhöyük’te insanlığın yerleşik yaşama geçiş süreci ve tarımla tanıştığı döneme ait izlerin kanıtı tüm dünyaya gösterildi.
Neredeyse 60 yıl önce bir grup arkeolog, sonsuzmuş gibi uzayıp giden Konya Ovasında iki küçük tepeyi keşfedince Çatalhöyük’ün hikayesi başlıyor. Kurumuş bir nehrin kıyısında kapıları veya pencereleri olmayan, sırt sırta düzenlenmiş özgün evlerin keşfi onu dünyanın en önemli arkeolojik sit alanlarından biri yaptı.
Birbirlerine bitişik şekilde yapılan tek katlı evleri, kapı kullanılmayıp çatılardan evlere giriş yapılması, kullanılan yapı malzemeleri, duvarlar süslemeleri, içe gömü olarak adlandırılan (intramural) özellikle ocak altlarına yapılan gömüler Çatalhöyük’ün benzersiz özellikleri.
Mezopotamya dışında böylesine büyük bir yerleşimin olması, tahmin edilen 8 binden fazla insanın yaşaması ve yüzölçümü, erken yerleşik tarımsal yaşamı belgeleyen en önemli insan yerleşimi olması arkeoloji dünyasında yankı uyandırıyor. Hikayesi MÖ 9000’lerde başlayan Neolitik Çağ yerleşimi Çatalhöyük, bu özelliklerinden dolayı 2012’de UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil edildi.
Çatalhöyük, Konya
Çatalhöyük, Orta Anadolu’da, günümüzden 9 bin yıl önce yerleşim yeri olmuş, çok geniş bir alana yayılan Neolitik ve Kalkolitik çağ yerleşimi. Çatalhöyük, Konya’nın 52 km güneydoğusunda, Hasandağının 136 km uzağında, Çumra ilçesinin 11 km kuzeyinde, Konya Ovasına hâkim bir tepede yer alıyor.
Binyıllar önce Orta Anadolu’nun en kalabalık yerleri, Doğu ve Batı Höyüğün arasından akmış olduğu anlaşılan Çarşamba Çayının birikinti konisi üzerinde kurulmuş. Doğu höyüğü Neolitik Çağ’da, batı höyüğü ise 1500 yıl sonra Kalkolitik Çağ’da iskân görmüş.
Yüzeysel alanın tamamının sadece %4’ü araştırılabilmiş höyüklerde 2 bin yıllık kesintisiz yerleşime rastlanmış. bir Köy yerleşmesini aşıp kentleşme evresini yaşamış dünyanın en eski yerleşim olan Çatalhöyük’ün sakinleri, aynı zamanda dünyanın ilk tarımcı topluluklarından da biri.
Çatalhöyük’ün diğer Neolitik yerleşimlerden en temel farkı bir köy yerleşimini aşıp kentleşme evresini yaşamış olması olarak kabul ediliyor. Özellikle Neolitik dönemde inşa edilen yerleşimin genişliği, barındırdığı nüfus, oluşturduğu güçlü kültür sanat geleneği zamanının çok ötesinde olarak değerlendiriliyor.
Doğu ve batı doğrultusunda yanyana iki höyükten oluşan Çatalhöyük’te doğudaki Neolitik, batıdaki ise Kalkolitik döneme tarihleniyor. MÖ 7.400 ve MÖ 6.200 yılları arasında tarihlenen 18 adet Neolitik yerleşim katmanı ortaya çıkarılmış.
Doğu Höyük
Doğu Höyük (Çatalhöyük Doğu), bugüne kadar dünyada bulunmuş en eski ve en gelişmiş Neolitik Çağ yerleşim merkezi olarak kabul ediliyor. 1958 yılında James Mellaart tarafından keşfedilen Doğu Höyükteki ilk kazılar 1961-1963 ve 1965 yıllarında yapılmış. 1993’te yeniden başlayan ve günümüze kadar devam eden kazılar Cambridge Üniversitesi’nden Ian Hodder tarafından yönetiliyor.
Çatalhöyük Doğu Höyüğünde yapılan kazılarda MÖ 7400-6200 yılları arasında tarihlenen 18 adet Neolitik yerleşim katmanı keşfedilmiş. Romen rakamlarıyla gösterilen bu katmanlardan XII – VIII katmanlar Erken Neolitik (MÖ 6500 – 6000) ilk evresine tarihleniyor. Erken Neolitik ikinci evresi ise VI. katman sonrasını kapsıyor.
Batı Höyük
Batı Höyük (Çatalhöyük Batı), 1961 yılında başlayan kazıların hala devam ettiği bir yerleşim yeri. MÖ 6.200 ile MÖ 5.200 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik tabakalar yer alıyor. Tarih öncesinde yerleşim yeri olarak kurulan bölge Tunç Çağından önce terk edilmiş.
Batı Höyük ile Doğu Höyük arasında Çarşamba Nehrinin bir kanalı akıyordu. Tüm yerleşim birimleri tarıma elverişli alüvyonlu arazi üzerine kurulmuş. Alanda keşfedilen insanların yaşadığı evlerin girişleri yapının üst kısmında bulunuyor. Çatılara tahtadan yapılmış bir merdivenle çıkıldığı düşünülüyor.
Batı Höyükte bulunan çanak ve çömleklere dayanılarak höyükteki ilk yerleşmenin erken Kalkolitik çağa uzandığı tahmin ediliyor. Höyükte Bizans ve Helenistik dönemlerden çanak ve çömlekler de gün ışığıyla buluşturulmuş.
Çatalhöyük’te yaşam tarzı
Çatalhöyük’te sosyal yaşam ve mimari yapılar, günümüzden 9 bin yıl öncesinin insanı hakkında çok kapsamlı bilgi almamızı sağlıyor. Mimaride, kültür ve sanatta, tarım konusunda kendi devrinin öncüleri olmuşlar. Çatalhöyük’ten önceki milenyumda Yakın Doğu’da ceylan ve keçi avlayıp çim ve meyve toplayan göçebeler bu coğrafyada tarım yapmışlar.
Yüzyıllar içerisinde buradaki köyleri çoğunlukla tarıma dayalı kent merkezlerine dönüştürmüşler. Savaş ve yıkım izlerine hiç rastlanmayan Çatalhöyük’te evler arasında ara sokaklar veya yollar bulunmuyor. Kil ve sıva kullanılmış evlerin birbirine bitişik, sıkışık, daracık aralıklarla inşa edilmesini o dönemki aile bağlarının güçlü olması şeklinde yorumlanıyor.
Boyu 2,4 metreden daha uzun evlerin düz damları sokak olarak kullanıldığı gibi birçok etkinlik ve günlük yaşamın havanın iyi olduğu zamanlarda evlerin damlarında geçtiği düşünülüyor. Bir oda ve bir depodan oluşan evlerin yapımında çamur ve saman karışımı dörtgen kerpiçten, kamış ve ağaç direk ve sıva kullanılmış
Geç evrelerde damlarda bulunan büyük ocakların ortaklaşa kullanıldığı tahmin ediliyor. Damda yer alan bir giriş deliğinden eve giriliyordu. Hepsi boyut olarak birbirine benzer olan bu evlerin çatısı altında 5-10 kişilik aileler yaşıyordu.
Her evde yükseltilmiş toprak platformlar bulunuyordu. Bunlar masa, divan ya da yatak olarak kullanılmış Yaklaşık 50 cm kalınlığındaki oda duvarlarının iç taraflarında dörtgen ocak ve oval biçimli, üstleri düz fırınlar var. Evlerin giriş deliği aynı zamanda baca işlevi görüyordu.
Kazılarda çok iyi bir şekilde korunmuş olarak çömlekler, obsidyen objeler, sepetler, kilden yapılmış toplar, boncuklar, kemik alet ve iğneler bulunmuş. Pişmiş topraktan yapılan ana tanrıça olarak bilinen pek çok kadın figürü çıkarılmış.
Çatalhöyük’te hiçbir tapınak, büyük toplumsal yapılar ya da mezarlık gibi anıtsal yapıların bulunamaması, kalabalık nüfusuna rağmen yerleşim yerinde bir yönetici ya da ruhani sınıfı olmadığını, eşitlikçi bir yaşam sürüldüğü düşündürtüyor.
Çatalhöyüklüler ölülerini evlerinin altına gömüyorlardı. Açık havada bırakılarak yumuşak kısımları çürütüldükten sonra toplanan ve bazen kırmızıya boynan ölülerin yanlarında ise diğer dünya inancını gösteren ölü hediyeleri bırakılıyordu. Konutların içerisinde hiçbir çöp ya da kalıntı bulunmaması ev halkının evini temiz tuttuğunu gösteriyor.
Çatalhöyük’te sanat
Çatalhöyük’te evlerin iç duvarlarında bulunan çizimler ve bezemeler insanların günlük hayatta sanatla iç içe olduğunu gösteriyor. Evlerin iç duvarlarındaki panolarda geometrik bezeli kilim desenleri, iç içe geçmiş daireler, yıldızlar ve çiçek motifleri bulunuyor.
Kırmızı veya siyah boya maddeleriyle yapılan geometrik motifler arasında av sahnelerini betimleyen çizimler, dans sahneleri, yıldızlar, kuş, tanrıça, el ve ayak izleri yer alıyor. Boğalar, leoparlar, yaban domuzları ve ayılar da resmedilmiş. Göbeklitepe’de olduğu gibi Çatalhöyükte de leoparın önemli bir hayvan olduğu görüşü hâkim.
Bunlar arasında en önemli olanı, boynuzu platformlara ve evin içindeki başka yerlere yerleştirilmiş olan vahşi boğaydı. Doğanın güçlü ve korkutucu ruhunun üstesinden gelmek için yeni bir ev inşa edildiğinde, erkek vahşi hayvanların boynuzları evlerine koyuyorlardı.
Kille defalarca sıvanmış boğa başlarından bazıları bir dizi halinde sıralanmış. Boğa başları ve boynuzları evlere yerleştirilmesinin daha çok dini inançtan kaynaklandığı tahmin ediliyor.
Kent yaşamının tohumlarını atan Çatalhöyük sakinleri evlerini tarım alanlarına uzak bölgede yapmaları şaşırtıcı bir bilgi olmuş. Ev yapımında kullanılan kilin olduğu yere yakın kurulmuş. Taşıma araçları henüz gelişmediğinden kili taşımaktansa ürettikleri mahsulleri taşımayı daha uygun bulmuşlar.
Yerleşim sakinleri koyun ve keçi güttüler ve bizon, karaca, geyik, yaban domuzu ve kuş gibi vahşi hayvanları avladılar. Çarşamba nehrinin her sene taşıp yerleşmeyi bastığı bir toprakta, tıpkı Anadolu ve batı Asya’nın eski dönem tarım topluluklarının yaptığı gibi buğday, arpa ve bakliyat yetiştirdiler.
Çatalhöyük yerleşiminin en sonunda neden terk edildiği hakkında bazı fikirler ileri sürülüyor. İklim değişikliği veya kültürel sebeplerle toplumsal sistemin giderek artan bir şekilde çözüldüğü yönünde kanıtlar var. Çatalhöyük hakkında akıllara gelen pek çok sorunun cevabı, yıllar sürecek kazılar sonrası ancak elde edilebilecek.
Çatalhöyük giriş ücreti ve ziyaret saatleri
🗺 Adres: Küçükköy, Çatalhöyük Yolu, 42500 Çumra, Konya
📲 www.catalhoyuk.muze.gov.tr ☎️ 0 (332) 3513207
⏰ Çatalhöyük ziyaret saatleri: Çatalhöyük, yaz döneminde (1 Nisan–1 Ekim) 10.00–19.00; kış döneminde (1 Ekim–1 Nisan) 09.00–17.00 saatlerinde ziyarete açık. Ören yeri, haftanın 7 günü ziyarete açık.
🔐 Çatalhöyük giriş ücreti: Çatalhöyük’e giriş ücreti alınmıyor.
Çatalhöyük, Konya’nın Çumra ilçesi Küçükköy Mahallesi sınırlarında yer alıyor. Çatalhöyük Çumra’ya 11 km, Konya’ya 52 km, İstanbul‘a 754 km, Ankara‘ya 306 km, İzmir‘e ise 603 km uzaklıkta.
Çatalhöyük’e 60 km uzaklıktaki Konya Havalimanına İzmir ve İstanbul’dan direkt uçak seferleri yapılıyor. Havalimanından Konya Otogarına ulaşıp bu noktadan Çumra dolmuşlarını kullanabilirsiniz.
Türkiye‘nin dört bir yanından Konya’ya şehirlerarası otobüs seferleri düzenleniyor. Konya Otogarından ise her 45 dakikada bir Çumra’ya dolmuş seferi var. Çumra Çatalhöyük arasında ise dolmuş ve taksi ile ulaşımı sağlayabilirsiniz.
Kendi arabasıyla Çatalhöyük’e İzmir, İstanbul ve Ankara yönünden geleceklerin Konya merkez üzerinden güneydoğu yönüne, Antalya’dan gelecek olanların ise Manavgat, Akseki, Bozkır güzergahını takip etmeleri gerekiyor.
Çatalhöyük, dünyada Neolitik ve Kalkolitik Çağdan günümüze ulaşmayı başaran en önemli yerleşim yerlerinden. Konya’nın Çumra ilçesi sınırlarında yer alan höyük, Anadolu’nun en eski yerleşimcilerinin gündelik ve sosyal yaşamı hakkında muazzam bir bilgi kaynağı.