Bay of Bones (Kemikler Körfezi), Makedonya’nın popüler turizm merkezi Ohrid şehri yakınlarında, Bones Körfezinde, Gradiste Yarımadasının güney kıyısında bulunan ilginç bir müze. Dünyada eşine az rastlanır bir arkeolojik kompleks olan Ohrid Su Müzesi, bölge tarihine ışık tutan bir merkez.
Bay of Bones, geçmişte göl üzerinde yaşamını sürdürenlerin evlerinin örneklerinin su üzerine inşa edildiği bir platforma sahip. 8,500 metrekarelik alanda kurulu. ‘Su üstündeki müze’ olarak da anılan Ohrid Su Müzesi, MÖ 1200 ile 700 yılları arasında bölgede yaşayan medeniyetin izlerini taşıyor. Ohrid, farklı kültürlerin izlerini taşıyan mimari yapıları ve doğal güzellikleri ile Balkanların en güzel kentlerinden.
Ohrid Gölü’nün doğusundaki Su Müzesi, insanların düşmanlarından ve vahşi hayvanlardan korunmak için göl üzerinde oluşturduğu bir köy. Köyün kalıntılarına ise 1997’de yapılan kazı ve araştırmalarda ulaşılmış. Köy rekonstrüksiyonu ve müze 2005’te oluşturulmuş.
Bay of Bones, Ohrid
Bay of Bones, Kemikler Körfezinde yapılan sualtı araştırmaları, Ohri Gölü çevresindeki bu bölgelerde yaşamış tarih öncesi insanların yaşamı hakkında zengin bilgiler aktaran bir müze. Kemik Körfezi olarak da bilinen Su Müzesi, Ohri sahili boyunca Gradishte ve Pestani yakınlarındaki Ploca Micov Kamen kazı alanında yer alıyor.
Bay of Bones adı kulağa çekici gelmesi için icat edilmiş olsa da aslında oldukça doğru. Dalgıçlar, gölün dibinde birçok başka eser kemikle birlikte 6 bin tahta yığın buldular. Su üzerindeki bu müzenin adının Kemikler Körfezi olmasının nedeni de bu.
Bir başka ilginç gerçek ise dalgıçların sadece hayvan kemikleri bulması, insan kemiği bulamamış olması. Arkeologlar açıklama olarak o dönemde insan bedenlerinin yakıldığını düşünüyor.
Dalgıçların bulduğu tüm materyaller Geç Tunç Çağı ve Erken Demir Çağına, MÖ 1.200’e kadar uzanıyor. Tarih öncesi çağlardan başlayıp orta çağa uzanan bir zaman yolculuğu sunan Bones Körfezi, su üzerinde bir platform şeklinde inşa edilerek açık hava müzesi haline getirilmiş.
MÖ 700’e kadar olan yerleşim, günümüzde ziyaret edilebilen yerleşimin kopyasından üç kat daha büyüktü. Aslına uygun şekilde restore edilen ve o dönemde yaşayan insanların gündelik yaşamına dair örnekler sunan yapıların yer aldığı müze, Ohrid Gölü çevresindeki ilk yerleşimler hakkında bilgi veriyor.
Müze 2008 yılında inşa edilmiş ve daha sonra gölün üzerindeki platforma tarih öncesi evlerin 8 kopyası inşa edilmiş ve platform karaya ahşap bir köprü ile bağlanmış. Tarih öncesi insanların zamanında da bir köprü olduğu biliniyor.
Bu müzenin inşaatı biter bitmez Makedonya’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri haline gelmiş. 2010 yılında su üzerindeki yerleşim genişletildi ve 16 prehistorik ev daha inşa edilmiş.
Ohrid şehir merkezine 16 km uzaklıkta yer alan Bay of Bones, Ohrid Gölü’nün doğu kıyısında konumlanıyor. Kentin bir başka cazibe merkezi olan St. Naum Manastırı’na giden güzergahta yer alan müze, genellikle manastırı ziyaret etmek isteyenlerin yol üzerinde mola verdiği duraklardan biri.
Ohrid’in en eski yerleşim yerlerinden biri olduğu tespit edilen Bay of Bones, geçmişte göl üzerinde yaşamını sürdürenlerin evlerinin örneklerinin su üzerine inşa edildiği bir platforma sahip.
Su üzerindeki platformun yanında ise bölge tarihi hakkında bilgi alabileceğiniz, arkeolojik eserlerin sergilendiği küçük bir müze binası ve kafe bulunuyor.
Pitoresk manzaranın kristal mavi bir göl ile birleştiği arkeolojik kompleks, inanılmaz derecede büyüleyici. Ohri kıyısında, oldukça tenha ve uzak bir yerde bulunan müze, bu bölgenin en çekici yerlerinden biri. Galicica’nın yemyeşil ormanına bakan Ohri Gölü üzerindeki yapay köy film setini andırıyor.
Bones Körfezinde su altındaki arkeolojik eserleri görebileceğiniz dönemsel tüplü dalış aktiviteleri de gerçekleştiriliyor. Maksimum derinliği on iki metre olan göl dalışı, yaz ortasında nispeten ılık. Su altı arkeolojisine ilgi duyan ve dalış tutkunlarının gözdesi olan müze, Ohrid’e gelen turistlerin uğrak noktalarından. Ohrid Su Müzesi’ne giriş ücreti 100 Makedon Dinarı (yaklaşık 10 TL).
Ohrid gezilecek yerler listesindeki Su Müzesi’nin yanı başında Gradiste Yarımadasını çevreleyen şehir surlarının bir kısmı da görülebiliyor. Roma İmparatorluğu Döneminde inşa edilen surlar, tarih öncesi dönemin izlerini taşıyan Su Müzesi’nden antik döneme uzanan bir zaman yolculuğu hissi yaşatıyor.
Çok sevimli bir yer. Biz de geçen yaz gittik ve incisinden de aldık. İleride gidip birkaç gün kalmak ve gölde yüzmek istiyoruz.
Gitmek istediğimiz çoğu yere vize mecburiyeti varken, vizesiz gidilebilecek böyle güzel yerleri tanitmaniz çok sevindirici. Ulaşmanın çok kolay olduğu bu sehirlerin neredeyse tanıtımı bile yapılmıyor popüler şehirlerin yaninda. Paylaşımlarınız için tesekkürler.