Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’in 84 km doğusunda yer alan Tokmok şehri, ülkenin simge anıtlarından Burana Kulesi’ne ev sahipliği yapıyor. Zirvesi karlı Tanrı Dağlarının ve Yeşil Çu Vadisinin doğal güzelliğini süsleyen Burana Kulesi, geçmiş devirlerin en önemli ticaret yollarından İpek Yolu üzerinde yer alıyor. Geometrik desenlerin ağırlıkta olduğu kulede mükemmel işçilik ürünü süslemeler var.

Orta Asya’da, bugünkü Kırgızistan sınırları içerisinde Tokmok kenti yakınlarında, Çu Nehri havzasında bulunan tarihi Balasagun şehri, İslamiyeti ilk kabul eden Türk devleti Karahanlıların 10 ve 11. yüzyıllardaki başkentiydi. Karahanlılar göçebelikten yerleşik hayata geçen Türk Boylarının meydana getirdiği büyük bir kültür devletiydi. Kaynağını Tanrı Dağlarından alarak çölün içlerine kadar uzayan Çu Nehrinin etrafı çok eski zamanlardan beri Türklerin yaşadığı bir havzaydı. Bu havzada, İpek yolu üzerinde kurulmuş tarihi Balasagun, döneminin önemli kültür, sanat ve bilim şehriydi. Matematik, astronomi ve felsefe üzerine araştırmalar yapılan bir şehirdi.

burana kulesi

Kâşgarlı Mahmud’un verdiği bilgiye göre Balasagun Kuz-Balık, Kuz-Uluş veya Kuz-Ordu (kuzey şehir) adlarıyla da biliniyordu. Kâşgarlı Mahmud, Türk başbuğu Şu’nun Altın Tağ’dan geri dönüp Çu nehrinin kenarına geldiğinde Balasagun’un yanına Şu adında bir kale inşa ettirdiğine dair rivayeti nakleder. Kutatgu Biliğ Karahanlılar zamanında yazılmıştı ve yazarı Yusuf Has Hacib Balasagun’da doğmuştu.

XI. yüzyılda Karahanlılar’ın Büyük Selçuklular’ın yönetimine girince şehir önemini kaybetmeye başladı. Moğollar tarafından 1218’de işgal edilene kadar Karahıtay Hanlığına başkentlik yapan Balasagun yavaş yavaş önemini yitirmiş. Moğolların yakıp yıkmasından sonra, deprem şehri yerle bir ederek karahanlılara ait ne varsa alıp götürmüş. Moğolların Gu-Balık yani güzel kent adını verdikleri Balasagun’daki antik yerleşimlerin çoğu kerpiçten yapılmış olduğundan bugün geriye Burana Kulesi ve balballar dışında pek bir şey kalmamış.

Malta

Serbia

burana tower

Burana Kulesi, aslında 11 yüzyılda tarihlenen bir caminin minaresi. Yapıldığı dönemde hem minare hem de gözetleme kulesi olarak kullanılmış. Orijinali 45 metre olan minare depremlerle zarar görmüş ve sonraları aslına sadık kalınarak restore edilmiş. Kırgızistan’ın simge anıtlarından 25 metre yüksekliğindeki Burana Kulesi, 25x25x5 cm ebadında balçıktan pişirilmiş tuğlalar ile yapılmış. Gövdenin dış duvarları kabartma motifli tuğlalarla örülmüş. Karahanlılardan önce bölgede yaşamış İrani kavimlerden birine ait bir motif olduğu düşünülüyor.

burana kırgızistan
kyrgyzstan burana tower

Kulenin bazı bölümleri Oz tamgaları ile bezenmiş. Günümüzde Nazilerle anılan Oz tamgasının çok derin anlamı var. Gamalı haç olarak da bilinen Oz tamgaları, Ön-Türklerde, Oz’laşarak Tanrıya erişmeyi temsil ediyordu. Ölümden sonra öteki dünyaya geçip, orada şekil değiştirerek yeniden hayat bulma düşüncesini temsil ediyor.

burana kulesi kırgızistan
burana kyrgyzstan

Kuleye çıkmak için öncelikle metal merdivenlerden geçip, küçük giriş kapısına ulaşıyorsunuz. Buradan sadece bir kişinin çıkabileceği ve inebileceği merdivenlerle kulenin uç kısmına kadar çıkabiliyorsunuz. Kapıdan girişinden itibaren dolambaçlı şekilde yukarı doğru çıkan, tuğladan yapılmış merdiven ve içerisine ışık veren iki pencere içeriyi aydınlatıyor. Zirveye çıkıldığında harika bir manzara gözler önüne seriliyor.

Çevrede göreceğiniz büyük toprak yığınları aslında eskiden Karahan sarayı veya yerleşim yerleriydi. Geriye artık toprak yığınları kalmış. Bir asırdan fazla süre içinde doğanın her türlü afetlerine maruz kalan çoğu kerpiçten yapılmış Orta çağın bu önemli şehri Balasagun’daki binaların hepsi harabeye döndü. Omega harfine benzeyen yapı kalıntıları geriye kalmış çok az şeyden diğer biri.

kyrgyzstan burana

UNESCO Dünya Mirası sitenin en ilgi çekici özelliği, kalenin höyüğünün diğer tarafında, 6. ve 10. yüzyıla ait balbalardan (Totem benzeri mezar taşı işaretleri) oluşan bir koleksiyon. Balballar, eski Türklerde, ölen savaşçının mezarının etrafına dikilen ve öldürdüğü düşmanları simgeleyen taş heykellere verilen bir isim. Yarı göçebe Türk kavimlerine ait bu mezar taşlarının tarihi 6. yüzyıla kadar gidiyor. Ayrıca M.Ö. 2. yüzyıldan kalma çok sayıda petroglyphler (Kaya resimleri) Chu Vadisinden toplanıp buraya getirildi.

Burana Açık Hava Müzesi’nde kuleden başka görülecek başka şeyler de var. Burana Kulesi’nin yanı başında yer alan minik bir müzede, Balasagun’da bulunan kalıntılardan bazılaro, paralar, mücevherler, çanak çömlekler, çin sikkeleri, Kutudhu Bilig hakkında bilgiler, çok sayıda taştan yapılmış ziraat aletleri ve taşlar gibi eski kalıntılar yer sunuluyor. Yalnız müzedeki fotoğraf çekilmesi yasak. Müzede görevli kadın İngilizce rehberlik yaparak müzedeki her bir şeyi uzun uzun anlatıyor. Müzenin yan tarafında da yerel hediyelik eşyalar satılan bir yurt çadırı yer alıyor.

Serbia

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz