Tunku Abdul Rahman Marine Park (Tunku Abdul Rahman Deniz Parkı), Sabah Eyaletinin başkenti olan Kota Kinabalu’nun sadece yarım saat ötesinde uzanıyor. Sapi, Manukan, Mamutik, Gaya ve Sulug olmak üzere beş güzel adadan oluşan koruma altındaki bir deniz parkı. 1974’ten bu yana koruma altında olan park, iyi korunmuş 50 kilometrekarelik (4.929 hektar) deniz ve orman alanını kaplıyor.
Tunku Abdul Rahman Park, ayrıca 573 balık türüne ve 148 sert mercan türüne ev sahipliği yapıyor. En iyi yanı Kota Kinabalu’dan sadece yirmi dakikalık bir tekne yolculuğu ile ulaşılabilecek kadar yakın. Büyük şehirlerimizin o kalabalık trafiğinde yarım saatte ancak birkaç kilometre ilerlediğim günleri hatırladım… Bu açıdan Kota Kinabalu şanslı kent olsa gerek.
Tunku Abdul Rahman Marine Park
Tunku Abdul Rahman Marine Park (TARP), şehirden sadece yarım saatlik bir bot yolculuğu sonrasında kendinizi turkuaz sulara bırakabileceğiniz enfes bir park. Yağmur ormanlarına bakan beyaz kumlara sahip plajında yüzebileceğiniz, bozulmamış mercan resifleri arasında şnorkelle dalabileceğiniz tropik adalar Kota Kinabalu’nun burnunun dibinde yer alıyor.
Kota Kinabalu küçük olabilir, ancak konumu rakipsiz. Bir yanda UNESCO Mirası görkemli bir dağ, diğer yanda yağmur ormanları ve karşıda koruma altına bir deniz parkına serpilmiş zümrüt adalar… Bu adaları görmek için Kota Kinabalu’da kalmalısınız. Uygun fiyatlı hostel önerisi olarak Akinabalu Youth Hostel tavsiyem. Dilerseniz aşağıda paylaşacağım adalardaki otellerde de kalabilirsiniz.
Tunku Abdul Rahman Marine Parkı oluşturan Mamutik, Manukan, Sapi, Gaya ve Sulug adalarını ziyaret etmek için sırt çantama çadırımı yerleştirip, Jesselton Point olarak adlandırılan bulunduğumuz hostele 10 dakikalık yürüyüş mesafesindeki feribot iskelesine geçtik.
Tunku Abdul Rahman Park adaları için transfer hizmeti sağlayan firmaların bilet satış gişeleri yer alıyor. Biz adaların hepsini ziyaret edeceğimizi söylediğimizde bizi 7 numaralı gişeye yönlendirdiler. Yol arkadaşım Hollandalı Farid ile birlikte, 2 gece çadırda kalacağımızı söyleyerek birlikte plan yaptık.
İlk durağımız en batıda bulunan Mamutik Adası olacak, bir gece orada çadırla kamp yaptıktan sonra, ertesi gün saat 10’da, Manukan Adasına geçip, oradan da öğleden sonra 2’de Sapi Adasına geçeceğiz. Sapi’de 1 gece yine çadır kampından sonra Kota Kinabalu’ya geri döneceğiz.
Tunku Abdul Rahman Marine Park girişi için 10RM ödedik. Her bir ada transfer ücreti 17RM ve üç ada için 51RM ödedim. Hemen iskeleye geçip bizi götürecek bota atladık. Botumuzun önce Sapi Adasına uğrayıp yolcuları indirdi ve bazı yolcuları da aldıktan sonra bizi Mamutik Adasına götürdü.
Mamutik Adası
Mamutik Adası, diğer dört TARP adasının en küçüğü. Manukan ve Gaya Adası kadar popüler olmasa da sadece günübirlik deniz keyfi yapmak isteyenler için bir cazibe merkezi. Daha fazla mahremiyet ve daha az kalabalık bir plaj isteyenler için en iyi bir seçim. Güçlü dalgaları ve plajın mercan parçalarıyla dolu olması nedeniyle, Mamutik’in daha az ziyaretçisi var. Yine de manzarası güzel.
Anakaraya da en yakın olan Mamutik Adası girişindeki iskelede park giriş ücreti olan adam başı RM10 ve çadırımız için de RM5 ödedim. Adanın güney ve doğu yönünde 300 metre kadar beyaz, bembeyaz kumlarla çevrili. Çoğu Çinli belki 200 kişi ağaç diplerine serpiştirilmiş masaları kaplamışlar. Orang putiler (beyaz insanlar) dışında güneşlenen yok.
Çadırımızı kalabalıktan uzak bir ağaç dibine kurup, öğlen yemeği olarak yanımızda getirdiğim ekmek arası domatesi salatalık ve ton balığıyla geçiştirdik. Hemen şnorkel kiralayıp mercanları arasında balıkları izlemek için kendimizi denize attık. Adanın doğu kıyısının deniz altı snorkeling için en iyi yer.
Yine bu kıyıdaki kayalıklarla adanın batı ucuna gidebilirsiniz. Kayalar kaygan ve üzerindeki deniz kabuklarından dolayı biraz keskin olduğundan dikkat etmek gerekiyor. Bu kuzey doğu kıyısı oldukça rüzgarlıyken, güney kısmında rüzgardan eser yok.
İskele ayaklarını kendilerine sığınak olarak kullanan binlerce balık orada kümelenmiş durumda. Çevrelerinde ise onları avlamaya çalışan barracuda ve diğer iri balıklar devriye geziyor. Zaman zaman ataklarda bulunduklarında oluşan manzara enfes. Denizdeki karaltı dalgalar halinde görünüyor o an.
Akşam saat 5 olduğunda adadaki tüm turistler ayrılmış, açık olan market ve restoran tamamen kapanmış olarak adada sadece çalışanlar ve biz vardık. Adada elektrik jeneratörden elde ediliyor. Elimize kitabımızı alıp, kamelyanın ışığında kitabımızı okurken, aniden gelen yağmurdan dolayı çadırımızı da kamelyanın altına taşıdık.
Hava tamamen kararmış, dalgaların, yağmurun ve ormanın sesinden başka bir şey olamayan adada çadırımıza geçip uyuduk. Ertesi gün kahvaltı sonrası, saat 10’da diğer ada olan Manukan Adasına geçtik.
Manukan Adası
Manukan Adası (Pulau Manukan), Tunku Abdul Rahman Marine Parkın en büyük ikinci adası ve en gelişmişi. Uzun beyaz kumlu kumsalları ile tanınan sakin suları, yüzme bilmeyenler ve çocuklu aileler için de bir cazibe merkezi. Hilal şeklinde sahil boyunca uzanan Casuarina çam ağaçlarının gölgesi havlu atmak için ideal.
Tuvalet, duş, kafe ve restoranlar, küçük dükkanlar var. En iyi plaj adanın doğu ucunda yer alıyor. Güneyde ve doğuda iyi şnorkelli yüzme alanları var. TARP adalarında günübirlik bir gezi yapmayı planlayan ziyaretçiler arasında popüler. Sabah Parks Genel Merkezi, bu adada yer alıyor.
Adayı keşfetmek isteyenler için yürüyüş parkurları mevcut. Adada, II. Dünya Savaşından kalan birkaç bombanın da sergisi var. Ada üzerinde resort olduğundan burada çadır kurmak yasak. Adanın keyfini birkaç gün çıkarmak istiyorsanız Sutera Sanctuary Lodges en iyi seçenek.
Mamutik Adası kadar olmasa da snorkeling açısından güzeldi. Deniz altı scooteri ile herhangi bir deneyim gerektirmeden, üzerine oturup, içerisinde nefes alabileceğiniz bir başlığa sahip bir aygıtla deniz altında turlar atıp balıkları izleyebiliyorsunuz.
Saat 14.00’e kadar burada oyalandıktan sonra, bizi alan botla son ziyaret edeceğimiz Sapi Adasına geçtik.
Sapi Adası
Sapi Adası, yoğun ormanlarla kaplı. Adanın güney tarafı ulusal parkın en iyi mercan konsantrasyonlarından bazılarına sahip. Sapi’de diğer adalara göre daha fazla balık var.
Sapi ve Gaya Adaları arasında, pırıl pırıl yeşil ve turkuaz renklerde sığ bir boğaz bulunuyor. Çadırımı adanın doğu kıyısına, Gaya Adası manzarasına bakacak şekilde kurdum. Sapi Adasından karşıdaki Gaya Adasına suyun içerisinde yürümeniz mümkün.
Yer yer derinlik 1.80’leri buluyordu. Ben karşıya geçmek için girişimde bulundum, ancak belirlenen sınırı geçtiğimde geri dönmem için görevlilerden uyarı aldım. O noktadan sonra botların geçiş yolu ve geri dönmek zorunda kaldım. Oysa niyetim sadece Gaya Adası’na da ayak basmaktı.
Gaya Adası
Gaya Adası, Tunku Abdul Rahman Parkı’nın beş adasının en büyüğü. Yoğun tropik yağmur ormanlarıyla kaplı. Tunku Abdul Rahman Marine Park içerisinde konaklama hizmeti veren tek yer. Adada yer alan Bunga Raya Island Resort, Gaya Island Resort ve Gayana Marine Resort bir ada kaçamağı arayan gezginler için popüler oteller.
Uzunluğu 20 km’yi bulan trekking parkurları hevesli yürüyüşçüler için cazip. Biraz adrenalin için Gaya Adasından Sapi Adasına 250 metre uzayan Coral Flyer Zipline’ı deneyebilirsiniz.
Sulug Adası, beyaz kumlu plajları ve kristal berraklığındaki suları olsa da tuvalet gibi temel olanaklardan yoksun olduğu için parktaki en az popüler ada. Adanın kumsalları tonlarca deniz kabuğu ve mercan parçalarıyla kaplı olduğundan TARP’ın en bakir plajları da bu adada. Bazı turistler tekne kiralayarak adaya gidiyor.
Adayı Tanjung Aru Plajı’ndan net bir şekilde görebilirsiniz. Her üç adada da cankurtaran hizmetleri var. Endonezya gibi olmasa da etrafta yine pet şişeler ve çöpleri bulmanız gayet normal. En temizi Mamutik Adasıydı.
Hollandalı yol arkadaşım Farid, ödemesi gereken son dakikada çıkan bir vergi borcu olduğunu maillerinden öğrenince, o da adadaki diğer turistler gibi akşam botuyla Kota Kinabalu’ya döndü.
Mamutik Adasında ilk olarak çadırda kalmıştım. Şimdiyse çadırımı kurduğum Sapi Adasında yalnızdım. Uzakta ada çalışanlarının kaldığı klubelerin ışığı dışında dünyadan soyutlanmış gibiydim. Adadaki tek yabancı kişiydim. Huzur tüm benliğimi ve adayı çevrelemiş gibiydi. Çadırımın önüne sandalye atıp hava kararıncaya kadar kitabımı okudum.
Hava artık kararmıştı. Rüzgar, dalgalar ve ormanın sesine yabancı bir çıtırtı duydum. Ayağa kalktığımda 10 metre kadar ötemde bir karartı beni izliyordu. Ayıya benzeyen silüeti ile oldukça iriydi, bir an ürperdim. Cep telefonumun ışığını tuttunca karaltı hızlıca ormana doğru kaçmaya başladığında fark ettim ki gördüğüm kocaman bir sakallı bir domuzdu.
Gece uymaya yakın hava serinlediğinden çadırıma geçtim, rüzgar da şiddetlenmişti. Ufaktan yağmur da çiselemeye başlayınca, olur da dünkü gibi güçlü bir yağmur yağabilir diye çadırı adadaki kamelyanın altına taşıdım.
Yalnızlığı hissetmediğiniz bir yalnızlığın ne anlama geldiğini biliyor musunuz acaba? İşte benim o anda hissettiğim buydu ve ilginç olan bir nevi mutluluk sarhoşluğu vermesiydi. Adadaki kulübelerde ada çalışanları uyuyor ama ben bu tropikal bir adada doğanın kucağında kendimi, tamamen dünyadan ve insanlardan soyutlanmış hissettim.
Yalnız değildim, dalgaların ve rüzgarın sesi vardı, çiseleyen yağmurun, etrafımda dolanıp çöpleri karıştıran domuzun sesi vardı. Doğa ana vardı her yanımı çevreleyen. Hem yalnızsınız hem değil, hem soyutlanmışsınız hem bağlı… Sonrasında ise deliksiz bir uyku…
Day 428: Borneo:16, Sapi Island, 6 Ekim 2011
Büyüleyici güzelliklerle dolu Tunku Abdur Rahman Park’ındaki, son uğradığım ada olan Sapi’de bir gece çadırımda geçirdikten sonra sabah kalabalığın yine adaya doluşmasıyla uyandım. Çadırımın etrafındaki her masa çoğu Çinli ziyaretçilerle dolu. Herkese ilginç gelmiş olmalıyım ki tüm gözler çadırımda ve bende. Gün içerisinde yine sık sık yüzerek, beyaz kumlarda güneşlenerek, kitabımı okuyup uyuyarak geçirdikten sonra akşam 4’te iskeleye geçtim. Yine binlerce balık iskele ayaklarının etrafına sığınmışlar.
Her zamanki gibi çevrelerinde barracudalar ve diğer iri balıklar onları avlamanın peşinde, ne zor hayat, her an tetiktesiniz. Aksi halde kendinizi saniyeler içerisinde başka bir balığın midesinde bulabilirsiniz. Öyle ya büyük balık küçük balığı yutar derler (!). Bu denizlerde geçerli olabilir ama bunu bir de güncel hayata uyarlayanlar yok mu!
20 dakikalık bir bot yolculuğu sonrası Kota Kinabalu Jesselton Point İskelesi’ndeydim. Kaldığımız Lucy Hosteli pek beğenmediğimizden, arkadaşım Farid Akinabalu Youth Hostel adında bir hostel bulup sırt çantamızı oraya taşımıştı bile. Farid arkadaşımın ise fazla zamanı olmadığından Semporna kasabasına geçti. Ben 2 gün daha güzel şehir Kota Kinabalu’da kaldım.
Bu süreyi tamamen yazmaya ve yazdıklarımı yayınlamaya ayırdım. Bakmayın öyle yazılanları okumanın 5-10 dakika almasını. Yazmak ve bu ağır internet hızlarında fotoğrafları upload etmek bazen 8-10 saati alıyor. Kota Kinabalu’da vakit geçirip, 28.Ulusal Çin Kültür Festivalini izledikten sonra ben de Semporna’ya geçmeye karar verdim.
Day 434, Borneo:22. Semporna, 12 Ekim 2011, Çarşamba
Keşke şu anda orada olabilsem, çok bunaldım. Cennet gibi geldi bana oralar.