Anadolu, antik dönemde birçok kült alanına ev sahipliği yapmış. Bunlardan bir tanesi de Lagina Hekate Kutsal Alanı. Ölülerin efendisi ve yeraltının evi olan Hades’in anahtarını elinde tuttuğuna inanılan gizemli Tanrıça Hekate, Anadolu mitolojisinde önemli bir yer sahipti. Hekate sözcüğü, ‘iradesini hâkim kılan’ ve ‘çok uzakta olan, en parlak olan’ anlamlarını içeriyor. Bugünkü modern paganizmde Hekate oldukça önemli. Sheakspeare’in Macbeth’inde görülen üç cadı, Hekate’nin üçlü formuna yorumlanıyor.
Erken dönemlerde tek vücutlu ve başlı iken, sonraları üç gövdeli tasvir edilen Hekate’nin bu üçlü formu, bir kadının yaşam evreleri olan kız çocukluğunu, anneliğini ve anneanneliğini sembolize ediyor. Hekate’nin gücü zamanla ve Roma mitolojisinde gitgide azalarak, ölüm, kötü ruhlar ve büyüyle bağdaştırılmaya başlandı. Erkek tanrılar ana tanrıçanın yerine geçti, Hekate korkulan, kötülükleri ve karanlığı yönettiğine inanılan bir büyücü olarak anılır oldu.
Lagina Hekate Antik Kenti, Muğla‘nın Yatağan ilçesinde, Karya devrine ait tarihi ve turistik öneme sahip bir antik kent. Lagina Hekate kutsal alanı, Antik Stratonikeia şehrinin kült yeri, bölgenin de dini merkeziydi. Karyalıların önemli bir kült merkezi olan antik yer, eski Tunç Çağı’ndan (M.Ö. 3000) günümüze kadar kesintisiz bir iskâna sahip bir yerleşim. Burası tanrıça Hekate adına inşa edilen tek yapı olduğu gibi Anadolu’da Korint düzeninde inşa edilen ikinci tapınak olmasıyla arkeolojik olarak da büyük önem taşıyor.
Hekate’nin binlerce yıl süren sessizliği ve hüznü günümüzde Turgut Belediyesi, Kültür Bakanlığı ve Konya Üniversitesi’nin iş birliğiyle gerçekleştirilen Lagina Festivali ile coşkuya dönüşüyor. Adeta, geçmişte Roma devrinde şaşaalı bir şekilde her yıl kutlanan Hekatesia Şenlikleri yeniden canlandırılıyor.
Batıda paganizm ve cadılık kavramlarıyla özdeşleştirilen ve sembol kabul edilen Tanrıça Hekate’ye inanan yabancılar, özellikle Bodrumdan gelen turist kafileleri, meraklı turistler, arkeoloji tutkunları ve çevre halkı giderek artan bir ilgiyle törenlere katılıyorlar. Geleneksel davul zurna karşılamasıyla başlayan törende yöre geziliyor, yöresel müzikler dinleniyor, yemekler yeniyor, kazılar hakkında bilgiler veriliyor, film gösterileri düzenleniyor. Muğla Üniversitesi’nin yardımıyla düzenlenen temsili anahtar taşıma ve kurban törenlerinin ardından Bodrumlu mistik ve antik müzik gösterileriyle dolunayda gerçekleşen törenler son buluyor.
Tanrıça Hekate’nin Gizemli Öyküsü
Hekate’den bahseden ilk yazılı kaynak Hesiodos’un Thegonia adlı eseri olarak biliniyor. MÖ. 700’lü yıllarda İzmir Aliağa yakınlarındaki Kyme Kenti’nden Antik Yunanistan’ın Askra Kenti’ne göç eden bir ailenin oğlu olan Ozan Hesiodos, Yunan tanrılarının doğuşunu, tanrı soylarının ve kuşaklarının birbirini izleyip gelişmelerini anlatır. Thegonia’da “Her şeyden önce Kaos vardı” deniyor.
İlk olarak Gaia yani Toprak’ın (Toprak Ana) var olduğunu anlatılır. Gaia, kendine eşit olarak dört bir yanını saran Uranos’u yani göğü yaratır, ardından da yüksek dağları ve denizi. Uranos’la birleşerek erkek ve dişi titanları doğurur.
Büyü tanrıçası Hekate
Güneş soylu titanlardan Kaios ve Phoibe’nin ikiz kızları Asteria ve Leto’dur. Asteria’nın ikiz kardeşi Leto, Apollon ve Artemis’in annesidir. Bu akrabalık zincirinde Tanrıça Hekate, Apollon ve Artemis ile kardeş çocuklarıdır. Hekate karada, denizde ve gökyüzünde güçleri olan tek tanrıçadır. Hekate, Hades’in kapısını koruduğu gibi yeryüzündeki bütün kapıların da koruyucusudur. Sihir, falcılık ve intikam almayı elinde tutan tanrıça olarak da mezarlıkların sahibesidir.
Ölenlerin ruhlarını teslim alır. Hades’in kapısının koruyucu Kerberos köpeğinden dolayı Hekate tüm köpeklerinde sahibi olduğundan çoğunlukla yanında bir köpekle dolaşır. Karabasan, hortlak ve cinlerin yöneticisi olan tanrıca Hekate onları insanlara musallat eder veya insanları onlardan korur. Ay tanrıçası olarak karanlık gecelerde yolculara yol gösterir, avcıların yardımcısıdır. En belirgin simgesi dişi köpek veya kurt olan tanrıça, aynı zamanda kısrak, balta, hançer, meşale, anahtar, çanak ve hilal olarak da resmedilir.
Bazı gecelerdeki köpek ulumalarının ya da uzun süren köpek havlamalarının Hekate ile ilgili olduğu, köpeklerin tanrıçayı ve yanındaki köpeği gördüğü için havladıkları söylenir. Dolunay zamanlarında Ay tanrıçası Hekate’nin dolaştığı düşünüldüğünden, yol kavşaklarına çörek, yumurta, balık ve peynir bırakılırdı ve Hekate kutsal alanında Tanrıça’ya adanan törenler düzenlenirdi. Heykellerinde üç başlı olarak cisimleştirilen Hekate, bölgedeki en eski tapınım merkezi olan Lagina, falcılığın merkezi olarak meşhurdu.
Hekate inanışının Anadolu’daki anaerkil düzene ait dönemlerden kalan bir geleneğin devamı olduğu tahmin ediliyor. Hekate, 125-180 yılları arasında yaşayan Romalı filozof Lucius Apuleius’un Metamorfozlar adlı kitabında ‘Ana Tanrıça’lardan birisi olarak anılıyor:
“Ben her şeyin doğal annesi, bütün öğelerin sahibesi ve yöneticisi, bütün dünyalarda insan neslini başlatan, kutsal güçlerin reisi, cehennemdeki her şeyin kraliçesi, cennette yaşayanların önde geleniyim. Bütün Tanrıların ve Tanrıçaların göründüğü tek biçim benim. Gökyüzünün gezegenleri, denizlerin bütün rüzgarları ve cehennemin acıklı sessizliği benim irademle idare edilir. Tüm dünyada değişik biçimler, farklı gelenekler ve birçok adlar altında anılan benim adımdır, tapınılan benim kutsal varlığımdır.
İnsanların ilki olan Frigler bana Pessinus Tanrılarının anası, kendi topraklarından çıkan Atinalılar Minerva, denizle çevrilmiş Kıbrıslılar Venüs, yay taşıyan Giritliler Diana, üç dil konuşan Sicilyalılar korkunç Proserpine, Elevsisliler eski Tanrıçaları Ceres, bazıları Juno, başkaları Bellona, başkaları Hekate, Ramnusie, her türlü eski öğretinin ustası olan ve bana doğru dürüst törenlerle tapınan Mısırlılar beni doğru ve en eski adımla Kraliçe İsis diye adlandırırlar.”
Tanrıça Hekate için yapılan Hekatesia Töreni
MÖ. dönemlerde Lagina’da her 4 yılda bir Hekatesia-Romaia Festivali yapılır, ayrıca Hekatesia Töreni her yıl kutlanmaya devam ederdi. Diğer bir adıyla ‘anahtar taşıma festivali’nde tapınağın anahtarı bir alay halinde yürünerek Stratonikeia’ya götürülür ve geri getirilirdi. Bu gelenek, Hekate’nin yeraltı dünyasının anahtarını elinde tuttuğu inancından kaynaklanırdı. Bela ve felaketin evlerden uzak olması için, kapıların önüne Hekate sunakları dikilirdi.
Lagina Hekate Antik Kenti, Mugla
Lagina’nın bulunduğu, Yatağan’a bağlı Turgut Kasabası yakınlarındaki bu kasabaya Muğlalılar Leyne adını veriyor. Lagina adını, Muğla-Milas yolunda Yatağan’ı geçer geçmez karşınıza çıkan Turgut tabelasının altında göreceksiniz. Sizi 10 km ileride kalıntılarıyla çok eski çağlara ait Lagina Kutsal Alanı ve binlerce yıllık öyküsüyle mitolojik tanrıça Hekate bekliyor olacak. Lagina, Hekate’nin bugün bilinen en önemli tapınağı. En eski ve yaygın olarak tapınıldığı yer olan Karya’daki Stratonikeia kentinin de resmi dinsel alanı. Ancak yakın zaman önce Leyne Kasabası’nın ismi Turgut olarak değiştirildi.
Lagina kutsal alanında yapılan arkeolojik kazılar, Türk bilim adamları tarafından yürütülen ilk kazılar olması açısından da önem taşıyor. Osman Hamdi Bey ve Halit Ethem Bey’in yürüttüğü kazı ve restorasyon çalışmaları Muğla Müzesi Müdürlüğü başkanlığında, Mimar Arkeolog Ahmet Tırpan’ın bilimsel danışmanlığında tekrar başlatıldı.
Hekate Tapınak frizleri Osman Hamdi Bey tarafından İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne götürüldü. Yapılan kazılarda ortaya çıkan çok sayıda önemli kalıntı İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde, Turgut Müze Evi’nde, Milas ve Muğla Müzelerinde sergilenirken, Tanrıça Hekate’nin Lagina’da bulunan tek vücutlu, tek başlı heykeli yine Turgut Belediye Binası önünde yer alıyor.
Lagina Hekate Kutsal Alanı’nda propylon (anıtsal giriş kapısı), kutsal yol, altar (kurban ve sunak yeri), peribolos (kutsal alanı çevreleyen duvar), Dorik Stoalar ve Hekate Tapınağı bulunuyor. Seleukos kralları büyük imar çalışmaları ile Lagina Kutsal Alanını dini merkez olarak, buraya 11 km uzaklıktaki Stratonikeia Kenti’ni de bölgenin siyasi merkezi yapmışlardı. Öyle ki, bu iki kent birbirlerine kutsal bir yol ile bağlanmıştı.
Lagina Hekate Antik Kenti’ne nasıl gidilir
Lagina Hekate Antik Kenti, Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Turgut beldesi sınırları içerisinde yer alıyor. Yatağan-Milas karayolu üzerindeki Yatağan Termik Santralı’nın yanından sağa ayrılan asfalt yoldan 9 km devam ettiğinizde Lagina harabelerine ulaşıyorsunuz. Muğla ile Bodrum arasındaki karayolu üzerinde, karayolundan 9 km içeride bulunan Lagina Hekate Antik Kenti, pek çok açıdan Anadolu’nun en değerli antik kalıntılarına ev sahipliği yapıyor.
Merhaba.
Bu sene Laginaya gittim. Ören yerinde çalışmalar tam gaz devam ediyor. Kazı çalışmalarında bulunan eşya ve heykellerin nerede sergilendiğini sordum İstanbul a gönderiliyor dediler. Fakat internet de ise Muğla ve civar müzelere kaldırıldığı yazıyor.
Ben İstanbul da yaşıyorum bugün arkeoloji müzesine gidip bakındım ve oralarla ilgili hiçbir şey göremedim ve yetkililer de bihaber kimsenin haberi yok. Tanrıça Hekatenin 3 başlı heykelinin Biritish Museum da olduğunu okudum.
Bir de kabartması var ama o nerede sergileniyor bilginiz var mı? Çok merak ediyorum ve bu tanrıçaya özel bir ilgi duyuyorum. Teşekkür ederim.
Bayramda oradaydık, toprak altında cıkarılmayı bekleyen onlarca sütun ve eser olduğunu bilmek, çıkarılanlara dokunmak etkilenmemel mümkün değil. Değeri gerçekten bilinmiyor. Orda bir görevli bize buranın bir 3leme olduğunu söylemesi üzerine Stratonikeia ve Labrada örenlerini gezdik. İnsanın bu gömülü tarihe içi acıyor. Mitleri paganları inanışları o dönem bile bizden üstün medeniyetleri şok edici.
Stratonikeia özellikle görülmesi gereken Evliya Çelebi tarafından 1600 (70 sanırım) seyahatnamesinde yer almış. 2 bin yıllık kalıntılara Osmanlı köyü kurulmuş hala nar bahçeleri var, yer terkedilmiş ama. Giriş ücretsiz. Sınırsız bi kültür yaşanmışlıkları elleme, 3 bin yıllık yollarda yurumek ve Osmanlı evlerinde görülen binlerce yıllık evlere karışmış sütunlar. Muazzam arkadaşlar tek kelimeyle. Etkilenmemek mümkün değil.
Güzel memleketim… köyüm… bizim dilimizde ‘kapıtaş’. Çok güzel bir yazı olmuş. emeğinize sağlık. Fakat her ören yeri gibi Lagina’da tam olarak değeri bilinmeyen bir ören yeri maalesef ve beklenen ilgiyi ve korumayı görmezse de kaybolup gidecek sanırım çünkü bölgede bulunan linyit kömürü nedeniyle Yeşilbağcılar köyü gibi Turgut da taşınmak isteniyor. Tabi bölgeye kurulmak istenen ikinci termik santral da cabası… Umarım bu yazdıklarımın hiçbiri gerçekleşmez ve çağlar öncesinden bize uzanan Hekate, çağlar sonrasına da uzanmaya devam eder…
Harika bir yazı olmuş elinize sağlık. Zevkle okudum.
Sizin paylasimlarinizi begenıyorum Muhteşem bir deneyim olsa gerek