Avustralya’nın Darwin şehrinde, Kate ve Michael’in evinde, beş gündür HelpX aracılığıyla konaklıyorum. Help Exchange veya kısaca HelpX, yemek ve yatak karşılığı birinin ihtiyacı olduğu işleri yapmanız amacıyla kurulmuş bir web sitesi.

Siz yeteneğinizi ve emeğinizi ortaya koyuyorsunuz, ev sahibi de size bunun karşılığında 3 öğün yemek ve yatak veriyor. Yani tam bir kazan-kazan ilişkisi. yatağa, yemeğe ücret vermiyorsunuz, günde 4 -5 saat çalışıp, kalan zamanı da bulunduğunuz yeri keşfetmeye harcıyorsunuz. Güzel değil mi?

Fazla bir iş olmadığını söyleyip önce beni 3 günlüğüne davet etmişlerdi. Geldiğim akşamın ertesinde ise ayrılıncaya kadar kalmamı rica ettiler. Genelde host aileler ilk birkaç gün Helper’i tanımaya çalışırlar.

Sydney’deki ilk HelpX evinde ilk geldiğim gün de bana fazla iş yok 4 gün kalabilirsin demişti Jacqui. Sonrasında ise 10 gün kalmıştım ve dilediğin kadar kalabilirsin ve ne zaman istersen de gelebilirsin demişti. Tazmanya’da ise yine 1 haftalığına gittiğim evde 15 gün kalmış ve Lalita ve Bruce daha uzun kalmamı rica etmişlerdi, ancak fazla vaktim yoktu.

Malta

Bulunduğum HelpX evindeki olabilecek işleri genelde kendi evimdeymiş gibi yaptığımdan oluşan samimi ortamdan hem ev sahipleri hem de ben rahat ediyorum. Genelde günlük 4-6 saat arası çalışılıyor. Kimisi bu zamanı doldurup sonrasında şehir ziyaretleri yaparken ben genelde vaktimi ev sahipleriyle geçirmeyi tercih ediyorum.

Dolayısı ile çalışmayı belli saatler arasına sıkıştırmayıp, gün içerisinde olabilecek işleri spontane olarak yapıyorum. İlk büyük işlerden biri ev duvarına bitişik yapılmış tavuk kümesi sökmek oldu.

Yine bu birkaç gün içerisinde çit kapısının tamiri, ağaç yapraklarının ve artıkların bir araya getirilip çürütülmeye bırakılması, yani doğal gübre hazırlanması için yaprakların belli bir yerde üstü üste toplanması. Yaprak diyince palmiye, muz ve diğer tropik ağaçların dallarından oluşuyordu.

Kate’in bir arkadaşında aldığı sökülmüş halde bulunan ikili ranzanın tamiri ve kurulması ve diğer basit onarım işleri. Daha önce ikinci el olarak aldıkları kullanılmamış fırın arızalı çıkınca onu, belediyeye ait özel çöp ve eşya bırakma yerine gidip fırını ve kullanılmayan bazı sandalye, eskimiş bir dolap ve krom mutfak lavabosunu bıraktık. Kafanıza göre her şeyi çöpe atamıyorsunuz. Her bölgede böylesi özel yerler var.

Burada kimi yere sadece tahta ve plastik eşyaları bırakırken kimi yere beyaz eşya ve elektronik cihazlarınızı atabiliyorsunuz. Yine burada, getirilen eşyalardan işe yarayanların bir araya toplanmasıyla oluşturulmuş ikinci el dükkanı bulunuyor.

Genelde 1-5$ arası fiyatlarda televizyondan kitaplığa, dvdlerden müzik cdsine, eski bilgisayarlardan çatal bıçağa kadar birçok şey bulabilirsiniz. Yaklaşık 2 aydır evlerinin mutfağını yenileyen Kate ve Michael, yeni fırına ihtiyaç duyduğunda Praktiker tarzı büyük bir alışveriş mağazasına gidip yeni bir fırın aldık.

Pazar günü sabah 7’de Rapid Creek Sunday Market’deydik. Yeni Zelanda’da olduğu gibi Avustralya’da da sebze meyve yiyeceklerin satıldığı bu pazarlar görülesi yerler. Yalnız pazardaki çiftçilerin nerdeyse hemen hepsi Uzakdoğuluydu. Tayland, Malezya ve Çinliler çoğunluktaydı.

Süpermarketlere göre çok daha ucuz olan marketlerdeki sebze ve meyvelerin fiyatı elbette Türkiye ile kıyaslandığında 3-4 katı. Dışarıda da çeşitli ülkelerin atıştırmalık yemek ve tatlılarını satan çok sayıda gezici mutfaklardan bir şeyler alıp kahvaltımızı yaptık.

Bugün ise en ağır ve zorlu işlerden biri olan, tavuklar için yeni kümes yapılması işini bitirdim. Önce ne tür tarzda yeni kümesi inşa edebileceğimizi tartıştık. Oylama sonucu benim İskandinav tarzı kulübe planımı faaliyete geçirdik. Önce toprağı kazıp 4 köşeden yere kazıklar çaktım, sonrasında da onları birleştirip üzerine çatı inşa ettim.

Başlangıçta bana Michael yardım ettiyse de çocukların yanında olması gerektiğini söyleyip gitti. Evet çocuklar, kaldığım günden buyana her gün ağlaşıyor ve gece de uyumuyorlar.

Bebek olanı hasta olduğundan ağlıyor, Anhouk ise kıskançlığından kapris ve problemler çıkarıyor. Anne baba için zor zamanlar, neyse ki ikisi de bu arada işlerini evden yürütüyorlar. Yoksa çalışan birileri için böylesi bir uyku düzeni ile hayat sürdürmek mümkün değil. Sabah 9’da başladığım kümes inşaatını öğleden sonra 4’te bitirdim.

Kış mevsiminde olmamıza rağmen oldukça sıcak ve güneş ışıkları oldukça yakıcı. Kuzey yarım kürede güneşin altında saatlerce çalışabilirsiniz. Ancak burada kış mevsiminde bile güneş altında uzun süre kalabilmeniz çok zor. Cilt kanseri görülme sıklığı tavan yapmış durumda. Yine bugün gelen muslukçunun mutfaktaki teknik işleri halletmesiyle artık mutfak da tamamen kullanıma girmiş ve benim inşa ettiğim kümesi de oldukça beğendiklerinden akşama kutlama yapıldı.

Kanguru eti, tatlı patates ve bazı diğer sebzelerden oluşan fırında et ve yanında şarap. Öncesinde Yunan rakısı uzo ile kadeh kaldırma. Çocuklar uykuda, herkes mutlu ve relax halde uzun akşam yemeğimizi yiyip uzun ve yorucu günün yorgunluğunu üzerimizden attık.

Day 342: Avustralya:87, Darwin, 11 Temmuz 2011

1 Yorum

Yanıt yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz